Şu Dondurma Meselesi



Şimdi medyayı ve bizi meşgul eden bir mesele var. Dondurma meselesi. Şimdi bu dondurma meselesine biraz eğilmek lazım, çünkü dondurmada da absürd bir şeyler var.

Önce olay kamuoyunda nasıl yer buldu ona bakalım:

"*19.05.2011 günü saat:13.41’de Ali KIRATLI’nın (532 ******) Ümit KARAN’ı (532 ******) aradığı; (Kayıt sıra No:00000)
Ali’nin “Ben yarım düşeceğim oraya,…,He he yarın düşerim şeye uğrarım dondurmamı dondurmacıda bırakırım tamam abiciğim" dediği, Ümit’in “Şey yapacağım çünkü ... söyleyeceğim” dediği, Ali’nin sıkıntı olmadığını belirttiği tespit edilmiştir.

Soruldu: Dondurma olarak bahsettiğiniz şeyin para olduğu, söz konusu parayı teşvik primi faaliyetleri çerçevesinde Ümit KARAN’a vereceğiniz anlaşılmaktadır.
* Söz konusu durumla alakalı açıklayıcı olarak ifadenizi veriniz.
CEVAP: Dondurma diye bahsettiğim şey normal dondurmadır. Şifreli olarak kastettiğim herhangi bir illegal durum yoktur."



Şimdi böyle bakınca gerçekten absürd bir şey var. İnsan dondurmacıya dondurma bırakmaz. Ama diğer yandan bu bir telefon görüşmesi, başı yok, sonu yok, bu dondurma muhabbeti nereden başlamış anlayamıyoruz. Polis buna teşvik diyor, ardarda okuyunca herhalde teşvikten bahsediyorlar diyoruz, diyorlar, deniyor.

Halbuki,

bak şimdi:

*23.03.2011 günü Saat:20.48’de Ali KIRATLI’nın (532 ******), Ümit KARAN’ı (532 ******) aradığı; (Kayıt Sıra No:……)
Ali’nin “Bitti mi işin… Yeşilköy e geleyim” dediği, Ümit’in “Tamam o şey var ya… Dondurmacı” dediği, Ali’nin “Geçen geldiğim mi…Tamam ben de oraya geçiyorum” dediği tespit edilmiştir.


23.03.2011 19.05.2011'den önce değil mi?

Şimdi bir daha bak,

13.05.2011 günü Saat:18.36’de Ümit KARAN'a (532 ******), Ali KIRATLI'nın (532 ******) gönderdiği mesajda; (Kayıt Sıra No:……)
"am gecıcem bulusurz dondurmacıda krdm" yazdığı tespit edilmiştir.


13 Mayıs da 19 Mayıs'tan önce değil mi? Evet.

Ne anladık?

1- Ümit Karan ile Ali Kıratlı Yeşilköyde bulunan bir dondurmacıda bir çok defalar buluşmaktadır.
2- Aralarında dondurmacıda buluşmak üzere çeşitli defalar görüşmüşlerdir.

Zaten Ali Kıratlı da Ümit Karan da aile dostu olduklarını söylüyorlar. Görüşmelerinde bir şey var mı? Yok.

Peki son muhabbeti ekleyelim,

Bundan ne çıkabilir? Ali Kıratlı ile Ümit Karan daha önce yaptıkları gibi bir dondurmacıda buluşmak üzere sözleşmiş olabilirler.

Ali Kıratlı'nın "şeye uğrarım dondurmamı dondurmacıda bırakırım" ifadesi ne manaya geliyor?

Adam gerçekten de dondurmasını bitirmeden sürekli kalkıyor ve bu iki şahıs arasında bir şakalaşma konusu oluyor olabilir mi? Olabilir. Ben de her gittiğimiz yerde içeceğimin sonunu bırakırım ya da son dakikada içerim.

Veya belki Ali Kıratlı çapkınlık yapıyordur? Veya Ali Kıratlı bir escort ile anlaşmıştır onu kastediyordur veya silahını dondurmacıda bırakacaktır veya eroin kaçakçısıdır Veya çok büyük bir suçun peşindedir, hepsi olabilir mi? Olabilir.

