Hürriyet'in Yalanı veya Abartıya Kaçmak?



Hürriyet haberi şöyle veriyor: "Olaylı şekilde transfer olduğu Fenerbahçe’den şike iddiaları yüzünden resmi maça çıkmadan Spartak Moskova’ya imza atan Emmanuel Emenike, bir anda ağız değiştirdi. Türkiye’den, Rusya’ya giderken, “Her şeye rağmen buradan güzel anılarla ayrılıyorum. Takım arkadaşlarımı ve hocamı çok özleyeceğim” diyen golcü futbolcu, İngiliz BBC Sport ve Nijerya merkezli futbol sitesi ‘kickoffnigeria’ya abartıya kaçan açıklamalar yaptı."[1]

Şimdi haberin devamını veriyorum, biraz tahammül edin.

İşte Emenike’nin olay yaratacak açıklamaları: “Türkiye’den kaçtım çünkü hayatım tehlikedeydi. Başka çarem yoktu. Birilerinin bana komplo kurduğunu hissediyordum. Önce benim kaçak göçmen olduğumu, bir tekneyle geldiğimi söylediler. Sonra yaşımda oynama yapıldığını iddia ettiler. Son olarak da hakkında hiçbir şey bilmediğim bir olay yüzünden gözaltına alınıp sorgulandım. Arkasından ne geleceğini bilmiyordum. Canımdan endişe ederek yaşamımı sürdürmek istemediğim için F.Bahçe yönetimine ayrılmak istediğimi söyledim. Hâlâ gencim ve futbola verecek çok şeyim var. Ben sadece gol atmayı düşünmek istiyorum. Şu yaşadıklarım dürüst olmak gerekirse hem duygusal hem zihinsel olarak tam bir işkenceydi.

"HUZURUM KALMADI"

Türkiye’yi, Fenerbahçe’yi ve taraftarları seviyorum, ama aklımdan geçenleri ve çevremde olup bitenleri kaldırmak benim için çok zor oldu. Kafam rahatsızdı ve bu durum beni fiziksel olarak da etkiliyordu. Türkiye’ye genç biri olarak geldim ama her alanda büyümüş bir olarak terk ediyorum. Şimdi yeni bir başlangıç yapmak istiyorum.”


Ey Hürriyet muhabirleri, okuma zorluğunuz mu var?

Ne diyorsunuz?

"Türkiye’den, Rusya’ya giderken, “Her şeye rağmen buradan güzel anılarla ayrılıyorum. Takım arkadaşlarımı ve hocamı çok özleyeceğim” diyen golcü futbolcu ... abartıya kaçan açıklamalarda bulundu."

adam röportajında ne diyor?

"Fenerbahçe'yi ve taraftarları çok seviyorum"

Ulan adam aynı şeyi söylemiş?

Yani ağız bükme, laf değiştirme yok. Giderken hocamı seviyorum, taraftarı seviyorum diyordu şimdi de diyor. Ancak giderken başka şeyler de söylüyordu:

"Çok üzgünüm. Her şeyden önce bu kulüp, taraftarlar, sizler beni çok sevdiniz. Ben de sizleri çok sevdim. Çok erken bir ayrılık oldu. Özelikle Aykut hoca ile çok özel bir ilişkimiz vardı. Bu kulüp için bir şeyler yapmak istiyordum. Ancak bu ülkede çok ilginç şeyler yaşadım. İlk önce benim için oynar-oynamaz tartışması yapıldı. Daha sonra yaşımla ilgili beni çok üzen bir iddia ortaya atıldı ve hayatımda ilk kez bir güvenlik soruşturması sürecine girdim, tutuklandım, 4 gün içeride hapis kaldım. Çok istememe rağmen böyle bir futbol ikliminde yapamayacağımı anladım. Psikolojik olarak kendimi iyi hissetmiyorum. Açıkçası kafamın içi iyi değil. Herkese teşekkür ediyorum. Arkadaşlarımı, yöneticilerimi, hocalarımı, teknik heyettekileri, oyuncuları ve taraftarları çok özleyeceğim. Psikolojik ve kafa olarak kendimi rahat hissetmiyorum" [2]


İki açıklama arasında bir fark var mı? Yok. Abartı nerede lan? Hala bitmedi değil mi hıncınız? Hala bitmedi değil mi hedef gösterme aşkınız?

Bakın adam BBC'ye ne diyor:

"'To be honest, it's been a mental torture," he told BBC Sport.

"I love Turkey, Fenerbahce and fans in the country but it hasn't been easy to handle all that is going on in my head and around me.

