Savunmanın Zaferi
Eylül 2003'de İsveç'deki Avrupa Şampiyonası'nda kılpayı kaybetmiştik Yunanistan'a. 3 yıl sonra 2006'da grup liderliği maçında yine son anda kaybettik Japonya'daki Dünya Şampiyonası'nda. Bir yıl önce Avrupa Şampiyonası'nda Polonya'daki çeyrek final maçında yine uzatmada kaybettik. Son üç randevudaki trajik mağlubiyetlerin psikolojik ağırlığı üzerimizde çıktık maça. Yunanistan, maçın başında bir ve beş numaranın tepe pick and rollleriyle bomboş şutlar buldu, bu bölümde alışıldık savunmamız devrede değildi. Hücumda Ersan'ın sırtında ve Kerem'in organizatörlüğünde sayı ürettik. Periyodun sonlarına doğru savunmamız sertleşmeye başladı. Spanoulis'in Ömer'in savunması yüzünden devreye girememesi ve üçlükleri kaçırmaya başlamaları nedeniyle 22-15'le ilk periyodu bitirdik. İkinci periyot Schortisanitis'in hücumda biraz devreye girmesiyle sayı üretebildiler, bu dönemde hücumda biraz kilitlensek de savunmada arka arkaya gelen bloklarla farkı tekrar 8'e çıkardık periyot sonunda. Son bir dakikada farkı kutlayıp köşelerde Kaymagoglu ve Spanoulis'i unutunca fark bir an da 8'den 2'ye indi.
Üçüncü periyoda Ömer Aşık'ın smacıyla başladık. Schortsianitis'in savunmadaki pick and roll zaafiyetini çok iyi değerlendiren Kerem Tunçeri müthiş yönetti bu bölümde takımı. Ömer Aşık erken faul problemine girse de dört uzunla yaptığımız ultra hareketli alan savunması sayesinde fark çift hanelere kadar çıktı. Yunanistan bu çeyrekte attığı 10 üçlükte sadece bir isabet bulabildi. Ne Diamantidis'in sahte penetreleri sonrası dışarıda boş adamı bulmasına izin ne de Spanoulis'in deliciliğine geçit verdik. 24-12'lik periyot skoruyla üçüncü çeyrek sonunda 14 sayılık bir güvenlik duvarıyla son çeyreğe girdik. Son çeyreğe de Ömer Aşık'ın smaçıyla başladık üçüncü çeyrekteki gibi. Üçüncü periyodun büyük bölümünü kenarda geçiren Ersan'ın müthiş şut performansının devam ettiği bölümde bitime 8 dakika kala 18 sayı farkı yakaladık. Yunanistan son kozunu kullanıp tam saha prese başlayınca Tanjeviç ilginç bir ısrarla iki kısalı düzene dönmeyip uzun 4 oyuncuyla devam kararı aldı. Sadece yorulan Kerem'in yerine Ender'i aldı. Ender'in de baskıyı karşı bir yanlış tercih ve bir top kaybı yapması sonucu 4 dakika kala fark 8'e kadar indi. Maç boyunca felaket bir şut performansı olan Hidayet'in kritik üçlüğüyle tekrar 10 sayı üstüne çıkan fark bir daha da kapanmadı. Özellikle üçüncü periyot yaptığımız baskılı alan savunması Yunanistan'ı tamamen düzen dışına itti. Alan savunmasında koçlar oyunculardan sürekli ellerini kaldırmalarını isterler. Bizim bu bölümde 4 uzunla yaptığımız savunmada bütün oyuncuların hem elleri hem ayakları inanılmaz hareketliydi. Maça da bu savunma isteğimiz damga vurdu. İkinci yarı sadece 26 sayı yedik.Bir diğer ilginç gösterge üçlük yüzdemiz. Çoğu doğru seçilmiş şutlardaki isabet oranımız 12/25 yani %48, Ersan'ın 6/6 üçlük yüzdesini de not edelim. Psikolojik olarak Yunanistan maçı bizim için bir eşikti bunu kazasız geçmeyi becerdik ancak henüz hiç bir şey kazanmadık.
Bugünkü Porto Riko maçını da kazanıp grup birinciliğini garantileyip ondan sonra diğer gruplardan kim gelirin hesabını yapmalıyız. İspanya'nın İzmir grubunda üçüncü olacak olması Yunanistan maçını kazanmamızı çok daha anlamlı hale getirdi. Yunanistan bizim grubu ikinci bitirirse çeyrek finalde İspanya'ya çarpmak zorunda kalacak. Turnuvanın başından beri diğer rakiplere bizim de bu turnuvada söyleyecek bir sözümüz olacağı mesajını veriyoruz. Turnuvanın en iyi savunma yapan takımı olduğumuzu herkese bir kez daha gösterdik. Madalya yolu çok uzun ama bir ışık görüyoruz bu takımda artık.
Maçın hakemleri ve Murat Murathanoğlu'nun tepkileri meselesi çok konuşuldu. Murat Murathanoğlu milliyetçi reflekslerden ziyade hakem kararlarına zaten çok takan bir spiker olduğu için o kadar aşırı tepkiler verdi. Yani İspanya Ligi'nde sıradan bir maçta bile maçı bırakıp hakeme saydırdığına defalaraca şahit olduk bu sene. Şunu kabul etmemiz lazım hiç bir FIBA hakemi herhangi bir Yunan takımını ya da Yunan Milli Takımını herhangi bir deplasmanda ezdirmez. Dün Porto Riko maçında Porto Riko'lu uzunların bütün show up'larında faul çalıp Spanoulis'i faul çizgisine götüren hakem aynı pozisyonlarda Yunanlı uzunların bizim kısalara show up'larında bir tane bile faul çalmadı. Yıllardır FIBA organizasyonlarını takip edenlerin sesli olarak delirmesi diye yorumlayabiliriz Murat Murathanoğlu'nun delirmesini. Yoksa ulusalcı bir "üzerimize oyunlar oynanıyor dünya bize karşı"çığlığı değil Murathanoğlu'nun şikayeti.
Son olarak da Kaan Kural'ın cuk oturan reklam sözüyle maçın özetini vermiş olalım: "Ersan'ı izlemek kadar büyük bir keyif yok."
0 comments:
Yorum Gönder