Ancak yarım yamalak, bir parçası geçmiş konuşmadan biz bunları anlayabiliyor muyuz? Anlayamıyoruz. Neden? Çünkü kontekst yok. Konuşmanın başına sonuna hakim değiliz, göremiyoruz. Bundan 3 ay önce yapılan bir telefon konuşmasının kaydı böyle parça parça yüzüne okunan bir insan da, bu parçalardan konuşmayı hatırlamıyor olabilir mi? Olabilir.

Neye ihtiyacımız var?

Arkadaş maddi deliller nerede?

Madem teşvik primi, bir paranın haksız yere el değiştirmesinden şüpheleniliyor, bu işin bir fiziki takibi filan yok mudur? Belki vardır. Belki o gün şahıslar takip edilmiş, tutanağa tutulmuş, bir para transferi varsa görüntülenmiştir.

Belki bu telefon konuşmasından, olması gerektiği gibi, istihbari olarak istifade edilmiş ve eylemler adım adım takip edilmiştir.

Ancak böyle bir şeyin yapıldığı hissi yaratacak bir durum da ortada gözükmüyor. Sanki sadece teknik takip var, teknik takipteki konuşmalar da böyle yarım yamalak şahıslara sorulmuş, onlar da artık bir şekilde cevap vermişler.

Şundan herhangi bir çıkarımda bulunmak mümkün mü?

Yani bu safhada olanlar hakikaten insanın ülkesine karşı -şayet bir güveni varsa- onu da yok edecek halde yürüyor,

Allah sonumuzu hayretsin.



6 comments:

  1. tufan dedi ki...

    yahu hic mi polisiye dizi izlememis, roman okumamis bu bizim cok bilmis polisler. Kardesim "dondurmaciya birakirim" demis, sen bu dondurmacinin nerede oldugunu biliyor musunuz? bilmiyorsaniz bu sizin ayibiniz. bilmiyorsaniz gidersiniz oraya, bakarsiniz ne birakiyor bu adam. hadi onu da gectim, yapmadiniz tembelliginize geldi. ulen sormaz misin once kardesim bu dondurmaci nerede diye. sorduktan sonra gidip o dondurmaciyi gidip sorgulamaz misin, "kardesim bunlar geldi, sana ne birakti, bak soyle yoksa maliyeyi, zabitayi ne varsa takarim pesine" diyemiyor musun? bu kadar mi acizsin sorusturma yapmaktan? kafan bu kadar mi calismiyor?

    bu ne yaw?

  2. Unknown dedi ki...

    suçüstü yapılmamasına en gerekli neden olarak soruşturma kapsamında tüm örgütün ortaya çıkması olarak gösteriliyor. e peki öyle olsun.. son hafta sivas maçını nasıl oynattınız o zaman? o haftaya kadar zaten tüm şüpheliler belli olmuş olmalı.artık daha yakalayabileceğiniz biri kalmamış.sivasta fenerli yöneticilerin gaztecilerin de kaldığı otelde sivaslı yöneticilere para verirken yap suçüstü. son hafta fenerin maçını oynatma. tedbirli olarak disiplin kuruluna faln sevket.bişey yap ama elinde somut bir delil olsun.şimdi böyle faraziler üzerinden konuşmak zorunda kalmazdık.adamlar neyden bahsetse siz burda şike parasını konuşmuşsunuz diye soru soruyorlar..

  3. MustafaS dedi ki...

    Şimdi farazi bir telefon görüşmesi :

    MustafaS : Abi, senin işi hallettim, o elemanla konuştum parayı verdim. Anlaştık. Yardımcı olacak sana. "Çok sorun çıkarmazlar ben hallederim, beni kırmazlar" dedi. Sen bu işi olmuş say.

    X Kişisi : Tamam kardeşim. Sağol ya çok sıkıntılı bir dönemdeydim. Ben bunu unutmam senin hakkını veririm, merak etme.

