Solomon Topu Tut


willie solomon

Maçı nasıl verdiğimizi hala anlayabilmiş değilim. İki maçtır yaptığımız top kayıplarına rağmen bir şekilde kazanmayı biliyorduk ama bu sefer top kayıpları maçın sonuna sıkışınca Efes tarafından iyi cezalandırıldı ve kaybettik. Maçın tartışmasız yıldızı Mirsad 25 saniye kala serbest atışlarda 2 de 1 yerine 2 de 2 atsa fark 4 sayıya çıkacak ve biz 3-0 ı kutluyor olacaktık. Efes bizi yenebileceğini gördü, bir nevi İvan Dragon’un kaşını açan Rocky konumunda hissedip 4. maç daha da saldırgan ve pes etmeden oynayacaklardır.

Tanjeviç’in oyuncu ve mola tercihleri maçı kaybetmemizdeki en önemli öğe. Solomon’un kontrolden çıktığı o kadar barizdi ki maçı kaybettireceği zaten belliydi. Özellikle uzatmada hala Solomon’un kontrolünde bir hücum planlamak son derece saçma bir tercihti, kahraman olma çabası içersine girdiği anda Solomon zaten saçmalıyor. Özellikle deplasman maçlarında sık yapıyordu bu saçmalıkları ama dün kendi sahamızda ilk kez bu kadar kötü bir Solomon gördük. Önceki iki Efes maçında da son derece kritik hatalar yapmış ama bir şekilde telafi edebilmişti. Dünkü hatalarının maalesef telafisi yoktu.

Green’in basketbol zekasından ise son derece şüpheliyim top kaptırdığı yetmiyormuş gibi kendinden 35 santim uzun adama turnike atarken faul yapıp iki kez basket-faul olmasına sebep oldu. Bırak atsın adam turnikesini be kardeşim 1.65 lik boyla nasıl engelleyeceksin ki basketi Ender ve Kerem’in yine son derece verimsiz olduğu bir maçı bizim oyun kurucularımızdan gelen ekstra performanslarla kazandı Efes. Thornton yağmur gibi üçlük atarken dışarıda savunmayı 2.10 luk Semih’e yaptırmak da ayrı bir coaching taktiği herhalde biz faniler Tanjeviç’in bazı taktiklerini çözemiyoruz zira. Son periyot maçın skoru ne olursa olsun Mirsad ve Ömer sahada olmalı artık bunu kabul etmesi lazım Tanjeviç’in.İkinci maç da Ömer Onan’ı son çeyrek hiç oynatmadı. Bu maçta da niye oynatmadığını ,Efes Pilsen hücumda bu kadar etkili olmaya başlamışken neden en iyi iki dış alan savunmacısı Devin Smith ve Ömer Onan’ı yanında oturttuğunu anlayamıyorum.

Kasun onca zaman 4 faulle oynarken sadece bir iki dakikalığına da olsa sırtı dönük top alıp faul aldırması için Oğuz’u niye kullanmayız bunu da anlamak zor.
Sonuçta final serisinde Efes’e bir maç kaybettik dünyanın sonu değil, Perşembe günü 40 dakika full konsantrasyon gösterip top kayıplarını biraz sınırlarsak Efes’i yeneriz.

Maça giden taraftar hakkında da bir şey söylemek lazım. Maalesef Türkiye’de doğru düzgün ,bilinçli basketbol taraftarı çok az. Ne hakemleri baskı altına almayı biliyoruz ne de oyunun hangi bölümünde maça müdahale edeceğimizi. Saçma sapan şarkı söyleme yeri değil salon sporları, birisi şu tribün liderlerini uyarsın şarkı falan söylemesinler, aleyhine çalınan ortada bir düdükde kıyameti koparacaksın ve rakip hücum ederken deli gibi ıslıklayacaksın. Çok mu zor Allah aşkına şunu yapmak? Şu Ülker City nin salon inşaatı bittiğinde kulübe resmi olarak başvurup gönüllü salon taraftarı eğitmeni olmak istediğimi belirteceğim bu gidişle. Partizan taraftarını,Tau taraftarını gördükten sonra 12.000 kişi maçta nasıl bu kadar etkisiz kalır bunu kabul etmek mümkün değil.

Perşembe hayati bir maç oynayacağız oyuncular umarım bu hayal kırıklığını çabuk unutup ayağa kalkarlar. Solomon ve Green’e de 4. maç için bir ilkokul fişiyle seslenmek istiyorum.”Solomon topu tut” “ Green topu at”


4 comments:

  1. tozlu parkeler dedi ki...

