Erman Toroğlu ile Hasbihal - Kendinden başka düşmana ihtiyacın var mı?



Erman Toroğlu'nun bugün yayınlanan yazısı da ayrı bir incelemeyi hak ediyor. Hiç bir şeyden değilse, ben sesimi çıkarmadan duramadığım için. Çünkü bıktım. Çünkü bu insanların birilerini suçlu gösterip, olmadık iftiralar atıp, hakaretler edip ondan sonra medyadan bunların pompalanmasından nefret ediyorum. Açıkça söylemek lazım medya bugün bu davada bir taraftır ve her taraf gibi sonuçtan da mutlaka etkilenecektir.

Yazı şöyle başlıyor:

"YAKTIN BİZİ ŞEKİP!"

Manşet bu. Ne anlıyoruz, biri Şekip Mosturoğlu'na kendilerini yaktığı için serzenişte bulunmuş. Herhalde çok ağır bir günah işlemiş olmalı Şekip Mosturoğlu.

Hemen başlığın altı:

"“Ulan Şekip, öyle bir Şiddet Yasası çıkardınız ki, eskiden olsa belki hiç yatmadan yırtacaktık. Şimdi kanıtlanırsa yıllarca içeride sürüneceğiz.” Allah bunların yaptıklarını ayaklarına doladı. Kendi kazdıkları kuyuya düştüler.


Biri -kim olduğunu henüz bilmiyoruz- Şekip Mosturoğlu'na serzenişte bulunmuş gerçekten. Sporda Şiddet Yasasının çıkmasındaki emeklerinden dolayı! Şikeyle, teşvik primiyle mücadele için yasa çıkartılmasına yardım etmiş Şekip Mosturoğlu, bugün bu ithamlarla yargılanıyor. Erman bunu almış, koymuş, sanki adam suç işlemiş gibi.

Yanına da koymuş "Allah bunların yaptıklarını ayaklarına doladı." Yani suçu sabit. Şekip Mosturoğlu ve diğerlerinin suç işledikleri kesin!

Halbuki Basın Kanunu ne diyor?

"MADDE 19. - Görülmekte olan bir dava kesin kararla sonuçlanıncaya kadar, bu dava ile ilgili hâkim veya mahkeme işlemleri hakkında mütalaa yayımlayan kişiler hakkında da birinci fıkrada yer alan cezalar uygulanır.


Basın meslek ilkeleri 9. madde ise şöyle:
"Suçlu olduğu yargı kararıyla belirlenmedikçe hiç kimse "suçlu" ilan edilemez."


Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi

"Yargı kararı kesinleşmedikçe, bir sanık suçlu ilan edilmemelidir. Haberlerde ve yorumlarda suçluymuş gibi değerlendirmeler yapılmamalıdır."


Ama Erman'a ne? Erman hem şikayetçi, hem savcı, hem avukat, hem hakim, her şey Erman! Erman basın meslek ilkelerinin de üstünde, mahkemenin de üstünde! Mahalledeki lakabı "Ayı", 6 Temmuz Tarihli Telegol programında "Güzel bir laf vardır Ayıyla yatağa girilmez" diye şaka yapıyor. Yatağından bu medya bir türlü çıkmıyor be Erman? Körle yatan da mutlaka şaşı kalkıyor!

Şimdi yazının devamı şöyle:

"PEKİ bütün bu olaylarda polis ne düşünüyor acaba? Ben biraz analiz ettim ve şu sonuçlara vardım. Aziz Yıldırım bundan önceki federasyonun pek çok kademesini bazen korkutarak, bazen tehdit ederek, -Bu tehditlerin içinde yeni yapılacak Futbol Federasyonu seçimlerinde onu disipline aldırmam, bunu tahkimden kovdururum türünden cümleler zaten kayıtlarda var- işleri götürmüş. Yeni seçilecek Futbol Federasyonu kurullarına da tamamen kendi adamlarını sokarak işin bu tarafını halletme yoluna girmiş. Öbür taraftan Şekip Mosturoğlu’nu da araya sokarak Sporda Şiddet Yasası’nın hazırlanmasında etkili olmuş. Şiddet yasasındaki hedef (Güdümlü federasyon tarafından kendisi olmayacaktı elbette) kendisine karşı gelenler olacaktı. Ama her zaman deriz ya, “Yukarıda Allah var” diye. Allah bunların yaptıklarını ve yapacaklarını kendi ayaklarına doladı ve olay bu hale geldi. Yani kısacası kazdıkları kuyuya düştüler"


Sen nasıl analiz etin Erman? Neyle analiz ettin?

