Fanatikler ve Objektifler



Uzun süredir aynı terane dönüp dolaşıyor, genel olarak fanatik Galatasaraylılar, bu blogu ve çevredeki herhangi bir "Fenerbahçeli"yi "fanatik, holigan" filan olmakla itham ediyorlar. Onlara göre fanatik Galatasaraylıların fikirlerine katılmayan, aynı görüşte olmayan hatta karşı çıkanlar birer "fanatik", bu görüşlere biat edenler veya en azından açıkça karşı çıkmayanlar da objektif.

Bunu da şuradan anlıyorum, örneğin bir satır önce "adnan öztürk senin sülalenini satın alır" diyen arkadaş bir satır sonra tam olarak şunu söylüyor "tüpçüye tek sözüm: parasını ödersen alayım bi decoder." Dolayısıyla Adnan Öztürk'ün ne kadar necip bir şahsiyet olduğunu maddi durumu ile ifade ederken, bir yandan da herhalde Adnan Öztürk'ten çok daha zengin Yıldırım Demirören ile tüpçü diye dalga geçmekte bir beis görmüyor. Benim derdim değil, Adnan Öztürk ile de Yıldırım Demirören ile de dalga geçilebilir, Aziz Yıldırım da bundan münezzeh değil, ancak hemen hemen aynı durumda iki farklı tepki / ahlak kodunun seçilmesi, kişisel ahlağı gösteren bir durum.

Geçenlerde, Ntvspor'da editör olan bir şahıs bizim "fenerbahçe haberinden çok galatasaray haberi paylaşan bir ezik" olduğumuzu yazdı, bu mümtaz dilli arkadaş -tabi Galatasaraylı- sitede son 50 günde yazılan 106 yazıdan sadece 2 tanesinin Galatasaray ile ilgili, onun da bir tanesinin Habertürk'de yer alan Fenerbahçe Galatasaray'a teşvik girişiminde bulundu manşetli haberle alakalı olması gerçeğiyle filan da ilgilenmiyordu. Daha komik şeyler de var, Nihal Atsız avatarlı, AKP'nin türkiye üzerinde batılı ajanlarla derin bir komplo kurduğunu bir kaç yazı önce beyan eden bir -yine Galatasaraylı- bizi "fanatik" buldu. Daha da bir çok örnek verebilirim, tek tek izaha gerek yok, fanatik Galatasaraylılar bu blogda yer alan yazılardan hoşlanmıyorlar. İçeriklerine dair bir eleştiri de yapamıyorlar, bu da onları biçare hakarete itiyor. Twitterda 140 karaktere zihni iklimini sığdırmış olanlar için referanslı, argümanlı hatta hukuki metin alıntılı metinlere cevap vermek çok zor.

Yani şunu kabul etmek lazım saldırgan, mütecaviz bir dili kendi dili olarak kabul eden çok fazla fanatik Galatasaraylı var, bunlar Galatasaraylıların tamamını temsil etmese de, en nihayetinde muhatap olduğumuz / olmak zorunda kaldığımız bir kitle.

Bir de "objektif blog yazarları" var. Mesela bundan bir süre önce sahada alenen Roberto Carlos'a yumruk atanı "Galatasaray için yumruk atan da yiyen de şereflidir" diye selamlayan, geçenlerde de Aykut Kocaman'a "Şampiyon 9 eylül de sezonu açacak" dediği için "yüzsüz" ilan edenler gibi "objektifler." Örneğin, 1955 yılında gerçekleşen bir vakayı belirterek "tarihi şerefsizlerin yazdığını" ifade eden, şerefsizi de hiç kimsenin kuşkuya düşemeyeceği bir şekilde parmağıyla gösteren, bu sayede Fenerbahçe'nin ontolojik şerefsizliğini fas edenler, bir tane bilet bulup, bilette Galatasaray logosu olmaması üzerine Fenerbahçe'nin ezik olduğunu iddia edip, işin aslı -Galatasaray - Beşiktaş maçında da sadece Galatasaray logosunun olması gibi sabit bir delille ortaya çıkınca Galatasaraylıların sözlüğünde "holigan entel" olduğumuzu yazanlar, Galatasaray Florya tesislerinin arandığı haberini yaptığı için "Şerefsiz NTVSPOR" manşeti atıp, "Aziz Yıldırım içeri tıkıldı. Fenerbahçe küme düşürülmedi. Muhtemelen "elimizdeki belgeler yeterli değil" deyip işin içinden çıkan Mehmet Ali Aydınlar Fenerbahçe Başkanı yapılacak. Gidişat bunu gösteriyor. Yani ne olacak? Başbakan, taraftarı olduğu takımın başkanını aşağı indirdi. Şimdi sıra kendi seçeceği bir adamı Fenerbahçe'ye başkan yapmakta. Olayın özeti budur." gibi komplo teorilerini fas edip, sonra bizi fanatik olmakla suçlayanlar, bir derya "objektif" blogger.

