TFF'nin Bekleme Kararı Neden Doğru Karar?



Büyük bir hevesle Fenerbahçe'yi küme düşürülmesi kararını bekleyenlerin yaşadığı şok hala devam ediyor. Ünal Aysal'ın açıklamaları, arkasından TFF Başkanının cevabı, bu arada Beşiktaş Asbaşkanı ile Teknik Direktörü'nün tutuklanması, İbrahim Akın ile İskender'in şike aldıklarını kabul ettiklerinin iddia edilmesi ve avukatlarının bu iddiayı reddetmesi güncel tartışmalarının kısa bir özeti.

Ancak dipte devam eden tartışma hala aynı "TFF Başkanı Fenerbahçe'yi küme düşürmeliydi ancak düşürmedi çünkü Fenerbahçe'yi korumaya çalışıyor!"

TFF Etik Kurulu Talimatına Uygun Hareket Etmek Zorundadır
Hiç zannetmiyorum. Bu iddianın sahipleri bir çok şeyi atlıyor. İlki TFF Etik Kurulu Talimatına göre hareket etmek zorunda. Yani? Yani şu, böyle bir olay duyulduğu anda TFF Yönetim Kurulu (YK) konuyu Etik Kurulu'na iletir, Etik Kurulu incelemesini yapar, raporunu hazırlar ve YK'ya sunar. YK kendi vicdani kanaatine göre hüküm verir. Hüküm verirken CAS'ın Porto hakkında verdiği karara uygun olarak, delillerin ciddiyet kesbetmesini, aceleye getirmemeyi, somut bulgu ve durumlar olmasını gözetmek zorundadır. Niçin? Zira Porto örneğinde olduğu gibi olayın uluslararası boyutu olan durumlarda, taraflar CAS'a başvuruda bulunma ve tahkim heyeti önüne iddialarını taşıma hakkına sahiptir. Burada, bir çok kereler Porto kararına atıfta bulunulmasının da sebebi budur.

TFF Gazete haberleri üzerinden karar veremez
Dolayısıyla henüz deliller ortaya çıkmadan, gazete haberleri üzerinden TFF'nin bir karar vermesini beklemek, nihayetinde süreci daha da içinden çıkılmaz bir hale getirecektir. Önce hukuk yönünden, süre giden bir davada TFF acele bir kararla bir cezaya hükmederse, bu dava da ilginç bir yöne gider. Şayet davada sanıkların suçsuz oldukları ortaya çıkarsa TFF'nin aldığı kararın hiçbir ciddiyeti kalmaz, yok çıkmazsa, bu halde de süre giden davanın sonucunu daha soruşturma aşaması tamamlanmadan neticelendirmek gibi gerçekten hukuken sıkıntılı bir durumla karşılaşılmış olur.

TFF Şike iddialarında adı geçen herkes hakkında ayrı ayrı karar vermek zorundadır
İkinci yön, TFF'nin şike iddialarında adı geçen herkes hakkında ayrı ayrı karar vermesi gerekmektedir. Daha sonra bunlar kulüplerle bağlantısı ortaya çıkmalı, kulüplerle bağlantısı varsa da kulüplere ceza verilmelidir. Soruşturma sürüyor ve her gün birileri gözaltına alınıyor. Pazartesi günü Sadri Şener ve Trabzonlu bir kısım yöneticiler gözaltına alındı. Beşiktaş Asbaşkanı ile Tayfur Havutçu hemen bir süre sonra gözaltına alınıp tutuklu yargılanmalarına karar verildi. Etik Kurulu bunca gelişme varken nasıl bir rapor hazırlayacak? Her gün yeni gelişmeler ortaya çıkarken tekrar rapor hazırlayıp tekrar güncellemek, yeni bulgu aramak ve görüş oluşturmak zaten aceleye getirilmemesi gereken bir süreç.

Objektif Galatasaraylı arkadaşlar, büyük bir hırsla mahkumiyet kararını bekliyor diye, TFF'nin gazete haberleri üzerinden karar vermesini talep etmek de herhalde adil bir mantıkla bağdaşabilecek bir husus değil. Öyle ki, gazete haberlerinin de bir çok kereler yanlış çıktığına hepimiz şahidiz. Emenike ve Sezer olayı bunun somut, yadsınamaz örneği.

