Demokrasi Aygıtı Olarak Şike Soruşturması
Pazar sabahından bu yana hiç kullanılmadığı kadar “futbol sadece futbol değildir” klişesi dolaşıma sokulmuş durumda. Bu klişeye başvuranlar, aynı zamanda örtük olarak “şike soruşturması sadece şike soruşturması değildir” mesajının da altını çizmekten geri durmuyorlar. Meseleyi bir şike soruşturması olmaktan çıkarıp, siyasi zemine çekmeye çalışanlar, soruşturmayı Fenerbahçe taraftarının tarafı olmadığı bir iktidar çekişmesine paravan yapanlar yarattıkları tahribatın ya farkında değiller ya da umursamıyorlar. Bilinmelidir ki, yirmi milyonu aşkın taraftarın ortak mazisini, hayallerini talan ederek, vicdanları yaralayarak görülmüş hiçbir hesaplaşma huzur getirmez.
Krizin başından bu yana Fenerbahçe yönetimi tüm dikkat ve mesaisini bu çok karmaşık, çok boyutlu satranç oyununun hamlelerine yoğunlaştırmışken, bu hususta söylenebilecek en güzel şeyi dün Aykut Kocaman söyledi. “Tek bir takımın kurban edilerek bataklığın kurutulacağını düşünmüyorum. 1958 yılına kadar her sezon incelenmeli.”[1] Halbuki daha ilk gözaltı haberi ajanslara düştüğünden beri, spor medyasına hakim olan o iyimser, müjdeci havaya bakılırsa, bu soruşturma temiz bir lig için atılmış önemli bir adım, aman yeter ki kararmasın. Sırtlarına Eduardo Galeano hırkası geçirmiş bu toprakların futbol dilencilerine bakarsak şike ve teşvik bu ülkeye 2010-2011 sezonunda Fenerbahçe’nin getirdiği bir bela sanki.
İşlerine geldiğinde endüstriyel futbolun yapısökümünü bir çırpıda ortaya döküverenlerin, 2010-2011 sezonu şampiyonu üzerine yoğunlaşmış bir şike ve teşvik soruşturmasının, Türk futbolundaki rant odaklı organize işleri çökerteceğine dair iyimserliklerine akıl sır erdirmek güç. Hakikaten, siyasetçisiyle, bürokratıyla, sermayedarıyla, mafyasıyla futbol dışı aktörlerin rant için çekiştiği, federasyonu, hakemi, kulüp yöneticisi, futbolcusu, menajeriyle futboldan ekmek yiyenlerin içine battığı bu bataklığı kurutmanın yolunun bu soruşturmadan geçtiğine dair inancınızda samimimisiniz?
Hele futbol yazmaya eli varmayanların bu soruşturma hasebiyle yazdıkları akıl alır gibi değil. Akif Beki’nin Radikal’deki 5 Temmuz 2011 tarihli yazısının başlığı “Futbolun Demokratik Açılımı” [2] Beki’ye göre bu soruşturma sayesinde Eski Türkiye’nin karanlık odalarından birine daha girilmiş. Aynen alıntılayalım: “Zeki, çevik ve ahlaklı sporcuların yetişmesi için en önce ortam elverişli hale getirilmeli. Futbol sahalarının demokratik yarışa hazırlanması, kapalı kutuyu andıran kulüp rejiminin şeffaflaştırılmasıyla mümkün. Yargı, futbolda büyük değişimin fitilini ateşledi. Dönüşüm tamamlanıncaya kadar sürecektir mıntıka temizliği..... Futbol demokrasisi, bu operasyonun başlama tarihini unutmayacak. İleride, 3 Temmuz’un demokrat futbolcular günü olarak kutlandığını görürseniz şaşırmayın.” Daha düne kadar bu yarışın demokratik olmamasının (o ne demekse), kulüp rejimlerinin şeffaf olmamasının sebebini teşvik ve şikeye, hatta sadece Fenerbahçe’li yöneticilerinin 2010-2011 sezonunda karıştıkları iddia edilen teşvik ve şike olaylarına bağlamak insafa sığar mı? Dahası şeffaf ve adil bir futbol düzeninden mesul olanlar o sektörün aktörleri iken ve bu aktörlerin çoğunun elinin şu an gözaltındakiler kadar kirli olduğu bilinirken, yargı yoluyla fitili ateşlenmiş dönüşümün nesinden medet umuyorsunuz?
