3 Temmuz'dan Bugüne -II-
10 Temmuz - 17 Temmuz Haftası


3 Temmuz ile başlayan şike soruşturmasını takip etmeye devam ediyoruz. Yazının ilk bölümünde, 3 Temmuz - 10 Temmuz 2011 aralığında yaşanan olaylar yer almaktaydı. Bu yazıda da aynı şekilde 10 Temmuz - 17 Temmuz arasında yaşanan olaylara yer vererek, ortaya çıkan somut gelişmeleri, olgu ve olayları değerlendireceğiz.

11 Temmuz

- Sadri Şener ve Özgener gözaltına alındı [1]
Şike soruşturmasının ikinci haftası hareketli başladı. Önce Trabzonspor Başkanı Sadri Şener ve 22 kişi gözaltına alındı. Burada da nüktedan yönünü gösteren Şener, "Yavaş sorun, yavaş cevap verelim" gibi nezih bir espriyi patlattı. Aziz Yıldırım'ın gözaltına alınmasının aksine gözaltı görüntüleri medyaya suzmadı, neyle suçlandığı da uzun bir süre belirsizliğini korudu.

- Kulüpler Birliği açıklaması [2]
Sadri Şener gözaltındayken bir yandan da Kulüpler Birliği toplanıyordu. Objektif Galatasaraylılar ve Beşiktaşlıların hararetli "Fenerbahçe'nin küme düşürülmesi" talepleri arasında Kulüpler Birliği "Kulüplere karşı bazı basın yayın organları tarafından yapılan yargısız infazı kabul etmemiz mümkün değildir." diyecek, tek yürek olduklarını belirtecek, TFF'nin de arkasında olduklarını söyleyeceklerdi.

- TFF Kararını açıkladı [3]
Kulüpler Birliği'nin açıklamasıyla eli de rahatlayan TFF, "önceyaylayasonrabankasyaya" gibi adilane öneriler yerine makuliyetten yana yer aldı. TFF henüz delillerin kendilerinde olmadığını belirterek, liglerin ertelenmeden aynen devam edeceğini ifade etti.

- Mehmet Ali Aydınlar'ın Telegolde Yaptığı Açıklamalar [4]
Ortalık birbirine girmişti. Özellikle objektif Galatasaraylılar, Trabzonlular ve her türden Fenerbahçe'nin küme düşmesini iştahla bekleyenler TFF kararı karşısında şaşkına dönerken, hakaretin de bini pazarda bir liradan rayiç bulabiliyordu. Böyle bir ortamda Aydınlar Telegol'e katılarak "Bu işin içinde sadece Fenerbahçe yok. 6-7 tane daha kulüp var. iki tane daha büyük kulüp var. Bizim elimizde sihirli değnek yok. Herkesi memnun etmemiz mümkün değil. Elimizde delil yok. Biz emmniyetten ve savcıdan sadece bilgi aldık. Hiç belge görmedik. Soruşturmanın tamamlanması için bizim bir süre vermemiz mümkün değil. Karar almamız için savcının iddianame vermesi ve bizim de delilleri görmemiz gerekli. Bir kişi çıkıp rakip takımın oyuncusu ile anlaşma yaparsa bundan tüm kulübü srumlu tutmak sizce ne kadar doğru? Kişisel görüşüm, kurumları kişilerden ayırt etmek lazım." beyanında bulununca, iş şirazesinden çıkacak en sonunda "#uefabanturkey" kampanyası twitterda trending topic olacaktı. Objektiflerin görüşüne göre, elinde delil, belge namına bir şey olmayan, suçlanan kişilere hangi esaslarla ceza vereceği belli olmayan TFF gazete haberleri üzerinden sadece 1 haftada karar vermemekle haksız bir karar vermiş oluyor, şikeyle mücadele etmiyor, dolayısıyla UEFA'nın Türkiye'yi yasaklaması gerekiyordu. Bunca objektiflik, UEFA'dan da beklediği iltifatı elbette bulamayacaktı. [5]

12 temmuz

- Serdal Adalı ve Tayfur Havutçu Emniyette [6]
Herkes Fenerbahçe'yi tartışırken ve Sadri Şener gözaltındayken, 12 Temmuz sabahı Serdal Adalı ve Tayfur Havutçu gözaltına alındı.

