Fenerbahçe Üyeliği Halka Açılsın.



Evet, yine bu fotoğraf. Çünkü bendeniz için Fenerbahçe'nin halk olmasını bundan daha özel ve güzel anlatan bir resim yok. Bugünlerde, bazı sözlerin hakkını verme zamanı geldi. Bu yolda Fenerbahçe taraftarı için, Star Wars'da Darth Maul'un yaptığı gibi "At last we will reveal ourselves to the Jedi. At last we will have revenge" diye giderlenip, sonunda amaca ulaşmadan ikiye kesilmek yok. Ne olursa olsun, başarmak var. "Fenerbahçe büyüklüğü şampiyonluk ve kupa büyüklüğü değildir" cümlesini düşmanlara; "Fenerbahçe halktır" tabirini ise kendimize kanıtlamak zorundayız.


Limon'a, Hıbır'a, Pişmiş Kelle'ye ve sair mizah dergilerine, kağıt masrafları yüzünden gelen ve ufak özürler eşliğinde biz okurlara duyurulan ince zamlara burulduğumuz öğrencilik zamanları geride kaldı. "Gitti yine harçlıktan insanlık için küçük ama benim için büyük bir meblağ" bayrağını şimdi yeni nesiller taşıyor. Bizim kuşakların artık mesai kovalar hale gelmiş "mizah dergisi müdavimlerinin bir çoğu" ise her hafta bayiiden "Leman-Penguen-Uykusuz" troikasını indirirken, kafasının bir kenarına koyduğu 6 lirayı, bakkal amcaya toka etmekle meşgul.

Büyümenin, bir kariyer inşa etmenin veya bir sosyal yaşantıyı ince ince dokumanın raconu, "Bas bas paraları Leyla'ya"dan geçer. Yani nakit akar gider ama...

Kütüphaneyi açıp baktığında, kaba bir hesapla bayağı bir tutmuş kitapları yan yana görmenin keyfi paha biçilmezdir. "Alfabetik mi dizsem, tarihe göre mi ayırsam? Kemal Tahir'leri, Stephen King'lerle yan yana koysam da tefsir ciltlerini içeriden buraya mı taşısam?" derken iki saat geçiverir de "Ulan vakti boşa harcadık" demezsin.

Evdeki meskun mahallerden birine özenle yerleştirilmiş dergilerden, defalarca okuduğun için neredeyse ezbere bildiğin bir yazıyı tekrar gözden geçirmeye karar verirsin ama o dergiyi çekip alana kadar bir sürü başka sayıdan, bir sürü başka şeye dalarsın. Vakit gene, son 400 metreye giren Bold Pilot gibi geçer. Anlamazsın.

DVD'ler, figürler, koleksiyoncuların efemera dediği ıncık cıncık bir sürü şey, gezmek, tozmak, yemek, içmek... Varlığı bir dert, yokluğu yara olan sayesinde...

Birisi gelse ve dese ki " Hoşuna giden meşgalelerden bir meşgale, hobilerden bir hobi seçeceksin, ve bunun karşılığında sadece ayda 4 Lira 20 Kuruş vereceksin. Var mısın?"

Ne cevap vereceğimiz mâlum.

Ayda 4 Lira 20 Kuruş. Enteresandır, Fenerbahçe üyeliğinin bedeli de bu kadar.

"Ama bir de girerken 10.000 Lira veriyorlar" diyenleri duymamak mümkün değil.

Allah razı olsun onlardan. Para veren, altın bulsun.

Ama başka bir şeyden bahsediyoruz. Neden olduğunu açalım.

Yaşadığımız dramatik süreci anlatmaya gerek yok. Fenerbahçe taraftarları olarak, neler çektiğimiz ortada. Kulübün önündeki belirsizlik, ayakta kalmak için gereken maddi dayanakları da temelden sallanır hale getirdi. Bundan daha da önemlisi, kulübün tüzel kişiliğini temsil eden yönetim kurulunun, hareketsiz kalmakla hata yaptığını itiraf etmesiydi.

Bu atalet, önünde sonunda bir kitlesellik sorunudur.

Fenerbahçe camiasında, "yaşanan haksızlıklara" bihakkın isyan edenler yalnızca taraftarlar oldu. Yönetim kurulunun ve diğer tüm erklerin "başıbozuk" olarak değerlendirdiği taraftar kitlelerinin en son hareketi "Taraftar Kart" projesi. Bunun hareket noktalarından bir tanesi de Aziz Yıldırım'ın "1.000.000 Üye" düşüncesiydi. Türkiye şartlarında bunun çok da mümkün olmadığı bir gerçek ama her şeyin olduğu gibi bırakılması da gerekmez. Bu projeyle müthiş bir bağış / yarar sağlanacağı muhakkak ama yetmez. Yetmemeli. Daha büyük, daha net, daha "amaca müteallik" bir katılım sağlanmalı. Bunun adı da "Kulüp Üyeliği". Zira Fenerbahçe, azami fayda eşliğinde, sonuna kadar içselleştirdiği bir kitleye ancak üyelik yoluyla ulaşabilir.

