Dünya Şampiyonası: Dördüncü Günün Ardından



Dördüncü günü geride bıraktık. Bugün Kayseri ve İstanbul grubu tatil yaparken bir günlük aradan sonra İzmir ve Ankara grubunda maçlar yeniden başladı. İzmir'de günün ilk maçında Yeni Zelanda, Lübnan'ı ilk çeyrekten kopardığı maçta 108-76 yenerek dördüncülük yolunda önemli bir galibiyet elde etti. Şampiyonanın en tuhaf isimli oyuncusu Abercrombie 23 sayı 7 ribauntla oynarken Kevin Durant'le sayı krallığı rekabetinde olan Penney 26 sayıyla iddiasını devam ettirdi. Lübnan'da El Khatip 18 sayı 7 ribauntla takımın istatistik lideri ama maç zaten ilk çeyrek itibariyle koptuğundan bu istatistiklerin pek de geçerli bir tarafı yok.

İkinci maçta beklenenden çok daha çekişmeli bir maça tanıklık ettik. Fransa'nın diğer Avrupa takımlarına göre en büyük avantajı atlet oyuncularla hem baskılı savunma yapabilmeleri hem de hücumda bu oyuncuların atletikliğinden maksimum verimi sağlayabilmeleri. Ancak Kanada gibi bir takımla oynayınca bu avantajlarını kullanamadılar. En az kendileri kadar atlet bir takımla karşılaşınca, art arda gelen iki galibiyetin rehavetiyle maça bir türlü giremediler. İlk çeyrek de ikinci çeyrek de berabere geçti. 3. çeyrekte Kanadaya 3-4 sayıyla bir süre önde götürdü. Maç sonuna doğru Fransa tecrübesiyle 3 sayılık bir farkla öne geçmeyi başardı. Son 1.30'da 3 sayı geride olan Kanada 4 kez üstüste hücumda saçma sapan üçlük kullanmayı seçince maçı 68-63 kaybettiler. Maç sonunda takım aklı diye bir şey yoktu sahada. Anderson öyle saçma tercihler yaptı ki sokak basketbolcuları bile yapmaz bu kadar akılsızca hücum. Fransa bu galibiyetle ilk ikiyi büyük ihtimalle garantiledi. Kanada Yeni Zelanda'yı yenerse grup dördüncülüğü üçlü averaja da kalabilir ki ilginç bir durum olur. Fransa'da bir önceki maç pota kıran Nicolas Batum bu maçta da 24 sayı 7 ribauntla en etkili oyuncuydu. Kanada'nın özellikle son periyotta Fransa gibi atlet bir takıma karşı arka arkaya hücum ribauntu alıp 4-5 kez hücum etmesi ilginçti ama saha içi organizasyonları felaket olduğundan bitirici darbeyi vuramadılar kötü günde yakaladıkları Fransa'ya.

Günün son ve en önemli maçında İspanya bir kez daha şaşırttı bizi. Üçüncü çeyrekte bir ara 17 sayı öne geçtikleri maçta abuk subuk hatalarla kaybettiler. 76-73. İki kez üst üste aynı pozisyonda hücuma giderken top kaybı yapıp boş turnike yediler. Son periyod skoru 23-9 Litvanya lehine. Maç sonu oynamanın kitabını yazmış İspanyollar için trajik bir rakam. Gasol ve Navorro'nun 18 sayısı yetmedi İspanyollara. Litvanya ise geriye düşmesine rağmen inadının ödülünü aldı. Kleiza her zamanki gibi 17 sayıyla skorda takım lideri. Üst üste iki top çalarak maçı başa baş hale getiren ve momemtumu tamamen çeviren Maculuis'in de hakkını verelim. Rudy Ferdandez'in zihinsel olarak konsantre olmadığının en büyük kanıtı bu iki pozisyondu. İki kez üst üste topunu çaldırmasına rağmen bildiğimiz Ferdandez o topları bloklamak için müthiş çaba gösterirdi onu bile yapmadı. İspanya bu mağlubiyetle büyük ihtimalle grubu 3. bitirecek tabi Kanada ve Lübnan'a yenilmeyi başaramayacaklarını düşünerek söylüyoruz. Bizim grubu ikinci bitiren takım da ikinci turda İspanya'ya toslayacak ki Yunanistan'ın ikinci olmamak için Rusya'ya kaybedebileceğini de düşünmeden edemiyor insan.

Ankara grubundaki ilk maçta Rusya Fildişi Sahilleri'ni zor da olsa 72-66 yenmeyi başardı. David Blatt maçın başında oyuna kendini vermediğini düşündüğü beşi tamamen değiştirerek maça müdahale etti. Özellikle Voronçeviç'in katkısı ve diğer uzunlarının savunmada uyanmasıyla kendine gelen Rusya 10 sayılık bir fark elde etti. Bykov'un yaptığı top kayıplarıyla Fildişi'ne geri dönüş için bir şans verdiler, son 40 saniyeye 10 sayı önde girseler de sportmenlik dışı faul sonrası maç bir kez daha krize girdi ama sonunda soğuk terler döktükleri maçı kazandılar. Mozgov savunmadaki caydırıcılığına 19 sayı ekledi. Fildişi'nde Edi'nin 14 Kone'nin 16 sayısı galibiyete yetmedi. Fildişi'nin sorunu aslında kıtadaki tüm spor takımlarının muzdarip olduğu problem. Çok ciddi bir mental problemleri var. Bir türlü kritik anlarda doğru organizasyonu yapamamak, oyun aklını ihtiyaç olan yerde kullanamamak gibi sorunlar. Şimdi böyle söyleyince de 19. yüzyıl oryantalistleri gibi hissediyorum kendimi ama bu Afrika takımlarının problemi kesinlikle mental.

İkinci maçta Çin, Yunanistan maçındaki gibi iyi dirense de Porto Riko'ya kaybetmekten kurtulamadı ve gruptan çıkma şansını tamamen kaybetti. 84-76. Portoriko'da Vassalo'nun 22 sayısı dikkat çekici olsa da oyunun görünmeyen işler bölümünde Balkman'ı da es geçmeyelim. 10 sayı 13 ribauntla ve her topa elini uzatıp içeriyi karıştırarak büyük katkı yaptı. Barea'nın üzerindeki yük biraz paylaşılınca Porto Riko'nun maç kazanma ihtimali artıyor. Çin'de Jian Yi'nin 24 sayı 7 ribauntu Wang'ın 17 sayısı var. En skorer iki oyuncularından yine bekleneni alsalar da onlara eşlik edecek üçüncü ve dördüncü opisyonları yine çıkaramadıkları için kaybettiler.

Türkiye Yunanistan maçı ayrı bir yazıyı hak ediyor onu da biraz sonraya bırakalım.


0 comments:

Yorum Gönder