Cemaat Fenerbahçe'yi Neden Ele Geçirmek İster?
Bir anda bir medya bombardımanı ile karşı karşıya kaldık. Başlıktaki soru maşallah herkesin ağzında. "Cemaat Feneri neden ele geçirmek istesin?" Gerçekten de çok makul bir soru. 2007 yılında bu soru sorulsaydı, muhtemelen basit bir komplo teorisini ortaya çıkartan nadide bir sual olarak hayatımızda yer alacaktı. Artık değil. Artık bu sorunun sorulabileceği, makul, normal bir süreç var. 3 Temmuz darbesi bütün külliyatıyla ortada dururken, bu sorunun sorulması da meşru.
Zaten bu sebeple "cemaate yakın" olduğu bilinen yazarlar "cemaat Fenerbahçe'yi ele geçirmeye çalışıyor" iddiasını "ciddi" bir soru olarak ele alıyor ve bir takım izahatlarda bulunuyorlar. Hatta bu iddia o kadar "ciddi" bir noktaya ulaşmış durumda ki, Fethullah Gülen, bizzat kendisi bir açıklama yapıyor:
Fethullah Gülen mübarek bir hizmeti "şeffaf değil", "Fener'in ışığına o üfledi", "gizli ajandası var", "siyasete bulaştı" diyerek karalayanların pek çoğunun "görmeden, tanımadan ve Hizmet ya da temsilcileri hakkında iki satır okumadan" bencilliğinden ya da mensup bulunduğu dairenin enaniyetinden dolayı muhalif davrandığını ve hatta düşmanlık yaptığını belirtti. "[1]
Dolayısıyla en azından Fethullah Gülen'in bizzat kendisinin ve cemaate mensup önemli şahısların bu iddiayı ciddiye aldığını ve cevap verme ihtiyacını hissettiğini tespit etmek lazım.
Şimdi o zaman ikinci kısmı geçelim. Öncelikle potansiyel. Cemaatin fenerbahçe'ye karşı bir operasyon kurgulayabilecek imkanları var mı?
Evet var.
3 Temmuz sürecinde, ODA TV ve KCK davasında açıkça gördük ki, emniyet ve yargı içerisine yerleşmiş bazı şahıslar, elde ettikleri kamu gücü ile belirli operasyonlar yapabiliyorlar. Nitekim bu operasyona maruz kalan sayısız insan aynı adresi, aynı şekilde işaret etmekte. Dikkat edildiği zaman görülen bir başka unsur da aynı operasyon biçimi. Emniyet birimleri teknik takip yapıyor, belirli medya organlarında çalışan yine belirli özel yetkili gazetecilere bu bilgiler servis ediliyor, daha sonra yaratılan kamuoyu bombardımanı ile birlikte soruşturma süreci başlıyor, gözaltılar ve tutukluluk süreçleri ile süreç devam ediyor.
Dolayısıyla bunun aynısını Fenerbahçe'ye de yapabilecek bir organizasyon bulunuyor. Fenerbahçeliler de şunu soruyor,
1- Fenerbahçe neden 6222 sayılı Kanundan bile çok önce Ocak ayında dinlenilmeye başlandı?
2- Neden gözaltılar suçun son işlendiği tarih olan Mayıs ayında değil de Temmuz ayında yapıldı?
3- Neden belirli medya gruplarına ve şahıslarına soruşturmada elde edilen tüm bilgi ve bulgular sızdırıldı?
4- Neden 6 Temmuz tarihinde Emniyet yetkilileri 19 maçta şike ve teşvik primi tespit ettik gibi bir açıklama yaptı?
5- Neden dava özel yetkili mahkemede görülüyor? Cebir ve şiddet olmayan ekonomik çıkar amaçlı suç örgütlerinin ÖYM'lerde yargılanamayacağı ve 6222 sayılı kanun kapsamında yetkili mahkemenin başka bir mahkeme olduğu ortada olmasına rağmen neden davaya inatla Özel Yetkili 16. Ağır Ceza Mahkemesi bakıyor? Fenerbahçe davasına bakan mahkeme ile ODA TV davasına bakan mahkemenin aynı olması tesadüf mü? Fenerbahçe'ye açılan davayı Zekeriya Öz, Mehmet Berk, Cihan Kansız gibi savcıların yürütmesi de kozmik bir mucize mi?