Ancak çok daha tehlikelisi bu soruşturmayı Ergenekoncular ile Cemaatçiler arasındaki iktidar kavgası olarak yorumlanıp, Fenerbahçe’ye bu çekişmenin içinde bir rol biçilmesi. Hüseyin Gülerce bugünkü “Futbolun Dokunulmazları” başlıklı yazısında [3] “Futbolda ilk defa şike ve örgütlü suçlarla ilgili geniş çaplı bir soruşturma başlatıldı. Aralarında Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın da bulunduğu 60'tan fazla kişi gözaltına alındı. Öyle şaşkınlık falan da yok. Ve herkesin aklına ilk gelen, Ergenekon oldu. Birden "futbolun Ergenekonu" lafı konuşulmaya başlandı” diyor. Hüseyin beyin “herkes”ten kastı ne bilemiyorum, ama bana sorarsanız Fenerbahçeli taraftarların ilk aklına gelen Eregenekon’dan ziyade çileli bir sezonun sonunda gelen şampiyonluklarının ellerinden alınma ihtimali olmuştur. Aziz Yıldırım’ın Ergenekon örgütü ile bağı var mı bilmiyoruz, şayet vardıysa bile bunu ifşa etmek için Fenerbahçe’yi içinden çıkılması zor bir krizin içine sokup, milyonlarca taraftarları perişan etmekten başka yollar da olmalıydı. Öte taraftan dün Cüneyt Ülsever’in [4] daha ortada fol yok yumurta yokken soruşturmayı iktidar partisinin Fenerbahçe başkanını değiştirme operasyonuna indirgeyip, 92 yaşındaki Sabri Ülker’in Fenerbahçe’nin başına geçeceğini iddia etmesinin de akılla izanla bağdaşacak tarafı yok.
Fenerbahçe ne cumhuriyetin yıkılmamış son kalesi olmak gibi bir misyona sahiptir ne de darbeci vesayet rejiminin kapalı kutusu olmuştur. Bugün iktidar partisinin halkın yarısının oyunu alarak hükümet kurduğu bir ülkede yirmi milyonu aşkın taraftarı olan bir kulübe siyasi bir tartışmanın içinde rol biçmek hakkaniyete sığar mı? Siyasi, dini ya da etnik aidiyetlerinden bağımsız olarak çubuklu formaya gönül vermiş insanları şike soruşturması üzerinden tarafgirliğe zorlamak, şeffaf ve demokrat bir lig özleminin neresine düşer?
Hasılı, Fenerbahçeli yöneticilerin şike ve teşvik sebebiyle soruşturulması ve hatta suçlu bulunmaları dahi, ne temiz bir lig için milattır ne de vesayet rejiminin sonudur. Bu soruşturmanın sonunda 30 Mayıs 1993’te Beşiktaş taraftarının canını yakanlar hesap verecek mi? 2004 yılında dava dosyasına girmiş şike ve teşvik olayları sebebiyle küme düşen Bursaspor’un taraftarlarının yüreği soğuyacak mı? Bu soruşturma sayesinde, 2006 sezonunda şampiyonluğu son maçta kaybeden Fenerbahçe taraftarının aklındaki soru işaretlerine de cevap bulunacak mı? Madem temiz bir lig için milat olacak, bu soruşturmanın sonunda artık bir kulüp başkanı imar iznini hiçe sayan alışveriş merkezi için hükümetin kapısını çalmayacak mı, ya da bir başkası oya tahvil edilecek transferler için örtülü ödenekten para istemeyecek mi. Artık bu ülkede dar gelirliler daha uygun şartlarda ev sahibi olsun diye kurulmuş bir kurum o paralarla bir futbol kulübüne stad yapıp hediye etmeyecek, o kulübün yöneticileri bunu bir başarı olarak taraftarlarına sunmayacaklar mı? Artık belediyeler, halka hizmet amacıyla kullanmaları gereken paralarla kurdukları spor kulüplerini arka bahçeleri olarak kullanmayacaklar mı?