Elbette tek tek örnekleri bitiremeyiz ancak genel görüntüyü ifade edebiliriz. Türkiye'deki insanların zihni değerlendirme refleksleri öteki kabul ettiklerinin söylediklerinin haklı mı haksız mı olduğunu denetleyecek kritik alışkanlığına sahip değil. Bu siyasette de böyle, futbolda da böyle, konu deprem olduğunda da böyle. Örneğin bir CHP'li herhangi bir AK Partilinin söylediği sözü değil, daha çok niyetlerini değerlendiriyor, bu sözden kimin fayda sağlayıp sağlamayacağını düşünüyor ve sloganlar üzerinden kendisine cevap veriyor. AK Partililer de farklı değil, herhangi bir hükümet eleştirisinin otomatik sonucu darbeci, ergenekoncu, vesayetçi filan olmakla itham edilmek. Bu geniş medyada da gördüğümüz bir refleks. Bir sene kadar evvel emniyet genel müdürlüğü makamına önerilen Hanefi Avcı bir anda işkenceci polisin ikonik simgesi olarak sunulabiliyor. Ergenekon soruşturması hakkında kitap yazıp, Ergenekon örgütünü anlatan solcu, özgürlükçü Ahmet Şık, Ergenekon terör örgütü üyesi olmakla yargılanıyor, "gazeteciler dokunulmaz mı" diyerek de bu absürd iddia savunuluyor!

NTV'nin cep telefonlarını arayarak Yazıcıoğlu'nun helikopterini düşürdüğünü iddia eden ve haberi alenen yalan çıkan şahıs, bu iddiaları canhıraş sahiplenip, Ahmet Şık'ın kesin Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğunu çünkü medyada bir ergenekoncu yapılanma olduğunu ifade ediyor. Bu mantıkla Ahmet Altan da Ergenekon üyesi olabilir, neticede medyada bir yapılanma varmış, o halde Ergenekoncu olduğunu ispatlamayan her gazeteci Ergenekoncudur diyesiye olsanız, bu koro içerisinde sesinizin duyulması mümkün değil.

İçinde yaşadığımız ülkenin zihni iklimi maalesef bu. Öteki, mutlak kötü, mutlak düşman ve her türlü kötü sıfata layik. Bizimki ise ne yaparsa yapsın her zaman doğru, dürüst, ahlaklı, tertemiz. Kovboy filmi gibi bir algının ortasında kalmış durumdayız.

