3 Temmuz'dan Bugüne - I-
3 Temmuz - 10 Temmuz Haftası



Tam bir hafta geçti. 3 Temmuz'da gözaltılarla başlayan operasyonda dün Aziz Yıldırım'ın tutuklu yargılanmasına karar verildi, binlerce Fenerbahçe taraftarı İstanbul'da yürüyüş yaptı. Genel bir değerlendirme yapmanın vaktidir. Bu yazı 3 Temmuz tarihinden itibaren gerçekleşen tüm kritik gelişmeleri, önemli iddiaları, deliller ve sonuçlarını gün gün görmek ve genel bir değerlendirme yapma şansı bulmak amacıyla yazıldı.

3 Temmuz - Başlangıç

"Çıkar amaçlı silahlı suç örgütü kurmak, yönetmek, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" gerekçesiyle başlatılan operasyon 3 Temmuz günü başladı. Bu tarihte Aziz Yıldırım, Şekip Mosturoğlu, Mecnun Odyakmaz, Tamer Yelkovan, Abdurrahman Yakut, Bülent Uygun, Ümit Karan, Mehmet Yıldız, Korcan Çelikay, Sezer Öztürk, Emenike, Olgun Peker'in de bulunduğu 50 isim gözaltına alındı. [1] Fenerbahçe Spor Kulübü binasında arama yapıldı. Gazateciler yapılan operasyonun çok ciddi olduğunu, son derece güçlü deliller bulunduğunu ifade ettiler. Şimdilerde ortalarda pek gözükmeyen Ekrem Açıkel Sezer ve Emenike'nin şikeye karıştığını ifade ederken, bizleri operasyonun ciddiyeti konusunda temin etti. http://papazincayiri.blogspot.com/...deliller.html)[2]

Aynı gün, Trabzonspor ve Beşiktaş kulüp binasında arama yapıldığı idia edildi. Diğer kulüplere de operasyonların genişleyebileceği yönünde bilgiler medyaya aktı.[3] "İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün yürüttüğü futbolda şike operasyonu kapsamında Beşiktaş Kulüp Binası'na giden ekiplerin yöneticilerden Serdal Adalı'yı sordukları öğrenildi." [4]

Yine 3 Temmuz tarihinde, Fenerbahçe'nin 28. haftada oynadığı Eskişehirspor maçı ve 34. hafta oynadığı Sivasspor maçlarının incelemeye takıldığı bildirildi. [5]

TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar Beşiktaş Adliyesi'ne giderek soruşturmayı yürüten savcı Mehmet Berk ile görüştü, daha sonra Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ile bir araya geldi. 15 Temmuz'da UEFA'ya takım bildirilmesi konusunda bir soru geldiğinde ise "zaman darlığının farkında olduklarını" ifade etti. [6]

4 Temmuz - Peşinen hükmünü veren büyük kalabalık

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı tarafından verilen Arama ve el koyma kararı medyaya yansıdı. [7] Daha önce Sedat Peker ile deniz sefası yaparken görüntüleri çıkan Hakan Şükür "Kendi adıma öyle bir duruşunuz olmalı ki bunlar size yanaşmamalı" diyerek "Bu sürecin ders olmasını diledi" [8]

Geniş bir kamuoyu "iddiaların çok ciddi olduğunu, çok önemli belgelerin bulunduğunu, Fenerbahçeli yöneticilerin organize şekilde şike yaptığını, Fenerbahçelilerin bu durumu kabul etmesi, Fenerbahçe'nin acilen küme düşürülmesi gerektğini, bu delillere karşı da hala konuşacak bir insan varsa iyi valla olduğunu, bunun hiç de doğru olmadığını" belirtti.

5 Temmuz - Sızan telefon konuşmaları, büyük iddialar

Sivasspor - Fenerbahçe maçından önce yapılan konuşmalar medyaya sızdırıldı. Menejer Abdullah Başak ile Sivasspor yöneticisi Ahmet Çelebi'nin kayıtlarının şikenin belgesi olduğu öne sürüldü. Kayıtlarda şu ifadeler geçiyordu: "Abdullah Başak: O çantayı unutursan beni ömür boyu unut. O hem senin geleceğin hem benim hem de İlhan Ekşioğlu'nun...
Ahmet Çelebi (Sivasspor yöneticisi): Abdullah biz kapının önünde seni bekliyoruz arabada...
Abdullah Başak: Tamam geliyorum.
2 SAAT Sonra...
Ahmet Başak: Çantam nerede?
N.: Arabada
Ahmet Başak: Getirsene onu yukarı."

Çanta polemiği uzun bir süre devam edecek, hatta bir Fenerium poşeti gösteren fotoğraf ortaya çıkacak, [9] "Şike fotoğraflarındak o çantada ne var!" diye sorulacaktı. En sonunda "Görüntülerdeki taşınan çanta içerisinde ise maç öncesi protokol biletleri ve Fenerbahçe Kulübü'ne verilmek üzere misafir davetiyeleri" bulunduğu açıklandı. [10]

Aynı gün "Sivas'ı da kurtaralım" başlıklı bir haberle Fenerbahçe yöneticilerinin Sivasspor'u kurtarmak gayesi de güderek, Bucaspor maçında şike yaptığı bu amaçla Bucaspor'da oynayan bazı yabancı futbolcular ve Musa Aydın ile görüştüğü, anlaşıldığı iddia edildi. İddia ile birlkte verilen görüşmede bu iddiayı ispatlayacak hiç bir şey yokken, meşhur "Rüzgar var ya rüzgar (Ali Kıratlı) kuşun birini almış" ifadesi bütün bu iddiaların delili oldu. Bu iddialar ortaya çıktıktan sonra hiçbir Bucasporlu oyuncu şike sebebiyle tutuklanmadı. [11]

Daha bitmedi, Emenike'nin de para sayarken görüntüleri olduğu iddia edildi. [12]