Şimdi analizin sonucu şu, Erman yapınca böyle oluyor tabi, Aziz Yıldırım -iddiaya göre- eski federasyonu tehdit etmiş, nasıl "şunu disipline aldırmam, bunu tahkimden kovdururum" diyerek.

Bunların örgütlü bir suç çerçevesinde silah zoruyla olduğunu nereden biliyorsun? Belki de elindeki oyla, kongredeki gücüyle lobi çalışması yapıyor? İki kişi arasında, suçla hiçbir bağlantısı olmayan özel görüşmeler sırasında da daha farklı bir üslupla konuşmuş olabilir. Bilmiyoruz. İspata muhtaç. Erman Toroğlu, sen kimsin? Bunların örgütlü silahlı bir süç çerçevesinde yapıldığını nasıl düşünüyorsun? Bu "tehditler" kanunda belirtilen tehdit kapsamında ise tehdit edilenler TFF Başkanı, Yönetim Kurulu gibi hayli prestijli kişiler. Bunlar çıkıp da tehdit altında olsalar susup otururlar mı? Can ve mal güvenlikleri tehdit edilse suç duyurusunda bulunmazlar mı? Demek ki normal bir kongre çalışması çerçevesinde oy gücünü belirterek söylenen laflar. Bağlamından kopartılıp alınıp sonra yeniden yorumlanıp böyle sunmaya ne hakkın var?

Size traji komik iki olay anlatacağım. Şike operasyonunun ilk günleri ve ilk dalga. Malum ekip, karakol- adliye- hastane koridorunda gezerken Bülent Uygun, Şekip Mosturoğlu’na dönüp şunları söylemiş:

Ulan Şekip, öyle bir Şiddet Yasası çıkardınız ki, eskiden olsa belki hiç yatmadan yırtacaktık. Şimdi kanıtlanırsa yıllarca içeride sürüneceğiz.


Gerçekten trajı komik. Bülent Uygun Şekip Mosturoğlu'na takılmış belli ki, şaka yapmış. Şakanın esası ne? Şekip Mosturoğlu'nun Sporda Şiddet Yasasındaki üstün hizmetleri. Yani şike ve teşvik primi gibi suçlarla mücadele edecek yasanın hazırlanmasındaki çalışması. Emeği. Trajı komik, çünkü bunca emek sarfeden adam şike yapmakla itham ediliyor. Yetmiyor, bu şaka da Erman tarafından şikenin delili olarak sunuluyor. Trajikomikte, bir absürdlük vardır. Manası odur. Gerçek hayatta olmaması gerekecek kadar anormal bir durum olmalıdır ki gülelim ancak işin de bir trajik boyutu olsun. Hah. Aynıyla. Gerçek hayatta olmayacak kadar komik bir durum ama gerçek ve bu yüzden trajik!

"Ve ikincisi... Uğur Dündar, Aziz Yıldırım’la şampiyonluktan sonra Arena programı yapıyor. Aziz Yıldırım futbolculara, antrenöre masöre, malzemeciye, doktora herkese teşekkür ediyor. Sonra da devam ediyor, “Son haftalarda ve bu çok önemli haftalarda bu başarıda büyük pay sahibi olan gizli kahramanlar var. Bu gizli kahramanları da buradan tebrik ederiz.” Ama tesadüfe bakın ki bu programdan sonra bu gizli kahramanların bazıları teknik takibe yakalanıyorlar ve diyorlar ki; “Gördün mü bak, başkan bizi akşam gizli kahraman olarak tebrik etti."