Liglerin Ertelenmesi suçsuz kulüpleri zarara uğratır.
Liglerin ertelenmesini talep etmek de hemen hemen aynı gerekçelerle gerçekçi değil. Şu sebeple, her gün yeni gözaltılar oluyor, her gün soruşturma büyüyor. Dolayısıyla her gün iddianamenin ortaya çıkması biraz daha gecikiyor. Adli Tatilin de geleceği kabul edildiği takdirde, iddianamenin tamamlanarak sunulması en az bir kaç ayı bulacak. Diyelim Ekim ayı sonu gerçekçi bir tarih. Bu halde, Ağustos'ta başlayan lig, yaklaşık 3 ay gecikmeyle Kasım ayında başlayacak. Ligin bu sene Mayıs ayı sonunda bittiği düşünülürse, bu da ligin gelecek sene Ağustos ayı sonunda bitmesi anlamına gelir ki, Temmuz ayı ortalarında UEFA'ya bildirimde bulunma zorunluluğu olan TFF açısından bu sıkıntılı bir durum. UEFA'nın düzenlediğin uluslararası turnuvaların da bir takvimi var. Bir başka ilginç durum ise, böyle bir gecikme kararının bu soruşturmayla hiç ilgisi olmayan diğer takımları etkilemesi. Her takım kendi finansal olanakları çerçevesinde belirli ödeme planları yapıyor, Lig geç başlayacağı için kaybedecekleri bir çok gelir olan bu kulüpler açısından gecikme ekonomik olarak büyük bir zarar anlamına geliyor. Başkalarının -varsa- işlediği bir suç yüzünden, konuda hiçbir sorumluluğu olmayan insanların bedel ödemesini talep etmek de adalet kelimesinin hiçbir anlamında bulunmayacak bir talep.

Burada söylenen nokta ise şu, şayet lig başlar ve iddialar kesinleşirse, şike yaptığı öne sürülen kulüpler 2 yıl kaybedecek. Etsinler? Bu da onların cezası olsun. Sadece onlar 1 yıl kaybetmesinler diye, bir çok alakasız kulübün bedel ödemesini talep etmek, bundan kat kat adaletsiz bir anlayış.

TFF adaleti sağlamak zorundadır, nefreti tatmin etmeyi değil
Bütün bunları söylediğimiz zaman, tabi gelen eleştiriler, küfürler, "şikeye sahip çıkma" özetinde toplanıyor. Hayır. Şike yapanların kümeye düşmesi gerektiğini ta en baştan söylemiş, bunun aksine bir kararın eyyam olacağını bildirmiştik. Bu eyyamı kabul etmiyoruz, adalet istiyoruz.

Her yönüyle, hassas, ince, suçluyla suçsuzu ayıran, sorumluluğu olanla masumu birbirinden ayırd eden, aceleye gelmeyen, Telegol programlarıyla şekillenmeyen, peşin hükümleri kendine pusula kabul etmeyen, temiz, saf, düzgün ve herkesi tatmin edecek olan yalnızca adalet.


------
TFF ETİK KURULU TALİMATI

B- ŞİKE VE TEŞVİK PRİMİ İDDİALARININ İNCELENMESİ
MADDE 7 - İNCELEME, RAPOR VE İTİRAZ
(1) TFF Yönetim Kurulu, ihbar üzerine ya da re’sen öğrendiği ve ciddi bulduğu sike ve tesvik primi iddialarını, incelenmesi için Kurul’a intikal ettirir.
(2) Kurul, kendisine intikal ettirilen müsabakalarla ilgili olarak her türlü resmi ya da özel kurulus, kurum veya kisilerden ve adli mercilerden bilgi ve belge isteyebilir; gerektiğinde müsabakada görevli hakemleri, gözlemcileri, temsilcileri, ilgili futbolcuları ve yöneticileri, aracı kisileri ve bunların dısında olayın aydınlatılmasına yardımcı olabilecek kisileri çağırıp dinleyebilir.
(3) Kurul, yukarıda belirtilen kurum, kurulus ve kisilerle doğrudan doğruya yazısma yapmak ve tebligat çıkarmak yetkisine sahiptir.
(4) Kulüpler, kulüp yöneticileri, kamu hukuku ve özel hukuk tüzel kisileri anlasmalı futbol müsabakalarının önlenmesi amacı çerçevesinde ve bu amaca hizmet etme bilinci doğrultusunda, Kurul’un her türlü bilgi, belge ve delile ulasması konusunda gereken yardımı yapmakla yükümlüdürler.
(5) Kurul, sorusturma ve arastırma sonucu elde edeceği delilleri serbestçe değerlendirir. Bir sorusturma konusu olayla ilgili olarak, Kurul her türlü delili değerlendirme hak ve yetkisine sahiptir.
(6) Kurul bu madde kapsamında yapacağı arastırma neticesinde bir rapor düzenler ve TFF Yönetim Kurulunca gerekli kararın verilmesini teminen TFF Baskanlığına sunar. Bu raporlara karsı ancak Yönetim Kurulu’nun konuya iliskin kararı ile birlikte Tahkim Kurulu nezdinde itiraz edilebilir.
(7) Kurul’un raporu TFF Yönetim Kurulu açısından mütalaa niteliğindedir. Bir müsabakada sike yapıldığı veya tesvik primi verildiği hususundaki nihai kararı delillere ve vicdani kanaatine göre TFF Yönetim Kurulu verir.



