Dağbaşı
Aslan Amcasının Hıncal’ı Beşiktaş Kayseri Maçında yaşananlardan sonra Fotomaç’a bir röportaj vermiş. Röportajın içeriği kendisinden beklenmeyecek bir şey değil, nihayetinde Hıncal Uluç kırk senedir bu tip bir proto faşizmi geniş hatlarıyla yazılarında barındırıyor, ancak bunu beklememiz, cevap vermemize de engel değil.
Yeşil hıncal
Çarşı Grubu'nun yaptığı yanlış. Ortada fol yok yumurta yok. Beşiktaş şampiyon olur da bu şampiyonluğu bir şekilde kutlarsın. Bunun için de gereken izinleri alırsın. İstanbul dağbaşı değil. Bu ülkede bir toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasası var. Bu toplantıların ve gösterilerin nerede yapılacağı daha evvelden belirlenir ve belirlenen yerde, gösteri ve yürüyüş yapmak için izin alırsın
Kanuna göre gerçekten de yollarda, halka açık yerlerde toplantı ve gösteri yapılamıyor. Çünkü Kanun her nekadar toplantı ve gösteri izin almadan yapılabilir dese de içeriği itibariyle bu temel hakkı ortadan kaldırıyor. Bu da ülkemizde şaşılacak bir şey değil, genel olarak hakları verip sonra o hakları pratikte uygulanamaz hale getirmek için kanun çıkartmakta mahir bir milletiz. Dolayısıyla bir yazarın mesuliyeti önce antidemokratik kanunun değişmesini talep etmektir, bu anti demokratik kanunu mihver alarak masum insanların dayak yemesine alkış tutmak değil.
Polisin o kalabalığı dağıtmak için yaptığı her şey yerinde. Uyarı ile dağılmazsan dağıtmanın yolları var. İstanbul'u felç etmeye kimsenin hakkı yok. Anlamsız bir gösteri yapmak için, canları öyle istediği için kimse çıkıp ortalığı karıştıramaz. Polis bir hafta evvelden biliyordu da ne yapacaktı? Ortada bir suç yokken, polis gelip 'Hıncal ben haber aldım. Sen çıkıp Taksim'de kendini yakacakmışsın, onun için ben seni bugün göz altına alıyorum' diyemez. Böyle bir şey demeye hakkı var mı polisin!.. Dedikodulara göre hareket edilir mi? Böyle bir şey olmaz. Türkiye'de bazı insanlar polise saldırmak için fırsat kolluyor. Gitsinler de görsünler. Ben, dünyanın her yerinde bu tür futbol çılgınlarına karşı İngiliz polisinin, Fransız polisinin, Alman polisinin, Rus polisinin nasıl davrandığını gayet iyi biliyorum. Bana kimse laga luga yapmasın. Sen polisi dinlemeyeceksin, 20 tane polisin olduğu yere iki misli, üç misli adamla gideceksin; ne yapacak polis? Elbette biber gazı kullanacak, su fışkırtacak.
El insaf polisin uyguladığı şiddet ile Çarşı’nın eylemi arasında bir orantı var mı? Yani izinsiz gösteriyi polis dağıtabilir, ancak üç polisin tuttuğu adamın kafasına tekme atmak veya insanların üstüne biber gazı sıkmak, sanki yağmacılarmış gibi onlara saldırmak uygun mu? Bütün bu olan aşırı şiddet kullanımına gözünü kapatıp nasıl bir insan bu durumu savunmaya başlayabilir. Kanunun bir emrini yerine getirmenin tek ve yek yolu halkı bilaistisna dövmek mi? Hıncal’ın temelde atladığı nokta, kanunun uygulanması ile polisin sergilediği tavır arasındaki açık uyumsuzluk.
Bir de insan düşünmeden edemiyor, bugüne kadar hangi şampiyonluk kutlamasında bu kanuna uygun hareket edildi? Geçen sene Galatasaraylılar yolları kapatıp eğlenirken polis bir anda saldırsa, gelene geçene biber gazı sıksa bunu meşru kabul edecek miydik? Bunu akıl izan alır mı? Kanunun özü ve ruhu hakkı ortadan kaldırılacak şekilde yorumlanamazken, bunu pratikte bu hale getirmek Hıncal için bile fazlasıyla absürd bir nokta.