Gün içerisindeki ilginç gelişme gözaltına alınan 59 kişiden 22'sinin Emniyetten kelepçeli olarak çıkarılıp ifadeleri alınmak üzere adliyeye sevk edilmeleriydi. Tutuklama talep edilen 18 kişi arasında Mehmet Yıldız da vardı. Telefon görüşmeleri daha önce sızan Mehmet Yıldız, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. [13]

Teşvik primi gerçekleştiği iddia edilen maçlardan biri olan Eskişehirspor - Trabzonspor maçında, bu iddianın delili "İşte Aziz Yıldırım'ı yakacak telefon konuşmaları" manşetiyle verildi, telefon konuşmalarında "Saat: 00.03 Aziz Yıldırım, İşçen’i arar; “Ali’yi görmüş mü basın Ali’yi.. (Eskişehir-Trabzon maçında görülen Ali Kıratlı’yı kasteder) Gelmedim demesin ha. İyi demesin. YAKMASIN BİZİ. Yanmayalım. " Dediği görüldü. [14] Ancak bu ne teşvik priminin deliliydi, zira bir kazanç veya sair menfaat teklifi yoktu, ne de başka bir şey. Hem Bülent İşçen'in hem de Aziz Yıldırım'ın sorgusunda ortaya çıkacaktı ki, Aziz Yıldırım Ali Kıratlı'nın "gitmedim" demesine kızmış, bu dönemde böyle bir hareketten rahatsız olduğunu ifade etmişti. "Eskişehir-Trabzon maçında da stada gitmiş. Bu nedenle basında fotoğrafları çıkmıştı. Ben buna çok sinirlendim. Sanki kendisini biz göndermişiz gibi bir görüntü oluşturmuştu."[15]

Bu arada bir başka husus İbrahim Akın ile ilgili olarak ortaya çıktı. Bu şahsın hem Fenebahçe hem de Beşiktaş'tan çeşitli şike teklifleri aldığı iddia edilmiş hatta Beşiktaş Asbaşkanı Serdal Adalı'nın futbolcuya "Bu maçta oynama seni Beşiktaş'a alacağım" dediği medyada yer bulmuştu. Serdal Adalı iddiaları yalanladı, kimse Adalı'ya veya İbrahim Akın'a bu iddiaların gerçek olup olmadığını sormadı. [16]

6 Temmuz - Emniyetin PR Günü

6 Temmuz tarihinde "Futbolda şike iddialarına yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alındıktan sonra adliyeye sevk edilen 25 kişinin savcılık sorgusu başladı", "Şekip Mosturoğlu, İlhan Ekşioğlu ve Mecnun Otyakmaz'ın 2.5 saat süren sorguları sona erdi." [17] Bir kaç gündür şike yaptığı iddia edilen ve para sayarken görüntüleri olduğu söylenen Emenike ile, 10 Nisan'da şike amaçlı Fenerbahçe yöneticileriyle görüştüğü söylenen [18] Sezer Öztürk ile bir takım telefon konuşmaları şike yaptığı iddiasıyla basına sızdırılan Mehmet Yıldız tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Esas ilginçlik Emniyetten geldi. "İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, Süper Lig ve Bank Asya 1. Ligi'nde toplam 19 maçta şike ve teşvik faaliyetlerinin gerçekleştirildiğinin tespit edildiği ve delillendirildiği bildirildi." Yetmedi Emniyet bazı görüntüleri medyayla paylaşacağını da ifade etti.[19], [20] Halbuki CMK'nın 157 maddesi " Kanunun başka hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir." ifadesine havi iken, Adalet Bakanlığı da çeşitli genelgelerinde polisin medyaya bu tip açıklamalar yapmaması, bilgi belge sızdırmaması konusunda emir yayınlamıştı. [21], [22] Emniyetin neden böyle bir açıklama yaparak suç işlediği hala anlaşılamadı. Ancak bu olaydan sonra Aziz Yıldırım'ın eşkal fotoğrafını sızdırdığı iddia edilen bir polis memuru hakkında soruşturma başladı. [23] Şike Soruşturmasını yürüten Mehmet Berk "soruşturmanın gizliliğini ihlal eden haberler ve sızdırılan belgelere ilişkin suç duyurusunda bulundu." [24]

Aynı gün Aziz Yıldırım'ın gözaltına alınmasına ilişkin bir görüntü medyaya Emniyet tarafından servis edildi. Görüntüde yüzü buzlanmış Aziz Yıldırım evinin kapısını açıyor, daha sonra polis memurları eve giriş yapıyor, evde yapılan aramada silahlar ve Sedat Peker'in fotoğrafları bulunuyordu. Akışkan bir şekilde devam eden bu görüntülerden uyanan intibağ Aziz Yıldırım'ın evinde Sedat Peker fotoğrafları ve silah çıktığıydı halbuki iki ayrı eve yapılan baskındaki görüntüler hiçbir belirtici unsur konulmadan bir araya getirilmişti. Emniyetin "sanat eseri" olduğu iddia edilen çalışmasında, montaj sanatına neden katkı yapmak istediği hala izah edilemedi. [25]

"Eski Diyarbakırspor Başkanı Abdurrahman Yakut, Eski Giresunspor Başkanı Olgun Peker, Giresunspor Başkanı Ömer Ülkü, Eski Giresunspor yöneticisi Hakan Karaahmet, Giresunspor yöneticisi Coşkun Çalık, eski Türkiye Futbol Federasyonu çalışanı Haldun Şenman ve Avukat Talat Emre Koçak tutuklandı ve bu isimler Metris cezaevine gönderildi." [17 - aynı haberin devamı]

7 Temmuz - Tutukluluk kararları, UEFA açıklamaları ve yalanlar

04.17 gibi bir saatte, Futbolda şike iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında, 20 kişiden 15'i tutuklanarak Metris Cezaevi'ne gönderildi. Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesinde mahkemeye sevk edilen 20 kişiden Fenerbahçe Spor Kulübü yöneticileri Şekip Mosturoğlu ve İlhan Ekşioğlu, Fenerbahçe Spor Kulübü Alt Yapı Koordinatörü Cemil Turan, sözleşmesi dondurulan Eskişehirspor Teknik Direktörü Bülent Uygun, Sivasspor Kulüp Başkanı Mecnun Otyakmaz, eski futbolcu Ümit Karan, futbolcu Korcan Çelikay, Ahmet Çelebi, Yusuf Turallı, Abdullah Başak, Bülent İbrahim İşcen, Tamer Yelkovan, Mehmet Yenice, Sami Dinç ve Ali Kıratlı tutuklanarak Metris Cezaevine gönderildi. [26]

