Dünya Şampiyonası: Altıncı Günün Ardından



Gruplarda son günü de geride bıraktık. Biribirinden acayip maçlara tanıklık ettik yine. Kayseri grubunda günün ilk maçı 3. ve 4.lük maçıydı. İlk periyodu Avustralya karşısında önde kapatıp bir sürpriz daha yapabileceği sinyali veren Angola, ikinci ve üçüncü periyodda kendisinden güçlü olan rakibine teslim oldu. 76-55. İki takımdaki tüm oyuncular arasında çift haneleri görebilen tek oyuncu 11 sayıya Mills olmuş. Avustralya maç ilk yarıdan kopunca tüm oyuncularını kullanarak Slovenya karşısında biraz daha zinde çıkmayı planlamış. Bakalım ne yapacaklar Slovenya önünde.

Günün ikinci maçında grup liderliği maçında Arjantin ve Sırbistan kendilerinden beklenileni karşılayan bir mücade sundular. Maça fırtına gibi başlayan Arjantin karşısında devre sonlarına doğru benchten gelen oyuncularının performansıyla dengeyi sağlayan Sırbistan geniş kadrosunun avantajıyla kazanmayı bildi. 84-82. Kimsenin bir beklentisi olmayan Savonoviç rüya bir turnuva oynamaya devam ediyor. Sırbistan turnuvadaki en iyi iki takımdan biri bence. Gerek koçun takım üzerindeki etkisi gerek oyuncuların kusursuz fundementalleriyle her rakibi yenebilecek güçteler. Maç sonu oynama konusunda kendilerinden daha tecrübeli olan Arjantin önünde maç sonunu kazasız atlatmaları önemli. Arjantin'de Scola yine müthiş iş çıkardı 32 sayı 7 ribauntla. Maçtaki en kritik üçlüğü sokan Savanoviç 19 sayıyla Sırbistan'ın en skoreriydi. Krstiç de Scola karşısında savunmada çaresiz kalsa da 18 sayı 8 ribaundla katkıda bulundu takımına. Bu sonuçla iki derbinin yolu açılmış oldu. Arjantin elemelerin son gününde ezeli rakibi Brezilya'ya düşerken, elemelerin ilk günü Sinan Erdem'de Hırvatistan-Sırbistan maçıyla Balkan havası esecek.

Günün bir önemi olmayan maçında ise Almanya galibiyeti olmayan Ürdün'ü 91-73 yendi. Daha önceki maçlarda pek süre almayan Pleibt 23 sayı 9 ribauntla Almanya'nın en skoreri olurken Lübnan da Daghles'in 22 sayısı işe yaramamış. Lübnan, Kanada ve Tunus gibi galibiyetsiz bir şekilde evine dönerken Almanya dünkü Angola sürpriziyle İstanbul göremeden dönmek zorunda kalacak Türkiye'den.

İstanbul grubunun ilk maçında ilk yarısı gayet çekişmeli geçen maçta ABD Tunus'u 92-57 ile geçti. Eric Gordon ABD'nin en skoreri oldu benchten gelip bulduğu 21 sayıyla. Durant ve Westbrook'un da 14 sayısı var. Turnuvayı galibiyetsiz kapatan Tunus da Kechrid 15 sayısıyla takımının en skoreri olmuş.

Grubun ikinci maçında Slovenya İran'ı 65-60 yenip grup ikinciliğini resmileştirdi. İlk periyot farkı açan Slovenya ikinci periyod sadece 9 sayı atınca fark kapandı. Üçüncü periyod vites yükseltip farkı tekrar açsalarda 18 sayılık farkı maçın sonunda 5'e kadar çekmeyi başardı İran ama nefesleri yetmedi kazanmaya. Dragiç 18, Zupan 15 sayıyla Slovenlerin skorunu üstlenirken İran'da Haddadi 15 sayıyla yine takımının en skoreri olmayı başarmış.

