Dünya Şampiyonası: Beşinci Günün Ardından
Turnuvada beşinci günü geride bıraktık. Maçları takip etmekten feleğimiz şaştı ama şikayetçi de değilim bu kadar basketbol izlemekten. Kayseri grubunda günün ilk maçında Sırbistan Avustralya'yı 94-79 yenerek grubu ilk ikide bitirmeyi garantiledi. İkinci periyod Markoviç Savanoviç ve Rasiç'in arka arkaya üçlükleriyle çift hanelere çıkan farkı özellikle son periyotta Newley'in çabalarıyla 4'e kadar indirsede Teodosiç'in kritik üçlüğüyle momentumu tekrar ele geçiren Sırbiastan karşısında farkı kapatmayı başaramadı Avustralya. Sırbistan'a karşı zaman zaman tam sahada yaptıkları baskıdan sonuç aldılar ama ribauntarda 43'e 29'la geride kalmaları ve Sırbistan'ın kusursuz faul yüzdesi nedeniyle maçı kazanamadılar. Teodosiç 5/12 üçlük ve 19 sayıyla yine takımın dümenindeydi. İlk üç gün pek verim alamadıkları Velickoviç'i de devreye sokmayı başardılar 18 sayıyla. Cezası biten Krstiç de 14 sayı 10 ribauntla iyi bir giriş yaptı turnuvaya. Avustralya'da Mills'in 12 sayı 6 asist ve Newley'in 14 sayısı yeterli olmadı.
İkinci maçta Almanya galibiyetsiz Angola önündeydi. Angola maçın ikinci çeyreğinde skor üstünlüğünü ele geçirip 3. çeyrekte farkı 10'a kadar çıkardı. Dördüncü çeyreğin ortalarına doğru Almanya Jagla ve Steiger'le önce Angola'yı yakaladı ve son 3.5 dakikaya da 8 sayılık bir farkla önde girmeyi başardı. Maçın son bir dakikası hakikaten inanılmaz şeylere sahne oldu. Almanya'nın bir top kaptırıp boş turnike yemesi, ardından kendi alanındaki topu çıkaramaması ve Cipriano'nun el üstünden potalı üçlüğüyle fark bir anda son 40 saniyeye girerken ikiye düştü. Almanya hücumdan boş dönünce taktik faul yapmayı tercih etti ne akla hizmetse. İki faulü de sokan Angola son on saniyede skoru eşitlemiş oldu. Son hücumu da iyi savunup Almanya'yı durdurmayı başaran Angola uzatmada da içeriye drive eden kısalarının atletik meziyetleri sayesinde 6-7 sayılık bir üstünlük sağladı. Almanya'nın iki üçlüğüyle krize girer gibi olsalarda taktik faulleri sokup 92-88 kazanmayı bildiler maçı. İlk kez bir Afrika temsilcisi Dünya Şampiyonaları tarihinde bir üst tur görmüş oldu bu sonuçla. Maçı Angola'ya getiren guardları Cipriano'nun 30 sayı 5 ribauntluk performansı. Üçlükleriyle hayat verdi takıma ama oyun kurucu mevkinde oynayan birinin 45 dakikayı 0 asistle tamamlaması da bir hayli ilginç. Gomes'de 16 sayı 14 ribauntla oyunun iki yönünde takıma katkı verdi. Almanya'da geriden gelip farkın kapanmasında çok önemli rol üstlense de Jagla'nın maç sonundaki top kayıpları 23 sayı 6 ribauntunu gölgeledi biraz. Schaffartzik'in 18 sayı 7 ribaunt 4 asisti de dikkat çekici ama o da maçın sonunda kritik bir top kaybıyla Angola'nın geri dönmesine yol açtı diyebiliriz. Almanya, Sırbistan galibiyetiyle bir ara ikincilik rüyası gördüğü gruptan çıkma şansını kaybetti bu sonuçla. Nowitzki'nin seneye onlarla olması için dua etmek dışında yapacakları bir şey yok
Günün son maçında Arjantin zor da olsa Ürdün'ü 88-79 yenerek 4'te 4 yapmayı başardı. Kendilerinden zayıf rakiplere karşı bir türlü rahat maç kazanamıyorlar. Scola ve Delfino yine 38 dakika oyunda kalmış ve 67 topun 35'ini kullanmışlar. Arjantin bu oyunculara bu kadar ağır yük taşıtarak nereye kadar gidebilecek göreceğiz. İlk çeyrekte farkı 16 sayıya yükseltselerde maçın son beş dakikasında 7-8 sayıya kadar inmişti maç. Scola 30 sayı 13 ribauntla yine maça damgasını vurmuş, Delfino da 18 sayı atmış, Ürdün'de Wright 22 sayıyla en skorer olurken Abbas 17 sayı 10 ribauntla double double yapmış, Arjantin grup birinciliği için bugün Sırbistan'la karşılasacak. Bence maçın favorisi Sırbistan. Daha derin kadrosu olan Sırplar'ın Arjantin'i yenip grubu birinci bitirip Arjantin'i Hırvat-Brezilya galibinin yanına eleme maçına göndereceklerini düşünüyorum. Arjantin grubu birinci bitirip Brezilya da Hırvatistan'a yenilirse ikinci turda bir Arjantin-Brezilya derbisiyle karşılaşabiliriz ki bir nevi erken final bile diyebiliriz.