6- Neden HSYK Başkanı Sadullah Ergin bütün bu usulsüzlükleri görmesine rağmen bir kere bile müdahale etmiyor?
7- 6222 Sayılı Kanunun değişimi sırasında neden cemaate yakın isimler ve milletvekilleri alenen dezenformasyon kampanyası yaptılar? Neden bu yasa değişikliğinin Aziz Yıldırım'ı kurtarma yasası olduğu, AKP'nin şikeye battığı gibi söylentiler çıkartıldı?
8- Cemaate yakın isimlerin tamamının Fenerbahçe'ye karşı oluşturulan propaganda bombardımanının parçası olmasının sebebi nedir?
Şimdi bütün bu sorular cebimizde olmak kaydıyla, cemaat / hükümet gibi siyasal yapıların neden Fenerbahçe'yi ele geçirmek isteyebileceğini de ifade edelim.
1- Spor, sadece seyirlik bir zevk değildir. Avrupa'nın bir çok ülkesinde de, totaliter devletlerde de egemen güçlerin tamamının futbol takımlarıyla ilişki kurmasının sebebi (Bkz: Kızılyıldız, Dinamo Moskov, Dinamo Bükreş, Real Madrid vs) bu kulüplerin yarattığı çevresel etkidir. Kulüpleri değerli yapan şey ekonomik güçleri değil, taraftarlarıdır. Kulüpler de aynı gazeteler gibi, çok geniş bir kitleyle iletişime geçerler ve onların hayatlarını etkilerler. Egemen güç, bu kulüpler eliyle halkla doğrudan bir bağlantı kurabilir, egemen gücün yarattığı başarı, milli ruh, yeni rejimin "simgeleri" ve ideolojisi bu kulüpler üzerinden halka intikal ettirilebilir.
2- Kulüpler bir günde kurulmaz. Patlıcanbahçe'nin Fenerbahçe olması mümkün değildir. Çünkü kulüpler, zaman içerisinde, bir tarihi deneyimle birlikte, insanların kalplerinde ve akıllarında yer alırlar. Patlıcanbahçe kulübü, amatör ligden başlayacak, yıllar içerisinde yükseleceK, çok büyük ihtimalle seyircisiz, taraftarsız, yerel ve küçük bir kulüp olarak kalacaktır. Emperyal hevesleri olan bir "egemen güç" için böyle bir kulübün varlığı da utanç vesilesi olacaktır. İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Ankaragücü, Kayserispor, Bursaspor gibi sayısız kulübe verilen desteklere rağmen, bu kulüpler ya ancak yerel kalabilmiş, yani ülkenin bütününe şamil bir taraftar portresine erişememiş, ya da zaten başarılı olamamıştır.
3- Fenerbahçe, 105 yıllık bir Türkiye tecrübesine sahip, Kadıköy bölgesinde konuçlu, temelde "radikal" olmayan, merkez hassasiyetleri bulunan, her iktidarın göz bebeği bir kulüptür. Erişebildiği kitle Türkiye'nin yüzde 30'u kadarken, ekonomik büyüklük olarak futbol endüstrisinin yarısını kapsar. Beşiktaş, Trabzonspor ve Galatasaray'ın toplam ekonomik hacmi Fenerbahçe'den küçüktür. Dolayısıyla futbol endüstrisini yönetmek isteyen herhangi bir güç Fenerbahçe'yi yönetmek, yönetiminde bir parça sahibi olmak zorundadır.
