Tanıl Bora'ya Sitem ve Sorular
Yazıya başlamadan belirtmek gerek ki bu bloga yazdığım en zor yazılardan birisi bu yazı. Tabii ki hiç kimse eleştiriden münezzeh değil ama sevdiğiniz, fikirlerine değer verdiğiniz birinin bir yazısından derin bir hayal kırıklığı duyup kaleme sarılmak zor iş.
3 Temmuz’dan bu yana Türk medyasında saçma sapan bir sürü şey okuduk, kah Uefa açıklamalarını saptıran haberler, kah Şenez Erzik’e söylemediği sözleri söyleten sahte beyanat haberleri, envai çeşit yalan, hile desise haberiyle Goebbels medyasına bile pabucunu ters giydirecek şeyleri gördük. Dolayısıyla artık bünyemiz olanca saçmalığa karşı bağışıklık kazanmış halde.
Bütün bu hengame içinde aklına, vicdanına, muhakemesine güvendiğimiz ender kişilerden birisi olan Tanıl Bora dün Radikal Gazetesi’ndeki yazısında federasyonun eyyam kararından sonra artık haftalık olarak yazdığı futbol yazılarını yazmayacağını belirtip hayırlı işler dilemiş.
İlk kez bir Tanıl Bora yazısı okuduğumda afalladım, hatta acaba yazıyı yazan Tanıl Bora değil de Uğur Vardan mı diye de bir kez daha kontrol ettim. Tanıl Bora’nın lig değerlendirme yazılarını askıya alması kendi tasarrufu dolayısıyla buna saygı duymaktan başka yapacak bir şeyimiz yok. Ancak kendisini bu karara almaya iten şeyin gerekçesi konusunda soru işaretlerimiz var.
Futbolun hukuku, asliye ceza veya borçlar hukuku değildir. Şikeyle ilgili karar, mahkemeden çıkmaz. Futbol düzeninin etik ölçülerini gözeten, futbol-içi bir karar organından çıkar. Futbol Federasyonu’ndan beklenen: Türkiye’deki mevcut futbol rejimi aynen devam edecek mi etmeyecek mi? Bunun kararını vermesiydi. ‘Durmak yok, yola devam’ kararı verdi.Şimdi Federasyon’un verdiği karar nihai bir karar değilken, Federasyon’un bu mevzuya benzer bir mevzuda verdiği karar Tahkim tarafından 10 gün önce bozulmuşken Tanıl Bora’yı futbol yazdırmaya devam ettirecek karar ne olacaktı onu merak ediyorum? Fenerbahçe "polis öyle dedi" diye küme düşürülseydi Tanıl Bora futbol yazmaya devam edebilecek asgari temizlik ortamının sağlandığına ikna mı olacaktı?
Ayrıca şunu da sormak lazım polisin "19 maçta şike tespit ettik" deyip alenen kendini yargı yerine koyduğu, savcının Fenerbahçe Sivas maçını almasaydı soruşturma açmayacağını belirttiği bir operasyon hakkında Tanıl Bora’nın zihninde hiç mi soru işareti oluşmadı?
Ne zamandan beri vicdanına güvendiğimiz Tanıl Bey polis fezlekelerine, polis tarafından üretilen delillere, tutuklama kararlarına kesin hüküm verilebilir doneler olarak bakıyor. Neden medyanın şu süreçte yaptığı onca manipülasyondan, ahlaksızca yayınlardan tek satır dahi bahsetmeyip Federasyon’un hukuki süreçle meseleyi götürmesini eyyamcılık olarak yorumluyor. Şunu merak ediyorum, mesela Ahmet Şık ve Nedim Şener hakkında adli soruşturma devam ederken üyesi oldukları Türkiye Gazeteciler Cemiyeti “ya polis bir şey olmasa bunları almazdı", "savcı bir şey olmasa bunları tutuklamazdı" diye savunmalarını almaya gerek bile duymadan üyelikten atsa Tanıl Bora bunu kabul edilebilir bir karar olarak mı görecek?
Özne Fenerbahçe olduğunda evrensel hukukun ilkeleri nasıl değişiyor, Türkiye örneğinde hiç güvenilmeyen bu kurumlar nasıl birden bire hikmetinden sual olunmaz kurumlar oluyor ve Federasyon’dan o kurumların kararı doğrultusunda bir karar bekleniyor.