Hazır dertleşiyoruz, beni bu yargılama boyunca en çok şaşırtan şey normal şartlar altında Türkiye'deki adli düzen, siyasal iktidarın yargılamalara etkisi, siyasal amaç ve hedeflerin yargı üstündeki görünümleri gibi konularda şüpheleri olan insanların tutumları oldu. Örneğin farklı yargılama süreçlerinde, (ister KCK davası olsun, ister Devrimci Karargah veya Ergenekon) son derece septik bir tutum sergileyen, polisin kötü uygulamalarından haberdar, tutuklu yargılanma kararının suç işlendiği manasına gelmeyeceğini bilen, Türkiye'de nasıl bir delil üretimi / sunumu süreci yaşandığını, bu delillerin medya tarafından nasıl sızdırıldığını bizzatihi yaşayan insanlar bir anda İstanbul Emniyeti'nin yürüttüğü soruşturmayı "sanat eseri" ilan edenler korosuna katılıp, Rasim Ozan, Baransu, Erman, Serhat Ulueren gibi -esasında hiç de sevmedikleri- şahısların iddialarını ayniyle doğru kabul edip, medyaya yansıyan manşetlerin alt tarafını bile okumaktan imtina edip kendilerini geniş yapıya angaje ettiler. Halbuki örneğin Devrimci Karargah ile ilgili soruşturmayı yürüten de İstanbul Emniyeti, bu soruşturmayı da aynı emniyet yürütüyor. Birinde özel yetkili hakimlerin, savcıların ve emniyet mensuplarının %100 haksız uygulamalar içerisinde olduğuna inanıp, diğerlerinde bu aynı insanların "sanat eseri" bir soruşturma yürüttüklerine inanmak da mümkün değil. Orada hata yapabilen burada da hata yapabilir. Orada bulguları, teknik takip dökümlerini absürd bir şekilde yorumlayanlar da burada bir günde CSI New York olacak değiller.

Yani temelde o an "solcu" formasıyla bir soruşturma hakkında, insan hakları ihlalleri anlamında çok derin sorgulamalara girenler, haklı gerekçeler öne sürenler bu soruşturmada "Galatasaraylı / Trabzonsporlu vs" formalarıyla mükkkkemmel soruşturmanın banileri haline dönüştüler. Bu şaşırtıcı ama işte ilkelerimizi sevmediğimiz insanlar için de talep edebilecek olgunluğa erişip erişmediğimizin de ayracı.

Lafı uzattım biliyorum ama, son bir şey daha var, bu blogda soruşturma sürecinde bir çok yazı yayınlandı. Hepsinde kaynak göstermeye, referans vermeye, temel hukuk metinlerine ve varsa başka bulgulara işaret etmeye gayret ettik. Bu dönemde yayınlanan herhangi bir yazı hakkındaki her eleştiriye de açığız. Herhangi biri, şu yazı şu şu şu sebeplerle doğru değil, şu yazının şurası yanlış, şuradaki iddia gerçek dışı, şu hukuki metin gereği şöyle yapılması icap eder filan derse de başımız gözümüz üstüne. Ancak bunun yapılamadığını da görüyoruz. Bu biçareliği hakaret ederek kapatmak mümkün değil, bu yazılar "biz" yazdığımız için bu kadar değer bulmuyor, içerikleri "doğru" olduğu için bu kadar değer buluyor. Böyle bir şeyi de saçma sapan hakaret tümceleri ile kapatmak kimsenin başarabileceği bir netice değil. Ancak sahibi bulundukları zihni göstermesi bakımından emsalsiz. Fanatik Galatasaraylılar ve diğer takım taraftarları için, zor hazmedilen yemekler hazırlıyoruz, sodalarını da diğer bloglarda ve yazılı medyada bulabilirler, gazlı, bol fasaryalı bir ton yazı var. Şimdiden afiyet olsun.



21 comments:

  1. admin dedi ki...

    şu ntvspor editörü olan arkadaş hangisi? haberim yok da ne söylediğinden.

  2. Behçet Üstün dedi ki...

    Bir kez daha elinize sağlık!

  3. fishersad dedi ki...

    "bir şeyi de saçma sapan hakaret tümceleri ile kapatmak kimsenin başarabileceği bir netice değil. Ancak sahibi bulundukları zihni göstermesi bakımından emsalsiz". uzamamış aksine güzel bitmiş. aslında bu kadar sakin kalabilmen ilginç. bazen taraftar olmadığından şüpheleniyorum. sürecin işleyişinde fanatik galatasaraylıların hissettikleri "plastik kelepçe" ye benziyor. her iddiadan sonra kelepçe biraz daha sıkıyor ve acı veriyor onlara. çünkü güçlü kanıtlarla ilglili iddialar asılsız çıktıkça kendi boğazlarını daha çok sıkıyorlar. balıkçıların kullandığı "kazık bağı" gibi, yük bindikçe sıklaşıyor. (aklanma gerçekleştiğinde) boğazlarını sıkan plastik kelepçenin artık son çentiğine gelmiş olacağız. bir sıkımlık canları kalacak. merak ettiğim şey O ANDA NASIL BİR DANSÖZLÜK SERGİLEYECEKLERİ. boğulmayacakları şüphesiz. utanmayacakları da!. ama bu kadar "bilgi birikimi" "zihin göstergesi" sonrasında "KIVIRMA'nın ŞEKLİ HİÇ GÖRÜLMEMİŞ BİR ŞEKİLDE OLACAK".
    ek: "herkes bir gün fenerbahçeli olacak" sözü belki bu günler için geçerli değil (adalt isteyen fenerbahçe tarafında yer alan camia ) ama bazılarının o şerefe hiçbir zaman ulaşamayacağının da göstergesi.

