Yönetime Açık Mektup: Bazı Öneriler



Fenerbahçe Yönetim Kurulu,

3 Temmuz'dan beri nasıl zor bir süreç yaşadığınız, hangi tip siyasi veya iktisadi baskılara tebelleş olabileceğinizi, kulübün hem idari hem de yasal sorumluluğuna sahip olan organ olarak bir yandan idari faaliyetleri yürütürken bir yandan da böyle bir soruşturmaya maruz kalmanın nasıl büyük bir zorluk olduğunu, ayrıca ticari faaliyetleri devam eden şirketlerin de Başkanları, Yöneticileri sıfatıyla nasıl bir zamansızlık / sıkışmışlık içerisinde olabileceğinizi tahmin ediyor, anlıyor, görüyoruz.

Heyhat, bu çağda, bu zaman diliminde ve bu ülkede bütün bunlarla uğraşmak, son derece yorucu bir sezonun ardından beş ana branşta şampiyonluk lezzetini tadan sizlere düştü.

Alınmayın, darılmayın, sitemimiz, öfkemiz olsa da hepsi sizinle paylaştığımız ortak bir sevgiden ve varolduğunu düşündüğümüz büyük bir adaletsizliğin şiddetinden kaynaklanıyor.

Ancak şöyle sakin düşününce, artık bazı şeyleri de konuşmak gerek.

1- 3 Temmuz'dan bu yana süreç iyi yönetilemedi. Bunun sebepleri ne olursa olsun gerçek bu. Eğer Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'nden men olmak gibi bir durumla karşılaşmış ise bu ancak sürecin iyi yönetilemediği manasına gelir. Yapılması gereken bir çok şey yapılmadı, çok fazla sessiz, sakin, suskun, atıl kalındı. Perde gerisinde ne yapılıyor belki bilmiyoruz ama sonuçlara baktığımız zaman da çok etkili olduklarını zannetmiyoruz.

2- Şu an kulübün çalıştığı avukatların her biri iyi, deneyimli, alanında yeterli kişiler. Ancak uluslararası muhatapları da olan bir süreç içerisindeyiz. Bu aşamada, sizin koordinasyonunuzda uluslararası önemli hukukçuları barındıran güçlü bir ekibe kulübün ihtiyacı var. Dupont kararı bize bu açığın tarafınızca fark edildiğini gösteriyor.

Şu adı geçen şahısları da açıkça öneririz:

1- Mr. Efraim Barak

Pannone Law Group'da partner olan İsrail'li bu avukat aynı zamanda Porto hakkındaki emsal kararı veren tahkim panelinin de başkanlığını üstlenmiştir. Kendisini önemli bir spor hukukçusudur ve konuya dair görüşleri karar verici organları etkileme yeterliliğine sahiptir.

2- Prof. Ulrich Haas

Zürih merkezli Netzle'de yer alan Prof. Ulrich Haas, Porto hakkında karar veren tahkim kurulu heyetinde bulunmaktadır ve önemli bir spor hukukçusudur. Bir çok saygın yayının editörlüğü görevini de üstlenen Haas, aynı zamanda danışman olarak da hizmet vermektedir.

3- Professor Gabrielle Kaufmann-Kohler

Cenevre Üniversitesi Hukuk Fakültesinde çalışmakta olan Gabrielle Kaufmann Kohler, uluslararası tahkim ve spor tahkimi alanında çeşitli ve saygın çalışmaları bulunan önemli bir hukukçudur. Kendisinin özellikle Cenevre'de ikamet ediyor olması, lojistik sebeplerle dikkate alınmalıdır. Bu şartlar altında UEFA nezdindeki girişimlerimizde temsil kadar, uluslararası saygın hukukçuların görüşleriyle de desteklenmemiz aynı zamanda uluslararası basını yine bu görüşlerle bilgilendirmemiz acil bir ehemmiyet taşımaktadır.