10 comments:

  1. Esat Erman dedi ki...

    Gerçekçi ve tarafsız bir bakış.
    Taraftar olarak,ne olacaksa bir an önce olmasını dilemekten başka bir şey gelmiyor elden.

  2. A . A dedi ki...

    bence 1 ay ertelenmesi oldukça sağlıklı olurdu. devre arası denilen 40 günlük arayı vermezdin olurdu biterdi. eğer ki i. akın ve iskender itiraf etmişlerse olay şekillenmiş olur fenerbahçe ve beşiktaş için. madem yargılama sonucunu beklemeksizin kanaaten karar verecek tff, diğer takımlarla ilgili en kuvvetli deliller de gizilik kalksın ya da kalmasın bir şekilde incelenir ve karar verilirdi.

    bugün taraf'ta çıkan, işçen ile turanlı arasında geçtiği ve eskişehir maçıyla ilgili olduğu söylenen 250 gram muhabbetini okudun mu bilmiyorum. itiraf olmazsa suçu ispatlayabilecek bir delil değil hukuken.
    ancak, eğer doğruysa sadece bu konuşmalarla bile vicdanımda cezalandırdım hepsini.

    um

  3. aethewulf dedi ki...

    1 ay ertelemenin bir mantığı yok ki? neden erteliyorsun bir ay? deliller ortaya çıksın diye? ama iddianame hazırlanana kadar delilleri vermeyeceğini söyledi savcı. o zaman niye 1 ay erteleyesin? erteleyeceksen iddianame kabul edilene kadar bekle, onun da kaç ay olacağı belli değil. o konuşmaları da okudum, diğer delillerle birlikte belki bir manaya gelebilir, tek başına bir şey ifade etmiyor. kaldı ki şike teklifi ve kabulü de yok, esas delil odur. 6222 sayılı kanun anlamında.

  4. murat dedi ki...

    ligler hiçbirşey olmamış gibi başlamasın ve savcılık iddianameyi hazırladığında tff kararını versin diyorsunuz bu durumda;

    1. bu karar açıklanana kadar geçecek sürede oynanacak olan maçlardaki "şikeci" ana başlıklı çıkacak kavga ve gürültüden kim sorumlu olacak?

    2. aynı sürede futbolcular ve taraftarlar bu maçlara nasıl konsantre olacaklar? biliyorlar ki bir anda bu mücadelenin tamamen dışında kalabilirler..

    3. karar bir ya da birkaç takımın küme düşürülmesi gerektiği yönünde olması durumunda, puan durumu tamamen değişecek..hem düşen takımlar hemde kalanlar birçok yönden mağdur olacaklar. ayrıca avrupa kupalarında mücadele eden takımların ve Türkiye' nin UEFA nezdindeki durumu da ayrı bir problem..Tüm türk takımlarının yıllarca UEFA müsabakalarından men edilmesine kadar gidebilir.

    Tüm bunlar veriyken bu ligin başlamasında hiç bir sakınca görmüyorsunuz...atla deve değil altı üstü futboldan bahsediyoruz..TFF kesin kararını( Vijdani Kanaatine göre de olabilir) verene kadar liglerin ertelenmesi en mantıklı ve vijdani yoldur...gerekirse 1 yıl oynanmasın futbol..

    Eğer gerçekten yaptıysalar yapanların, yok değilse haksız yere suçlayanların allah belasını versin...hayatımın en önemli eğlencesinden soğuttular beni...