  4. Kerem Tibuk dedi ki...

    Güzel yazı ama nacizane bir tavsiyem olacak. Muhattap aldığınız kişileri hem isim vererek hem de referans linkler vererek belirtirseniz çok daha iyi olacak. Belki daha zahmetli olacak ama zaten gayet donanımlı "post"ları çok daha iyi hale getirebilir, tarihe de daha açık not düşebilirsiniz. Burası internet burda hiçbirşey kaybolmaz.

  5. Kadikoylu1907 dedi ki...

    Çok kabalama olacak belki ama Galatasaraylı her yerde ve her zamanda aynı omurgasızlıktadır.
    Adnan Sezgin iddiaları için ne diyor mu omurgasızlar ?
    Efeenim ?

  6. Emir dedi ki...

    Yazınızdan dolayı sizi can-ı gönülden kutlarım. Siz yazmaya, sesimize ses olmaya devam edin. Onlar anlamasa da okuyacaklar. Belki bir gün anlarlar ve bunu kendilerine bile itiraf edebilirler. Kaleminize sağlık!

  7. fishersad dedi ki...

    itirazım var "omurgasız" demek bence hakettiği değerden daha fazla yüceltmek demek. ben daha önce de defalarca dile getiridğim gibi bular "tek hücreli" (tüm işlevlerini tek noktadan yapabiliyorlar)

  8. fishersad dedi ki...

    NTV rengini can dündar olayında belli etmiştir. fazla söze gerek yoktur.

  9. Adsız dedi ki...

    eminim ki burada yazılanlar bazılarının çok sinirini bozuyor. sağlam temellere dayanmayan tek bir yazı daha görmedim blogda. hal böyle olunca da burada yazanlara adam gibi cevap verecek nitelikte olmayanlar işi saçmalamaya vurup -sinirden yüzleri kızarmış bir halde- sadece "fanatik, holigan vs" gibi çağlarına yakışan şeyler söyleyebiliyorlar.

  10. aethewulf dedi ki...

    @nuri: arkadaşlara faşist, ırkçı diyen mesajını bilerek sildim, ikili tartışmalara gerek yok. bahsi geçen arkadaşlar da her galatasaraylının böyle olduğunu düşünmüyordur, onlar da kastlarını aşan bir yorumda bulunmuşlar. daha sakin olursak, daha iyi olur. böyle her şeye cihat bayrağı açılmış gibi tepki vermesek daha doğru olur.

  11. rene gallimard dedi ki...

    şuraya geldiğimde kendimi nasıl evimde hissediyorum anlatamam.. kafada hep "bizim çocuklar" algısı var..

    saolun..

  12. barbar dedi ki...

    Bu soruşturma da sadece adli bir soruşturma değildir

    Bu metinin dili biraz ağır ve önyargılı olmuş. Bu kadar sert olmaya gerek olduğunu düşünmüyorum. Sonuç olarak Fenerbahçeli olarak bizde sizin yukarıda saydığınız yanlışlıklara sık sık düşüyoruz. Fenerbahçe olarak şu an içinde bulunduğumuz durum hiç hoş değil. Bu durumun yarattığı travmalar ile daha fazla saldırgan olmaya, sert bir dil kullanmaya ve ötekileştirmeye varacak yorumlara açık metinlerden uzak durmaya çalışmak en doğrusu olacaktır. Karşımızdakilerin “yaratıklaştırma” çabalarına rağmen daha soğukkanlı olmakta fayda görüyorum.

