Kamu Vicdanını Rahatlattık


gs fb 2007 sami yen

Sakin olup bir düşünün önce. Bu maçta ne oldu, futbolcuları ve kavgayı bırakın saha olaylarına bakın. Sahaya yabancı maddeler atıldı, Emre korneri iki dakika kullanamadı, küfür vardı, tercümanımızın kafasına gelen şişe nedeniyle kafasına 8 dikiş atıldı, sahaya bir taraftar oyunculara saldırmak üzere girdi, güvenlik tarafından durduruldu. Her türlü olayın olduğu bu derbilerde ilk kez sahaya taraftar girdiğine şahit olduk. Galatasaray Kulübü 1 maç seyircisiz 1 maç tarafsız sahada oynama cezası aldı. Biraz geçmişe gidelim şimdi...

Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK), 3 Aralık (2006) tarihinde oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçında çıkan saha olayları nedeniyle Fenerbahçe'ye 3 maç seyircisiz oynama cezası verdi.
Haber burada

O maçta ne olmuştu? Gerets'in kafasına madde gelmiş, Mondragon atılan bir maddeyle yaralanmıştı. Aynı olaylar 3 maç seyircisiz oynama ile cezalandırılırken sahaya taraftar girmeli gelişmiş versiyonu 1 maç seyircisiz, 1 maç tarafsız cezası aldı bugün. Tercümanlar yarı adamdan sayılıyormuş, bir dil bir insan bir tercüman yarım insan...

Başka bir haber

Kurul, bugün yaptığı toplantıda Fenerbahçe'nin Brezilyalı futbolcusu Deivid De Souza'yı Fenerbahçe-Galatasaray maçında Galatasaraylı Barış Özbek'e kafa attığı nedeniyle, 1 maçla cezalandırdı.
Ne oluyor, geçen seneki Fenerbahçe - Galatasaray maçında Deivid rakibine kafa atıyor, ne ceza alıyor 1 maç oynamama. Bugün açıklanan cezalara göre Lugano 5 maç ceza alıyor. Neden? Çünkü o başlattı bana ne bana ne ve çünkü vicdanımız rahatlamalı. Bu ülkede hakemin ayağına basıp suratına tükürmek ve rakibe kafa atmak aynı derecede büyük suçlar, adamına göre, adamın vicdanına göre.

Arda ceza alıyor, peki neden?

Aynı müsabakada‚ GALATASARAY A.Ş. sporcusu ARDA TURAN´ın rakip takım oyuncusuna yönelik kural dışı hareketi nedeniyle takdiren 3 RESMİ MÜSABAKADAN MEN CEZASI ile cezalandırılmasına‚
Volkan alıyor, neden?

Aynı müsabakada‚ FENERBAHÇE SPOR Kulübü sporcusu VOLKAN DEMİREL´in‚ rakip takım taraftarlarına yönelik sportmenliğe aykırı hareketleri nedeniyle takdiren 3 RESMİ MÜSABAKADAN MEN CEZASI ile cezalandırılmasına‚
Arda'nın hemen iki yazı aşağıda göreceğiniz hareketi tartışılmıyor bile. Onun rakip taraftara yönelik hareketi yok. Tıpkı o yazıya yorum yazanlar gibi düşünmüş hukukçular. Volkan'ın yaptığı hareketin aynısını aşağıda görüldüğü gibi Sakarya'da yapan BJK kalecisi Runje kaç maç ceza almıştı? 1, yazıyla bir.

runje


Vicdanları rahatlattık, rahat uyuyabiliriz. İşte adalet bu, işte adalet böyle sağlanır. Tebrikler.


7 comments:

  1. alessandro del piero dedi ki...

    çok haklısınız, emre aşık öyle bir ısırdı ki lugano'yu o ısırığa 2 maç ceza verilmesi neresinden bakılsa skandal olmuş.. halbuki hatırlarım zamanında fenerbahçeli kemalettin galatasaraylı hamzayı ısırdığında 5 maç ceza almıştı.. ki o ısırık buna kıyasla çok daha acısızdı, diş izleri bile belli olmuyordu.. ısırıkla ilgili dahi standart tutturamayan federasyonun adaletinden bahsetmesin kimse bana..

  2. PVH dedi ki...

    Baska bloglarda Fenerbahce'ye ve oyuncularina kufur ve hakaretleri siralayip burada "ama duzgun bir durusunuz yok bence" demeni de takdir etmedim degil bu arada.