Bunun böyle olacağı da belliydi. Zira CMK 100 kapsamında suç örgütü kurucusu veya üyesi olmakla soruşturulanlar hakkında tutuklu yargılanma talebinde bulunulabiliyor, uygulamada da mahkemelerimiz %90 bu yönde karar veriyordu. Kanunun istisnai bir yol olarak sunduğu tutukluluk kararı, ne yazık ki ülkemizde mutada dönüşmüştü. [27], [28] Ancak bu durum elbette medya tarafından bu şekilde ele alınmadı, "Bu işin bittiği, suçun kesinleştiği, Fenerbahçe'nin kesssin küme düşürülmesi gerektiği" talepleri "Fenerbahçe Ergenekon" gibi süper bağlantılar veya eski Genelkurmay Başkanları'nın Fenerbahçeli olması gibi harika suç unsurları ile desteklenerek bir kere daha gazeteler, radyolar ve televizyonlardan kamuoyuna iletildi. Zirve ise Telegol programındaydı. Programda polisin soruşturmayı 10 üzerinden 10 puanlık gerçekleştirdiği ve bir sanat eseri olduğu ifade edildi. [29]

Fatih Çekirge'nin yazısı da gerçek bir sanat eseri olarak yükseldi. Çekirge yazısında Amerikan Başkonsolosluğunun Bağımsızlık Günü daveti sırasında üst düzey bir emniyet yetkilisi ile sohbet ettğini belirtiyor, yetkilinin kendisine "Fatih bey, hiç kimsenin şüphesi olmasın. Meslek hayatımın en kapsamlı dört dörtlük bir polis operasyonudur bu. Bütün hazırlıklar tamdır." dediğini ifade ediyordu. [30] Yazıya emniyete ne kadar güvendiğini, içinin süpper rahat olduğunu belirterek devam eden Çekirge'nin, bu kadar dört dörtlük bir operasyonda şikeyi Fenerbahçelilerin kimle yaptığını, Emenike, Sezer ve Mehmet Yıldız'ın neden serbest bırakıldığını, Bucaspor maçında şike yaptığı iddia edilen futbolcuların neden gözaltına alınmadığını, medyaya hangi sebeple bilgi servis edildiğini, neden bu zamana kadar 6222 sayılı kanun kapsamında ciddi bir şike delilinin henüz ortaya çıkmadığını, Emniyet'in açıklama yapmasının doğru olup olmadığını, 19 Maçta şike yapıldıysa bunun kale direkleri veya out çizgisi ile mi yapıldığını sormadığını da bu sayede öğrendik. Çekirge, meslektaşlarının bir çoğu gibi, gazetecilik yapmak yerine "yüksek yerlerde tanıdıkları olan güçlü adam pozu" vermeyi tercih etmişti.

Emenike'nin çilesi bitmemiş olacak ki, serbest bırakıldıktan sonra bu sefer Yabancılar Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. Medya da hemen Emenike'nin çalışma izni olmadığı, sınır dışı edilebileceği, başına çok kötü şeyler geleceği yönünde haberler geçmeye başladı. [31] Oysa medyanın heyecan ve şehvetle ele alıp, kamuoyuna yansıttığı her şey gibi bu da gerçek dışı çıkacaktı. Emenike serbest bırakıldı. Topuk Yaylasında kamp yapan Fenerbahçe takımına katıldı.

UEFA Basın Bürosu Sözcüsü, Alman radyo ve televizyon kuruluşu ''Deutsche Welle''nin (DW) Türkçe Servisine yaptığı açıklamada, bir suç ispatlanana kadar kendileri için masumiyet esasının geçerli olduğunu belirterek, kendileri tarafından Fenerbahçe'nin maçlarının askıya alınmasının söz konusu olmadığını söyledi. [32] Bu durum "acele edin, 15 Temmuz'da UEFA karar bekliyor, Fenerbahçe küme düşürülsün, Bankasya birinci lig, birinci lig Bankasya" tezahüratları ile başı dönmüş kitlenin ve şok edici gelişme, flaş olay, skandal, işte şikenin belgesi/delili/ispatı/kararı yayını yapmakta olan medya tarafından hoş karşılanmayacak UEFA'nın "Şayet, elde edilen delillerden kafanızda 'şike yapıldığına dair' yüzde bir şüphe oluşsa bile gereğini yapın. Yönetmelik ve talimatlar ne diyorsa onu yapın" dediği ileri sürülecek [33] ancak UEFA'nın hiç de böyle demediği, tam tersine masumiyet karinesine güçlü bir vurgu yaptığı, suçu ispatlanana kadar kimsenin suçlu addedilemeyeceğini beyan ettiği ortaya çıkacaktı. UEFA lige el koyabilir, UEFA Fenerbahçe'yi kabul etmeyebilir diye yazı yazan medya mensuplarının neden bu şekilde davrandığı, neden medyaya yalan haber sızdırıldığı, neden CAS'ın verdiği Porto'ya ilişkin kararı ve UEFA kurallarını dikkate almadıklar, hala anlaşılamadı.

