Ciddiyet
Puan da kaybedilir, maç da kaybedilir, kötü de oynanır, kaleci gününde olmayabilir, teknik adam yanlış kararlar verebilir, defans oyuncusu top ıskalayabilir, forvetiniz karşı karşıya dağlara taşlara vurabilir. Kötü oynayıp kazanabilirsiniz, iyi oynayıp üç yiyebilirsiniz, hatta kötü oynayıp üstüne bir de fark yersiniz. Bunlar oluyor, olacak, kimse bir maç yüzünden her şey bitti demez. Tek bir şey yapamazsınız, yapmamalısınız, ciddiyeti bırakamazsınız.
Alex'in gerçekten sakat olduğuna ve 45 dakika oynamasının bile büyük bir sorun çıkarabileceğini kabullenip kadroda olmamasına anlam verelim. Lugano isterse bu sabah İstanbul'a inmiş olsun, eğer sakat değilse kadroda olmalı. Sonuçta Japonya'ya uçmuyor takım, İstanbul'dan Gaziantep 1.5 saat sürer. İlk 11'de başlamıyorsa da kadroda olması gerek ama yok. En az 10 kere gideceğini açıklayan Roberto Carlos'un bu takımın 11'inde işi yoktur artık. Bıraktım deplasmanı, Kadıköy'de bile 11'de olmamalıdır. Bu kariyerde bir oyuncuyu kadro dışı bırakıp kovmak nezaketsizlik olur fakat gönlü yapılacak diye tutup deplasmanda 11'e alınırsa da sonuç bu olur. Defansa bakıyoruz Gökhan-Önder-Bilica-Carlos, en az 1 gol yer Önder ve Carlos'un olduğu defans, kafadan yaz onu... Yetmiyor Kazım yüzünden enerjisi tükenen Gökhan çıkıyor, yorgun olduğu ve sarı kart tehlikesi bulunduğu için çıktı diyelim, tutup yerine alınan adam Bekir. Lugano 10 dakika oynayamayacak durumda mıydı? Neden kadroda yoktu, Bekir yerine oyuna girse, Önder de sağa çekilse ikinci saçma sapan faul yapılır mıydı? Rakipte çok iyi bir frikikçi var, bu biliniyordur. Aragones olsa bilmiyorlardır derdim ama Daum biliyordur, daha 2 hafta önce mükemmel bir frikik golü attı bu adam. Buna özel olarak değinmiştir Daum. Bekir 11 başlamadığı için o toplantıda yok muydu? Neden bu kadar vurdumduymaz davranıp saçma sapan bir faul yapıyor o dakikada? Bekir-Önder-Bilica-Carlos defans hattının maçta bir arada olduğu her dakika gol tehlikesi olur kaleye, Bilica hariç bir tanesi bile şu halleriyle 1. ligde oynayamaz. Fakat Lugano 10 dakika oynamak için kenarda bile yok.
Özer oyuna girdi, 5 dakikada yaptığı olumlu hareket sayısı Kazım Kazım'ın maç boyunca yaptığından fazla. Dünkü Kazım Kazım'ın maça başlaması normal, 30. dakikayı görmesi anormal, ikinci yarıya başlaması mucize, 60. dakikadan sonra oyunda kalması kıyamet alameti. Bir oyuncu ıslıklandı diye ısrarla oyunda tutmak inanılacak bir şey değil. Böyle oyuncu da kazanılmaz maç da kazanılmaz. Sahada bir tane gönlü olsun bonusundan, bir tane oyuncu kazanma bonusundan iki oyuncu var, öyle boş boş geziyorlar, başka yaptıkları yok. Son haftalarda Vederson iyi oynuyor, onu da kenara koyamıyorsunuz, ne oluyor 4-2-3-1'in sol ilerisinde Vederson oynuyor. Vederson takım hücum yaparken sol forvetlik rolüne bürünebilir mi? Hayır. Kötü oynadığından değil, dün takımda olumlu bir şey yapmaya çalışan bir iki oyuncu varsa birisi o, fakat bu sistemin sol ilerisinde oynarsa hücumda çoğalamayız. Yapılması gereken ne? Özer orada oynayacak, Vederson sol bekte. Olmaz. Neden? Çünkü Özer'den basın çok bahsediyor, Daum geri adım atmaz. Neden? Çünkü efsane sol bek Roberto Carlos 11'de olmalı, gönlünü almak lazım, onu arada oynatmak gerek.