  3. aethewulf dedi ki...

    alessandro sen de bu cenaha geldin mi "objektif" oluyorsun değil mi? mesala, "volkan eziği de 3 maç ceza aldı" gibi bir yorumun objektifliği, kalenderliği, "niye biz 5 onlar 2 ceza almış" gibi bir soruya verilen cevap olmasından pek belli değil. belkide subjektiviten o kadar büyüktür ki, bu subjektiflik seni objektif bir yorumu bile "subjektif" sanmaya itiyordur. ne diyorum? sahaya taraftarı giren ve futbolculara kanyak şişesi dahil yabancı madde atan bir takımın stadı kaç maç kapatılmalıdır? bu stad fenerbahçe stadı olduğunda kaç maç kapatılacaktır, sami yen olduğunda kaç maç olacaktır? adama kafa atmanın cezası 5 maç ise, bir adamın boğazını sıkmanın cezası nedir? tribünleri tahrik etmenin cezası 3 maç ise, arda neden sadece 3 maç ceza almıştır? bundan sonra objektif olmak adına toplama çıkarma dersleri verelim, matematiğe giriş sunumu mu koyalım? veya sulusepken bir ironiye kaçıp, o şaşışehla ironi içerisnde, müztehzi bir şekilde sahaya kanyak şişesi atmanın cezası 1 maçmış, galatasaraylılar haklı deryasına mı kaçalım?

    çok basit bak, maçın başından itibaren sahadaki herkesi tahrik eden, bir futbolcunun boğazını sıkan sabri 2 maç ceza aldı, tokat atıp fenerbahçeli taraftara hareket çeken sonra da gidip tokat atan arda 3 maç ceza aldı. sevinsenize, federasyon daha büyük hangi ödülü verebilir?

    bülent korkmaz yapınca iyi lugano yapınca kötü objektivizmi, matematikten dahi muaf, şeceresinde de tek bir motto var, biz haklıyız siz haksız, beklentisi biat.

    öyle algıya ancak kümeler konusunu tekrar vermek lazım, belli eşitlik, denklik dahi henüz verilememiş dersler.

  4. alessandro del piero dedi ki...

    aethewulf, benim fener nefretim ayrı bir konudur ama bunun benim karşıdaki kişinin objektif olup olmadığıyla ilgili yorumumun değerlendirilmesinde kriter olması mantıksızdır.. ben türkiye'de hemen hiçbir konuda adalet olmadığından eminim, hukuk insanı olarak senin de farklı düşündüğünü sanmıyorum.. ama ben hiçbir zaman bu adaletsizliğin bu blog gibi tek bir tarafa yapıldığını iddia etmiyorum, gs'ın hakları yeniyor ve bu hep böyle oluyor gibi bir iddiam yok.. türkiye'de birilerinin hakları daima yenir, bu birilerinin kim olduğu konjonktüre göre daima değişir, asla sabit kalmaz. bu sayede kimileri akıllarınca bir denge tuttururlar ve kısmen başarılı da olurlar.. ben cezaların şurası çok olmuş, burası az olmuşunda değilim.. evet arda'ya 3 maçlık ceza, volkan'a 3 maçın çıktığı yerde az kaçmış.. sabri'nin cezası daha fazla olabilirmiş.. sami yen'i kapama cezası bence de fazla olmalıydı ama öte yandan sabri'nin ceza aldığı yerde ona açıkça küfreden emre'nin pfdk'ya dahi sevk edilmediğini görüyoruz, aynı şekilde emre'nin şimdiye kadarki pek çok önemli vukuatı geçiştirildi.. ya da arda turan evet belki fener tribününe yaptığından dolayı ceza almalı ama çok benzerini zamanında tuncay şanlı gs tribününe yaptığında gündeme dahi gelmemişti bu konu, sizin sorguladığınızı da zannetmiyorum.. gördüğün gibi ben işin fener-gs boyutunda değilim, ortadaki her bir kararı uzun uzadıya sorgulamanın da gereksiz olduğunu düşünüyorum. türk futbolunda şu ana dek huzurla içimize sindirdiğimiz kaç karar alındı, hangi sezonun tertemiz geçtiğine yürekten inandık ki? ben bir gs'lı olsam da kendi kulübüm açısından bakmadım olaylara, eksik ya da fazla herkesin hakkı kolaylıkla yeniyor çünkü bu ülkede..

    bu bloga kafayı takmış olmamın sebebiyse daha önce dile getirdiğim gibi ekşi sözlükte gerçekten değer bir verdiğim yazar olman sebebiyle senin bu kadar subjektif olmanın bana garip gelmesi.. sistemin baştan aşağıya kirli ve bozuk olduğu bir ülkede ya da futbol ortamında haksızlıkların sanki yalnızca kendi takımına yapılıyor olduğu türünde yazılar görmem burada.. herkesten farklı olduğunu düşündüğüm birisinin çok da farklı davranmadığını görmenin sonucu oluşan hayal kırıklığı.. bu kadar rahatsız edici olduysam kusura bakma, girmem sonuçta istemiyorsan buraya..