4- Fenerbahçe yönetimi değişen iktidar yapısından çok etkilenmemiş, 3 Temmuz'a kadar geçen süreçte, iktidarın ikili ortakları ile ilişkisini uzak tutmuş, elindeki güçle orantılı bir şekilde bu iktidar yapısının uzağında kalmayı tercih etmiştir. Dolayısıyla Fenerbahçe'nin ele geçirilmesi, hiç değilse yakına çekilmesi de her şeye malik olmak isteyen, bunu da üniversitelerden, YÖK'E, HSYK seçimlerinden Emniyete, Tiyatrolardan, İnşaat şirketlerine kadar her alanda gösteren bir iktidar için arzu edilendir.
5- Bu iktidar yapısının hayata bakışına yön veren, kendi içinde tutarlı ve yıllara dayanan bir ideolojisi vardır. Onlar tarihi ve hayatı bu ideolojik gözlük çerçevesinde okumaktadır. Dolayısıyla Yaşar Büyükanıt'ın arkadaşı, TSK ile iyi ilişkileri olan Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe başkanı olması bu ideolojik okuma çemberinde zaten "sıkıntılı" ve yeni rejimle "uyumsuz" gözükmektedir.
Bütün bunları toplayınca Fenerbahçe'yi ele geçirmek için motivasyon sahibi ve bunu başarabilme imkanlarına sahip bir gücü görebiliriz.
Fenerbahçe'nin paralel iktidar tarafından hükümetin cevaz verdiği alanda yaratılan bir operasyona maruz kaldığını görüyor, bunun bir yıllık delilinin de gazete sayfalarında yer aldığını biliyoruz.
Şimdi, insanlar şu soruyu soruyor.
1- Madem öyle neden Fenerbahçe yönetiminde AKP'ye yakın isimler var?
A) Çünkü yönetim kurulu listesini biz değil Aziz Yıldırım belirledi. Bu sorunun yukarıda anlatılanlarla bir alakası yok. İkisi aynı anda geçerli olabilir. Zira Fenerbahçe yönetim kurulunda yer almaları Fenerbahçe için değil AKP'liler açısından bir sorundur. AKP milletvekillerinin ergenekon terör örgütünün finans ayağı olduğunu, belli bir yere mensup savcılar ve gazetecilerin ise ekonomik çıkar amaçlı suç örgütü lideri olmakla itham ettiği Aziz Yıldırım'a "başkan" demeyi kabul ediyorlarsa, bu en azından kendi gruplarının ortaya attığı iddiaların ne kadar mesnetten ve gerçeklikten uzak olduğunu gösterir.
B) Çünkü 11 aya yaklaşan bir süredir tutuklu olan bir adam, her şeye sahip, yargıdan dişleri, teknik takipten kulakları, emniyetten pençeleri, medyadan dilleri olan, yasama organını bağlamış, yargıya bütünüyle hakim olmuş, ekonomik olarak karşılaştırılamaz büyüklüğe erişmiş bir iktidar makinesiyle ancak belirli bir yere kadar savaşabilir. Siz sokağa mı çıktınız? Aziz Yıldırım'ın uğradığı haksızlıklar, adaletsizlikler, yargı sürecindeki olumsuzlukları bir kere ağzınızı açıp telin mi ettiniz? Üstündeki Fenerbahçe formasını veya nefretinizi bir yana koyarak bu canavara karşı bir kere dik mi durdunuz? Zalimin yanında sessizce durarak aylarca süren bir saldırıyı kimi zaman avuçlarınızın içi patlayıncaya kadar alkışladınız. Ama Fenerbahçe ve Fenerbahçeliler direndi, tek başlarına bu Cerberus'un karşısında hem size laf anlatmaya hem bu yalanlara cevap vermeye hem de bu pençelerin izlerini silmeye çalıştı. 11 ayın sonunda, böyle bir canavarı "uzlaşma" aşamasına getirmek olup olabilecek en büyük başarıdır. Türkiye'de bunun yarısını başaran bir tane STK var mı? Hangi sendika, hangi sivil toplum örgütü oturup da bunu yapabildi? Bir ıslıklama olayından sonra Adnan Polat'ın ne hallere düştüğünü, İnan Kıraç'ın bir açıklamadan sonra 45 dakika nasıl kapı önünde beklediğini bilmiyor muyuz? Ünal Aysal korkusundan 25 milyon taraftarın 20 milyonu AKP'ye oy vermektedir dediğinde biri de çıkıp "ayıp oluyor başkan" diye sorabildi mi? Bu kadar korkunç bir iktidar erkine karşı "mücadelemiz zulüm ve zalimledir" diye başlayan, "Fenerbahçe'ye operasyon yapılmıştır" diye devam eden, Nazım Hikmet'ten "düşmana inat bir gün fazla yaşamak" dizelerini barındıran, alenen parmağıyla bu iktidar yapısını işaretleyen, Cumhuriyet değerlerine ve cumhuriyete yollama yapan bir Adamın tasarrufu hakkında sual etmek kimseye yakışmayacağı gibi, bunca sessizlikle büyüyen vicdansızlar ordusunun elleri patlayana kadar alkışlaması gerekir.