- Yıldırım'ın adresi Metris Cezaevi olarak gösterildi [7]
Soruşturmanın ikinci safhasında medyaya yansıyan bulgular azalıp, Beşiktaş ve Trabzon yöneticilerinin tutuklanmasıyla hakaretler ile yargısız infazların debisi düşerken, bu sefer ortaya çıkan bir skandal kamuoyuna yansıdır. Aziz Yıldırım hastaneye sevk edildiği zaman emniyet güçlerince adresi Metris Cezaevi olarak gösterilmişti. Ortada tutukluluk kararı bile yokken! Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu "eğer büyük bir yanlışlık yoksa, büyük bir skandal var" diyerek bu duruma isyan edecekti. Adil yargılanma, masumiyet karinesi gibi temel ilkelerin bütünü gözümüzün önünde çiğneniyor, yok ediliyordu ve bu kimsenin derdi değil gibi gözüküyordu.

- Ünal Aysal, TFF'den acele bir karar vermesini istedi [8]
Galatasaray Başkanı ise elbette bu tip hukuksuzluklara dikkat çekmeyecekti. Ne adil yargılanma ilkesi, ne soruşturmanın gizliliği hakkında tek kelime etmeden Ünal Aysal TFF'yi acil bir karar vermeye ve ligi tehir etmeye çağırdı. TFF'den gelen cevap sert olacaktı,

"Çok değil sadece 24 saat önce yapılan TFF-Kulüpler Birliği toplantısına katılan Galatasaray 2. Başkanı Ali Dürüst, o toplantıdaki görüşleri benimsemiş ve TFF'nin alacağı her kararı destekleyeceğini belirtmiştir.

Türk futbolunun geleceğini planlayacak bu toplantıya, mazereti nedeniyle katılamayan Galatasaray Kulübü Başkanı, bugün yaptığı bu açıklama ile 106 yıllık bir camiayı temsil eden 2. Başkanı'nı da oldukça güç bir duruma düşürmektedir.

Sonuçları nereye kadar ulaşacağı belli olmayan bu kriz üzerinden "bu ateş üfleyerek sönmez" diyerek fırsatçılık yapmak, elde herhangi bir belge ve delil olmadan hukuka ve adalete aykırı sonuçlar yaratabilecek nitelikte alelacele karar verilmesini beklemek, yüzlerce yıllık bir eğitim kurumunun temelleri üzerine yükselmiş olan Galatasaray Spor Kulübü'nün Başkanı'na hiç yakışmamaktadır"
[9]

Ancak bu polemik bir süre daha sürecek en sonunda Ünal Aysal TFF'nin arkasında olduğunu belirterek tartışmayı sona erdirecekti. [10]

"Hiçbir şekilde kimsenin karşısında değiliz ama doğrunun yanındayız. Doğrunun tecelli etmesi için her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. TFF'ye güvenimiz tamdır ve devam etmektedir."


13 Temmuz

- Sadri Şener ve Özgener serbest bırakıldı. [11],[12]
Bir kaç gün süren gözaltıdan sonra iki yönetici de serbest bırakıldı. Şener'in "polisteki ifadesinde şike suçlamalarını kabul etmeyerek “Yönetici arkadaşlarla kendi aramızda rakip takımımız olan Fenerbahçe’nin kalan maçları hakkında durum değerlendirmesi yapıyorduk" dediği ortaya çıktı. Ancak gözaltına sebep olan olaylarda da gerçekten akıl dışı şeyler oluyordu. Örneğin

"Zeki Mazlum’a ifadesinde Trabzonspor yöneticilerinden Nevzat Çakır’ı arayıp “Başkan para var mı?” şeklindeki görüşmesi soruldu. Çakar’a bu görüşmeden hemen sonra Sivasspor Kulübü Başkanı Mecnur Odyazmaz’ı arayarak “Seninle görüşmemiz gerekiyor” şeklindeki telefonları da soruldu. Mazlum’un ifadesinde “ ‘Çakır’a paran var mı?’ diye sorduğum doğrudur. Çünkü ondan alacağım var” dediği öğrenildi."


