Fenerbahçe İkinci Devrede Nasıl Böyle Açıldı?



Son haftalara girilince iyice sapıtan futbol kamuoyunun son zamanlarda sorduğu sorulardan. İşin komik tarafı bu soruyu imalı bir şekilde Fenerbahçe'yi suçlamak için soruyor olmaları. Fenerbahçe ikinci devrede Trabzonspor'u kendi sahasında, Beşiktaş ve Galatasaray'ı deplasmanda mağlup etmişken ligdeki diğer takımları yenmesinin çok olağanüstü bir durum olduğunu düşünüyorlar. Üstelik hakkında konuştukları futbol oyununu bilmedikleri, ligi takip etmedikleri ve bu cehaletlerinden cesaretlenerek saçmaladıkları çok belli.

Haftada bir bu müthiş tespiti yapan Trabzonsporlu komploculara şunu sormak lazım sanırım: Geçen sene 9 kere kaybedip, 9 kere berabere kalan Trabzonspor ne oldu da 57 puandan 82 puan alabilecek duruma geldi? Doğru düzgün transfer bile yapılmamışken bu iş nasıl oldu? Verecekleri cevap basittir, kadro istikrarı korundu, hocaya güvenildi, çok çalışıldı, Burak, Selçuk gibi oyuncular üst düzeyde verim verdi. Tebrikler, anlaşılabilir bir cevap. Peki 2 ayda kadronun toparlanacağına inanıyorsun da Niang takviyeli Fenerbahçe'nin ikinci devre öncesindeki 1 ayda toparlanacağına neden inanamıyorsun o zaman? Önce bu sezonun nasıl geliştiğini, neler yaşandığını bir düşün.

Fenerbahçe zaten geçen sene de şampiyonluğa oynadı. 2 kez galibiyet serisi yakalamış, ilk devrede Bilica, ikinci devrede Lugano'nun uzun sakatlığında defansı toparlayamayınca dağıtılan puanlarla şampiyonluğu kaybetmiştik. Takımın kilit oyuncularından hiçbiri gitmedi, üzerine Niang, Dia, Stoch ve en önemlisi Yobo kadroya katıldı. Bu oyuncuların geçen seneki alternatifsizliğe çözüm olmadığını söylemek için futbol cahili olmak gerek. İlk yarıda kaybedilen puanların sebebi 4-3-3 denemeleri, Alexsiz kadro denemeleri, yeni transferlerle yeni bir kurgu yaratma isteği ve her hafta değişen sistemle takımın bir türlü kendini bulamamasıydı. Alex, sakatlık ve ceza sorunu yaşamamasına rağmen ligin ilk yarısında 1200 dakika süre bulmuşken ligin ikinci yarısında son maçla birlikte 1510 dakika süre bulmuş olacak. Bu bile ikinci devrede yakalanan istikrarın göstergesi. Zaten Fenerbahçe'nin ikinci yarısında oynadığı kadro ezbere yazılıyor. Tek değişiklik sakatlıklar dolayısıyla Selçuk-Cristian, Dia-Stoch oldu.

Ayrıca Fenerbahçe ligin ikinci devresinde sakatlık sorunu da yaşamadı. Sezonun kilit oyuncuları Alex, Lugano, Gökhan, Yobo, Mehmet ikinci devrede çok az maç kaçırdılar. Tek sakatlık sorunu Niang'la oldu fakat Semih'in 8 asist, 10 gollük bir oyunu var bu sene. Niang'ın sakatlığını minimum hasarla atlattı Fenerbahçe. İlk devrede hiç verim alınamayan Andre Santos, düzenli forma bulmaya başlayınca kendine geldi. Gökhan, Volkan ve Alex de belki de en iyi sezonlarını geçiriyorlar. Bu çok da şaşırılacak bir gerçek değil. En az oynayanı 4 senedir Fenerbahçe'de. Takımın iskeleti iki senedir bir arada oynuyor, en az 80 maça birlikte çıktılar. Aykut Hoca sistemi ve kurguyu oturtunca bu kadrodunun Türkiye'de birkaç kere tökezlemek dışında puan kaybetmesi asıl anormal olan. Önüne gelene yenilen Kayserispor'un ligde hâlâ 6. sırada kalabildiği bir ligden bahsediyoruz, lig altıncısının Liverpool olduğu bir ligden değil.

