Meleklerin Saltanatı Sürüyor



Bu seneki iniş çıkışların mikro bazda bir canlandırmasıyla sezonu bitirdik. Çok iyi başlayıp 3-0 bitecekmiş gibi bir başlangıç, sonra rakibin gittikçe artan direncine karşı oyundan düşme ve bir klasik olarak 5. sete giden maç. Ve ilk maça benzer bir beşinci set sonunda ilk maçta da son set oyuna girip çok ciddi katkı yapan Yağmur'un 3 servisiyle dönen oyun ve gelen şampiyonluk... Erkek voleyboldan sonra kadın voleybolda da final serisini süpürerek şampiyon oluyoruz. Üst üste üçüncü şampiyonluğumuz. Sene içinde tökezlesek de, zaman zaman yere düşsek de saltanatı devam ettiriyoruz.

Voleybolda son 5-6 seneye kulüp olarak damga vurmamız sevindirici ancak bu sene Avrupa Şampiyonluğu'na o kadar şartlanmışız ki sanki bu şampiyonluğun coşkusu biraz da bu yüzden geçtiğimiz iki yıldan daha az şahsen benim için.

Bu sene yabancı kontenjanı nedeniyle takım olma konusunda çok ciddi problem yaşadık. Voleybol, basketbol gibi oyuncuların rotasyonunun çok sık olduğu bir branş olmadığı için tribüne çıkan ve sürekli oynamayan bir oyuncunun ritim bulması çok zor oluyor. Hele yılda oynadığın ciddi maç sayısının bir elin parmağını geçmediği bir ligde bu oyuncularla rotasyon yaparak bir ritim yakalamak oldukça zor. Sanırım bizim yönetimde elimizin altında bulunsun diye yabancıları toplamanın takım olma konusunda sorun yarattığını fark etmiştir. Seneye bir değişiklik olmazsa 2+1 olacak yabancı sınırı. Her maç oynayan 6 oyuncunun değişmediği rollerin daha belli olduğu bir takım yaratmak zorunda Ze Roberto. VGSTT'nin hakkını verelim, sene boyunca performanslar değerlendirilirse takım olmayı bizden daha iyi becerdikleri kesin ama Şampiyonlar Ligi'ni kazandıktan sonra bir düşüşe geçtiler. Belki büyük hedefe ulaşmanın verdiği bir doygunlukla onları ayırt edici yapan iştahlarını final serisinde kaybetmiş gibilerdi. Birbirine yakın iki takım oynuyorsa da daha çok isteyen takım bir adım öne çıkıyor.

Kulüp olarak voleybolda geldiğimiz nokta bir zirve, bir son hedef olarak görülmemeli, aynı heyecanla üst düzey yatırıma devam edilip doğru düzgün bir altyapı organizasyonu da kurulmalı. M. Ali Aydınlar kendince haklı nedenlerle vitrinde gözüken takıma yatırım yapıyor olabilir ama kulübün kaynak kullanımında düzenli bir voleybol altyapı organizasyonu geliştirmeye de para harcaması lazım. Kendi altyapımızdan oyuncu çıkarma ve diğer altyapılardan gelecek vaat eden oyuncuları erken yaşta toplama üzerine bir sistemide ihmal etmememiz lazım üst yapıda şaşaalı transferler yaparken.

İki üç sene sonra Acıbadem yatırımı çekerse ya da olası bir yönetim değişikliği sonucu yönetim futbol dışı branşları geri plana iterse en azından altyapıdan çıkabilecek bir iki üst düzey oyuncunun etrafında yine zirveyi zorlayan bir takım yaratılabilir. Yoksa tarihin bir yerinde birisi voleybola ilgi duyup para vermiş ve üç-dört tane şampiyonluk kazanılmış şeklinde bir hikaye olarak kalır bugün yaşadığımız şeyler.

Neyse şampiyonluk günü karamsar bir analiz oldu ama şampiyonluğun tadını da çıkarmak lazım. Emeği geçen herkese binlerce kez teşekkürler. Beşi bir yerdenin üçüncü halkasını da bitirdik. Umarım iki hafta sonra dördüncü halkayı da ekleyip bütün camia olarak erkek basketbol finaline odaklanırız.

Yine ve yeniden Türkçedeki en güzel sıfat tamlaması "Şampiyon Fenerbahçe".


3 comments:

  1. blacklebron dedi ki...

    9 avans 82 de biter .. 4 geliyor 4 !

  2. sincera dedi ki...

    Merak ediyorum da Karabıyık ve avanesi seramoni ve adına yakışır büyüklükte kupayı erkek finalinden sonraki eleştirilerden ders alıp mı yaptılar? Yoksa işin içinde sadece Fenerbahçe olması erkeklere o vazoyu kuru kuru vermelerine sebep acaba?
    İnsanda utanma olur be...

  3. gumgumok dedi ki...

    Dün salon atmosferi 4. set dışında gayet iyiydi.
    Şampiyonlukta emeği geçen herkese tebrikler, özellikle kızlara.

    Bu arada Taurasi haberleri konusunda bilgisi olan var mı? Hürriyet, gs ile protokol imzaladığını söylüyor.

Yorum Gönder