Çarmıha Gerilen Fenerbahçe


3 Temmuz sıradan bir operasyon gibi başlayan ve tahakküm tarihinin nadide bir örneği olarak kayıtlara gecen bir sürecin başlangıç tarihi. Bu dönemde tanıştığımız iktidar araçları, Oda TV, KCK ya da Nedim Şener ve Ahmet Şık gibi gazetecilerin davalarında görmeye aşina olduğumuz bir sulta biçimini andırıyor. Dezenformasyon ile yönlendirilen kamuoyu, önce tahrik edilip sonra bastırılmaya çalışılan taraftar, son kertede ise meczup ilan edilen bir camia.

Dezenformasyonun Koynunda Futbol

Dezenformasyon basit bir yalan değil. Hakikati perdeleyen politik bir iletişim stratejisi, kanaat mühendisliği ve daha çok bilinen adıyla kara propaganda. Dezenformasyon, seçtiği yollar kirli ve çetrefilli de olsa mutlak bir kanaati oluşturmaya yöneliktir. Mahkeme, hüküm vermeden Emniyet, 19 maçta şike tespit eder; İbrahim Akın’ın defaatle yalanladığı beyanı, ayet kabul edilir; Sekip Mosturoğlu önce itirafçı olur sonra intihar eder; Aziz Yıldırım, zaten silahlı bir çete reisidir.

Provokasyon ve Tasallut

Mülayim kitlelerin tahriki gayri-hukuki kararlar ile başladı. Bu süreçte CL'den men edilen, muktedir gazeteciler tarafından ‘küme düşürülen’ ve yöneticileri tutsak edilen bir camianın sevdalılarından bahsediyoruz. Provokasyon mefhumunu yasadışı bir yöntemden çok bir muktedir taktiği olarak okumamızı salık veririm. Alınan kararların zamanlaması ve uygulanma biçimleri, bu süreçte yaşanan olayları güdüleyen bir nizamin stratejisine ulaştıracaktır bizleri.
Tahrikin medya ayağı Telegol gibi programlar, muktedirlerin kendi ağızlarında komik duracak ithamları kuklaları vasıtasıyla telaffuz etme biçimi, bir halkla dalga geçme aracı ve sanal bir mahkemedir. Savunması alınmamış, söz hakkı olmayan insanlar her hafta insafsız bir infaza tabi tutuldu bu musalla taşında. Sokakta ve ya sanal ortamda Fenerbahçelilerin ortak isteği olan “adil yargılanma” talepleri ise kendilerine hâlihazırda tazyikli su, cop ve biber gazi olarak geri dönmekte. Buna ek olarak, ‘terör’ tanımlamasını kullanmakta beis görmeyen zihniyet, Fenerbahçeliyi, kendi memleketinde sürgün bir Öteki gibi kodlarken devletin diğer kurumları da bu yaftayı sistematik bir şekilde bize hatırlatılmakta.


Meczup Fenerli

12 Mayıs, Arendt’in, ‘vahşetin sıradanlaşması’ diye tanımladığı ve nefret söylemine maruz kalan insan ve ya kitlelere yöneltilen gayri insani muamelenin meşrulaştırılmasının ürünüdür. Tarihinin en önemli finalini kaybetmesine rağmen hudutlarının farkında olan ve kendi takımını alkışlayan bir taraftar vardı Saraçoğlu’nda. Bu sebeple, ceberut bir kurumun tahriki ile başlayan olayların faturasını, 55 bin kadın, çocuk, yaşlı ve genç insana çıkarmak ancak bilinçli bir körlük ile mümkün olabilir.

Ezcümle, 3 Temmuz topyekûn bir darbe idi. Dezenformatif propaganda denizinde hakikati boğmaya çalışanların şimdilerdeki lalüebkem halleri sizi yanıltmasın. İsyan gürültüsünde duyulmaz oldu sesleri. Hâlbuki onlar hala oradalar ve ric'at süsü verdikleri operasyonu tamamına erdirememiş olmalarından mürekkep bir gözü dönmüşlükle bakıyorlar Fenerbahçelilere.

Yazar: @gurbetname, @seytamcik


4 comments:

  1. erimoc dedi ki...

