1 Kupa 2 Galibiyet


Voleybol Kupa

Önce kupa sahipleri... Bayan voleybol takımımızın potansiyelinden daha önceki yazılarda da bahsettik. Türkiye'de ilk kez verilen Süper Kupa'yı da Eczacıbaşı'nı üstün bir oyunla yenerek aldılar. Bu takımda her istediğiniz var. Dünya voleybolunun yıldızı var, Türk voleybolunun efsanesi var, genç yıldızı var, takım oyuncusu var, maçı bırakmayan mücadelecisi var, yeteneklisi var. Hepsi ayrı bir zarif zaten. Öyle olunca maçın sonucu ne olursa olsun keyif veriyor takım.

İlk iki sette Gamova ve Çiğdem'in dominant oyunu ile setlerde çok rahat 2-0 öne geçtik. 3. sette Eczacıbaşı direnç gösterdi, seti kaybettik. 4. setin 10. sayısına kadar da Eczacıbaşı'nın direnciyle gidildi. Durum 10-8'ken bir savaşçı, bir yürekli oyuncu, Eda çıktı, baş kaldırdı, takımı ayaklandırdı 14-11 öne geçtik ve bir daha sayı farkını kapattırmadan maçı aldık. Takımda arzulanan her özelliğe sahip oyuncu olunca böyle oluyor. Yıldızınız duruyor, savaşçınız ayaklanıyor, savaşçınız yoruluyor, tecrübeliniz vuruyor. Çok keyif veren, mücadele eden, saygı duyulması, desteklenmesi gereken bir takım. Sırf kupa almak için Avrupa'nın en büyük kupasında değil de ikinci, üçüncü kupasında oynasalar 3-4 sene üst üste hazırlık maçı oynar gibi toplarlar kupaları, biz Avrupa fatihiyiz diye gezeriz ortalarda, fakat hedefleri de Avrupa'nın en büyük kupası. İnşallah şans o yolda da yanlarında olur, başarı sadece final-four değil en büyük kupa olur. Nazar değmesin...

Bayan basketbolda da Euroleague başladı. İlk maçımız yılların rakibi Lotos ile, her yıl bir kere Lotos'la oynamazsak rahat edemiyoruz. Son senelerde bir üstünlüğümüz vardı, Lotos'un en iyi oyuncusu da takımında olmayınca rahat maç oldu, oldu fakat ilk 3 periyot. Bu sene WNBA'de en iyi sezon istatistiklerine ulaşan ve kaliteli oyuncu olduğu inkar edilemeyecek Nicole Powell ile derdimiz bir miktar gamsız olmasıydı. Fakat bu maçta çok istekliydi, öyle olunca kalitesi kendiliğinden ortaya çıkıyor zaten. Birsel de ona eşlik etti, müthiş asistlerle ve zamanlaması kusursuz isabetli şutlarla oynuyordu. Fark maç boyu 20-25 arasında gezerken ve rakip koç bile maçın bittiğini düşünüyorken bir şeyler oldu. 4. çeyrekte ilk 6 dakikada sıfır sayı attık, sonraki 2 dakikada 2 sayı atabildik ve fark 5'e kadar indi. Son iki dakikada atılan sayılarla maçı aldık fakat rahatlıkla 20-25 sayı farkla bitecek maçta biraz gerildik. En temel sebebi de yedeklerimizin maalesef çok zayıf olması. 3-4 yıldır genç, geleceği olan yerli oyuncu hatta tecrübeli yerli oyuncu almıyoruz. Geçen seneki gibi bu seneyi de 7-8 oyuncuya güvenerek geçirmek zorundayız. Şimdilik başka bir sorun da Penny Taylor yeni geldiği için uyum sürecinde olması, onu çok etkili kullanamıyoruz. Birkaç ay sonra uyum sorununu aşınca takımı çok rahatlatır. Penny Taylor'ın ne kadar uyum sağlayıp, ne kadar sorumluluk alacağı ve Nicole Powell'ın bugünkü hırsının sürüp sürmeyeceği bu sene Euroleague'de konumumuzu belirler. Biraz şansla final-four imkansız bir hedef değil ama kadro darlığı nedeniyle biraz zor maalesef. Yine de şansımız da yanımızda olursa neden olmasın?