C) AKPLİ GS'liler için ise sormaları gereken şey şudur, Tayyip Erdoğan buna neden izin verdi? Neden Aziz Yıldırım'ın altına kendi oğlunun kayınbiraderini gönderiyor? Neden Topbaş'a izin veriyor? Neden geçen seçimde Cihan Kamer'e ve yine Topbaş'ın oğluna izin verdi? Neden Tayyip Erdoğan, üstelik de bu kadar yoğun devam eden ve siyasallaşmış bir dava sürecine, Aziz Yıldırım'a atfedilen onca iddiaya rağmen orada duruyor? Aziz Yıldırım masum bir adamsa, ki Aziz Yıldırım öyle olduğunu iddia ediyor, o zaman mesele yok. Ancak o zaman bu adamı bu iktidar neden bunca aydır tutuklu tutuyor? Yani tutarsız olan neden Recep Tayyip Erdoğan?
Başarıdan başka bir şeyi önemsemeyen, iktidar ile şişmiş, Tayyip Erdoğan'ın da Galatasaray'ın da en çok kazanmasını seven, bu kazançtan kişisel bir nema alamıyorsa, mutlaka onu desteklemiş olmak sebebiyle övünç payesi bulan, her olayı sadece bu iki kimliği üzerinden değerlendiren, bir şey AKP'ye veya GS'ye yarıyorsa ne olursa olsun peşine düşecek olan, her ahlaki kuralı, her ilkeyi ikinci plana itmiş, başarısızken ortada gözükmeyen, en büyük övüncü "şampiyon" veya "birinci parti" olmak olan ve hayata sadece bu kerteden bakan lümpenleşmiş ağızlar için hazmetmesi zor cevaplar olsa da, şunu bangır bangır söylemek zorundayız,
2012 yılında Türkiye'de
Süper savcımız Zekeriya Öz'ün emirleriyle, İçişleri Bakanlığı'na bağlı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren bir grup emniyet mensubunun ocak ayında yürütmeye başladığı bir soruşturma sonucunda çok ciddi suç delillerine ulaştığı için Fenerbahçe başkanını hiçbir siyasi müdahale olmadan gözaltına alması,
bu bulguları gazetelerinde yayınlayabilecek cesarete sahip bazı gazetecilerin (Clark Kent) süper gazetecilik yetenekleri ile bu bulguları "bularak" kamuoyuyla paylşması
ve bu davanın da süper tarafsız, bağımsız, her türlü siyasi ve cemaat etkisinden uzak tıkır tıkır işleyen yargı sistemi tarafından yürütülmesi,
Fenerbahçe'ye bu operasyonu Aziz Yıldırım yaptı çünkü bir kahraman olmak istiyordu hipotezinden bile daha aptalca, daha mantıksız, daha dayanaksız bir teoridir.
Uyanın artık.