Bu maç öncesi kart sınırında olanların dinlendirilmeyeceğini, Daum'un böyle bir yapısı olmadığını biliyorduk, gerçekten yapmadı ama maçı ciddiye almadığı maç boyunca yaptıklarıyla ortaya çıktı. Gökhan'ın oyundan çıkması gerekiyorsa Mehmet Topuz sağ beke çekilir, yerine Özer alınır. Ama yapmıyor. Neden? Özer girmemeli. Ancak kurtarıcı olarak girebilir. Birisi küsüyor diye oynarsa, birisi isminden dolayı oynarsa, diğeri kart görür diye çıkıyorsa, öbürü yorgun diye kadroya bile alınmıyorsa, maça 11'de başlaması gereken oyuncu basın ve taraftar arasında çok popüler olduğu için 5 dakika oynuyorsa sen bu maçı ciddiye almamışsın. Basına "bu maç en zor maçımız" diyerek olmuyor. En zor maçında Lugano'nun yanında bile oturmamasını açıkla o zaman. Zaten yarısı yedek olan kadroya bir de neden Bekir'i aldığını açıkla. Bekir'e de sor o faulü neden, hangi mantıkla yapmış, o da sana onu açıklasın. Böyle takıntılarla, inatlarla, ısrarlarla şampiyonluk kazanılmaz. Roberto Carlos'tan kurtulmamıza 7 maç kaldı, fakat bu Kazım ısrarı ne olacak? Her maç bu kadar rezil oynasa da 90 dakika sahada kalacak mı? Özer 5 dakikada bile takımın ikinci 45 dakikada yapamadığını tek başına yapıyor, topu taşıyabiliyor, buna rağmen her maç 5 dakika mı izleyeceğiz kendisini? Kazım yeni Anelkamızdır, hayırlı olsun. Anelka inadıyla bir şampiyonluk verdik, sırada Kazım inadı var.
19 Ekim 2009 11:20
Bu kadar analize gerek yok PVH...doping yapmıştır G.Antepliler...Da Silva'ya bir test yapılsın herşey ortaya çıkar...Keşke hakem hatası falan olsaydı hakem'e sallar geçerdik...yani böyle dımdızlak ortada kaldık...
19 Ekim 2009 12:29
her kelimesine katiliyorum yazdıklarının.
Kazım, bırak anelka nın senin tırnagin olamaz
19 Ekim 2009 13:43
İlla efsanevi bir oyuna karşı mı kaybetmek zorunda bu takım . Kaybetme ihtimalleri arasında neden Td'ün saçmalaması yok.
Herkesin hata yapma hakkı var , onun yok mu ?
Senin benim , herksesin hatta bir arkadaşın ifadesiyle evdeki saksının bile gördüğü Kazım'ı çıkarıp Özer'i alma ve Topuz'u sağ açığa kaydırma seçeneğini Daum görmüyor mu yoksa adamın kastı mı var ?
Acaba neden size ,bana yada bu değişikliği gören binlercesine değil de Daum'a milyon eurolar ödeniyor ?
Acaba adamın herkesin gördüğünden farklı bir şey denemiş olma ihtimali olamaz mı ? Kazım'da bu kadar ısrarı kastından mıdır ? Yoksa şapkadan tavşan mı çıkaracak yada Kazım'dan sağ açık ?
Son olarak benim gibi adsız olarak yorum yapan arkadaşa sözüm :
Güya alay ediyorsun efes in dopingine tepki vermemizle . Sen de haklısın , bu ülkede doping serbest olmalı. Fenerbahçe'den başka kimsenin tepki göstermemesine bakılırsa zaten serbest sanırım , biz bilmiyoruz .
Hakem hatasına sığınmak istiyorsan maç 0-0 iken Semih için kalkan ofsayta bak derim . Bir de gol olan serbest atışın faulünde mesela dün akşam trabzon lehine cincon aleyhine penaltı çalınsa idi öyle bir pozisyonda ne olurdu yorumlar ?
19 Ekim 2009 15:32
Fenerbahçe her zaman kazanacak diye bir şey yoktu zaten. İlla ki puan kaybedecekti.