Maçlar oynanmadan yorum yapılsa anlaşılabilir. Ligin ikinci devresi başlamadan "Aykut Hoca Fenerbahçe'yi toparlayamaz" diyenlere şaşırmıyorum, aynı yanılgıya ben de düştüm. Elimizde veriler vardı ve bir şey iddia ediyorduk. Fenerbaçe'nin ikinci yarıda oynadığı oyun ve takımın sistemi bizi açıkça haksız çıkardı. Maçlar oynandıktan sonra değişimi, gelişimi yorumlamak çok daha kolay. Oysa inanılmaz bir cahil cesareti ile gözün gördüğünü bile inkar edebiliyorlar. Fenerbahçe sistemler denemeyi bırakıp bir sistemi oturtunca, Alex verimsiz geçen maçlarda tek suçlu ilan edilip oyundan alınmayınca, Andre Santos, Stoch gibi oyunculara yeniden güven kazandırılınca Fenerbahçe toparlandı. Aykut Hoca coşkulu ve istekli bir takım yarattı. İstikrarlı kadro sayesinde eksikler en az seviyeye indirildi. Fenerbahçe oynadığı tüm maçlarda rakibinin en az iki katı fazla isabetli pasla oynuyor. Topa hakim olan, gerektiğinde önde basan, Alex sayesinde çok yüksek verimle hücum yapan bir takım kuruldu. Kritik bölgelerde ciddi sakatlık sorunu da yaşanmayınca alması gereken puanı aldı Fenerbahçe. Bunu "Fenerbahçe nasıl birden bire 17'de 16 galibiyet alan takım oluverdi, anlayana!!!!!!" diye yorumlamak için sezon başından beri 2 tane bile maç izlememiş olmak gerekiyor ya da izlediğini anlamamak.


10 comments:

  1. Sıradanbirblog dedi ki...

    ''Haftada bir bu müthiş tespiti yapan Trabzonsporlu komploculara şunu sormak lazım sanırım: Geçen sene 9 kere kaybedip, 9 kere berabere kalan Trabzonspor ne oldu da 57 puandan 82 puan alabilecek duruma geldi? Doğru düzgün transfer bile yapılmamışken bu iş nasıl oldu? ''

    Çok net ve yerinde bir ifade. Tabi okuma, anlama ve düşünme kabiliyeti olanlar için geçerli.

  2. aspayze dedi ki...

    Çok güzel bir yazı olmuş her zaman ki gibi. Şu maç yazılarını ntvspor'dan almayıp kendin yazsan harika olacak. Hep söylediğim gibi bu işten yüzbinlerce lira kazanan spor yazarlarından çok daha iyi, mantıklı ve içi dolu analizler yapıyorsun.

    Takımın ikinci yarı çıkışının başrol oyuncularından birisi olan A.Santos 1,5 sezonu boşa harcayıp yarım sezonda aslında nasıl yetenekli ve hatta istikrarlı bir adam olduğunu bize ispatladı. Bence ilk yarı ile ikinci yarı arasındaki farkın başlıca sebepleri A.santos ve eski formuna kavuşan Lugano'dur. Dia ve Stoch'un katkıları da bunun ardından gelir.

    Geçen yıl sonunda bu takımın doğru birkaç transferle olağanüstü bir performans verebilecek potansiyele sahip olduğu hep yazılıp çiziliyordu. Ama kimse sezon başı sakatlıklarını ve bazı futbolculardaki formsuzlukları hesap etmemişti. Nihayetinde herşey yerine oturdu ve şampiyonluğa sadece bir adım kaldı.

  3. Sekhranikos dedi ki...

    Anlamayacak kadar mal olmadıkları kesin PVH lakin hazmedemeyecek kadar midesizler bence.

    Salya sümük exik bir haldeler.

    Eliniz değmişken birde şu şampiyonluğu hakettik geyiği üzerine çiziktiriverin. Artık irrite etmeye başladı. Olmadığın şampiyonluğu nasıl hakedersin biri anlatsada anlasam.

  4. jbck dedi ki...

    Bu da yeni çıktı, ee şimdiye kadar aklınız nerdeydi? Umut bağladıklarınız elleri boş dönünce mi dank etti. Trabzon ilk yarı 42 puan toplarken sorun yok, Fenerbahçe 4 puan fazla toplayınca mı sorun oldu. 4 puanın içinde sen de varsın, oynasaydın ya Kadıköy'de, as kadronu saklamıştın bize. Oyuncularının ayakları titredi. Herkes gördü ne sen bahsedildiği kadar iyisin ne de Fenerbahçe bahsedildiği kadar kötü. Bir de utanmadan Zalad'a gönderme yapmışlar, ikili averajdan haberleri yok, Fenerbahçe 10 atsa da sen 25 atsan da birşey değişmeyecek. Bursaspor gibi olurlar seneye, geçen sene Ozan İpek, Volkan Şen, Sercan'ın piyasa değeri 15 milyon euroydu, ne oldu bir senede, ne değişti? Burak'ı da Colman'ı da göreceğiz, yarışa Galatasaray ve Beşiktaş dahil olunca bedavadan penaltı alabilecekler mi? Kutsal toprak muamalesi gören ceza sahaları için kurallar uygulanabilecek mi? Penaltı çalınacak mı aleyhlerine? Utanmaz adamlar, nerede görülmüş bir milletvekilinin canlı yayında alenen bir camiaya çamur attığı. Siyasetin oyuncağı olmuşlar, futbolu helal-haram çizgisine indirmişler, hala kötü olan biziz. Geçen sene de Ertuğrul Efendi Allah'ın adaleti diyordu, bu sene renk değiştirdi herhalde o adalet.

