Hücum Seti Olmayan Takım


Basketbol Takimi

Kaldığımız yerden Efes'e kaybetmeye devam ediyoruz. İlk 5-6 dakika çok iyi başlayıp 9-2 öne geçtikten sonra Sinan'ın oyuna girmesiyle Efes momentumu eline geçirdi, Semih'in son derece agresif savunması ve hücumdaki aktifliği sayesinde ilk yarıyı 6 sayıyla önde bitirmeyi başardık. İki senedir alıştığımız bir şekilde üçüncü çeyreğe berbat başladık yaklaşık 4.30 dakika sayı atamadık. Kaya'nın hücum ribauntlarından bulduğu sayılara üst üste iki hücum geriye koşmadan bomboş turnike yememizi Tanjeviç'le beraber izledik.

Tanjeviç'in mola almamasına rağmen maç sürekli başa baş gitti. Rakoceviç'e yaptığımız bolca faullere onlar Ömer ve Semih'e yapılan akıllı faullerle cevap verdiler. Tahmin edileceği gibi son topa kaldı maç ama son topu Efes Rakoçeviç'le değerlendiremeyince uzatmaya gittik. Uzatmada Kerem'in 2 Rakoçeviç'in bir üçlüğüyle maç Efes'e döndü ve Rakoçeviç'in faulleriyle Efes maçı kazandı.

Kazanabilir miydik? Rahatlıkla evet, ama kazansaydık umutlu olur muyduk, kesinlikle hayır. En büyük avantajımız gözüken şeyler bizim yumuşak karnımız. Uzun rotasyonumuz kağıt üzerinde çok iyi, ama Ömer de Semih de yüzde 50'yi bile bulamayan yüzdelerde faul atıyorlar ve böyle atmaya da devam edecekler. İkisinin de potanın yarım metre uzağından bile olsa istikrarlı bir şutları yok. Şutu olan tek uzun Oğuz da zaten süre alamıyor. Kısa rotasyonmuzda kağıt üzerinde çok zengin ama topu eline teslim ettiğimiz Solomon dünyanın en dengesiz, en dağınık oyuncusu; bu maçta yaptığı hataları görünce insan Marcus Green'i bile özlüyor. Fast breakle bitebilecek iki hücumda bomboş pasları veremedi, saçma sapan drive'ler, dengesizce şut denemeleri... Preldziç de son derece dengesiz,şutuna hala güvenmiyor.

Bu seviyelerde, takımlar arasında güç farkı yoksa faul yüzdeleri ve anlık coaching hamleleri o maçı size kaybettiriyor ya da kazandırıyor. Bu uzunların faul problemleri malum, Tanjeviç'in coaching'i de malum... Takım tamamen hücumda kilitleniyor hiç bir şey yapamıyor ve Tanjeviç asla maça müdahale etme gereği duymuyor. Giricek son periyot galiba hiç oynamadı, Kinsey de çok az oynadı. Gerçekten şu takımın herhangi bir hücum seti var mı çok merak ediyorum. 40 dakika boyunca yaptığımız en iyi hücum bir dışarıda iyi top çevirip Greeer'le köşeden bulduğumuz üçlük, bir de Greer'in Ömer e verip smaçla tamamlanan pas. Koskoca maçta aklımızda kalan "vay be bu seti iyi oynuyoruz" denilen başka hücum yok. Kaya'nın Fenerbahçe ile oynanan tüm maçları domine etmesi tesadüf mü acaba? Efes o an sahada herhangi bir miss-match varsa bunu kesin olarak kullanıyor. Thornton, Solomon'la eşleşince biliyoruz ki post-up yapıp potaya gidecek, oysa biz Semih'i Schumpert savunurken içeriye topu geçiremiyoruz.

O sırada sahada müthiş bir fizik üstünlüğümüz olsa bile bunu kullanamıyoruz, biz iki uzunla oynarken bile o an Efes'in tek uzunu olan Kaya maçın yıldızı oluyor. Solomon'un geçen sene gelişine sevinmiştik ama hiç bir üst düzey maçta iyi oynamadı geldiğinden bu yana. Eğer böyle devam ederse hakikaten dramatik bir düşüş olacak kendisi için.


0 comments:

Yorum Gönder