''My head has been troubled and physically it was getting to me. Somehow I know our paths will cross again in a positive way.

''I came to Turkey as a young man but I'm leaving as a grown up in all ramifications. I do appreciate all the support accorded to me by officials, fans and media."

He says he is now looking to make a fresh start.

''Russia should give me a route to get away from all the distractions, mental and emotional torture," he added.

''Now I can look to the next step in my career, which is in the Russian league - I want to give my best like I always do.


Çevireyim mi sizin için?

"Türkiye'yi ve Fenerbahçe taraftarlarını seviyorum, ancak kafamda ve çevremde olanları idare etmek kolay değildi.

Psikolojim rahatsız ve bu fiziksel olarak beni etkiliyor. Bir gün, yollarımızın daha pozitif bir şekilde kesişeceğine inanıyorum.

Türkiye'ye genç bir adam olarak geldim, ancak büyümüş olarak ayrılıyorum. Yöneticilerin, taraftarın ve medyanın desteği için teşekkür ediyorum"

Rusya, yaşadığım bütün rahatsızlıklar, duygusal ve psikolojik işkenceden sonra yeni bir çıkış vermeli.

Artık kariyerimdeki yeni adıma bakıyorum, Rusya ligine ve her zamanki gibi elimden gelenin en iyisini yapmak istiyorum." [3]


peki Kickoff Magazine Nigeria'ya hangi açıklamada bulunmuş?

"First they said I came in a boat," he began. "As if that was not enough, they accused me of age cheating. Now, they arrested and detained me over something I knew nothing about.

"I didn't know what was coming next and I didn't want to live in fear of my life, so I told Fenerbahce I wanted to leave."

Emenike returned to Nigeria after signing for his new club, and says he is ready for the challenge Russia presents.

"I'm still young in this game and I am learning everyday. Right now, I just want to focus on football and help my club by scoring goals." [4]


Çevirelim:

"Önce botla geldiğimi iddia ettiler" diye başladı "Bu yeterli değilmiş gibi, yaşımı küçük gösterdiğimi iddia ettiler. Şimdi hiç bilmediğim bir şey için beni yakalayıp, gözaltına aldılar."

"Bundan sonra başıma ne geleceğimi bilmiyordum ve hayatımı korku içerisinde yaşamak istemiyorum. Bu yüzden Fenerbahçe'ye gitmek istediğimi söyledim."

Emenike, yeni kulübüyle anlaştıktan sonra Nijerya'ya geri döndü ve Rusya'daki yeni mücadeleye hazır olduğunu ifade etti.

"Bu oyun hala gencim ve her gün yeni bir şey öğreniyorum. Şimdi sadece futbola odaklanmak ve goller atarak takımıma yardımcı olmak istiyorum."


İki tane haberi birleştiriyorsun, onlardan yarım yamalak bir röportaj çıkartıyorsun yetmiyor, yazdığını da anlamıyorsun, çarpıtıyorsun.

Peki abartı nerede lan?

Abartı nerede?

Adam psikolojik ve duygusal olarak işkence yaşadım demiş ona rağmen bu medyaya teşekkür etmiş, üstelik Fenerbahçe taraftarına ve Fenerbahçe'ye olan sevgisini aynen havalimanından çıkarken söylediği gibi beyan etmiş.

Nerede lan abartı?

Nasıl insanlarsınız siz ya?

Nasıl insanlar haline dönüştünüz?

Utanmanız hiç yok mu?

Adama önce sandalla geldi dediniz, sonra yaşını diline doladınız, adam sakattı maça çıkmadı şike yaptı dediniz, adamın para sayarken görüntüleri olduğunu iddia ettiniz, senetlerinin Karabük Fenerbahçe maçından önce veridiğini söylediniz, 9 milyon € etmez dediniz, transfer 9 milyon € değildi, 9 milyon € ilan ettiniz, yetmedi gözaltına alındı, şike yapmakla suçlandı, kariyeri mahfedildi, 4 gün gözaltında kaldı, 3 dakika soru soruldu, hakkında hiçbir delil bulunmadığından serbest bırakıldı,

Bunu "fiziksel ve psikolojik işkence"den daha iyi ne tarif eder?

Buna rağmen adam size gene de teşekkür etti, Türkiye ile daha pozitif bir şekilde bir gün yolunun buluşmasını istediğini söyledi,

Ona da abartı dediniz.

