14/06/1959 - Fenerbahçe Şampiyon
Namık Sevik
15/06/1959 - Milliyet
Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur diye bir söz vardır. Çok zaman bu atasözü hak kazanır. Peşin hüküm verenler “E, biz size demedik mi? Bunun sonunu kestirmek güç değil” derlerdi. Çarşambaya bakanlar Pazarın da böyle geçeceğini tahmin etmişler, “Kan gövdeyi götürecek bu maç Mithatpaşa’da bitmez, karakolda biter” demişlerdi.
Ne oldu? 90 dakikalık zaman içinde… Kasti bir tek tekme atıldı mı? Futbolcular ideal bir hakem olarak gözüken Liverani arkasını döndüğü zaman birbirlerine sataştılar mı? Tekme atılar mı? Tekmeyi sataşmayı bırakın koca oyun boyunca kaç tane favl yapıldı?
Olanlar, söylenenlerin ve tahmin edilenlerin yanında yüzde on garsoniyeden ileri gitmezdi. Bir final maçında iki tarafın birbirini incitmeden oyun oynaması, rekabetin tahrik edici unsurlarından kendisini kurtarması, munis ve neticeye rıza gösterir şekilde hareket etmesi için söylenecek söz hüsnüniyetten başka bir şey olamazdı.
Çarşamba günkü maçta bunu ihlal edenler dün bunun mesuliyetini ve ezeli dostluğun zedelenmesini önliyebilecek şekilde hareket etmesini de bildiler. Ya taraftar? Bir iki gönül kırıcı bağırma hariç, sevdikleri renkleri teşet etmekten ileri gitmediler.
Büyük Maça Doğru
Bu çok büyük maçtı. İki taraf da finale ellerinden geldiği kadar ciddi bir şekilde hazırlanmıştı. Biliyorlardı ki 165. Randevu çetin geçmeye namzetti. Galatasaray avantajlı olmasına rağmen bir beraberlik veya 1-0’lık galibiyet gibi.. Yine de neticeden korkuyor, “ezeli rakibimiz bize kupayı kolay kolay teslim etmez” diyordu. Fenerbahçe ise favori olmanın azabını Çarşamba günü ölesiye çekmişti. İliklerine kadar bütün futbolcular tiril tiril titriyorlardı. Kuvvet ölçülerine dayanalar kolektif oyunda sarı – lacivertli takımı üstün görenler, evdeki pazarlığın çarşıya uymadığını 1-0’lık netice ile anlayıvermişlerdi. Bu alarm çanı futbolcular için, idareciler için, antrenör ve umumi kaptan için uyartıcı bir mahiyet taşımış, finale bu hız ve hırsla hazırlanmışlardı. Takdir edilen taraf iki kulübün futbolcularının da yukarıda işaret ettiğimiz gibi hüsnüniyetle hareket etmiş olmalarıydı.
Fenerbahçe Sahaya Çıkıyor
Fenerbahçe 165. Randevuya erken geldi. Naci sahaya bir ok süratiyle fırladı, onu diğer arkadaşları takip ettiler. Demek uğura inançları fazlaydı, yine deniz tarafındaki kaleyi işgal ettiler. Yine takım kaptanı Naci kale önünde alışılan hareketleri yaptı. Geçen hafta tribünleri boynu bükük terk eden taraftarlar bu anda sahayı inletiyorlardı. Bu gerçekten takımları için bir moral enjeksiyonu idi.
Sonra Galatasaray sahaya çıktı. Kaptan Turgay yoktu. Onu da taraftarları delice alkışladılar. Tribünlerde maçın başlama saatinden çok evvel başlayan gövde gösterisi son haddini bulmuştu.
Şimdi İtalyan hakem Liverani de sahadaydı. Bütün gözler ona dönmüştü. Fizikman yapılı, gösterişli ve itimad eden bir insan bu Liverani…
Para atıldı, Fenerbahçe Gazhane, Galatasaray deniz tarafına.
