Sarı- Lacivert Kürt Açılımı


mehmet topuz

Memlekette Kürt meselesi konusunda hiç de alışık olmadığımız bir umut havası hakim. Kürt açılımı denilen şeyini içinin nasıl doldurulacağı devletin hangi adımları atacağı tartışıla dursun aslında temel olarak yapılması gereken devletten bağımsız bir inisiyatif geliştirerek uzun zamandır unuttuğumuz diğerkamlık duygusunu yeniden yeşertmek. Bu devletin "ol" demesiyle olabilecek bir şey değil. Ayrımcılık ve mlliyetçiliğin en çok üretildiği yerlerden biri her zaman statlar olageldi bu ülkede. Diyarbakırspor'un "PKK dışarı" sloganıyla karşılanmadığı bir stat olmamıştır herhalde.

Yaşamı değil ölümü kutsayan sloganlar eşliğinde saygı duruşları, tribünde gittikçe görünür hale gelen mobilize millyetçi gençler, 90 ların başlarında ülkücü semboller eşliğinde söylenen marşlar ve nihayet Ogün'lere Yasinlere methiyeler düzen bir tribün folklorü çıkıyor karşımıza. Madem normalleşme yolunda ciddi adımlar atma derdindeyiz, teyakkuz halindeki millyetçi refleksleri sorgulamanın da zamanıdır tribün cemaati olarak.

Haftaya Diyarbakırsporla deplasmanda oynuyoruz, Türkye'nin en büyük sivil toplumu olan Fenerbahçe maça Kürtçe bir pankartla çıksa ne olur sanki? Yıllardır başka bir anadilde ama aynı dileklerle bu takımın dertleriyle hemhal olmuş sevinçleriyle kendinden geçmiş Diyarbakırlı Fenerlilere bir selam çaksa fena mı olur? Spor kulüplerinin yıllardır suya sabuna dokunmayan tavırlarını,devletin resmi söylemine angaje olmuş eylem ve tavırlarını artık devam ettirmelerinden sıkıldım. Milyonlara hitap edebilen bu kulübün sosyal sorumluluğu bugünlerde işe yarmayacak da ne zaman yarayacak.

100. yıl kutlamalarını ülkenin yakın tarihinin en büyük kıyımlarından birinin yıldönümünde 2 Temmuz'da başlatmayı planlayıp ancak Alevi Federasyonu'nun uyarısıyla bu saçmalıktan dönen bir kulüp yönetimi ve anlayışı istemiyorum. Ankara deplasmanında politbüro üyeleri gibi tek tip giyinerek Anıtkabir' gitmekle sosyal sorumluluk falan yerine getirilmiyor. Yıllardır Sivas'a deplasmana giden takımların bırakın bütün oyuncularını bir oyuncunun bile Madımak'a bir çicek bırakmaması nasıl bir vurdumduymazlık örneğidir. Futbolcular ya da spor kulüpleri yakın tarih karşısında bu kadar kör sağır dilsiz nasıl olabilirler?

Hiç değilse bu sefer çok basit ama sembolik değeri çok anlamlı bir adım atalım. Diyarbakır deplasmanına Kürtçe bir pankartla çıkalım siyasal br içeriği olması gerekmez "Diyarbakır'a süper ligde başarı dileği" bile olabilir, hakim dili bir kez delmeyi deneyelim, Fırat'ın doğusuna doğru yıllardır bütün ayakları tarumar edilmiş bir köprünün ilk harcı olarak. Statlarda yeterince milliyetçi nutuklar söylemler boy gösterdi, ötekileştirmenin en önemli mağduru olan Diyarbakırspor'a bu kez ötekileştirerek değil bir diğerkamlıkla yaklaşmanın zamanı artık. Deplasmanda alınacak bir üç puandan daha önemli bir iş yapmış oluruz böylece. Yıllardır spor spikerleri bize deplasmanda atılan golün önemini anlattılar artık deplasmanda bırakılan umudun da çok değerli olabileceğini göstermenin vaktidir. İmkansız olmasa gerek...