Allah aşkına, biz size müstehak mıyız ya? Bu millet size müstehak olmak için ne yaptı? Bu millet böyle bir medyası olsun diye hangi günahı işledi?

Günahınız bir değil, onbin değil be!

411 el kaosa kalktıdan, muhtar bile olamaza, oradan genç subaylar rahatsıza, oradan 6-7 eylül olaylarına, oradan varlık vergisine, oradan Hrant'a, Ahmet Kaya'ya, Nazım Hikmet'e kadar türlü rezillikte imzanız var.

Güçlünün karşısında köpek gibisiniz sesini çıkmıyor, güçsüze her biriniz bir zebani, cehennem gibi yalan söyleyip, abartıp, provoke edip, sonra da el oğuşturuyorsunuz.

Nasıl insanlarsınız?

Sizin rezaletinizden biz utanır olduk, ayıptır. Aynada gördüğünüz yüze bakabiliyor musunuz?

[1] http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/18382532.asp?gid=381
[2] http://www.fenerbahce.org/fb2008/detay.asp?ContentID=25380
[3] http://news.bbc.co.uk/sport2/hi/football/14329070.stm
[4] http://www.kickoff.com/news/23311/emmanuel-emenike-i-had-to-run-for-my-life.php


10 comments:

  1. barbobey dedi ki...

    bugün itibariyle hürriyet okurluğumdan vazgeçtim.birincisi dünkü gazetede erman toroğlu nun ertesi gün yazacağı yazı ile ilgili gözlüğü nerden aldığımı açıklayacağım türü tamamen magazin boyutunda bir haber ikincisi erman toroğlu artık bu konuda taraf olmuş birisi(hoş daha öncede taraftı ama artık iş mahkemeye kadar gitmiş)sonra bu gazetenin spor müdürü olacak mehmet arslan adlı bir andavallı var.ona da bir mail atma ihtiyacı hissettim.yapılacak en güzel şey almamak.bunlara herhangi bir fotoğraf ver altına götlerinden uydurdukları haberi yapsınlar. hoş hürrriyet yıllardır aynı bokun soyu idi de alıp okuyorduk.artık almıycam ulan.

  2. barkod dedi ki...

    bir fenerlinin bloga koydugu posta bak be hürriyetin yalanı!!! hahaha ercan saatci-mehmet aslan-meriç tuncalar ragmen bu günleride gördük arkadaşlar adam gibi adam dediginiz tayyip erdoganın demeye getirdigi gibi çırpındıkça batıyorsunuz

  3. FBlackmamba dedi ki...

    @barbobey erman toroğlu'nun yazacağını gazetede haber verdıklerınde bende mail attım yazıklar olsun size dedım bir daha hürriyet almıcağımı soledım malesef yapabildiğim sadece bu ama ne olursa olsun tepki göstermek lazım bugun bır ıkı diye baslar yarın elbet sonuç alınır butun fenerbahçeliler olarak bunu yapmalıyız bızım medyamız yok muhabırlerımız yok ama en buyuk gucumuz kıtlesel olarak hareket edebılmek olmalı. keske boyle şeyleri organize olarak yapabılsek ozaman kımse fenerbahçeye karşı böyle davranmaya cesaret edemez.Burda en buyuk görev fenerbahçe taraftar gruplarına dusuyor ama onlarında kımlerın elınde olduğunu bılıyoruz(Bağdat caddesındeki yürüyüşte bellı oldu)
    Not:Yılmaz özdil gibi gerçek bir gazetecinin yanına yazar diye erman toroğlunu koyup aynı gastede mı yazdıracaksınız??Helal olsun ne diyim !!!

  4. Mitya dedi ki...

    @barkod
    Şimdi burada sana sert bir cevap verildiği zaman bunu bizim Fenerbahceli olmamıza, objektif olamamamıza filan bağlayacaksın. Oysa sorun bu değil, gerçekten değil. Şuraya yazdığın iki satırda dahi kendini hemen belli eden bir bayağılık, basitlik, ve zavallılık şahsen benim dikkatimi çeken. Sana bu saçma iki satırı yazdıran fikri savunmaktan dahi aciz olman. Gerçekten zamanını burada geçirmek yerine yapman gereken bir ton şey var.

    Dikkat edersen cevap yazmıyorum, çünkü hakikaten neyi nasıl ne için dediğin anlaşılmıyor, zavallı bir hiciv teşebbüsüne girişmen dışında..

  5. jbck dedi ki...