Bir başka ilginç nokta "Futbolda şike soruşturmasında, Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören ile kulüp yöneticilerinden Serdal Adalı, Fenerbahçeli milli futbolcu Emre Belözoğlu, Türkiye Futbol Federasyonu eski Başkanı Mahmut Özgener ile birlikte bazı yönetici ve görevlilerin şüpheli sıfatıyla ifadeleri alınacak." haberiydi. Haberde "Beşiktaş Kulübü binasında arama yapıldığı sırada polis, görevlilere Serdal Adalı'nın odasının olup olmadığını sormuştu. Dün akşam satlerinde özel uçağıyla Beşiktaş'ın kamp yaptığı Avusturya'nın Salzburg şehrine giden Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören takımın kamp yaptığı otele girişi sırasında gazetecilerin konuyla ilgili sorusu üzerine "Ben de şimdi duydum. Konuyla ilgili fazla bilgim yok" dedi." ifadeleri geçiyordu. [34] Hala kimse Yıldırım Demirören ve Serdal Adalı'ya hiçbir şey sormadı, İbrahim Akın'ın şahsiyeti şike yaptığı iddialarıyla toplum önünde zedelenmesine rağmen, soruşturmaya alınmadı. Haberler yalan mıydı, yalansa kim bu yalanları medyaya sızdırmaktan hangi amacı güdüyor, bir türlü öğrenilemedi.

"Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım'ın şike konuşmaları teknik takibe takıldı." başlığıyla bir takım konuşmalar medyada yer aldı. Şikenin delili olduğu söylenen
"İşçen: O arkadaş caddede beni bekliyor.
Yıldırım: Sen bak o .... söyle bize yardım etsinler. Tamam mı? Yani belli etmeden yardım etsinler.
İşçen:Tabii ağabeyciğim tabii, sen rahat ol..." konuşmasının ise biletlerle ilgili olduğu ortaya çıkacaktı. [35]

"İşte Şikenin Resmi" başlıklı haberler de medyada yer bulmaya başladı. Mecnun Otyakmaz ile Nihat Özdemir'in de bulunduğu bir grubun fotoğrafı şikenin delili olarak sunulmaktaydı. Bucaspor - Fenerbahçe maçının devre arasında yapılan bir konuşma da yine paranoid bir şekilde şikenin deili olarak sunuldu. Halbuki hem Fenerbahçelilerin hem de diğer takım yöneticilerinin maçtan önce bir araya gelip yemek yemesi, görüşmesi vaka-i adiyedendi, hem de maç kritik Bucaspor maçının devre arasında iki yöneticinin kendi aralarında kazanacağız, merak etmeyin diye heyecanlı konuşma yapması olağan bir şeydi. 6222 sayılı kanunun şike tanımı kapsamında bir şike delili hala yokken, her fotoğraftan ve konuşmadan spekülasyon üretme, iddiaları desteklemeyecek delilleri yorumlayara, kompozisyon içerisinde yeniden sunma gibi yöntemler yoğun şekilde devam ediyor, medya da bu servislere şevkle aracı oluyordu. [36]

8 Temmuz - TFF'nin Eski Başkanları, Yeni Başkanları

Önce Hukukçular açıklama yaptı. "Cumhuriyet Gazetesi'nin haberine göre, sporda yaşanan şike olaylarına ilişkin emniyetin açıklamasını değerlendiren Spor Hukuku Enstitüsü Genel Sekreteri avukat Emin Öztürk, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün “tespit edildi”, “delillendirildi” gibi net ifadeler kullanarak açıklama yapma yetkisinin olmadığını söyledi. Öztürk, “Bu olay soruşturma aşamasında. Bu tür konular çok önemli, bunlara dikkat edilmesi gerekli. Açıklama soruşturma açısından biraz sıkıntı yaratabilir” dedi. Öztürk, şöyle devam etti: “Emniyetin bu tür ifadeleri kullandıktan sonra açıklamasının kesin bir karar niteliği taşımadığını da söylemesi gerekliydi. Öncelikle emniyetin basına açıklama yapma gibi bir yükümlülüğü yoktur. Asıl problem emniyetin elinde olan teknik takip, bilgi, belge ve fotoğrafları basına sızdırmasıdır. Bu durum yargının doğru bir şekilde yürütülmesini engeller. Bazı kişiler çeşitli fotoğraflarla günlerdir basında zaten peşinen suçlu ilan edildi.”" [37]

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Mehmet Ali Aydınlar ise şike iddialarına yönelik soruşturma kapsamında savcılık sorgusunun ardından nöbetçi mahkemeye çıkarılmasının öncesinde rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan Aziz Yıldırım'ın tedavi gördüğü Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gelerek, Aziz Yıldırım'ı ziyaret etti. [38]

Günün ilginç olayı ise TFF'nin şimdi ki başkanı değil, eski başkanı Mahmut Özgener hakkındaydı. Önce şöyle bir haber çıktı: "Polis, telefon görüşmelerinin ardından yaptığı değerlendirmelerde kesin ifadeler kullanarak, şike soruşturması kapsamında şüpheli olduğu açıklanan Özgener’in şike faaliyetlerinden haberdar olduğu ve Aziz Yıldırım ile çıkar ilişkileri içinde bulunduğunun altını çizdi. Polis raporunda, 9 Mart saat 08.42’de soyadı bilinmeyen Ahmet isimli bir kişi ile konuşan Mahmut Özgener’in, Işın Çelebi’ye de küfür ettiği belirtildi." [39] Polis tabi nasıl "alt" çiziyor, nasıl "çıkar ilişkisi" tespit ediyor bunlar tartışılmaya muhtaçken, Özgener ile Aziz Yıldırım arasındaki bir takım telefon görüşmeleri medyaya yansıdı. Görüşmeler şöyleydi:

"MAHMUT ÖZGENER: Beşiktaş hemen açıklama yapmış, Yıldırım efendi pazartesi cevap verecekmiş.
AZİZ YILDIRIM: Verse ne olur kafanı takma.
ÖZGENER: Tamam, Levent’in selamı var.
YILDIRIM: Bu pazartesi günkü adam için Oğuz konuşsun, bir şey istediğimiz yok ama bu Beşiktaşlı mı değil mi?, bizi aradan çıkarmasın.
ÖZGENER: O etki altında kalmaz.
YILDIRIM: Yine de uyarsın.
ÖZGENER: Tamam başkanım merak etme.
YILDIRIM: Olmazsa onunla gelsin.
ÖZGENER: Merak etmeyin.
YILDIRIM: Ben korkuyorum
ÖZGENER: İnşallah iyi geçecek." [40]

Ancak bu görüşmelerde ve medyaya yansıyan diğer görüşmelerde (a) Hiçbir şekilde Mahmut Özgener'in şikeyi bildiğini gösteren bir şey yoktu (b) şike hakkında bir şey yoktu. Dahası bu görüşmelerden Fenerbahçe kulüp başkanının hakem ataması yaptığı da iddia edildi ancak, esasında olan hakemin etki altında kalmaması için uyarıda bulunması talebiydi. Bu iddialar da büyük manşetlerinin aksine, iddiayla alakasız içeriğe sahiptiler ve deliller de hala şikeyi göstermiyordu.