Çarşı Ali kıran baş kesen mi? Çarşı kurallara uymak gerektiğini Türkiye'ye göstermesi gereken bir grup. Öyle tanınıyor, öyle biliniyor. Çarşı duruşu, isyancı duruşu değil. Ben hiç böyle bir Çarşı görmedim!.. Çarşı'nın trafiği tıkama hakkı varsa PKK'nın da tıkamaya hakkı vardır!.. Kim ne diyebilir? Çarşı'yı önlemeyen polisin, PKK yanlısı bir grubun yürüyüşünü önleme hakkı var mı?
E mantığa bak. PKK gösteri yapabilir diye PKK ile hiçbir bağlantısı olmayan insanları sırf bu sebeple gelişine dövecek miyiz? Aynı mantıkla PKK’da gazete çıkarabilir diye Polis toplu halde gazeteleri basıp Hıncal’a biber gazı mı sıkmalı, PKKlı yazar da olabilir diye bütün yazarların kafasına ekstrem judo hamleleri mi yapılmalı? Ne zamandan beridir belirli bir grubun hakları o haklardan istifade edecek üçüncü ve kötü kişilere bağlı? Toplantı ve gösteri yürüyüşü temel bir insan hakkıdır ve demokratik bir toplumda bu hak fikir ve ifade hürriyetinin bir uzantısı olarak güvence altındadır. Suçlularla suçsuzları, elmalarla armutları, hakkını kullanmak isteyen sivil vatandaşları ayıracağımız gibi bu insanlara yapılacak muamele ile de temel kuralı ayırmamız lazım. Vatandaş hata yaptığında polisten eşşek sudan gelinceye kadar dayak yiyecek olan şahıs değil, uygun şekilde tutuklanarak hakkında takibat yapılacak değerli bir şahıstır. Bizden alınan kaynaklar polisler vatandaşları dövsün ağzını burnunu kırsın diye onlara verilmiyor. Bu kamu bütçesinden pay alarak bu kamu bütçesinden aldığı gelirle geçinen ve bu halkın kabul ettiği kanunlarla bu halka hizmet etmek için varlığını sürdüren bir kurum gidip de bu halka bu muameleyi yapamaz. Yaparsa bunun adı demokratik bir devlet olmaz. Hıncal gibi adamların büyük yazar kabul edileceği ve değer göreceği ancak bütün klasmanlarda üçüncü bir dünya ülkesi olmaya devam ederiz. Ben bunu istemiyorum, bunu da yakıştırmıyorum, o sebeple de Hıncal ile derinden ayrılıyorum.
Bir de diyor ki burası dağbaşı mı? Dağbaşı üç polisin tuttuğu adama tekme atılan memleket değil de neresi ona cevap versin
9 Nisan 2009 14:51
Nerden çıktı bu çarşı hayranlığı anlayamadım.Adamların ne olduğunu pekala hepimiz biliyoruz.Hıncal'a taktıysan bu adamında ne olduğunu biliyoruz.Gitsin birazda bjklilerle uğraşsın.Bizden uzak dursun belki de kutsal ittifakçıların birbirlerine girerler.
9 Nisan 2009 18:30
bu biraz ilginç bir yorum oldu, yazının koyduğu temel eksen, haklı haksız ekseni, çarşı hıncala karşı ekseni değil. burada bir kısım insan açık bir adaletsizliğe maruz kalıyorlar. böyle bir şiddet eylemi kime yönelirse yönelsin karşısında olmak ahlaki bir sorumluluğun gereğini yerine getirmektir. yoksa maksat çarşıyı savunmak değil, daha genel olarak insanların bir hakkını savunmak.
ne hıncal, ne çarşı hayranlığımıza sahip değiller ama hakka karşı büyük bir hayranlığım var, beğenmediğim, tasvip etmediğim birileri haksızlığa uğrayınca bundan mutlu olamıyorum, sessiz de kalmayı doğru bulmuyorum. mesele budur.
yoksa çarşı hakkındaki düşüncemiz gene bu blogda http://papazincayiri.blogspot.com/2008/08/ar-dnd.html apaçık ortaya kondu, oralara da bakılabilir.
10 Nisan 2009 10:29
Ne olursa olsun bir kere çarşıdan bir Allah'ın kulu bizi kesinlikle savunmaz hatta ğs karşısında haksız olsak bile.İkincisi orada değildiniz bu adamların polise ne yaptıklarını bilemezsiniz.Azıcıkta bu adamları tanıyorsak neler yapmış olabileceğini tahmin edebiliriz.Yoksa tamam haksızlığa karşı her zaman savunalım ama suçsuz dediklerinizde sütten çıkmış ak kaşık değil, kapkaralar...
SAYGILAR