    Barkod

    Sen ve senin türevlerin sayısı 20 milyon diye tabir edilen Fenerbahçe taraftarının her birini aynı mı zannediyorsunuz? Misal her Fenerbahçe taraftarı Hürriyet okur, bu saydığın adamları gözü kapalı dinler, dediklerine onay verir, alkışlar, ondan bugün şikayetçi olmamalı, bu mudur yani? On senedir Fenerli medya diye ortalıkta dolaştınız Hıncal Uluç önderliğinde, 3 temmuzdan bu yana gördünüz Fenerbahçeli medyayı, biz o mit bitti diye umuyorduk olanlardan sonra ama hala devam ediyor demekki. Bu kadar sığ olma, 20 milyon insanı kapasitesi belli beyninde bir kalıba sokmaya çalışma, sığmaz, sonra yorar seni, saçmalarsın böyle.

  6. Efe dedi ki...

    @aethewulf klavyene saglik.
    Bugün degerli bir agabeyimin tavsiyesi üzerine iki yazi okudum.
    Olacaklari 07 Nisan 2010 tarihinde yazan O.Gün Ünal isimli yazarin iki yazisini bilmeyenler varsa noktasina dokunmadan paylasmak istiyorum.Bu yazilari da bütün Fenerbahcelilerden paylasmasini rica ediyorum.Cok ilginc,Buyrun..Linklerinide yazinin altina ilistiriyorum meraklisina !!!!!
    Bu 07.04.2010 - 08:18 Tarihli ilk yazisi :
    Cemaat Şampiyon Olur Mu? (O.Gün Ünal)
    Olur!
    Türkiye’de hızla el değiştiren sermaye, son üç sezondur futbola da el atmaya başladı. Endüstriyel futbolun sermaye-rant ekseninde uluslararasılaşması futbol alanında da büyük sermaye sirkülasyonunu dünya ölçeğinde gündeme getirdi çünkü.
    Çünkü, iktidar burada. Yani tüm bir toplumsal sistemin egemenlik altına alınmasının bir ayağı da futbolda. Çünkü, on milyonlarca taraftarın yeşil sahalarda cemaatleştirilmesi söz konusu. Çünkü, iktidarı korumanın ve genişletmenin yolu bu. Çünkü, cemaatleşmek burdan geçiyor.
    Cemaat, futbolu görüyor, biliyor; sermayenin bu alandaki gelgitlerini ve akışkanlığını takip ediyor. Futbol kulübü deyip geçmiyor. İktidarının bir ayağının da buraya yaslanması gerektiğini öğrendi. Murat Aksu’nun Beşiktaş’ta Yıldırım Demirören’e karşı adaylığı bunun ilk işaretiydi. Laik anti-laik eksenli bir cepheleşme yarattılar. Denediler olmadı. Adnan Öztürk’ün Galatasaray’da Adnan Polat’a karşı adaylığı bir sonraki hamleydi. Alevi- Sünni eksenli bir cepheleşme yarattılar. Denediler, çok yaklaştılar olmadı. Sırada Fenerbahçe var. Göreceğiz.
    Üç büyükler de iktidarı almak istiyorlar! Çünkü sermaye orda, rant orda, iktidar olmaları gerek! Yine deneyecekler. Bırakmayacaklar peşini.
    Beşiktaş’ta Ertuğrul Sağlam'la denediler. Hakan Şükür'le yarattıkları futbolcu tipinin benzerini teknik adamlıkta Sağlam'la denediler. Dirençle karşılaştılar; yanıt Denizli oldu. Olmadı ama bırakmadılar. Bülent Uygun'la Sivas’ta denediler, yine çok yaklaştılar ama Uygun’un çapsızlığına, 1978 Sivas Katliamı ve 1993 Madımak’ına takıldılar. Olmadı. Bırakmadılar.
    Bırakmayacaklar da… Bırakamazlar da… Dünya futbol endüstrisine bakın. Milyar dolarlar ortalıkta geziniyor. Üstelik bu gezinen sermaye büyük kitleleri peşinden sürüklüyor. İkili bir yönü var açıkçası. Para ve kitleler…
    Şimdi sırada ve yine beyefendiliğiyle Ertuğrul Sağlam ve Bursasporu var. Olur mu? Neden olmasın!
    Hakan Şükür TRT 1’in spor yorumcusu ne zamandır. Dikkat edin, tam bir olgunluk abidesi ve bir başka beyefendi. Buna çalışıyor. Görüntüyü iyi veriyor. Futbol yorumlarını, maç analizlerini dikkatle izleyin; analizlerinin içinde dinsel temalar küçük, rahatsız etmeyici biçimde yer alıyor. Şükür, iyi çalışıyor. Bir futbolcu idolü yaratıyorlar.
    Daha modern ve batılı bir kent buldular: Bursa. Sivas’ın bir İç Anadolu kenti olması, görece muhafazakarlığı ve alevi-sünni yarılmalı kentinin yerine Marmara’da İstanbul’un burnun dibinde yeni bir üs alanında denemeye karar verdiler. İstanbul burjuvazisinin karşısında, Bursa’da muhafazakar yeni sağ burjuvazi. Kimsenin diyeceği olmaz. Cemaatçi Ertuğrul Sağlam artık yeni idol! Bülent Uygun'sa çöpe atıldı. Üstelik Ertuğrul Sağlam Bülent Uygun’un çap olarak çok üstünde. Yani düzgün adam.
    Milyar dolarlık bütçeli üç büyüklerin kontrolü altındaki parada gözleri var. Ona hükmetmek istiyorlar. Tefeci-tüccar-bezirgan dönemi bitti artık. Şimdinin büyük sermayedarıdırlar. Borsada, Gıdada, İnşaatta, Alışveriş Merkezlerinde, Özel Hastanelerde, Otomotivde, Bankacılıkta, Tekstilde, Medyada… Ya futbol!
    Üç büyüklerin dağınık, savruk, plansız ve hesapsız muhasebesini ele geçirme peşindeler. Her şey egemenliklerinde olacak. İki şeyden birine razı olacak üç büyükler. Ya teslim olacaklar ya da entegrasyonu kabul edecekler. Dikkat edin, Galatasaray kongresinde Adnan Polat’ın listesinde Emir Sarıgül var.