Ee? Ne var? Bu neyin delili şimdi? Aziz Yıldırım orada kulübe hizmet veren taraftarlara, futbolcuların eşlerine, kendilerine yardımcı olan ailelerine, bu süreçte emeği olan ancak ismi geçmeyen insanlara teşekkür etmiş olabilir. Diyelim birileri de üstüne alınmış, "bizden bahsetti" demiştir. Bu neyin delili be Erman? Bu neyi gösterir? Bunlarla mı bir insanı "şikeci" ilan ediyorsun "silahlı örgüt kurmak"la itham ediyorsun?

Yoksa uzun zamandır husumetin olan, bir çok kereler de bu husumetini belli ettiğin bir insana, bu olaylar vesilesiyle, abartılı yorumlarda bulunup iftira mı ediyorsun? Hakaret suçunu mu işliyorsun? Şayet mahkeme adil bir yargılama sonunda beraat kararı verirse, bu yorumlarının alenen hakaret suçu olarak sayılacağını ve bu yüzden hakkında ceza davası açılacağını hiç düşünmüyor musun?

YILLARCA Türkiye’de futbolu bu tehditlerle izledik biz. Yıllar geçti, hayat devam etti. Bu sefer futbol ihalesi yapıldı, Digitürk ihaleyi kazandıktan sonra Genel Müdür Ertan Özerdem, bir beyanat verdi; “Türk futbolunun çehresini değiştireceğiz. Marka değerini yükselteceğiz. Bunun için de radikal tedbirler alacağız.” Bu açıklamadan sonra sorular geldi tabii, “ Toroğlu ayrılacak mı” diye. Üstü kapalı ama enteresan cevaplar verdi. Bütün gazetelerde ertesi gün manşet;

- Erman Toroğlu Maraton’dan kovuluyor.

Bir yerlerden düğmeye basılmıştı. Başka bin tane senaryo yazıldı. Mesela Celal Doğan bunun siyasi bir baskı olduğunu bile söyledi. O zamanlar “perdenin arkasında Aziz Yıldırım var” denildi. Bu beni ilgilendirmez. Aziz Yıldırım’ın, Lig TV’den benim kellemi isteme hakkı vardır. Ben burada Aziz Yıldırım’a değil, kendi çalıştığım şirketime bakarım. Benim şirketimin duruşu nasıldır? Aziz Yıldırım’a boyun mu eğecektir yoksa yoluna Erman’la devam mı edecektir?


Evet Aziz Yıldırım senin programdan ayrılmanı isteyebilir. Ancak bu kararı verecek olan şirketindir. Şirket seni tutmuyorsa, ki tutmak zorunda da değil, söylenecek hiçbir şey yok. Aranızda bir iş sözleşmesi vardı değil mi Erman? İş sözleşmesini feshettiler, bitti. Hayat. Herkes herkesle çalışmak zorunda değil.

Şimdi sadede gelelim. Altını özellikle çizerek söylüyorum. Benim Aziz Yıldırım’dan şikayetçi olmamın sebebi bu olay değildir. Nedir şikayet sebebim? Yazılı ve görsel basında söylenenler, yazılanlar beni hiç ilgilendirmez. Beni resmi iş ilgilendirir. Polis beni Vatan Caddesi’ndeki Organize Şube’ye çağırdı. Aziz Yıldırım’ın, Sinan Engin’le telefon trafiğine takılan cümlerini benim suratıma okudu. Aziz Yıldırım bu cümlelerde diyor ki, “Bilmem neyin çocuğu Erman Toroğlu’nu Digitürk’ten kovdurdum (Bu tür konuşmalarda küfürlere hiç aldırmam. Ağız alışkanlığıdır söylenebilir. Ama Aziz Yıldırım’ın, “Ben küfüre karşıyım” cümleleri de bu sözlerle taca çıkar.) Şimdi onu gazeteden de attıracağım. Bir kampanya başlatacağım, kovduracağım. Öyle büyük, muazzam bir kampanya olacak ki, o g..tü sallandıracağım.” Daha da ileriye gidelim, aynı Aziz Yıldırım, bir Fenerium açılışında “Türkiye’de iki kişiye teşekkür ederim. Benim anama avradıma küfür edilirken bu iki kişiden başka savunan olmadı. Onlara burada huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Erman Toroğlu ile Şansal Büyüka’ya” diyen adam da Aziz Yıldırım’dır.