  5. aethewulf dedi ki...

    @alessandro: her halükarda birinden objektiflik beklentisi bekleniyorsa, bunu bekleyen “objektif olmayı” bir değer olarak gördüğünden bunu beklemelidir. şayet "objektif" olmayı bir değer olarak kabul etmiyorsa, bu halde neden başkalarından objektif olmasını beklesin ki?
    o halde benden objektiflik beklendiğinde ben de elbette iki soruyla bunu cevaplarım, 1- objektif olunmadığını düşündüren nedir ve 2- objektiflik beklentisinde bulunanın bu beklentisi samimi midir yoksa esasında kendi görüşlerini "objektif" olarak kabul ettiği için objektif bir görüşü "subjektif" olarak kabul ediyor olabilir mi?

    nitekim senin son yazdığın bu iki soruyla da bağlantılı, önce benim objektif olmadığımı iddia ediyorsun ve bunun gerekçesi olarak da benim "haksızlıkların sanki yalnızca kendi takımına yapılıyor olduğu türünde yazılar yazmam"ı göstermektesin. şimdi bu iddia haklı ise, elbette bunu değerlendirmek gerekir. objektif olmak gibi bir zorunluluğum olduğu için değil, nitekim taraftarım ve taraftar olarak belirli bir tarafı tutmayı da ima ediyorum, ama bundan daha önemlisi hakikati söylemek ahlaki mesuliyetim olduğu için. bir tarafı tutmak, hakikat karşısında prensipsiz olmak manasına gelemez. kabul edilir ki, bir tarafı tutmak da ancak hakikate uygun oldukça ve hakka dayandıkça anlamlıdır.

    O halde bu iddian haklı mıdır? Soru budur. Bu sorunun da cevabına daha önce yazdıklarımızla bakarız. Ben Sabri yazısında, lugano ceza almasın, emre belözoğlu ceza almasın ve dünya tatlısıdır demiş miyim? Hayır. Sadece olayların tek sorumlusunun lugano olarak gösterilmesinin haksızlık olduğunu söylemiş, sabrinin bütün yaptıklarının son derece yakışıksız olduğunu ve onun bu kadar savunulmasının da adalet hislerini zedelediğini söylemişim. Mealen, Sabri üstünden yaptığım Galatasaraylılığa dair bir alegoridir. Bunun ötesinde de, sabrinin tutumlarından çıkan ve Sabrilikle birleşen özellikleri de o gün o maçta olan olaylarla özdeş gördüğüm için altını çizmişim. Nitekim Galatasaray metin oktay’dır dediğimde Galatasaraylılar bundan onur duyacakken Galatasaray sabridir dediğimde yeriniyor, alınıyor ve kendilerini hakarete uğramış hissediyorlarsa, bu sabrinin Sabriliğinden kaynaklanmaktadır ve Sabri olmak “hakaretamiz” olmuş ise bu da bizzati sabrinin değerini ve ona takımında yer veren, alkış tutanların da mesuliyetini göstermektedir.
    Ama daha önemlisi bu blogda, aziz yıldırım, emre, volkan hakkında yaptıkları hatalardan sonra ağır yazılar yazıldı. Cangele olayından sonra da sene başında volkanın yaptığı hareketten sonra da bunları insanlık dışı kabul ettiğimiz için büyük eleştiriler yaptık. Ve haklıydık. Bugün de bu blogda lugano ceza almasın, emre dünyanın en tatlı adamıdır gibi bir yazı hala yok. O halde, biz kendi oyuncularımızı da benzer hareketler yaptıklarında ağır bir şekilde eleştirmişiz. Şimdi aynı hareketi Galatasaraylı bir oyuncu yapıp, lugano, volkan, semih ceza almışken sabrinin sanki sorumsuzmuş gibi davranmasını neden önemsemeyelim? Neden hiçbir Galatasaraylının Sabri hakkında bir şey yazmamasını, konunun bir tek luganoda kalmasını kabul edelim? Öyleyse, evet, objektif olarak aynı hareketi yapan iki insan olduğunda bu ikisine de eşit tepkiyi veriyoruz ve eğer bu hareket cezasız kalıyorsa bu açık adaletsizlik, adam kayırma ve yaptıklarının sorumluluğunu almayarak sıyrılma noktasında daha da katmerlenerek eleştiriyoruz. Çünkü artık yalnız kötü bir şey yapmış değil, bu kötü bir şeye uygun cevap gelmediği için davranışı da normalleşme, normalin de ifade ettiği gibi normlaşma, meşrulaşma eşiğinde.

