Uğur Vardan: Objektif Radikal



Radikal de sağolsun 3 Temmuz'dan bu yana medya tarafından yapılan lince kendi çapında ciddi katkı yapan gazetelerden biri. İlk gün mahkum elbiseli Emenike resmini internet sitesinden komik resim olarak bizimle paylaşmıştı. Gerçi şike soruşturmasından önce de Jamest Gist'in uyuşturucu kullanması ile ilgili haberi 1 Temmuz tarihinde "Alma Hacettepe'nin ahını" diye verecek kadar da objektiflerdi. Hacettepe tarafından Avrupa şampiyonluğu çalınmış kulüp sanki Fenerbahçe değilmiş de Hacettepe Fenerbahçe tarafından mağdur edilmiş gibi bir manşeti atmalarını müdürümüzün değerli editörlerinin fazla David Lynch filmi izlemesine bağlamamız gerekiyor herhalde. Bu manşetle ilgili "internet editörü ben değilim ki hem o esprili başlıkları atan Fenerlidir" diye tuhaf gerekçeler sunan objektif gazetemizin sinema tutkunu spor müdürü, şike soruşturmasının sonunda Fenerbahçe düşmeyince suratından düşen bin parça bir Zeki Demirkubuz karakterine büründü.

Son yazısıyla başlayalım diyor ki Uğur Vardan:

Tabii bazen idealle gerçek aynı yerde buluşmuyor. Onlar ‘gizlilik’ nedeniyle karar vermekte zorlanıyor ama biz hiç de ‘gizlilik’ gözetilmeksizin basın yoluyla paylaşılan onca bilgi ve belge ışığında çoktan kendi kararlarımızı vermiştik. Peki bu durumda şu soruyu sormamız gerekmiyor mu, basına ‘Gizlilik’ yok, ama Etik Kurulu ve Federasyon’a var. Bu ‘gizli’ olmayan çelişkiyi bize kim açıklayabilir?
Evet baştan beri bizde bu soruyu soruyoruz Uğur Bey, çarşaf çarşaf size servis yapılan belgelere Federasyonu geçtim sanık avukatları bile neden ulaşamadı? Medyaya ne zaman belge sızdırılır, ne amaçlanmaktadır bunu bilecek kadar gazetecilik geçmişiniz var herhalde. Ama siz burdaki amacın ne olduğunu bile düşünmeden çoktan kendi kararımızı verdik diyorsanız zaten yapılacak bir şey yok. Size göre medya mahkemesindeki hükümlere göre karar vermediği için Federasyon kamuoyunu tatmin etmemiş oluyor, sevsinler kamuoyunu, sanki kamuoyu denilen şey polisin sızdırma bilgileriyle medya manipülasyonlarıyla, kopyala yapıştır konuşmalarla oluşturulmamış gibi.

Uğur Vardan şike soruşturmasının başladığı günden 2 Ağustos'a kadar medyada yapılan manipülasyonlardan, koğuş ağası oldu, çaycı oldu diye haber yapanlardan, kamuoyunu etkilemek için Uefa açıklamalarını bilerek farklı verenlerden, Rasim Ozanlar'dan Baransu'lardan hiç de şikayetçi değil. Kendisine göre 3 Temmuz'dan bu yana medyada yapılan haberler, polisin işi gücü bırakıp 19 maçta şike tespit ettik açıklaması birilerini etkilemeye matuf hareketler değil ama 2 Ağustos'taki yazısına göre Akşam gazetesinde çıkan Etik Kurulunun mahkemeyi bekleyeceği haberini Etik Kurulunu etkilemeye çalışan etik olmayan yaklaşım olarak görmüş kendisi. Şöyle buyurmuş:

Yayıncı kuruluş’. Digiturk, haklı olarak o kadar para saydığı ligin bu denli çabuk ve büyük ölçüde kirlenmesinden (tabii ki şimdiki duruma göre konuşuyorum) üzüntü duyuyor, ama sadece üzüntü duymakla kalmıyor, yaşayacağı olası bir ekonomik bozgunun da hesapları içinde boğuluyor. Bu aşamada da sanki aynı grubun üyesi olan gazete üzerinden de bir anlamda ‘Oyunu soğutmaya’ çabalıyor. Bu tavır etik mi değil mi, yorum sizin ama hedef Federasyon’un ‘Etik Kurulu’ olunca iş sarpa sarıyor. Dün Akşam gazetesinde, ‘Topu mahkemeye atacaklar’ başlıklı bir haber vardı. Bu habere göre Kozmik Oda’da bir haftadır çalışan Etik Kurulu, karar vermekte zorlanıyormuş. Ayrıca ‘Eldeki belgelerle alınacak karar, sonra telafisi imkânsız sonuçlar doğurabilir’ gerekçesiyle, meseleyi mahkeme sürecine bırakacak ve cezayı, mahkemeden çıkacak kararlara göre kesecekmiş. Özetle Etik Kurulu top çevirecek ve bir anlamda sorumluluğu üzerinden atacakmış. Haberde bu iddiaların doğruluğu için de, “Akşam’ın Etik Kurulu’na yakın kaynaklardan öğrendiği net bilgilere göre” ifadesi kullanılmış.

Dün biz de bu haber üzerine, ‘Radikal’in Etik Kurulu’na yakın kaynakları’nı harekete geçirdik ve durumun hiç de Akşam’ın yansıttığı gibi olmadığını öğrendik
Şimdi bir ay boyunca kamuoyunu etkilemek için utanmadan yalan yapan adamlar hakkında tek satır yazma, bu ülkeden futbolcu kaçırtacak kadar baskı ortamı yaratmış gazete başlıklarına karşı dilin lal kesilsin ama "Etik Kurulu mahkemeyi bekleme kararı aldı" haberine karşı Etik Kurulu'na karşı etik olmayan hareketler" diye başlık at. Bu ne yaman çelişki? Bunu hangi iyiniyetle hangi gazetecilik refleksiyle bağdaştıracağız acaba?

2 Ağustos'taki yazısından sonra operasyonun içine Galatasaray'ın girme ihtimali de bu objektif spor müdürümüzü son derece kaygılandırmış ki hemen üç gün sonra Galatasaray'a yapılan operasyonun bir gaz alma operasyonu olduğunu belirtmiş, 14 Nisan'dan önce 6222 sayılı kanuna göre suç unsuru olmayacak Fenerbahçe maçlarının neden ısrarla soruşturmaya dahil edildiğine yönelik tek satır, tek şüphe dile getirmeyen Vardan hemen hukukçulara sorup içimizi rahatlatmış.

Bildiğiniz üzere bu tür durumlarda gazetemizin ‘Nöbetçi hukukçusu Bağış Erten üzerinden, ceza hukukçularına danışıyoruz. Dün de Bağış’ın bilgilerine başvurduğu Av. Serbülent Baykan konuya ilişkin çok net konuştu: “Bu yasanın çıktığı tarihten önce hiçbir şike suçu kovuşturulamaz. Yasanın çıktığı tarihten önce ceza hukuku açısından şike suç değil. Soruşturmayı yöneten makamlar zaten bunu biliyordur. Önlerine 12 Nisan 2011 öncesinden bir belge geldiyse, bu belge deliller dosyasına konulabilir, ama suç isnadında kanıt olarak kullanılmaz.” Baykan’ın açıklaması, dünkü operasyonun ‘gaz alma’ niyeti taşıdığını doğrular nitelikte.
Galatasaray söz konusu olunca olayı hemen hukukçulara soran, gazete haberlerine göre kararımızı çoktan vermiştik demeyen Vardan söz konusu Fenerbahçe olunca hukuki prosedürü boşverip gazeteye sızanlardan zaten kararını verdiğini belirtmiş federasyonun da bu yönde karar vermesinin kamuoyunu tatmin edeceğini bildirmişti.

Şimdi bütün bunları üst üste koyduğumuzda kusura bakmasın ama ben Uğur Vardan'ın pek tutarlı bir spor müdürü olduğu düşünmüyorum, objektif bir spor müdürü olduğunu da düşünmüyorum. Birisi linç edilirken bu lince ortak olan insanların, neden linç doğrultusunda kamuoyunu tatmin edecek karar almadılar diye birilerini eleştirenlerin tutup da romantik futbol, temiz futbol geyikleri yapmasını da mide bulandırıcı buluyorum.


