Calciopoli'de ne oldu, ne oluyor ve Türkiye'ye örnek olabilir mi?



NEDEN CALCIOPOLI?
Türkiye'de şike soruşturması devam ederken sürekli olarak İtalya'da 2006 yılında başlayan ve hala devam eden Futbolda şike skandalı (Calciopoli) örnek verildi. Basında yer alan görüşlere göre İtalya'da "Juventus, A.C Milan" ve bir kaç takım şike yapmış, İtalyan futbol federasyonu da "delikanlı" bir tutumla "hızla" olaya müdahale ederek çabucak bir karar vermiş ve adaleti tesis etmişti. Bunun ötesinde de Calciopoli hakkında pek bir şey bilinmiyordu. Biz de bu sebeple Calciopoli'yi araştırdık. Araştırınca gördük ki Calciopoli hiç de Türkiye'ye örnek olamazdı, şayet olacaksa da ancak kötü bir örnekti. Nedenlerini, Goal.com Serie A ve Uluslararası bölümü yardımcı editörü Carlo Garganese'nin Türkçe'ye çevirdiğimiz ve aşağıda yer alan yazısında bulacaksınız. Gerçekte Juventus'un şike suçlamalarından beraat ettiğini, yüklenen tüm suçlamalardan aklandığını ve daha nice durumu okuduğunuzda da Calciopoli'yi örnek gösterenlerin ne beklediğini daha iyi anlayacaksınız. İpucu verelim: Adalet değil.


15 Haziran 2011 tarihinde İtalya Futbol Federasyonu (FIGC) eski Juventus başkanı Luciano Moggi ile Antonio Giraudo'ya hayat boyu futboldan men cezası verdi. Bir kaç salise içerisindeyse, websiteleri, bloglar, forumlar ve taraftar sayfaları aklı karışık ve yetersiz bilgiye sahip insanların histerik çılgınlığı ile doldu. Oysa ne olduğunu ve bunun ne anlama geldiğini bilmiyorlardı.

Gerçekte bu yeni gelişmeler karşısında verilmiş yeni bir karar ya da önceki suçlamaların onaylanması değil. Bunun ne anlama geldiğini, şu anki durumun ne olduğunu anlamak ve yanlış anlamaları bertaraf etmek için, biraz geçmişe bakıp Calciopoli'yi tekrar incelemek lazım.

2006 yazında, Moggi ve Giraudo, spor mahkemesinde süren 3 haftalık bir yargılama sonrasında 5 yıl boyunca futboldan men edildiler. Karara göre bu 5 yıl içerisinde herhangi bir tarihte şahısların cezası hayat boyu men cezasına çevrilebilirdi.

Gerekçeli karar hala FIGC'in internet sitesinin arşiv bölümünden download edilebilir. Kararda, incelemeye alınan konuşmalar ve ilgili delillerde Şike, şikeye teşebbüs suçlarıyla ilgili 6. Madde yönünden hiçbir hukuka aykırılığın tespit edilemediği yazıyor. Karara göre sezon adil ve yasal. Ancak eski Juventus direktörlerinin hal ve hareketlerinden hakem atamalarını yapan Gianluigi Pairetto ve Paolo Bergamo ile olan ilişkilerinden dolayı belirli bir "fayda" elde edebilecekleri ifade ediliyor. Buna karşın, belirli bir hakemin belirli bir maça atanması yönünde hiçbir talebin gelmediği, hiçbir ayrıcalığın istenmediği tespit edilerek, Juventus direktörleri ile hakemler arasında da herhangi bir görüşmeye rastlanmadığı ilan ediliyor.

[Yazıya bu noktada ara verip küçük bir bilgi vermek lazım. Juventus ile ilgili karar verilmeden önce FIGC'in başkanı değişti. Göreve yeni gelen eski Inter ikinci başkanı ve Italia Telecom yönetim kurulu üyesi Guido Rossi'de hemen bir madde oluşturarak hakemleri atayanlar ile yapılan telefon görüşmelerin birden fazla olması halinde şike konusunda delil bulunmasa bile bu kişilerin maç ayarlamaktan dolayı itham edileceği ve cezalandırılacağına yönelik bir düzenleme yaptı. Guido Rossi bugünlerde Inter'in bu hükme aykırılık teşkil eden fiillerinin üstünü kapatmakla da suçlanıyor] (bkz: target striker | aslında ne oldu?)