Ama Fenerbahçe'nin skoru koruma çabasını anlayamıyorum. Sen Fenerbahçesin ulan... Hücum yapıp kaybet; ama skoru korumaya çalışıp kaybetme...
19 Ekim 2009 15:48
kazım kötü, gokhan mı cok iyi...kazım en iyi macını ecen yil gibi ilk macta oynadı- gecen sene mtk bu yil honved- cunku yanındaki bindirdi bi şeyler yaptı. tek sorumlu daumdur, oyuncu değişikliği hakkın varsa onu kullanırsın, kazıma takmıssın, sen topuzu oynarken gordun mu yada semihi, aslında emre ve biraz bilicadan baska kim naptı??
19 Ekim 2009 17:00
Fenerbahcenin en büyük sorunu kazım, andre santos, r.carlos gibi adamların oyun içinde yetersiz olmasından çok umursamaz tavırlarıdır (önder, uğur boral vs gercekten yetersiz adamlar onlara kızamam oynatana kızarım). Bu yüzden takım içinde dengeler bozuluyor ve ancak Alex'in varlığında bu durum biraz olsun ortadan kalkabiliyor. Şimdi herkes Alex onlardan farksız mı diyecek belki ama aralarındaki yetenek ve zeka farkı bunu sağlıyor bana göre. Alexsiz olmuyor muhabbetinden nefret ediyorum ben de ama istekli futbol oynayan komple bir takım olamayacağımız için buna da mecburuz. Çünkü bu kadar rahat ve kontrollü futbolla ancak Alex varken kazanabiliriz gibi geliyor. Yani bu durumdan dolayı sıkıntım yok ama Alex yokken Daum'un olabilecek en hırslı ve istekli topçuları sahaya sürmesi gerektiğini düşünüyorum. Bana göre bunu sağlayacak fizik gücüne ve kafa yapısına sahip 10 tane adam bizim takımda var ama Daum'a göre yok sanırım bu yüzden mecburuz. Ne olursa olsun bize en uygun hocalardan birinin daum olduğunu da düşünüyorum ayrıca. Bu arada bu ruhsuz oyun muhabbeti de yapıştı kaldı herşeyi buna mı bağlıyoruz ne, off futbol izlerken neleri düşünür olduk. Neden bizim topçularımız gsli topçular gibi ipini koparmış it gibi değiller yerlisi yabancısı.
19 Ekim 2009 18:48
her şey tamam da "Bilica hariç bir tanesi bile şu halleriyle 1. ligde oynayamaz." biraz ağır olmuş. şöyle söyleyeyim üçü de galatasaray defansında 11 çıkar bence.
@tofi
kusura bakma ama kazım'ın bir olumlu hareketi yok. topuz'un ayağına top gelince en azından bir tehdit oluşturuyor. ruhsuz kazım'ın ayağına top gelince ise insan bekliyor acaba oyun ne kadar yavaşlayacak, nasıl bir top kaptıracak ya da nasıl saçma sapan bir şut çekecek diye. keza semih'de gol attı en azından. kazım sahdaki haliyle fenerbahçe'ye yakışmıyor.
bu arada bekir'e de fazla yüklenmemek lazım. adam stoper sonuçta onu oraya koyan daum. daha kendi mevkisinde 11 başladığı adam gibi bir maç yok. hemen kaybetmeyelim onu da. 3-5 maçla adamı can arat'la yasin'le bir tutmayalım..
19 Ekim 2009 21:31
Ulan iyi ki bir puan kaybettik, mal bulmus magribi gibi gelip buraya komik yorumlar birakan adsiz beyinsizler var. Dunku macta 2 kirmizi kart 'iskalanan' ve rakibin kabak gibi 1 penaltisi 'verilmeyen' takimin taraftarlari da gelip hakem hatasi falan yazarak komiklik yapmasin, biraz su kibrinizi, kustahliginizi evde birakin gerizekalilar.
20 Ekim 2009 05:24
Her kelimesine katılıyrmda Lugano konusunu biraz araştrp yazsaydın keşke Lugano Galatasaray maçına bile zor yetişecek sanırım.Milli Takım'dan sakat dönmüş...
