TFF Kararının Şifreleri
Swissotel'de düzenlenen basın toplantısıyla Mehmet Ali Aydınlar TFF'nin güncel kararını kamuoyuna açıkladı. Bir süre önce "Eyyam kararını kabul etmeyeceğiz" başlığı ile bu blogda, TFF'nin nasıl bir karar alması gerektiğini ifade etmiş, kişilerin savunması alınmadan karar alınmmaması gerektiğini, kararın mutlaka gerekçeli olması icap ettiğini ve mevcut emsal kararları da içermesi icap ettiğini ifade etmiştik. TFF kararı da bu temel ilkelere uygun olarak ortaya çıktı.
Kararda özetle şunlar söylendi:
TFF olarak, futbolumuzun olağanüstü günlerden geçtiği bu günlerde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Bu süreçte talimatlar içinde her şeyi kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Federasyona verilen belgeler bir süredir inceleniyordu. Bunlara bağlı kararlar şu şekildedir:
-Savcılık tarafından yürütülen soruşturma gizli olarak yürütülüyor. Ek kısıtlama kararı verilmiştir. Belgelerin paylaşılması suçtur. Bunun cezası 1 yıldan 3 yıla kadardır.
-Belgelerin TFF'ye tesliminin ardından soruşturmanın kapsamı genişlemiş çok sayıda kişi ile sürmüş ve sürmektedir. Bunlarla ilgili hiçbir yeni bilgi ve belge gelmemiştir.
-Bir hüküm verilmesi adil değildir. Adil olması için gizliliğin kalkması gerekiyor. İddianamenin kabul edilmesi gerekiyor.
Kısacası şüpheli kulüp ve kişilerin savunması alınacak, sonrasında Etik Kurulu’ndan rapor istenip karar verilecektir.
Bununla birlikte, kulüpler hakkında nihai karar beklenmeksizin, söz konusu soruşturma dosyası kapsamında tutuklanan ve tutuklanma kararına yaptıkları itirazı reddedilen, aşağıdaki futbol ailesi mensuplarının, şike ve teşvik primi eylemleri çerçevesinde tedbirli olarak Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'na sevk edilmesine karar verilmiştir.
1- Savunma alınmadan karar verilmesi hukukun temel ilkelerine uygun değildir.
Mehmet Ali Aydınlar da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa ve ilgili tüm mevzuata yollama yaparak savunma alınmadan herhangi bir hüküm kurulmasının adil yargılanma ilkesine aykırı olacağını izah etti.
Peki neden savunma alınamıyor?
Buna cevap vermeden önce tutuklu yargılananlar ve tutuksuz yargılananlara dayalı bir ayrım yapmaya gerek yok. Tutuklu yargılananlar fiziken gelip ifade veremeyecek olsa da mevcut durumda yasalar zaten tutuksuz yargılaması süren şahıslar açısından da aynı türden bir imkansızlık yaratıyor.
Nedir o imkansızlık?
Şu iki hüküm açıklayıcı:
Ceza Muhakemeleri Kanunu Madde 157
SORUŞTURMANIN GİZLİLİĞİ
Madde 157 - (1) Kanunun başka hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir.
Türk Ceza Kanunu Madde 285
Gizliliğin ihlâli
MADDE 285. - (1) Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlâl eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, soruşturma aşamasında alınan ve kanun hükmü gereğince gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğinin ihlâli açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz.
(2) Kanuna göre kapalı yapılması gereken veya kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğini alenen ihlâl eden kişi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır. Ancak, bu suçun oluşması için tanığın korunmasına ilişkin olarak alınan gizlilik kararına aykırılık açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz.
(3) Bu suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.
(4) Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak damgalanmalarını sağlayacak şekilde görüntülerinin yayınlanması hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Ceza yargılamamız iki safhaya bölünmüştür. Birinci safha soruşturma safhasıdır ve bu safha iddianamenin kabulüne kadar sürer. İkinci safha ise kovuşturma safhasıdır. Soruşturma safhasında gizlilik ilkesini ihlal edenler de suç işlemiş olurlar.