Şimdi düşünün... Bir adamı televizyondan attırıyorsun, olur. Gazetede yazmasını istemeyebilirsin. Bu da olur. Ama burada bir ayrıntı var. Aziz Yıldırım, Hürriyet Gazetesi’ne gidip benim kellemi isteyememiş. Herhalde Hürriyet Gazetesi’nin önemli bir müessese olduğunu anlamış, başka müesseselerle karıştırmamış ki, başka bir organize işe girişmiş. Poliste şunu söyledim, “Eğer birinin böyle büyük kampanyayı başlatma, yönetme, sonuçlandırma gücü varsa, karşıdaki kişinin hayatı da tehlikededir. Bu bakımdan eğer başıma birşey gelirse sorumlu Aziz Yıldırım’dır.” Çünkü böyle bir kampanya başlatmak için çok büyük bir örgütün olması lazım ki, işi organize edeceksin. Ben Aziz Yıldırım’dan işten kovdurduğu için değil, algıladığım tehdit için davacı oldum. Kimse sapla samanı karıştırmasın.


Erman'ın iddiası şu, Aziz Yıldırım demiş ki, "öyle bir kampanya başlatacağım ki onu gazetede attıracağım." Bunu da küfürlü bir şekilde ifade etmiş. Önce bu hakaret suçunu oluşturmaz neden?

TCK MADDE 125. - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.


Telefonda özel bir görüşme sırasında gıyabında söylenen sözler hakaret suçunu oluşturmaz zira tek bir kişi bu sözleri duyar.

Şimdi, iddianın kalanı "böyle bir kampanya için örgüt lazım"

Öyle mi Erman?

Aziz Yıldırım kim? Fenerbahçe başkanı.

Fenerbahçe Başkanı senin Hürriyet Gazetesinden atılman için kampanya başlatsa, buna katılacak Galatasaraylısı da Beşiktaşlısı da çok. Değil mi?

Diyelim Türkiye'de milyonlarca taraftar senin o gazeteden atılman için aktif bir şekilde çalışsa, o gazetede duramazsın, durmaman lazım.

Demek ki örgüte ihtiyaç yok. Örgüt iddiası ayrıca ispatlanmalı. Doğal hayatın doğal gidişatı bunu gerektiriyor.

Çünkü sen iyi, normal bir gazeteci değilsin.

Bak nereden biliyorum?

Kendin ifade ediyorsun:

Serdar Bilgili açıklama yaptı, “Şansal Büyüka ile Erman Toroğlu, Beşiktaş düşmanıdırlar” diye…

Sami Yen’deki el ilanları

3-4 sene sonrası. Ali Sami Yen’in tribünlerinde el ilanları dağıttılar. “Erman Toroğlu ile Şansal Büyüka G.Saray düşmanlarıdır” diye. Bu sefer 2006’ya geldik. F.Bahçe TV’de iki gün bir yazı döndü. Beyaz zemin üzerine siyah. “Erman Toroğlu ile Şansal Büyüka F.Bahçe düşmanıdırlar” diye..


Çünkü hedef gösteren, maksatlı bir şekilde insanları zan altında bırakan, ağır ithamları leblebi gibi söyleyen birisin. İnsanlar bu yüzden sana kızıyorlar.

Mesela?

Mesela Yıldırım Demirören,

"Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'in, "Demirören Beşiktaş'la Dalga Geçiyor" başlıklı köşe yazısı nda "kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu" gerekçesiyle yazıyı kaleme alan Erman Toroğlu, Hürriyet gazetesi ve sorumlu müdür Necdet Tatlıcan hakkında açtığı 200 bin YTL'lik tazminat davası açtı"


Mesela Adnan Polat,

"Rıdvan Dilmen ve Güntekin Onay’ın sorularını yanıtlayan Polat, bazı yazarların gazetelerinde ve ekranlarda kendisi hakkında dile getirdikleri iddialara yanıt verdi. Polat, Hıncal Uluç, Erman Toroğlu ve Fatih Altaylı’yı isim vererek kendisine karşı kurulan bir tezgaha alet olmakla itham etti. Polat ’Bu kadar deneyimli isimlerin böyle hatalar yapmalarına, hiç bir araştırma yapmadan böyle şeyler yazmalarına inanamıyorum dedi"