Milliyet ve çeşitli gazeteler ise Tesis parasının şikeye gittiğini iddia edecekti. Haberde aynen şöyle geçiyordu: "Yıldırım, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın davetlisi olarak 19 Nisan 2011’de Ankara’ya gitti. Yıldırım, Başbakan Erdoğan’dan, FB tesislerinde kullanacağını belirterek, 5 milyon TL federasyon yardımı talep etti. Erdoğan’ın bu talebe olumlu cevap verdiğini Yıldırım daha sonra Özgener’e iletti. 21 Nisan 2011 günü de Özgener, Yıldırım’a paranın onaylandığı bilgisini verdi. Bu paranın kulübe aktarılmasından sonra 29 Nisan 2011’de kulubün Mali İşler Müdürü Tamer Yelkovan, Fenerbahçe’nin oynayacağı maçlar için şike faaliyetleri yürüten kişileri tek tek yanına çağırıp görüşme yaptı. Bu görüşmelerde, federasyondan alınan paradan şike faaliyetlerinde kullanılmak üzere aracılara para verildiği saptandı." [41] Halbuki hiçbir saptama bulunmuyordu. Aziz Yıldırım'ın savunmasında bu paraların belirtilen şike amacıyla kullanılmadığı, zaten iki ayrı taksitle alındığı ortaya çıktı. [42]

Medyaya bir çok bilgi sızdırılıyor ancak bu iddiaları ispatlayacak hiçbir şey ortada gözükmüyordu. İddialar iddia üstüne binip, polis fezlekelerinden, tutanaklarından bölümler fütursuzca medyada yer bulurken, bütün hukuk kuralları çiğneniyor, hatta ispatın en temel kuralı olan delil göstermeye bile gerek duyulmuyordu.

9 Temmuz - Vay anasını

Günün en önemli olayı sağlık sorunları sebebiyle Aziz Yıldırım'ın bir adliyeye bir hastaneye gitmesi oldu. Bir kısım medya mensubu bunu Haberal'a benzetecek, tansiyon ve şeker hastası, böbreğinde kist olan, kalbinden rahatsız bir adamın saatlerce emniyet sorgusuna çekilmesi sonucunda rahatsızlanması ile dalga geçecek kadar izanı şaşıracaktı. Bunu destekleyen geniş kitle Yıldırım ile dalga geçerken, en sonunda hastalanma hakkı bile görmeyecek kadar kör bir nefret içerisinde olduklarını da bizlerin görmesini sağladı. [43]

Günün sonunda İstanbul Adliyesi'nde Savcı Mehmet Berk tarafından sorgulanan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, sorgusunun ardından tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi. Aynı gün Aziz Yıldırım'ın ifadesi çeşitli medya gruplarında yer aldı.

En önemli olay Fenerbahçe Yönetim Kurulu'nun açıklamasıydı. [44] Açıklamada şunlar söyleniyordu:

Yargısız İnfaz
Bu inancımız doğrultusunda Başkanımız ve Yöneticilerimizin gözaltına alındığı Pazar gününden bu yana saygıyla süreci takip ettik. Bizler yürütülmekte olan sürece saygı duyuyoruz. Ancak belirli bir kesimin henüz kesinleşmemiş delil ve kararlar üzerinden yargısız infaz yapmalarını ibretle izliyoruz ve bunu kabul etmiyoruz.
Gizlilik ilkesi ihlal edilmektedir
Üzülerek görüyoruz ki bizim saygı ile takip ettiğimiz süreçte soruşturmanın gizliliği ilkesi her geçen gün daha da artarak ihlal edilmektedir.
Yargısız İnfaz ve Linç Kampanyası
başkanımıza uygun görülen muameleye ve Fenerbahçe’ye karşı sürdürülen bu yargısız infaz ve linç kampanyasının hukuki durumu maalesef içler acısıdır. Soruşturma safhasında gizlilik esas olmasına rağmen, bir nevi halkla ilişkiler kampanyası yürütülüyormuş gibi bir sürü medya mensubu kirli bilgilerini, yanlış kanaatlerini ve düşüncelerini kesinleşmiş, ispatlanmış ve hükme bağlanmış kararlar gibi takdim etmekte, bunu bekleyen yorumcular da buradan devam ederek yargılamadan infaz etmektedirler.
TFF'nin ciddiyeti ile bağdaşmaz
elillerin ne olduğunun net olarak bilinmediği iddianamenin bile yazılmadığı bir süreçte basında çıkan haberler yada yapılan yorumlar üzerine kulübümüzün şampiyonlar ligine katılması ya da küme düşürülmesi konusunda karar vermek Türkiye Futbol Federasyonu gibi bir kurumun ciddiyeti ve ağırlığı ile bağdaşmaz
Suçlamalara inanmıyoruz
Hal böyle iken biz başkanımız ve yöneticilerimize isnat edilmeye çalışılan suçlamalara inanmıyoruz


10 Temmuz - İsyan ve Tutuklama
Medyanın yürüyüş gerçekleşmeyeceği yönündeki anlamsız haberlerine rağmen, binlerce Fenerbahçe taraftarı adalet isteği ile önce Topuk Yaylasında sonra Caddede toplandı. Saatlerce süren, Köprüye kadar uzanan yürüyüş, emniyet güçlerinin orantısız ve anlamsız biber gazlı şiddeti ile son buldu. Medya, bir kere daha binlerce insanın protesto yürüyüşünü ve adalet isteğini görmezlikten geldi. Biber gazlı orantısız müdahaleye ise yer vermedi.