Dolayısıyla TFF'nin tutuklu veya tutuksuz yargılanan herhangi bir şahsı çağırıp da ifade alması hukuken mümkün değildir. Zira bu belgeleri gösteremez, soramaz, bu belgelerin içeriklerini açıklayamaz.
Savunma alınmadan da hüküm verilmesi uygun değildir.
Nitekim Disiplin Talimatı'nın 72. maddesi şu hükmü barındırıyor.
MADDE 72 – SAVUNMA
(1) Savunma alınmadan ceza verilmez.
Aynı maddenin 10. fıkrası ise şöyle
Savunma hakkı, gizli kalması gereken hususların korunması ya da kovuşturmanın selameti gibi olağanüstü koşullar söz konusu olduğunda kısıtlanabilir.
Ancak "kısıtlanabilir" ifadesi ile "savunma almadan ceza verilemez" ifadesi birbiriyle çelişmiyor. Yani ceza vermeden önce şahsın mutlaka savunması alınmalı ancak olağanüstü durumlar varsa bu savunma hakkı kısıtlı bir şekilde kullanılabilir. Dolayısıyla "savunma almadan nasıl karar vermezler" diye bağırmak da -yalnızca insanlığa değil- ilgili düzenlemelere büsbütün aykırı.
2- TFF'ye bilgi ve belgeler gönderildikten sonra yeni ifadeler alınmış ve soruşturma derinleşmiş ancak bunlara ilişkin dökümler TFF'ye gönderilmemiştir
TFF'ye belgeler gönderildi evet ama bu belgeler gönderildikten sonra, soruşturma safhası genişledi, başka şahısların da ifadesi alındı yani "yeni" durumlar ortaya çıktı. Dolayısıyla Etik kurulu raporunu hazırlarken, atılı suçun işlendiğini gösteren veya işlenmediğini gösterebilecek yeni bulgular ortaya çıkmış olabilir. Bu bulgular olmadan da zaten karar vermek mümkün değildir. Yani şayet TFF ifade alabiliyor olsaydı dahi, yeni bulguları göremediği için, atılı suçun nüvesi değiştiğinden karar verebilecek durumda olmayacaktı.
3- TFF Yargılama sürecini beklemek zorundadır
Bunun temel iki sebebi var.
a) Savunma alınamıyor. Suç isnad edilenlerin ifadelerine başvurulamıyor.
b) Soruşturma safhası bitmediği için halen daha ortada bir soruşturma yürüyor.
Halbuki iddianame kabul edildikten sonra, kovuşturma evresi başlar. Bu evrede sanıklara iddianame tebliğ edilir, sanıklar yeni delillerin toplanmasını talep edebilir ve diğer haklarını kullanırlar. İşte bu safhada soruşturma evresindeki gizlilik kararı ortadan kalkar, dolayısıyla savunma alınabilir ve tam olarak soruşturma safhası bittiği için karar verilebilecek bir ortam oluşur.
4- TFF Kanaat üzerine karar verebilirdi neden vermedi?
Bu bir yanlış anlaşılmadan kaynaklanıyor. Sırayla koyuyorum:
TFF Disiplin Talimatı'nın 44. Maddesi
"MADDE 44 – MÜSABAKA SONUCUNU ETKİLEME
(1) Müsabakanın sonucunu hukuka veya spor ahlakına aykırı şekilde etkilemek veya buna teşebbüs etmek yasaktır. Bir futbolcuya veya kulübe teşvik pirimi verilmesi de bu kapsamdadır.
(2) Bu hükmü ihlal eden kişiler, bir yıldan üç yıla kadar müsabakalardan men veya hak mahrumiyeti cezasıyla; kulüpler ise küme düşürme cezasıyla cezalandırılır. İhlalin ağırlığına göre küme düşürme cezasına ek olarak puan indirme cezası da verilebilir.
