Koş Tribüne
UEFA Kupası Finali nedeniyle tel örgüler kaldırılınca nihayet tribünlerle kucaklaşılan gol sevinci de görebildik. 12 taklalı, beşik sallamalı, yüzük öpmeli, başkana selam çakmalı, çimde kaymalı gol sevinçlerinin hiçbirisine kanım ısınmadı. Bir tek bu tribüne koşan futbolcuyu seviyorum. Deivid de baktı teller yok, attı golünü koştu tribüne. En son geçen sene Alex İnönü'de yapmıştı ama orada teller vardı. Deivid gitti taraftarı kucakladı, Premier Lig gibi sevinç görmüş olduk. Zaten bundan yarım saat sonra da gerçek Premier Lig'de haftanın en çok konuşulan/konuşulacak olayı sonrası aynı sevinci yine gördük. Onun fotoğrafını bulamadım ama videodan bir kare aşağıda...
7 Nisan 2009 09:28
Geçen yıl Chelsea deplasmanında böylesi bir gol sevinci hayal ediyordum. Bizi yarı finale uçuracak golü sahadakilerle, tribündekilerin bütünleştiği bir karnaval havasında kutlamayı. Olmadı.
Neyse ki, bizde de tel örgüler kalktı, gerçi tribünler ada stadlarındaki gibi sahanın dibinde değil ama olsun.
Bir de, golden sonraki Deivid'deki değişim dikkatimi çekti. Uzun süredir topa girmekten korkan, ayağının ucundan kayıp giden toplara bakan garip bir miskinlik içindeydi. Golü attığı anda öyle bir hırsla tribünlere koştuki maraton üste tırmanıp boynuma atlayacak beni ezecek diye korktum vallahi.
Bu yıl garip bir erezyon yaşanıyor takımda, belli ki futbolcularda bu erezyonun yıkıcı etkilerinden kurtulmaya çabalıyorlar, bazen bir şimşek çakıyor ama olmuyor işte.