  5. ERTONG dedi ki...

    burada birde şu soru var, toplanan deliller evrensel hukuk kurallarında da geçerli mi? sadece telefon dinlemesi asla hüküm verilebilecek delil değil 2. derecede delil ve bunu destekleyecek güçlü veriler olması lazım aksi takdirde hakim önüne gelen davayı direk red eder, ayrıca verildiği söylenen poşet ve ya çanta içindeki nesne para mı? forma mı? saat mi? ne olduğu nasıl ispatlanacak...

    balyoz soruşturmasında word belgelerini delil olarak kabul ediyor mahkeme ancak bu evrensel hukuk kurallarına aykırı burada da mahkeme yine bu net olmayan delilleri muhtemelen kabul edip davanın açılmasına izin verecek ve adı karışan takımlar için federasyonun kucağına bombayı bırakacak...

    evrensel hukukla entegre olamamış zorlama delilleri dava açmak içi yahut tutukluluk kararı vermek için yeterli sayan mahkeme buyur federasyon sen kararını ver diyecek, bu çok tehlikeli sonuçları öngörülemeyecek işler açacak federasyonun başına...

    ayrıca disiplin talimatında vicdani olarak bir kanıya varmak bir takım hakkında hüküm vermek için yeterli oluyor bu hükmü verecek olanda iş adamları ve esnaftan oluştan federasyon, bunun futbol düzenini bozmak oradaki yapıyı değiştirmek için bir operasyon olduğuna konusunda artık kuvvetli şüphelerim var...

  6. Smintheus dedi ki...

    Savcının delilleri TFF ile paylaşması ve/veya iddianamenin tamamlanması neden bu kadar kritik unsurlar olarak değerlendiriliyor ben anlamıyorum. Bir kişinin suçlu olup olmadığında savcılık iddianamesi ne kadar güçlü bir karine oluşturabilir? Diyelimki çok sağlam deliller var. TFF tüm kurullarıyla bunları değerlendirdi ve kanaatini de kullanarak (o ne demekse) bir karar verdi. Peki TFF nezdinde yürütülen süreçte, suçlananlara savunma hakkı tanınacak mı? Tanınacaksa bu işi nasıl yapacak? TFF’nin de kendi içinde hukukçulardan oluşan kurulları var. Bu kişilerin, sadece savcı iddianamesine dayanarak karar vermelerini beklemek çok doğru olmaz gibi geliyor bana.
    Bu olasılık (yani iddianamede çok sağlam delillerin olması), TFF için karar almada önüne çıkabilecek en iyi durum. Ki o halde bile TFF'nin içinde kanaat ağırlığı bulunan bir kararı alması çok zor. Seyircisiz oynama ya da saha kapatma cezasından bahsetmiyoruz. Bir veya bir kaç takımı küme düşürmek o kadar kolay değil. Ankaraspor kararının bile ne kadar baş ağrıttığını düşünürsek, TFF'nin eni konu sağlam bir inceleme süreci tamamlanmadan karar vermesi çılgınlık olur. Sağlam bir inceleme için de ya mahkeme kararı beklenmeli, ki o aşamada deliller sunulur, itirazlar dinlenir, karşı deliller incelenir vs. ya da TFF buna benzer bir süreci kendisi işleterek alacağı karara ilişkin itirazları minimize eder. TFF'nin süreci bu şekilde işletmesi ise -iddianame elde olsa bile- öyle bir ayda falan tamamlanamaz.
    TFF üzerinde bu denli bir baskı oluşturmaya çalışanların niyetleri nedir anlamıyorum ve sorgulamak da istemiyorum. Ama şu sorunun cevabı verilirse karmaşadan sıyrılmış olacağız sanırım: Hangisi adalet ve vicdanı daha çok zedeler? Sonradan şike yaptığı belirlenen bir veya birkaç takımın fazladan bir sezon olmamaları gereken bir ligde bulunmaya devam etmeleri mi? Yoksa suçu sabit olmayan takımların küme düşürülmeleri mi? Federasyonun önünde bu iki seçenek dışında bir yol da yok gibi gözüküyor.

  7. (Süper)Cem dedi ki...

    Hükümet yanlısı gazeteleri okuduğumuz sürece olaya bakışımız taraflı olarak şekillenecektir. Açık ve net bir şekilde bu işlerin "polisin bulgularıyla" değil, "hükümetin butona basmasıyla" yürütüldüğünü düşünmekteyim. Ve bu iddiamın hükümet yanlısı gazetelerin sadece başlıklarına bakmakla bile doğrulandığını düşünüyorum.

    Futbol dünyasındaki insanlar mevki itibariyle birbirlerine rakip olabilirler ancak bu onların birbirleriyle görüşememesi, şakalaşamaması, yemek yiyememesi anlamına gelmez. Ortaya gazeteler tarafından "delil" diye sunulan haber niteliği taşımaz saçmalıkların hepsi, dost muhabbetlerinin arasından çıkan tırnak içi, seçilmiş kelimeler ve cümleler. Diyaloğun tamamını verseler belki Aziz Yıldırım'ın Sivas maçı için yaptığı konuşmayı anlayabilirdi insanlar. Ya da Eskişehir - Trabzon maçını izlemeye gitmiş olan "Ali"ye kızmasını anlayabilirlerdi. Ama olmaz. Magazin programlarındaki gibi, bir kısmını çekip, çıkartıp, öyle sunuyorlar önünüze ki; aklınızda şekillensin her şey ve böylece çıkabilecek kararlara kızmayın, şaşırmayın.

