Fenerbahçe "Yıldırım Demirören" Değildir


yıldırım demirören

Yıldırım Demirören diyor ki "Beşiktaşlı'yım diyen futbolcu Beşiktaşlı'dır. O'nu almak isteyen olursa kendi ezikliği vardır." [Link] Eğer bunu söyleyen Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören ise ciddiye almamız gerekir. Zira eziklik bir branş olsa Profesörü Yıldırım Demirören olacaktır. Galatasaray Taraftarının dahi "Yeter Yıldırım Demirören" diye bağırdığı devirlerde koltuğuna yapışan, yenildikleri maçlardan sonra alı al moru mor Şeref tribünlerinde oturan Demirören, "eziklik" hakkında kürsü kuracak kadar bilgi sahibidir.

11 Kasım 2007'de Sivas Maçında "tribün korosu başladı: 'YETER YILDIRIM DEMİRÖREN YETER' ama yetmedi, devam ettiler; "Yönetim, Sinan el ele Beşiktaş'ı bırakın bize" [1] bu sesleri duyarken Demirören içine nasıl sindirdiyse bizden de kendi söylediklerini içimize sindirmemizi beklemesin. Ertuğrul Sağlam "adam gibi geldim, adam gibi gidiyorum" derken cümleleri içine alıp "bu kapıdan içeri giremez" dediği Denizli'ye kucağını açarken gösterdiği eziklik türünden bir eziklik bulamayacak Fenerbahçe cephesinde, biz henüz onun geçtiği rahle-i tedrisattan geçmiş değiliz, sözümüze değer veririz.

Kim "kendi ezikliği vardır" diyor?

Aralık 2008 tarihinde "Beşiktaş üstünde oyunlar oynanıyor" alt metinli "iki büyük yaratılmak istiyor" ağlayışları, Forza Beşiktaş forumunda bile kahırlar yaratan, Beşiktaş taraftarının "Allahım neden" diye yaradana sorduğu, "bari iki cümle üstüste edebilseydiniz" dediği adam. Bütün problemleri ancak komplo teorileri ile izah edebilen, kendi kötü yönetiminii, yaptığı 50 transferden 3 tanesi tuttuğunda yaşadığı mutluluğu dahi göremeyen, babasının parasıyla 61 Milyon YTL kulübü kendine borçlandıran ve bunun karşılığında yalnız 1 kere şampiyon olabilen Yıldırım Demirören.

Hayır Bay Başkan, zannettiğiniz kadar güçlü, yetkin ve başarılı değilsiniz. Üzülerek söylüyorum zannettiğinizin çeyreği kadar dahi bu niteliklere haiz değilsiniz. Eğer bu nitelikler gökyüzünden yağan yağmur olsaydı sizin üstünüze ancak bir damla düşmüş derdik, o kadar fakirsiniz.

Taraftarınız arasında sevilmiyor, insanlar şampiyonluk kutlamalarında "Yıldırım Demirören 10 sene kalır şimdi" diye kalp krizleri geçiriyor, ne sözlerinizi ne kimliğinizi en fanatiğinden en tatlı su taraftarına kadar kimse savunamıyor. Yaptığınız yanlışların sayısı o kadar çok ve liste o kadar uzun ki, "Yeter Yıldırım Demirören" diye size ve yönetiminize kendi taraftarlarınızın forumlarında yüzlerce başlık varken "aslan yönetim" diye bir başlık ancak derin araştırmalar sonucunda o da denk gelirse ez kaza bulunuyor.

Bütün kimliğini Fenerbahçe düşmanlığı üzerinden tanımlayan, Fenerbahçe'den Türkiye Kupası alınca koşa koşa Haluk Ulusoy'un amcasının evine kupayı taşıyan biri sağlıklı bir ruh halinde midir? Yaşattığınız, ürettiğiniz ve taraftara da kanalize ettiğiniz büyük Fenerbahçe nefreti itiraf edemediğiniz kadar büyük hasetinizden kaynaklanıyor. Fenerbahçeli futbolcuları alarak, eski Fenerbahçelileri takıma katarak, Fenerbahçe ile kendinizce yarışıyor, asla Fenerbahçe'ye denk düşüremediğiniz kadronuz ise Fenerbahçe kompleksinden başka bir şey bize göstermiyor. Her durumda ve şartta Fenerbahçe'nin karşısında olmakla kendinizi tatmin etmeye çalışıyor, başaramadıkça hırslanıyor, hırslandıkça saldırganlaşıyor ve kendiniz kaybedip en sonunda öfkeden kudurmuş küçük kız çocukları gibi ağzınızdan çıkanlara hakim olamıyorunuz.