Birsel

Dünkü amatör şube maçlarının en can sıkıcısı da galibiyete rağmen erkek basketbol takımının maçıydı. Rakibimiz Asvel ciddi sıkıntılarla boğuşuyor. Zayıf bir kadroları var, çok genç ve tecrübesizler. Bunun üzerine bir de sakatlıklarla uğraşıyorlar. Geçen hafta sadece 52 sayı attılar ve 52 sayının 20'sini atan Borchardt da sakattı. Maça fena başlamadık. Çok iyi savunma yapamasak da Asvel'in zayıf savunmayı cezalandırmaya gücü yetmedi. Hücumdaki kısırlığımız zaten tamamen plansız, programsız hücum yapmaktan. İlk yarı sadece 29 sayı atabildik. Takımda garip şeyler oluyor. Geçen sene Vidmar maça ilk 5 başlar, 5 dakika oynar bir daha maça giremezdi. Bu sene aynısını Giriçek'e yapıyor Tanjeviç. Bunun ne mantığı var bilmiyorum. Neden sadece 8 dakika oynatacaksa maça başlatıp 8 dakika oynatıp bir daha hiç almıyor? 4 numara olmadığı için her hareketli uzunun bize şov yapmasına değinmek artık vakit kaydı. Hayatında 2 kere EL'de forma giymiş Ali Traore 29 sayı, 13 ribadunla oynuyor. İki haftadır EL maçlarında rakipler istedikleri an boyalı alanımıza girip sofrayı kuruyor piknik yapıyorlar. 45 dakikada toplam 15 faul yapmışız çünkü savunmayı sertleştirmek gibi bir derdi yok kimsenin. Ömer Aşık'ın yanından geçen turnike atıyor, kolunu sadece blok yapmak için uzatıyor. Kısalarımız paslara el bile kaldırmıyor, rakibe yapışan, rahatsız eden yok.

Solomon

Maçı uzun süre önde götürüyoruz, fark 13'e çıkıyor fakat rakip hücumda sadece iki oyuncu ile oynayarak farkı kapatıyor hatta öne geçiyor. 4 saniye kala basket atıp uzatmaya götürebiliyoruz maçı. Pota altına indirdiğimiz her top sayı oluyor, Kinsey ve Greer savunmayı delmeye çalıştıklarında zorlandıkları pozisyon pek yok. Buna rağmen biz uzatmalar da dahil, hücumların ilk 10 saniyesinde, 2 pas yapılmadan potaya atıyoruz. Asvel acemi bir takım olmayıp çok bariz hatalar yapmasa maçı çok rahat alabilirdi. Bu kadro ve form durumlarıyla başka bir takım karşısında galibiyete bu kadar yaklaşmaları da zor. Grubun en zayıf takımını son saniyelerde uzatmaya götürdüğümüz maçta rakibin uzatmada yaptığı basit hatalarla yendik. Üzerine söyleyecek bir şey yok. Zaten 4 numara transferi yapmamamız ve Tanjeviç'in oyuncularına muamelesi takımdan soğumak için yeterli. Tanjeviç'in maç içinde yaptığı skandal hatalar, mola alıp maça daha kötü girmemiz, basit hataları yapan oyuncuların ısrarla tutulması insanı iyice canından bezdiriyor. Takımı televizyondan izlemek bile insanı yeteri kadar hayata küstürüyor, salon müdavimlerine sabırlar dileyelim. Euroleague'de deplasmanda alınan galibiyetten sonra bile böyle bir yazı yazabiliyorsak bir şeyler gerçekten yolunda değil...


2 comments:

  1. medgallis dedi ki...

    aylar önce 'naz aydemir' özelinde bizi, ailelerini ve kendilerini onurlandırmalarını istemiştik.
    bizi kırmadıkları için bütün voleybol takımına teşekkürler.
    hep böyle olsun.

  2. Adsız dedi ki...

    Asvel macini izlemedim ama "Tanjevic" gercekten rahatsiz etmeye basladi beni. Gecenlerde de yazmistim, coach dedigin elindeki kadroyu en iyi sekilde oynatmayi basarandir. Tanjevic bunu burada beceremiyor. Sistemdir, kisitli kadrolari basariya tasimaktir artik bunlar bile beni elestirmekten vazgeciremiyor. Daha ne istiyor bu adam gercekten merak ediyorum. Artik birileri bu adami rotasyona dahil etsin de kurtulalim. Ama ulke icin 2010 icin bu sene de sabredicez. Bu yildan umitliydim ama anlasilan gene olmayacak keske hersey istedigimiz gibi gitse de su final four denen seyi bizde gorsek. Artik efes denen camianin basarilari benim hafizamdan silindi de.

Yorum Gönder