Dakika 1: Seracettin durup dururken Mete’ye dokunuyor. Liverani polisiye bir hakem. Derhal vaka mahaline yetişiyor ve ihtarı patlatıyor.
Dk. 4: Fenerbahçe hücumda. Lefter saha doğru kayıyor, Dursun geçen maçtan alışkanlık olacak sert girişlerinden birini yapıyor. Fakat hakem amansız “Ya futbol oynayın yahut da sahadan çıkın” der gibi bir hali var.
Dk. 8: Fenerbahçe arzulu ve kısmen de oyuna hakim. Lefter sağa doğru deplase oluyor, attığı sert şut falsolu. Yüksel fırlıyor, kaleye dalıyor. Fakat toptan evvel. Bunu kolayca kesiyor Galatasaray…
Ve aradanbir dakika geçiyor eski günlerinde bir Lefter görüyoruz. Sağdan iniyor, avt çizgisine doğru kayıyor ve uzun bir orta. Santrfor Yüksel kaleci Yükselle birlikte havada. Şarj yapıyor, top adaşının elinden sekiyor, gelen topa bir kafa konduruyor. Kaleci Yüksel ikinci bir atakla mani olmak istediği topu ellerinden kaçırıyor. Top filelerle kucaklaşıyor. Kucaklaşan yalnız top değil, bütün Fenerbahçeli futbolcular. Bu gol Fenerbahçe ile Galatasarayı milli lig finalinde tekrar müsavi duruma getiriyor.
Dk. 16: Galatasaray toparlanır gibi, oyuna hemen hemen hakim olmuş gibi. Taktik icabı Fenerbahçe ezeli rakibinin hücumlarını ancak ceza sahasında karşılıyor. Rakiplerine adeta bir ölü saha açıyorlar. Bu bir taktik cabı. Kontraataklarla neticeye gitmek için tutulan bir yol.
Dk. 24: Osman kesici olarak muvaffak. Bu dakikaya kadar yaptığı bütün ataklarda Metin’i tesirsiz hale getiriyor.
Dk. 25: Kurt futbolcu Lefter sahnede. Sola kayıyor, 25 metreden bomba gibi bir şut. Yüksel atlıyor, ama top üst direğin hizasından dışarı çıkıyor.
Dk. 29: Suat’ın bir kafa şutu Özcan’ın ellerinde.
Dk. 32: Can solaçığa kaçarak ileri bir pas atıyor. Şeref dalıyor. Fakat Yüksel ondan evvel fırlayarak topu kapıyor.
Dk. 34: Lefterin üst üste attığı üç korner. İkisini Yüksel kornere çıkarıyor, diğeri avt.
DK. 35: Sakat olmasına rağmen iyi çalışan Niyazi yerini Mikro Mustafa’ya bırakıyor. Bu arada Mete hafif bir sakatlık geçiriyor.
Dk. 40: Yükselin gol olabilecek bir şutunu kaleci Yüksel kornere atıyor.
Dk. 41: Galatasaray’da da tadilat var. Dursun çıkıyor, Cengiz soliçe, Ahmet sağ hafa, İsmail sol beke, Nuri de sol hafa geçiyorlar. Tadilatın takımın gidişatı üzerinde rolü olmuyor.
Dk. 44: Sağaçığa hızla kaçan Şerefi Ergun yere yıkıyor. Frikik. Leffter 20 metre mesafeden kaleye çapraz vaziyette çok sert bir orta yapıyor. Bu orta değil adeta şut. Kale önüne gelmiş bulunan Nael’nin İsmail ve Ergun’un arasından sıyrılışı bir an meselesi. Top da zatan bu zaman içerisinde filelere takılıyor. 2-0
İlk devre bu netice ile bitiyor. Taraftarlar memnun stadda arefe heyecanı var. İkinci devrede ekserisi bayramı kutlayacaklarından emin.