[1] http://www.sondakika.com/haber/haber-fethullah-gulen-babahan-a-yanit-mi-verdi-3638147/
21 Mayıs 2012 15:16
Harika bir yazı ..
21 Mayıs 2012 15:23
Cemaat Fenerbahçe'yi Neden Ele Geçirmek İster? sorusunun en güzel özeti
21 Mayıs 2012 15:26
Derli toplu güzel bir yazı.
Eline sağlık @aethewulf
21 Mayıs 2012 15:35
Lütfen uyanın ya bir Fenerbahçe'li olduğum için bu haberden dolayı utanıyorum...Unutmayın sessizlik bir kabul hareketidir...Ve Fethullah Gülen ülkesine düşkün biri olarak her hafta sağlığı el verdikçe ülkesine dair açıklamalar yapan biridir...Ben bu çirkin iftiradan rahatsız oldum acaba ne zaman cevap verecekde insanlar bazı şeylerin farkına varacaklar diye...Unutmayın bu ülkede iyi insanların hiç bi zaman kıymeti bilinmemiştir...2 şartla kıymetleri bilinmiştir.
1)Öldüklerinde
2)Batı hayran kaldığında
Bu yüzden Allah'tan tek niyazım Fenerbahçe'm ile ülkeyi kaosa sürüklemek isteyen insanların oyunlarını başına geçirmesini istiyorum.Böylelikle inşaAllah insanlar uyanacaklar ve Cemaate ve Fenerbahçe'me oynanan oyun sona erecek inşaAllah...Tüm bu kötü işleri yapan insanlar Rabbime havale ediyorum sizi...Nice Fenerbahçe'li kardeşlerimi,nice hizmet aşığı insanların sağlığına zarar verdiniz.Gözyaşlarına vesile oldunuz...Dualarımdasınız...
21 Mayıs 2012 15:41
harika bir yazı olmuş, kalemine sağlık. Okuyup, okutulmalı.
21 Mayıs 2012 16:09
Son seçim listesi ile beraber büyük ir strateji oyununun başladığına ve herşeyin çok yakın zamanda ve her durumda bizim lehimize olacağına inanıyorum.. İnanmak istiyorum!!
21 Mayıs 2012 16:30
@talkan:
yazdiginiz 1. şarttan yola cikarak diyorum ki: allah o sahte imamin en kisa zamanda kiymetini bilmemizi nasip etsin.
21 Mayıs 2012 16:37
Bu analizi kim çürütebilir?
İktidar, doymak bilmez bir canavar... "Doğası gereği" kendince uygun bir zamanlama ile her şeyin iktidarının bir parçası olmasını ister. Ele geçirseydi, nasıl da gücüne güç kattığını görecektik! "bize tabi olacaksınız; gövdenizle, ruhunuzla, takımınızla"... Benzer yöntemlerle TSK, yargı göçertildi, ele geçirildi ama, A. Yıldırım ve taraftarın mücadelesi ile "şimdilik" bunu başaramadılar...
21 Mayıs 2012 17:44
Bu blogu çok yakından takip etmemi sağlayan tarzda bir başka nefis yazı.. Hınç yok, kin yok, ben senin...... Tarzı yok. Sadece bilgi, kanaat ve yorum var. Buraya yazan herkes ders alsın, feyz alsın.
21 Mayıs 2012 18:57
yazıyı tutarlı bulmakla beraber ben hala olan bitenin cemaate bir bütün olarak atfedilmesinin eksik bir tüme varım olacağı kanaatindeyim. son 1 yılda yaşananlar göz önüne alındığında cemaat ile AKPnin her zaman senkronize olmadığı, cemaate bağlı ama otonom, başına buyruk hareket eden bir oluşumun da olduğu, bu insanların "geçmişle hesaplaşma" adı altında kimi zaman kin ve nefret içinde toplum denge ve değerlerine tecavüze yeltendiği kanısındayım.
