Bu Bir PR Savaşıdır! - Gol Olmasaydı Bizi Öldürürdü



"Aziz Yıldırım Dexter mı? Seri katil olabilir mi? Can ve mal güvenliğinden emin olmayan o yönetici kim? Duyanları hayrete düşüren, görenleri şoke eden o diyaloglar!" Basın sağolsun konuyu neredeyse böyle verecek.

Bakın haberi Sabah gazetesi nasıl veriyor:

"Şike soruşturmasında kapsamında yapılan telefon dinlemelerinde ortaya çıkan kayıtlar herkesi şaşırtmaya devam ediyor. Son ortaya çıkan kayıtlarla, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın, TFF Merkez Hakem Kurulu'nun hakem atamalarına müdahale ettiği, hakemler üzerinde baskı kurduğu, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu ve Tahkim Kurulu kararlarına müdahale edip yönlendirdiği tespit edildi. Dinlemelere göre Fenerbahçe Asbaşkanı Şekip Mosturoğlu, kendisinin gözaltına alınmasından sadece bir gün önce 2 Temmuz'da saat 10:38'de gazeteci Tahir Kum ile görüşüyor. Mosturoğlu bu telefonda "Tahkim Kurulu 6-1 bizde. Disiplin Kurulu da 4-3 bizde" ifadesini kullanıyor. Bu konuşma, TFF seçimleri sonrası yapıldığı için mevcut kurul için söylendiği ortaya çıkıyor. MHK'ye atanacak üyelerin belirlenmesinde de TFF eski Başkanı Mahmut Özgener'in aralarında 'haberci' olarak kullandıkları Mümtaz Karakaya ile Aziz Yıldırım'dan MHK için bir üye ismi belirlemesini istediği, diğer isimler için de olurunu aldığı tespit edildi." [1]


Şekip Mosturoğlu'nun Tahkim Kurulu 6-1 bizde, Disiplin Kurulu da 4-3 bizde derken kastettiği açık, kulübün desteklediği adaylar seçilmiş. Başkaları da başka adayları destekliyormuş, onların da desteklediği adaylardan bazıları anlaşılacağı üzere seçilmiş. Demek ki ortada bir seçim var, bir yarış var, birileri de kendi destekledikleri adayların seçilmesini istiyor, bundan mutluluk duyuyor. Örnekle, "TBMM 327 - 135 bizde" cümlesinden AK Partililerin Mecliste çoğunluk oluşturduklarını, halktan daha fazla oy aldıklarını anlıyoruz. Yanlış bir şey yok. Böyle bir ifade normal. Zaten bu ifadenin de şikeyle filan alakası yok. Bir başka takım yöneticisine müsabaka sonucunu etkileme teklifi yok, öyle bir kabul yok, alakasız bir konuşma. Peki Sabah Gazetesi bu atılı suçla alakasız konuşmayı neden yayınlıyor?

Açık.

Çünkü TFF'ye bağlı PFDK gelecek hafta karar verecek. 3 Temmuz'da insanlar daha gözaltına alındığında, soruşturma safhasında, soruşturmayı "sanat eseri" ilan ederseniz, daha bulgular ortaya çıkmadan "müthiş deliller" var derseniz, "Fenerbahçe kesin küme düşecek" diye tamtama başlarsanız, ve fakat bu deliller yoksa, Savcı fellik fellik delil arıyor, en nihayetinde psikolojik baskı kurup aldığı itiraflar elindeki tek geçer akçe oluyorsa, 19 maçta şike yapıldığı "tespit edildi" diye beyanat verirken Emniyet, artık bu iddialarla dalga geçilecek hale geldiyse, ortada 6222 sayılı kanun anlamında ne bir şike teklifi ne de kabulüne yönelik tek bir bulgu bile yoksa, "Fenerbahçe düşürülmeli" kampanyasının akibeti psikolojik baskıya kalmıştır. Medya, şimdiden PFDK üzerinde baskı kuruyor. Ters bir karar çıkarsa "Zaten Fenerli" diyecekler. Sanki Fenerbahçe tek başına seçtirmiş PFDK ile Tahkim Kurulu üyelerini.