    Bu soruşturma süreci hakkındaki eleştirilerinize ise hemen hemen katılıyorum. Kabaca belirtmek istediğim birkaç noktayı da açıklamak istiyorum. Hukuk sistemi bağımsız değildir, bağımsız olamaz. Bütün sistemler karşılıklı etkileşim içersindedir. Hukuk, siyaset, ideoloji, kültür, ekonomi, teknoloji vb. alanlar değişimin sürekliliği içersindedir. Bu düreklilik içinde bir alanda meydana gelen değişiklik ister istemez başka bir alanı da etkilemektedir.

    Türkiye'deki toplumsal değişimin bir ayağıda “sporda” gerçekleşmektedir. Egemen doktiriner ideoloji (açmaya gerek görmüyorum), “karşıt” (muhalif/solcu/eleştirel-sözkonusu kavramlar mevcut ise) ile mücadele halinde gözükmektedir. Ideolojik mücadele içersinde “dilsel” (linguistik) süreçte kavramlar yeniden tanımlanmaktadır.

    Ideolojik mücadelenin verimli olabilmesi için savaşta yeni cepheler açılmalı, yaratıran yeni düşmanlar ile savaşılmalı ve zafer elde edilmelidir ki mevcut sistemin kendini yenidenüretim süreçinde kesintiler yaşanmasın. Futbolda da ideoloji kendini yenidenüretmek zorunda hissetmektedir.

    Ideoloji futbolda kendini nasıl yenidenüretmektedir? Bu sorunun birinci cevabı futbola hakim olmaktır. Bu konu sık sık konuşulduğu için bu soruya değinmeye gerek görmüyorum. Ikinci cevap ise bir düşman ortaya çıkmıştır. “şike” düşmanı ile savaşan yüce polis ve adaletimiz (devletimiz/sistemimiz) bu savaşı da kazanacaktır. Bu savaştan daha güçlü çıkacaktır. Ne de olsa “beni öldürmeyen herşey güçlendirir” anlayışı içersinde savaşmak ve kazanmak şarttır. Bu şekilde “sistem dışına” (sistem yorumunu size bırakıyorum)çıkarsanız olacağınız budur*. Alın size ideolojinin yenidenüretimi....

    Üçüncü bir durum sözkonusudur. Siyasetin futbola egemen olmasından öte futbolun siyasallaşmasıdır. Yani futbolun gündelik siyasetin içinde yer almasıdır. Yönetenlerin futbol ile topluma hakim olmasıdır. Dikta rejimlerindeki gibi sahalarda yetişkinler için beşik yapılmasıdır. Futbolu kullanan ideoloji gözümüzü bağlayacak, bizde paşa paşa (uyuz uyuz demek daha doğru olur) oturacağız. Bizim vereceğimiz tepkide siyaseti futbollaştırmak olabilir**.

    Kısacası “futbol sadece futbol değilse”, bu soruşturma da sadece adli bir soruşturma değildir.
    Daha derin yazmak, daha fazla açmak isterdim ama bu gece kabaca bir değerlendirme yaptım. O yüzden biraz dağınık olduğu için özür dilerim. Teşekkürler FENERBAHÇE.....

    Foucoult'un “Hapishanin Doğuşu” yardımcı olacaktır.
    Benzetme için Benjamin Walter

  13. samael dedi ki...

    Bu ülkenin objektiflik kriteri; "EN OBJEKTİF DUAYEN" kişi seviyesinde ve "kendi takımını en çok eleştiren insan" algısında oluyorsa konular üzerine değerlendirme yapmada ciddi sıkıntılar olması normaldir.

    Sonuçta "Fener" medyası olarak adlandırılsada (bu Türk futbol tarihinin en büyük yanılsamasıdır) görsel ve yazılı medya çok etkin bir silah. 15 yaşında futbola meraklı birinin, ortalama 15 sene boyunca aynı kişileri ekranda görerek, aynı teraneleri dinleyerek bundan etkilenmemesi gibi bir durum söz konusu olamaz.

    Esas anormal olan veya sıkıntı yaratan durum, önümüzdeki birkaç nesilde de aynı problemin yaşanacak olması

  14. emre dedi ki...

