Turgay Demirel Gereğini Yapar mı?


turgay demirel

Bir taraftar, bir basketbolsever olarak Fenerbahçe Ülker – Efes Pilsen arasında oynanan Beko Basketbol Ligi final serisini bir kenara not etmek durumunda kaldık. Daha uzun yıllar bu ligde bundan sonra meydana gelecek herhangi bir marazi durumda 2009 senesinin final serisine referans vermek kaçınılmaz olacak. Lafı dolandırmadan söyleyelim. Bu tatsız kıssadan benim payıma düşen en değerli hisse “taraftarlık” kavramının benim düşündüğümden daha derin olduğunu öğrenmektir. Kendimizinkini “makul” taraftarlık olarak tanımlayıp, aksi tutum gösterenleri taraftardan saymamak, görmezden gelmek çok bencilce bir tutum. Aslolan onları olduğu gibi kabul etmeyi (“sahiplenmek” kelimesinden özellikle kaçınıyorum) becerip, onları var eden koşulları anlamaya çalışmak. Bu hususta söylenecek çok sözümüz var, ancak önemli bir ayrıntının gümbürtüye gitmesine gönlüm elvermediği için önceliği ona vereyim istiyorum.


Malumunuz Turgay Demirel 1992 yılından bu yana Türkiye Basketbol Federasyonu başkanlığını sürdürmekte. Uzun yıllar Galatasaray forması giymiş ve bu kulüpte basketbolu bırakmış olmasına rağmen başkanlığı süresince Fenerbahçeli kimliğini gizleyememekle suçlanması şu sıralar tadını çıkaramayacağımız bir ironi sadece. Turgay Demirel’in tuttuğu takımı kayırmak gibi bir gizli gündemi vardıysa şayet bunu hayata geçirememiş olduğunu bu final serisinde öğrenmiş olduk. Maksadı hakikaten bu ise Haluk Ulusoy’dan öğrenecek çok şeyi var.

Turgay Bey’in final serisinin son maçından önce Hürriyet’ten Meriç Tunca’ya verdiği röportaja spor medyası sözbirliği etmişcesine aslında yokmuş, hiç gerçekleşmemiş gibi davranmaya devam ediyor. Birkaç gayretli forum/blog yazarı dışında bu röportajdan bahsetme gereksinimi duyan da pek çıkmadı. Fatih’in atıfta bulunduğu röportajın bir yerinde Turgay Bey’in söylediklerini aynen aktaralım:

''Basketbolda maalesef bir çete var.. Bu çetenin içerisinde hakemi de var, antrenörü de var, menaceri de var, basında yazıp, televizyonda yorum yapanı da var.. Bunlar aynı zamanda Milli Takımı da çalıştıran Fenerbahçe Ülker'in hocası Tanjeviç üzerinden beni ve Basketbol Federasyonu'nu vurmaya çalışan tipler. Şu son olaylara bakarsak bunlar başarılı olmuş gözüküyorlar..”

Karşılaştırma yapma gücümüz çok sınırlı ama hayal gücümüzü zorlayalım. Bu beyanatı görev süresinin son senensinde Haluk Ulusoy vermiş olsa ne olurdu? Yer yerinden oynardı. Sormazlar mıydı adama bu “çete” kimlerden menkul diye? Kaç tane maçı bu çetenin hakemleri yönetti, kaç maçın sonucuna gölge düştü? Bu çeteyi kendi çıkarları için yöneten antrenörler, manejerler kim? Peki bu çeteye yardım ve yataklık eden yazarlar, yorumcular kim? Böyle bir iddiayı ortaya atandan ispatını beklemek sadece bizim değil, - daha önemlisi - bu beyanatla zan altında kalanların en doğal hakkı. Böylesine vahim bir iddiayı ortaya atan her kim olursa olsun, ispat edememesi halinde hukuki ve vicdani yükümlülüklerine katlanması gerekir.

Ancak çok daha hayati bir noktayı atlamamak gerekiyor. Bu beyanatı veren herhangi biri değil, Türk basketbolunun en tepesindeki adam. Yani sadece ispat yükümlülüğü yok. Bunun ötesine, şayet varsa, bu çeteyle mücadele edip onu etkisiz hale getirmesi beklenen Türkiye Basketbol Federasyonu’nun başkanı sıfatıyla Turgay Demirel’in bizzat kendisi. Zira o makamın asli görevi şikayet değil icraattır. Şayet o koltuğu işgal eden, bu çeteyle baş edebilecek güç ve kapasiteye sahip değilse, böylesine samimi bir itiraftan sonra kendisinden beklenen onurlu davranış 18 senelik görevine orada nokta koyabilmesidir.