Şu cümle daha da acaip: "Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın, TFF Merkez Hakem Kurulu'nun hakem atamalarına müdahale ettiği, hakemler üzerinde baskı kurduğu, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu ve Tahkim Kurulu kararlarına müdahale edip yönlendirdiği tespit edildi"

E nasıl tespit edildi? Biz bu tespitleri biliyoruz. Fenerbahçe'nin Galatasaray'a teşvik girişiminde bulunduğu da "belirlenmişti". Adnan Sezgin ile Şekip Mosturoğlu'nun "naber abi, kaçta buluşuyoruz"dan mürekkep telefon konuşması da bunun "delili" oluyordu. Akıl hafsalanın almayacağı tespitler. 3 porsiyon döner yiyelim sözünden de "şike tespit eden" müthiş bir zihin olduğu için karşımızda, bu "tespitlere" güvenemiyoruz. Şimdi göreceğiz ki zaten bu tespite zemin olacak bir "bulgu" da yok. Bunları "irdelemeden" bir başka noktaya sıçrıyorum, ama mutlaka geleceğiz tekrar.

Mahmut Özgener'in MHK seçimi için Aziz Yıldırım ile görüştüğü ortaya çıkmış. Bu bir suç gibi yansıtılıyor. Bir kere bu suç değil. Seçimlerden önce, adaylar, oy kullanacaklar olanlarla görüşürler, şu veya bu kişiden de destek isterler. Fenerbahçe TFF seçimlerinde delegeleri eliyle oy kullanacak kulüplerden biridir, Özgener'in onu araması doğal. Arayan, soran sırf Özgener mi? Değil, şu da var:

"A.Y.: "Ne yapıyor federasyonumuz"

M.K:"Bekliyor, son günlerini yaşıyor işte"

A.Y: "Ben ulan başbakana gittim de o Mahmut'un seçiminde. Adam bana iki tane şey söyledi. 'Kimi istiyorsan onu söyle' dedi. 'Mehmet Ali Aydınlar mı olsun olsun, Mahmut mu' dedi" [2]


E kardeşim Başbakan da Aziz Yıldırım'a sormuş kimi istediğini? Bir kere federasyon seçimlerine Başbakan'ın karışma hakkı yok. FIFA'nın bu konudaki tutumu açık. Federasyonlar özerktir, siyasi müdahale ile seçimleri belirlenemez. Bir ton emsal olay var. Başbakan ne hakla karışıyor? Bunu tabi gazetecilerimiz soramaz. Cümle içerisinde "iktidar" kelimesi geçince, hepsi lal oluyor, o "temiz lig" istemleri de bir anda içlerine kaçıyor.

Halbuki kulüpler TFF seçimleri esnasında oy kullanacaklar. Oy kullanacaklar! Birilerini seçecekler. Demek ki adaylar var. Birilerini destekleyecekler. Bunun için görüşmeleri, konuşmaları, lobi faaliyeti yürütmeleri kadar normal bir durum yok.

Yani böyle Sopranos'a çevrilecek bir hadise bulunmuyor. Birileri birilerine bir seçimde kimi destekleyeceklerini, şu veya bu adayı önerirlerse destekleyip desteklemeyeceklerini, kimi aday gösterirse destek alabileceklerini filan sormuş. Özgener de bunu yapıyor, ne hikmetse Başbakan da bunu yapıyor. Aziz Yıldırım Başbakan'a da mı baskı kuruyor? Onu demeye dili gitmeyen, başka durumda "baskı kurduğu belirlendi"li polis fezlekesi cümlelerini aynen copy paste ediyor.

Şimdi bıraktığımız noktaya gelelim, bu "belirlemenin" delili nerede? Haberin devamı.

'Gol olmasaydı, Aziz Bey öldürürdü bizi'
Aziz Yıldırım'ın, TFF eski Başkanı Mahmut Özgener ile başkanlık koordinatörü Mümtaz Karakaya aracılığıyla görüştüğü tespit edildi. Yıldırım'ın Karakaya'nın telefonu üzerinden Özgener ile görüştüğü, çok önemli konularda ise Karakaya'nın taşıdığı yazılı notlar aracılığıyla iletişim kurulduğu belirlendi. Emniyet kayıtlarında "Eski TFF Başkanlık Koordinatörü Mümtaz Karakaya'nın, 'Haberci-kurye' görevi gördüğü tespit edildi" ifadesi kullanılıyor. Fenerbahçe'nin Kayserispor'u 2-0 yendiği 14 Şubat'taki maç öncesi 10 Şubat günü Aziz Yıldırım Mahmut Özgener'i arayıp hakem Fırat Aydınus'un Fenerbahçe aleyhine hareket etmemesi için uyarılmasını istiyor: "Pazartesi günkü adam için Oğuz konuşsun. Bir şey istediğimiz yok ama yani şimdi bu Beşiktaşlı. Beşiktaş filan bizi aradan çıkarmasın." "


