Ayağa Kalkmamız Gerekiyor
Bütün İslam tarihinin en güzel hikayelerinden birinde Ebuzer-i Gıfari yükselir. Hayran olunacak, aşık olunacak bir emsal. Kimdir Ebuzer? Önce bir çöl bedevisi. Mekke'ye gider. Kabilesi yağmacılık, soygunculuk ve yan kesicilikle meşhurdur. Hz. Ali vasıtasıyla Hz. Muhammed'e ulaşır. Peygamber'den Kur'an okumasını diler. Dinledikten sonra iman eder. Şaşkınlık. Çünkü o iman ettiği vakit henüz Peygamber halkı gizlice İslam'a davet etmektedir. Koca dünyada Peygamberin kendisiyle Ebuzer dahil iman etmiş kişi sayısı beştir.
Ebuzer bir süre Mekke'de durduktan sonra, tekrar Peygamberin huzuruna çıkar, vazifesinin ne olduğunu sorar. Şöyle buyurulur: "Sen kendi kavminin arasında İslam'ı tebliğ edebilirsin. Şimdi kendi kabilene dön ve benim emirlerimi bekle"
Ebuzer "Allah'a yemin ederim ki kavmime dönmeden önce bu halka, İslam'ın sesini duyuracağım ve böylece bu yasağı çiğneyeceğim." der.
Sonra Kureyş, Mescid-ül Haram'da konuşmakla meşgulken Mescide girerek yüksek sesle: "Eşhedu en la İlahe illallah ve eşhedu enne Muhammeden Abduhu ve Resuluh" diye bağırır.
Kureyş öfkelenir. Kim bu adam? Bu adam niye bunu söylüyor? Hücum edip acımasızca döverler. Öyle ki Peygamberin amcası Abbas araya girer. Serbest bırakırlar.
Ebuzer bir sonraki gün yine aynı yere gider ve yine yüksek sesle bağırır: "Eşhedu en la İlahe illallah ve eşhedu enne Muhammeden Abduhu ve Resuluh" Kureyş yine saldırır, acımasızca döver. O kan revan içindeyken Peygamberin amcası Abbas onu bir kere daha kurtarır.
Ebuzer kalbinden geçeni söyledi. Doğru ve hak bildiğini. Ama kulağı duymaya, gözleri görmeye hazır olmayanların kalbindeki nefret onu darp etti.
Ebuzer hak bildiğini haykırdı, onu öldürmeye teşebbüs ettiler.
Ebuzer hikayesi bugün niye burada?
Çünkü Fenerbahçeliler,
Bugün bu örnekten çıkartacağımız dersler var.
Bugüne kadar Fenerbahçe'nin şike yaptığını söylediler. Korkunç ve emsalsiz deliller gelecek, hepimizi ikna edip dizlerimizi çöktürecekti. Emenike para almış, Sezer şike yapmıştı. Emniyet gümbür gümbür bağırdı: 19 maçta şike var.
Bir tane futbolcu tutuklandı, garip Korcan.
Restauranttaki yemek görüntülerinden, Fenerbahçe poşetlerinden büyük senaryolar yazdılar. Onlarcası çıkıp televizyon kanallarında büyük büyük hükümler kesti.
Delilleri göremedik.
Daha soruşturma safhasındayız. Daha ancak soruşturma safhasındayız. Daha savcı iddianameyi hazırlamadı, mahkemeye sunmadı. İddianamesi kabul edilip dava bile açılmadı. Savunma yok, leyhe ve aleyhe deliller çıkmış değil.
Onlar medyadan, gazetelerden, bin tane köşeden, on bin ses ile infazı yaptılar.
Şike varsa ispat edin diyenlere fanatik diyor, kalbi kırılmış, gerçeği öğrenmek için soru soran Fenerbahçelilere olmadık hakaretler ediyorlar.
Ne yapılanlar önemli, ne suistimaller, ne şu ana kadar ifade edilen hiçbir iddianın arkasının doldurulmaması. Fenerbahçe Bank Asya'ya diye bağırıp, "17 şampiyonluk yaşayıp 19 kere kutlamaktan" ibaret esprilerle şen şakrak bağırıyorlar.
Huzurlarını bozmaya hazır mısınız?
Neden Emniyet 19 maçta şike var, deliller çok sağlam diye açıklama yaptı? Mahkeme kararı mı var? Oysa dava bile yok.
Çünkü bir 15 Temmuz var.
O tarihe kadar Türkiye Futbol Federasyonu bir karar verecek. O kararı şimdiden verdirmek istiyorlar. O karar ile mahkemeyi şimdiden bitirmek, davayı sonlandırmak, Fenerbahçe'yi dava bile açılmadan mahkum edip cezalandırmak istiyorlar.