Aziz Yıldırım hakkında talep edilen tutuklu yargılanma kararı mahkeme tarafından kabul edildi. Zaten CMK 100 ve uygulama ışığında beklenen bir karardı.

3 Temmuz'dan bu güne kadar:

1- Emniyet birimleri açıkça hüküm vererek adil yargılanma ilkesi ve ilgili genelgelere aykırı davrandı, en sonunda soruşturma açıldı,

2- Soruşturmanın gizliliği ilkesi sayısız defa ihlal edildi,

3- Masumiyet karinesi yok edildi, zanlılar peşinen suçlu kabul edilerek kamuoyunda manevi itibarları linç edildi,

4- Fenerbahçe 19 maçta şike yapmakla suçlanırken, Korcan ile artık futbol oynama kapasitesi belli Ümit Karan dışında hiçbir futbolcu tutuklanmadı. Bir çok futbolcunun adı geçmesi, ima edilmesine rağmen ifade vermeye bile çağrılmadı,

5- 6222 Sayılı Kanun kapsamında şike suçunun unsurlarına net olarak sahip olduğu gözlenen Serdal Adalı ile İbrahim Akın arasında böyle bir konuşmanın varolup olmadığı, yoksa hangi amaçla medyaya sızdırıldığı, medyanın bunu neden servis ettiği, bu haberi neden takip etmediği, böyle bir konuşma bulunmuyorsa neden açıkça kamuoyuna sunmadığı ve Beşiktaş Asbaşkanı ile Başkanını zan altında bırakmaya hakları olup olmadıkları hala açıklanmadı.

6- Teşvik primi vermeye çalıştığı iddia edilen Trabzonspor Kulübü hakkında bu güne kadar hiçbir bilgi medyaya yansımadı ancak 11 Temmuz sabahı Sadri Şener gözaltına alındı. Bu yazıyı yazarken Sadri Şener'in hangi gerekçeyle gözaltına alındığı belirsizliğini koruyordu.

7- Tutuklananların yarısı FİFA sınavının sorunlarını çalmakla itham edilirken, altı üstü 15 kişiyle 19 maçta nasıl şike yapılabileceği belirsizliğini korudu,

8- Kanun 14 Nisanda çıkmasına rağmen ve uzun süre "14 nisandan öncesi geçersiz ondan sadece Fenerbahçe soruşturuluyor" açıklamaları gazetelerde yer bulurken, bu tarihten önceki maçların neden sorulduğu, bu maçlarla ilgili şüphenin ne olduğu, bunlar da soruşturmaya dahil ise neden başka maçların da dahil olmadığı anlaşılamadı, TFF'nin 14 Nisandan önceki maçlarda da şike tespit ederse ceza verebileceğine yönelik hükümler, görüşler ise seçimlik olarak gözardı edildi, Fenerbahçe yaparsa ceza verilsin, başkasına 6222 sayılı kanun kabul edilmedi ki denilsin gibi çarpık bir mantık hakim oldu,

9- Kasıtlı olarak manipüle edilmiş bilgiler, servis edilen haberlerin filtresiz yayınlanması ile medya korkunç bir habercilik yaptı. Kamuoyunu bilgilendirme görevi olan medya, hukuk kuralları konusunda hassasiyet göstermedi, hukukun evrensel ilkelerini gözardı etti, demokratik bir topluma yakışan vazifeyi yerine getirmedi,

10- Henüz soruşturma safhası dahi bitmeden, iddianame bile hazırlanmadna, mahkeme kovuşturma safhasına dahi geçmeden, birinci derece mahkemesinde dava görülmeden, bu davanın temyizi gerçekleşmeden ve nihai hüküm oluşmadan her tür karar peşin hükümle verildi, TFF'ye korkunç bir baskı uygulandı ve amir CAS kararlarına muhalefet edecek şekilde karar vermesi beklendi.

Operasyonun amacının ne olduğu hala bilinmiyor.

Türkiye'de şikeyi temizleyeceği, alnı ak tertemiz bir sürece girileceği müjdeleri verilirken yapılan bunca hukuksuzluk, soruşturma kapsamının darlığı, tek bir kulübü ve belirli şahısları esas alışı, medyanın gösterdiği 28 şubat süreci vari hizmet ise akıllardan çıkmayacak şekilde duruyor.

Gelişmeleri takip edeceğiz.


[1] http://www.ntvspor.net/h...operasyonu
[2] http://www.ntvspor.net/...operasyonu
[3] http://webtv.hurriyet.com.tr/...arama.aspx
[4] http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/...18165173
[5] http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/...18162776
[6] http://webtv.hurriyet.com.tr...yapti.aspx
[7] http://www.ntvspor.net/haber/...sike-operasyonu
[8] http://papazincayiri.blogspot.com/...gelisi.html
[9] http://www.aksam.com.tr/...52693h.html
[10] http://www.internetspor.com...v=1310114024
[11] http://papazincayiri.blogspot.com...deliller.html
[12] http://www.haber1903.com/...h1523.html
[13] http://haber.gazetevatan.com/m...Gundem
[14] http://www.habervitrini.com/i...542375.html
[15] http://www.dipnot.tv/...-olacak.aspx
[16] http://www.ajansspor.com/...ama.html
[17] http://www.ntvspor.net/haber/s...-yayin
[18] http://www.gazeteport.com.tr/haber/...iddialari
[19] http://www.ntvspor.net/...edildi
[20] http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/...18187835
[21] http://papazincayiri.blogspot.com/2011/07/...bilgi.html
[22] http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/...18202504
[23] http://www.internethaber.com/...358156h.htm
[24] http://t24.com.tr/haberdetay/155374.aspx
[25] http://webtv.hurriyet.com.tr/...operasyonu.aspx
[26] http://www.ntvspor.net/...--canli
[27] http://papazincayiri.blogspot.com/...ne-olacak.html
[28] http://webtv.hurriyet.com.tr/...aspx
[29] http://www.youtube.com/w..._embedded
[30] http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/...18195430
[31] http://gundem.milliyet.com.tr/.../default.htm
[32] http://spor.mynet.com/haber/...-aciklama/37841
[33] http://www.sabah.com.tr/...yapin
[34] http://www.sabah.com.tr/...supheli
[35] http://www.htspor.com/...yani-belli-etmeden
[36] http://www.takvim.com.tr/...-resmi-198414340014
[37] http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/...8202504
[38] http://www.dha.com.tr/...183311.html
[39] http://www.hurriyet.com.tr/...18200676.asp?gid=362
[40] http://www.internethaber.com/...358173h.htm
[41] http://gundem.milliyet.com.tr/.../default.htm
[42] http://www.sabah.com.tr/...paging=4
[43] http://www.ntvspor.net...--gun--canli
[44] http://www.fenerbahce.org/...tentID=25221