10 comments:

  1. hüseyin dedi ki...

    bu ülkede medyada yönetici olacaksan iki yüzlü olcaksın. şereften haysiyetten onurdan etikten bi haber olcaksın işte ozman yönetici olabiliryorsun..

  2. pureman dedi ki...

    bu ülkede birilerinin hediye ettği binlerce avroluk çantalarla gezen muhabirleri ve tanıdıklarına sorsaydı belgesiz bilgisiz de Fenerbahçenin düşmesi gerektiğini onlara söylerdi..

    Bu arada bu çantaları almayanlar acaba alanlar hakkında hiç yazdılar mı? Acaba bir louis vuitton kaç para eder, pardon kaç muabir eder Uğur?

  3. che mic dedi ki...

    zaten yakında kapanacak gazete müsveddesi,umarım gazetesi gibi kendi de batar yerin dibine

  4. barbobey dedi ki...

    tiraj rating kaygısı bir yere kadar anlaşılabilir ancak bokunu çıkarma bize özgü bir şey olsa gerek.aynı radikal gazetesi geçenlerde ölen edebiyatçı hulki aktunç için (argo sözlüğü kitabını referans alarak)'' argo nun şairi mort'u çekti''başlığını atabilen bir gazetedir.bu bakımdan spor sayfalarını da aynı bokun soyu olarak benzetirsek abes kaçmaz!

  5. samael dedi ki...

    İbrahim Seten kişisi de benim sade bir vatandaş bir taraftar olarak 6 temmuzda bildiklerimi, temmuzun 18 inde "içeriden gelen haberler kötü" diyerekten köşesinde ballandıra ballandıra anlatmıştır.

    Uğur Vardan, yukarıda ismi geçen zat-ı muhterem, zavceleri ve daha niceleri gibi "tek torna" habercilik konusunda ihtisas sahibidirler ve her ne hikmetsede karşıt görüşleri duygusallık ve fanatizim adı altında bir takım kalıplara sokmaktadırlar.

    Objectiflik ölçüleride "Hıncal Uluç" düzeyinde olunca, "tek torna" yakıştırması "cuk" oturmaktadır.

  6. Adsız dedi ki...

    vaybe senaryo eleştirmeni uğur vardana bak sen.
    aynı grubun(karamehmet holding)aynı iki şirketi(akşam ve dijitürk)üzerinden bir paralellik kurup ve akşamın; güya dijitürkün menfaatlerini korumak için-ki olabilir manipülasyon yaptığını dile getiren çok kıymetli! salon beyefendisi senaryo eleştirmeni uğur vardana benim de bi sorum olacak.

    1.acaba sayın(ki demeye pek dilim varmıyor) vardanın yazdığı ve dolayısıyla ekmeğini kazandığı radikal gazetesinin; bünyesinde bulunduğu grubun bir diğer şirketi POAŞın yaptığı yolsuzluk hakkında yaptığı manipülasyon hakkında ne düşünüyor?

  7. everestmylord dedi ki...

    bu karambol içinde aslında ilginç bir işaret fişeğini FourFourTwo çaktı. Bugüne dek Türkiye Futbol Ligi'nin gidişatı tarafından etkilenmeme iddiasında bulunan, kapak seçimlerinde belli bir takıma meylediyor görüntüsü vermemek için özen gösteren derginin, 3 temmuz tarihinden 28 gün sonra piyasa verdiği ağustos sayısının kapağına bakalım:

    http://www.fourfourtwo.com.tr/

    [link eylül ayı gelince bir sonraki kapağa geçecek]

    yoruma hacet var mı? şunu diyor 442:

    ''ulan hapı yuttuk, zaten kapanıp kapanmama çizgisi üzerinde dolanıyoruz... şimdi satışlar iyice düşecek... e dijitürk gibi 6-0'lık maçı ya da fenerbahçe posterini koyacak değiliz ya kapağa... onlar artık kaybeden... o zaman kazacak olan kim... biz ona oynayalım... bütün bu süreçten voliyi vuracak olan bariz biçimde ortada zaten... o zaman dayayalım döşeyelim şöyle bir yenilenme efsanesi... işte size önümüzdeki on yılın hegemonları!''

    oportünizm buna diyorlar değil mi...