4- Prof. Henry Peter

Peter Legal'ın kurucu ortağı ve İsviçre Spor Hukuku Birliği'ne de üye olan, spor hukuku ile spor tahkimi alanında uzmanlığı bulunan Prof. Henry Peter, bir çok kereler spor hukuku alanında kurulan uluslararası tahkim heyetlerinde de yer almış saygın bir hukukçudur. Şüphesiz Cenevre merkezli herhangi bir organizasyonda kendisinin hizmetlerinden istifade etmek kulübe büyük menfaat sağlayacaktır.

5- Bütün bunlara ek olarak süre giden ceza davalarında görüş ve hizmetlerinden istifade etmek üzere saygın üniversitelerimizde hali hazırda görev yapmakta olan önemli ceza hukukçularımızla anlaşmak, onların görüşlerini de kamuoyuyla doğru yollarla paylaşmak gerektiğine inanıyoruz.

6- Bu zamana kadar kulübün medya ile ilişkiler kısmına yeterli önemi vermediği görülmektedir. Ancak bu aşamadan sonra, görüşlerin doğru bir şekilde medyada yer bularak kamuoyuna ulaşmasının sağlanması için Türkiye'nin alanında saygın PR şirketleri ile anlaşılarak bir PR stratejisinin güdülmesi gerektiği, stratejinin ana ayağının da hem Fenerbahçe'nin itibar yönetimine hem de kamuoyunu ilgilendiren bu kriz hakkındaki doğru kamuoyu bilgilendirmesine dayanması icap ettiğine inanıyoruz. Şu aşamada, kriz ile profesyonellerin ilgilenmesi ve aciliyet gerektiren durumlarda doğru adımların atılması şüphesiz hayati bir önem arz etmektedir.

7- Ancak bu PR stratejisi kanımızca sadece "yerel" düzeyde kalmamalıdır. Uluslararası düzeyde de itibar yönetiminin sağlanması gerekmektedir. Zira, mevcut kriz tek taraflı olarak Türkiye'de yer alan haberlerle uluslararası kamuoyuna taşınmakta, gelecekte de uluslararası turnuvalarda yer alacak, bir çok sporcuyu bünyesine katacak Fenerbahçe gibi bir dev kulübün itibarı da bu haberlere teslim edilmektedir. Bu aşamada İngiltere'de Edelman, Fransa'da 2010 yılının en iyi PR ajansı seçilen Fleishman Hillard, Almanya'nın en büyük PR şirketi Ketchum Pleon en azından dikkate alınması gereken isimler olarak ortaya çıkıyor.

Değerli Fenerbahçe yöneticileri, şu aşamada taraftarlar ve Türkiye'de sessizce bu olayları izleyen ancak gördüğü adaletsizlikler karşısında şaşkına dönen büyük bir çoğunluk artık Fenerbahçe'den en iyi forveti, en iyi orta saha oyuncusunu istemiyor. Bu adaletsizliklere karşı gereken cevabı verecek, uluslararası arenada kulübün prestijini ve varlığını koruyabilecek, yerel ve uluslararası en iyi hukuk, halkla ilişkiler takımlarını istiyor. Artık şu olan bitene karşı kulübün gereken sesi yükseltmesi, halkın takımının halkın desteği ile bu haksızlıklara karşı nasıl yaman bir cevap vereceğini de cümle aleme bir kere daha hatırlatması gerekir.

Fenerbahçe içeriği belli olmayan bir mektupla hakları elinden alınacak bir kulüp değildir. Fenerbahçe, 19 maçta şike tespit ettik diyerek adil yargılanma ilkesini ihlal etmiş, suç işlemekten çekinmeyen emniyet mensuplarının tevil ettiği bir takım bulgularla, iddianamesi bile hazırlanmamış bir davada, bir takım lobi faaliyetleri, hırslı rakiplerinin akıllı taktikleri, TFF üzerinde kurulan medya veya diğer türden baskılarla, savunma hakkını dahi kullanamadan yere düşürülebilecek bir kulüp değildir.