Bu noktada şunu belirtmek lazım, dünya medyasının bazı bölümleri o kadar cahil ki, hala "Moggiopoli" olayını bir "şike skandalı" olarak lanse ediyorlar. Halbuki verilen orjinal karara göre, Moggi'nin şike yapmadığı ve herhangi bir müsabaka sonucunu etkilemediği kesinleşti.

Bu cezadan sonra, Moggi'ye karşı iki suçlama daha yer yüzüne çıktı. İlkine göre Moggi GEA oyuncu ajansını kontrol ediyordu (futbol oyuncuları ve menejerlerinden oluşan bir konsorsiyum) dolayısıyla kimin, hangi takımda oynayabileceğine karar veriyordu. İkinci suçlamaya göreyse Moggi, kendisine ait gizli bir iletişim ağına sahipti ve yurt dışındaki şahıslardan aldığı destekle yabancı SIM kartlarını kullanıyordu.

Juventus avukatı Cesare Zaccone, bu karara karşı sivil mahkemelerde açılabilecek bir davaya ilişkin temyiz başvurusunu hazırladı ancak kulüp FIFA ve UEFA tarafından baskı altına alınarak, uluslararası futboldan dışlanmakla tehdit edildi. Böyle olunca da takım küme düşürüldü.

[Bir not daha, İtalya'daki yargılama ile Türk yargılaması büsbütün farklı. Türkiye'de yargılama iki ayaklı. Birincisi 6222 sayılı kanuna göre HSYK tarafından görevlendirilmesi icap eden ancak hala görevlendirilme yapılmadığı için faaliyet göstermeyen spor mahkemesinde ikincisi ise disiplin yargılaması olarak TFF bünyesinde yapılmalı. Halbuki mevcut durumda spor mahkemesi kurulu olmadığı için özel yetkili bir ağır ceza mahkemesi davaya bakmakta. Dolayısıyla ceza yargılaması temyiz edilebilir. Buna karşın UEFA ve FIFA disiplin yargılamasının sivil mahkemelere taşınmasına karşı. Nitekim Türkiye de bu sebeple, anayasal olarak TFF'nin sürdüreceği disiplin yargılamasının herhangi bir idare mahkemesine taşınmasını imkansız kılan bir düzenleme yaptı. Yazıda bahsedilen "baskı" bu yönde bir baskıdır.]

Yukarıdaki suçlamalarla bağlantısız bir suçlamada ise, Moggi iki oyuncunun (Blasi ve Boudianski) transferinde usulsüzlük yaptığı, oyuncuları şayet kendi satış hükümlerini kabul etmezse yedek kulübesinde çürüteceğini söyleyerek tehdit ettiği yönündeki iddialardan dolayı bir senelik bir ceza aldı. Blasi bir süre önce herhangi bir davranışta bulunmasını telkin eden herhangi bir tehdit veya öneri almadığını itiraf ederken, Moggi de karara karşı temyize gitti.

Spor Mahkemesinde süren 5 yıllık yargılamada, Moggi Calciopoli'yi ilgilendiren 4 ayrı davaya maruz kaldı, bu davaların sonuçlanan 3 tanesinde, hepsinde, Moggi kazandı. Muhasebe kayıtlarında usulsüzlük yaptığı, yabancı SIM kartlarla gizli bir iletişim ağı kurduğu ve oyuncu ajansını kontrol ettiği yönündeki suçlamaların tamamı asılsız çıktı.

Spora karşı ahlaksızlıka irtibat konulu dava hala Napoli'de devam ediyor. Bu davanın başında Moggi ve Giraudo'ya kendilerini savunma veya doğrudan bir karara razı olma seçeneği sunuldu. İkinci seçenek kabul edilirse, yeni kanıtlar sunulmayacak ve 2006'da yer alan kanıtlar üzerinden hüküm tesis edilecekti. Giraudo doğrudan kararı seçti ve hemen 3 yıllık bir cezaya çarptırıldı. Bu ceza karşısında şaşkına dönen Giraudo hemen temyiz için başvurdu ve yeni kanıtların sunulmasını böylelikle kabul etti. Moggi ise, kendini savunmayı tercih etti ve bir sene önce davada çok önemli bir kırılma yarattı.

Süregiden dava ve duruşmalarda aşağıda yer alan tüm iddiaların yalan / iftira ve gerçek dışı olduğu mahkemeler tarafından tespit edildi.