Bütünüyle bağlamından kopuk bir konuşma teşvik primi suçunun işlendiği iddiasının temeli oluyor, bu konuşma sebebiyle insanlar gözaltına alınıyor ve toplum önünde itibarlarının zedelenmesi de doğal karşlanıyordu. Elbette kimse, "bu adamı yönetici bir arkadaşına "paran var mı?" diye sorduğu için mi gözaltına aldınız" demedi. Hukuk mantığından kopuk olaylar, medyadan lanse edilen senaryolar içerisinde hararetli bir suç filmi gibi gösteriliyor, milyonlarca insan da sanki bunda bir gariplik yokmuş gibi şehvetle olanları izliyordu.

- UEFA listeyi onayladı [13]
Zira, Türkiye'nin gözü bu tipte acaipliklerde değil, UEFA'nın vereceği karardaydı. Objektifler, TFF'nin sunacağı listeyi UEFA'nın onaylamamasını beklerken, UEFA bir kere daha ciddi bir kurum olduğunu gösterdi.

" Türkiye’deki şike oerasyonu sportif olarak Türkiye Futbol Federasyonu’nun, adli olarak Türk mahkemelerinin konusudur. Bizim bu konu veya onuçları ile ilgili yorum yapmamız mümkün değildir.

- UEFA olarak şike soruşturmasında adı geçen kulüpleri UEFA kupalarına kabul etmeme hakkımız bulunmamaktadır.

- Türk kulüplerinin UEFA kupalarına katılması hususunda Türkiye Futbol Federasyonu’nun sportif başarı ekseninde doğru isimleri göndereceğine güvenimiz tamdır. Uefa kupalarına katılan takımlar, UEFA’ya şikeye karışmadıkları hususunda yazılı güvence vermekle yükümlüdür.

- UEFA olarak Türk devlet otoritelerinden elllerindeki bilgi ve belgeleri en kısa zamanda Türkiye Futbol Federasyonu ile paylaşmalarını talep ediyoruz. Böylece sportif yargı da en adil şekilde karar verebilir."


- Sadri Şener'e "Başbakan'a karşı komplo kurdunuz mu diye soruldu. [14]
UEFA açıklaması her şeyi ortaya koyarken bir başka skandal da kendini fas etti. Gözaltı sırasında Sadri Şener'e "Başbakan'a karşı komplo kurdunuz mu" diye sorulmasının, gerek şike soruşturmasıyla, gerek atılı suçlarla ne alakası olduğu, Şener'in ne şekilde Başbakan'a komplo kuracağı, yetkililerin niçin bundan şüphelendiği anlaşılamadı. Atılı suçla hiçbir alakası olmayan bu tip soruların sorulması ise münferit değil, Şener'in gözaltı sürecine yayılan genel bir olaydı. Zira, Şener'e sorulan diğer bir soru da en az bu kadar ilginçti. Gazete haberi şöyle verecekti:

5 saatte 52 soru sorulan Şener'e sorulan sorular arasında Özgener ile Yıldırım arasındaki bir telefon konuşmasında geçen "Trabzon'un da götü kalktı" ifadesi de bulunuyordu.