Kureyşin ortasında kalmış Ebuzer'den öğreneceklerimiz var, çıkıp bağırmamız lazım. Hak bildiğimiz, doğru bildiğimizi söylememiz lazım.
Ayrımcılık değil adalet istiyoruz.
Evet, adaletten bahsediyorum.
Herkesin bir gün mutlaka mahkum ve mecbur kalacağı adaletten. Herkesin ihtiyacı olan adaletten. Bir demokraside yaşayan herkesin sahip olması gereken haklardan ve ne medyanın, ne devlet organlarının çiğneyemeyeceği güvencelerden. Adil yargılanma, masumiyet karinesi, hukuk devleti, suç ve ceza.
Açılmamış bir davada, savunmayı dahi beklemeden ceza kesip infaz etmek isteyenlere inat, adalet istiyoruz.
Ayrımcılık değil. Ayrıcalık değil. Torpil değil, kayırma değil, hiçbiri değil. Saf. Adalet.
Suçumuz varsa adil bir mahkemede, adil bir dava sürecinde, delillerin ortaya konması ve iddianın kabul edilmesi ile kurulan hükümden bahsediyoruz. Medya borazanlarının gümbürtüsü altında, stüdyolarda verilen peşin hükümlerle değil, mahkeme salonlarında verilmesi gereken adaletten.
Ama kulakları duymak istemeyenlerin, kalplerini kapatmış olanların ağızlarında bıçaktan kelimeler, her türden küfürle üstümüze geliyorlar. Gelecekler. Daha da gelecekler.
Fenerbahçeliler,
Bugün dünyanın en zor, en korkunç, en çekilmez çilesi sizin omuzlarınıza düştü. Adaleti bugün burada haykırmak, herkese karşı haykırmak, eşitlik istemek, adil yargılanma hakkını talep etmek dünyada ilk kez bir spor kulübünün taraftarının omuzlarında.
Böyle bir ülke yok. Böyle bir olay yok.
Dünyada ilk kez, maç izlerken formasını giyen ve tuttuğu takımın kazanmasından başka bir şey dilemeyen sıradan insanların, çocuklarına miras bıracakları sevgi alacele bir infaz ortamında, düşmanlık, hamaset, nefret kokan gözlerle yok edilmek isteniyor. Dünyada ilk kez kamu görevlileri, adil bir yargılamayı dahi beklenmeden, bir mahkeme bile olmadan karar vermeye çağrılıyor.
Nefretle beslenen, düşmanlıkla yükselen, önyargılarla pekişen, medya ile kurulan bu ortamda, "peki deliller", "peki iddianame", "peki mahkeme bile olmayacak mı" diye soru sormak bile türlü çeşit suçlamaya maruz kalmak, hakarete uğramak demekken, sizden, bizlerden, çocukluğunda Fenerbahçe forması giyip sokakta top oynama saadetini hala hatıralarından silemeyenlerden dünyanın en kadim mücadelelerinden birini yapmak talep ediliyor.
Adalet.
Aziz Yıldırım için değil, Fenerbahçe için değil, bugün, bu çağda, bu görev, bu ülkede bizim omuzlarımıza düştüğü için,
Batıl yollara sapmaktan korkmayanlara batılın zail olacağını hatırlatmak için,
Nefret ettiği, sevmediği, hoşlanmadıkları ve hatta düşman bildiklerine her haksızlığı reva görenlere, ahlakı ve hakkı hatırlatmak için,
Suç olmadan ceza olmaz demek için, kimse mahkeme kararı olmadan suçlu değildir demek için, adil yargılama olmadan kimseye ceza verilemez demek için, devlet organlarının da hukukla bağlı olduğunu haykırmak için,
Ayağa kalkmamız gerekiyor.
Pazar günü Kadıköyde Fenerbahçe için toplanmıyoruz. Güzel Fenerbahçemiz için değil. Aziz Yıldırım'ı veya Şekip Mosturoğlu'nu desteklemek için değil. Hayır. Pazar günü orada toplananlar bu ülkede bir kere daha adalet istedikleri için toplanacaklar.
Aziz Yıldırım için de adalet, Şekip Mosturoğlu için adalet, Fenerbahçe için adalet, bu dünyadaki herkes için, bu topraklarda yaşayan herkes için, kimseye bir suç isnad edilip, ispatlanmadan, mahkeme kararı olmadan, medya eliyle, polis fezlekeleri ile ceza verilemeyeceği için adalet.
Çok dayak yiyeceğiz.