İzmir grubunun ilk maçında Yeni Zelanda Kanada'yı 71-61 yenerek gruptan çıkmayı garantiledi. İkinci periyoddan itibaren skorda 7-8 sayı öne geçip maçın sonuna kadar farkı korumayı başardılar. Daha önceki maçlarda da görmüştük Kanada'nın bir oyun aklı yok özellikle oyun kurucu mevkinde Anderson'un felaket performansı onların grubu galibiyetsiz kapatmalarına yol açacak gözüktüğü kadarıyla. Dünkü maçta da 2/10 yüzdeyle 5 sayı ve 2 asist yapabilmiş. Shepherd'in 15 sayısı var Kanada adına. 2/12 üçlük yüzdesiyle maç kazanmaları zaten pek de mümkün değil. Yeni Zelanda'da Penney'in 18 sayısı Frank'in 14 sayısı var. Bir mucize olmazsa ikinci turda bizim karşımıza gelecekler ve turnuvaya ikinci turda veda edecekler gibi duruyorlar ama şutlarının girdiği bir günde biraz terletebilirler bizi.
İkinci maçta dün Litvanya önünde şok bir mağlubiyet alan İspanya, Lübnan önünde dünkü ikinci yarıya benzeyen bir ilk yarı oynadı. İkinci periyodun son bölümüne kadar başa baş bir maç oldu. İkinci periyodun sonuna doğru farkı biraz açan İspanya üçüncü periyod biraz vidaları sıkınca maçı kopardı. 91-57. Lübnan'da Vroman'ın 22 sayı 9 ribauntu var. Çift haneli sayıları görebilen bir diğer oyuncu da 10 sayıyla El Khatip. İspanya'da çoğu pota dibi kolay sayılar olmak üzere Marc Gasol'ün 25 sayısı var 8 de ribaunt almış. Frans Vazquez'in de aynı şekilde 15 sayı 8 ribauntu İspanya'nın pota altındaki madeni iyi kullandığının kanıtı. Rubio bir türlü turnuvaya giremedi. Dün de 0/6 isabetsizlikle 0 sayıyla kapattı maçı. 7 asisti biraz telafi edici bir rakam ama özellikle ceza şutlarını sokması lazım ilerleyen turlarda. İspanyollar bir sürpriz yapıp Kanada'ya yenilmezlerse grubu üçüncü bitirecekler ve Rusya-Yunanistan maçının galibiyle eşleşecekler. Çeyrek finale çıkmaları halinde ise ABD onları bekliyor olacak.
Gruptaki son maçta Litvanya, Fransa'yı yine ilk periyot çift haneli farkla geriye düştükten sonra 69-55 le geçmeyi başarıp grup liderliğini garantiledi. İki ve üçüncü periyodda Fransa'dan 6 ve 11 sayı yediler sırasıyla. Yani 20 dakikada 17 sayıya izin verip aynı sürede 41 sayı atarak maçı kopardılar. Beklentilerin alt düzeyde olduğu bir takımla bu grubu birinci bitirmeleri büyük başarı. Geçmiş turnuvalardaki o efsane hücum takımı olan herkesin deli gibi şut sokabildiği bir takımdan, daha savunma odaklı bir takım haline dönüşmüşler. Geçen Avrupa Şampiyonası'nda yokları oynayan oyun kurucuları bu turnuvada adeta yeniden doğdu. Dünkü İspanya galibiyetinin kilidi olan Maciulis yine 19 sayıyla takımın en skoreri. Kleiza ilk kez takımın en skoreri değil bu maçta 15 sayısıyla. Fransa felaket bir hücum performansıyla hücumda sınırlı bir takım olduğunu bir kez daha gösterdi. Batum'un 13 Gelebale'in 10 sayısı var. Her ne kadar Litvanya bu grupta birinci olsa da bizim grubun dördüncüsü olarak gelecek bir Porto Riko'ya yenilirlerse hiç şaşırmayacağım. Aynı durum Fransa için de geçerli, Yunanistan çıkarsa kazanmaları çok zor, Rusya karşısında ise favori olurlar ikinci turda.
İstanbul grubunda günün ilk maçında Hırvatistan Tunus'u rahat bir oyunla 84-64 yenip Brezilya'yla grubun 3-4 lük maçını beklemeye başladı. Bogdanoviç 'in 19 Popoviç'in 15 sayısı var. Ukiç sadece 4 dakika oynamış maçta diri tutulmak için. Tunus da Rhomdane'nin 23 sayısı başka bir arkadaşından destek görmeyince doğal olarak yetersiz kalmış. Yarın ABD'yle oynayıp evlerine dönecekler. Onlar için kazanabilecekleri tek maç İran maçıydı ama o maçı da kaybederek galibiyetsiz bir şekilde grubu tamamlamış oluyorlar.