    Bu sorusturma sureci aslinda Turk insaninin yapisi ile ilgili cok guzel ipuclari verdi hepimize. Maalesef Turk insani hayatta kendine ait ozgun bir fikri olmadiginin, sadece kendisini yakin hissettigi grubun durusu ve dusuncesi neyse ona gore pozisyon aldigini cok net bicimde gosterdi. Digerleri bir seyle suclandiysa "Kesin yapmistir bu ibneler" dedi, ama kendi bokunda boncuk olduguna sonuna kadar inandi. Hak, Adalet, Ahlak gibi kavramlarin tamamen icinde bulundugu duruma ve kendini bagli hissettigi grubun dusuncesine gore esnetilebilecek kavramlar oldugunu gosterdi. Bunun kisaca tanimi da yukari da soylendigi gibi omurgasizlik! Normal olarak averaj Turk insaninda mevcut olan bu omurgasizligin da her takim taraftarinda mevcut oldugunu soylemek lazim. Sonuc olarak hangi takimin taraftari oldugumuz genlerle belirlenmiyor, sadece bulundugumuz donem ve cevermizde ki insanlarin yapisi ile yani rastlantisal olarak belirleniyor. Yani biz dogru duzgun insanlar oldugumuz icin Fenerbahce'li olmadik, ya da digerleri boktan adamlar oldugu icin diger takim taraftari degiller. Ama enteresan bir sekilde genel olarak Fenerbahce'liler bu surecte adaletin islemesi gerektigini ve sonunda da suclu bulunursak gereginin yapilmasini istediklerini ifade ettiler. Belki bu da Fenerbahce'lilerin diger Fenerbahce'lilere bakarak aldigi bir pozisyon olarak degerlendirilebilir.

    Ne mutlu ki bu surec ile birlikte Papazin Cayiri'nda kendi fikrine sahip olan, durusunu baskasina gore degil de elde ettigi bilgilere dayanarak belirleyen ve bir dusunce ureten insanlarla tanistim. Hergun merakla 3-5 sefer buraya gelip yeni paylasilanlari okuyorum ve "Rene Gallimard"in cok guzel ifade ettigi gibi kendimi evimde hissediyorum.

    Dilerim Papazin Cayirinin hayatta kendi fikrinle ve kendi omurganla cok daha guzel yer edinilebilecegi ornegi bulasici olur ve biz Fenerbahce'liler de dahil tum takim taraftarlarina yansir.

    Papaz ekibine cok tesekkurler

  15. FBlackmamba dedi ki...

    İstiyorsan kitaplar dolusu yazı yaz bu adamlar yine de anlamaz gözlerini öyle bir kin bürümüş ki laf anlamıyorlar malesef ne hukuk ne adalet tanıyolar.Sen hukuktan,özgürlükten,masumiyetten bahsetmişsin kimene onların umrunda değil ki.Bunların sonu elbette tükenmez her toplumda her millette bunlara rastlamak mumkun malesef.
    Böyle insanlar bazen içimizden de çıkabiliyor ne yazıkki.Bu blogda yazılanlara fanatik,ezik... vsvs diyen insanlar zaten ya kullandıkları sözcüklerin anlamını bilmiyodur yada kaale alınmayacak kadar cahil insanlardır.Siz bu takım ve taraftar içim çok anlamlı bir şey yapıyorsunuz bunun için tekrar teşekkür ediyorum.

    Mevlana Celaleddin Rumi'den

    Kör cehalet çirkefleştirir insanları !
    Suskunluğum asaletimdendir...
    Her lafa verecek bir cevabım var elbet...
    Lakin bir lafa bakarım laf mı diye,
    Bir de söyleyene bakarım adam mı diye...

  16. MustafaS dedi ki...

    Şu soruşturma sürecinde en çok sıkıntı çektiğim konu, rakip takım taraftarları ile oturup adam gibi tartışamamak oldu. Ben düşündüklerimi söyleyeyim, onlar düşündüklerini söylesin, düşüncelerimize adam gibi deliller getirelim ve bir bir sonuca ulaşmaya çalışalım. Ama olmadı işte ...