11 comments:

  1. orkun dedi ki...

    Elinize sağlık, tam arşivlik olmuş. Bir soru; M. Yıldız, Emenike ve Sezer, haklarında işleme gerek duyulmayıp toptan serbest bırakılmadı mı? Hiç mahkemeye bile çıkartılmadı onlar, dolayısıyla "tutuksuz yargılanma"nın sözkonusu olmaması lazım.

  2. aethewulf dedi ki...

    selamlar orkun, "Futbolda şike soruşturması kapsamında gözaltına alınarak çıkarıldığı savcılıktan tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Fenerbahçe'nin Nijeryalı futbolcusu Emmanuel Emenike'nin sınırdışı edilip edilmemesiyle ilgili olarak yabancılar daire başkanlığının vereceği karar bekleniyor."

    Tutuksuz yargılanıyor Emenike. "http://gundem.milliyet.com.tr/emenike-sinirdisi-edilebilir/gundem/gundemdetay/07.07.2011/1411416/default.htm"

  3. Unknown dedi ki...

    çok güzel, süreci aydınlatan bir yazı olmuş, elinize sağlık. bu süreçten biz daha da kenetlenerek çıkacağız ancak istesek de istemesek de yara almış olacağız. başkan ve yöneticiler aklansa dahi, rakip taraftar her yerde şikeci diyecek bize, çünkü insanlar bir olayı nasıl görmek isterlerse öyle görürler. doping olayındaki gibi eninde sonunda temiz çıkacağımıza inanıyorum, fakat nasıl o olayda basket takımımızın olası bir şampiyonluğu çalındıysa, bu olayda da takımımıza istedikleri çamuru atmış olacaktır.(maddi manevi kayıptan hiç bahsetmiyorum bile)

    Fenerbahçe büyük bir camia, bu çamur üzerine yapışmaz. Ancak istedikleri; yönetimin acil bir kongreye gidip yeni yöneticiler seçmesi. Bu sayede istedikleri adamları (başkan olur ya da yönetici olur) yönetime sokarak takım üzerinde hakimiyet kurmuş olacaklar. Biz camia olarak kökeni belli adaylara oy vermeyebiliriz. O zaman da medya aracılığı ile yine takım üzerinde baskı kurup, yine çamur atmaya kalkacaklardır. Referandumdan sonra yargı bağımsızlığına hiç bir şekilde güvenim kalmadığı için, başkan ve yöneticiler; suçsuzlukları kanıtlandığında bile, sudan sebeplerle tutuklulukları devam ettirilecektir diye düşünüyorum.
    Takımımızın, camiamızın işi çok zor. Zaten fenerbahçe nefreti ülkede bu kadar artmışken, olası şampiyonlar ligi başarıları da görmezden gelinecektir. Ligdeki her galibiyetimizin altında çapan aranacaktır. Her yanlış kart, her yanlış penaltıda bizi şikeci diye suçlayacaklar (masum olduğumuz kanıtlanmış olsa bile). Kimse diğer takımlara yapılan hatalara göz atmayacak, tek suçlu; her zaman her yerde fenerbahçe ilan edilecektir. Yönetimimiz nasıl bir hamle ile bu işi düzeltir, takımın saygınlığını nasıl eski haline getirir bilmiyorum. Ancak bu olaylardan sonra; fenerbahçe ve diğerleri şeklindeki makas, sonsuza kadar kapanmamak üzere açılmıştır diye tahmin ediyorum. Biz-diğerleri anlayışı, sportif ve ekonomik rekabetten çıkmıştır şu son olaylar neticesinde.

    Yargı kararını verecek. Mahkeme 2-3 yıldan önce bitmez diye tahmin ediyorum. Sonuçta suçlu-suçsuz belli olacak, ama iş işten geçmiş olacak.

  4. emir.z dedi ki...

    Ciddi bir arşiv çalışması, eline sağlık aethewulf.
    Yaptığın tarama, malzemelerin analizi, bunların organizasyonu.. zor iş...
    Peki athewulf'a bunun için madalya mı verecekler?
    Yok.
    Para pul?
    I-ıh.
    Alkış gelecek mi?
    Pek sanmam.
    Eh niye harcadı o zaman o kadar vaktini?
    Çünkü bir şeyi seviyorsan böyle seversin arkadaş.
    Seviyorsan, sevdiğin için kendini tüketirsin can u gönülden.
    Şu ya da bu mesaiyi bilâbedel önüne serersin. Zamanını, servetini, aşkını... Neyin varsa elinde. Bazen sadece bir pulun vardır, o pulu verirsin... ama asla esirgemezsin sevdiğinden...
    Sen sevdan için varlığını tüket de kimse bilmesin. Yellere ver de kimse duymasın.
    Kimse bilsin, alkışlasın, ulûfe versin diye sevmedik zaten.
    Böyle sevmeyenin de yemişim sevgisini.
    Tekrar eline sağlık aethewulf.
    Bu vesileyle bloglarda kendini paralayan tüm arkadaşların da eline sağlık.
    Cansınız.

