Milliyetçi Kardeşimiz Arda
“Bir gazeteci, milli takımın genç oyuncusu Arda Turan'a ''Fatih Terim görevi bıraktı. Şu anda yerli mi, yoksa yabancı hoca mı olsun konuşmaları başladı. Sizin futbolcu olarak bu konudaki görüşürüz nedir?'' sorusunu yöneltti.
Arda Turan, soruyu, ''Biraz önce hocamızın da basın toplantısında söylediği gibi bu tamamıyla bizim dışımızda gelişecek bir olay. Karar mekanizması Türkiye Futbol Federasyonudur. Bizim, sadece hocamızın ayrıldığı için üzüntümüz vardır. Onun dışında biz yerli de olsa yabancı da olsa işimizi profesyonelce yapacağız. Ülkemize hizmet etmek bizim görevimiz. Ama ben milliyetçi bir insan olarak, her zaman bir Türk hocayla çalışmak isterim'' şeklinde yanıtladı. “ [1 bkz: haber]
İlk değil. Daha önce de Arda böyle bir şey yaptı:
“Gazetecilerin, "Türk pasaportu taşımanın Avrupa’da futbol oynamak için dezavantaj olup olmadığını" sormaları üzerine Arda, şunları söyledi: "Aşırı milliyetçi bir insanım. Türklüğümle gurur ve onur duyuyorum. Ama bu söylediğim yanlış anlaşılmasın. Pasaportum farklı olsaydı her şey çok daha farklı olabilirdi. “ [2 bkz: haber]
İnsanın aklında hiçbir kuşku kalmamalı. Aşırı milliyetçi bir insanım. Böyle yerli yersiz milliyetçilik vurguları yapılmasından hoşlanmıyorum. Dahası neden bir insanım doğuştan edindiği bir kimlikle gurur duyması gerektiğini de anlayamıyorum. Arda Almanya’da doğsa, kendisinden yerinecek, yerlerde sürünecek, Surinam’da doğsa gözyaşları içinde mi kalacaktı? Milliyetçi bir insan olarak aşırı milliyetçi bir insanım. Ailesinden gelen, kendi seçimi, emeği ve yaptıkları sonucu olmayan hiç bir şey için insanların utanması da onur duyması da doğru değil. İnsanlar ahlaklı oldukları için kendileriyle gurur duyabilirler, meslek sahibi olmalarıyla ve mesleklerindeki başarılarıyla, toplumsal ve kültürel hayata olan etkileriyle kendilerini beğenebilirler, nasıl doğdukları ile değil.
Aşırı milliyetçi bir insanım ve milliyetçi biri olarak.
Stephan Hawking’in Britanya vatandaşı olduğu için övünecek hiç bir şeyi yok, ALS hastalığı yüzünden de utanması gerekmez. O yaptıkları ile gurur duyar zaten. Bütün menfi koşullara ve korkunç zorluklara rağmen bugün bulunduğu konum, bireysel iradesinin ve zekasının doğuştan gelen her türlü etkiye karşı zaferini göstermektedir. Hawking kendisiyle gurur duyabilir, eserleri dünyanın evren hakkındaki kavrayışını değiştirmiştir, bu sebeple de Aşırı milliyetçi bir insanım ile başlayan hiçbir cümle kurmaya ihtiyacı bulunmaz. Onun övüneceği çok daha ciddi şeyler var.