Bu düşüncelerim elbette spekülasyondan öte değildir ve gerçekliği ile ilgili bir iddiam olamaz. Ancak genel olarak bu ülkede hiç bir kurum ve organizasyonun, özellikle de sosyal alandan iş dünyasına kadar sınırları çok net belirlenmemiş bir çok alanda faaliyet gösteren bir "fikrin" bu denli asker disipliniyle hareket edemiyeceği varsayımını önemsiyorum.
21 Mayıs 2012 21:50
Mükemmel.
Ne Ekrem Karaduman ne Hüseyin Gülerce ne de başka biri, yazıda sıralanan 8 soruya, makul ve mantıklı cevap vermeden, bu süreçte cemaatin parmağı olmadığına insanları ikna edemez.
21 Mayıs 2012 22:04
İmam da, rte'de aslında esas tehlike değil.Daha geniş pencereden bakarsak, biraz daha yukarı bakarsak daha net anlaşılır.Cemaat veya akp-rte denen yapılanma aslında hepimizin bildiği gibi bir projedir.İmamın kimler tarafından, nerede barındırıldığından, başta zaman gazetesi ve diğerlerinin nereden finanse edildiğinden tutun, rte'nin aslında "deliğe süpürülmeden" önce nasıl kullanıldığını, kimlerin işine yaradığını düşünün.Kendini Sultan Süleyman zanneden rte nin siyasi ömrü mü? 57. Hükümetin bir gecede nasıl yerlebir olduğunu hatırlatırım.
21 Mayıs 2012 22:57
cemaat feneri ele geçirmek istiyor veya istemiyor... şuan bu düşünce yada algı kesin bir hükümdür diyemeyiz... ancak cemaatin özelde şike davasında, genelde ise belli davalarda sınıfta kaldığını, hak ve hukuk ihlaleri konusunda ses çıkartmadığını ve bizzat cemaatin yayın organlarının ve cemaate sempatisi olan devlet görevlilerinin hak ihlali konusunda en önde gittiklerini çok net olarak söyleyebiliriz...
22 Mayıs 2012 10:01
Fenerbahçe bir spor kulübüdür ve öyle kalmalıdır, akıl almaz komplo teorileri ile bir kesime zarar vermeye çalışmak ve kulübü siyasetin içine çekmek neden? Bir Fenerbahçe taraftarı olarak, bu yazı ve bunu yazan şahıslar beni temsil etmiyor...
22 Mayıs 2012 10:22
http://www.kitapadresi.com/kitapdetay.aspx?kid=151425-gizli-devlet-ve-fesat-programi.evet bu kitap tavsiyesi ile yoruma başlamak istedim.bu kitabı okuduğumda ali şen fb başkanıydı.sanki kitap türkiyede yaşananların haritasını çizmişti.
güzel bir yazı derlemişsiniz,elinize sağlık.çamur atmadan,kendinize göre,gözlem ve analizinizi yazmışsınız.cımbızla çektiğim;sizin mesajlarınıza katılmasam da,yazının üslubu önemliydi benim için.bizi ne için kavga ettirdiklerine bakmak lazım.fbyi cemaat ele geçirmek istiyor mu? ben katılmıyorum.cemaati gözleyen biri olarak,böyle bir dertleri varsa,bu programı uzun dilimlere yayar ve emellerine(!) ulaşırlar.kaçarı yok.bildiğim kadarı ile zaten kulüp içinde fethullahçı şahsiyetler var.örneklemeye gerek yok.bilen biliyordur.aziz yıldırım davası üzerinden birileri savunma yapacak,değil mi.en kolay yol(ki bunun tuttuğuna şahit olduk),önce bir düşman oluşturursunuz(genel propaganda yöntemi) ve o düşmana saldırarak taraftar yaparsınız.ben böyle bir temelde bu davanın yürüyeceğine inanamıyordum,ancak fb taraftarı sayesinde böyle bir dava bu temel üzerinden yürüdü(bu arada ben de fbliyim,önemi var mı bilmem).cemaat,her yerde bakışı çok da yanlış bir bakış değil.çünkü cemaat artık bu toplumun gerçeği.herkesin etrafında cemaat mensubu birileri vardır(bir düşünün).yani fbde de,gsde de,bjkde de,tsde ve diğer takımlarda da mutlaka cemaatle ilişkili birileri vardır.geleyim yukarıdaki kitaba.o kitapta derki cevat rıfat atilhan;masonlar gelişen ülkelerde insanları futbolla,eğlence ile oyalasınlar.kalemlerimiz,bu zemini oluşturacak yazılar yazsınlar.toplumun itibar ettiği insanları karalama kampanyaları yapın,toplumda güvensizlik hakim olsun.gündemi sporla doldurun,vs.demiştim ya o kitabı okuduğumda ali şen başkandı ve her hafta ali şenin söylediği bir cümleyi toplum tartışırdı(işimiz gücümüz futboldu yani).kimi ali şeni tutar,kimi ali şene söverdi.özet:aziz yıldırım davası ne olur bilmem,ama fb taraftarı ve toplum olarak biraz boş işlerle uğraştırılıyoruz gibime geliyor.kalın sağlıcakla.
