Dişime Dua Edin Siz


gokhan emre carlos

Kızgınlığı dindirmenin en güzel yolunu bugün tecrübe ederek öğrendim; dişçiden randevu almak. 2 saat sonra dişçi randevunuz varsa ve kanal tedavisine giderken kendinizi kurbanlık koyun gibi hissediyorsanız içinizdeki korku kızgınlığa köşe bırakmıyor. Sanırım bu yüzden Diyarbakırspor-Fenerbahçe maçı dişçi randevumla aynı güne denk geldiği için şanslıyım çünkü maç sırasında ve maçtan sonra içim öfke dolu olurdu ve hatta hiç beklemez bunları yazıya dökerdim, buram buram öfke kokan bir yazı okuyor olurdunuz şu anda.

1. Bir takım olaylar
Dün yaşananların mantık evreninde yeri nedir, nerededir? Bu kadar büyük olayları en son Sami Yen'deki maçta yaşamıştık, diğer olaylara hiç benzemiyordu. Maçın başından son düdüğe kadar domates, çakmak, şişe ve taş yemeyi hak edecek ne yapmıştı Fenerbahçe? Diyarbakırspor taraftarının Özer'le alıp veremediği neydi de bacağına taş atıyordu? Bu kadar seneler tribünde bulundum, deplasmanlara gittim, bu olayların benzerini, bu kadar şiddetlisini sadece Trabzon'da gördüm? Peki Diyarbakır'da neydi amaç? "Oysa bu oyuna/bu hayata şiddet eşlik ettikçe işler sarpa sarıyordu." yazmış Bağış Erten dün. Gerçekten bu saldırının sebebi hayata isyan mıydı? Eğer öyleyse bunu planlayanlar kenarda ısınan 23 yaşında bir çocuğa attıkları taşla kendilerine yapılan haksızlıkları mı haykırmış oluyordu? 15 yaşında tutuklanıp yıllarca mahkumiyet yaşayan çocukların, 20'li yaşlarda gözaltında kaybolan gençlerin isyanını 23 yaşında oraya işini yapmaya giden gencin bacağına atılan yumruk kadar taş mı duyuracaktı? Tam da eleştirilen, isyan edilen, kavga edilen şey değil mi o 23 yaşında her şeyden alakasız gence hiçbir suçu olmadığı halde saldırmak? O zaman bu öfke mi sizi haklı kılacak?

Tribünün içinden gelen kimsenin "bizi kovaladılar, bizi dövdüler, burası hayvanat bahçesi" diyerek bir yerden şikayet ettiğini duymadım. Trabzon'a, Mecidiyeköy'e, İnönü'ye gidilirken herkes hazırlıklıdır muhtemel saldırılara. Nedeni mantıksız da olsa bellidir çünkü, bekleniyordur o saldırılar. Fakat Diyarbakırspor taraftarının Fenerbahçe ile alıp veremediği nedir? 2005'teki çoluk çocuk dinlemeden Fenerbahçe taraftarına yapılan vahşi saldırı, şimdi Fenerbahçe futbol takımının stattan 3 saat çıkamadığı, 90 dakika sahada takıma olan saldırı. Bu neden yapılıyor? Bununla ilgili mantıklı açıklama yapmaya çalışan bir kişinin yazısını gördüm sadece, onda da 2002 yılında Fenerbahçe-Diyarbakırspor maçındaki olayların fitili ateşlediği söyleniyordu. O maçta tribündeydim ve deplasman tribüne en yakın yerdeydim, olan biteni ayrıntısıyla anlatayım. Ligin son maçı ve Fenerbahçe ligi 2. bitirmeyi garantilemişti, öğlen maçıydı, bir gerilim veya heyecan yoktu, maça gidenler Kenneth Andersson'a güle güle demeye ve o yıl Fenerbahçe'nin en çok gol atan oyuncusu olan ve sözleşmesi biten Serhat'ı ikna etmeye yönelik tezahurat yapmak için gitmişti. Maç başlamadan Diyarbakırspor taraftarı tribünlerini doldurmaya başladı, fakat maçın başlamasına kısa bir süre kala Galatasaray bayrakları ve formalarıyla giren birkaç kişi bunları Fenerbahçe taraftarına sallamaya başladı. Bunun üzerine küfürleşme başladı, bu tahrikler biraz daha uzayınca gerginlik bütün stada yayıldı, neticesinde Diyarbakırspor'a her gittiği yerde yapılan çirkin tezahurat başladı. Polis Diyarbakırspor tribünlerine müdahale etti, Galatasaray bayrakları kaldırıldı, maç sırasında bir olay yaşanmadı. Yarım saat bile sürmeyen, her maç öncesi olma ihtimali olan sıradan bir olay yani. Böyle bir olayın büyük bir öfke biriktirmesine ve onlarca sene bitmeyecek bir kine dönüşmesine imkan yok. Özellikle dün olan şeyler 3-4 senede bir oluyor ve böyle basit bir olayın onu patlatması mümkün değil. Peki neden bunu yapıyor Diyarbakırlılar? Siyasi bir amaç varsa neden sadece Fenerbahçe? Galatasaray'ın devletin siyasi rejimine isyan bayrağı açmış, davalarını savunan bir kulüp olduğunu sanacak kadar büyük bir ahmak popülasyonu mu var? Aynı olaylar Galatasaray geldiğinde neden çıkmıyor eğer tamamen siyasi nedenleri varsa? Olayları aslında Diyarbakır'da yaşayan Galatasaraylılar çıkarıyorsa gerçekten bu kadar büyük olayları organize edecek boş beleş adam var mı Dünya'da? Bu yapılanları gerçekten hiçbir teori açıklayamıyor bana.