Polisin bu soruyu ne amaçla sorduğu, Sadri Şener'in böyle bir özel görüşmeyi nereden bileceğini düşündüğü de anlaşılamadı. [15]

- İbrahim Akın'ın Türkiye Kupası final maçında Beşiktaş lehine şike yaptığı iddia edildi [16]
Kanıt olarak gösterilen telefon konuşması şöyleydi:
"HAVUTÇU: Biz şimdi bak. Bu Akın ile İskender. Ben söyledim şimdi. Onun kesinlikle şey yapmak istiyorlar ikisini.
TURANLI: Almak istiyorlar.
HAVUTÇU: Kesin yani. Şimdi bu maçla falan alakası yok yani onun için. İbrahim Akın'ı istiyorum çünkü yani.
TURANLI: İbrahim Akın ve İskender'in benim olduğunu bütün Türkiye biliyor. Çocuklar hemen gelmek istiyor hocam hiçbir sıkıntı yok yani. İskender şu anda senin yanında. Yani o derece."


Bu görüşmelerden şike ortaya çıkartılması ise ancak Sadri Şener'in Başbakan'a komplo kurmasını makul ihtimal olarak görebilecek bir çoklu zihin için mümkün olabilirdi.

- Ufuk Özerten serbest bırakıldı. [17]

- Çarşı açıklama yaptı. [18]
Bir süre önce "Trabzon'un şampiyonluğunu" kutlayan Çarşı grubu, Rıdvan Akar'a yazdırdığı bir metni kamuoyuyla paylaşarak, masumiyet karinesinden dem vurdu ve suçlu olduğu iddia edilenlerin suçsuzluklarını kendilerine de kanıtlamasını istedi. Böylece Çarşı ilginç bir şekilde, soruşturmadaki aksaklıklarla, usulsüzlük ve hatalarla ilgilenmeyeceğini fas ediyor, bunca tantana arasında kalmış insanların da şike yapmadıklarını -nasıl olacaksa- bir de kendilerine ispat etmesini bekliyordu.

- Aziz Yıldırım'ın ifadesinin tam metni ortaya çıktı.[19]
Bu ifadenin de nasıl ve kimlerce medyaya sızdırıldığı anlaşılamadı.

- Tayfur Havutçu, Serdal Adalı tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi. İbrahim Akın ile İskender'in şikeyi kabul ettikleri ileri sürüldü. [20] ve daha sonra bu isimlerin tutuklu yargılanmasına kararı verildi. [21]
Ancak, bu tantanada Avukatın ifadesi kaybolacak, İbrahim Akın ile İskender'in hiçbir suçlamayı kabul etmedikleri yönündeki beyan yok sayılacaktı.

14 Temmuz

- Serdal Adalı'nın İbrahim Akın'a Türkiye Kupası finalinda iyi oynamaması için 150.000 dolarlık bir at hediye ettiğini, bu futbolcunun kabul ettiği iddia edildi. [22]
Fakat bu iddianın da destekçisi olabilecek herhangi bir delil medyaya sunulmadı. Medya bir kere daha Emniyet Basınla İlişkiler dairesi gibi çalışıyor, delilsiz isnadları verili gerçek kabul ederek kamuoyuna servis ediyordu.

- Böyle bir ortamda Yıldırım Demirören Türkiye Kupasını iade etme kararı aldı. [23] Bu hareket büyük alkış getirecekti. Ancak Türkiye Kupasını vermesine neden olan iddianın gerçek olup olmadığı, hangi delillere dayandığı ve kendi takımının Asbaşkanı ile Teknik Direktörü'nün içeride olup olmamasının haklı olup olmaması hiç sorgulanmayacaktı. Demirören, haksız bir kupayı almayı reddediyordu ancak kendi kulübünün parçalarının haksız içeri alınıp alınmadığıyla hiç ilgilenmiyordu.