    Başbakanı sevmeyen, gazetecilerin içeri alınmasına "komplo" diyen arkadaşım söz konusu Fenerbahçe olunca "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, Bir şey olmasa savcı içeri almazdı" diye bu süreci savundu. Ama Erge nekon soruşturması ile şike soruşturmasını yürüten savcının aynı kişi olduğunu düşünmedi, görmek istemedi. İşine gelince savcı kötü ama rakip takım için olumsuz bir şeyler varsa "adalet savaşçısı" konumundaydı onun için!

    Antep Maçını son dakikada "şansla desek yanlış olmaz" kazandığımız halde (trabzon 30 dk da 3 gol atmıştı) "bu maçta şike yaptınız" dedi. Sivas maçı sonrası "Olum az daha yine şampiyonluk gidiyordu, rezil olacaktınız" derken şike süreci sonrasında kalecinin hatalı gol yemesine "adama para vermişsiniz, anlaşmışsınız" diyerek keskin bir dönüş yaptı. Ama utanmadı, düşünmedi de! Biz Sivası zorla 4-3 yendik, Trabzon son maçında 4-0 kazandı ama şikeci biz olduk.

    Korcan'ın topu elinden kaçırmasına şike diyen adam Buca maçında Trabzonun santrada top kaparak "Bucalı oyuncunun yere düşmesi ile" 10 sn de attığı gole şüphe ile bakmadı. Aynı golü biz atsak kıyamet kopmuştu mesela.

  17. MustafaS dedi ki...

    Aziz Yıldırım'ın federasyon başkanını arayıp "Maça fifa kokartlı hakem verin, adil yönetsin" demesine "Aha işte Fenerasyon, şikenin açık delili" derken Bursa başkanının Trabzon maçı sonrası belki şaka bile olsa "Borcumuzu ödedik" açıklamasına itiraz etmedi. "Burada da şike var" demedi. Bu sözü hatırlatınca da "adam şaka yapmış" deyip geçiştirdi.

    Daha dün akşam GS li bir arkadaşım "tüm maçlarınızda şike yaptınız" dedi. "Hani delil nerde" deyince "gazetelerde çarşaf çarşaf yazıyor" diye düşüncesini savundu. Gazetelerdeki haberlerin bir kısmının yalan çıktığı kalanının da istenilen yere çekilebilen şeyler olduğunu anlattığımda "zaten kadronuz kötü başka türlü şampiyon olamazdınız" dedi. Fenerbahçe'de oynayan Volkan, Emre, G.Gönül, Lugano, Alex, Niang gibi oyuncuların belkide Türkiye'de kendi bölgelerindeki en iyi oyuncular olduğunu söylediğimde inanmadı. Bundan sonrasında tartışamadım zaten. Mantık yoksa karşı tarafta neyi tartışacaksın ki?

    Sürecin başında beri Fenerbahçe taraftarı olarak dedik ki "Adam gibi delil gösterin, suç işlediysek en ağır şekilde cezasını çekelim ama ortada delil diye gezen şeyler komik" buna rağmen "Aziz Yıldırım'ın eteğine yapışmışsınız, kurtulamıyorsunuz" suçlamasına maruz kaldık.

    Takımımıza sahip çıkma adına yürüyüş düzenledik, protesto gösterisi yaptık "utanmazlar, şikeyi savunuyorlar" suçlaması yapıldı. Bizim yerimizde desibel rekoru kıran taraftarlar olsa idi "Helal olsun zor günde bile takımlarına sahip çıktılar" diye methiyeler düzenlenirdi.

    "Aziz Yıldırım Türk futbolunun üzerindeki en büyük kötülüktü, şimdi Türk Futbolu temizleniyor" diyen adama "Lig TV den bu kadar para alabiliyorsan Aziz Yıldırım sayesinde alıyorsun. Türk Sporuna son 10 senede en çok sporcu yetiştiren ve madalya getiren takım Fenerbahçe buna ne diyeceksin" deyince yine adam gibi bir cevap alamıyorum mesela. Aziz Yıldırım'ın ne yaptıda bu kadar kötü olduğuna da cevap alamıyorum. Mafya diyorlar, kirli diyorlar, "e örnek gösterin" deyince örnek veremiyorlar. En büyük örnek Rüştü'nün dövülmesi ki onu yaptıranın da başkası olduğuna dair telefon kayıtları var.

