Bizim İçin Bu Maçı Alın, Alın Ulan İşte
Senelerin geyiği vardır ya "şu Fenerbahçe - Galatasaray derbileri işin tadı tuzu" diye, o benim için büyük yalan işte. Derbi stresinin benim için ÖSS stresinden farkı yok. Yıllardır ÖSS'ye giren adam görürüm, ÖSS de şu öğrenciliğin tadı tuzu diyen duymadım daha. Maçı kazanırsak o an tatlı oluyor o derbi, yoksa öncesini, rekabetini, gerilimini falan hiç sevdiğim yok.
Durup dururken bunları neden yazıyorum ki? Çünkü uyku tutmuyor. Hayatımda hiçbir Galatasaray maçını tek başıma izlemedim, hayatımda daha önce tek başıma izlediğim Fenerbahçe maçı var mıydı onu bile tam hatırlamıyorum. Çocukken TV'de izlediğim maçlarda bile yanımda kardeşim olurdu. Tabii ki maça gideceksem de gidemeyeceksem de o gün başka bir şey yapamazdım. Derbi stresi dediğim de bu zaten, size başka bir iş yaptırmayan, bazen rahatsızlık verecek şekilde dürten hissiyat. Memleketten ayrılalı tek başıma izlemediğim maç yok artık. Hakeme küfür bile etmiyorum maç izlerken, küfüre eşlik eden olmayınca keyfi olmuyor. Koro halinde edildiği için küfürü statlardan silemezler, onu anlamış oldum, insanlar o keyfi bırakmaz, bırakmak istemez.
Johnson'un frikikten gol attığı maçı hatırlıyorum. Babam bir sebepten dışarı çıkmamızı yasaklamıştı, maçı evden izlemek zorundaydık. Daha doğrusu şifreli yayın olduğundan izleyememek. Maçı radyodan dinleyip Cine 5'i gözleri kısıp Jedi Mind Trick'lerle izlemeye çalışıyorduk. Johnson golü atınca kardeşimle odada tepinerek ve duvarla tekme atarak coşkulu bir kutlama yapmış hem Gs'li komşu varsa onlara selam göndermiş hem de babaya isyan etmiştik. Şimdi de gol atınca yapacak çok bir şey yok. Eğer gol önemli bir rakibe atılmışsa odamda yatağa zıplamak, duvar tekmelemek gibi çeşitli coşku gösterileri sunuyorum. Normal maçlarda gol atınca da kafa sallıyorum. İşte böyle garip bir taraftar yaptı bizi uzak kalmak. Gol atınca kafa mı sallanır, görülmüş şey mi bu? Sabah 9'da uyanıp maç izlemek zorunda olmak işin en kötü olmasa da kafaya oynayan saçmalıklarından birisi. Bir kere Pazar sabahı normalde de 9'da uyanmam. Haydi normal bir saatte uyuyup uyanmak zorundayız diyelim, ama normal saatte de uyunamıyor ki, derbi stresi var. Böyle bir paradoks bu da. 4 saat uykuyla derbi izliyoruz. Daha önce 3 saat uykuyla 2 saat yolculuk yaparak Olimpiyat Stadına derbiye gitmişliğimiz de var ama aynı şey değil ki. 20 tane arkadaşınla istersen hiç uyumadan git maça, ama yaşanılan yer futbola futbol bile denmeyen yer. Durmayan yağmur, gri bir gökyüzü, üzerinde pijamalar, ev arkadaşların uyuyor. Yılların maç insanı böyle bir ambiyansta nasıl derbi izler, nasıl keyif alır bundan? Alamıyor işte. Bundan keyif almanın tek yolu var, galip geliriz, sonra oturur Rıdvan izlerim, zaten o zamana uykum da açılmış olur.
Şimdi sevgili Fenerbahçeli futbolcular. Açık konuşalım 3 senedir bir şey yaptığınız yok. Geçen sene Sami Yen'de önce hakem kılıklı bir soytarıya sonra kendinize yenildiniz. Şu Sami Yen derbilerinden geldim geleli keyif alamadım. Şimdi de uyuyamıyorum. Bir aydır çalışmaktan kafamı kaldıramıyorum, yorgunum, moralsizim, pek mutlu olduğum söylenemez. O kadar yıllık taraftarım sizden hiç ricam olmadı, şimdi oluyor. Gidin galip gelin. Deplasmanda oynuyorsunuz, favori değilsiniz ama favori değilken kazanınca keyfimiz de üç kat artmıyor mu zaten. Siz galip gelin söz yarın çalışmak yok, akşama kadar laylaylom yapıp akşam da bir kadeh rakı kaldıracağım şerefinize, iki kadehlik rakı duruyor hâlâ.
12 Nisan 2009 13:57
dün voleybol maçında bir yıllık bütün küfür stok hakkımı kullandığım için gayet sakin izleyeceğim maçı. maçtan da pek umudum yok doğrusu
12 Nisan 2009 22:54
benzer bir hikaye bende de var
Johnson'un attığı gol için
Ozamanlar Fevzi kafaları direklere vuruyordu
bende ondan görüp her mağlübiyette kafayı duvarlada vuruyorum
en sonunda, Galatasaray maçı geldiğinde ağır yenilgi muhtemel olduğu için maçı izlemiyim diye büyükannemlere gideriz. ne yapıp ne edip bütün maçı şifreli yayından izlerim, daha doğrusu izlemeye çalışırım.
saat 9 a iyice yaklaştığında, bir frikik olduğunu anlamış durumdayım. topa vurulduktan sonra, düz çubuklular birbirine koşarken, parçalımsı formalılar, yavaş yavaş yürüyünce, ağlamaya başladım, gol oldu diye..
içerden hadi ordan ne golü diye gelen büyüklerim inanmadılar gelen telefonlarla inandılar..
müthiş maçtı..