    Evet şu taraftar işinden girmek lazım konuya. Euroleague maçlarını 12 bin kişilik salonda 300-400 kişiye oynayınca içimiz acıyordu ama son yıllarda bu salon ne zaman tıklım tıklım dolsa basketbol taraftarlığı adına facianın büyüğü asıl o zaman yaşanıyor.
    Takımı faul atarken uğultu yükseliyor, karşılıklı beste söylenecek diye yan tribüne ıslıklar çalınıyor. Rakip maçın en kritik faullerini kullanıyor bayık bir ritm tutturulmuş gidiyor.
    Ve o 15 sayıdan geri dönüşte takım ne kadar saldıysa taraftarda o kadar saldı. Şov çok erken başladı, adeta şampiyonluk kutlamaları havasındaydık. Hem tribünler hem de oyuncular. Fark hızla erirken dale şov yapmak en az Tanjeviç'in Coşan Thornton'u seyredip Ömer Onan'ın benche çivilemesi kadar önemli bir hataydı.
    Tanjeviç demişken; bence onun aklı artık Roma'nın geleceğini planlamakta. Son 10 saniye rakip 3'lüğü atmış maç berabere, hücum hakkı sende ve mola hakkın var. Bu molayı kullanmak sana hem hücum planı çizme şansını hem de topu orta sahadan oyuna sokma avantajını sağlayacak ama o molayı kullanmıyorsun. Kullanmadığın molaları sezon sonunda toplayıp ödül mü vericekler sana.

  2. Adsız dedi ki...

    Taraftar konusunda çok haklısınız. Maçın devre arasında gfb yi yoneten sarısın elemanı, en altta yer alan kafenın onunde gorup, biz faul atarken tezahurat yapmayıp rakıp faul atarken ıslık caldırsanız olmaz mı dedım, bana tamam haklısın dedı ama ıkıncı yarı degısen bısey olmadı. Hakemleri etki altına alma konusuna gelince 3. periyotta ardı ardı 4 faul ve bir cizgiye basma dudugu calan o hakem musvettesine gereken cevabı veremedık. son periyotta 10 sayı ondeyken solomon ve green ıle oynamak buyuk hataydı tanjevıc adına. Green uzerıne yapılan ıkılı baskılarda 2 top kaybı yapmamızda ragmen green ancak 5 faul alınca oyundan cıkmak zorunda kaldı. Umarım persembe gunu bu sekilde takım halında konsantrasyon eksıklıgı yasamayız. yoksa geriden gelen efes tum avantajı kendine cevirebilir. Yalnız rakıp bench yakınında oturan taraftarlarıma ayrı bır tesekkur etmek ıstıyorum burası vasıtasıyla. Masaya her itiraz ettiginde ellerinde kagıtlarla ve emziklerle gereken cevabı verdıler o uyuz ergin atamana.

  3. berker dedi ki...

    Çoğu taraftarımızda basketbol kültürü yok.Her sene böyle final oynayarek Euroleague'de daha iyi yerlerek gelerek tribünlerimizde daha iyi olacak inşallah.Dün gece sanırım Mehmet Topuz transferinden dolayı saha içi sandalyelerde oturan taraftarlar arasında kavga çıktı.Takım savunma yaparken tribünde ne yapacağımızı bilmiyoruz.Takım savunmada hala tezahürat yapıyoruz.Şu İspanyol taraftarların futbol maçlarında öttürdüğü bir süre sonra insanı çok rahatsız eden -özellikle realin stadında var- zımbırtılar, onları taraftara dağıtıp rakip hücumdayken kullanacan :)

  4. tozlu parkeler dedi ki...

    Taraftar konusu ayrı bir başlık altında tartışılmalı.
    Hakikaten iyi bir takımımız ve gelecek vaadeden bir organizasyonumuz var. Şu an Euroleague'in üst klasmanındaki takımlarla başa çıkabilmemiz mümkün değil. Ama misal Partizan, Siena gibi takımların bulunduğu seviyelerde tutunabilecek potansiyele sahibiz, bir iki doğru transfer hamlesiyle ciddi bir Euroleague geleneğine sahip, Avrupa'nın üst düzey liginde her sezon final four kapılarını zorlayıp kimi zaman da kapıdan içeri girebilecek bir potansyel var ama halen basketbol taraftarlığı kültürüne sahip değiliz. Yanlış anlaşılmasın bahsettiğim salon sporu taraftarı daha efendi adamlardan oluşur elitistliği değil. Taraftarlıkla efendi adamlığı bir araya getiremem.
    Maçı yaşayabilen, temposunu, ruhunu, gidişatını yakalayıp bu doğrultuda performans gösterebilen bir taraftar desteği lazım ama senede sadece bir kaç maçta dolan salonda bu performansı bekleyemezsiniz.

Yorum Gönder