Gene bir ton tespitli cümle. Ancak komik bazı şeyler var. Karakaya "Başkanlık koordinatörü" sıfatına haiz. Adamın işi zaten koordinasyon, kulüplerle görüşme, iletişim içerisinde olma. Polis buna "haberci-kurye" demiş. Ulan sanırsın suç örgütünün gizli kuryesi adam, uyuşturucu kaçakçısı! Adam TFF Başkanlık Koordinatörü lan zaten! TFF yasal, kanunla kurulmuş bir kurum. Bu kurumun koordinatörünün görevlerinden biri de, Federasyonun faaliyet gösterdiği alandaki kulüplerin başkanları ile görüşmek, konuşmak, onlarla iletişim içerisinde olmak. Haberci-kurye ne? Sonra Aziz ne demiş? "Bu adam Beşiktaşlı, bize yanlış yapmasın" E ne var bunda? Sadri Şener Diyarbakırlı bir hakemin, Aziz Yıldırım ile aynı memleketten olması sebebiyle üstelik de medyaya açıklamada bulunmadı mı? Burada baskı filan yok, alenen bize haksızlık yapmasın diye uyarılmasını istemiş.

Bu da suç değil. İşin daha anlaşılmaz tarafı bu. Bir kulüp başkanının Federasyon başkanı ile konuşması suç değil, hakemleri haksızlık yapmaması için uyarması suç değil! Bu cümleler hangi kanunun hangi hükmüne aykırılık taşıyor? Otursun polis göstersin, şu kanunun şu maddesine aykırıdır diye, gösteremiyor, gösterememiş, çünkü böyle bir suç yok! Yine de servis ediyor, zira bu dil ve bu yorumlarla bu konuşma "kötü" gözüküyor. Amaç zaten bir suçu fas etmek de değil, kamuoyu nezdindeki itibarı yok ederek toplumda belirli bir algının oluşmasını sağlamak.

Suç nedir? Örneğin süregiden bir yargılamayı etkilemeye çalışmaktır.

Şimdi Simsar Operasyonuna bakıyoruz. Oradaki teknik takipte ilginç şeyler var:

TURKCELL Süper Lig’de 2004-05 sezonunda oynanan Beşiktaş-Sakaryaspor maçından sonra Özcan ile görüştüğü tespit edilen Sezgin’in, bir hafta sonra Galatasaray ile karşılaşacak olan Beşiktaş’ı kastederek, ‘Artık bundan sonra ceza verirsiniz, bu i...lere’ dediği belirlendi..

Maç 10 dakika durdu

SÖZ konusu maç 27 Şubat 2005’te oynanmış ve Beşiktaş 2-1 kazanmıştı. Maçın 87. dakikasında bir özel güvenlik görevlisi kaleci Şenol’a küfür edip kavga çıkarmış, bir başka güvenlik görevlisi de Serdal’ın burnunu kırmıştı. Ayrıca tribün olayları çıkarken, hakem maçı 10 dakika durdurmuştu.

Seyircisiz+50 bin YTL

SEZGİN’İN Özcan’a yaptığı baskının etkisiyle PFDK Beşiktaş’a ağır fatura çıkarmış, Kartal’a 1 maç seyircisiz oynama, 50 bin YTL para cezası verilmiş. Ayrıca Carew’e de 3 maçlık fatura çıkartılmıştı. Görüşmeleri telefona takılan Sezgin, A.Gücü Başkanı Aydın, Eskişehirli bir yönetici ve bazı futbolcular önümüzdeki günlerde dinlenecek. [3]


Şikayetse sorun yok ancak süre giden bir muhakeme hakkında ise suç. Çünkü süregiden bir yargılamaya ilişkin olarak, yargılamayı yapacak merciye baskıda bulunuyor Galatasaray Yöneticisi Adnan Sezgin. Baskı da sonuç veriyor, "ceza verirsiniz bu ibnelere" dediği kulüp (Beşiktaş) ceza almakla karşı karşıya.

