Futbol Fanatizmi
Murat Belge
Taraf - 02/06/2009
"Baktım, Mehmet Barlas bu sabah “Bir futbol takımını fanatiklik düzeyinde tutanları anlarım” cümlesiyle başlayan bir yazı yazmış. Bu cümleyi yazan ben olsam, cümlenin yüklemi de “anlamam” olurdu. Çünkü sahiden anlayamıyorum bunu. Daha genel bir çerçevede bakınca, “fanatizm” denen tavır, üslûp, hayatta en hoşlanmadığım şeydir. Böyle olmasına rağmen, “anlamadığımı” söyleyemem. “Fanatik dindar”, “fanatik milliyetçi” vb. Bunlar var, oluyor; çünkü bu gibi ideolojiler ya da inançlar zaten taraftarlarından böyle bir bağlılık talep ediyorlar."
"Futbol ya da genel olarak spor talep etmiyor mu? Hayır, şüphesiz o da ediyor. Aslında, o tür ideolojilerin yarattığı bağlanma kalıplarını alıp kullanıyor. O düzeyde tanınmış bir bağlanma biçimini, “falanca takıma bağlanacaksın” diye farklı bir alana uyarlıyor. Sözgelişi, milliyetçiliğin terminolojisi, kelime haznesi vb. olmasa, bir taraftar da kanının siyah-beyaz ya da sarı-lacivert aktığını söylemeyi akıl edemezdi. Ama orta yerde böyle özenle kurulup büyütülmüş bir model olunca, ondan malzeme ödünç almak da kolaylaşıyor.
Kolaylaşıyor da şu “ödünç almak” durumundan ötürü sporda bu çeşit fanatizm bana anlaşılmaz görünüyor. İki gün önce bu yılın şampiyonunun Beşiktaş olduğu anlaşıldı. Zaten bazılarımıza böyle futbol yazısı yazdıran olay da bu şampiyonluk ya. İkide birde sevinç gösterisine çıkmış taraftarların yarattığı trafik tıkanmalarına takılıp araba içinde of pof ettikçe, futbol kendini benim hayatımın da parçası haline getirmeyi başarıyor. Neyse, şampiyonluk sonrası gazetelerde okuyorum ki, Mustafa Denizli, böylece, üç büyük takımı da şampiyon yapmayı başarmış.
İşte, asıl “anlaşılmaz” bulduğum durum. Diyelim ki ben Beşiktaş taraftarıyım. Mustafa Denizli’ye de bayılıyorum, “Onun gibi teknik direktör yok” diyorum, tezahürat yapıyorum, falan. Derken ertesi yıl bir de bakıyoruz Mustafa Denizli Galatasaray’ı çalıştırmaya başlamış. Şimdi ben zihnimde nereye oturtacağım onu?
Aynı şey tabii oyuncular için de geçerli. Bir kulüpte parlayan, onun asları arasına giren futbolcu kulüp değiştirince, hele eskisinin ciddi rakibi olan bir kulübe (Galatasaray-Fenerbahçe ilişkisi gibi) geçince ne oluyor? Okuyoruz, görüyoruz. Eski takımının taraftarı nefret ediyor, hakkında kötü tezahürat yapıyor, falan.
Yaşım küçükken ve futbola ilgim doğal olarak daha fazlayken ben de bu “bağlılık” konusunu ciddiye alırdım ve takımını bırakan oyuncuya bir çeşit “vatan haini” gözüyle bakardım. Bizim futbol tarihinin “flaş transfer”lerinden biriydi (erken biri), Kadri Galatasaray’ı bırakıp Karagümrük’e geçince ne kadar şaşırdığımı hatırlarım, örneğin.
Oysa bu iş –olması gerektiği gibi- profesyonel bir işse, elbette Mustafa Denizli veya takım değiştiren oyuncular gibi davranmak gerekir. “Ne için geçtin” sorusunun en doğal cevabı da “Para için” olmalıdır.
Ama öyle olunca “fanatik taraftar” olmayı anlayamıyorum. Spor amatör kaldıkça, tamam; semtimin, hattâ kentimin takımını tutmayı da bir yere kadar anlıyorum. Ama bu yıl tapındığım futbolcu ya da teknik adamdan önümüzdeki yıl başka takıma geçti diye nefret etmeyi ya da bunun tersini, yani “şu x ne çamur oyuncu” falan diye söz ettiğim oyuncuyu bu yıl “bizde oynuyor” diye başımın üstünde taşımayı anlamıyorum.
Yalnız, şu da var: “fanatizm” son analizde “insana özgü” bir tavır, bir üslûp. Bazı insanlar bunu kendi hayatlarında “ideolojik fanatizm” olmaktan çıkarıp bir futbol takımı fanatizm halinde yumuşatmayı başarabiliyor, yani futbolda böyle olmakla hayatlarının başka alanlarını rahatlatabiliyorlarsa, eh, bu da iyi bir şey. Böylesine sözüm yok."
11 Haziran 2009 00:27
heh bir bu konuda fikir beyan etmemişti buda oldu tamam oldu.
Etrafındaki tebası azaldımı, yoksa onu daha mı az dikkate alıyorlarda, bu konulara giriyor bilmiyorum.
Ama futbolumuzu bıraksın, kirletmesin burayı...
11 Haziran 2009 00:51
kırk yıl düşünsem murat belge için birisinin futbolumuzu kirletmesin yorumu yapabileceği aklıma gelmezdi hayat ne tuhaf vapurlar falan
11 Haziran 2009 01:01
Hayir adam Fenerbahce 3-5-2 oynamali, yakisan budur falan dese bir yere kadar anlarim "sen de mi futbola bulastin, ne anlarsin" elestirisine de, adam gayet sosyolojik tespitler yapmis, herifin 50 senelik meslegi bu, ona bile kulp takilmis.
11 Haziran 2009 01:26
mete bilmiyorum blogu takip ediyor musun ama bu bloga gelişigüzel olarak herhangi bir yazıyı alıntılamıyoruz. öyle ki son 1 senede alıntıladığımız yazı sayısı 2. bu halde bu yazının burada yer almasının bir anlamı olmalı. bu yazıda belirtilen bir fikir, bir iddia bizim için anlam taşıyor ve şahsen o iddianın doğru olduğuna, bu yazının da iyi bir yazı olduğuna inanıyorum. tam olarak hangi düşüncesi futbolumuzu kirletiyor mete? bu analizde yanlıştan da öte "kirletme" olarak anılacak ne var? bu haksızlığı yapmana ne sebep oldu?
bu görüntünün gerçek manada bir "kirlilik" olduğunu görebiliyorsundur umarım, bu çok üzücü gözüküyor gerçekten.
11 Haziran 2009 15:37
Mete, Murat Belge hayatı boyunca etrafında tebası bulunan cemiyetimsi yapılar kurmaya çalışmamıştır. Tebası hiç olmadıki azalsın. Tanımadan, bilmeden çamur atmak hiç olmuyor. Adam bu memlekette toplum psikolojisi ve sosyolojisi sözkonusu olduğunda bağımsız fikirler oluşturan ve dillendiren çok önemli bir kaç beyinden birisidir. Herhangi bir mecrayı fikirleriyle, dillendirdikleriyle kaosa sürüklediğini ve kirlettiğini hiç duymadım görmedim. Kaçırdığım bir şey varsa söyleyin.
Söylediklerine itirazınız varsa onu tartışın ama kişiliğine saldırmak olmamış.