26 comments:

  1. Ozan dedi ki...

    tabii, hep onların istediklerini verelim! öncelikle onlar bazı şeyleri haketsinler. bizim takımlarımız oraya gittiğinde mesela soyunma odalarına mazot dökmesinler, binbir türlü tehditle baskı yapmasınlar, sonra da mazlum rolunü oynamasınlar!

  2. aşkın dedi ki...

    Franco Katalancayı yasakladı, bugün en zengin bölge oldukları halde ayrılmak istiyorlar.
    Ben bol çocuklu, gündelik nafakasının derdinde olan o insanların ayrılmak istediğini düşünmüyorum, zaten bunu Mahsun Kırmızıgül filmlerinde de görüyoruz!
    Yıllar önce İngilizce hazırlık kitaplarımızı temin eden Oxford University Press'in İngiliz temsilcisi Kuzey İrlanda'dan bahis açıldığında ''karşılıklı oturup ne istediklerini dinlemeliyiz'' demişti.
    Hemen ardından da ne dediğinin farkına varıp eklemişti: ''Tabii bu dediklerim Türkiye için geçerli değil'' (!!!).
    Neysseh, karizmatik, uzun boylu ve Fenerli başbakanımızın Kürtçe Televizyon için Kürtçe bir cümle kullanmasından sonra hiç de fena olmaz.
    İlk yorumu yapan arkadaş da söyledikleriyle birçok deplasmanda yaşananları ilk kez dile getirmiş; buna cesaret ettiği için kendisini kutluyorum.

  3. tosun dedi ki...

    Fenerbahce taraftarlarinin stadda mahsur kalip saatlerce taslanmadigi gunler gelince yapalim bunlari...
    Gs formali, Bjk formali tiplerin Diyarbakir tribunlerinde kolkola Fenerbahce'ye sovmedigi gunlerde yapalim bunlari...

  4. FASLI dedi ki...

    Siz demişsiniz ki; "kürtçe pankartla çıkılsa ne olur, Sivas'a gidildiğinde Madımak'a çiçek konulsa ne olur, temmuz 2'de Alevi federesyon yüzünden kutlamaları iptal etmek neden?"
    Dediğinize katılıyorum ancak Fenerbahçe sosyal bir gruba hitap ettiği için hangi değerleri referans alacak, alsın ama hangi birisine yetişecek? Örneğin 2007'nin 19 temmuz'u Regaip Kandiline denk gelmiştir ve Fenerbahçe kulübü o gece revü kızlarının eşliğinde kutlama tertip etmişti. Ben o zaman neden yüzde 90'nın dan fazlası müslüman olan bir ülke de kutlamıyı kandil nedeniyle iptal etmediklerini çok merak eder dururdum. Şimdi hiç öyle şeyler düşünmüyorum. Fenerbahçem sahaya çıksın ve maçlarını kazansın istiyorum. Siyasi konulardan uzak bir kulüp herkesin isteğidir. Genel geçer örf, adet ve ananelerimize özen gösterse iyi olur ama olmasa da olur. Bak "kürt" adı geçiyor diye ne yorumlar gelecektir.

  5. ubs17 dedi ki...

    @ fatih

    Öncelikle düşncelerinin tamamen arkasında durduğumu velirtmek isterim.

    Yalnız bahsettiğimiz pakart vb davranılar için henüz erken olabiir. Yani yoğurdun kaymağı kıvamında, bahsi geçen jest.Öncelikle yoğun bir şekilde gündemi meşgul eden krt açılımının altı doldurulması ve TBMM de birliğin sağlanıp ilk adımların atılması gerekli diye düşünüyorum.

    Belki ne alakası var dyecek siniz ama 2007 yılında FB'nin şampiyonluğunu ilan etmesinin ardından gidecği GS deplasmanında Preier Lİg örnek gsterilerek GS lı taraftarlar ve futbolcular da FB lileri alkışlasın demişlerdi samimi olarak. Bunu canı gönülden isteyen ben ve benimgibi GSlılar ise bunun çin erken olduğunu Premier lig taraftarının bu sev,yeye gelene kadar ne aşamalar kaydettiğini anlatmıştık.

    Velhasıl sizin de istediğiniz gün elbet gelecektir. Ama ben birazdaha sabır gerekli diyorum bilmem siz ne düşnürsünüz.