  7. Efe dedi ki...

    -2-
    Yani, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün oğlu. Cemaat bağlantısı biliniyor. 41S Belediye otobüsü Şişli Seyrantepe seferini yapıyor. Düşünün!
    Bir yandan taraflaşma yaratıyorlar bir yandan da entegre oluyorlar. Karşı cepheyi oluşturuyorlar ama diğer cepheyi de boş bırakmıyorlar. Anlayın!
    Dikkat edin bir yandan üç büyüklerdeki sermayenin el değiştirmesi için denemeler yaparlarken, diğer yandan da futbolun Ergenekon’unu yaratıyorlar!
    Türkiye Futbol Federasyonu'nda, Merkez Hakem Kurulu'nda, Kulüpler Birliği'nde ve üç büyüklerin kulüp yönetiminde iktidar savaşı veriyor cemaat.
    Futbolun tüm kurul ve kurumlarını şikeyle terbiye edecekler. Ergenefutbol!
    Şaka değil!
    Boğazına kadar mafyöz ilişkilere batmış futbolda iktidar olmak için bulunmaz fırsat ve zamanıdır.
    Şike olayına yakından bakın ve anlamaya çalışın. Siyasal arenadaki ergenekonun bir benzeri futbolda yaşanıyor. Futbolcular, menajerler ve kimi kulüplerin yöneticileri gözaltına alınıyor, ifadeye çağrılıyor. Büyük oyunun küçük parçalarını ortaya sürüyorlar. Alt liglerden başladılar. Mesajı alın istiyorlar.
    Ergenekon’da yaratılan imajla futbol şikesinde yaratılan aynıdır.
    Korku, sindirme ve güvensizlik…
    Duydukça, okudukça gözbebeklerimiz büyüyor. Vay canına neler yapmışlar da haberimiz yokmuş, dedirttiler insanlara. Ergenekon’da bunu yaptılar. Şimdi futboldaki şike olaylarıyla bunu yapıyorlar. Yalan mı? Elbette değil. Ama sorun şikenin olup olmaması değil ki! Verilen mesaja bakın siz. Kime veriyorlar mesajı? Elbette kulüp yöneticilerine. Ve elbette futbol kamuoyuna. Sadece bunlara değil, futbolun dışındaki geniş kitlelere.
    İşte sizin futbol dediğiniz bu! Kirli ve yalan dolan. Saf taraftar! Dünyadan haberin yok! Ve ben bu pisliği temizleyeceğim. Her şeyi temizlediğim gibi…
    Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav'ın, 1995 yılında kaleci ZOLTAN PETRY’in İnönü'de 2-0 Türkiye’nin kazandığı Türkiye-Macaristan maçında yirmi beş bin dolar karşılığı şike yaptığı yönündeki açıklamasına bakın. O dönemler adı geçen kaleci Gençlerbirliği’nin kalecisiydi. Ve iddia o ki rüşveti TFF (Türkiye Futbol Federasyonu) vermiş.
    TRT 1'deki 'Akılda Kalan' programına konuk olan Erman Toroğlu, "Uluslararası organizasyonlara katılmak için federasyonlar da şike yapar... Bizim federasyon da yapmıştır" ifadesini rahatlıkla kullanabiliyor ve bunu TRT 1’de söylüyor, dikkatinizi çekerim.
    Futbolun kirliliğini kitlelerin gözüne sokuyorlar. Tıpkı Ergenekon iddianamelerinin çarşaf çarşaf yayınlanması, ses bantlarının televizyonlarda dinletilmesi gibi
    Cemaat, sıranın futbola geldiğini söylüyor. Sizi bu pislikten ben temizlerim, diyor. Şimdi küçük başladılar. 2., 3. liglere el attılar. Aba altından sopa gösteriyorlar üç büyüklere, Federasyona…
    -3-
    Ümraniye’de bir gecekonduda yakalanan el bombalarından başlayan Ergenekon sürecini hatırlayın. Generallere uzanan süreci düşünün. Direnç gösterildikçe üstüne gittiler…Kulüpler ve federasyon bazında da aynısını yapacaklar. Ya teslimiyet ya da daha ileri gidip yukarılara uzanmak…
    Gerisini anlayın ve bekleyin…
    Hepsini bir araya getirin ve cevabı siz verin: Cemaat şampiyon olur mu?
    O.Gün Ünal
    http://haber.sol.org.tr/serbest-kursu/cemaat-sampiyon-olur-mu-ogun-unal-haberi-26476