- Beşiktaş Kongre Üyesi Ali Rıza Dizdar'ın ifadeleri böyle bir ortamda daha da ilginç bir hale geldi. Dizdar, şikeye kanıt gösterilen görüşmelerin normal bir transfer görüşmesi olduğunu beyan ediyor ve daha sonra bir başka hukuk skandalına daha dikkat çekerek, savcının İbrahim Akın'ı kandırdığını ve bir ifade imzalattığını daha sonra Akın'ın bu ifadeyi reddettiğini beyan ediyordu. [24] Beşiktaş'ı alkışlayanlar bu iddialara hiç yer vermedi. Merkez medyada bu durum hiç gözükmedi.

- Yılmaz Vural, Levent Kızıl ve Mümtaz Karakaya savcılıktaki sorgularının ardından serbest bırakılırken, Serdar Kulbilge, Seyit Kalender ve Zeki Mazlum için tutuklama talebi istendi. Ardından mahkemeye sevk edilen bu 3 isim de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. [25]

15 Temmuz

- Serdal Adalı istifa etti. [26]

- İbrahim Akın ile İskender'in şikeyi itiraf ettikleri iddiası balon çıktı [27]
Bu durum da pek öyle yankı bulmadı. İbrahim Akın ile İskender'in şikeyi bir bir kabul ettikleri, Serdal Adalı ile Tayfur'u yaktıkları, müthiş bir itiraf olduğu, artık da şikeden şüphe eden varsa iyi valla olduğunu söyleyen koca güruh 3 gün sonra bir kere daha bütün bu iddiaların yalan çıkması ile de silkelenmedi. Varolduğu iddia edilen güçlü deliller ortaya çıkmıyor, çıkan deliller bir şeyi ispatlamıyor, itiraf ettiler dediklerinse ise avukatlar yalanlıyordu. Operasyon, sağlıklı bir soruşturma olarak değil, emniyetin PR çalışması olarak yürümeye devam etti.

16 Temmuz
Olaysız geçti.

- Şike Soruşturmasında bir kişi daha serbest [28]

- Tutuklananların tam listesi [29]

17 Temmuz

- Tutuksuz yargılanmak için bir üst mahkemeye başvuran Yıldırım, reddedilirse, 18 Temmuz saat 18.00’de kulübe istifa dilekçesini gönderecek.[30]

- Beşiktaş bir üst mahkemeye başvuracak [31]

- Tolga Zengin "Her şey ortada" [32]
Operasyonun ikinci haftası biterken, henüz iddianame yazılmamışken, deliller şikeyi göstermeye uygun değilken, Sadri Şener bile gözaltına alınmış ve Başbakan'a komplo kurdunuz mu gibi anlamlı sorulara muhatap olmuşken, soruşturmaya biat etmiş Trabzonspor Kalecisi Tolga Zengin çıktı dedi ki "Geçen sene şampiyon olamadık demek istemiyorum, görüyorsunuz her şey ortada" Ancak bu, geçen bir hafta düşünüldüğünde yine de olabileceklerin en hafifiydi.

Sonuç

1- Operasyonun ilk haftasına göre ikinci haftada gizlilik ihlalleri daha az sayıda gerçekleşti. Şener, Özgener, Adalı ve diğerlerinin gözaltılarında eşkal fotoğrafları medyaya yansımadı, müthiş deliller var diye ortalıkta dolaşan gazeteci azaldı.

2- Suç işlemek maksadıyla örgüt kurmaktan yargılanan Aziz Yıldırım'ın operasyonun başladığı zaman hangi örgütü kurduğu, bu örgütün üyelerinin kimler olduğu, örgütün hiyerarşisi, ne tipte eylemler yaptığı ve bu eylemleri gösterecek bulgular hala ortaya çıkmadı.

3- Beşiktaş Kulübü Asbaşkanı ile Teknik Direktörünün Türkiye Kupası Final maçında İbrahim Akın ile anlaşarak şike yaptıkları iddia edildi ancak bu iddiaları destekleyecek somut bulgular kamuoyuna ulaşmadı. İbrahim Akın ile İskender'in iddiaları kabul ettikleri öne sürüldü ancak bu iddia da yalan çıktı.