  8. gumgumok dedi ki...

    Trabzonlusunu, Bursalısını, Cimbomlusunu, Beşiktaşlısını, Baransuyu, Uğur Vardanı, ROK'u, Tanıl Bora'yı, Erman Toroğlu'nu, Uğur Meleke'yi, Ahmet Çakar'ı, Sanem Altanı, Tarafı, Takvimi, Radikali, Sabahı, Habertürkü, Starı aynı cephede görünce kendimizi sorgulamamız gerekir diyorum. Ters yöne girmiş araba biziz galiba diyorum.

    Bunun için tekrar bakıyorum eski gazetelere. Emenike'nin para alırkenki görüntüleriyle ilgili habere rastlıyorum, Bilyoner'i Kapatalım manşetini görüyorum, bülent uyguna beyaz tahtada taktik verildiğini okuyorum, Uefa'nın %1 bile şüphe varsa düşürün dediğini okuyorum, Şenez Erzik'in Uefa'nın bu işin peşini bırakmayacağını söylediğine rastlıyorum, son 5 maçın sonucunun bilindiğini yazdıklarını görüyorum. Avukatlara verilmeyen ifadelerin, belgelerin gazetecilere verildiğini; emniyetin bulduğu şeyleri kendince delil olarak kabul ettiğini, silah bulma görüntülerini Aziz Yıldırım'ın evine girme görüntüleriyle birleştirdiklerini hatırlıyorum. Uğur Vardan'ın, Tanıl Bora'nın, Uğur Meleke'nin "amansızca temiz futbolu seviyoruz biz. en temiz futbol isteyen biziz. bu operasyon futbolumuzu derin uykusundan uyandırabilecekken, fırsatı teptiniz; haddini bildirmediniz, düşürmediniz kibirli, bol paralı, makyavelist başkanlı kulübü" odaklı yazılarını görüyorum.

    Biz de güzel ve temiz futbolu seviyoruz Uğur Vardan, Tanıl Bora, Uğur Meleke. Aramızda Liverpool'u, St.Pauli'yi, B.Dortmund'u, St.Etienne'i destekleyen; Fenerbahçeyi Lefterli, Bartulu, Fikretli efsanelerle öğrenen; sokak maçlarında kendisine Rıdvan, Aykut, Oğuz ismini takan; Belozoğlu'nu saha içinde verdiği onca mücadelesine rağmen bir türlü çubukluyla özdeşleştiremeyen; Bilica'nın hazırlık maçında bile olsa kaptan olmasını hazmedemeyen; 'Fenercell abonelerine öncelik' türü reklam ibarelerini görünce içi acıyan; Aykut'u takımdan gönderen Ali Şen'i efsane başkan olarak görmeyen yüzbinlerce taraftar var. Bizler eğer şikeyi 'varsa da örtmeliyiz' çabası içine girersek, hayatımızdaki bu büyük sevdayı kendi ellerimizle gömmüş olacağımızın farkındayız. Derdimiz, ileride çocuklarımıza bırakacağımız imzalı formaların, maç biletlerinin, çektiğimiz fotoğrafların hikayelerini anlatırken; bu hikayeleri şüphe duymadan anlatmak, çocuklarımıza da sevdamızı gönül rahatlığıyla miras bırakmaktadır.

    Biz, son 1.5 aydır hem kişilerin hem de ilgisi olmaması gerekmesine rağmen camiaların bir kamuoyu mahkemesi kurdurularak yargılandığını görüyoruz. Sizden de, ortada bırakın adil yargılamayı, henüz yargılama bile olmadığını farketmenizi istiyoruz. Tutuklanan, henüz yargılanmayan ama şimdiden 'damgaladığınız' kişilerin aileleri, itibarları, gelecekleri olan birer insan olduklarını görün istiyoruz. Bu kulübün paradan, tesislerden, kişilerden ayrı bir ruhu var, anlayın istiyoruz.