(3) İhlalde sorumluluğu bulunan kişi veya kulüplere ayrıca para cezası verilir.
(4) Anılan yasağın hakemler tarafından ihlali halinde sürekli hak mahrumiyeti cezası verilir."
Halbuki Etik Kurulu Talimatnamesinin 7. maddesinin 7 bendi şu ifadeye haiz
Kurul’un raporu TFF Yönetim Kurulu açısından mütalaa niteliğindedir. Bir müsabakada sike yapıldığı veya tesvik primi verildiği hususundaki nihai kararı delillere ve vicdani kanaatine göre TFF Yönetim Kurulu verir.
Burada bir saçmalık var ve saçmalık da talimatnameden kaynaklanıyor. O saçmalık da şu, zaten müsabaka sonucunu etkileme suçu (şike, teşvik primi) hakkında TFF Yönetim Kurulu karar vermeye yetkili değil. Bu yetki, münhasıran PFDK'ya aittir. Nitekim şurada detaylı bir şekilde açıklanıyor (bkz. tff yönetim kurulu karar veremez)
Dolayısıyla (1) buradaki hüküm sakat (2) vicdani kanaatine göre derken herhangi bir keyfiyet de kastedilmiyor. Örneğin hakimler de vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Burada kanaatten kasıt, akşam yatıp sabah kalkınca insanın içinde uyanan bir "his" değil, somut bulgulara, delillere dayanan, akıl ve mantık süzgecinden geçmiş, hiçbir baskı altında kalmadan verilmiş "kanaat"tir. Yoksa günlük dilde kullanılan kanaat değildir.
5- UEFA Ne yapacak?
Hiçbir şey. Soruşturma safhası bitmeden bulgular UEFA'ya da ulaştırılamaz ve UEFA'da gereken ifadeleri alamaz, savunmaları dinleyemez. Dolayısıyla UEFA'da soruşturma safhası bitene kadar bir şey yapmayacak. Zaten hali hazırda UEFA'nın düzenlediği turnuvalara katılanlar hiçbir şike girişiminde bulunmadıklarını, böyle olaylarla alakaları olmadığını ifade ettiler. Şayet bu beyanları gerçek dışı çıkarsa bunun da bedelini öderler. (bkz: http://www.uefa.com/uefa/..newsid=1650460.html)
6- Tedbir kararları doğru mu?
Evet doğru. Tutuklu olanlarla tutuksuz yargılananlar arasında bir ayrıma gidilerek, tutuklu yargılanma kararı ağırlaştırıcı olarak düşünülmüş ve tedbiren faaliyetleri men edilmiş. Bu bir ceza değil, bu sadece hukukun çeşitli alanlarında da ifadesini bulan bir tedbir, önleme kararı. Şike suçunun olduğunu göstermiyor, sadece atılı suç ile ilgili muhtemellik sebebiyle bu uygulamayı gündeme getiriyor.
Disiplin Talimatı Madde 81
İdari tedbir, disiplin ihlalinin gerçekleştirildiği konusunda kuvvetli şüphelerin bulunduğu ve disiplin cezasının derhal uygulanmaması durumunda amaçlanan sonuçlara ulaşılamayacağının anlaşıldığı hallerde, kesin bir ceza hükmü tesis edilene kadar, kulübe seyircisiz oynama, saha kapatma kişilere ise, tadyumlara, soyunma odasına ve yedek kulübesine giriş yasağı, hak mahrumiyeti veya her türlü müsabakalara katılmaktan ya da müsabakaları yönetmekten men yönünde geçici yaptırımlar uygulanmasıdır.
7- Şimdi ne olacak?
Şu an bu davaya bakan mevcut mahkeme kanunen görevli değil. HSYK'nın acilen toplanıp 6222 sayılı kanun gereği ihtisas mahkemesini görevlendirmesi ve davanın o mahkeme tarafından görülmesi gerekiyor. Bu halde tutukluluk kararları da kalkacak. Arkasından TFF tutuklular için verdiği idari tedbiri de kaldırabilir.