İkinci maçta sportif açıdan ziyade politik anlam yüklenen maçta İran karşısında ABD beklendiği gibi rahat kazandı. Geçmiş maçlardaki gibi baskılı savunma yapmasalarda ilk periyodun sonlarından itibaren farkı açtılar ve 88-51'le geçtiler İran'ı. Durant bu sefer 20'li sayıları göremeyip 12'de kaldı. Kevin Love 11 dakikada 13 sayı, 6 riabuntla oynadı ki ABD'nin en kendini adamış oyuncusu gibi gözüküyor. İran gibi bir takıma karşı bile 17 top kaybı yapmaları koçu biraz düşünüdürüyordur herhalde ilerleyen turlar için. İran'da kendi kişisel istatistikleri için oynayan Haddadi 19 sayıyla maçın en skoreri olmayı başardı. 7/22 yle şut attığını da belirtelim.
Grubun son ve en keyifli maçında grup ikinciliği için Brezilya karşısına çıkan Slovenya müthiş bir üç çeyrek oynadı. Geçmiş turnuvalardan hatırladığımız sertlik karşısısında yılan Sloven takımı gitmiş, yerine bambaşka bir takım gelmiş. İkinci çeyrek savunmalarıyla maçın dizginlerini ele geçirip 3. çeyreğin sonunda 16 sayı öne geçtiler. Brezec'le içerden, Lakoviç ve Nacbhar'la dışarıdan Brezilya'yı darmadağın ettiler. Dördüncü çeyrek baskılı alan savunmasına geçen ve yaşlı kurt Machado'yu oyuna alan Brezilya koçu Magnano Machado'nın arka arkaya 2 üçlük ve 2 top çalmasıyla ve Slovenya'nın arka arkaya top kayıpları ve 13-0'lık bir seriyle hamlesinin karşılığını aldı. Slovenler kilitlenmiş haldeyken Lakoviç yine en kritik yerde 3 dakika kala üçlüğü gönderip farkı 5'e çıkardı. İki dakika kala bir üçlük daha atıp takımını iyice rahatlattı ve 40 saniye kala Nachbar'ın sol dipten yolladığı üçlükle Slovenya maça noktayı koydu. Ribauntlarda 35-23 Slovenya üstünlüğü dikkat çekici. Lakoviç'in 6/11'lik üçlük yüzdesi de maça dair en dikkat çekici not. 20 sayısının 18'ini üçlüklerden buldu Lakoviç. Brezilya'da 17 dakikada 20 sayı üreten Machado hala ölmediğini bir kez daha gösterdi. Huertas'ın 10 asisti de bir diğer göze batan rakam. Varejao'nun da katılımıyla korkutucu bir pota altı olan Brezilya bu sonuçla grubu ikinci bitirme şansını kaybetti. İkinci turda Sırbistan ya da Arjantin den birisiyle oynayacak ki son derece zorlu bir eşleşme olacak.
Ankara grubundaki ilk randevuda Yunanistan antrenman temposundaki maçta 7-0 geriye düştükten sonra uyanıp ilk yarıda maçı kopardı. İkinci periyot skoru 27-5. Bütün oyuncularına şans verdi Kazlauskas. Bizim maçta niye oynatmadığını bir türlü anlamadığım Printezis de bu maçta süre aldı. Demek ki bir sakatlığı falan yokmuş. Calathes 15 sayı 7 ribaunt 8 asistle triple double civarında gezinirken takımın bütün istatistiklerinde lider olmuş oldu. Maç başına 30'un üzerinde üçlük deneyen Yunanistan bu maçta da 25 üçlük denemiş. İsabet oranları biraz daha artsa da Yunanistan'ın bu üçlük odaklı oyunu başlarına bela olabileceğe benziyor. İkincilik için Rusya maçında ne yapacakları merak konusu. Üçüncü olmak ikinci olmaktan çok daha iyi bir seçenek gibi duruyor iki takım içinde. İki takımın da kaybetmek için elinden geleni yapacağını düşünüyorum bakalım kaybederek kazanan kim olacak.
İkinci maçta son 4-5 dakikaya kadar başa baş giden maçta Rusya Monya'nın 4 hücumda bulduğu iki üçlük ve yaptığı iki asistle maçı kopardı. Kadrosunda yıldızımsı diyebileceğimiz bir tek Monya var ve o da sorumluluk alıp maçı getirdi takımına neredeyse tamamı kritik olan 17 sayı 6 asistiyle. Diğer günlerin aksine Ponkrashov da fena değildi 15 sayı 5 asistle en verimli maçını oynadı. Çin bu sefer Wang ve Yi'nin yanına iki skorer daha eklemesine rağmen Rusya'nın son dakikaları oynama tecrübesine boyun eğmek zorunda kaldı. Sun'ın 19 sayısı, Wang'ın 16 sayısı onlara galibiyeti getiremedi. Porto Riko, Fildişi'ni yenerse matematik olarak da gruptan çıkma şanslarını kaybedecekler. Yao Ming olsaydı muhtemelen daha fazlasını yapabilirlerdi ve bu kadar erken dönmek zorunda kalmazlardı evlerine.
Porto Riko Türkiye maçını daha ayrınıtlı yazalım bir sonraki yazıda.
0 comments:
Yorum Gönder