  6. linguisticsfc dedi ki...

    daha ne var ne yok ya.. ne idüğü belirsiz bir açılım var ortada henüz sonuçlarının ne olacağı hakkında kimse tahmin bile yürütemezken biz hangi gazla böyle bir jeste kalkışalım. Tabii ki Fenerbahçe tarihiyle beraber spor kulübü olmanın ötesinde bir oluşumdur, Suriye'de bir stad açılacaksa Türkiye'den Fenerbahçe davet edilir ve bunun gibi örnekler çok. ama burda öncü olmaya erken iyi niyetimizle rezil + bahsettiğin mobilize milliyetçi kalabalığın ağzına sakız olmayalım

  7. iris dedi ki...

    hah hah Fenerbahçe o pankartla sahaya çıksın açılım "sırf Fener olaya sahip cıktı" diye kapanım olur

  8. ardiles dedi ki...

    Bu bir açılım mı tartışılır, ancak Diyarbakırspor - Fenerbahçe maçına Kürtçe pankartla çıkabilirse ev sahibi çıksın. Bakalım neler oluyor? Ya da Diyarbakır Belediye Başkanı "ATAM İZİNDEYİZ" pankartını iki dilde yaptırıp şehir sokaklarına assın. Yine stad girişine Türkçe ve Kürtçe "Ben sporcunun, zeki, çevik... Kemal Atatürk" pankartları asılsın. Görelim o şehrin açılımını. Sonra biz bakarız durumumuza. Ha bu arada Türk açılımı yapılırsa ne olacak? 55 milyon çıkıp "Kürtleri istemiyoruz" derse bu açılımda demokratik görülüp kabul edilecek mi?

  9. Özgür dedi ki...

    Bu blogu severek takip ediyordum.
    Ama büyük hayal kırıklığına uğradım bu yazıyı okuyunca.
    Kürtçe pankart taşımak Atatürk'ün takımına yakışmaz.

    İsterseniz ölen teröristler için de saygı duruşunda bulunalım.
    100. yıl marşını Kürtçe okuyalım.
    Oyuna gelmeyin, PKK'dan önce Kürtçe diye bir derdi yoktu kimsenin.
    Bugün Kürtçe kabul ettirilir, yarın Kürdistan.
    Emperyalizmin oyunu bakadar basittir.
    İnanmayan Irak'taki duruma baksın.

    Korkum, bu dediğinizin gerçekleşme ihtimali.
    Tayyip Fenerbahçeli ne de olsa.
    Futbolda bir "Kürt açılımı"nı Fenerbahçe'yle başlatmak isteyecektir.

    Umarım oyuna gelinmez.

  10. aşkın dedi ki...

    Öncü bir yazıydı, gelen tepkilerle tekrar rutine döndük çok şükür.Eğer dünya düzse, resimdeki gemi öncüleri temsil ediyor.Yok değilse, temsil ettiği geminin içindekilere geçmiş olsun..

    http://img207.imageshack.us/img207/9224/10finalfrontier.jpg

  11. Adsız dedi ki...

    çok yerinde bir öneri olmuş.
    yorumların çoğu fazla tepkisel gibi geldi. sakin kafayla bu ülkeyi sevenlerin gerçekten yapabileceği güzel bir öneri.
    keşke...
    ama nerde...

  12. Adsız dedi ki...

    ellerine, yüreğine sağlık
    Fenerbahçe Halktır ve herzaman öncü olması gereken bir klüptür

  13. Sekhranikos dedi ki...

    Güzel çıksın lakin kürtlerin çok büyük bir oranı yazıları birbirlerinden farklı yazarlar. 8 sene kadar yaşadığım va ilinde birbirlerine not bırakanı pek görmedim. son yıllarda bu konuda bir gelişme varsa bilemem lakin her bölgenin -mahalle farkları dahil- yazılarda kullandığı karakterler farklı idi.

    Kendi fikrime gelince bun tip yaklaşımları açılım değil yalakalık olarak görüyorum. samimi bulmuyorum. Adamlara okul açma, kendi dilinde albüm yapmayı yasaklaa yıllarca isya bastırıyoruz pkk ile savaşıyoruz ayağına onbinlercesini katlet sonra bir terör örgütü ile başedemeyince hadi açılıyoruz. Fazla açılınmasa iyi olur boğulunur mazallah!