Ancak Aziz Yıldırım böyle bir talepte bulunmuyor.

Bu iki olayın da "şike" suçlamasıyla alakası yok. Bu kayıtların neden sızdırıldığı da belli değil. Bunlar "şike" suçunu gösteren, buna ulaşmamızı sağlayacak birer "veri" değiller.

Devam ediyoruz,

Yıldırım, 27 Şubat'ta Karakaya'yı arayarak, 3-3 biten Trabzon- Kayseri maçının hakemi için, "Bunun gibi hakemi s.... ben ya Bunun a... k...ben ya. Bu hakem makemliği bıraksın yarın çok ağır beyanat veririm ha A.... k.... böyle hakem mi olur ya O....ç.... bu ya" ifadelerini kullanıyor.


Eee? Yani? Küfürlü konuşmuş ağzına biber sürelim. Hakemin maçı kötü yönettiği düşüncesiyle serzenişte bulunmuş. UU bence Fenerbahçe küme düşürülsün, Aziz Yıldırım orospu çocuğu demiş. Düşürülsün de, telefonda hakem hakkında gıyabında küfürlü konuşmak hangi yasanın hangi maddesine aykırı ve bu eyleme bağlanan ceza ne bir ortaya konulsun. Yok öyle bir kanun veya düzenleme.

"OZAN'I PFDK'YA VERİN"
Yıldırım 9 Mart saat 19:54'te Karakaya'ya Bursasporlu Ozan İpek'i şikayet ediyor: "Ozan İpek mi ne Bursalı. Fenerbahçe- Gençlerbirliği maçını seyrederken güldük demiş. Maçı demiş bu kadar belli etmesinler işte hakemlere falan sallamış. Bir yarın bakın onu. Pez.... verin gitsin." Karakaya: "Tamam başkanım."


Ozan İpek şike imasında bulunmuş. Bu durum yalnızca TFF'nin ilgili düzenlemelerine aykırı değil, aynı zamanda 6222 sayılı Kanun bağlamında da suç.

Bak, 22. madde ne diyor:

"Şiddete neden olabilecek açıklamalar
MADDE 22 – (1) Sporda şiddeti teşvik edecek şekilde basın ve yayın yoluyla açıklamada bulunan kişilere, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, beşbin Türk Lirasından ellibin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.
"


Ozan İpek'in yaptığı türden bir açıklama taraftarlar arasında hasmane duyguları arttırarak, şiddet olaylarına sebebiyet verebilir. Aziz Yıldırım şikayette bulunmuş. Bunda da bir şey yok.

16 Nisan'da Fenerbahçe'nin 1-0 galip geldiği Gaziantep maçında Levent Kızıl, Mümtaz Karakaya'yı arayarak, "Yandık a. k.. Telefonu da kapattım 5 kere aramış" der. Karakaya da, "Mahmut da kapattı abi inşallah bari yensin de h... s.. yenerse" dediği tespit edildi. Saat 21.14'te ise Kızıl, kendisini arayan Ömer isimli şahsa, "Fener'i mahvetti Hüseyin Göcek. Ödüm koptu. Gol olmasaydı Aziz Bey öldürürdü bizi" dedi.


Çok belli. Açsınlar Antep maçını izlesinler. Hüseyin Göcek o maç mahfetti. Bir hakem faciasıydı. Aziz Yıldırım da kızmış. Doğal. Onun arayıp kendilerine kızacağından korkmuşlar. Levent Kızıl da "öldürürdü" derken gerçek manada öldüreceğini değil, ortalama zekaya sahip her normal vatandaşın anlayacağı gibi, "çok kızardı" anlamında "öldürürdü" kelimesini kullanmış. Örneğin "Ne bu yüzün asık karadenizde gemilerin mi battı?" diye sorduğumuzda gerçekten de yüzü asık olan arkadaşımızın filo komutanı olduğunu ima etmiyoruz, "seni ben mahfederim" diye kızdığımız zaman karşıdakini gerçekten de yok edeceğimizi filan söylemiyoruz, sakla samanı gelir zamanı denildiğinde de kimseye saman saklaması tavsiye edilmiyor. Bunu da bazı emniyet ve medya mensupları için özellikle söylüyorum, lütfen ecdadımızın vasiyetidir diye saman filan saklamaya çalışmasınlar. Bazı şeyleri çok yanlış anlayabiliyorlar.