20 Ekim 2009 05:26
Lugano'nun sakatligi da bugun cikti ortaya. Dune kadar sakatlik falan yoktu ortada. Ne Alex'in ne de Lugano'nun ciddi sakatliklari oldugunu dusunmuyorum.
20 Ekim 2009 11:36
kazımla ilgili bir algıda seçiçilik hadisesi var bence .medyanın gazına geliyoruz sanki.bu çocuk geçen yıldan çok farklı oynuyor .yeterli mi değil mi tartışılır ama geçen yıldan iyi oynadığı kesin bence.
20 Ekim 2009 15:28
Bütün Avrupanın sezon sonunda yaptığı kadro planlamasını FB nin ne zaman yapacağını çok merak ediyorum.Geri dörtlünün sağındaki Gökhan Gönül alternatiflerine ( ali bilgin,önder turacı) şaşırıyorum. Bu takıma son kanat oyuncusu olarak Rıdvan Dilmen geldi.Geçen sezon ortasında Carlos ve Devid le kontrat yenileme mantığını biri bana açıklasın. İkiside yoklar,olmayacaklarda.Santosun bonusu olarak alınan Cristianın nasıl vazgeçilmez olduğunu, başkanın ağzından çıkan kız gibiler lafının muhatabının geçen senelerde takımda hiç oynamayan garibanlar olmadığını bilelim.Bu takımın santforu sorarım size Güiza - semih midir? Bu takımda Alex ve Emre bulunurken Mehmet ve Özer neden alınır? Kadroyu planlaması yapıldımı? Yapıldıysa kim yaptı? Bu gençlere yazık değilmi, sene sonunda körertiklerimiz listesine girecekler.
20 Ekim 2009 20:20
@Son adsiz
Kazim'in maca baslamasina bir tepki gostermedim, ben olsam ben de baslatirdim ama bu kadar kotu oynadigi bir macta Vederson cikiyorken onun maci tamamlamasi haksizlik.
21 Ekim 2009 03:44
@ erhan
yorumundaki bazı noktalara katılmakla beraber, bazı yerlerin saçma olduğunu düşünüyorum.
bu takıma son kanat oyuncusu olarak rıdvan geldi biraz fazla pesimist olmuş.
ayrıca "Bu takımda Alex ve Emre bulunurken Mehmet ve Özer neden alınır?" Ee o zaman Messi a takıma hiç çıkmasaydı zaten kadroda Ronaldinho vardı. Herkes Alex'e alternatif ararken alex ve emre varken mehmet ve özer neden alındıyı ilk defa duyuyorum.
alex'in sakat emre'nin de cezalı olduğu bir maçta ne yapacağız?
önder birkaç sezon önce paylaşılamayan adamdı, ali bilgin geldiğinde milli takım oyuncusuydu.
hani öyle bir yorum yapmışsın ki sanki takım 9 maçta 8 mağlubiyet almış..
21 Ekim 2009 16:02
Pesimist olmamak mümkün mü …!
Yaşım itibarı ile Lefter,Can ve Cemillere yetişemedim. Futbolu sever ve uzun zamandır da takip ederim. Bir FBli olarak bugün hala Rıdvanlı,Tonili,Aykutlu takımın yaptıklarını ve Pierri konuşmamıza inanın çok üzülüyorum. Alt yapıdan bir tane futbolcu çıkmamasını şaşkınlık biraz da kızgınlıkla karşılıyorum.Geçenlerde bir blogta gördüğüm fotoğrafa imrenerek baktım ve neden bu durumlarda olduğumuzu daha iyi anladım. Sözkonusu fotoğraf fazla değil on yıl önce çekilmiş. Nou Camp stadında yapılan seronomide , zamanın takım kaptanı Guardiola, şampiyonluk kazanan takımın kaptanı olan çocuğa kulübü temsilen şilt veriyor. Küçük çocuğun ismi, İneasta. Alt yaş gruplarından birinde şampiyon olmuşlar ve A takım kaptanı tarafından onare ediliyor. Guardiola ve İneastanın şu anki durumlarını yazmaya gerek görmüyorum.