22 Mayıs 2012 11:53
Tersinden bir soru şu anda Fenerbahçeyi kimler ele geçirmiş durumda ki başka birileri de ele geçirmeye çalışsın?
Yukarı mahallede yalan söyleyip aşağı mahallede kendi inanır sözüne o kadar uyuyorsunuz ki?
Maksat şike unsurlarını yok etmek...
22 Mayıs 2012 12:38
Dostum...
Çok ama çok güzel bir yazı... Herkesin okuması gerekmekte...
Zaten...
Özel Tepkili Taraftardan başka türlü bir yazı beklemek çok doğru olmasa gerek...
22 Mayıs 2012 16:22
sezarın bi lafı varmış: Coliseum'a (gladyatörlerin stadı) hakim olursan ROMA ya hakim olursun.. cemaatin özeti de kısaca budur!
23 Mayıs 2012 00:01
Söylenecek her şey söylenmiş. Ben sadece ek olarak geçmişte yaşanmış bir olayı ve bunların 3 Temmuz süreci sonrası nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunu tartışmaya açmak istiyorum. Bu tartışma aethewulf'un mevcut iktidarın Fenerbahçe'yi ele geçirmek için sahip olabileceği motivasyonlardan 4.sü ile alakalıdır.
Tarih 2 Nisan 2007. Fenerbahçe Halep Olimpiyat Stadı'nın açılışı sebebiyle Suriye'de Al İttihad takımı ile bir dostluk maçı oynayacak. Hani aethewulf'un söylediği gibi "spor sadece seyirlik bir zevk değil ya", olayın belli başlı politik anlamları da var. Zira protokol tribününde Recep Tayyip Erdoğan, bir yanında o dönemler kardeşi olan ve henüz Esed diye çağırmadığı Beşar Esad ve diğer yanında da Fenerbahçe kulübü başkanı Aziz Yıldırım var.
Bu 5 yıl öncesi. Bugün Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında duran o iki isimden biri hapishanede, diğeri ise -sözüm ona- Türkiye için önemli bir tehdit oluşturmakta. Her şey gibi bu da tesadüf ama değil mi?
Şike davasının Ergenekon, Balyoz ve KCK ile olan paralellikleri zaten uzun süredir tartışılmaktaydı ve bu yazıda tekrar çok sade bir şekilde ortaya konmuş. 3 Temmuz'u takip eden günler içerisinde Mehmet Baransu ve Ekrem Açıkel'in katıldığı televizyon programları ve orada ne söyledikleri eğer şimdi bir daha ortaya konursa; çok önemli detaylar yakalanabileceği kanısındayım. Bir örnek vermek gerekirse, bu çok gizli yürütülmesi gereken operasyon ve davalardan bilgi sızdırılması işlemini, Ekrem Açıkel "gözlerimi savcının elindeki dosyaya fokusladım ve o şekilde gördüm" şeklinde ifade etmiştir bir programda. Bugün gelinen noktada biz 3 Temmuzun hemen akabinde yapılmış bu konuşmaları davanın gelişimi sebebiyle soyutlarsak büyük bir noktayı gözardı etmiş oluruz.