  14. Mete ÖNBEY dedi ki...

    katletmek?
    kim neyi katletmiş?
    bulaştırmayın Fenerbahçeyi pis siyasetinize

  15. laktat dedi ki...

    internet aleminde kendi adıma bir ilki başarıp burada kendim hakkında detaylara değinip bir profil çıkarmak istiyorum. ben 7 çocuklu diyarbakır'lı bir ailenin ferdiyim. annem diyarbakır'lı babam diyabakır'lı ben de diyarbakır'da doğdum vs. bu sanal alemde ilk kez bir mevzuya böyle bir önbilgiyle başladım ki fenerbaçe ve diyarbakır doğal yollardan bu konu hakkında beni söz sahibi yapıyor. babam koyu bir fenerbahçeliydi. annem bu işlere çoğu anne gibi pek bulaşmaz. kardeşlerime gelince babam demokrat bir adam olduğundan 6'sı galatasaray'lı bir tek en küçük olan ben doğal seleksiyonla fenerli olma mutluluğunu yaşayabilmişim. burada babamın hiçbirimizin üstünde etkide bulunmadığını tekrar etmem gerekir.

    buradan sonra lafa bodoslama girmek istiyorum. öncelikle birilerinin beni sınıflara bölme çabalarına uzundur tiksintiyle baktığımı söylemeliyim. hem dtp'li olmayan kürt değildir diyene hem de her kürt pkk'lıdır mottosunu kendisine şiar edinmiş beyinsiz kitleye. ben, bizi etnik kimliğimize göre ayırt eden insanlardan bıktım usandım. bu etnik ağız, konuşula konuşula kendi kimliğini yaratmayı başardı ne yazık ki! çok güzel bir söylem var bu ayrıştırma çabalarıyla ilgili. şöyle ki: basınımız ne zaman batı ağzıyla konuşmaya başlamışsa ben de bir rahatsızlanma oluşmaya başlamıştır. ırak daha düne kadar ırak'lı vatandaşlardan oluşuyorken. abd'nin saldırılarından sonra şiisi, sünnisi olarak anılmaya başlandı. ruanda’da zamanında bu ayrım hutu, tutsi olarak yapıldı. bizim ülkemizde ise etnik köken üstünden yapılmaya başlandı. bugün buna ntv'den tutun diğer bütün kanallar bir şekilde alet oluyor.
    konuyu çok geniş alıyorum ama yaram büyük dostlar. gelmek istediğim nokta konu hakkında yargısı hükmü olmayan insanların algısının bir şekilde yönlendirilme çabasıdır. bu çok tehlikeli bir şey. bu algı saldırısına ve yaşanan onca şeye karşın etnik kökenim yüzünden 1 olay haricinde neredeyse hiç bir şey yaşamadım. kendimi her zaman türk milletinin bir ferdi olarak gördüm ve bunu ne kadar deşmeye, değiştirmeye çalışsalar da ne ailem ne de ben kendimizi asla bu toplumda ötekisi olarak görmedik. 6 kardeşimde evli 5'i köken olarak bizden farklı kökenden gelen türk milletinin diğer bir ferdiyle evlendiler. gözlemlediğim kadarıyla bu karışmışlık hem bize hem de akraba olduğumuz insanlara ayrı bir mutluluk veriyor. bugün onca yaşanan acıya rağmen toplumda hala bir sürtüşme oluşmamışsa işte bunun nedeni bu birbirine girmişliktir diye düşünüyorum. ülkede karmaşa çıkarıp ayrımcılığı tetikleyenlerin de bu karışmadan nasibini alamayan insanlar olduğuna inanıyorum...

  16. laktat dedi ki...