    Son günlerde çokça şahid oluyoruz ki bu bloğun yazılarını ve yorumlarını okuyan gs li,bjk li,ts li,bursalı ve diğer kulüplere gönül vermiş insanlar var.Fikirlerini yazıp tartışan var destek olan var karşı olan var ama sonuçta bu insanlar da bir sebebten merak edip burayı takip ediyorlar;taraftarlık duygusu.Bizler sonuçta takımlarımıza gönül vermiş ve bu zorlu hayat şartlarına rağmen bunu yürütmeye çalışan insanlarız.Mutlaka hepinizin başına bu orantısız güç kullanma müdahalesi gelmiştir,12 mayıs bu orantısız güç kullanma olaylarının zirvesidir.Benim isteğim ve şimdi zamanı olduğunu düşündüğüm şey ULTRA ASLAN-ÇARŞI-FAROZLULAR-TEXAS ve varlığını bildiğim ama isimlerini bilemediğim taraftar gruplarının ortak bir bildiri ile amaçları sadece gönül verdikleri takımı desteklemek olan bu insanlara uygulanan orantısız güç kullanımını kınayan ve buna sebeb olanları araştırıp cezalandırmayan yetkilileri de kınayan bir açıklamaya imza atmalarıdır.Bu ortamdan sağlıklı bir ortama geçişi sağlayabilecek tek unsur taraftardır,basireti bağlanmış ve gücün etkisinde kalmış yöneticiler değil...saygı sevgi çok zor olmamalı...

  2. Adsız dedi ki...

    @erimoc...
    bu topraklarda söylediğin şeyin olma ihtimali maalesef mümkün değil... şuan polisin yaptıklarını avuçları patlayıncaya kadar alkışlayan, o görüntüleri izlerken, keyfinden kendinden geçenlermi yapacak bunu ??? türkiyede insanların hiçbirinin ama hiçbirinin ötekisine saygısı yok... zaten bu nedenle herkes kendi yaşadığı haksızlıkla tek başına mücadele ediyor... yakın tarihteki bir sürü olayı bir taraftan dinlersen bambaşka bir kanaatin oluyor, diğer taraftan dinlersen bambaşka... herkes işine geldiği gibi davranıyor... bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın felsefesi her yerde egemen durumda... bu kısır döngü, bizzat adaletsizliği yapan tarafta yer alan ama hakkı hukuku bilenlerin duruma itiraz etmeleriyle belki düzelir... bizim davamızda yaşanan onca hukuksuzluğun bir tanesine diğer takım taraftarları yada kulüplerin sembol kişileri itiraz etse, bu yapılan yanlış dese, yada bu hukuksuzluğa alkış tutanların içinden, birileri cesaretle ve hak uğruna itiraz etse, bu kadar yanlışlık yaşanmazdı... geçmişte laik kesim, muhafazakar insanlara karşı yapılan medya terörüne, yada yargının yaptığı zulümlere veya üniversitelerin totaliter uygulamalarına karşı çıksaydı, bugün cemaat dediğimiz kesimden de balyoz,ergenekon ve diğer davalarda yapılan haksızlıklara karşı çıkan olabilirdi...

    demek istediğim şu ki, hukuksuzluk başkalarının başına geldiğinde ne kadar onların yanındaysak, onlarda bizim yanımızda olur... maalesef akp ve cemaatinde geçmişin yanlışlıklarını devam ettirdiğini görüyorum... elbet bu karşılıklı davranış, kimseye fayda vermeyecektir... ayrıca adalet kendine değil, başkalarına yaptığın muameleden anlaşılır...umarım gelecekte birbirini daha çok anlayan, birbirinin inancına, dünya görüşüne daha saygılı insanların çoğunlukta olduğu bir ülke oluruz...

  3. 1907hammer dedi ki...

    http://www.youtube.com/watch?v=C5vBqjEwpQg&feature=related 18 Mart'ta çıkan olaylardan dolayı yarıda kalan Panathinaikos-Olimpiakos maçı.Polisin davranışı,ne kadarda bizimkine benziyor!!! Devamında birçok video var,polisin ne zaman güç kullandığınıda görebilirsiniz...

  4. erimoc dedi ki...

    @berkmert
    Ben o kadar umutsuz olmak istemiyorum çok yakın gs li bjk li ts li arkadaşlarım var işe onlardan başladım anlatıyorum sürekli evet maşakda geçiyorlar ama iş cop kullanan biber gazı sıkana gelince ortak nokta ortaya çıkıyor.Çünkü bu sayede diğer devam eden davalara olan tepkileriyle bizimkisi çakışıyor,ama illa ki bir fener lafı tereddütü oluyor bu çok önemliymiş toplumda bunu öğrenmiş olduk yaşayarak, resmen fenerbahçe öcü Aziz kötü adam algısı ;iş başa düşüyor anlatıcaz durmaksızın,durmaksızın...

Yorum Gönder