Fenerbahçe Yine Hakim
Sarı Laciverli takım sahaya yine hızla çıkıyor. Kazanmak azmi içerisinde oldukları her hallerinden belli oluyor. Mustafa sağaçıkta Galatasaray için tehlikeli olmaya başlıyor. Bu hal 15. Dakikaya kadar devam ediyor. Fakat netice için kafi değil.
Dk. 62: Avni favlle durduruyor. Avantaj var. Fakat hakem bunu tanımıyor ve frikik veriyor. Metin frikik atıcısı, geriliyor, bomba gibi bir şut ama top baraja takılıp kalıyor.
Dk. 70: Ergun, Yükseli yine durduramıyor. Bu acar futbolcu esasen Galatasaray müdafaası için başlı başına bir tehlike. Bir favl daha. Bunu Lefter plaseliyor. İsmail kafa ile çeviriyor. Kale önünde mantark gibi bitiveren Mikro Mustafanın adeta fotoğrafçılara “Beyler bu golü çeker misiniz?” dercesine attığı bir kafa şutu ters köşeden Galatasaray filelerinde. Galibiyeti perçinleyen bu golü taraftarlar çılgınca alkışlıyorlar. Mikro yine sahanın kahramanı oluveriyor. Ama bu golü bir dördüncü gol takip edecek ki… Şeref belki de hayatının en güzel gollerinden birini kaydedecek.
Pozisyon şöyle: Dk. 72: Şeref Naci’nin uzattığı ileri pası kovalıyor. Ergun ve Saim’in arasından bir ok süratiyle fırlıyor. Topa hakim. Ceza sahası üzerinde kurşun gibi bir şut. Ve top bir fişek gibi süratiyle kaleye giriyor. Şerefin Metine nazire yapmak istediği muhakkak.
Bundan sonraki dakikalar için kayda değer bir hadise olmadı diyeceğiz. Olanlar Fenerbahçe’nin 4-0’n verdiği rahatlıkla işi fanteziye döküşüdür.
Bekler, haflar, kaleci Özcan da dahil birbirlerine ikramkar paslar veriyorlar. Rakip üzerine gelmeden kimse topu ayağından çıkarmıyor. 90. Dakikayı bu hareketlerle dolduruyor Fenerbahçe. Liverani’nin düdüğü bu tarihi maçın bittiğini ilan ediyor. Şimdi Mithatpaşa stadını Fenerbahçe Çok Yaşa sesleri çınlatıyor. Final maçı bitmiş. Fenerbahçe ezerli rakibini 15 senedir elde edemediği bir netice ile mağlup etmiş ve ilk Türkiye Milli Liginin şampiyonu olmuştur. Bu şampiyonluk onlara Avrupa Şampiyon Kulüpler Turnuvasına iştirak hakkını kazandırıyor.
Evet, Sarı – Laciverli takım şimdi sahada kaptan Naci ve antrenör Molnar omuzlarda şeref turu yapıyor. Tezahürat son haddine varmış. Taraftarlar memnun, yırtılan ağlar unutulmuş bile. Mithatpaşayı terk ediyorlar. Ekserisinin söylediği söz şu: “Sonda biraz heyecan çektik, ama bir hikaye ki, iyi bitti…”
Seyirci: 26553 kişi
Hasılat: 355.866 Lira
Hakemler: Liverani (İtalyan) (****), Orhan Gönül (***), Bedri Çakır (***)
Fenerbahçe: Özcan (***) – Seracettin (**), Basri (**) – Naci (**), Osman (**), Avni (***) – Lefter (***), Şeref (***), Yüksel (****), Can (**), Niyazi (**), [Mustafa (***)]
Galatasaray: Yüksel (*) – Saim (**), İsmail (**) – Dursun (*) [Ahmet (**)] Ergun (*), Ahmet (**), [Nuri (*)] – İsfendiyar (**), Suat (*), Metin (*), Nuri (*), [Cengiz (*)], Mete (**)
21 Ekim 2009 01:43
Milliyet açtı arşivleri...
Tuhaf olan şu, ben o pozisyonları izledim.
İzlemesem de izledim.