Malum siyaset gündemi bir süredir gerçek mi sahte mi olduğu tartışılan “belge” ile meşgul. Öte yandan yaratıcı manşet kabızlığı dillere destan medyamıza, Uykusuz dergisi her yeni kapağıyla ücretsiz, hayrına ders vermeye devam ediyor. Yaşanan “belge” bunalımını Uykusuz 17 Nisan tarihli sayısında şu cümlelerle özetlemişti: “Savcılıkta sadece fotokopisi bulunan belge sahte çıkarsa bu korkunç bir çetenin Türkiye’nin en önemli makamlarına sızdığı anlamına gelecek. Eğer belge gerçekse bu da korkunç bir çetenin Türkiye’nin en önemli makamlarına sızdığı anlamına gelecek.”

Biz de Uykusuz’a uyalım ve bu yazıyı öyle bitirelim: “Türk basketbolunda bir çete olduğu iddiası doğru değilse, bu iddia sahibi Turgay Demirel’in derhal istifa etmesi gerektiği anlamına gelir. Eğer Türk basketbolunda bir çete olduğu iddiası doğru ise, bu çeteyi çökertemeyen Turgay Demirel'in derhal istifa etmesi gerektiği anlamına gelir”



3 comments:

  1. Sekhranikos dedi ki...

    Türkiyede başarısızlık üzerine istifa? Ne harikulade bir rüya.

  2. Fabio Luciano dedi ki...

    boşuna yazıyorsunuz boşuna konuşuyoruz.bakın bu ülkede sadece futbol değil spor denilince akla ilk gelen fenerbahçe'dir.dolayısı ile bütün başarılar başarısızlıklar onunla kıyaslandığında daha etkilidir daha az yıkıcıdır.bugüne kadar efes 13 kere şampiyon oldu ve hiç biri bu kadar ses getirmediyse bu fenerbahçe'yi yendiği içindir.bugün beşiktaş'ın şampiyonluğu bu kadar çok konuşulmuyorsa fenerbahçe ortalıkta olmadığı için,yarıştan erken koptuğu içindir.bugün galatasaray'ın başarısızlığının üzerinde çok fazla durulmadıysa fenerbahçe'de en az onun kadar başarısız olduğu içindir.bugün bu ülkede hentbol diye bir spor yoksa işin içinde fenerbahçe olmadığı içindir.basketbol bu kadar konuşulmaya başlandıysa bu son 3-4 yılda fenerbahçe'nin yaptığı atılım sayesindedir.

    bunu herkes biliyor zaten konu bu değil.şimdi turgay demirel'in ne olduğu zaten malum sizde yazmışsınız.ben bu maçta zaten bunların olacağını biliyordum.buna 6.his de diyebilirsiniz.ama ben şuna inanırım ki genelde yanılmam.bir maçtan önce o maçı hissederim ve çoğu zaman hislerim gerçek olur.bu son maçtan önce adeta yay gibiydim.eve kendimi nasıl attığımı bilemedim.adeta şampiyonlar ligi finali oynayacak gibi hazırlandım ama içimden bir his maçı kaybedeceğimizi ve bunların olacağını söylüyordu.çünkü o gün o salonda ben olsam benzer tepki verirdim.

    dananın kuyruğu burada kopuyor.o adamları oraya kadar inecek raddeye getirenler cezasız kalırsa yarın kırmızı gömlekli şişman dayının yerine başka biri gider kaya'yı değil hüseyin beşok'u dövmeye kalkar.

    bu olaylar emin olun işin içinde fenerbahçe olduğu için bu kadar ses getirdi.yoksa bu ülkede ne olaylar oldu kimsenin sesi çıkmadı.herkes birden sevgi kelebeği,fair play yanlısı oldu.aman efendim bunlar bir daha olmasınmış onun için fenerbahçe ligden atılsınmış falan filan.

    buaraya kadar olanlar zaten klişe.

    ama benim esas merak ettiğim nokta şu.basketbol federasyonu başkanını seçen aziz yıldırım iki yıldır türkiye kupasında elenirken olanlara neden kimsenin sesi çıkamdı?neden seri fener lehine giderken çalınan her düdük didik didik edildi de seri 3-2 olunca hakemler birden gördüğünü çalar oldu?neden fenerbahçe denizli'de şampiyonluğu vermeden önce konuşanlar sustu?aziz yıldırım ki futbol federasyonu elinde,basketbol federasyonu zaten elinde ee o zaman adama sormazlar mı kardeşim kaç kupan var diye?bu adam bu kadar mı salak ki 26 yıldır türkiye kupasını alamamış ki 2 sefer biri bjk biri gs maçında dilim dilim doğranmış?

    ne zaman ki bir efes-gs finali olur bugünün fair play yandaşları bu olaylar olunca ergin'i kaya'yı suçlamaz,ne zaman ki gs son maç şampiyonluk verir herkes susar o zaman derim ki tamam ulan bunlar da baya bi büyümüş...

    demişsiniz ki bunları haluk ulusoy söyleseydi kıyamet kopardı diye.çünkü burada algılanan çete fenerbahçe,turgay demirel'in söylediği çete ise fenerbhçe değil.aradaki yaygara koprmayan fark da bundan ibarettir.

  3. Adsız dedi ki...

    İStifa etmez, Aziz Yıldırım oonu görevden alır
    Hıncal Uluç.

Yorum Gönder