    Kısaca;
    Artık rakip takımdan kimseyle süreci değerlendirmiyorum. Laf attıkları zamanda "kalbini kırarım konuyu kapat" diyorum. Çünkü adam gibi bir argüman getirmiyor hiçbirisi! Cevap verdiğim zaman dinlemiyor. Suçlamalarındaki çelişkiyi bulup "bak böyle diyorsun ama buna ne diyeceksin" deyince "bak orasını düşünmedim" demiyor. Demeyecek te!

    "Fırıldak" olmayan rakip istiyorum. Oturalım adam gibi konuşalım. Düşüncelerimizi "delillendirelim" ve bir sonuca varalım. Çok mu şey istiyorum acaba?

  18. sayerlack dedi ki...

    iyi ki varsınız papazın çayırı..

  19. muzminsakat dedi ki...

    gözlerinde artık o kadar büyük bir Fenerbahçe nefreti oluşmuş ki kendi oyuncularını dahi suçluyorlar. geçen gün Ferrari'yi suçlayan bir Beşiktaşlı gördüm. adamın mantığı Fenere zarar gelip küme düşecekse de bizim oyuncu da pisliğe bulaşmış olsun.

  20. samael dedi ki...

    Özür diliyerek yine topa giriyorum.

    Bu coğrafya ya bir zihniyetin hakim olduğunu ve bunun takmı veya partisi olmayacağını daha evvel bir vesileyle belirtmiştim.

    Asıl mücadele bu çirkin mantaliteyle olmalı, konu futbolsa son 15 - 20 senede köşe başlarını tutanların ve tutmaya çalışanların aslında ne oldukları iyi anlaşılmalı.

    Boynuna kadar batağa batmış, kirli bir düzen içinde bulunupta, salt kanaat doğrultusunda, kökten temizlik beklemek, ya kendi kendini kandırmaktır ya da çok büyük aymazlıktır.

    Ortak noktamız aynı renklere sevdamızda olsa, özde de fikir birliği içinde olmamız bence daha önemli.

    Teşekkürler papazın çayırı...

  21. Ertuğ Kaya dedi ki...

    Sadece objektif olmaktan ziyade, bilimsel ve akılcı olup taraflı yazılar yazabilmek daha kıymetlidir. Papaz daha ziyade bunu yapıyor. Papaz objektif mi, değil mi sorgulamak anlamsız. Bir Galatasaray yazarı "Fenerbahçe'ye haksızlık ediliyor olabilir, önce delilleri görelim" derse objektif olur. Ama zaten her aklı başında olan kişinin zaten düşündüğü şeyi söylediği için, aklı başındakilere birşey katmış olmaz. Bunu anlayamayacak fanatikler de, sadece Galatasaray'lı olduğu için, bu arkadaşa haklısın demeyeceklerine göre, onlara da birşey katmış olmuyor. Halbuki Papaz'ın yazıları birçoğumuza çok şey öğretti ve bize umut + moral verdi. Teşekkürler, emeğiniz ve enerjiniz için.

    Renktaşlarımdan mümkün mertebe genelleyici yorumlar yapmamalarını rica ediyorum. Rakip takım taraftarlarından oluşan bir grubu, tekilleştirmek aklıselim bir insan olması gereken Fenerbahçeli'ye yakışmaz. Örneğin Galatasaraylı olduğu halde fanatik olmayan, çok düzgün insanlar var. Hatta aslında çoğunluğu fanatik de değil, ama genelleyici medya, onları ve bizleri grup olmaya ve genelleme yapmaya itiyor. Mesela ben çok net bir şekilde diyorum ki, eğer bu olay bu şekilde bizim değil, Galatasaray'ın başına gelseydi, benim vicdanım sızlardı, Galatasaraylı arkadaşlarıma ithamlarda bulunmazdım. Dolayısı ile Galatasaraylıların, Fenerbahçeli fanatikler yargısız infaz istiyor dediklerinde haklı olmazlardı.

Yorum Gönder