    Hal böyleyken, ortada gerçekten somut bir delil yokken federasyondan kesin bir karara varmasını istemek cahil cesaretinden başka bir şey değil. Savaş baltalarını kuşanmış düşmanın, "kazanmak için her yol mübahtır" ya da "düşmanımın düşmanı, dostumdur" bilincindeki eylemlerini izlemekteyiz.

    Şimdi görüyoruz; şike soruşturması dahilinde tutuklanan teknik direktörlerinin suçu işlediğine dair inançları tam ve bu nedenle kupayı iade kararı almışlar (tabii bu gerçek mi bilmiyorum, gazeteden gördüklerimiz bunlar..) ve buna "duruş" diyorlar. O halde, kupayı iade edebilecek kadar bu işin içinde olduklarını varsayarsak, bu takım içinde küme düşürülme konuşmalarının çıkması gerekmiyor mu? Sadece şampiyon olan takım mı küme düşüyor yoksa üstlerinde bir de çubuklu mu olması gerekiyor? Kurallar ve düşünceler sadece bize mi farklı, çözemiyorum bunu...

  8. serpil dedi ki...

    küme düşmeyi canı gönülden istemeye başladım artık.. hele hele 6s nin bu temiz tripleri yok mu insanı zivanadan çıkarıyor.. şikenin kitabını yazan 6s..

  9. Cengiz dedi ki...

    Anlamadığım bir nokta var ve eminim bir hukukçu olark aethewulf'da bu konuda bizi aydınlatabilir. Adli bir soruşturmaya paralel olarak TFF'nin idari bir soruşturmayı da başlatması sözkonusu olabilir mi? Eğer olabiliyorsa sormamız gereken soru şu: TFF bütün bu olan bitene karşın neden bir disiplin soruşturması başlatmıyor? Kanunda buna bir mani mi var? Tamam savcılık elindeki delilleri paylaşmıyor olabilir ama sen de federasyon olarak neye ulaşabiliyorsan onunla başlat soruşturmanı.

    İki haftadır federasyonun tek yaptığı önce medya gazıyla ortalık toz duman demeçleri verip sonra birden kulüpler birliğinin aman şimdi bir düşürme ya da erteleme olursa yanarız tavrından sonra kulağının üzerine yatma şeklinde özetlenebilir. Federasyonun bir delil elimize ulaşana kadar bekleriz o zamana kadar takvim işler kararı hukuken kabul edilebilir olsa da işin fiiliyatında çok büyük riskleri beraberinde getirir.

    Şöyle ki;

    Eğer adli soruşturma ve sonrasındaki yargılama neticesinde şikeyle suçlananların suçu sabit görülürse iddia odur ki liglerin ertelenmesi suçsuz kulüpleri zarara uğratır. Bir açıdan doğru bir yaklaşım.

    Ancak diğer durumda adı geçen kişi ya da kulüplerin suçsuz olduğu ve soruşturma sonucu aklandıkları ortaya çıkar ise o zaman futbolcusu, idarecisi, teknik adamı tutuklu olan ve bu koşullar altında başlayan liglerde rekabet gücü azalan kulüplerin suçsuz olduğu halde zarara uğrayacağını da göz ardı edemeyiz.

    Madem bir taraftan masumiyet karinesini şiar edindik, diğer taraftan da mızrak çuvala girmiyor ise o zaman, üzülerek de olsa, GS başkanının liglerin ertelenmesi şeklindeki önerisinin mantık çerçevesinde alınması gereken bir karar olduğunu kabul etmemiz gerekir.

    Üstelik Federasyonun yukarıda da belirttiğim gibi bir disiplin soruşturması başlatmamış olmasının şu kadar zaman tartışılmaması da kafamda bu işin futbolu temizlemek mi yoksa özellikle bir takım kişileri ayıklamak mı olduğu konusunda soru işaretleri yaratıyor. Bu işin sonu çok hayırlı yerlere gitmeyecek ama hep beraber göreceğiz...

  10. PVH dedi ki...

    TFF etik kurulu araciligiyla sorusturma baslatti.

Yorum Gönder