Yazı için tekrar tebrik ederim.
23 Mayıs 2012 00:49
Fenerbahçe'yi birilerinin ele geçirmek istediği kesin. Ama bu cemaat mi? Ben şahsen inanmıyorum ama olamaz da diyemem.
Ortada kesin bir şey var: Fenerbahçe'ye bir operasyon yapıldı, türlü haksızlıklar yapılıyor. Fenerbahçeliler dışında herkes kör sağır dilsiz.
23 Mayıs 2012 11:23
@haluk,
Nihat Özdemir'le Cihan Kamer'in söylediklerini Fenerbahçe taraftarına karşı argüman olarak mı sunuyorsun?
Komik oldu bu.
24 Mayıs 2012 16:40
Sevili Aethewulf,
Yine müthiş bir çalışma yapmışsın,kutluyorum.
Bazı arkadaşları sivri bulmakla birlikte hepinizi takip ediyorum ve bazı çalışmalarınızı full konsantre okuyorum.zaman buldukça da yorumlamaya çalışıyorum (daha çok tebrik ediyorum)Kalemine ve yüreğine sağlık...
Sevgiler ve Saygılar
25 Mayıs 2012 21:49
Kalemine ve yüreğine sağlık...
7 Haziran 2012 12:38
Teşekkürler..
3 Şubat 2014 16:42
Sayın arkadaşlar yazı da bazı kısımları daha özet halde daha netleştirecek bir kaç fikir ve bulgu beyan etmek isterim. Fenerbahçe taraftarı çok büyük bir kitledir, galatasarayı ve fenerbahçeyi sahip oldukları kitleler açısından diğer takımlardan net olarak ayırmak gerekir. Cemaatin galatasaray ile içiçeliği de uzun zamandır bilinmeyen bir durum değil ve tam aksine cemaatin fenerbahçemiz ile uzaklığı da yine biliniyor herkesçe. Hedefte kimin ya da neyin olduğunu bilirsek mesele kendiliğinden çözülecektir.
Hedef Ak parti hükümeti ve Başbakandır, peki neden fenerbahçe, neden sivasspor ve diğerleri?
Fenerbahçeli bir başbakan, Ak partili ve Fenerbahçeli bir Sivasspor camiası ve diğerleri için de benzer görüntüler bu sorular için akla gelen cevaplardır.
Sen bir şekilde Fenerbahçe operasyonu başlatırsan kendi adına en az birr büyük kazanç elde edersin; Aziz Yıldırımdan kurtulabilirsin, hükümet ile fenerbahçe camiasını karşı karşıya getirebilirsin, Aziz Yıldırıma ve Fenerbahçeye yakın olan insanlardan kurtulursun ve en önemlisi güç gösterisi yaparsın insanları camiları ve bazı toplulukları kendince sindirirsin.
Düşünün bu operasyon ile yukarıdakilerin hangisi gerçekleşmedi? Sadece sonuncusu tam olarak gerçekleşmedi. Bunun nedeni Fenerbahçe camiasının da Ak partili seçmenlerin de oluşturulmak istenen atmosferi sezmeleri ve beklentilerin aksine bir infiale düşmemeleri oldu, yani gaza gelip gönül verdikleri kurumları terk etmediler tam aksine olayların aydınlanmasını beklediler.
Süreç zordu, çok maddi manevi zararlara neden oldu. Ancak gelinen noktada görülüyor ki savunmasız bırakılacak olan fenerbahçe yönetimine ve camiasına cemaatin iş adamları yolu ile sızma girişimleri çoktan başlamış durmda. Bu gerçekten çok üzücüdür. İşte geçmişte bir şeyleri göremeyenlere diyorum ki hadi o zaman bu durumu göremediniz peki ya şimdi neyi göremiyorsunuz?