"Hemen yarın üyelik giriş bedeli 3.000 Lira yapılsın. Aidatlar da 250 Liraya çıkartılsın" demek mümkün olmayabilir ama kısa zamanda buna benzer bir düzenleme yapılmalı. Fenerbahçe halka "dış kapının mandalı" olarak bakmamalı. Galatasaray'ın o her zamanki elitist - aristokrat, burnu büyük havalarının yanından geçmemeli. Bu rezil günler, en azından o gidişin durması ve Fenerbahçe'nin halkıyla bütünleşmesi için fırsat haline getirilmeli.

Yöneticilerin bile bunu duyduklarında "İsyan çıkar" demesi, halihazırdaki düzenin değişmesi gerektiğinin bir numaralı kanıtıdır.

Belli başlı kongre üyelerinin aidatlarının "muhalif ya da muktedir" olan "başkaları" tarafından ödendiği, "Selamünaleyküm kör kadı" kabilinden, herkesin bildiği ama pek kimsenin konuşmadığı bir gerçek.

Yani uzun lafın kısası;

Sıradan taraftarlar ve kendi aidatlarını kendisi yatıran kongre üyeleri, her türlü kaynağı yaratıp, sayısız fedakarlık ile bütün eylemlerin içerisinde oradan oraya koşturuyor ama bazı "muhalefete ya da iktidara yakın güdümlü ağaların, beylerin, hanım ablaların" aidatı toptan ödensin diye Fenerbahçe'ye üyelik daha kolay hale getirilmiyor ve üye aidatları komik denecek kadar ucuz tutuluyor.

Bu düzen sona ersin. Fenerbahçe halkla bir olsun. Haksızlığa isyan Fenerbahçelinin karakteriyse, halksızlığa isyan Fenerbahçe ruhunun alamet-i farikasıdır.


6 comments:

  1. Furkan Zengin dedi ki...

    bunu yaptığımız an cemaate teslim bayrağı çekilir, % 50 oy alan bir erk karşısında bunu yaptığımız anda organize bir şekilde üye olup kongreleri manipüle etmeye başlarlar. o sebeple şu aşamada olmaması gereken bir şeydir bu

  2. tess dedi ki...

    fff hiçte şaşırmadığımız bir karar verdi,"15 Ağustos'tan bu yana,durumu değiştirecek bir şey yokmuş" bu nedenle düşürmeye gerek te yokmuş,ben size ne diyeyim ki,ulan fb şike yapmıştır diye cl ye göndermediniz,bu değişiklik değil mi?bir de fb nin yazılı başvurusu olmalı diyorlar şark kurnazı zibidiler,yani yasal haklarından (tazminat vb) da vazgeç,öyle gel diyorlar,Allah'ım sen bu şeytanın kullarını bildiğin gibi yap "amin"

  3. Dohavo dedi ki...

    Sanmıyorum eğer klübe üyeliği halka açarlarsa diğer takımlarda özentilik yapar onlarda kendi taraftarına açar.

  4. tess dedi ki...

    Furkan'a aynen katılıyorum,kulüp üyeliği çok sıkı denetlenmeli ve hatta şüphelilerin üyelikleri iptal edilmeli,şimdilik taraftar kart uygulaması yeterli

  5. emir.z dedi ki...

    Yüzüncü yılda Kadıköy'e asılan ışıklı süslemeleri ve zafer taçlarını hatırladınız mı?
    Özellikle şu son cümleniz, o türden ışıklarla süslenip Saraçoğlu'nun dört bir yanına asılmalı.
    Asılsın ki taraftarı, topçusu, yöneticisi omuzlarındaki sorumluluğun ne olduğunu anlasın.
    Halkla ve değer duygusuyla yükselmeyen bir Fenerbahçe, kendi köklerine yabancı düşer.
    Bu noktada yazılarınıza iptilamız var, ihtiyacımız da var Canarino, elinize sağlık.

  6. rene gallimard dedi ki...

    kongre üyesiyim.. babam sayesinde çok genç, çok ucuza üye olmuştum.. divana girmek üzere oda..

    olay şu.. cemaat'in iti köpeği bizim kongrede neredeyse sıfırdır... liberaller var, onlar güç nerdeyse onu yalar, onun dışında bir cemaat oyu yok kongrede..

    bunun ordu mensuplarının ve oğullarının ve oğullarının kongre üyesi olmasının da etkisi var..

    kimse bilmez çok murat özaydınlı kongredeki en güçlü isimlerden biridir sırf bu yüzden..

Yorum Gönder