Ne olduysa oldu. Biz Fenerbahçe'yi önce sosyal bir hareket olarak görüyoruz. Bir şirket, bir kurumdan çok bu halkın temel değerleriyle bütünlenmiş, milyonlarca insanın hikayesinde kendini bulduğu büyük bir aile. Bu aile şüphesiz zulme karşı gereken cevabı verme gücüne de, maruz kaldığı adaletsizliğe ve bu adaletsizliği yapanlara karşı en iyi cevabı verme imkanlarına da sahiptir. Fenerbahçe taraftarı bu aşamada elinden gelen her türlü maddi, manevi yardımı yapmaya da isteklidir.

Bu şartlar altında, gereken her adımı atacağınıza inanıyor, hasretle bekliyoruz.

Sevgiler.


14 comments:

  1. Adsız dedi ki...

    "Fenerbahçe taraftarı bu aşamada elinden gelen her türlü maddi, manevi yardımı yapmaya da isteklidir."
    bundan şüpheleri olmasın. en azından kendi adıma ve çevremde tanıdığım iyi fenerbahçeliler adına söyleyebilirim.
    yol gösterme açısından iyi bir yazı olmuş tebrikler

  2. Alper dedi ki...

    Kahin cok hakli, maddi destekse destek, taraftar olarak buna haziriz

  3. Pasetto dedi ki...

    yahu şu yazıyı okuyunca gerçekten klubümle ve bu klubün asıl yapısını oluşturan taraftarıyla gurur duyuyorum.şu kaos ortamında hakkını bu şekile sağduyulu aramaya çalışmak kolay kolay ortaya çıkabilecek bir taraftar bilinci değil.yazıda geçen her kelimeye harfi harfine katılıyorum ve bir ekleme yapmak istiyorum.yönetim bu uluslarası hukuk ve PR çalışmalarını yaparken taraftarının nabzını daha sıcak tutabilmesi için taraftarıda bu süreç içerisine katmalı bu sağduyulu önerileri dinlemeli ve adımlarını atarken bu algıyıda hesaplarına katmalıdır.Bahsi geçen PR şirketleri içerisinde seçilen ortak bir taraftar temsilcisiyle daha çabuk ve etkili adım atabiliriz diye düşünüyorum.her halükarda tek yumruk tek vücut olduğumuzu biliyorum ama artık kaybedecek vakit yok.zira düşman çok ve vakit dar.güneşli günler yakın biliyorum çünkü Fenerbahçe varsa umut vardır aşk vardır.bunu elimizden almaya kimse yetmez...Fenerbahçe sen çok yaşa...

  4. Zamane Delisi dedi ki...

    Akîl adamlık, kaos içinde, cinnet psikolojisiyle yaşanan insanların en çok ihtiyaç duyduğu bilinç tipi...
    Olağan üstü haller ve büyük yıkım getiren felaketlerde ilk olarak zihin içinde bulunduğu durumu reddereder. Fenerbahçe tüzel kişiliğini temsil edenler, emin olmamakla birlikte, belki de yaptığı en büyük yanlış felaket anlarıyla karşılaşan insanın ilk gösterdiği bu refleksi göstermiş olmaları.
    Kriz yönetmek için ilk önce krizin varlığını kabullenmek gerekyor. Daha sonra krizin yarattığı girdabın ne derece dibe çektiğinin teşhisi...
    Akîl adamlık konusuna geri dönecek olursak aethewulf bu konuda örnek teşkil edecek serin kanlılıkta bir ön fizibilite yapmış ve konunun muhattablarına sunmuş. Hatta o derece derin ki ön rapor gibi. Yorum yapmaya bile yer bırakadığı için laf kalabalığı yaptım anlaşılan.
    Her şey için sağolun başta aethewulf olmak üzere fatih ve diğer tüm papazincayiri tayfası.
    İçimiz yanıyordu, benzin dökenlerin arasında buz gibi soğuk suyla gelenlerden olduğunuz için.

  5. onur oymak dedi ki...

