Mucize Geri Dönüş



Son yıllarda izlediğimiz en garip maçlardan biriydi herhalde. İlk yarıya 10-0 ikinci yarıya 11-0'lık seriler yiyerek başlayan ve 25. dakikayı 20 sayı farkla geride geçen bir takımın maçın sonunda kazanan taraf olması tam anlamıyla bir mucize. Maçtaki iniş-çıkışlar Fenerbahçe'nin oyun ve takım karakterinin nasıl olduğunun da yansıması aslında. Oyunun özellikle savunma bölümünde çok ciddi bir problem yaşıyoruz. Maçın ilk dört, beş dakikası tam anlamıyla uyuyorduk, savunmada bomboş şut atan Banvit kısaları şut idmanı yaparken hücumda Ukiç'in zorlama üçlükleri dışında hiç bir şey üretmedik. Banvit farkı gittikçe açtı, savunmadaki konsantrasyon eksikliği hücumdaki dağınıklığı da birlikte getirince fark 15-16'lara kadar çıktı. İlk yarının son iki üç dakikasında Mirsad'ın ve Greer'in üçlükleriyle bir seri yakalayıp ilk yarıyı tek hanelerde bitirmeyi başarabildik ancak. 32-40.

İkinci yarıya ilk yarının sonunda momentumu lehine çevirmiş bir takım olarak daha iyi başlayacağımızı umarken 11-0'lık bir Banvit serisiyle başlayınca havlu atmanın eşiğine geldik. Emir bir türlü hücumda akışkanlığı sağlayamazken savunmada Lance Williams ve Charles Davis'i durduramayınca fark 20'ye kadar çıktı. Bu dakikadan sonra Kinsey ve Ömer'le birlikte ön alanda baskı yapmayı nihayet akıl edince Ömer'in kaptığı toplarla iki üç tane kolay basket bulduk. Hücumda dengeyi kaybeden Banvit'e karşı özellikle Kinsey'in de etkili olmasıyla fark tekrar tek hanelere düştü ve üçüncü periyot sonunda fark 10 sayıya indi. 50-60.

Dördüncü periyota aynı şekilde baskılı başlayıp Banvit'in hücumdaki paniğinden yararlanıp farkı gittikçe kapattık. Charles Davis'in aldığı hücum faul ve teknik faul sonucunda momentum tamamen lehimize döndü. Kinsey'in teknik faullerden bulduğu sayılarla maçın 35. dakikasında ilk kez öne geçtik. Ömer Onan köşede bomboş üçlüğü atsa 3:30 kala farkı 6'ya çıkarıp zaten oyundan düşmüş Banvit'i nakavt edebilirdik ama artık faul problemi nedeniyle sertliğini kaybeden baskılı ön alan savunmasına karşı Barış'ın drive'ları, Simmons'ın boş üçlükleri sonucu Banvit tekrar 4 sayı öne geçti. Ömer'in üçlüğüyle tekrar hayata dönüp son dakikada Semih'in faulleriyle bir kez daha öne geçtik, ardından Semih savunmada bir blokla ibreyi tamamen lehimize çevirdi. Taktik faulleri atan Kinsey'le farkı üçe çıkardık ve Banvit'in son hücumdaki top kaybı sayesinde 5 sayılık üstünlüğü sağladık. Son saniyedeki üçlük sadece skoru belirledi. 79-77.

İki sene önce bu takımın en önemli özelliği ön alandaki etkili savunmasıydı. Bu sene bu özelliği tamamen kaybettik neredeyse. Zaten Gricek ve Greer varken böyle bir savunma yapmak pek olası değil. Bugün maçı çeviren oyuncular bu savunmayı yapan Ömer ve Kinsey oldu. Arkada da önce Vidmar sonra Semih içeriyi biraz kapatınca maç birden bize döndü. Umarım oyuncular anlamışlardır artık canımız isteyince savunma yaparız gibi bir anlayışla şampiyon olunamayacağını. Özellikle Barış'ın olmadığı dönemde Banvit'te iki genç guard oynarken yapmaya başlasaydık bu baskılı ön alan savunmasını, maç 20'li farklara gelmeden kazanabilirdik. Ama yine uçurumun kenarından gelmeyi tercih ettik.

Böyle mucizevi bir geri dönüşle kazanılan bir maç takımın özgüveni açısından da iyi oldu aslında. Moral olarak çökmüş Banvit karşısında Bandırma'daki maçı da kazanıp seriyi bitirmemiz lazım. Maçın hakemleriyle ilgili de bir kaç kelam etmek lazım. Benim en nefret ettiğim hakem türü telafi düdüğü çalan hakemler. Bugün haklı bir hücüm faul sonrası itirazı inanılmaz abartan Charles Davis'i haklı olarak diskalifiye etti hakem üçlüsü. Ama o kararın altında kaldıklarını düşündüklerinden o andan sonra neredeyse her temasa Fenerbahçe aleyhine faul çaldılar. Hemen bir sonraki hücum maç boyunca hiç çalınmayan pivotun perdelemesine Oğuz için hücum faul çalındı. Telafi düdüğünün bu kadar iyi bir açıklaması olamazdı. Doğru verdiği kararın arkasında durmakta zorlanan hakemlerle nereye kadar?


0 comments:

Yorum Gönder