Hiç kusura bakmasın ama Tanıl Bora’nın dayanak noktası “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” ve “polis bir şeyler olmasa böyle şeyler yapar mı?“ kesişim kümesine dayanan ortalamaya dayanıyor. 1993’te Galatasaray’ın 8-0'lık Ankaragücü maçına tribünden bir Galatasaraylı olarak şahitlik ettiğinde, 2004’te mahkeme dosyalarına giren Beşiktaş-Rize maçının ses kayıtları basına yansıdığında, Diyarbakır kendi yazısında belirttiği gibi alenen devlet eliyle birinci lige terfi ettirildiğinde bitmeyen futbol yazma şevkiniz özne Fenerbahçe olduğunda mı bitiyor? Tamam futbol dünyası temiz bir dünya değil, yöneticiler de çok hijyenik insanlar değil bu da kabul ama KCK’da, Balyoz da Ergenekon’da polisin yaptığı şeylere haklı olarak şüpheli bakarken bu mesele de bu spor dünyası hakkında zaten söylentiler vardı deyip polisin tuhaflıklarını sineye çekmek çok mu adil Tanıl Bey?
Sitemlerim ve sorularım bu kadar,
Saygılarımla.
18 Ağustos 2011 17:57
kalemine sağlık. şu süreç turnusol kağıdı gibi bir işlev gördü. ne kadar karaktersiz insan varsa açığa çıkardı.
18 Ağustos 2011 18:01
Dün yazıyı okudum, kendisine bir cevap yazmak istedim, yapamadım sadece futbol değil, siyaseten de bu memlekette içime sine sine saygı duyduğum birkaç adamdan biriydi. Ha, benim saygımdan n'olur da, işte insanın morali fena bozuluyor, güvendiğin dağlara kar böyle yazıyormuş. Hakikaten ne Fenerbahçe'ymişiz yahu da eşitliği, adaleti, her alanda insanca muameleyi diline pelesenk eden Tanıl Bora bile konu biz olunca adaletsizliği, haksız muameleyi isteyebiliyor. Hayır, yanar döner biri olsa eyvallah diyeceğim de, bu kadar tutarlı bir adamın bu kadar kendiyle çelişen bir şeyler gevelemesi, hakikaten ders niteliğinde. Umarım, bizim sevmediklerimizin başına geldiğinde benzeri durumlar, biz, Fenerbahçe taraftarı olarak, şimdiki sağlam duruşumuzla çelişmeyiz. İnsanlığa inancımı sarstı yazısı, futbolu, Fenerbahçe'si bir yana.
18 Ağustos 2011 18:16
Tüm bilge adamların bilgeliklerinin aslında sadece Fenerbahçe'ye yönelik bilgelikler olduğunu gördükçe, ha Erman ha Tanıl, ha Vardan ha Serhat, ha Meleke ha Özdenak, ha Banu ha Seten, ha Cem ha Sanem ne farkeder. Görülmesi gerekeni, farkedilmesi gerekeni, uyanılması gerekeni, salı pazarına balık getiren Kadir kardeşim bile farketmişken Tanıl yazı yazmayı bırakmış ne farkeder. G.birliği tribününde satılan imajlar, görüntüleme cihazlarında bile kullanılamaz hale geldiyse artık bitsin bu ikiyüzlülük herkes döksün taşlarını ama bir daha asla, ben bilgeyim hepinizi sessizce konuşarak döverim şeklinde olmasın mümkünse. Mezarlıklar kahramanlarla dolu sanardık, bir o kadar da bilge varmış da haberimiz yokmuş ya da öyle sanmışız.
Lan ne aptalmışız, başbakan haklıymış...
18 Ağustos 2011 18:59
bir dönem konyasporda teknik direktörlük yapan bugünkü sportif direktör ve teknik direktörümüz aykut kocaman da yine bir fenerbahçe maçından sonra teknik direktörlüğü bırakacağını söylemişti.zaman zaman oluyor böyle şeyler demekki.tanıl borayı okumam etmem .gerçi aykut hoca ile kıyaslamak pek hoşuma gitmese de ''beşer şaşar'' diyorum
18 Ağustos 2011 20:44
al birini vur ötekine hepsi aynı 3 ağutostan beri ne gazete alıp okuyorum nede bir tv açıp izliyorum. takip etiğim bir kaç blog ve forum fazlası ile yetiyor.