  8. Efe dedi ki...

    Buda 15.07.2011 tarihli ikinci yazisi
    Fener Küme Düşer Mi? (O. Gün Ünal)
    Düşmez!
    Ne Fenerbahçe ne Beşiktaş ne de Trabzonspor küme düşmez!
    2,5 milyar liralık bir futbol piyasasından söz ediyoruz.
    Türkiye futbolunda sirküle olan para bu civarlarda. Ve henüz cemaatin kontrolü dışında.
    Türkiye’nin cari açığı göz önüne alındığında endüstriyel futbolda dönen paranın büyüklüğü bir kez daha anlaşılır. Dolayısıyla son haftalarda yaşadığımız şike/teşvik ve küme düşme meselesini bu eksende ele almak gerekir.
    Çünkü operasyonun hedefi herhangi bir takımı küme düşürmek değil. Süper lig başta olmak üzere tüm Türkiye liglerini (siz bunu parayı olarak anlayın) kontrol altına almak, bir başka deyişle musluğun başını tutmak.
    Şikeyle terbiye ediyorlar şimdi. Şikeyi gösterip hem bu 2,5 milyar liralık havuza hem de NATO’nun inşaat işlerine el atıp bir taşla iki de değil birkaç kuş vuruyorlar.
    Suriye’ye olası müdahale, bu ülkenin yeniden yapılandırılmasında inşaat ve enerji firmalarına olağanüstü pazar oluşturacak. NATO müteahhitliği her zaman iyi bir kazanç yolu, egemenlik aracı… Bu işte kimin kârı var ona bakmak lâzım. Bugüne kadar NATO’nun ihalelerinde kim vardı, artık kim olacak?!
    Taşın vurduğu bir yer de sokağın kontrol altına alınması, hatta taşan öfkenin mahcubiyete /utanca dönüştürülmesiydi.
    Hemen ardından sıraya Trabzonspor başkanı çekildi, ardından da Beşiktaş vitrine kondu. Fenerbahçeli taraftarın sokağa taşan öfkesi baskılandı, üstelik üzerlerine mahcubiyet /utanç gazı döküldü.
    Bak! Gördün mü diğer kulüpler de var işin içinde…
    2. Cumhuriyetçiler; Yargı, Üniversiteler, TSK’dan sonra artık yeni Cumhuriyetlerini ilân etmişlerdir.
    1. Cumhuriyet, tarihin şimdilik tozlu olmayan rafına kaldırılmıştır. Şimdi çaba, mümkün olduğunca kiri pası üzerine boca etmektir.
    Kitle Algısı Oluşturmada Süreç…
    Süreç, siyasal iktidardan bağımsız işlemiyor. Geniş taraftar kitleleri üzerine yükleniyorlar. Büyük manipülasyon! Biliyorlar ki bu kirli sektörde taraftarları dizginlemenin yolu rakiplerinin de kirini ortaya dökmektir. Hepsini olmasa da bir kısmını.
    Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor diğerlerini teslim almak için yeter.
    Kitleler üzerinde güç gösteriyorlar ve bir utanç, mahcubiyet yaratıyorlar. Tıpkı Ergenekon sürecinde, tıpkı milyonların sokağa çıktığı Cumhuriyet mitinglerinde yaptıkları gibi; tutunacak bir dal yok! Savunulacak kimse yok! Herkes kirli… Memleketin neresine el atılsa kir pas… 80 yıldır biriken kiri temizliyorlar(!)