Hawking için doğru olan bizim için neden doğru olmasın? Aşırı milliyetçi bir insanım. Milliyetçiyim ben. Milliyetçi olarak. Türklüğümden başım dönüyor. Türk olmak için hiçbir şey yapmadık. Türk olmak bize öğretilen, belletilen, zaman içerisinde kavrayabildiğimiz bir şeydi. Bize öğretilen lisanı konuşuyor, bizimle aynı lisanı konuşan ve benzer geçmişlere sahip insanlar kümesi içerisinde büyüyorduk. Yaşarken Türk olmanın ne demek olduğunu öğrendik ve gördüğümüz pek de bir şey olmadığıydı. Bir Namibyalı da bizim gibi doğuyor, bizim gibi ailesi tarafından Namibyalı olarak yetiştiriliyor, yerel dine mensup oluyor, yerel okullarda Namibya kültürü ve tarihini öğreniyor, kendisine benzeyen insanlarla ortak sınıfları doldurup, zaman içerisinde Namibyalı olmanın ne demek olduğunu da öğreniyordu. Bu arkadaş, Türkiye’de doğsa, hemen hemen aynı şekilde bir Türk olmayı öğrenecek, Türkçe konuşacak ve coğrafi konumu dışında bu unsurlarda bir değişiklik olmayacaktı. Bir Fransız karşısında ise bize benzer bir dezavantajı var, daha büyük bir refaha sahip, kurumları oturmuş bir toplumun parçası olanın sahip olduğu olanaklardan mahrumiyet.
Aşırı milliyetçi bir insanım, milliyetçi biri olarak, terler akıtıyorum al bayrağı gördüğümde, yüreğim pıt pıt, Türk olmanın tadını hiçbir şeyde bulamıyorum. Arda bundan ne gibi bir övünç bekliyor? Mesela pasaportu sebebiyle ayrımcılığa uğradığını hissediyor. Bunu da söylüyor, pasaportum farklı olsaydı başka türlü olurdu diyor, adım Ardahino olsa kimbilir neler neler olacaktı demeden edemiyor. Oysa Türkiye’de bir Kürt olmak, bir Ermeni olmak benzer şeyleri Türkiye’de yaşamak demek. Adı Hamdullah olsa Arda olsa neler yapabilecek insanlar isimleri Vasili olduğu, Baran olduğu için bu işleri yapamıyorlar. Türkiye’de başörtüsü takmak yükseköğretim kurumunda okumak ile başörtün arasında bir seçim yapmak demek, Türkiye’de bir alevi olmak dini inancının “sapkın” olduğunu öğrenmek ve ibadethanenin “islamda yer almadığı için” bir ibadethane olmadığını kabul etmek zorunda kalmak demek. Türkiye’de isminin Roni olması bir gün posta kutunda “Türk bile olmayan” ile başlayan bir mektup bulmak ve açıkça tehdit edilmek demek.
Aşırı milliyetçi bir insan olarak.. Bir insan doğmakla edindiği bir şeyle neden övünür? "İki eli olan bir insan olarak, burnu olan bir insan olarak” diye övünmek ne kadar ahmakça geliyor. Oysa bütün dünya tarihi burnu ve elleri olan insanların başarılarıyla doludur. Burnu ve eli olan insanlar aya gitmişler, yeni kıtalar bulmuşlar, mucizevi keşiflere imza atmışlardır. Penisilinden yer çekimi teorisine, büyük kalyonlardan uzay mekiklerine her şeyi elleri ve burunları olan insanlar yaptılar. Şanlı bir tarih ve 7 kıtada hükümranlıkları var. Hayır bununla övünmüyoruz, bu ortak tarih bizleri gururlandırmıyor, şövenistçe kendi egomuzu okşamıyor. Çünkü elleri ve burunları olan insanlar kümesi ayrıca tek bir isimle bize öğretilmedi ve bunlardan biri olmakla gurur duymamız gerektiği bize belletilmedi. Üstelik burnu ve elleri olmayan insanların da bizlerle beraber yaşama hakkı olduğunu, onların da değerli olduğunu biliyor, hissediyoruz. Aşırı milliyetçi bir insan olarak. Halbuki “Türk olmakla gurur duyuyorum” demek ne kadar rahat, bunu böyle vurgulamak, cümleye böyle başlamak. Üstelik Türk olmayanlara gurur duymamaları gerektiğini de söylemiyor, sadece bir yanılsamadan alınan hazzı açıkça ortaya koyuyor.