Yukarıda Bağış Erten'in "bu hayata şiddet eşlik ettikçe işler sarpa sarıyordu" cümlesini alıntılamıştık ya, şimdi diğer tarafa uyarlayalım. Bu olaylardan etnik milliyetçi/ırkçı çıkarımlar yapıp cümlelerini "Taksim'de sallayacaksın iki tanesini" ile bitirenlerin bu hayatı sarpa saranlardan ne farkı var? Bir tarafta uğradığı haksızlığı amaçsız şiddetle haykırıp sesi daha da boğulan insanlar diğer tarafta amaçsız şiddete tepki göstermek için uygulanan şiddeti daha da yoğunlaştırmak gerektiğini düşünenler. Özer'in bacağına taş atan adamın kafasına 16 tonluk ACME ironi demiri düşmeliyse dünkü maçtan "bu şehre atom bombası atılmalı" sonucu çıkaranın kafasına da aynısından düşmeli, ironi denizlerinde boğulmalılar. Anlam veremiyorum ben bu yapılanlara. Trabzon'da bizzat maruz kaldığımdan bir farkını da göremiyorum, bu iki şehri orta noktada buluşturan şeyin de Fenerbahçe nefreti olduğunu düşünüyorum. Bu anlamsız Fenerbahçe nefretini de Aziz Yıldırım'a, Fenerbahçe'nin antipatik olmasına ve Fenerbahçe yönetiminin futbolu getirdiği noktalara bağlayanlar var, onların kafasına ACME demiri düşmesin, meteor düşsün, başka gezegenden gelen yaratıklarla yer değiştirsinler, yaşamasınlar bu dünyada.

2. Hakem?
Fenerbahçe ilk yarının ilk yarım saati biraz şaşkın oynadı. Yalnız hiç kimse takımı suçlamasın. Andre Santos, Cristian, geçen sene böyle bir deplasman görmemiş Guiza muhtemelen olanlardan afalladı. Son zamanlarda gördüğüm en kötü, kalitesiz, yeteneksiz, beceriksiz hakem de Fenerbahçe'yi sahaya atılan domateslerle birlikte durdurdu. 4 sarı kart görmüşüz, Guiza, Andre Santos ve Emre'nin kartları % 100 haksız, elle tutulur yanı yok. Kazım'a gösterdiği karta bakınca Ayman ve Erdal'ın bırakın maçı ilk yarıyı bile bitirmesi mucize. İlk yarı boyunca Emre'ye topsuz alanda bile tekme, yumruk atıldı. Hakem hepsine izin verdi. Fenerbahçe'yi müthiş frenledi. Zaten Diyarbakırspor'un Fenerbahçe'yi durdurma planında ileride presten önce hakemin attıkları tekmelere izin vermesi var gibiydi. Fenerbahçe taraftarı ve yönetimi olayları falan bırakıp bu hakemin üzerine gitmeli, bundan cesaret alacak gelecek hafta hakemlerinin Fenerbahçe'yi durdurma şemasını güzelce çizdi arkadaş. Öfkelenseydim en çok bu adam yüzünden olurdu, dişime dua etsin.

3. Spiker

Dişime dua etmesi gereken başka bir arkadaş. Dakika 75, adam takımın birisini tasvir ediyor "alan daraltan, her yerde koşan, seri paslarla çıkan" diye futbolda ne kadar Ömer Üründül terimi varsa sıralıyor, tam da "evet lan ikinci yarı aynen böyle oynuyoruz" diyorum ve adamın Diyarbakırspor'un oyununu tarif ettiğini anlıyorum. Böyle oynayan Diyarbakırspor oyundan düşmeye başlamış söylediğine göre. Arkadaş tamam taraflısınız, hatta tarafınızı saklamayı da beceremiyorsunuz ama kör müsünüz? İlk yarı orta sahada boşluk bulunca topu yavaş Fenerbahçe defansının arkasına şişirmekten başka bir planı olmayan takımı Barcelona gibi anlatabiliyorsunuz böyle fütursuzca, cesurca, yüzsüzce. Uçan taşlardan birisi kafanıza mı geldi anlamadım ki.