  9. Efe dedi ki...

    Demirören rahat, şimdilik Aysal da…
    Doğan Yayın Holding’e ait Milliyet ve Vatan gazeteleri, tüm marka ve isim hakları ve internet siteleri ile birlikte toplam 73 milyon 960 bin dolar karşılığında Demirören ve Karacan Grubu’nun ortak girişim şirketi DK Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş.’ye satıldı.
    Ne güzel değil mi?
    Ne zaman satıldı? Nisan ayında. Yani henüz şike operasyonu kamuoyu gündeminde değilken, ama teknik altyapısı hazırlanırken.
    Dikkat edin, Fenerbahçe’yle başlayan operasyonun ilk günlerini hatırlayın. Operasyonun ilk günlerinin Milliyet ve Vatan gazetelerinin manşetlerini hatırlıyor musunuz?
    Tayfur Havutçu’nun tutuklanması büyük bir fırsat. Kim için? Demirören için. Zaten içine sinmemişti Havutçu. Camiadan gelecek baskılar yüzünden de sözleşme imzalamıştı. Şimdi gün doğdu! Kafasındaki yabancı hocayı rahatça Beşiktaş’a getirecektir.
    Tayfur Havutçu aklanırsa ya da bir süre sonra serbest bırakılırsa mı? Kirlendi ya artık! Çamur sıçradı ya bir kez... Üzgünüz hocam ama camia ve kulüp bunu kaldıramaz, laflarına şimdiden hazırlanalım…
    Aysal, uluslararası enerji konsorsiyumlarıyla Ortadoğu’da etkin bir aktör; İran’ın enerji kaynağı… Belçika, Japonya ve İngiltere sermayesiyle omuz omuza. Uni-Mar şimdilik stratejik dokunulmazlık zırhı altında. Ama şimdilik!
    Dikkat edin televizyonlardaki tartışma programlarının seyri değişti. İlk günün kararlı “küme düşsün”cüleri bugün olayın kişiselliğinden, kulübü bağlamayabileceğinden söz ediyor artık. Oyunu biraz geç okudular; ellerine onca gizlilik kararı alınmış ifadeler ve görüntüler tutuşturulduğu halde…
    Yazık onlara, zaten kimsenin düşeceği yok ki... Dahası, kimse onların küme düşmesini istemiyordu ki.
    Büyük oyun bu kez futbolda oynanıyor. Taraftar canhıraş kendini başkanının arabasının önüne atıyor, ağlıyor, öfkeleniyor. Sanıyor ki kendi kulübünü hazmedemiyor birileri. Oysa o da biliyor elli yıldır şikenin, teşviğin olduğunu, nasılsa herkes yapıyor, bir biz mi?
    Yeni bir Dünya kurulmaya çalışılıyor, Yeni Dünya Düzeniydi bir zamanlar adı. 21. Yüzyılın yeni emperyal imparatorluğu… Ortadoğu’ya çeki düzen verilmeye çalışılıyor.
    Türkiye’de de yeni bir Cumhuryet kuruldu, sindire sindire, yavaş yavaş… Kaleleri teker teker alarak.
    Önümüzdeki dönemin temel yönelimi futbol kulüplerinin şirketlerle bağlantısıdır. Herhangi bir holding ya da sermaye grubunun futbol kulüplerini satın alması gündemdedir.
    Cemaat için, önceki dönemlerin kulüp yönetimlerine adam sokma, masada yer tutma dönemi 2011 Haziran seçimleriyle yeni bir evreye girmiştir. Artık yeni dönem, kulüplerde derin bir tasfiye süreci cemaatin tam kontrolüdür.
    Önce dövüyorlar!
    Sonra pansuman yapacaklar…
    Uluslararası futbol kuruluşlarını ikna edecekler!
    İşi kişiselleştirecekler… Birkaç yönetici, birkaç futbolcu, birkaç tutam antrenör, az biraz da hakem sosuyla yemek servise sunulacak.
    Kulüpler mi?
    Onlar yola devam edecek! Alenen değil ama… Cemaatin gölgesi altında…
    O. Gün Ünal
    http://haber.sol.org.tr/serbest-kursu/fener-kume-duser-mi-o-gun-unal-haberi-44549