Grubun son maçında üçüncülük mücadelesinde Brezilya beklenenden kolay bir şekilde Hırvatistan'ı 92-74 yendi. İlk periyod başa baş geçtikten sonra ikinci periyod itibariyle arayı açmaya başladı Brezilya. Machado'nun artık klasikleşen üçlükleriyle farkı çift hanelere taşıdılar ve Hırvatların geri dönmesine de izin vermediler. Brezilya'nın 10/19 üçlük yüzdesi her şeyi anlatıyor zaten. Machado 18, Barbaso 17 sayyla Brezilya'nın en skorerleri olurken Hırvatistan'da Popoviç'in 15 sayısı var. Hırvatistan takım olarak gruptaki ilk üçten daha kırılgan bir takım ikinci turda Sırplar önünde pek bir şansları olduğunu düşünmüyorum.

İzmir grubunda günün ilk maçında İspanya ilk yarı zorlansa da ikinci yarı hücumda istediği pas temposunu yakalayıp pota dibinde kolay basketlerle Kanada'yı 89-67 ile geçti. Özellikle ikinci yarıda Fran Vasquez'in pota altı performans son derece etkileyiciydi. Turnuva boyunca bildiğimiz görüntüsünden çok uzak gözüken Rudy Fernandez nihayet biraz kendine gelebildi 19 sayı 5 ribauntla. Kanada'da dikkat çeken oyuncu Olynyk'ti. Girdiği bölümde direkt skora yaptığı katkıyla takımını maçın içinde tutmaya çalıştı, zaten 14 sayıyla takımının en skoreriydi de kendisi. Kanada grubu nagalip tamamlarken açıkçası geleceğe dair de pek umut vermedi. İspanya bu maçın ikinci yarısı biraz kendine gelse de o her yere elini kolunu uzatan, çok iyi pozisyon alıp rakibi hataya zorlayan savunmalarından eser yok. Bakalım ikinci turla beraber üstlerindeki ölü toprağını atabilecekler mi. Piyangodan çıkan grup ikinciliğiyle ABD'nin yoluna çeyrek finalde çıkmaktan da kurtuldular.

Günün ikinci maçında grup lideri Slovenya ilk yarı biraz zorlansa da Lübnan'ı 84-66 ile geçip 5'te 5 yapan üç takımdan biri oldu. Seubutis in 17 Gecevicius'un 16 sayısı var. Kleiza'yı 16 dakika oynatıp biraz dinlendirdiler. Lübnan da Fahed'in 19, Vroman'ın 15 sayısı var. Taratarlarıyla epey bir renk kattılar İzmir'deki maçlara. Litvanya Ankara grubundaki Fildişi sürpriziyle Porto Riko ile eşleşmekten kurtulup Çin ile eşleşerek çeyrek final görememe riskini iyice azalttı.

Günün son maçında tüm hesapları alt üst eden bir sonuç ortaya çıktı. 12 sayı ve üstü galibiyetle grubu üçüncü bitirecek olan Yeni Zelanda ne tesadüf ki Fransa'yı 12 sayıyla geçip kendini üçüncülüğe, Fransa'yı dördüncülüğe, İspanya'yı ise ikinciliğe çekti. İspanya'dan kaçmak için bilerek Rusya'ya kaybeden Yunanistan'ın hayallerini suya düşüren bu sonuç bizim rakibimizi de değiştirmiş oldu. Maç boyuna 10-15 arasında gidip gelen farkı Fransa son anlarda 7'ye kadar düşürse de Penney ve Abercrombie'nin son 20 saniyedeki iki üçlüğü 12 sayılık farkı getirdi. Fransa'nın bu maçı pek masumca kaybettiği söylenemez. Üçlük yememeleri gereken durumda faul yapmayı tercih edebilirlerdi, yapmadılar üstelik maç sonunda Batum'un yaptığı aptalca hata da 4 sayıya mal oldu. Yunanistan'la ikinci turda karşılaşmayı seçmeyip Türkiye'yi istemeleri ne akla hizmet onu da anlamış değilim. Parker ve Turiaf'lı kadroyla iki kez yenildiler bize elemelerde, ne düşündüler, niye böyle aptalca bir performans gösterdiler anlamadım. Yeni Zelanda'da Penney 25 sayıyla yine maçın en skoreri, yılların tecrübesi Cameron kritik anlarda attığı 8 sayıyla takımın lideri olduğunu bir kez daha gösterdi.