    ... konuyu böyle alıp olayı kürtçe pankart ve fenerbahçe düzlemine çektiğimde(ki bu anlattıklarım doğrultusunda yaptığım yargının etkisi daha farklı olacaktır kanısındayım).
    ben fenerbahçe'nin bu atmosferde kürtçe bir pankart açmaması taraftarıyım. neden? öncelikle şimdi böyle düşünmemde diyarbakır’da onbinlere konser veren kazım koyuncu'nun etkili olduğunu söyleyebilirim. kazım kardeşim "şarkılarla geçtim aranızdan" belgeselinde bu olaya açıklık getiriyor. kendisine diyarbakır konserinde kürtçe bir şeyler söylemesi için yapılan tüm telkinleri geri çeviriyor ve aslında tam benim hissettiğim bu algının gelişmesini önleyici bir adım atıyor. kazım koyuncu gibi bir adamı tutup da folklorik bir yakınlık göstermediği konusunda kimsenin eleştirebileceğini sanmıyorum. o'nun orada yapmak istediğini ben gayet iyi anladım. ve bu tür anlamlı yaklaşımları toplumdaki sağlam demokratların yapması gerektiğine inanıyorum. bu bir ortak değer yaratma çabasının ürünüydü. kazım'ın yaptığı aslında "siz zaten bizdensiniz" demekti. hep ötekileştirmeden bahsedilen entelektüel konuşmalarda farkında olmadan yapılan bu ters yönden ötekileştirmeyi çözen ilerici bir adımdı. ben kimsenin diyarbakır'lı kardeşim bak kürtçe pankart açıyorum senin dilini kabul ediyorum söylemine girmesini istemiyorum. ben laz kökeninden gelen arkadaşlarım nasıl dillerini çocuksu bir sevinç ve toplum içinde eritircesine yaşıyorsa öyle yaşamak istiyorum. bu gözümüze sokulma çabaları beni öteki olarak göstermekten başka hiç bir amaca hizmet etmiyor. tekrar ediyorum ben bu toprakların, bu milletin ayrılmaz, ayrılamaz bir parçasıyım. ben hem dtp'li olmayan kürt değildir diyen kürt faşistlerinden, hem de beni pkk'lı gibi gören türk faşistlerinden ölesiye nefret ediyorum. onlara ben hem kürdüm hem de türk milletinin ayrılamaz bir parçasıyım ibneler diyerek bağırmak istiyorum. son tahlilde fenerbahçemin diyarbakır'da kürtçe bir pankart açmasına lüzum yok kardeşlerim. fenerbahçe zaten benim fenerbahçem. bu gerçek kürtçede de, türkçede de aynı karşılığı buluyor ben de.

    not: dediğim gibi gayet planlanmadan ve bodoslama bir yazı oldu ama demek istediğimi anlatabildim sanırım. kazım’ın dediklerini detaylı yazamadım ama anlayan anlamıştır artık.

  17. Adsız dedi ki...

    Bir Kayserispor'lu olarak ekleyeyim: Bir Fenerbahçeliden asla beklemeyeceğim kadar içten ve iyi niyetli bir açılım önerisi olmuş. Tabii "Türkiye'nin en büyük sivil toplum kuruluşu" diyerek böyle güzel bir post'a bile limon sıkılmış ama o kadar kusur kadı kızında da olur.

    Fenerbahçe böyle birşey yaparsa Galatasaray'ın bölgedeki etkinliğini kırma yolunda önemli bir adım atmış olur. Bilirsiniz ki ismi lazım olmayan bir kişinin hasta GS'li olması yörede GS'nin ağırlıkta tutulmasında yüksek derecede etkili olmuştur. Aziz Yıldırım kendi Diyarbakırlılığını da kullanıp böyle bir adım atarsa çok büyük bir açılım yapmış olur --ama bana sorarsanız da asla böyle birşey yapmaz. Çünkü Aziz Yıldırım Mehmet Topuz olayında da gördüğümüz üzere her zaman küçük hesaplardan kazanmak istemiştir, böyle ağır toplara girmez.

    Atatürk'ün takımıyız hede hödö diyen arkadaşa da hiç bişey demiyorum. Aferin evladım sana. Adamın futbolla alakası olmadığını ve Beşiktaş'la Fenerbahçe'nin böyle saçma bir konuda atıp-tutmasının ne kadar komik olduğunu bilmiyor mu hâlâ kimse? Yok annesini emanet etmiş Beşiktaşlıymış, yok işgalcilerle maç yapan Fenerbahçe'yi tebrik etmiş Fenerbahçeliymiş... O zaman "Köylü milletin efendisidir" dediği için Siirt Köy Hizmetleri'ni tutuyordu, geçiniz...