- Hakemleri soyunma odalarına kilitlemek,
- Hakem seçim usullerini kontrol etmek,
- Hakemleri etkilemek,
- Rüşvet,
- Aşırı değerli hediye vermek,
- Oyuncu ajansını kontrol etmek,
- Muhasebede usulsüzlük yapmak,
- Takip edilemeyen bir iletişim ağı kurmak,
- Şike,
- Şike teşebbüsü,
ve dahası,

Ortada kalan tek şey, Moggi ve Giraudo'nun hakemleri atayan Bergamo ve Pairetto ile olan ikili ilişkileri sebebiyle bir ayrıcalık yaşadıklarına yönelik spor mahkemesi teorisi. Teoriye göre bu her ne kadar taraflara gerçek bir avantaj sağlamasa da, bu durumun varlığı tehlikeli ve sportmenliğe yakışmayacak bir olgu olarak gösteriliyor. İtalyan Futbol Federasyonu da bu teoriyi, ciddi bularak, eski direktörlerin 5 senelik futboldan men yasaklarını hayat boyu menne çevirdi. Başsavcı Giuseppe Narducci mahkeme salonunda şöyle diyordu: "İster beğenin ister beğenmeyin, hakem tayin edicilerle, diğer takım direktörleri arasında tek bir görüşme bile yok"

Yoktu. Bir sene öncesine kadar.

Luciano Moggi'nin avukatları, süre giden duruşmalar boyunca, hakem tayin edicilerle diğer takımların yöneticileri ile diğer takımların yöneticileri ve başka takımların teknik direktörleri arasında gerçekleşen onlarca değil, yüzlerce değil, binlerce konuşmayı açığa çıkardı. Konuşmaları yapanlar arasında Inter'in de yöneticileri bulunuyordu. Bütün konuşmalar "suçla mücadele edilmeyen" ve sonucunda Juventus'un cezalandırıldığı dönemde gerçekleşiyordu. Çünkü 2006 disiplin yönetmeliği, hakem tayin edicilerle yöneticiler arasındaki dialogu yasaklamıyor hatta lig yöneticileri takımlar ile İtalya Hakem Komitesi (AIA) arasındaki iyi ilişkilerin devam etmesi için bu görüşmeleri destekliyordu.

Ortaya çıkan görüşmeler her zaman suç şüphesi uyandıracak bir içeriğe sahip değildi. Ancak var oluşları bile Juventus'un bir "ayrıcalığa, istisnai bir hale" sahip olduğu yönündeki teoriyi çökertiyordu. Bu noktadan sonra herhangi bir yöneticiden herhangi bir suçlayıcı açıklama duyulmadı. Moggi'nin avukatları tarafından fas edilen yeni konuşmalar ise diğer takım yöneticilerinin belirli hakemlerin maçlarına tayin edilmesini talep ettiklerini, doğrudan hakemlerle görüştüklerini, hakemlerle gizli toplantılar yaptıklarını gösteriyordu.

Bu durum iki açıdan büyük bir öneme haiz. 2006 yılında verilen karara gerekçe olan ve hali hazırda geçerli gibi duran tek argüman (hakem atayıcılarla müstesnai bir ilişki sahibi olmak) bütünüyle çürüdü. Moggi, Giraudo ve Juventus'un bir cadı avına maruz kaldıklarına yönelik teori ise geçerlilik kazandı.

Şayet bütün bu konuşmalar kayıt altına alındıysa o zaman spor mahkemesine neden sadece Juventus ile ilgili olanlar sunuldu? Neden diğer takımların yaptığı konuşmalar 5 yıl boyunca saklandı?

Ekim 2010 tarihinde, Milan'da, Telecom Italia'ya karşı açılan bir sanayi casusluğu davasında, "cadı avı" teorisini güçlendirecek çok ciddi deliller ortaya çıktı. Pireli Başkanı, Inter ve eski Telecom TIM Italya Yöneticisi Marco Tronchetti Provere, eski bir Telecom çalışanı olan Caterina Plateo'nun iddiasını doğruladı. Provero'nun doğru olduğunu beyan ettiği iddia şuydu: "Telecom Italia, futbol dünyasını izlemiş, Inter yararına casusluk yapmıştır."

Bu açıklamalar Napolide Luciano Moggi aleyhine devam eden davaya da sunuldu. Calciopoli'nin baş savcısı Attilio Auricchio, Moggi'nin avukatları tarafından çapraz sorgulamaya alındığında, "2006 yılında spor mahkemesine delilleri sunmadan önce bazı delilleri bilinçli olarak karartığını" ifade etti. Başsavcı, başka takım yöneticilerinin hakem tayin edicilerle görüştüğünü gösteren binlerce konuşmayı bilinçli olarak ayırmış ve bir kenara atmıştı.

