Gereksiz Gerginlik


bolic hakan

Milli maçlar beni gerim gerim geriyor, geçen hafta oynadığımızın özetini bile görmedim. Bugün de Avrupa Basketbol Şampiyonası'ndaki Sırbistan-İngiltere maçını izlemeye çalışıp başaramayınca bari bir kenarda açık dursun diye izledim, geçmişte izlemediğim her milli maç için kendimi tebrik ettim. Maç sırasında ve sonrasında yorumcular sürekli bir gerilim yaşadığımızdan ve bunun sonucu etkilediğinden bahsetti. Doğrudur... Bu gerilimi tanımlarken de sık sık "gereksiz gerilim" dediler.

Maçın devre arasında bir reklama denk geliyorum. "Siz Ayşeler, Mehmetler", "kazanacağız" replikleri içeren bir reklam, sonunda Fatih Terim kamera aşağıda tutularak heybetli bir adam olmuş kolları bağlı dimdik durarak mesajını veriyor. Geçen seneki Turko reklamının yeni versiyonu sanırım. Reklam boyunca konuşan adamın ses tonunda çok derin temelleri olan bir öfke var gibi, biraz önce bir şeye çok hiddetlenmiş nefretini kusuyor gibi. Dişlerini sıkarak konuşuyor, yüzünü görmüyorsunuz ama kelimelerin telaffuzundan bile anlıyorsunuz. O sırada ekranda bayraklar sallanıyor, bu hırsın nedeni boşa değil mesajı arka planda verilmiş oluyor, birlik ve beraberlik lazım, üstelik tam da bugün, buna en fazla ihtiyacımız olan gün.

Maç başlıyor, takım iyi oynuyor, dakika 20'yi geçince önde sürekli basmaktan yoruluyor oyuncular, takım çıkamıyor, Bosna baskı kuruyor. Teknik direktörümüz Fatih Terim attığımız golden sonra sakin görünmeye çalışıyor, bir ara soluna dönüp birisine parmak sallıyor. Daha önce İsviçre ve Hırvat teknik adamlarıyla kapışmıştı acaba şimdi de Bosna'nın hocası mı diye geliyor aklımıza. Belki sevdiği birisiyle golü kutluyor, ama gol kutlaması bile sokak kavgalarının "oğlum sen bittin aklını alacağım" anlamındaki işaret parmağını sallama hareketiyle. 25. dakikada faul oluyor, spikerimiz ve yorumcumuz coşuyor, hakem yine hedef tahtasında. Ardından gol gelince Fatih Terim gol attığında kolaylıkla giydiği sakin adam maskesini pat diye düşürüyor, tribüne yollanıyor. Milli takımımızın teknik direktörü tribüne çıkıyor, hakemlerin başında dikilip konuşurken durmak bilmiyor çünkü.

Sonra Emre hakemin üzerine yürüyor, Arda adamın belini kavrıyor yetmiyor formasını asılıyor, Semih çift dalıyor. Arda'nın yaptığı Dünya'nın her yerinde sarı kartken, hatta Semih'in yaptığı kırmızı kartken gösterilen sarı kartları ağır buluyor spiker ve yorumcular, yine hakem hedef oluyor. İsviçre maçında da başarısızlık önce rakip taraftarın yaptığı ufak tefek şeyler abartılarak onlara, sonra da hakeme ihale edilmişti. "Onları burada hak ettikleri gibi karşılayın" yönlendirmeleri bir hafta boyunca herkesi doldurduktan sonra Alpay savaşa çıkmış, sonra "neden böyle garip bir penaltı yaptı, kendi seyircimiz önündeyiz, sakin olmalı oyuncularımız" diyordu yorumcular.

Eminim maçtan sonraki reklam kuşağında da o öfke dolu ses Ayşeleri Mehmetleri mücadeleye çağırmış, basın toplantısında teknik direktörümüz Fatih Terim hakemlerden ve Bosna taraftarlarından şikayet etmiştir. Lig başlayınca yine unuturuz da şimdi lig başlayana kadar her gün yeni bir teoriyle gelelim; acaba neden "gereksiz" bir gerginlik vardı futbolcuların üzerinde?


0 comments:

Yorum Gönder