    Fenerbahçe Taraftarına burada düşen en öenmli görev " Derneklerce , taraftar gruplarınca ve münferit olarak UĞRADIĞIMIZ HAKSIZLIĞI Anadolunun en ücra köşesindeki kahvede oturan Ahmet amcaya, Mehmet abiye vs. vs. ulaştırıp inandırmak olacaktır. Halkımızın hala yarısından çoğu internet kullanmadığı ve MEdya da malumunuz QTM olduğu için yalan yanlış bilgilere inanmak durumundadır. Bize düşen en önemli görev bu şerefsiz tezgahın arkasındakileri bir bir HALKIMIZA ANLATMAK VE İNANDIRMAKTIR"

  6. emir.z dedi ki...

    İktidar yozlaştırır, mutlak iktidar mutlak yozlaştırır. Öyle mi, öyle…
    Örneğin mutlak iktidarın yargı erkine olan hakimiyeti, bir savcının haddinden fazla cüretkar davranmasına ve hukukun sınırlarını yekten aşmasına yol açabilir.
    Bu savcı gücün verdiği baş dönmesiyle başparmağı üzerinde milyonlarca insanın duygularını basket topu gibi çevirip eğlenebilir. Yetkisi ve siyasi gücü ona 'sen ne yapıyorsun kardeşim, bu ne rezalet' diye sorulmasına engel olabilir. Öte yandan bu durumdan memnun olan ve statükodan beslenen bazı kesimler de açık hukuksuzlukların sıradanlaşması noktasında aparat işlevi görebilirler.
    Dayandığını varsaydığı ve aslında karşılık da bulduğu otoriteden aldığı güçtür hukuk algısını çarpıtan bu savcının. Temel hukuk ilkelerinin değil, siyasi amaçların öne alınması onun için kaçınılmaz olmuştur.
    Böylesi bir durumda hukukun amaçları siyasetin amaçları yanında tali kalır. Ve doğal olarak adalet ilkeleri amaç olmaktan çıkıp araç haline gelir.
    Bu savcı otoritenin denetim mekanizmasının bir uzantısıdır artık. Ve onun zihinsel yönlendirmesiyle savcı, kendi iç evreninde bir 'doğru dünya' tanımlar, ve çevresini de bu örnek üzerinden şekillendirmeye girişir. Çünkü içinde bulunduğu durum onun reel verilerle bağlarını koparmış, somut olgulara somut hukuki karşılıklar bulmak yerine; otoritenin teorik varsayımlarına uygun vakalar bulma çabasını arttırmıştır.
    Yapabildiği tek şey artık şudur: Hukuku ilkelere ve somut gerçeklere göre değil, varsayılan-dikte edilen bir gelecek vizyonuna göre kurgulamak.
    Sonuç: Gerçek olay ve kişilerle hiç bir ilgisi olmayan ve varsayalım Nairobi'de geçen bu olay bir gün başımıza gelse; bu noktada hukuku kendi sınırlarına ve gerçek dünyaya doğru çekmeye çabalamak en iyisi olur.
    Duygusal feveranlara kalkışmadan. Ağlamadan, dillerimiz dolaşmadan… Çünkü karşıda hem otorite var hem hatalı kurgulanmış bir yargı aklı var hem de bunların destek aparatları. Ve bunlar sizi kendi kurgusal hukuk sistemlerine çekerek imha etmeyi planlarken yapılacak en iyi hamle, onların bu kurgulanmış evrenlerini yine hukuk üzerinden yıkmak olacaktır.
    Bu noktada elle tutulur gözle görülür tüm emekler işe yarar ve fazlasıyla takdire değer, helal bıremin…

  7. CETOBO67 dedi ki...

    HESAP NUMARALARINI VERSİNLER YETER, BİZ FENERBAHÇE CUMHURİYETİNİN NEFERLERİ OLARAK HİÇ BİR İŞ ADAMININ ELİNE CEBİNE ATMASINA GEREK OLMADIĞINI KANITLAR DÜNYA TARİHİNİN EN BÜYÜK KAMPANYASININ NASIL OLACAĞINI HERKESİME GÖSTERİRİZ.