  5. Simone dedi ki...

    Kendine haberciyim, yorumcuyum, gazeticiyim diyenler için örnek alınası bir yazı olmuş. Bu sürecin analizi ancak bu kadar objektif bu kadar güzel yapılabilirdi. Eline emeğine sağlık.

    Bu süreç nasıl sonuçlanırsa, sonuçlansın, gerek polisin, gerek hükümetin, gerekse medya maymunlarının tavrını unutmayacağız , unutturmayacağız.

  6. murat dedi ki...

    şu yaşanan süreçte sizden daha aklıselim davranmanızı beklerdim..insanların fenerbahçe sevgisini kullanarak hassas durumdaki insanları gaza getiriyorsunu, haklı olduğunuz bazı şikayetleri bazen öyle usturupsuz şekilde dile getiriyorsunuz ki şaşıyorum..korkmayın yöneticileriniz hakkındaki suçlamalar gerçek olsa bile bu fenerbahçe' nin büyüklüğünden hiç birşey kaybettirmez..

  7. aethewulf dedi ki...

    ben de bu adamlara bayılıyorum. 45 referanslı, sadece vaka analizi olan, 7 günlük süreci gün gün irdeleyen yazıya bakıp "aklı selim davranmanızı beklerdim, insanların fenerbahçe sevgisini kullanarak" filan diye yazı yazıyorlar. noktadan sonra space tuşunu kullanmanı beklerdim, kalanını algılaman daha uzun sürecek herhalde murat.

  8. Simone dedi ki...

    Murat arkadaşımız bu blogu yılda bir takip ettiği için heralde böyle saçmalamış sanırım. Kendisine bu blogun hangi tarihte kurulduğunu, kurulduğu günden beridir yayınladığı içeriğin ne çeşit olduğuna bir bakıp ondan sonra ahkam kesmesini tavsiye ediyorum. Bu blogun yazarları sürecin başından beridir, sadece Fenerbahçe sevgisine ve herkes için adalet olgusuna vurgu yapmışlardır. Sanırım "aethewulf" arkadaşımızın harika analizini okuyunca kendi içinde şüpheye düştün, ve yargılanmadan infaz edilen bu insanların suçsuz olma ihtimali aklına geldi ondan böyle ilginç bir yargıya vardın.
    Fenerbahçenin büyüklüğünü, tartmak, ölçmek biçmek ise ne senin, ne de kimsenin haddine zaten..

  9. burakcelik dedi ki...

    @ murat

    Keşke usturupsuz deyip bırakmasaydınız da örnekleseydiniz. Örnekleseydiniz ki biz Fenerbahçe taraftarı da sinsi(!) bir şekilde hassas olan duygularımızla nasıl oynandığını nasıl da hemencecik gaza geldiğimizi anlayaydık :)

    Neyse aethewulf hakikaten arşivlik bir çalışma olmuş nacizane tebrik ve teşekkürlerimi yolluyorum.

  10. Zamane Delisi dedi ki...

    Birazdan medyada çıkan ve fotoğraflanmış bir şeyi virgülüne dokunmadan aktaracağım; ama önce söyleyeceklerim var...
    Henüz soruşturma safhasındayken medyanın her söylediğine peygamber tembihiymiş gibi inanan, ilahi adaletten bahseden ama vicdani adaletten yoksun insanlar, statüleri, durumları ve kampları ne olursa olsun koca bir kulübü ve başkanını yekten suçlu ilan etti. Henüz hakim karşısına çıkıp savunmasa hakkını kullanmamış bir kişiyi ilk elden suçlu ilan etmek de ancak ilahi adalete inanan ama vicdanı taş kesmiş kişilere özgü bir davranış olsa gerek. Bakalım soruşturma safhasında medyanın her yazdığına inanan granit kalpliler bu kez medyaya inanıp adaletten gerçekten "vicdani" anlamda dem vuracak mı? Yazılanı aynen aktarıyorum; Aziz Yıldırım'ın savcılık sorgusu ardından gönderildiği nöbetçi mahkemedeki ifadesinden:
    İSTANBUL Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Labaratuvarında ait şahsımla ilgili yapılan laboratuar test sonuçlarına ilişkin belgeleri sunuyorum. Sunduğum belgeden de görüleceği gibi hasta adı olarak benim adım yani Aziz Yıldırım yazılıdır. Bunun karşı tarafında ise Metris 1 ve 2 nolu Kapalı Cezaevi İnfaz Kurumu olarak adresim ve istek yapan Murat Başkurt yazıldır.

    Bu test sonucunu biz savcılığa sevkim yapılmadan önce polis tarafından anjiyo yapılmak maksadıyla hastaneye gittiğim sırada düzenlenmiş bir rapor olarak aldık. Dikkat edileceği gibi daha savcılığa sevk edilmeden suçlu bulunup adresimde kapalı cezaevi olarak gösterilemktedir. Bu da yapılan soruşturmanın art niyetli olduğunu önceden kurgulanmış ön yargılı bir soruşturma olduğunu göstermektedir.

    Görüldüğü gibi emniyete tam biat eden temizlig'çiler henüz geçin hakimi savcı karşısına bile çıkmayani, zanlı sıfatı dahi giymemiş bir insanı Metris Cezaevi'ne göndermekte kararlı olan emniyetin bu kafa yapısına ne ddiyecekler bakalım.
    Özür beklemiyoruz... Onların kirli ağızları ve taş kalpleriyle diledikleri özüre zaten inanmayız ama e be ademoğlu biraz insaf, biraz tahammül... Önce vicdanını dinle, hamasi duygularının sesini değil.

  11. avon dedi ki...

    Yazı çok güzel olmuş ama bir gerçek daha var 'Altın çamura düşmüş yine altın yine altı.'Fenerbahçem hep dimdik ayakta kalacak onu yıkmaya kimseni gücü yetmeyecek.Doğru duvar yıkılmaz ki bizi de yıkamıyacaklar.Herkes kendi yaptığı pisliklerde boğulacak.İlk adım TFF yıkılmaya başladı. Beter olsunlar.

Yorum Gönder