Bu da bizi tekrar Moggi hakkında verilen hayat boyu futboldan yasaklılık kararını incelemeye götürüyor. Bu karar ne anlama geliyor ve neden verildi?

Napoli'deki yargılamanın çok kısa bir süre sonra sonuçlanacağı belli. Bu sebeple İtalya Futbol Federasyonu'na bu yargılamanın sonucunu herhangi bir karar almadan önce beklemesinin daha yararlı olup olmayacağı çok ciddi bir şekilde soruluyor. İtalya Futbol Federasyonu ise bu sorulara 6 Haziran tarihinde aceleci bir cevap verdi. Federasyona göre, Federasyon hızlı bir karar vermeliydi ve 2006 yılında davaya bakan spor mahkemesinin yerini alan sivil mahkemede ortaya çıkan hiçbir gelişmeyi de dikkate almayacaktı. Bir başka deyişle, Giraudo ve Moggi hakkında verilen 5 senelik futboldan men yasağını hayat boyu yasağa çevirme kararı, manipüle edildiği veya gerçek dışı olduğu ortaya çıkan delillere dayanılarak verilecekti.

Bunun mümkün olmasının tek bir dayanağı var, hayat boyu men kararı için yeniden bir muhakeme gerekmiyor. Hiç kimse İtalya Futbol Federasyonunu 5 sene süren bağımsız mahkemedeki gelişmeleri dikkate almaya zorlayamaz. Bu sebeple, tek bir kalem oynatışla, 5 senelik hayat boyu yasaklılık kararını hayat boyu menne çevirebilir. Moggi, kararı, bütün Calciopoli davasını yeniden ele almak istediğini beyan eden Italya Olimpik Komitesi'ne (CONI) taşıyacağını beyan etti.

Peki bu Serie A taraftarları için ne ifade ediyor?

Dürüst olmak gerekirse hemen hemen hiçbir şey. 74 gibi hassas bir yaşta Luciano Moggi'nin kariyerine yeniden başlamayı düşünüp düşünmeyeceğini herkes değerlendirmek zorunda. Şayet istese bile Juventus ezeli rakipleri John Elkann ve Luca Cordero di Motezemolo'ya teslim edilmişken bu olmaz. Moggi yüksek mahkemelerde süren davaları kazansa dahi, futbola veya Juventus'a geri dönmesi Alis Harikalar Diyarı kadar gerçekçi.

Bu da bir kere daha İtalya Futbol Federasyonu'nun ciddiyetinin sorgulanmasını sağladı. Gerçek dışı olduğu ortaya çıkmış veya manipüle edilmiş delillere yaslanarak acele kararlar vermekten çekinmeyen Federasyon, bir ay sonra sonuçlanacak bir dava için bu kadar hızlı hareket ederken, onlarca dosya hala görüşülmeyi bekliyor veya sümen altı ediliyor.

Örneğin Genoa Başkanı Enrico Preziosi'nin 5 senelik futboldan men cezası da hayat boyu men cezasına çevrilebilirdi. Preziosi 2003 - 2004 Serie B sezonunda şike yaptığını itiraf da etmişti. Ancak bu durum sümen altı edildi. Neden? Preziosi'nin futboldan yasaklıyken Dieogo Milito ve Thiago Motta'yı Inter kulübüne satması da, belgeler son derece sağlam olsa da hala "görüşülmeyi bekliyor." Şüphesiz bu davranışlar da kamuoyu tarafından gözleniyor ve dikkate alınıyor.

Bugün (Federasyonun itibarında)ortaya çıkan zarar sanıldığının aksine Federasyonun kendine yaptığı bir zarar. Mevcut kararların İtalya futbolunda bahis skandalı esnasında verildiği düşünülürse, Federasyonun kendi ürününü temiz tutma konusundaki yeterliliği tartışmaya açık. Bırakın Luciano'nun ismini, Federasyon vermiş olduğu kararla kendi ismini temizleme şansını dahi kaçırmış olabilir.


10 comments:

  1. Ertuğ Kaya dedi ki...

    Teşekkürler, emeğinize sağlık. Başarılı bir takımın önünün nasıl kesildiğini ve yıllarının çalındığını üzülerek görüyoruz.