Fenerbahçe açısından ise kanımca acilen olağanüstü kongre düzenlenerek yeni bir yönetim seçilmesi gerekiyor, ama bu bir başka yazının konusu.
15 Ağustos 2011 19:51
iddianame yazılıp kabul edilene kadar pfdk da tedbirli veya tedbirsiz olarak kurula sevk edilenlerin ifadesini alamayacağından dolayı karar veremeyecek.uzun bir süre aziz yıldırım ve diğer yönetim kurulu üyelerinin kulüpte imza yetkisi olmayacak.. Bu durumda bu isimlerin kulüp çalışmalarına katılamamalarından dolayı yönetim kurulu üyeliğinin düşürülmesi gibi bir durum yaşanır mı? fenerbahçe tüzüğünde böyle bir madde var mı acaba?
15 Ağustos 2011 20:18
bu durumda gs -6 puanla baslamis oluyor cunku fenerbahce kume dusmedi
15 Ağustos 2011 22:52
aethewulf the brave one,
son satırda başka bir yazının konusu diyor ya,
o yazıyı öne çekmek en iyisi...
dayanışmayla,
e.
15 Ağustos 2011 23:23
Fenerbahceliligim bir yana, bugunku toplanti neticesinde aciklanan, populizme ve kine prim vermeyen, mesnetli ve yasalari mutlak esas alan federasyon kararlarini analiz eden nefis bir blog yazisi.. Tesekkurler, papazin cayirinda bir mesale gibisin kardesim!
16 Ağustos 2011 00:57
"Şu an bu davaya bakan mevcut mahkeme kanunen görevli değil. HSYK'nın acilen toplanıp 6222 sayılı kanun gereği ihtisas mahkemesini görevlendirmesi ve davanın o mahkeme tarafından görülmesi gerekiyor. Bu halde tutukluluk kararları da kalkacak. Arkasından TFF tutuklular için verdiği idari tedbiri de kaldırabilir." HSYK 10 gün önce 2. asliye ceza mahkemelerinin spor mahkemeleri olarak görev yapacaklarına karar verdi..Kısa bir ekleme yapayım..
16 Ağustos 2011 09:15
yahu TFF kendini mi korudu TF takımlarını mı korudu..basın toplantısında başkana Avrupa kupaları ile ilgili soru soruldu,ya o dönemde karar çıkarsa ne olur diye? şike konusunda şüphesi olan varsa katılmaya bilir.!!1 bu ne arkadaş ya bu mu kararın..neyi korudun neyin devamını sağladın...arkadaş artık yeter ama ya...dike dike minarenin kılıfı mınareden buyuk olacak belli..arkadaş hiç mi mideniz bulanmadı sizin ya..hiç mi arkadaş benim gönlümde,gözümde yapmışlar belli hiç mi demiyorsunuz ya..hala mı buyuk başkan ya
16 Ağustos 2011 09:49
@miles: anladık okuduğunu da anlamıyorsun. bak bu yazıda link verilen uefa açıklamasında ne deniyor:
"With regard to the participation of Turkish clubs in UEFA club competitions, UEFA has full confidence in the TFF to submit to UEFA the names of the clubs to be entered based purely on sporting merit, and to take the necessary strong action in this case with the information at its disposal.
Given the information received so far by UEFA there is nothing according to the UEFA statutes or regulations that leads UEFA to refuse entry to any of the clubs currently involved in the investigations in Turkey.
In addition, every club participating in UEFA competition has provided UEFA with a written guarantee that they have not been involved in match-fixing activities."