  9. fishersad dedi ki...

    sürekli bir yanlış algılama var. anlamaya çalışıyorum. fenerbahçeli taraftarlar arasında bir kısmı "şike yapmış ise düşsün" fikri. elbette doğru bir düşünce. futbolumuz için evrensel spor için en doğru cümle belkide. bu düşünce içerisideyken kocaman bir ANCAK ve virgül gerekiyor. çok temel verilerimiz var elimizde yada inançlarımız;
    1- türk futbolunda şike olmuştur, teşvik verilmiştir.
    2- türk futbolunda (gönül şikesi dahil) şike yapmayan kulüp neredeyse yok gibidir. belki dün kurulmuş amatör bir kulüp takımı henüz resmi bir müsabakaya çıkmadıysa fırsat bulamamıştır.
    3- 6222 sayılı yasa yürürlüğe girecekken (üstelik girdikten sonra) cezaların müthiş ağırlığı göz önüne alınacak olursa bir şampiyonluk için, yada 100 milyon dolar için bile, bu tür bir riskin alınamayacağıdır. kaldı ki bunlardan biri de "hukukçudur".
    4- asimetrik medya linçi sürerken, bazı taraf (yada taraf olmayanların) ortaya çıkıp açıklaması ve bu linçi desteklemesi ortadadır.
    şimdi yukarıda bir ANCAK yazmıştım. evet şike yapan düşürülmelidir ancak bu durum çok farklı. Siz (fenerbahçe şike yaptıysa düşürülsün diyen fenerbahçeli taraflar taraftarlar) bunu söylerken sadece 2010-2011 şampiyonluğunu kaybedeceğinizi düşünüyorsunuz. ama durum öyle değil. kanalturk'te ziya şengül ağlarken ve yukarıdaki doğru cümleyi telaffuz ederken bir taraftan da "104 yıllık edebiyatı" "şerefli şampiyonlukları" ayrı tutmaya özen gösteriyor güya. Bak güzel kardeşim. çakallar, leş kargaları bu durumda bile boş durmuyorken, olası bir küme düşme (şikenin ispatı) durumunda ne senin 17 şampiyonluğun kalır, ne lefterlerin, ne can bartuların, ne selçuk yulaların, ne övündüğün 104 yıllık geçmişin. UYAN VE KENDİNE GEL! belki hukuk açısında dil uzatılamayacak bütün bunlara ama daha şimdiden taraftar bloglarında fenerbahçe ismiyle ilgili yakıştırılan sıfatları okumaktan, cevap yetiştirmekten bi hal oluyoruz, moralimiz sıfıra iniyor. bu ortam "emin olun" "eğer böyle bir karar çıkarsa" yıllar boyu sürecek bir kara propagandanın başlangıcı olacak. geçtim fenerbahçenin kurumsal kimliğini, ne spor barışı kalacak, ne de yeni nesil fenerbahçe taraftarı. şimdiye kadar süregiden kara propaganda yanında devede kulak kalacak. net söylüyorum böyle bir şey gerçekleştiğinde çok değil 10 yıl sonra bir deplasmana giderken "can güvenliği olmayacak" çocuklarımızın.
    biz temiziz temiz futbol isteyoruz diyen (en az fenerbahçe kadar kirli olan bu) fetişistler bu medya gücü ile, bu gözü karalık ile, bu çirkin-iğrenç fikrleri ile GELECEĞİMİZİ KİRLETMEK İÇİN BİR KIVILCIM BEKLİYORLAR. bütün yaygara bu aslında, şu an ağızlarından çıkan her PROVOKASYON'un amacı bu. yine söylüyorum bu ceza alınırsa NE GEÇMİŞİMİZ KALACAK, NE BUGÜNÜMÜZ NE DE GELECEĞİMİZ!. yeni nesil hedefte. ben torunumun 3 boyutlu televizyonda fenerbahçe maçı izlerken "geçmişte de böyleydi bunlar" bilincinde olmasını istiyorum. TEHLİKENİN FARKINDAMISINIZ? ¿ZINISIMADNIKRAF NİNEKİLHET

  10. gerilerden gelen kemalettin dedi ki...

    eline sağlık Fatih.
    uğur vardan'ın son yazısında cenk tarhan olarak vaktim olduğunca iki tane yorum yazmıştım. biz ne yazarsak yazalım bu histerik halden kendini kurtarabileceğini sanmıyorum gerçi.

Yorum Gönder