4- 19 maçta şike tespit eden Emniyet ile bilgi sızdıran eniyet mensupları hakkında başlatılan soruşturmanın safahatı hakkında bilgi alınamadı. (İsteyince oluyormuş)

[1] http://www.ntvmsnbc.com/id/25231132/
[2] http://www.internetspor.com/...310425479
[3] http://www.hurriyet.com.tr/.../18230803.asp?gid=362
[4] http://gundem.milliyet.com.tr/...default.htm
[5] http://twitter.com/#!/search/%23uefabanturkey
[6] http://spor.milliyet.com.tr/.../default.htm
[7] http://gundem.milliyet.com.tr/.../1413187/default.htm
[8] http://www.galatasaray.org/kulup/haber/10590.php
[9] http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/18237376.asp
[10] http://www.htspor.com/...arkasindayiz
[11] http://www.sabah.com.tr/...-ozgener-serbest
[12] http://haber.gazetevatan.com/...1/Gundem
[13] http://www.hurriyet.com.tr/...=381
[14] http://haber.gazetevatan.com/...Manset
[15] http://www.sabah.com.tr/...paging=4
[16] http://www.sabah.com.tr/...tehlikede-mi
[17] http://www.ntvspor.net/...birakildi
[18] http://www.ntvspor.net/...emizlik-hareketi
[19] http://haber.mynet.com/d...581734/1
[20] http://www.hurriyet.com.tr/...25.asp?gid=381
[21] http://www.hurriyet.com.tr/...4.asp?gid=381
[22] http://www.radikal.com.tr/...&CategoryID=84
[23] http://www.internethaber.com/...359537h.htm
[24] http://www.haber1903.com/..i.htm
[25] http://www.hurriyet.com.tr...381
[26] http://www.cnnturk.com/...index.html
[27] http://gundem.milliyet.com.tr/...414631/default.htm
[28] http://www.hurriyet.com.tr/..3.asp?top=1
[29] http://hurarsiv.hurriyet.com.tr...-07-16
[30] http://www.hurriyet.com.tr/...2028.asp?gid=362
[31] http://www.hurriyet.com.tr/...4456.asp?gid=381
[32] http://www.hurriyet.com.tr/...9026.asp?gid=362


3 comments:

  1. Zamane Delisi dedi ki...

    Mecnun Otyakmaz'ın TFF Kulüpler Birliği toplantısı öncesi, resmiyetinin olmadığı sadece durum tespiti yaptığını kendisi söylediği bir mektup var. Kısacası "şifahen" gönderdiğini söylediği mektupta Otyakmaz; soruların futboldan biraz anlayan çocukların bile gülüp geçeceği türden olduğunu, soruşturmanın bir linç operasyonu şeklinde gerçekleştiğini ve futbolun içinde olmayan insanların sordukları içi boş sorularla suç isnat etmekten öteye gidemediğini federasyon ve kulüpler birliği yetkililerine yalın bir dille anlatmış En çok dikkat çeken bölümünü virgülüne dokunmadan buradan aktarıyorum:

    Sorguda sorulan sorular çocukça ve futbol literatürünün dışındadır. Misafir takıma verdiğiniz yemek, pastırma, baklava gibi hediyeler şike metası olarak algılanabilir. Transfer etmek istediğiniz bir futbolcuyla görüşen yönetici şike suçlamasıyla karşılaşabilir. Rakip takımın 11’ini öğrenmeye çalışmak suç olabilir, örnekleri çoğaltabiliriz . Yaşadıklarımızı ve sorulan soruları bilseniz gülmekten cevap bulamazsınız. Kısacası bu konuları takip edecek polis savcı ve hakimlerin kesinlikle işlerinde uzman kişiler mutlaka sağlamak lazımdır.