19 Ağustos 2011 04:59
perşembenin gelişi sözünden yola çıkarak sevgili tanıl'ın geçen haftaki yazısını okurken kafamdan geçenleri tarif etmeye çalışacağım.
tanıl ''size hayırlı işler...'' başlıklı 'son' yazısını nihayetlendirirken şunu yazıyor:
''lige verilen aralarda yazdığım yazılar var ya, gol sevinçleri üzerine, çirkin futbolcular üzerine, 'fark attıkça atmak caiz midir, yoksa bir noktada merhamet edip durmak mı gerekir? üzerine filan...''
bundan sonra sezonun gidişatı ve oynanan maçlar üzerine değil, olayın tali yanlarını öne çıkaran yazılar yazacağım, manasında...
şimdi oluşmuş ortam içinde paranoyaklışmış olmak, aşırı-yorumlarda bulunmak gayet mümkün -ki herhalde ben de böyle bir yola saptım... ama hani yüzde bir bile şüphe olsa deniyor ya... benim içimde bayağı bir şüphe oluştu doğrusu geçen haftaki ''averaj değil merhamet'' başlıklı yazıyı okurken.
ortalık bu kadar toz duman içindeyken gerçekten böylesine 'filan' niteliğinde bir yazı mı kaleme almış tanıl diye düşündüm daha ilk satırlarda. ama bir noktada son derece ince bir metaforu takip ettiğini düşündüm... yazının temel izleği abartı bir skorla mağlup düşmüş takıma karşı müsabaka devam edilirken ne yapılması gerektiği üzerine gelişiyordu. bu tartışmalar daha önce de gündeme gelmişti. bir noktada durarak onu daha fazla rezil etmemeye mi çalışacaksın, yoksa tam da ona olan saygından ötürü mü gazdan ayağını çekmeyecek, yapabildiğinin en iyisini yapmaya devam mı edeceksin?
evet gayet muteber bir motif... spor-etik tartışmaları içinde kafa açıcı sorular ortaya koyuyor.
ama bir de burada kullanılan izleği kendi çerçevesinden çıkarıp bir aydır zonklayan biçimde kafamızı işgal eden gündeme oturtalım bakalım... halihazırda (yazının tff açıklamasından bir hafta önce kaleme alındığını hatırlayalım) psikolojik anlamda farklı biçimde mağlup olan, ya da mağlup olma perspektifi çizilen aktör kim? en fazla kaybeden olacak taraf? şampiyonluk iptali, küme düşürme, gelir kaybı, vs. fenerbahçeli bir okur için kolayca tanımlanabilecek bir eşitleme... bir sürü gol yemiş, yemek üzere -pekiyi ne yapacağız bu rakiple?
sol içi bölünmelerde gösterdiği o muazzam özenle, temkinle, solduyusuyla aşık olduğumuz tanıl'ın yanıtı şu:
'''düşündüm de, inisiyatifi fark yiyen takıma bırakmalı' dedi. onlar asılırsa fark atan takım da allah yarattı demeyip devam etmeli, onlar gevşerse berikiler de gevşemeli. aslında her şey atmosfere bağlı.''
gündem üzerinden tuttuğumuz ipliğin izini sürersek: bu noktadan sonra alttan alırsalar, burunlarını sürtüldüğünü kabul ederseleler, bir nokta da ayıp ettik, hata ettik derseler üzerlerine gidilmesin. ama böyle yaygara çıkarmaya, ses yükseltmeye devam ederlerse hücuma devam....
evet bir noktada gerçekten bir taraf boyun eğme, yenilmiş olmayı kabullenme becerisini göstermeli. ama biz o noktada değiliz henüz. belki de o noktada hiç olmayacağız. şu anda tartışılması gereken adalet mekanizmalarının ne kadar, ne nitelikte işlediği üzerine bir uzlaşımda bulunmak...
''yaygaraya devam ediyorlarsa, o zaman yüklenmeye devam edilsin'' formülü içindeki o iktidar hazzı...
aşırı alınganlık yapıyorum değil mi... tanıl böyle bir şey kastetmiş olamaz... olmamalı.