Yoksa siz hakkı söyleyenlere kimse dokunmaz mı sandınız?
Çok, hakarete, çok iftiraya, çok büyük aşağılamalara maruz kalacağız.
Ama yine de Ayağa kalkmamız gerekiyor!
Bizden öncekilerden daha iyi olduğumuz için değil. Şüphemiz, sorularımız olmayacağı için değil.
Bugün adalet bayrağı Fenerbahçe bayrağının üstüne düştüğü için, adalete, adil yargılanmaya, bir tutam hakkı dilenmeye mecbur bırakıldığımız için, o bayrağı yere indirmeyeceğimiz için ayağa kalkmamız gerekiyor.
Pazar günü papazınçayırı yazarları orada olacak. Pazar günü Fenerbahçeli futbolcular orada olacak. Pazar günü, bu ülkede kalbinde hala daha "bu ülkede kötü giden bir şeyler var" haykırışı olan ve daha iyisini istiyoruz diyenler orada olacak.
Pazar günü Fenerbahçeliler Kadıköy'de olacak.
Pazar günü adalet isteği Kadıköy'de olacak.
Hazır mısınız?
Fenerbahçe adalet bayrağı ile ayağa kalktığında karşısında durmaya,
Hazır mısınız?
8 Temmuz 2011 11:22
Sanıkların avukatlarının yaptığı açıklamaları gördü herkes. "Somut delil olmamasına rağmen tutuklama kararı çıktı." dediler. Bu yapılana ses çıkaran neden kimse yok? Herkesin gözünü Fenerbahçe düşmanlığı bürümüş. Varsa delil gösterilsin herkese, varsa suçumuz çekeriz cezamızı elbet. Bu soruşturmanın çok net siyasi amaçlı olduğunu düşünüyorum.
Yurtdışında yaşıyor olmasam mutlaka ama mutlaka katılırdım Pazar günkü yürüyüşe. Gerçi hala esiyor aklıma uçağa atlayıp gitmek. Tıpkı Bucaspor-Fenerbahçe maçında yaptığım gibi.
Burayı okuyan Fenerbahçeliler, imkanınız varsa bu yürüyüşe mutlaka katılın!
8 Temmuz 2011 11:30
evete hazırız
8 Temmuz 2011 11:44
Ben ciddi ciddi sizi anlamıyorum. Allah akıl fikir versin, nam-ı değer 'Aziz'in Müritleri' ;)
8 Temmuz 2011 11:50
Gazeteciymis, nasil da belli ediyor.
8 Temmuz 2011 12:45
bu takım sahipsiz değil. pazar günü günlerini göstereceğiz. yargısız infaz yapanlardan hesap soracağız.
8 Temmuz 2011 14:23
bizim için "Aziz" olan Fenerbahçe'dir... Sizin İlahi-i adalet dediğiniz bu durum, bu ülkede adaleti sağlayanların çıkardığı bir durumdur. He tabi sizin "İlahınız" onlar onu bilemem ... Unuttuğunuz bir şey var; bunlar çıkarı için dava arkadaşlarını bile harcadılar, sıra size gelince duracaklarını mı zannediyorsunuz? Merak etmeyin biz o zaman yine sizin tarafınızda olcaz... Herkese Adalet !
8 Temmuz 2011 14:41
süpersiniz siz diyorum. PVH'nin yorumuna da bayıldım, eklemeden geçmek istemedim
8 Temmuz 2011 15:18
Simdi boyle okuma yazma bilmeyen tetikcilere gazeteci(!) deniliyor.
''nam-ı değer'' denilmez ona.. ''nam-ı diğer'' denilir pabuclarimin gazetecisi.
8 Temmuz 2011 15:43
Bu yerde kalmaz. Cok buyuk bir karalama calismasi var. Herkesin medya fenerli diye öttüklerini hatırlarım. Hangi medya fenerli soruyorum şimdi? Şimdi bu medya haberlerini hafızamıza kazıma zamanı... Unutmayacağız.
Hep Destek Tam Destek dedik hep. Yine devam...
Sponson bizi küstürmesinler demiş. Varsın küssün. Canı gönülden istiyorum eğer ki küme düşersek fenerbahçe forma sponsoru almasın. Ve Bank Asya Özel bir forma çıkarsın... Görsünler forma satışlarını...
Bugünde Fenerbahçe t-shirtlerimizi şapkalarımızı bilekliklerimizi üzerimizden eksik etmeyelim.Herkesden rica ediyorum. Takın sapkanızı öyle çıkın sokağa. Giyin Fenerium gömleğinizi öyle gidin buluşmanıza vs.
Pazar günü gerçek taraftarı göstermek dileğiyle...