Yıldırım Demirören, açıkça söyleyeyim Fenerbahçe'nin rakibi değilsiniz, asla da olamayacaksınız. Sizde ne saygı duyulacak Baba Hakkı'nın feraseti ne de Süleyman Seba'nın letafeti var, Serdar Bilgili'nin beyefendiliğinden dahi o kadar uzaksınız ki, yanınızda Kamer Genç soylu bir İngiliz Beyefendisi gibi kalıyor. Onun samimiyeti ve kendiyle barışıklığıyla sizin fotoğrafınızı yanyana koyduğumuzda olmak istediği şeyi asla olamayacak birinin kötü bir karikatürü karşısında hissettiklerimizi hissediyoruz. Yaptıklarınız karşısında gülmemiz, her sene İnönü'de şişen yüzünüze bakıp acımamız, sürekli sevilmeye alışmış şımarık bir çocuk gibi her yıl takıma kattığınız yeni oyuncaklarla mutlu olmaya çalışmanız ve bizle yarışmanız belki merhamet duymamızı sağlayabilir, asla saygı duymamızı değil.

Paf takımla çıkacağız diyip bir hafta sonra as takımla sahaya çıkarken yaşadığınız "eziklik" değilse, her halde "Sinan Engin ile artık aramızda adli bir olay var, bu kapıdan içeri giremez" dedikten sonra "Sinan'ı da al git", "Taraftar burada PAF Takım Nerede?" diye Beşiktaş tribünleri bağırırken kendinize ve Beşiktaş'a yaşattıklarınız bundan daha iyi tanımlanamazdı. Çarşı "Beşiktaş Başkanı Sözünü Yutmaz" [2] diye bağırıyordu sayın Demirören, Beşiktaşlıların beklediği kadar Beşiktaş Başkanı olamayacağınızı biz göreve geldiğiniz gün anlamıştık ama en azından Türk futbolundaki her hangi birinin bir başkandan beklediği kadar başkan olsaydınız, bunları duyduktan sonra görevi bırakabilecek kadar bir hasletiniz olduğunu görürdük.

O zaman belki kendi ezikliğini böylesine geniş bir şekilde itiraf ettiğinizi görmek zorunda kalmaz, hiç bir şey katmadığınız, katamadığınız ve katamayacağınız şu futbol dünyasında "kendi kendini eziklikle suçlayan ilk spor kulübü başkanı" olma başarınızla anmazdık.

"Beşiktaşlı'yım diyen futbolcu Beşiktaşlı'dır. O'nu almak isteyen olursa kendi ezikliği vardır." O halde Fenerbahçeliyim diyen futbolcu Fenerbahçelidir. Onu almak isteyen olursa kendi ezikliği vardır.

Yusuf Şimşek Tümspora röportaj veriyor. [link]

"Kaptan gelelim Fenerbahçe konusuna. Sen hangi takımı tutuyorsun?
-Fenerbahçeliyim.

Fenerbahçelisin ama 2005-06 sezonunun son maçında Denizlispor forması ile Fenerbahçe’yi şampiyonluktan ettin bunu nasıl izah edeceksin?

-Sahada babamı tanımam, ben profesyonelim ama o gün benim iki dileğim vardı, biri Fenerbahçe’nin şampiyon olması, diğeri de Denizlispor’un kümede kalması. "

Bu cümlenin sahibi oturup da Yusuf'u alırken her zaman gösterdiği türden bir ezikliği gösterdiğini mi düşünmekteydi? Yıldırım Demirören Yusuf imza atarken, Mustafa Denizli imza atarken, Sinan Engin ile anlaşırken yaşadığını bugün bize mi atfediyor? Kapıdan içeri giremez denilenler girer, Fenerbahçe'liler forma giyerken etmediği, edemediği sözleri artık bir alışkanlık haline getirdiği tutarsızlığı ve davranışlarının toplam niteliğini bugün bize mi atfedecek?

Sayın Demirören eziklik bir niteleme sıfatı ise o en güzel sizi niteliyor. Ancak Yıldırım Demirören bir niteleme sıfatı olsaydı işte onu sizden başka taşıyabilecek bir askı bulamazdık.

O konuda öyle bir sınır boyu, öyle bir mecrasınız ki, buradan gönül rahatlığı ile diyoruz,

Fenerbahçe ezik olabilir ama asla bir "Yıldırım Demirören" Değildir.

[1] http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=238490
[2] http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=113040&interstitial=true


5 comments:

  1. Tarjeta Amarilla dedi ki...

    Bugun blog ahalisi olarak formunuzun zirvesindesiniz, soylenecek soz birakmamissiniz gercekten...Ellerinize saglik...

  2. aethewulf dedi ki...

    @Tarjeta: Teşekkürler

  3. mcD dedi ki...

    müsadenizle kendi blogumda link veriyorum elinize sağlık...

  4. Sekhranikos dedi ki...

    Aslında tüm bu zincirleme analizlere birde "Yıldırım Demirören bi' nedir?" yazısı yazıversene authewulf.

  5. absalom dedi ki...

    üstad...
    ayağa kalktım alkışlıyorum...
    her paragrafına her cümlene imzamı atıyorum nacizane...

    uslubuna bayıldım.
    sekiztaşlı duruşu deniyo sağda solda...
    işte bu...
    bir cumhuriyetin duruşudur !

Yorum Gönder