Yıldırım, 30 Nisan 2011'de Mümtaz Karakaya'ya telefonda "Benim söylemediğim adam ne başkan olur ne bilmem ne olur. Onu bilin yani. Senin İzmirli başkanın i..e tamam mı?" diyor.

ÖZGENER'E TELEFONDA KÜFÜR
Yıldırım, 15 Mart'ta MHK Başkanı Oğuz Sarvan'ın kulüp başkanlarını hedef alan sözleri üzerine çıldırır ve Özgener'i arar: "Şimdi Kulüpler Birliği var buna istifa çağrısı yapacağım. Özgener: Yapma başkan. Sıkıntı olur. Allah aşkına yapma Yıldırım:Lan o... ç.... sen şampiyonları, küme düşenleri tayin ediyorsun. Sen farkında değilsin ki ş...oğlu ş....siz Özgener: Öbürü istifa edecek başkanım söyledim ona, Yüksel Okçuoğlu edecek.


Evet küfür filan etmiş. Kulüpler Birliği Başkanı Aziz Yıldırım kulüp yöneticileri hakkında MHK Başkanının açıklama yapmasına kızmış. Allah Allah kesin "örgüt" işi filandır.


Özgener belgeler için 'izin' aldı
TFF eski başkanı Özgener, 3 Mart'ta Aziz Yıldırım'ı arayarak, Fenerbahçe Kulübünden 3 yıl süreyle geçici ihraç cezası verilen eski yönetici Hakan Bilal Kutlualp hakkında mahkeme tarafından TFF'den istenen belgeler için onay alıyor. Özgener ayrıca Sadettin Saran ve bir Rus futbolcunun transferiyle ilgili mahkeme için de Yıldırım'a danıştıktan sonra, sözü Beşiktaş Başkanı Demirören'e getirerek, "Yüz yüze muhakkak görüşmemiz lazım. Bu Yıldırım birşeyler karıştırıyor başkanım. Hakemle canı yananı arıyor" diye dert yanıyor.


Evet ikili özel görüşmeler, dertleşmeler filan. Ne büyük günah!

Bakın ben size bir kaç başka konuşma daha göstereyim.

FEDERASYONA muhalif kulüplere karşı terör estiren PFDK eski Başkanvekili Recep Özcan yönetime yakın futbolcuları da korurken, adeta Aydın’ın talimatları ile hareket etmiş. Disiplin Kurulu’na dosyaları gelen Sakaryasporlu Evren Nuri Turan ile Manisasporlu kaleci Bülent için Özcan’ı arayan Ankaragücü Başkanı Cemal Aydın’ın ‘Bizim çocuklara az ceza verin’ dediği belirtilirken, bu oyuncular az ceza ile kurtuldu. Muhalif olduğu dile getirilen Malatyasporlu bir futbolcu hakkında ise Aydın’ın, ‘O i...’ye iyi bir ceza ver aklı başına gelsin’ talimatı verdiği, operasyon kapsamındaki tutanaklara işlendi. Bu oyuncunun da ağır bir ceza aldığı kaydedildi.

Bu arada dün annesi Emine Hanım’ı kaybeden Aydın, iddialarla ilgili, ‘Ben kulüp başkanıyım. Tabi herkesle görüşeceğim. Ne konuştuğumu biliyorum. Suçlu bulunup ceza alırsam, ilmeği ilk ben çekerim’ açıklamasını yaptı.


Şu daha eğlenceli

Hürriyet gazetesinin haberine göre, Simsar Operasyonu kapsamında tutuklanan Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) eski Başkanvekili Recep Özcan ile Ankaragücü Başkanı Cemal Aydın arasında geçen ilginç "Pipi" sohbeti soruşturma dosyasında yerini aldı.

14 Nisan 2007 tarihinde oynanan Sakaryaspor-Beşiktaş karşılaşmasında hatalı goller yediği için tribünlerden yapılan çirkin tezahüratlara, eliyle cinsel organını göstererek tepki veren Beşiktaş kalecisi Vedran Runje’nin, PFDK tarafından cezalandırılmasıyla ilgili çok ilginç görüşme "Simsar Operasyonu" dinlemelerine takıldı.