Aşırı milliyetçi bir insan olarak, Arda Rijkaard ile çalıştığın için üzgün müsün? Skibbe ile çalıştığın için? Eric Gerets, Feldkamp? Hagi? Yalnızca Türk olduğu için Hikmet Karaman ile çalışmayı Rijkaard’a tercih eder misin? Adı Hikmetinho olsa sence Galatasaray’ın başına gelebilir miydi? Madem bu işler öyle değil ve kimlik yeteneğin önünde bir fark yaratmıyor, neden kendine gerçekten övünecek bir şeyler bulmuyorsun? Mesela daha iyi oynayabilir ve yaşın henüz gençken öğrenebileceğin kadar şey öğrenebilirsin. Henüz olmuş değilsin zira, olmanın yanından bile geçmiyorsun, yalnızca olma potansiyelin var. Sonun Tarık Daşgün veya Hasan Şaş gibi olmasın istiyorsan buna konsantre olsan iyi olur. Onların övünecek bir tek kimlikleri kaldı zira, gerisi çoktan yokoldu.
15 Ekim 2009 00:56
Aynen çok vurguladı, çok. Ne gerek var ki? Milliyetçiysen milliyetçi ol. Başkası kalkıp ben aşırı solcuyum derse nolacak? Arda ah ARda.
15 Ekim 2009 02:48
Dünyanın yerel kankası.
Sanki Türk futbolcusunun repütasyon eksikliği var.Hami Mandıralı Schalke'ye gittiğinde kulüp tarihinin o zamana kadarki en pahalı transferiydi.Hakan Şükür iyi bonservisle İnter gibi bir takıma gitti.Bonservissiz gidenleri saymıyorum bile.Avrupa Sergen'in dediği gibi galiba.Adamlar bir araştırıyor, Türk futbolcusunun tamamen duygusal (hem gerçek hem Cem Yılmaz versiyonuyla) sebeplerden ülkesine geri dönmeye meyilli olduğunu biliyor.
Modric meze oluyor bahsi açıldığında.Modric takımıyla onca sıkıntı yaşayıp sakatlıklar geçirse de hem kültürel hem sportif olarak gayet iyi ortam bulacağı Bundesliga'ya gitmez, kalır İngiltere'de savaşır.Bizimkiler olsa bir değil iki defa Türkiye'ye dönmüş olurdu.
Hem adamlar alır veya almaz, onlara kalmış birşey neyin tartışmasıdır bu anlamıyorum.
Tek anladığım zeki veya kurnaz olduğu.Bizi bizden iyi biliyor, ''Avrupa'ya gidecek kapasitem var ama gitmeye değmez''.Sihirli sözler bunlar, burada para eder.
''İbne Fenerli'' değilim, ben kendisinde umduğumu değil bulduğumu gördüm.Yolu açık olsun.
15 Ekim 2009 04:55
harika bir yazı.tskkr ederm duygulrma tercuman oldgn icin kendi blogumda bende bu konuda yazıcktm ama gerek yoq.bundan iyisi cıkmz bu bünyeden...tekrar tskkrler
umarım arda sadece futbolunu değil kendinide gelstirir...
15 Ekim 2009 05:03
Ben de bu ikiyüzlülüğü bir türlü çözemiyorum. Arda'nın vurgusu başka şeylere olsa, mesela inceden inceye edebi bir üslupla döşese siyasi görüşünü konuşmalarına, venseremos falan dese, kâzım koyuncu'ya bir selam çakıp oradan che'ye naber baba falan dese vurgular rahatsız edici olmayacak ne yazık ki. Ne yazık ki diyorum çünkü bu kez de milliyetçi kesim ötecek, berikiler susacak. Yaptıkları ve konuştuklarıyla "ötekiler" dediğimiz gruba giren insanların hassasiyetleri "ne gerek vardı ki" olacak. Bize neyse, kime neyse? Bırakın ne derse desin, ne derse ama...
Neden bu kadar takıyorsunuz? Aşırı milliyetçi bir insan olmak? İnsanların tercihlerine saygı duymak vardı bir aralar, işimize geldiğinde söylerdik. Geç mi kaldık işe?
15 Ekim 2009 05:38
Miliyetci degilim. Yazinin da gelis noktasini gorebiliyorum. Yalniz argumanda anlamadigim bir nokta var. Aile ile ovunebiliyorsak milliyet ile niye ovunemeyelim?