16 Ağustos 2011 10:28
Şunu da irdelemek lazım. Savunma hakkı olmadan ceza verilemeyeceği önceden biliniyordu. Peki neden kozmik oda oluşturuldu ve bu açıklama belgeler incelendikten sonra yapıldı? Bence klasörler içerisinde şüpheye yer bırakmayacak delil veya deliller aradılar ve eğer bulsalardı muhtemelen daha farklı bir yöntem izlenecekti. Klasörlerin içerisinde böyle bir delil olmadığı sonucuna vardım ben. Zaten 19 maç - 3 futbolcu çelişkisi bunu gösteriyordu, bu açıklama da durumu iyice perçinlemiştir.
Polisin 5 maçın sonucunu önceden bilecek kadar istihbaratı ve insanlara küçük dillerini yutturacak delilleri olsaydı ve Etik Kurulu bunu görseydi Sn. Aydınlar, bu tür delillerin varlığını açıklamasında ima ederdi diye düşünüyorum.
Kararın en önemli şifresi budur kanımca.
16 Ağustos 2011 11:09
@aethewulf TFF nedir o zaman..geç hadı ueaf yı yarısında çıksın karar men etsinler beşiktaşı feneri vs..sorduğum ama anlamank istemediğin TFF nedir arkadaş...neden gördün o zaman belgeleri,neden istedin...elbet en guzel yol bırakalım mahkeme versin kararı 2 senede 3 senede sıkıntı yok...senın hıç mı kararın olmadı ya,hiç mi demedin odelilleri görüp arkadaş tam kanaat yok ama avrupaya gıtmeyelim,sonradan sıkıntı oluru kım diyecek...kendini koruyan TFF mı..
17 Ağustos 2011 01:52
Bugun tff kararı açıklarken etik kurulunun raporunu okuduğu kısmı dikkatlice dinledim ve metin olarak okudum ayrıca;
"Kurulumuz dosya içereğiyle sınırlı olarak yaptığı inceleme ve değerlendirmeler sonunda kanaat oluşturmaya yetecek şekilde kanıt bulunan bazı müsabakalarda eylemlerin, ilgili kişiler ve kişilerin eylem ve davranışlarının kulüplere izafesi mümkün olduğu durumlarda spor kulüpleri bakımından şike, şike teşebbüsü, teşvik primi veya teşvik primine teşebbüs oluşturduğu kanaatine ulaşmış, bazı müsabakalar bakımından ya da olaylarda adı geçen kişiler açısından ise kanaat oluşturmaya yetecek kanıt bulunmadığı şeklinde görüş belirtmiştir. Bu şekilde karar verilen durumlarda şike veya teşvik primi vakalarının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda bir şüphe mevcuttur. Ancak bu şüphe doğrultusunda kanaat oluşmasına yetecek kanıt bulunmamaktadır.”
Abi adam diyoki bazı maçlarda şikeyi tespit ettim ,bazılarında edemedim.Kişilerin savunmaları alınınca,iddaname belli olunca tekrar dosyayı açıp bakacaz nihai kararı öyle vercez.Yani bazı maçlarda şike tespit edildiyse eldeki verilerle bunlar nasıl değişebilir ki daha sonra.Ben mi yanlıs anladım bilmiyorum ama okuduklarımdan bunlar çıkıyo sanki,bi karışıklık varsa aydınlatırmısın?? bu kısım çok önemli çünkü. Habertürk bugun manşette "şike var,karar yok" yazmış.
17 Ağustos 2011 05:32
kişilerin savunması alınıp, ilgili olaylarla ilgili olarak sunacakları deliller ortaya çıkınca bu ifadeleri tekrar değerlendiririz. şimdiden bir şey söylemek mümkün değil. etik kurulu hangi maçlarda, hangi kulüpler için yukarıda yazılan suçları tespit etmiş bilmiyoruz, bu maçlarla ilgili savcılık tarafından gönderilen iddialar dışında ne gibi bir izahat, açıklama, görüş alınmış bilmiyoruz. pfdk daha detaylı bir tahkikat yapacaktır, bekleyelim.
17 Ağustos 2011 16:28
Açıklaman için teşekkür ederim,bekleyip görelim bakalım