Ankara grubundaki ilk maçta Fildişi baştan sona kadar önde götürüp kısa bir süre 1-2 sayı geriye düştüğü maçta bu sefer pes etmeyip Porto Riko'yu turnuvanın dışına göndermeyi başardı. 88-79. Eğer 12 sayı ve üstü kazansalar kendileri çıkacaklardı ilk 16'ya ama son saniyede yedikleri üçlük Çin'i ikinci tura çıkardı. Porto Riko benchinin maç sonundaki şaşkınlığı ve yüz ifadeleri pek çok şeyi açıklıyor. Yunanistan ve Türkiye'ye son saniyede kaybettikten sonra Fildişi'ne yenilmek bir hayli şaşırttı onları da. Edi ve Lamizana'nın 17 sayısı Fildişi'ne ilk galibiyetini getirirken Barea'nın 19 ve son saniye üçlüğüyle Çin'de en sevilen adam olan Huertas'ın 18 sayısı Porto Riko'ya yetmedi.

İkinci maç Yunanistan yaptı yapacağını. Maçın başından itibaren savunma direnci göstermeyerek kaybetmek istediklerini parkede hissettirdiler. Maçın sonunda fark açılınca bu kadar da belli etmeyelim kaybetmek istediğimizi diye savunmayı biraz sıkıp farkı indirdiler ama tabii ki iş işten çoktan geçmişti. Mozgov 18 sayıyla Rusya'nın en skoreri. Maç sonunda David Blatt "Yunanlılar kendilerinden utanmalı" derken Yunanlıların pek de utanır bir halleri yoktu ama iki saat sonra biraz önce kurtulduk diye sevindikleri İspanyolları rakipleri olarak görünce ufak bir şok geçirmiştir hepsi herhalde. Geçen sene Avrupa Şampiyonası'nda da İspanya'dan kaçma maçında Fransa'ya kaybetmişlerdi. Bu sene kaçmayı başaramadılar. İkinci turun en çekişmeli eşleşmesinin istemeyerek tarafı oldular. Neye niyet neye kısmet.

Günün son maçında Çin'i uzunların maça damga vurmasıyla çok kolay geçtik. 87-40. İlk yarı eğer hücum ribauntu vermeseydik neredeyse Çin'e sayı imkanı bile vermeyecektik. Koca 20 dakikada sadece 13 sayı atabildiler. Oğuz'un 9/12 ile bulduğu 20 sayısı, Semih'in 18 sayı 12 ribandu, Ömer Aşık'ın 17 sayı 13 ribaundu dikkat çekici. İstatistik kağıdının her tarafını dolduran Sinan'ın rakamlarını da not edelim. 9 sayı, 7 asist, 3 ribaund, 8 top çalma. Eğer biraz daha süre alsa triple -double yapabilirmiş. Takımın savunma alışkanlığı üst düzeyde ve savunma yapmaktan keyif alıyoruz. Fransa gibi atletik ama hücum kapasitesi çok sınırlı bir takıma karşı bakalım ne yapacağız. Bu maçta özellikle ilk yarıda verdiğimiz hücum ribauntlarına Fransa maçında çok dikkat etmemiz lazım. Fransa'nın doğru düzgün kısası yok top getirirken yapacağımız baskı yine sonuç verecektir. Tek endişem bu tür eleme maçlarında işler başta biraz kötü giderse panik yapmamız ki bu konuda İstanbul seyircisine de ciddi görev düşüyor. Artık maçları bilgisayar ve televizyondan takip etme dönemini de böylece geride bırakmış olduk. Cumartesi den itibaren Sinan Erdem'den bütün maçları yerinde takip edebileceğim. Asıl şölen de bundan sonra başlıyor.


0 comments:

Yorum Gönder