    O halde eleştiri haksız. Haksız çünkü gerçekle bağdaşmıyor, hakikatle uyumlu değil. Nihayetinde söylediğim ağır gelmiş, kabul edilemez gelmiş de olabilir, ancak o halde de eleştirinin gelmesi gereken nokta (şayet haklılık gibi bir dert varsa) objektif olma noktası değil Sabri hakkındaki yazılarımın hangi noktalarda haksız olduğunu göstermektir. Sabri şayet maçta olay çıkarmadıysa, maçın başından itibaren hakem dahil bir çok insana küfür etmediyse, ermenin boğazını sıkmamış ise, taraftar Sabri ermenin anasını sik diye bağırmadıysa haksız olacağım. Gerçekte bunların hepsi gerçekleştiği için ise böyle bir eleştiri gelmesi mümkün değil, nitekim kimse de bu sebeple eleştirmemiş, o halde eleştirinin gerçek sebebi bu gerçeğin duyulmasının yarattığı memnuniyetsizlik ki, gerçek bizi mutlu etmiyor diye arkamızı dönmek de doğru değil.

    Son olarak, “bu kadar rahatsız edici” değilsin, çünkü rahatsız edici değilsin. Burada bir eleştiride bulunuyorsun ve buna hakkın var, benim de senden bu eleştirinin içeriğine uygun davranmanı bekleme hakkım var. Eleştiri yapabilme hakkına saygı duyuyorum ancak haksız bir eleştiriyi kabul etmek zorunda değilim, haksız bir eleştiriyi de eleştirme hakkına sahibim. Yanisi eleştiriye cevap vermen senden rahatsız olduğumdan değil, eleştirin haksız olduğundan ve bu beni değil, bu önce seni rahatsız etmeli.

  6. Chandler dedi ki...

    Sadece bu post'a veya bu blog'a degil, mactan beri tum konusulanlara dayanarak ve bir Fenerbahceli olarak soyluyorum, bir insanin ahlakli, sakin, ve mantikli olup olmamasinin cocukken hangi kulubun paf takimina yazildigiyla, veya 20 yasindayken hangi buyuk takima transfer olduguyla bir alakasi yok.

    Problem Fenerbahce ya da Galatasaray ahlaki, suclulugu degil. Problem bizim toplumumuzda insanlarin genel olarak sinir tanimaz agresifligi. Her problemin kavga ya da negatif tepki ile cozulebilecegine inanarak buyumesi. Bir de uzerine "aman Turk futbolunun bu genc degerini kaybetmeyelim", "bu adama agir ceza verip takimini ve taraftarlarini karsimiza almayalim" turu dusunce ve hareket tarzlari eklenince boyle patlamalar yasaniyor.

    Hic olmayacak diye birsey yok. Zamaninda Valencia-Inter rezaletini hepimiz gorduk. Ama bizde onune gecilmesi gereken bir siklikla yasaniyor bu tur seyler.

  7. onurpasa dedi ki...

    Ben de bunu anlamiyorum.. Hem taraf hem objektif olmanin kriteri, baska takimlarla ilgili iddiada bulunmadan once "onlar çok kotü ama evet biz de kötüyüz" demek mi? Birşey iddia etmek, bir analiz yapmak için her seferinde "ama evet biz de kötüyüz" dememi beklemek fevkalade abes.. Yani hepsi Fenerbahçe taraftarı bir grup arkadaşın kurduğu blog'da, Fenerbahçe-Galatasaray derbisi akabinde "Sabri, yaptiklariyla bir futbolcudan çok sokak çocuğunu andiriyor" demek için, "ama evet Volkan'da haksiz" demem gerekmiyor.. Ki derbi sonrası yazılan hiçbir yazıda ne Lugano'nun hareketi haklı görüldü ne de Volkan'ın.. Ancak müsadenizle maçın çirkeflik ödülünü de objektif gözle bakarak Sabri'ye verelim.. Bir Hıncalgenellemesi yaparsak; dünyanın her yerinde çirkef olabilir bir performanstı Sabri'ninki..
    Lütfen artik şu; "sizi objektif zannediyorduk, yazık ki siz de meğer Fenerbahçe'liymişsiniz" argümanını bi tarafa bırakalım, zira evet Fenerbahçe taraftarıyız ve görüp görebileceğiniz en objektif taraf olan insanlar olabiliriz ancak sizin gonlunuzu hos tutmak da bizim için bir objektiflik gereği değil..

Yorum Gönder