    Şimdi futbolun içinde yetişmiş ve şampiyonluğa oynayan bir Sivasspor yaratmış bir başkanın bu ifadeleri -doğru ya da yanlış- gözardı edilemeyecek ifadeler. Olayın içinden çürük bir dişten yayılan pis koku yayılıyor. Herkes ağzını ve burnunu kapatıyor ama gözler soruşturmaya biat etmiş isimlerin üstünde söyledikleri her şey hiç sorgulanmadan gerçek sayılıyor. Bekleyip görme safhasını aştı bu sonu baştan belli olan bir soruşturmanın bilgi kırıntılarıyla birileri suçsuzluğunu ifade etme; başka birileri de suçlu bunlar asın kesin! derdinde.

    Mektubun geri kalanına http://www.medyaspor.com/haber/otyakmaz-kul-pler-birli-ine-mektup-yazm-3050656 adresinden ulaşabilirsiniz.

  2. Cengiz dedi ki...

    Bir ekleme de 18 Temmuz'dan;

    UEFA ile TFF toplantısından sonra TFF Başkan Vekili Lütfü Arıboğan "Bizimle çok benzer düşünceler içerisindeler. Resmi otoritelerin yaptığı, savcılığın, polisin yaptığı araştırmanın sonucunda henüz belgeler bize gelmediği için şu anda Türkiye'ye ait konularla ilgili Türkiye Futbol Federasyonu'nu desteklemenin dışında henüz bir şey yapmıyorlar, o konuda bize destek veriyorlar, onun bizim konumuz olduğunu düşünüyorlar. Ama bir yandan da UEFA'nın kendi şampiyonaları için de sürecin aktığını ve şu anda akması gerektiğini düşünüyorlar. Ama deliller ve belgeler bize gelmeye başladıkça da bu işin süratle gelişeceğinin farkındalar" dedi.

    Bunun üzerine medyamızda yapılan haber ve yorumlar en geç önümüzdeki hafta TFF'nin "delillere bakarak" bir "karar" vereceğini işaret etmekte.

    TFF'den adli makamlarca yürütülen bir soruşturma ve yargılama süreci tamamlanmadan iddia makamının sağlayacağı delillerle üstelik şu anda tutuklu olan kişilerin savunması da olmaksızın tek taraflı olarak bir "karar" alması bekleniyor. Üstelik bu "karar" henüz başlamamış bir yargılama sürecinin seyrine de doğrudan etki edebilecek bir kamuoyu yaratacağı göz ardı edilerek.

  3. MustafaS dedi ki...

    Aslanlar yere düştüğünde ilk saldıran sırtlanlar olurmuş! Dilinizle ikrar etmesenizde Türkiye'nin en büyük spor kulübü Fenerbahçe'yi kıskandığınızı ve bu kıskançlıktan dolayı nefret ettiğinizi zaten biliyorduk. Önce sarı-kırmızı, siyah-beyaz, bordo-mavi vb. 'li olmak yerine Anti-Fener olanlarınızı da çok gördük. Dişlerimizi ve pençelerimizi söktünüz ve sırtlanların arasına attınız bizi, hemde hiç suçumuz olmadığını bildiğiniz halde. Ama başka türlü nefretinizi nasıl dindirecektiniz ki? Ortaya atılan komik suçlamalara hepiniz hemencecik inandınız oysa aynı suçlamalar sizin başınıza gelse dünyayı yıkardınız. Ama nefretiniz yüzünden gözleriniz görmez, kulaklarınız duymaz oldu. Kalpleriniz bile öyle karardı ki "Yeter ki Fenerbahçe küme düşsün" şehvetiyle 2*2=5 deseler bile inanacak hale geldiniz.

    Bildiğim bir şey varsa "Kimsenin ahı kimsede kalmaz!" Bugün sizin gününüz, eğlenin dalga geçin. Ama Allah büyük, aldığınız ah ların karşılığını bir gün ödeyeceksiniz. O gün bu yazdıklarımı hatırlarsınız ...

Yorum Gönder