    İşin kolayına kaçan FIFA ve UEFA da bence düzene alet oluyor. Zaten Target Striker'daki yazıda belirtildiği gibi, federasyon başkanının seçilmeyip atanmasına karışmamaları da bunu doğruluyor. Bizim federasyon başkanının da sözde seçildiğini özde atandığını hatırlatmakta fayda var.

    Umarım Juventus, tüm bunların hesabını sorabilir ve umarım bizim yıllarımız Juventus'unkisi gibi çalınmaz.

  2. Sarı Lacivert Çubuklu dedi ki...

    Yazıdan anlaşılan şu İnter belirli yerleri ele geçirmiş ve masa başı başarılara kavuşmuş.Juventus'un önünün nasıl kesildiği çok güzel anlatılıyor.Peki şimdi ne olacak Juventus'un elinden alınan şampiyonluklar geri mi verilecek?Diyelim ki geri verildi o takımın Seri B'de oynaması sebebiyle düştüğü maddi zararları ve kazanması muhtemel şampiyonlukların karşılığı ne olacak?Hepsini geçtim Juventus taraftarının uğradığı manevi zararı kim nasıl karşılayacak?Aynı şeyler bugün bizim ülkemizde de yapılmaya çalışıyor.Bazıları mahkeme kararından korktuğu için mahkemenin beklenmemesi gerektiğini sürekli dile getiriyor.''Çok ciddi deliller var'' diye ortada dolananların asıl amacı FENERBAHÇE'yi de bir an önce Juventus konumuna düşürmek...

  3. fishersad dedi ki...

    iddiaya göre "GALATSARAY SPOR KULÜBÜ HÜKÜMETE OLAN DİYET BORCUNU ÖDÜYORMUŞ"

  4. samael dedi ki...

    "Çok ciddi deliller" durumu Juve içinde geçerliymiş demek.
    Teşekkürler papazın çayırı.

  5. FBlackmamba dedi ki...

    Bu ne abi yha juve'nin hali bizden betermiş.Nrdr hukuk nerde adalet bu kadar göstere göstere italyanın en buyuk kulubunu bitirmişler.
    Yanlız takıldığım birşey var tv de bu olayla ilgili bugune kadar izlediğim bütün programlarda calciopolide bu kadar çabuk karar verilmesine neden olan moggi' nin itirafları diyolardı.Hatta Gültekin Onay'da söylemişti bunu.yazıda bununla ilgili bişi yoktu eğer kaçırdıysam kusrabakmayın
    Ayrıca Juve bundan sonra benim gözümde kardeş takımdır
    FORZA JUVE!!

  6. aethewulf dedi ki...

    o da yalan, moggi işin başından beri bütün suçlamaları reddetmiş.

  7. FBlackmamba dedi ki...

    Bizim basın yine olayı adam gibi öğrenmeden,araştırmadan yalan yanlış haber veriyo yani şaşırmadım

  8. Adsız dedi ki...

    juventus hisseleri fiat ait midir? eğer fiat'a ait ise juventus düştükten sonra fiat devlet destekli milyar dolar/avro gibi kredi almış mıdır? juventus'un haklarını yeterince savunmaması karşılığında fiat'a italyan hükümeti "kıyak" geçmiş midir?

    arkadaşların bilgisi olan varsa lütfen aydınlatsın. teşekkürler...

  9. uzerindeyuregindenbaskamuskatasimayan dedi ki...

    daha ilk günlerde burda da ekşi'de de yazdık.

    aziz yıldırım vb'sının suçlu olup olmadığı gerçeğinden bağımsız olarak bu operasyonun futbol içi iktidar mücadelesinin bir parçası olarak planlandığına delalet eden pek çok bulgu var.

    temizlenme iddiası aslında operasyonun hedefi değil yan (collateral) etkisi.

    zira fb taraftarı dışında hemen herkes kendi vicdanını bu yalan üzerinden temizlemeye psikolojik olarak hazır.

    - operasyon mayıs sonu - haziran başı yapılabilecekken neden futbol federasyonu seçimleri beklendi.

    - m. ali aydınlar ismi ortada yokken seçimlere 15 gün kala ts, gs, bjk bu isim etrafında nasıl bu kadar hızlı birleştiler ve o güne kadar adaylığını açıklayanlar neden birdenbire adaylıktan çekildiler.

    - operasyon organize suç iddiası ile yasanın çıkmasından çok önce başlamışken neden bugüne kadar operasyonun merkezine yerleştirilen aziz yıldırım'ın kurduğu suç örgütü hakkında yeterli eylem ve yapılanma delili sunulamadı.

