İlk Taşı Atan Kim?
Maça dair ne söylesek boş, iki takım da bu sene bırakın şampiyonluğu beşinciliği bile haketmediklerini ayan beyan gösterdiler zaten. Adnan Polat’ın maçtan sonra “Fenerbahçe ve bizi şampiyonluk yarışından düşürmek için tezgah kuruldu” sözüne gülüyorum eğer bu sözü sahiplenecek ve hakikaten de öyle diyecek Fenerbahçeli akl-ı evveller çıkarsa onlara da allah selamet versin. Galatasaray şampiyonluktan hangi tezgahlarla koparıldı bilemem ama Fenerbahçe rezalet bir futbol aklıyla bu sezonu heba etti. Muhtemelen Lorant’lı sezondan bile daha az bir puanla sezonu kapatacağız ve gelecek yıllar için de zerre kadar ümit vermeyen bu takım kadrosuyla önümüzdeki yıllar neler yapabileceğimizi kara kara düşünerek geçecek transfer mevsimi.
Sahadaki şiddete yatkınlık konusuna gelince bu konuda tek tek oyunculardan ziyade bu kültürü kimin adeta meşrulaştırdığını düşünürsek ve ilk taşı ona atarsak kapsamlı bir eleştiri yapmış olabiliriz. Lugano’nun aptalca itirazlarından, her pozisyonda hakemle diyaloga girmesinden, Volkan’ın okul önünde kavga etmek için fırsat kollayan, ona buna dalmaya teşne ruh halinden nefret ediyorum. Bu adamlar Fenerbahçe forması giyiyor diye bunların yaptıklarını meşru göremeyiz.
Ama tutarlılık beklemek hayata sarı-lacivert gözle de baksa sarı kırmızı da baksa herkesin az çok yapabileceği bir şey. Şimdi Lugano’ya belki de haklı olarak sinirlenen ve bu adam insan değil diyen adamların “I love you Hagi “ sloganın öznesi, “büyük kaptanları” nasıl adamlardı, kariyerlerini nasıl bitirdiler bir dönüp bakmaları lazım.
Gençlerbirliği maçında Erol Ersoy’un ayağına basıp yüzüne tüküren adamın aynı zamanda frikik golleri atabilmesi ve müthiş topa vurması Lugano’dan daha mı az çirkef yapıyordu Hagi’yi. Yıllarca hakemin her kararına el kol sallayan, küfür eden, rakip oyuncuya gaddarca giren bir adam 20 sene Galatasaray’da oynadı diye mi Emre’den daha az çirkef. Fenerlileri at gözlüklü olmakla itham eden Galatasaraylılar artık bir zahmet görsünler futbolda şiddete yeni boyut getirilen ve olayın başka boyutlara taşındığı dönem ,Fatih Terim’in Galatasaray’a ve dolaylı olarak Türk futboluna bulaştığı gündür. Terim’in rahle-i tedrisinden geçmiş Arif, Emre Hasan Şaş, Sabri, şimdilerde efendi yorumcu rolündeki Hakan Ünsal, Okan, Alpay,Emre Aşık hangi takımın formasını giyerse giysin futbolu futbol olarak göremeyen adamlardı. 1996-2000 yıllarındaki Galatasaray orta sahası sadece rakibe basan değil hakemin her düdüğünde 4 kişi hakemin çevresine toplanan da bir takımdı. Ve ne yazık ki bu takımın sonuç anlamında ülke tarihinin en başarılı takımı haline gelmesi bütün bu saha içi sabıkaları unutturdu.
1996-2000 arasını eleştirdiğimiz zaman bu sürecin sonunda elde edilmiş dört şampiyonluk ve Uefa Kupası bütün eleştirileri çürüten bir veri gibi algılanıp medya tarafından da böyle sunulunca o dönemde tohumları atılan hakeme ve rakibe zerre saygı duymayan bu ekol sportif başarıdan arınınca ortaya bu çıkıyor işte. Fenerbahçeli olarak Volkan’ı Lugano’yu sorgulamak yaptıklarının hesabını sormak nasıl sağduyulu Fenerbahçelilere düşüyorsa artık Galatasaray’da Terim dönemiyle başlamış organize şiddet ekolüyle hesaplaşsın. Sizin için zor olabilir arkadaşlar eminim ama siz “I love you Hagi” diye bağırırıken Fenerlilerin “I hate you Lugano” demesini beklemek pek de adil olmasa gerek.
13 Nisan 2009 21:59
ellerine sağlık lakin fanatik olan taraftar için zor şeyler bunlar. zaten maçtan sonra dahi saha içindeki tüm olaylara bir kişiyi hedef gösteren bir medyamız var ki dava dahi açılabilir alenen hedef göstermektedirler.
bu arada o hagiki uefa finalinde dahi kendini tutmaktan acizdir bir fb li olarak kendisini rahmet ile anmıştım o maç. bu arada o maç gs li idim lakin rakibin arsenal olmasından mütevellit. üzerinize afiyet çocukluktan gelen bir arsenal antipatisi mevcut idi:)