  5. gumgumok dedi ki...

    Psikolojide inkâr(yadsıma) ile ilgili bir alıntı:
    "Sahip olunan, değer verilen, bireyi herhangi bir yönden tatmin eden bir nesnenin kaybedilmesinin ardından; bireyin egosu, bilgi olarak gerçekliği kabul ettiği halde duygusal olarak o nesnenin varlığını hala devam ettirmektedir(Burada nesneyi, taraftarın tuttuğu takımın rakip takımla rekabet gücü olarak düşünebiliriz). Bu da duygusal yadsımanın(inkârın) hayatımızın her döneminde etkin rol alarak 'yaşamı daha kolay hale getirdiğini' göstermektedir. Bu durumun aşırıya kaçması, kişinin gerçeklik ile ilişkisini bozup onu psikotik bir noktaya kadar vardırabilir."

    Herkes, aslında neyin ne olduğunu biliyor. Fenerbahçe'nin rekabet üstünlüğünü her alanda elinde bulundurduğunu ve kolay kolay geri vermeyeceğini biliyor. Fakat aynı kişiler şampiyonluğu başka bir sebebe bağlayarak gerçekliği 'inkâr' ediyor ve takımını savunmayı kendince kolaylaştırıyor. Hatta görüldüğü üzere bu durum psikotik bir noktaya gelmiş durumda. Şimdi biz forumlarda, sokakta, okulda, her yerde ne kadar konuşursak konuşalım, ne kadar yukarıdaki gibi veriler gösterirsek gösterelim, psikotik derecede gerçekliği inkâr eder hale gelmiş kişilere derdimizi anlatamayız.

  6. Simone dedi ki...

    Çok güzel bir yazı, kapak tadından yalnız bu sene Doktorumuz Ertuğrul Karanlıkta çok formda maşallah nazar değmesin onun emeklerinide unutmamak lazım.

  7. Rehavet dedi ki...

    abi ellerine sağlık, böyle ilkokul çocuğuna anlatır gibi tane tane ne güzel açıklamışsın..

    fenerbahçe takır takır maç kazanırken, rakipler ne yapıyordu diye düşünen arkadaşlar olabilir; onlara yardımcı olmak adına beşiktaş kulübünün mart 2011 tarihli efsanevi açıklamasından birkaç unutulmaz satırı buraya aktarmak istiyorum:

    "Sahaya çıkan hakemlerin belirli talimatlarla görev yaptıklarını örnek vermek gerekirse; Beşiktaş-Trabzonspor müsabakasında oyuncumuz İsmail Köybaşı’na yapılan ve dört hafta sahalardan uzak kalmasına sebep olacak kasti hareket görmemezlikten gelinmiş, yine oyuncumuz Simao Sabrosa’nın attığı nizami gol sayılmayıp, rakip takımın oyuncusu Burak Yılmaz’a yapılan bariz penaltı verilmemiştir. Böyle bir zihniyetin sahaya beraberlik skoru talimatı ile çıktığı aşikardır."

    ahahaha.. şaka gibi lan adamlar..

  8. pamuk dedi ki...

    söz konusu biz olunca her şeyde şaibe var zaten. Diğer takım yandaşı arkadaşlar, anladık yöneticilerinizin beceriksizliklerini saklamak için, başarısızlıklarının hesabını vermemek için bize saldırmalarına ortak oluyorsunuz. İyi de kardeşler sıkılmadınız mı her sene takımınızı tutarak sezona başlayıp daha yarısı geçmeden bizim çekiştiğimiz rakiplerin taraftarı olmaya. Hadi o da yetmedi her hafta renk değiştirmekle nereye kadar. Kendinize gelin ve takımlarınızı sorgulayın. Fenerbahçenin şampiyon olmaması için harcadığınız zaman ve çabanın yarısını kendi takımınızın başarısı için harcasanız ligimiz daha keyifli olacaktır

  9. DenizEr dedi ki...

    ya ne kadar igrenc bi lig bizimkisi... kimse demiyor (diyemiyor) ki ulan bu Fenerbahce 10 (yaziyla on) senedir bu ulenin en iyi en istikrarli takimi, hep tepeye oynamis. bi kere de tebrik edin, lakislayin iste... yok, onun yerine hep ayagimizi kaydirma calismalari...

  10. benden bu kadar dedi ki...

    İlk devrede hiç verim alınamayan Andre Santos, düzenli forma bulmaya başlayınca kendine geldi.

    ben buna katılmıyorum. neden sonuç ilişkisi ters yönde işledi bence. Andre Santos kendine gelince düzenli forma giymeye başladı.

    Kendine gelmesinin sebebi de belki komplo teorisi olacak ama kazım'ın takımdan gitmesi olabilir. kazım ne zaman gitti, santos coştu. 2 senedir aynı.

Yorum Gönder