Bu arada Hasan ile Tarik ayni ornekte olmamis. Hasan Avrupa kupasi kaldirdi (Avrupa'ya gitmemis olmasi kendi tercihi), Tarik en son haberlere gore esrarkesti.
15 Ekim 2009 11:30
Bu arkadaş şu Türk pasaportuna sahip olmasaydım Avrupa'da oynardım türü açıklamasını yaparken de ''yanlış anlaşılmasın aşırı derecede milliyetçi bir insanım'' gibi bir şeyler gevelemişti. Ardından İstanbul emniyet müdürünüde ziyaret etti. Kurtlar vadisinden aparttığı rollerle ağır abi olma yolunda hızla ilerliyor.
Bir de memleket gençliği için onu rol modeli olarak önerenler var, iyi seçim.
15 Ekim 2009 19:50
Kesinlikle Haklısın .. Tam bir 3kağıtçı zaten kendileri..
15 Ekim 2009 23:05
@adsız: bir iki yüzlülük yok. durup durup yerli yersiz "bir solcu olarak", "bir komünist olarak" diye kendisini belirtmesini de doğru bulmam, "bir liberal olarak" diye cümleye başlamasını da komik bulurum. bilmiyorum farkında mısın da, beni ikiyüzlü olmakla itham ediyorsun, bu çok ağır bir itham, bunu da sanki sokakta yürürken "bir dondurma alsam mı" rahatlığıyla söylüyorsun. halbuki bunu söylemek için bir tane veri bile yok elinde. ben de bu ahlaksızlığı, yerleşik utanmazlığı anlamıyorum. bunun için verim de var, hiç kimse bir başkasına iki yüzlü diyemez. konuşmaya "ben de bu orospu çocukluğu anlamıyorum" diye başlamakla ikiyüzlülük ithamında bulunmak arasında hiç bir fark yok. bir toparlan öyle gel.
@othello: çünkü aile somuttur. babanı anneni, yakın akrabalarını ve onların hikayelerini bilirsin. neler yaptıklarını, her gün neler yapmakta olduklarını ve geçmişlerini bilirsin. onların tecrübelerine saygı duyarsın. hayat içerisinde onlarla övünebilirsin veya yerinebilirsin ama bu övüncü yaratan şey gene de kendinin değildir, onlar "adına" övünürsün. halbuki millet soyuttur. hayal edilmiş ve diğer topluluklardan ayrıştırılmış bir toplumu ifade eder ve subjektiftir. http://en.wikipedia.org/wiki/Imagined_communities dolayısıyla soru şuna denk geliyor aileyle övünüyoruz da neden supermanle övünmüyoruz. çünkü superman superman, soyut bir faraziye, aile somut. ondan.
16 Ekim 2009 05:19
@aethewulf:
Katilmadim maalesef. Aileden sonra genetik olarak en yakin oldugun insanlarin kumesi "millet"e denk geliyor. Senin dedenle sokakta gordugun adamin dedesi ayni savaslarda carpismis, ayni ulkeyi kalkindirmak icin caba sarfetmis. Tarihte sen bu insanlarla ayni macera ve badirelerden gecerek bu noktaya gelmissin. Sonucta hepimiz insaniz hepimiz esitiz ama tarihsel nedenlerle bazi insanlari daha esit gormemiz normal. Bu duygunun tutkulu haline milliyetcilik diyoruz ki en azindan anlasilabilir bir cikis noktasi var.
Soyut kavram ariyorsan spor kluplerinden oteye bakma derim. Muhtemelen tesaduf uzeri sectigin renklere neden bu kadar tutku ile baglisin? Belki de normal hayatta karsilassak birak arkadaslik etmeyi selam bile vermeyecegimiz adamlar tuttugumuz takimin formasi ile gol atinca neden deliler gibi seviniyoruz? Matah bir sey de yapmiyorlar yani, azicik kolpa azicik da sansin yardimi ile bir tane mesin topu 7 metrelik cizgiden geciriyorlar.