  10. Efe dedi ki...

    Demirören rahat, şimdilik Aysal da…

    Doğan Yayın Holding’e ait Milliyet ve Vatan gazeteleri, tüm marka ve isim hakları ve internet siteleri ile birlikte toplam 73 milyon 960 bin dolar karşılığında Demirören ve Karacan Grubu’nun ortak girişim şirketi DK Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş.’ye satıldı.
    Ne güzel değil mi?
    Ne zaman satıldı? Nisan ayında. Yani henüz şike operasyonu kamuoyu gündeminde değilken, ama teknik altyapısı hazırlanırken.
    Dikkat edin, Fenerbahçe’yle başlayan operasyonun ilk günlerini hatırlayın. Operasyonun ilk günlerinin Milliyet ve Vatan gazetelerinin manşetlerini hatırlıyor musunuz?

    Tayfur Havutçu’nun tutuklanması büyük bir fırsat. Kim için? Demirören için. Zaten içine sinmemişti Havutçu. Camiadan gelecek baskılar yüzünden de sözleşme imzalamıştı. Şimdi gün doğdu! Kafasındaki yabancı hocayı rahatça Beşiktaş’a getirecektir.

    Tayfur Havutçu aklanırsa ya da bir süre sonra serbest bırakılırsa mı? Kirlendi ya artık! Çamur sıçradı ya bir kez... Üzgünüz hocam ama camia ve kulüp bunu kaldıramaz, laflarına şimdiden hazırlanalım…

    Aysal, uluslararası enerji konsorsiyumlarıyla Ortadoğu’da etkin bir aktör; İran’ın enerji kaynağı… Belçika, Japonya ve İngiltere sermayesiyle omuz omuza. Uni-Mar şimdilik stratejik dokunulmazlık zırhı altında. Ama şimdilik!

    Dikkat edin televizyonlardaki tartışma programlarının seyri değişti. İlk günün kararlı “küme düşsün”cüleri bugün olayın kişiselliğinden, kulübü bağlamayabileceğinden söz ediyor artık. Oyunu biraz geç okudular; ellerine onca gizlilik kararı alınmış ifadeler ve görüntüler tutuşturulduğu halde…

    Yazık onlara, zaten kimsenin düşeceği yok ki... Dahası, kimse onların küme düşmesini istemiyordu ki.

    Büyük oyun bu kez futbolda oynanıyor. Taraftar canhıraş kendini başkanının arabasının önüne atıyor, ağlıyor, öfkeleniyor. Sanıyor ki kendi kulübünü hazmedemiyor birileri. Oysa o da biliyor elli yıldır şikenin, teşviğin olduğunu, nasılsa herkes yapıyor, bir biz mi?

    Yeni bir Dünya kurulmaya çalışılıyor, Yeni Dünya Düzeniydi bir zamanlar adı. 21. Yüzyılın yeni emperyal imparatorluğu… Ortadoğu’ya çeki düzen verilmeye çalışılıyor.

    Türkiye’de de yeni bir Cumhuriyet kuruldu, sindire sindire, yavaş yavaş… Kaleleri teker teker alarak.

    Önümüzdeki dönemin temel yönelimi futbol kulüplerinin şirketlerle bağlantısıdır. Herhangi bir holding ya da sermaye grubunun futbol kulüplerini satın alması gündemdedir.

    Cemaat için, önceki dönemlerin kulüp yönetimlerine adam sokma, masada yer tutma dönemi 2011 Haziran seçimleriyle yeni bir evreye girmiştir. Artık yeni dönem, kulüplerde derin bir tasfiye süreci cemaatin tam kontrolüdür.

    Önce dövüyorlar!
    Sonra pansuman yapacaklar…
    Uluslararası futbol kuruluşlarını ikna edecekler!
    İşi kişiselleştirecekler… Birkaç yönetici, birkaç futbolcu, birkaç tutam antrenör, az biraz da hakem sosuyla yemek servise sunulacak.
    Kulüpler mi?

    Onlar yola devam edecek! Alenen değil ama… Cemaatin gölgesi altında…

    O. Gün Ünal
    http://haber.sol.org.tr/serbest-kursu/fener-kume-duser-mi-o-gun-unal-haberi-44549

Yorum Gönder