    Bayrağı alıp tura da çıkıyor muymuş yoksa Atatürk önemli galibiyetlerden sonra? Ha bak, bir Kayserili olarak geçen sene Beşiktaş'ın şampiyonluğunda arabasıyla turda gördüğüm ve bir önceki resmi maçta Fenerbahçe'nin kaptanlığını yapan Mehmet Topuz vardı meselâ, onun hangi takımı tuttuğu konusunda tartışalım istersen.

  18. Adsız dedi ki...

    Yazi cok hosuma gitti. Gerceklesmese bile bu fikrin bir renkdasimdan gelmesi cok guzel.

    Laktat, Kazim Koyuncu'nun yaptigini bilmiyordum, yazindan ogrendim, ama okuyunca ters gelmedi. Ancak onun gibi parlak bir insan boylesine bir "ters" cikisi boyle guzel ve kimseyi incitmeden anlatabilirdi.

    Onun disinda Kazim Koyuncu'nun yaptigi ne kadar anlamli olsa da, biraz da birliktelik dusuncesinden kopya cekerek, yari Turkce, yari Kurtce bir pankart hazirlanip macta acilmasi cok guzel durabilir.

    "Ataturk'un takimi boyle birsey yapmaz" "yakismaz" populizmini de kafam almiyor. Ataturk olsa neden yapmaz isi "boyle" birsey? Ne alakasi var?

  19. Unknown dedi ki...

    Fatih bey, iyi niyetli öneriniz için size özellikle teşekkür ederim. Ne yazık ki Diyarbakır halkına yapılacak bu muazzam jest pek çok kişi tarafından yanlış yerlere çekilecek, Fenerbahçe'nin ismini lekelemek için fırsat görülecektir. Oysa ki Diyarbakır halkının bir özelliği vardır, unutmazlar. Kendilerine yapılan hiçbir şeyi unutmazlar. Ve biz neslin birbiri ile dost olmasına yetecek minik bir jesttir aslında bu öneri.

    Laktak nicki arkadaşa da şunu söylemek istiyorum; sizin gibi aydın bir hemşehriye sahip olduğum için gurur duyuyorum şu an. Ellerinize sağlık.

  20. PVH dedi ki...

    Kayserisporlu adsizin yorumu bastan sona celiskilerle dolu. Milyonlarca insanin destekledigi bir takimin taraftarlarinin entelektuel birikimini, siyasi gorusunu, hayata bakisini genellerken elde cok saglam kanitlar olmasi gerekiyor, bu bir cumle ile yapilabilecek bir is degil. Kayserisporlu adsiz arkadasimiz "bir Fenerliden beklemezdim" diyerek bastan bu hatayi yapiyor. Sonra Turkiye'nin en buyuk sivil toplum kurulusu sozune takiliyor lakin bu sozde ne kendini buyuk gorme ne boburlenme var, olsa olsa bir tespit var, Galatasaray ve Fenerbahce Turkiye'nin en buyuk kitlelerinin destekledigi siyasi olmayan kuruluslaridir, buna kim nasil yalan diyebilir merak etmekteyim.

    Ataturk'un tuttugu takim konusunda arkadasa katiliyorum, bu surekli dillendirilip ovgu konusu yapilmamasi gereken bir konu, Ataturk tutup takimi sampiyon olunca tura cikan bir taraftar degilmis sonucta, ayrica Ataturk'un bir takimi tutmasi o takim taraftarlarini digerlerinden ustun de kilmaz. Diger yandan Diyarbakir'da malum kisiden dolayi bircok insan Galatasaraylidir iddiasini dillendirerek kendisiyle celismis. Malum kisi de tutup iki aciklamasindan birini "Galatasaray'a basarilar dileriz" diye bitiren, Galatasaray sampiyon olunca tura cikan bir adam degil. Bahsedilen kisinin Turkiye'de ve toplumdaki imaji bellidir, bugun anket yapilsa ve hic secenek sunulmadan "en nefret ettiginiz insan" sorusu sorulsa acik ara birinci gelir. O yuzden onun tuttugu takimin adinin verilmesi de beni inanilmaz derecede rahatsiz ediyor, burada dile getirilmesinden de rahatsiz oldum. Mehmet Topuz konuya nasil baglanmis onu pek cozemedim.