8 Temmuz 2011 16:36
Bir şey soracağım.
Camianın en önemli figürlerinden RIDVAN nerede?
8 Temmuz 2011 16:52
mesele fenerbahçe düşmanlığı değil kanımca. sadece aziz yıldırım ve ekibinin tasviyesi söz konusu olan. fenerbahçede başkan veya başkan adayı olabilecek insanların hepsi 5 günde harcandı. aziz yıldırımın durumundan bahsetmeye zaten gerek yok. özgenerin ilginç görev bırakma şekli ve birden bire gökten zembille inen mehmet ali aydınlar ismi. hızla kamuoyu oluşturma ve federasyon başkanlığına geçiş. şimdi azz yıldırımın halefi olarak gösterilen adam küme düşürülüp düşürülmeyeceğimize karar verecek. her durumda fenerbahçe başkanlığı imkansız görünüyor. zaman zaman adı geçen ancak kimsenin tam olarak ikna olamadığı ali koç da şike yaptığı varsayılan başkanın yönetim kurulundaki adam. hiçbir şeyle alakası olmasa bile delegeleri ve taraftarı ikna edebilir mi belli değil.
bu arada aynı mehmet ali aydınların federasyon başkanlığına gidişinde olduğu gibi şu an sahipsiz kalacakmış gibi gösterilen fenerbahçenin başkanlığı için murat ülkerin adı geçiyor. bi sürü gazetede kurtarıcı olarak davet yazıları yazılıyor.
nato ve tsk için iş yapan aziz yıldırım tasfiye ediliyor. cumhuriyet döneminin ilk zengin muktedirleri güçlerini kaybediyor. şu an paranın ve siyasi gücün akışının nereye doğru olduğu ise aşikar. yıllardır fenerbahçe armasını çok değerli bir marka olarak gören gözler artık musluğun başına geçmek istiyor. sermaye için kimin ne olduğu farketmez. para geldiği sürece hiçbir sorun olmaz. şu an fenerbahçeden daha değerli bir yatırım aracı olduğunu hiç zannetmiyorum. komplo teorileriyle aram hiç iyi değildir ama ülker birkaç gündür gözüme truva atı gibi görünüyor.
belirtmeden geçmeyeyim. herkes digiturkun ne büyük bir zarar göreceğinden bahsediyor. karamehmetin sahibi olduğu digiturk küçülürken kim büyüyecek? elbette bank asya. daha şimdiden inanılmaz bir reklam yapmayı başardılar bile. fenerbahçe küme düşürülürse herhalde bank asyanın değeri katlanacak. tüm dünyaya isimlerini duyuracaklar. eh, fena alışveriş gibi görünmüyor...
8 Temmuz 2011 17:04
'operasyon'dan sadece 1 gün sonra ülker grubunun başkanı murat ülker'in adının fenerbahçe başkanlığı için kulislerde 'geçirildiğine' yönelik haberleri unutmayın lütfen fenerbahçeli dostlar. Biz Faruk Özak'tan çok çektik, siz siz olun bu adamları başına tebellaş ettirmeyin takımınızın. Murat Ülker'le başlar Bilal Erdoğan'la devam eder bu işler. Ankaragücü de böyle böyle kurban gitti Gökçek kabilesine... Aman diyeyim bulanık suda balık avlattırmayın...
8 Temmuz 2011 17:06
Murat Ulker bu iddiayi yalanladi.
Hatta aciklamasinin sonunda "Benim baskanim Aziz Yildirimdir" gibi ilginc bir ifade vardi.
8 Temmuz 2011 17:23
haklısın pvh, ben de şimdi gördüm. demek ki komplo teorileriyle aramdaki mesafeyi korumakta fayda var.