4. Kazım
Her maç daha iyi oynuyor sanki. Bir acayip oğlan bu Kazım. Kafasının dağınık olduğu her halinden belli. Hâlâ oynadığı şeyi takım oyunu olarak değil kendi şovu olarak görüyor, ama Daum bunu görmüş, üzerinde çalışıyor, belli bu. 2-0 önde olduğumuz amatör takım seviyesinde bir takımla oynadığımız maçta bir taç için yan hakemi dövecek gibi üzerine koşması, çaktırmadan rakiplerin bileğine sallaması bu yüzden. Fakat yetenekli olduğu belli. Dün attığı golde yaptığı vuruş çok düzgün, 2 sene boyunca ceza alanı çevresinde aldığı her topa abandı neredeyse, oyuna mental bakışıyla ilgili o da. Fenerbahçe'nin attığı ilk golü izlesin, bu takımın hücum hattı nasıl oynamalı ona baksın. Alex'le tek pas çalışsın antrenmanda. Ayağında topu tutup sürüklemek yerine oyun alanına hakim olup en boş arkadaşına topu hemen aktarırsa daha fazla gol pozisyonuna gireceğini öğrensin. O zaman sağ kanadın as oyuncusu olup hepimizi şaşırtır, ama hâlâ mental olarak çok yol alması lazım.

5. Lugano-Bilica-Cristian
İlk kez birlikte oynadılar, kademe, defans zor işler diyelim ve dünkü kötü performanslarını affedelim. Yalnız böyle olmaz diye de ekleyelim. Bilica çok fena çalımlar yedi. O yediği çalımlar yüzünden yenilen golde de suçlanıyor fakat Volkan ve Lugano dururken ona sıra gelmiyor o golde. Özellikle Volkan'ın ne yapmaya çalıştığını en fazla Diyarbakırspor taraftarının neden bu kadar saldırganlaştığını anladığım kadar anladım. Daha önce Cristian'ın defansın yavaşlığı nedeniyle defansif görevinin eksik kademelere girmek olacağını defalarca yazmıştık. Dün sanırım Daum'un da isteğiyle biraz ileride başladı Cristian, prese katılıp hücumlara destek verecekti. Yalnız Diyarbakırspor defansın arkasına atılan toplarda geniş alan bulup sıkıntı yaşatmaya başlayınca orta saha çizgisini geçmeyen, defans önünde sigortalık yapan mevkisine geri döndü, öyle olunca Emre de biraz daha ileri çıkabildi ve Fenerbahçe oyuna hakim oldu. Sanırım Cristian'ın görevi bu defansla ancak bu olur bu sene, bence fena da olmaz.

6. Semih ve Özer
Kazım'dan bahsederken tek ve hızlı paslı, dikine ilerleyen hücum setlerinin öneminden bahsettik. Özer'le Semih bu sistem için bulunmaz nimet olabilirler. Semih zaten dün ilk goldeki paslaşmanın kahramanlarından, özellikle Alex varken verkaçları kusursuz yapıyor. Ayrıca ileride az adam varken topu tutup arkadaşlarının gelmesini sağlayabilecek yeteneği de var. Uzun süre sakattı fakat yavaş yavaş ısınıyor, katkısı daha fazla olacak. Özer de böyle bir oyun için bire bir. 5 dakika olsa da lig maçında oyuna girmesi herkesi sevindirdi. En azından Daum'un bu adamın ve yeteneklerinin farkında olduğunu biliyoruz. Biraz maç temposu kazanıp daha uzun süre bulursa kendisine uygun olan Fenerbahçe hücum setinin yıldızlarından olacak.

7. Andre Santos
Performansını değerlendirmeyeceğim. Bu adam futbolu seviyor, keyif alarak oynuyor, öyle olunca sahada onu görmek bile keyifli. Normalde dünkü maçta penaltıcımız Andre Santos'muş fakat Semih muhtemelen uzun süredir gol atamadığı için ben atabilir miyim demiş, kabul etmiş. Buna rağmen Semih golü yapınca ona ilk koşan Andre Santos. Sion maçında Guiza Andre bomboşken ona vermeyip vurdu, dönüp bakmadı bile Guiza'ya, elini bile kaldırmadı. Durdu geri koşmaya başladı. Futbolu güzel yapan böyle adamlar.

Sahada rakip futbolcuların kasti sertliklerine, rezalet hakeme, daha rezalet tribünlere rağmen dimdik duran ve sadece futboluna bakan, maçtan kopmayan, mücadele eden, sonra da bu kadar olumsuzluğun arasında şiir gibi goller atan Fenerbahçe'yle de gurur duyuyorum. Fenerbahçe Daum ve Aykut olsun, oluyor...


3 comments:

  1. Adsız dedi ki...

    Ellerine saglik hocam, macta ya$anan abzurd sebebi belirsiz $iddeti guzel yorumlami$sin.

  2. Memet dedi ki...

    geçmiş olsun.. kanal tedavisinde bi şey yok.. en azından dişiniz kurtuluyor.. 3 kez yaptırdım.. çok rahatım.. korkmayın kanal tedavisi yaptırın :))

    onun dışında hakemin gerçekten gereğinden az konuşulduğunu düşünüyorum.. medyada bi kaç haberde yer bulmuş o da emreyle girdiği diyalo yüzünden.. emrenin elini itmesine ses çıkarmamış.. onun dışında hakemin yönetimiyle ilgili en ufak bi yorum yok.. ilginç doğrusu..

  3. Sekhranikos dedi ki...

    Ellerine sağlık PVH.

Yorum Gönder