ALETİ GÖSTERMİŞ

Runje ile ilgili 18 Nisan 2007’de yapılan konuşmada Özcan, Aydın’a, Runje’nin cezalandırılması için kendisine çeşitli talepler geldiğini belirterek "Ç..ünü gösteren adama ’ceza ver’ diye arıyorlar. Önce bir ölçtürelim, halkta infial yaratır mı bunu öğrenelim. Hemen ceza verilmez ki. Kadınlar gazetelerde, dergilerde boy boy çıplak fotoğraf veriyor, her yerlerini gösteriyor. Ayıp olmuyor. Herif aleti göstermiş ne olmuş yani" diyor.


- Telefonda küfürlü konuşmak suç değil.
- Federasyon yetkililerinin kulüp başkanları ve yetkilileri ile görüşmesi suç değil.
- İki insanın kendi aralarında bir seçimden sonra, seçim sonuçlarına ilişkin olarak "şu bizden bu bizden" demesi suç değil.

Ancak,

Soruşturma safhasında elde edilen bulguları medyaya servis etmek suç.

Gizli kalması gereken bulguları ve diğer türden işlemleri basın yoluyla yayınlamak suç.

Teknik takipte elde edilen ve iki insanın arasında olan konuşmaları kamuya açıklayarak özel hayatın gizliliği ilkesini ihlal etmek suç.

İşe bak, suç işleyenler, suç olmayan fiilleri yapanları, kamuya şikayet ediyorlar. Daha delice bir şey mümkün mü?

Savcı da hala delil arıyor, fellik fellik. Kolay gelsin, eldeki malzeme bu olunca, insanın işi zor tabi, Allah böyle sorun kimseye vermesin.

[1] http://www.sabah.com.tr/SabahSpor/..tahkim-61-bizden
[2] http://www.internethaber.com/..ixzz1UuDs7ry0
[3] http://www.stargazete.com/...-92572.htm


6 comments:

  1. admin dedi ki...

    Yazının tamamına yakınına katılıyorum. Ancak şu Adnan Sezgin ve Ozan İpek olaylarında bir çelişki yok mu ?

    Adnan Sezgin "ceza verirsiniz artık" diyince baskı yapıyor ama Aziz Yıldırım aynı şeyi Ozan İpek hakkında diyince baskı olmuyor mu?

  2. aethewulf dedi ki...

    şikayetçi olmak ile süregiden muhakeme arasında fark var tabi. ama doğru, adnan sezgin de şayet şikayet babında diyorsa hakkı var suç da değil.

  3. aethewulf dedi ki...

    düzelttim yazıyı, teşekkürler gökhan.

  4. uzerindeyuregindenbaskamuskatasimayan dedi ki...

    son 3-4 gündür bir hareketlenme dikkat çekmiyor değil.

    belli ki tff'den sportif karar sürecinin adli süreçle paralel yürüyeceği yönünde bilgiler sızdı ki sabah - takvim - fotomaç üçlüsü ortalıyor trt de onlardan aldığı pası değerlendiriyor.

    http://www.trthaber.com/haber/gundem/yildirim-neler-neler-demis-5672/

    birdenbire basketbolda da şike yapıldığı malum ağızlardan ortalığa salınıyor, baransu herhalde izinde olduğundan atilla türker vb. trt'nin habertürk'ün baş yorumcusu olarak 15 gün aradan sonra yeniden piyasaya sürülüyor.

  5. emir.z dedi ki...

    Romalı senatör Cato vardır bir tane.
    Cato her kürsüye çıkıp konuştuğunda mevzuyu şöyle bağlarmış: “Ve şuna da kaniyim ki Kartaca yok edilmeli! Carthago delenda est!” Adamın derdi davası buymuş.. Yani Kartaca yok edilse bütün dertleri bitecek. Öyle nefretengiz bi hissiyat.
    Şimdi bizim basınımızın bir kısmı da hitabet sanatında güzel adam Seneca'yı değil, asabi adam Cato'yu örnek alıyor: “Ve şuna da kaniyim ki Fenerbahçe yok edilmeli! Hangi şekilde olursa olsun!”
    İşte temiz futbol külliyatına ekleyebildikleri yegane vecize bu. Tüm bu soruşturma vesilesiyle ortaya koyabildikleri görünürdeki tek felsefi çıkarımları bu.
    Fenerbahçe'yle ilgli tüm manipülatif haberlerin altında yatan mantık da bu.
    Suçları değil, cemaziyelevvelleri böyle bunların. Genlerinde var. Çünkü Türk basın hayatının üzerine kurulduğu en güçlü sac ayağı her zaman manipülasyon olmuştur. Başka türlüsünü görmediler ki...
    İlgili bir yazı için:

    http://emirz.blogspot.com/2011/08/manipulasyonla-orduk-anayurdu-dort.html

  6. Mattt dedi ki...

    Bu ulke de UGUR MUMCU, ABDI IPEKCI, … gibi basin emekcileri olduruldu… onurlu, dik durduklari icin.

    Bu insanlar kalemini, belini bukmedikleri icin dik durduklari icin olduruldu.

    Ve bugun kendilerine basin diyen ne idugu belirsiz serefsizlere meydan kaldi belkide amac buydu zaten.

    Zaten bunlarin tohumunda bi bozukluk var, firildaklik, doneklik girla…
    babalarindan dedelerinden kalma.

    Ee tabi firildaklik devr-i zamana gore de degisiyor muhterem…
    Libosluk bir karakterdir iste ve her sifati alabilir; mandaci, entel, serefsiz, kazma… gibi,

    yani bunlar it surusu gibi…
    hangi birini ayird edeceenn?! … hepsi serefsiz libos iste !! Bu yavsaklarin hepsi provakator, bunlarin disleri yokki isirsin… yoksa yalarsinn…

    Yani hangi donem her ne pirim yapiyorsa oraya suluklenirler, bunlar boole pislik iste.
    O gunlerde itin gotune sokup cikarilan donekler bugunun duayenleri.

    Bunlar kocaman kocaman fareler iste… biz uyurken kulaklarimiza usul usul nefeslerini ufulediler… ve simdilerde ise bize aci cektirmeden kulaklarimizi kemiriyorlar …

    Ugur Mumcu, hayati boyunca dimdik durdu.
    Gozunu kirpmadan tehditlere aldirmadan bildigi yolda yurudu.
    Tarikat-ticaret-siyaset konularini yilmadan defalarca yazarken bugunlerin gelecegini taa o gunlerden gordu…

    Bugun tarikatlerin ticareti buyuk… bugun tarikatlerin siyaseti guclu…

    Yagisli bir Ankara gununde (hemde okuldan kaytararak ve yine cepte 5kurus yok, bir got cebimizde bok kokulu samsun cigarasi diger got cebimizde ise islanmaya yuz tutmuz leman dergisi, ruhumuzun isyani…) son bir Ankara gezisinden sonra mezar tasini dikmistik…
    ve haala dimdik ayakta…
    ve iste bak gordunuzmu ben bugunler icin ben olduruldum diyor!!!

    Simdilerde ise kizlarini damatlarini ve pacozlarini piyasaya suruyorlar…
    bakk senn… eglencenin siniri mi var amq;)

    BU ULKE HALKI AYDIN INSANA MUHTAC ve AC !!
    ve butun karin agrimiz bu aslinda.

    Papaz tweetlerinde “Taraf Gazetesi, Fenerbahçe'nin şike yaptığının kesin delili olarak Aziz Yıldırım'ın eşinden boşandığı haberini tekrar yayınlayacak” diyor.
    Yani diyor ki, taraf gastesi FENERBAHCEYI ahlak ve edep ile vuracak diyor…

    Ama bilmiyomm bizim saftirik Papaz biliyomu, o gastenin duayeninin ailesi ensest’i savunuyor!!
    Bunu butun el-alem biliyorr!!
    eee Papaz gardasim bu ne lahana bu ne tursu simdi?!
    Musluman mahallesinde salyangoz satanlar mi bize AHLAK ve ERDEM satacak ?!?!

    Bakk duyuyormusun baba NEYZENi taaa o gunlerden sesleniyor;

    Geçmez ele bir pâye, kavuk sallamayınca,
    Kürs-î liyakat pezevenk, puşt olanındır!…

Yorum Gönder