    Şimdi bu konuşma teknik takibe takılsa ve konuşan iki kişi futbol dünyasında olsa "Burda maç için para verildi, karşı taraf futbolcuları ikna edeceğini söyledi, yardımcı olması karşılığında da para aldı vs" diye bir iddia ortaya atılır ve "Apaçık şike delili!" diye servis edilirdi muhtemelen.

    Ama bu konuşma aslında şöyle de olabilir(Konuşmanın EKSİK kısımlarını da ekleyelim) :

    [EKSİK BÖLÜM] x Kişisi : Kardeşim merhaba, nasılsın? Şey için aradım. Benim arabanın immobilizeri bozuktu hani. Sen orijinal serviste ucuza yaptıracaktın? Ne oldu?

    MustafaS : Abi, senin işi hallettim, o elemanla konuştum parayı verdim. Anlaştık. Yardımcı olacak sana. "Çok sorun çıkarmazlar ben hallederim, beni kırmazlar" dedi. Sen bu işi olmuş say.

    [EKSİK BÖLÜM] MustafaS : Birde abi unutmadan, servisteki müdür arkadaş "Bir daha ucuza gelecek diye sanayide yaptırmaya kalkmasın, başka yerleride bozabilirler. Garanti kapsamından çıkar cepten çok para öder" dedi. Sıfr benim hatırım için yardımcı oluyor, orada sisteme giriş yaparken ayarlama yapacak, kendi kendine bozulmuş gibi gösterecek. Ama bir yemek borçlusun bana ona göre :)

    X Kişisi : Tamam kardeşim. Sağol ya çok sıkıntılı bir dönemdeydim. Ben bunu unutmam senin hakkını veririm, merak etme.

    Peki şimdi ki haliyle bu konuşma "şike delili" olur mu?

    Yani konuşmanın bir parçasını al, tevile açık olsun. İsteyen istediği hale çekebilsin. Sonra "aha işte şike" de. Bu mudur yani? Amacımız hukuksa, adaletse böyle olmaması lazım!

  4. barbar dedi ki...

    Ve gayrısı
    Mesela, benim on sene yatmam
    Laf’ı güzaf...

  5. (Süper)Cem dedi ki...

    şaka olmalı ya. gerçekten birileri oturmuş şaka yapıyor ve sabrımızı sınıyor. hani bir hikaye vardır, osmanlı zamanında köprünün başına adam dikiyorlar, her gelenden para alıyor devlet adına. sabrı zorlayalım diyor padişah, mutlaka birileri ses çıkartır diyor, bir tane de çıkışa koyuyor. hem girişte, hem çıkışta para alınıyor adamlardan ama halktan ses yok. sonra bir de köprünün ortasına para toplayıcı koyuyorlar. halktan sesler yükselmeye başlıyor. evet, diyor padişah, halk gerçekten sonunda ses çıkartabildi! gidiyor, halka soruyor, bu uygulamadan şikayetçi misiniz, diyor, halk, evet padişahım! diyor, ortadaki arkadaşta çok oyalanıyoruz, oraya bir eleman daha koyun fazla beklemeyelim! diyor...

    hani biz gerçekten bu durumda mıyız? böyle absürd örnekler mi yaşamalıyız adalet ve kalkınma için? nasıl inanabiliyor insanlar buna, hangi polis bunları delil diye ortaya sunabiliyor, hangi hakim bunları ciddiye alıp bu insanları tutuklu yargılayabiliyor, hangi savcı, Atatürk'ün memleketi emanet ettiği hangi savcı bunlarla bir suç duyurusunda bulunup işlem başlatıyor. nasıl zamanlarda yaşıyoruz abi?! şaka olmalı, gerçekten birileri çıkıp, "şaka yaptık, sizden bir bok olmaz!" diyecek bir gün...

  6. Serdar Köksal dedi ki...

    polis devleti olmak böyle bir şey işte,
    bir dahaki seçimlerde oy kullanırken her kes defalarca düşünmeli...

    vivaorduspor.blogspot.com

Yorum Gönder