Bu Taraftar Sizinle Gurur Duyuyor


sampiyon

İki senedir sallayıp yıkamadığımız Eczacı'yı bu kez devirdik. Voleybolla pek ilgilenmeyenler için söyleyelim İsrail'de Maccabi Tel Aviv dışında bir takımın basketbolda şampiyon olması, İşkocya'da bir takımın Rangers ve Celtics'in önünde şampiyon olması gibi bir şey Türkiye'de Ezcacı ve onun şurekası diğer müessese kulüplerinin önünde ligi şampiyon bitirebilmek. Telekom'un oynattığı iki yabancı Aguero ve Mamadova'nun maliyeti muhtemelen bizim bütün oyuncuların bedeline eşit mesela. Keza Vakıfbank'ın dehşet bütçesini ve Eczacı'nın Şampiyonlar Ligi'nde final-four oynadığını da hatırlatalım. Bütün bu rakiplerin önünde pek de parlak geçmeyen bir normal sezona rağmen play-off'ta şahlanmak ve her geçen maç biraz daha inanarak şampiyonluğa ulaşmak kolay iş değildi.

Spora dair yorumlarda yüreğimizi koyduk,ciğerimizi parçaladık, ruhumuzu verdik konulu arabesk tınılarla açıklama yapılmasına genelde uyuz olurum ama bu kızların yüz ifadesinde başka bir şey gördüm bu gün. Maçı getiren blok yapıldığında herkesin yere çökmesinde, birbiriyle sarılmasında, Anja'nın gidip köşede hüngür hüngür ağlamasında nasıl bir istekle nasıl bir özlemle bunu istediklerini görebiliyorduk. Daha da güzeli Eczacıbaşı'nın o gecekondu salonuna otobüsle giden, kutu gibi salona girmeyi başarabilen ve uzun süredir bu takımın yanında olan taraftarların da yüzünde aynı özlem ve istek vardı. Takımla taraftarın aynı duyguları hissetmesi pek çok romantik taraftar için artık geçmişte kalan hoş bir haslet olarak anılıyor oysa biz bayan voleybol takımımızla bu duyguyu kanlı canlı yaşıyoruz. İki sene önce Ankara'da Eczacı'ya yenildiğimiz maçta yastıkları yumrukladığımı sinirden ağlamak üzere olduğumu bildiğimde o kötü ruh halinde insanı kendini biraz da iyi hissettiren şey Çiğdem'in Özlem'in de aynı hisleri taşıdığını bilmek onların gözyaşlarında da aynı kırgınlığı, kızgınlığı hissetmekti.

Bugünde televizyonun karşısında tırnaklarımı yiyerek "hadi kızlar 5 sayı kaldı 4 sayı kaldı" diye geriye sayarken kenarda heyecandan yerinde duramayan Ergül'ü Merve'yi, alçıdaki koluyla zıplayan Elif'i görmek, sahadaki oyuncuyla kendini hemhal hissederek bir şampiyonluk yaşamak bu şampiyonluğun değerini arttırıyor

Türkiye malum bir futbol ülkesi pek çok kimsenin gazetenin en alt sayfalarında şöyle bir görüp bizim voleybol takımı kazanmış ya da kaybetmiş deyip hızla diğer sayfalara geçtiği bu takımların bir hikayesi olduğunu o takımı oluşturan kızların o sütünlara sığmayacak kadar iyi Fenerbahçeli olduklarını bu takım bir kez daha ispat etti bize.

Bu takıma tüm Fenerbahçeliler olarak şükran borçluyuz. Tüm oyunculara, yönetime, sezon ortasında takımın kaderini değiştiren antrenör Jan De Brant'a kendi adıma teşekkür ediyorum. Yıllardır "futbolu basketbolu anladık da bari bayanların voleybol maçını takip etme" diye bana takılan arkadaşlarıma, "bizim kızların voleybol maçı var o yüzden buluşmayı ertelesek olmaz mı" diyemeyip başka bahaneler bulduğum kız arkadaşlarıma bir kez daha belirteyim ki bu takım bu ilginin fazlasını bile hak ediyor.

p.s:Tamam Anja'ya biraz daha fazla ilgi duyuyorum ama niyetim ciddi kendisiyle evlenip Türk statüsünde oynamasına katkıda bulunabilrim diye düşünüyorum ne de olsa her şey Fenerbahçe için :)



2 comments:

  1. Adsız dedi ki...

    az buz iş değil bu kızların yaptıkları...Ruhlarıyla oynadılar serinin her maçında, yüzlerine de yansıdı bu...hepsiyle gurur duyuyoruz...Cumartesi salondaydım ama dün aynen senin gibi kalpten gidercesine izledim onları...Maç sonu boğazımda birşeyler düğümlendi sanki...Emeği geçen herkese teşekkürler...O salonu inleten herbir kardeşimin boğazlarına sağlık...Helal olsun...

    FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜDÜR !!!

  2. medgallis dedi ki...

    iki cümle;
    'zenginlerin servetinden fakirlerin hakkını nasıl alabiliriz,bunun formülünü arıyorum' ve bugünlerde müessese takımlarına karşı direnirken duyduğumuz ve yerine tam oturan 'haramilerin saltanatını yıkacağız.'
    işte bu iki cümle bu dünyaya karşı umudumun devam etmesini sağlıyor.
    hiç olmazsa saltanatlardan birini yıktık...
    en değerli oyuncu: hiç kuşkusuz seda. ankaradan bu yana her zaman iyi.
    en değerli yenge:anja.. beşiktaşlı dostların nouma' yı nasıl fetiş haline dönüştürdüklerini daha iyi anladım. olmadı ki şöyle bir ayak topçumuz sonuna kadar direnelim. maçın sonunda formayı çıkartır da seyirciye atar diye gözüm kapalı dinledim şampiyonluk röportajlarını. ne de olsa yengemiz sayılır yukarıdaki nottan sonra.
    en güzel: naz aydemir.
    en önemli not: olur da okumayacağını düşündüğüm birileri bu yorumu okursa; 'ben yazar mıyım öyle en güzel falan diye? kesin birisi benim adresimi kullanarak yazmıştır'

Yorum Gönder