8 Temmuz 2011 17:24
Ülker grubundan her hangi bir ismin en azından dava sonuçlanmadan Fenerbahçe başkanlığına aday olmayı düşünüyorum açıklaması yapacagını düşünmüyorum ben. Hele ki bugünlerde söylenecek bu mealdeki sözler taraftarı direk karşısına almasına neden olacaktır bu yüzden ortalık durulmadan ortaya çıkacaklarını zannetmiyorum eğer ki böyle bir düşünceleri varsa. Aziz Yıldırım'dan 2 sonraki başkanlık döneminde bu tür adamların Fenerbahçeme çörekleneceklerini bu kadar yakın dönemde ortaya çıkmaya cüret etmeyeceklerini düşünüyorum kısacası
8 Temmuz 2011 17:46
Zaten "Murat Ülker Başkan olacak" açıklamasını yapan da Ülker'in bizzat kendisi değildi; haber önce Milliyet'te, ardından Hürriyet'te, sanırım oradan referansla da bir kaç internet sitesinde daha yer aldı. Basılı gazeteye girmeden yalanlandı ama zaten konunun özü de bu. Tıpkı 'şike belgeleri' gibi bunlar da pis bir dezenformasyonun parçaları. İkincil hasarı bunlar yaratıyor ama daha şimdiden bir umut olarak bırakılıyor ortaya. "Ya Aziz Yıldırım hiç çıkamazsa, ya Fener dağılırsa, ekonomik açıdan ciddi bir zarar görürse" korkusunu taraftara öyle bir işliyorlar ki kimse ne olduğunu anlamadan taraftar kıvama gelmiş oluyor. Bunun en güzel örneği Ankaragücü'dür. Ankaragücü'nü yıpratmak için elinden geleni yapan Gökçek bir noktada öyle bir başarı göstermiştir ki, Gökçek Jr. takımın başkanı olduğunda neredeyse bayram eder hale gelmiştir taraftar. Ve anti-x forumunda okuyup da aklımdan çıkmayan bir taraftar yorumunu da ekleyeyim; "gökçekse gökçek a.q. adamlarda bok gibi para var, bok gibi çevre var, hiç olmazsa takımı ezdirmezler...."
8 Temmuz 2011 21:11
Biz Fenerbahceyi renklerinden dolayi cubukluyu sevdik... Ama bize Bayan-Erkek Basket, voleybol her birini sevdirdi aziz yildirim. Her birinde derby heyecani yaratti. Unutmayalim bunlari. Sadece futbol degil fenerbahce. Diger branslardaki takimlarin ve oyuncularinin da destegini bekliyoruz.
8 Temmuz 2011 22:03
Apalar iyi güzel de bu ayakta durmalar adalet istemeler içinizde hiç şüphe yok mu? hiç tedirginlik duymuyormusunuz. bi benmi duyuyorum amk bu sıkıntıyı? Yahu bu aziz için yapmaz diyebiliyomusunuz? bu adam için temizdir diye referans verecek kaç adam var. Beni sessizce beklemeye iten bu işte. Bu kulübün başındaki adam temiz bir adam değil. Bunu aramızda bilmeyende yoktur. Her tür pisliği yapacağını düşünürdüm bunu yapacağı deneyeceği aklıma gelmezdi. Buna tevessül edecek adamın bir kulübü 350 milyon dolarlık bütçelere çıkarmasına gerek olmazdı lakin yapmaz diyebilirsinizin?
Elinizi vicdanınıza koyun bizim aziz temizdir rahatlığındamısınız hakkaten.
Evet bir fenerbahçe operasyonu yapılıyor ki hiç yeni değil nerdeyse 30 sene oluyor fenere saldırılmayan sezon hatırlayan varmı? şampiyonluğuna bok atılmayan sezon varmı? aleni şikeler yapılırken halende failleri tv lerde devletten maaş alırken bu bir fener operasyonudur. biliyorum ama AZİZe nasıl güveneyim. Her boku bildiğini sanan bir adamın her boku yeme potansiyeli vardır çünkü.
Diğer fenerli kardeşler ne yapar bilemem ama ben davalar bitesiye tedirgin ve sessiz duracağım.
8 Temmuz 2011 23:37
sekhranikos hacı,
bahsettiğin şüphe sanırım herkeste var.
ve bu konuda hepimiz davanın sonucunu beklemeliyiz. hepimiz susmalıyız
ancak bu operasyonun bir de, hangi amaca hizmet ettiğini tam çözemediğimiz bir psikolojik harekat boyutu var ki, herkesin isyan ettiği şey bu.. bu noktada insan susamıyor işte...
ergenekon'u, spordaki mafyayı, çeteleri temizlemeleri harika...
ama bu araya bir de fener'i tokatlama operasyonu sıkıştırılıyor...
işte biz bunu anlayamıyoruz..
niye?
dediğim gibi gözden kaçmış bir psikolojik harekat zaafı mı yoksa işin içinde başka bir şey mi var? birileri bilinçli ve planlı olarak fenerbahçe'yi silkeliyor mu?
bilen varsa beri gelsin
8 Temmuz 2011 23:40
ha tabii bir de, yöneticilerin berbat iletişim yönetimi var. ona da şurada değindim:
http://emirz.blogspot.com/2011/07/o-brother-where-are-thou.html
9 Temmuz 2011 14:21
Altına imzamı atacağım bir yazı ...
Hatta yarın (Pazar günü) üzerinde biraz çalışılıp Fenerbahçe taraftarının basın bildirisi olarak okunmalı diyorum.