Bir de tutkuyla bağlandığım takımımın son on , yirmi yılına bakıyorum. Alt yapımızdan kim çıkmış diye ? Geçtiğimiz yıllarda kaç tane oynadı veya kaçının ismini hatırlıyorsunuz. Çok haksızlık yapmak istemiyorum ! Seneler sonra ilk defa bu yıl sevindim. Çocukluğumun futbol ilahı Aykut Kocaman, takımın başına direktör olarak geçmişti. En azından Guardiola ayağı kısmen gerçekleştirilmişti.
Gelelim İneasta ayağına. Fenerbahçe yıldız futbolcuların kulübüdür. Nerede kim yıldız olmuş ise alınır takıma konulur. Oynamış ,oynamamış olması ,takımın sistemine , antrenörün taktik anlayışına uyup,uymayacağı kimsenin umrunda değildir. Çünkü takımın sistemi yoktur. Sistemi kuracak antrenörü ve her şeyden önemlisi kulubün bu zihniyeti oluşturacak düşüncesi yoktur.
Bana kızmayın ! Bugün Barcelonanın A takımı ile herhangi bir alt takımının maçını takip etseniz,hangisi A takımı diye sorarsınız. Sistem vardır. Herkes sisteme uymaktadır.
Manchester United ! Hatırlayın Tuncayın üç golüyle galip gelmiştik,sabahlara kadar eğlenmiş sonrada boşver B takımı biz Manchesteri yendik,tarih A mı B mı diye yazmaz diye böbürlenmiştik. Fergusonun takımda bugün oynayan adamların yarısına yakını Manchestera gelmeden sokakta kimse tanımazdı. Adam buldu getirdi,oynattı,durum meydanda. Beckham,Ronaldayu satarken düşünmedi bile…
Neden diye sordunuz mu ? Sizin vereceğiniz cevapları sıralayayım :Onların çok parası var ! Bizimde var. Onların stadı var! Bizim de var. Onların taraftarı var! Bizim de var. Onlarda olup, bizde olmayan nedir biliyor musunuz…? Futbol. Bizim takımda futbol yok. Çünkü futbolu oluşturacak malzemeleri bir araya getiremiyoruz. Bunu yapamamaktaki inadımız inad.
Geçen sene takımın başına Avrupa şampiyonu takımın hocası getirildi.Kıyamet koptu. İspanya ligi gol kralı getirildi.Kıyamet koptu. Emre getirildi. Daha çok kıyamet koptu. Anlayacağınız kopan kopana… Sonuç ! Boşverin. Güizayı Aragones istediyse komik, yönetim biz aldık oynat dediyse faciadır. Güizayı dün,bugün ve yarın bu tarzda oynatın. Ne olur biliyor musunuz? Başarısız olduğun da Kezmanın, başarılı( mümkün olamamakta)olduğunda da Aziz Pierin, Anelkanın durumuna düşer, her iki durumda takımdan ayrılır. Düşünün bakalım, FB de iki sezon üst üste santfor oynayan kaç futbolcu var ?
Bir de kaç küsür senedir sahip olamadığımız kupayı almak için devre arası yapılan imza şov var. İmza şovun kahramanları Alex,David ve Carlos. Alexi ayrı tutuyorum. Diğerleri için takıma ne verdiklerini ,ne götürdüklerini ve her şeyden önemlisi onlar için“ bugün ne top oynadı” diye kaç kere düşündünüz. İnter , Chelsa ve, gol attıktan sonra salya sümük ağlanılan GS maçı… Başka ,başka… Kaç tane sayarsınız?
Forma satışı dedik ,bugün kaç kişinin Carlos, kaç kişinin formasının arkasında Alex yazıyor? Düşünün bakalım. Futbolun hakkını veren yalnızca taraftardır.
Laf açılmışken , bu arkadaşlar için başkanın sezon öncesi açıklaması daha ilginç;” bunlar düzgün çocuklar, ne yapmak istediklerimizi , onlardan beklentilerimizi oturup, konuşacağız.” Yorumu size bırakıyorum. Bunlardan sonra karamsar olmamak mümkün müdür ?
22 Ekim 2009 11:34
Bene Santos da es gecilmemeli... Ilk geldiginde oynadigi birkac karsilasmasdan bu yana istikrarli bir düsüs icinde. Ve Fenerbahce'nin yedigi ilk golde, Santos'un aldigi pozisyona bakin... Balon transferlerden birisi olma yolunda hizlica ilerliyor bana kalirsa Santos...