19 Ağustos 2011 15:03
Gayet haklı anlaşılmayacak birşey yok, burda paranoyakça tutumlar ve yazılar havada uçuşuyor başından beri...Ben bu ligi izlemem ciddiye almam, çünkü kandırıldığımı hissediyorum bunun açıklaması budur..Bu ligi izlemeyeceğim bir sürü kişi bu ekilde düşünüyor..Fenerbahçeliler hariç..Sorun sizde, ancak bu işten ve tüm bu sürüncemede kalma bırakılma süreciden en büyük zararı yine Fenerbahçe alacak, bu iş böyle kalmayacak..Aziz Yıldırıma birşey olacağı yok, olan furtolumuza oluyor..
19 Ağustos 2011 16:03
Ben bu olay başladığından bu yana, "efendim başka takımlarla ilgili kuşkular da var, onların da üstüne gidilsin" tarzında bir savunmayı benimsemedim. "Fenerbahçe'nin bir kusuru varsa cezalandırılsın" demeyi de abes buldum çünkü bir kusur olduğu ortaya çıkarsa ceza vermek amacıyla mahkemeye verilmiş durumda zaten. Ancak, Federasyon'un aldığı kararları beğenmeyen, Fenerbahçe'nin suçluluğuna kararı çoktan vermiş acil uygulama bekleyen kişilerin, diğer takımlarla ilgili iddiaları "nasıl olsa yasanın yürürlüğe girmesinden önce" diye görmezden gelmesi bana çok iğrenç geliyor. Böyle kişilere (anladığım kadarıyla Yazar Bora'yı beğeniyor ama ben tanımam) aradasırada'nın dediği gibi "karaktersiz" de değil karektersiz demek istiyorum.
19 Ağustos 2011 18:06
@Gadno Kopele :
Bende kandırıldığımı düşünüyorum. Ama sizin gibi şikeci! Fenerbahçe küme düşürülmediği için değil son 5 maçında ecel terleri döküp zorla şampiyon olan Fenerbahçeye şike iftirası atılıp yöneticileri içeride olduğu için!
Elde delil yok, ispat edilen bir şey yok ama siz kandırıldınız öyle mi? Hatta sizin kafanızda olan bazıları daha ileri gidip Fenerbahçenin en az 8-10 şampiyonluğu şike ile alınmıştır diyebiliyor.
Kandırılan siz değil biziz! Sizi aklı başında insanlar yerine koyduğumuz için, vicdanınız olduğunu düşündüğümüz için, Fenerbahçe nefretinizin adalet duygunuzun önüne geçmeyeceğini düşündüğümüz için biz kandırılmışız!
Merak ediyorum 3 Temmuzdan bu yana adam gibi bir delil bulunamamışken, soruşturma makamının söylediği iddia edilen bazı sözler -"5 maçı gülerek izledik"- bizzat kendileri tarafından yalanlanırken hala "Fenerbahçe küme düşsün, gerçeği göremiyorsunuz siz" imasında bulunurken UTANIYOR MUSUNUZ?
26 Ağustos 2011 20:01
Formül basitti aslinda: Yıllardır futbolun kirli olduğunu biliyorduk. Bugün bir şekilde bu bazı delillerle birlikte hukuksal sürece takıldı. Yıllardır bunu her takımın yaptığına inandığımız için bugün adı geçen takımların da yaptığına kuşku duymadık. Beklentimiz futbolu böyle bir rezaletten takım ayırmadan sonuna kadar, hatta geçmişe dayandırarak temizlenmesidir. Ayrıca bunu sadece münferit bir olay olarak almayıp gelecekte de bunun önünü almak ve ağır yaptırımlar uygulamak olmalıydı. Bir Gs'li olarak ben şahsen galatsaray dahil tüm geçmişi bu tür kirli oyunlarla dolu takımların bizi kandırdıkları için ceza almasını isterim. Ama ne oldu? Federasyon basiretsizce kararlar aldı ve alıyor. Başka bir kanunsuzluğu federasyon yaparak takımları madur duruma düşürüyor ve olayı bambaşka boyutlara getirerek ayağımıza kadar gelmiş bir temizlenme şansını kursağımızda bırakıyor. Tanıl Bora'da böyle demiyor mu yazısında? Evet bundan sonra bozuk düzenin savunucularinin kirli sistemlerini garanti altina aldığı bir lige "Hayırlı İşler"!