    - kaleci korcan'ın ve sivas maçının (yeterli delil olmamasına rağmen) hedef seçilmesinde aziz yıldırım'ın yanına mecnun odyakmazın (sedat peker yakınlığı dolayısıyla) iliştirilmesi ihtiyacı mı ağır bastı.

    - resmi makamların ısrarla aziz yıldırım'ı itibarsızlaştırmak adına belirli medya kanallarına çarpıtılmış bilgi sızdırmasında amaçlanan ne ?

    (varsa) suçluluğu açığa çıktığında sınırlı fb taraftarı dışında kim aziz yıldırım'ın eylemlerine destek çıkmak ister ki.

    elde yeterli delil varsa neden bu kadar gözü dönmüş bir linç psikolojisi yaratılmaya çalışılıyor ?

    - neden ısrarla futbol beklemez, idari cezalar ayrıdır argümanlarıyla bir suçüstü ya da açık maddi temin delili ortada yokken hızla karar aldırılmaya çalışılıyor.

    -operasyon sırasında zirve olsun küme düşme olsun içinde iddia barındıran tüm müsabakalar ve takımlarla ilgili dinleme yapıldı mı ?

    - dinleme bulgularının büyük çoğunluğunun fb ile ilgili olması sadece bu tür aktivitelere en çok fb'nin başvurmasından mı kaynaklanıyor yoksa operasyonu yönetenler merkeze aziz yıldırım'ı aldıkları için özellikle onunla ilgili olanlar mı ortaya seriliyor.

    örn:

    bjk başkanının sağ kolu konumundaki asbaşkan, klüp müdürü ve klüp teknik direktörünün telefon konuşmalarından dolayı tutuklandığı bir operasyonda başkanın bu kadar merkezi konumdaki kişilerle bu konularda hiç telefon görüşmesi yapmamış, bu konulardan hiç haberdar olmamış ihtimali var mı?

    yoksa bilgi var da medya desteği vb sebeplerden arada zımni bir anlaşma mı var ?

    bu sorular daha akıp gider ve elbette bu soruları canlı tutarak belge ve analiz üretmeye devam etmak gerekiyor.

    bu arada değerli görülen belge ve bilgilerin sayısı artarsa ingilizce çeviride yardımcı da olabilirim.

    bilginize.

  10. Ertuğ Kaya dedi ki...

    Hasan, dilim döndüğünce özetleyeyim. Juventus, FIAT'ın kulübü. FIAT'ın CEO'su aynı zamanda Ferrari'nin de CEO'su. FIAT'ın başkanı ölüyor ve yerine geçmesi en kuvvetli aday, yerine Juventus'un şike ile suçlanan başkanı. Ama FIAT'ın CEO'su Juventus'un başkanını istemiyor, ama adam en güçlü aday olduğu için onu uzaklaştırmak ancak ekstra bir durumla mümkün olabilir. Bu yüzden Inter'in sahibi ile anlaşıp, Juventus'a komplo kuruyor. Bunun için Italya'nın en büyük telekominikasyon şirketi ve spor gazetesini kullanıyor. Bu iki kurumun yönetiminde Inter'in eski ikinci başkanı var. Ayrıca bir şekilde federasyon başkanlığına Inter'in eski 2. başkanı atanıyor. Bu başkan delil olmadan Juventus'u bitiriyor. Karşılığında Ferrari, Inter'in sahibinden sponsorluk desteği alıyor. O sezon 3. olan Inter şampiyon ilan ediliyor. Juventus'un 2 şampiyonluğu siliniyor. Juventus UEFA'dan ciddi baskı gördüğü için karara itiraz edemiyor.

    5 yıllık mahkeme sürecinde, Juventus'un küme düşürülmesine yol açan suçun 11 kulüp tarafından yapıldığı, hatta en çok Inter tarafından yapıldığı ortaya çıkıyor.

    Yani tüm bu temiz futbol operasyonu FIAT'ın başına geçecek ve geçmeyecek kişinin ayarlanmasından ve sahada kazanamayan bazı kulüplerin fırsattan istifade edip, saha dışında kazanmasından ibarettir. Bizdeki olaylarla ciddi benzerlikleri bulunmaktadır.

    Tamamlayıcı yazı için: http://targetstriker.blogspot.com/2011/08/aslnda-neler-oldu.html

Yorum Gönder