  8. Adsız dedi ki...

    papazınçayırının bu olgun davranışı ve desteğinin yönetimde ses bulacağını umuyor ve tahmin ediyorum. teşekkürler aethewuld, teşekürler papazınçayırı...

  9. gumgumok dedi ki...

    bdp'li hasip kaplan'ın bugünkü tweet'i: "FB Klubü yerine olsam,önce başbakan sonra bakanlarını üyelikleri varsa disipline verir,ihraç ederdim."

  10. Unknown dedi ki...

    KOMİK OLMA ALİ KOÇ.. SAVCI NASIL DİK DURMUŞ AÇIKLA. POLİSİN ELİNDEKİ TÜM MATERYALLERİ BASINA SERVİS ETMESİNE GÖZLERİNİ KAPAYAN SAVCILIK MAKAMI DAHA NE YAPACAKTIKİ....ADAM ZATEN JURNALCİ BASINDAN HERŞEYİ OKUMUŞ HÜKMÜNÜ VERMİŞ.SADECE TFFDEN TEYİD İÇİN BURAYA GELMİŞ... ANLAMADINMI..ANLIYORUZKİ YÖNETİM HALA KIŞ UYKUSUNDA..BİRİLERİNİN SIRTINI SIVAZLAMA DERDİNDE.
    YÖNETİM UYANIK KALSIN...DAHA DÜN KULÜBÜN DOPİNG OLAYINDA NELER YAŞADIĞINI HEPBERABER GÖRDÜK...BU OLAYLAR BİTMEZ.DİĞER BRANŞLARDADA ÇOK DİKKATLİ OLUNMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ.....

  11. Unknown dedi ki...

    YÖNETİME SESLENİYORUM...fotoğraf net..fenerbahçeyi iğdiş eden dansöz tff ve onun basındaki kargaları sonunda şerefsiz allahsız uefa ile beraber kulübü imha planını devreye soktular...sıra geldi takımı bir sirk maymunu gibi şehir şehir gezdirip hedef tahtası haline getirmek.leş yiyici malum kulüpler üç beş ay kulübün üzerinden nemalandıktan sonra aaa siz şike yapmışsınız diyerek kulübü direkman toprağa gömüp sonrada pişkin pişkin TÜRK FUTBOLU KURTULDU NARALARI ATMAK...BASINDAKİ ENTEL DANTEL KABZIMAL DOKTOR MOKTOR BİLİMUM JURNALCİ AYAKTAKIMINA ALLAH BELALARINI VERSİN DİYORUM...

  12. Adsız dedi ki...

    @CETOBO67 - Hesap numaralarını verdiler işte, Fenerbahçe kart. Buyrun, kart alın: http://www.fenerbahce.com.tr/lang_tr/general/default.aspx

  13. Adsız dedi ki...

    bu ülkede hukuğa kimsenin güveni kalmadı,örneğin şunu bir düşünün ts başkanının yurtdışı yasağı apartopar kaldırıldı arada kargaşadan yararlanarak deniz feneri yargısındada değişiklik yapıldı bunun anlamıda bazıları kendini kral ilan etmiş astığı astık kestiği kestiktir.paranın olduğu her alana bu şekilde girilecektir futbol onların umrunda değil yani şimdi yapılan toplumsal esaretin yapı taşlarından başka birşey değildir ,kim sisteme karşı gelirse yukardaki bahsettiğim krallık sisteminde kazanma şansı imkansızdır

  14. rampadacore dedi ki...

    hesap numarası vererek para toplamak bildiğim kadarıyla yasak yada belirli izinlere tabi. o nedenle en mantıklı iş taraftar kartı almak, eşinize çocuğunuza bir kaç tane alabiliyorsunuz, en mantıklı destek aracı şimdilik bu görünüyor.

Yorum Gönder