En başta söylediğimizi yine tekrarlıyoruz. Eğer Fenerbahçe’li yöneticiler şike ve teşvik suçu işlemişlerse Fenerbahçe küme düşürülsün. Kimseden merhamet, anlayış, hoşgörü dilenecek değiliz. Fenerbahçe BankAsya 1. Ligde oynarsa, alırız kombinelerimizi, giyeriz çubuklumuzu yine gideriz desteklemeye. Hiçbir şike ya da teşvik iddiası, doğru olsa dahi, Aykut Kocaman’ın yarattığı o takımın geçtiğimiz sezon gösterdiği azim ve mücadeleyi bize unutturamaz. Ancak ne ligin tarihi kadar eski şike / teşvik hadiselerinin ve kapsamı şike hadisesini fersah fersah aşan organize işlerin, rant kavgalarının vebalini üstümüze yıkmaya, ne de Türk futbolundaki sözümona dönüşümün bedelini Fenerbahçe taraftarına ödetmeye hakkınız var.
Sözümüz medyasıyla, yöneticisiyle, hukukçusuyla, kanaat önderiyle, adli bir soruşturmanın sonucunu dahi beklemeden, meseleyi şike ve teşvik soruşturmasının çok ötesine taşıyıp, Fenerbahçe taraftarının tarafı olmadığı bir çekişmeye paravan yapanlara. Sizler rant için züccaciye dükkanına girmiş filler gibi köşe kapmaca oynarken, kırıp döktüğünüz, ayaklarınız altında hoyratça tuzla buz ettiğiniz, çubukluya gönül vermiş milyonlarca taraftarın ortak mazisi, hayalleri, ruhu, vicdanıdır. Soruşturmanın sonucu neyi değiştirir. Aklımız ermiyor artık olan bitene, kanadımızı kırdınız bizim. Seyyit Rıza’dan ilhamla bitirelim; biz sizin oyunlarınıza, çekişmelerinizle baş edemedik bu bize dert oldu, sizlere hakkımızı helal etmiyoruz bu da size dert olsun.
[1]http://www.goal.com/tr/news/232/spor-toto-s%C3%BCper-lig/2011/07/05/2561945/kocaman-1958-y%C4%B1l%C4%B1na-kadar-ara%C5%9Ft%C4%B1r%C4%B1ls%C4%B1n
[2]http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1055118&Yazar=AK%DDF%20BEK%DD&Date=05.07.2011&CategoryID=98
[3] http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=1038
[4] http://www.odatv.com/n.php?n=futbolda-sike-0507111200
6 Temmuz 2011 18:57
Geçmişten dem vurmuşken şike teklif edilen şekerspor kalecisinden, üstüste 5. şampiyonluğa giden gs.'ın önünü hem de Asy'de kesen A.gücü soyunma odasında açılan çantadan ve dağıtılan paralardan, aziz yıldırım ve fb aleyhine konuşup kendisinin de dahil olduğu tüm şike ve teşvik olaylarını ortaya saçtığı için fbnin arkasına medyayı da alıp yerin dibine sokup orada bıraktığı Cihan Oskay'dan da bahsetseydiniz. Bu işler böyle maalesef. Kabağın yasa yürürlüğe girdikten sonra da hızını kesmeden faaliyetlerini sürdürenlerin başına patlamasından doğal bir şey yok... Artık herkes ayağını denk almak zorunda.
6 Temmuz 2011 23:22
aaemir: üst üste beşinci şampiyonluğa giden gs'ın önünün illegal bir şekilde kesildiğini iddia etmek için yüzsüz olmak gerekir. terim-ulusoy-ağar ilişkileriyle gelen 4 şampiyonluğu görmeden bu lafları edebilmek, ankaragücü size birkaç yıl öncesinde olduğu gibi kaleyi açmadı diye sızlanmak için yüzsüzün bayrak sallayanı olmak gerek.
8 Temmuz 2011 10:09
akp'yi ve akp'ye gömülü basını neyin harekete geçirdiğini az çok kavrayabilmek için: http://www.gozlemgazetesi.com/365-oecd-turkiye-kara-listeye-girebilir.html
deniz feneri soruşturmasnın da aşağı yukarı aynı günlerde hareketlenmesi tesadüf değildi herhalde. futbol da gayet göz önünde ve uluslarası bir araç olduğuna göre basının bu kadar hevesle atlaması şaşırtıcı olmasa gerek.