  21. Adsız dedi ki...

    Trabzon deplasmanında da Lazca pankart açacak mıyız? Açmayacaksak Lazların terör eylemleri yapması ardına mı açmamız gerekecek?

  22. Joseph dedi ki...

    Lazlar ve Kürtler neden ikide bir kıyaslanır? Orta da lazlar hakkında bir durum yokken, her kürt konusu ortaya çıkınca "ya lazlar ya lazlar" diye ortaya çıkılır? Bunun farklı durumlar olduğu neden ısrarla görmezden gelinir? Kürtlerin ve kürtçenin bu ülkede milyonlarla ifade edilen bir sayı olduğu neden görülmez? Komşunuz Ahmet amcanın,öğretmeniniz Ayşe hanımın kürt olduğunu neden görmezden gelirsiniz? Yurtdışında yaşıyan vatandaşlarımız Türkçe konuştuklarında baskı yeseler ne düşünürdünüz? Kürtler sizin için üç-beş "kıro" "dağ ayısı" olabilir.Fakat unutmayın ki bu ülkede "azınlık" değil.Türkiye'nin bir parçası ve yıllardır görmezden geldiğiniz için bu durumlar yaşanmaktadır.Biraz araştırın ve olayların temeline bakın lütfen.

    Blog yazarını en içten dileklerimle kutluyorum.Mükemmel bir yazı.

    Not:Bu yorumu yazan kişi Galatasaraylı ve Kürt olmayan biridir.Ama olsamda farketmez...Düşünün...

  23. Adsız dedi ki...

    @Joseph
    Lazlar'ın da tarihi dokusu Kürtlerle benzeşir gelişim ve sosyolojik açıdan. İnsanlara "özgürlük" vaad eden açılımlar insanların "sayısına" göre verilmez, evrensel olan değerleri "sayı"ya bağlı olarak dağıtamazsınız, "özgürlük" adına Kürtçe pankartı Diyarbakır'da açmak doğru ise, bundan daha doğru olan da "Lazca" pankartı Trabzon'da açıp, kardeşlik duygularını geliştirmektir. Bu konuda samimi olanlar Trabzon'da "lazca" mesela "Trabzon Karadeniz'in incisidir" veya "Trabzon'lu kardeşlerimize süper lig'de başarılar" gibi pankartların açılmasından rahatsız olurlar mı?

    Herkes dürüst olsun, kendiniz diyorsunuz "lazlar hakkında bir durum yokken" bu nedir? Lazların okullarda "lazca" ana dilde öğretim istememesi bu hakların onlara verilmemesine mi sebeptir? Yani "ağlamayana emzik yok" bumudur şiar?

    Bana araştırın falan demeyin arkadaşım çok araştırdım, herkesin hatası var, herkesin hatası olması PKK'yı meşrulaştırma sürecine beni sokamaz. Askerleri öldürmeyi açıklarlar da bir Allah(c.c.)'ın kulu da çıkıp bayrak direklerine asılarak şehit edilen öğretmenleri açıklasın bana.

    Lazlar terör örgütü kurup hak arayana kadar yada sayıları kürtlere yaklaşana kadar "karıştırmayın" ne kadar evrensel bir yaklaşım.

  24. aşkın dedi ki...