17 Ekim 2009 01:21
tuttuğun takımı tesadüf üzerine tuttuğun çoğu zaman doğru ama başka bir gerçeklik var, çocuksun daha ve çocuksu tutkularla sevmeye başlıyorsun. yıllar geçtikçe değişmeyen şey o sevginin sana daha küçücük bir çocukken hissettirdiği şeyin peşinden koşmak. sevgi belki ilk günkü gibi kalmıyor ama temeli hatırlayarak tuttuğun renklere farklı yönlerden bakıp, farklılıklarını içselleştirip, sevgiyi kemikleştiriyorsun, bu yüzden belki futbol büyümek istemeyen çocukların oyunu, bazı şeyleri es geçebiliyorsun. sırf o çocukluğun hatrına, bazı yanlışları da kendince bir mantık çerçevesine oturtabiliyorsun.
bir milleti seçmekte böyle bir safça duygu yok, ne yazık ki! milliyetçi değilim ama aslında herkesin biraz milliyetçi olması gerektiğine inanırım çünkü bir ulusu birlikte tutan bağlardan biri milliyetçilik(lisede, tarih derslerinde osmanlının yükseliş devrinde coşup, gerilem döneminde ders bitse de gitsek havası, belki daha fazlası, belki daha azı). biz milliyetçilikten bahsedildiği zaman sanki faşizan bir ses duymuş gibi oluyoruz(kendini milliyetçi olarak adleden insanlardan özür dileyerek).
ben, içindeki o çocukluğa ihanet etmemeye çalışan bir fenerbahçe taraftarı olarak şunu söylemezsem kendimle çelişirim, (arda'yı da sevmem, hatta o parmak hareketinden sonra iyice nefret etmeye başladım) arda'ya sallayan-sallamaya çalışan bir sürü insan var alex'e, rıdvan dilmen'e olduğu gibi. arda'nın da bir süredir yaptığı gereksiz açıklamaları var, özellikle "milliyetçilik" üzerine vurgular var, neyin peşindedir bilmem, belki gerçekten milliyetçidir, hakan şükür de cemaatçi olduğu zaman bambaşka bir yola girmişti. yapmayın kardeşim, sağcısın, solcusun neyse, bize ne, bana ne senin siyasi görüşünden, bir ünlü şahsın siyasi görüşü, o kişi üzerinden nemalanacak siyasi vektör hariç kimin, ne işine yarar. belki de yarar bilmiyorum ama şu an aklıma başka bir sebep gelmiyor. arda'nın siyasi görüşü bizim günlük hayatımıza etki etmiyor(etmemeli). oynadığı futbol etmeli, çık topunu oyna(veya oynayama) bizi ilgilendiren bu.
ps; aile konusu bambaşka, elmalar armutlar meselesi.
20 Ekim 2009 22:16
Milliyetçiliği ve sair tüm özellikleri önemsizdir. Bu adam sevimsiz. Bu adam çinçin bebesi gibi. Her hali tavrı sevimsiz. Başka takımlarda çok topçu izledim hiç rahatsız olmadım, sergen 90. dakkada 90a attı rahatsız olmadım ama bu adam ne yaparsa bana batıyor. "İrrite" ediyor her hali her sözü, emreden öte, o boyutta yani canlar.
26 Ekim 2009 21:48
bütün yazılarında arda ya sallamışsın teknoloji geliştikçe herkes blog açıp yazıyor.sende kendi kendine bir misyon yüklenip yazı yazıyorsun abuk sabuk...ne alıp veremediğin var ardayla senn gençliğinde gerçekleştiremediğin hayalleri gerçekleştirdiği için mi...milliyetçilik derken arda ya geçmişin milliyetçilik konusunda eleştirilecek çok kişi var sen git onları eleştir.bırak arda mız bize kalsın sen git kazım ı eleştir baroni i eleştir olumlu veya olumsuz hadi sana kolay gelsin...zaten işin çok kolay klavyenin başına oturup millete sallamak hayatın boyunca bunu yaparsın millette seni beğenir