    Lazlar konusunda Adsız'a hak veriyorum bunun yanında ziyadesiyle çetrefil bir konu.
    Bugün bilhassa Trabzon'da Laz olduğu halde Laz olmadığını söyleyen fakat Lazların kendilerine has bir dili olduğunu vurgulamaktan da çekinmeyen insanlar var.Her Karadenizli Laz değil bunu zaten belirtmeye de gerek yoktu ya neyse.
    Lazların bu konuda bir talebi var mı bilmiyorum maalesef bu ülkede talebi iletmek de önemli.
    Mesela Kürtçenin yanısıra Arapça yayın güzel bir fikirdi.
    Son olarak şunu söyleyeyim; kontrgerillanın kol gezdiği, özel timlerin dokunulmaz ve acımasız savaş tanrısı modunda olduğu, Altay Tokat zihniyetinin kendisine yer bulabildiği bir coğrafyada ''vatan mı istediniz lan kundaktaki bebekten'' türünden örneklendirme yapmadan önce iki kez düşünmenin daha sağlıklı olacağıdır.
    Örgüt tarafından bölgedeki kurumlara yapılan sabotajlar ise tartışma konusu olmayacak kadar aşikar.

  25. Joseph dedi ki...

    @Adsız
    Öncelikle sayı önemlidir.Özgürlük açısından daha çok önemlidir ki, bu insanlar azınlık görülüp yok sayıldı.Sayıya vurgu yapmamın nedeni budur.Yoksa tabi ki her insan birey olarak özgür yaşamayı hakeder ve bunu edinmelidir.

    Lazca diyorsun.İyi güzel hoş tamam.Ama şunu hiç söylemiyorsun.Bu ülkede lazca albüm yapıldığında homduranmalar olmadı.Bu ülkede insanlar lazca konuştuğunda farklı gözle bakılmadı(Hoş burda sayı çıkıyor işte..karadeniz dışında ben lazca konuşan duymadım.) Tamam diyeceksin, pkk yüzünden oldu bu.Aman sakın deme.Ondan önce de bu böyleydi bilesin.Belli bir kırılma noktası varki, bu ülkede tarih "12 Eylül 1980" (ayrıca diyabekir cezaevi) dir.bu tarihten sonra ne olursa olur.Araştırın dediğimde aslında bu tarih eksenini ve olayın nedenlerini görmeniz.Kesinlikle "evet pkk haklı" demiyorum.Hiçbir insanın ölmesinin, yaralanmasının yada bu nedenlerden dolayı memleketlerinden zorla göç edilmesinin kabul edilecek bir tarafı yok.Fakat düşüncelerini anlamak zor olanı.Kolay olanı ise "hainler" diyip devamlı saldırmak.

    Sana bunu (bayrak direğine asılarak öldürülen öğretmen) ben açıklayamam.Ama sana bunu açıklayacak olan tanrı kulu da bana, köyleri yakılıp göce zorlanan kürtleri açıklasın.Yada biraz daha yüzsüz olarak şunu da isterim kendisinden; Derin devletin kürtler üzerine yaptığı operasyonlar ve bunların daha sonra "pkk yaptı tüü kaka pkk" diyerek açıklanmalarını açıklasın...Yada açıklasın dayım bundan 11 yıl önce operasyonlarda şehit edildikten sonra, dedeme "paşalar" vatan sagolsun dediklerinde dedemin verdiği cevabı açıkasın o bi kul ( verdiği cevabı yazsam yayınlamaz)..Hani bu noktaya hepimiz getirdik diyeceğim o dur ki.Ve bence geç değildir.Lazlarla karşılanmamalıdır.

  26. fatih dedi ki...

    trabzon deplasmanında lazca pankart açılabilir bence hiç bir sakıncası yok. meseleye o dil bu dil diye bakmamak lazım. kürtlerin ve diyarbakırlıların kürtçe bir pankarttan memnun olacaklarından eminim ama trabzonlular lazca bir pankartı farklılıklara saygı olarak mı algılarlar yoksa tahrik nedeni sayıp olay mı çıkarırılar ondan emin değilim. insanların kendi özgünlüklerini ötekinin hakları gündeme geldiğinde anımsaması da bu iklime ait bir özellik maalesef."ben kendime ait özgünlüğü dile getirmiyorum ki onlar niye dile getiriyorlar ki "gibi bir anlayış körleşmeye ve sağırlaşmaya neden olur, ortaklık herkesin farklılıklarını açıkça ortaya koyabildiği zaman sağlam bir temel üzerine kurulur yoksa herkesin farklılıklarını sessizce fısıldayarak ya da hiç gündeme getirmeden kurulan bir ortaklık gerçek bir ortaklık değildir.

Yorum Gönder