Mesela Galatasaray Kulübünin Açıklaması:

"Kanaltürk Televizyonu'nda yorumculuk yapan eski hakem Erman Toroğlu, geçen akşam yayınlanan programında terbiye sınırlarını aşarak Kaptanımız Arda Turan'ın sakatlığını, kendi deyimiyle "fazla sekse" bağlamış, bu "garip" tespiti de kendisine manşetlik magazinel haberler arayan bir medya organında da umarsızca manşet yapılmıştır.
Erman Toroğlu'nun konuşması ve bunu manşetine çıkarmakta hiçbir sakınca görmeyen Posta Gazetesi'nin tavrı, ülkemizde bir türlü gelişemeyen spor gazeteciliğine ibret verici bir örnektir.

Erman Toroğlu, 105 yıllık kulübün kaptanına, daha bu yaşında bu ülkenin yetiştirdiği en önemli futbolcularından biri olduğunu dünyaya gösteren bir Türk futbolcusuna, sanki bir kahvehanede arkadaşlarıyla dedikodu yapar gibi, hiçbir bilimselliği olmayan, tamamen zırvalıktan ibaret olan, utanç verici ve çok düzeysiz bir yorum yapabiliyorsa, buna yapılabilecek bir eleştiri kaleme dahi alınamaz, çünkü sözün bittiği noktadır.

Ameliyattan yeni çıkmış, milli formasını önemli bir maçta ıslatamadığı için üzüntü duyan bir yıldız futbolcunun hissiyatını hiçbir şekilde kaale almadan, tamamen raiting için insanların özel hayatına bu kadar pervasızca el atma cüretini gösterebilmek, çok ayıp, çok terbiyesizce ve çok utanç vericidir.

Erman Toroğlu ve Posta Gazetesi'nden Kaptanımız Arda Turan'a yapılan bu kadar çirkin bir saldırıya gereken cevabı tüm sağduyu sahibi sporseverlerin ve Galatasaraylıların vereceğinden kuşkumuz yoktur."


Mesela Yıldırım Demirören'in açıklaması:

"HAKARETİN her türlüsüne karşıyım, herkesin de bu anlayışta olmasını bekliyorum.. Kime edilirse edilsin, futbolcuya, hakeme, federasyon başkanına, medya mensubuna, hiç fark etmez.. Artık dünyayla bütünleşiyoruz, yapılacak eleştirinin de evrensel bir ölçüsü olmalı.. Ne yazık ki hiçbir ölçüye dikkat etmeyen, başkalarına küfür ederek bunu reytinge tahvil etmeye çalışan insanlar var..

ERMAN Hoca’nın Arda Turan’a sarfettiği gibi bir söz en kibar ifadeyle yakışıksızdır.. Bu kadar hakaret, özel hayata karışmak hiçbir şart altında kabul edilemez, kimsenin de haddine değildir.. Ayıptır, günahtır, herkesin bir ailesi var..

ARDA meselesi de değil bu, kız arkadaşının düştüğü durumu kim onarabilir? Bu kadar yanlış anlaşılmaya müsait şeyler, böyle uluorta konuşulabilir mi? Bizlerin de nerede durulması gerektiğini bilmemiz gerekir. Futbola olan sevgiyi elbirliği ile yükseltmeye uğraşıyorsak bu gayrete herkes birden katılmalı.. Arda ve Sinem kızımız için çok üzüldüm.. Buna sebep olanları kınıyorum..


Daha devam edelim mi Erman?

Çarşı'nın senin için söylediklerini, Ultraaslan'ın nasıl "ispatlamazsan namertsin" yazdığını hatırlatalım mı?

İnsanlara nasıl hakaret ettiğini, nasıl zan altında bıraktığını, nasıl iftira attığını gösteren başka örnekleri de serelim mi?

Aziz Yıldırım seni attırmak için kampanya düzenleme hakkına sahip mi Erman! Her türk vatandaşı sahip!

Bu kampanyaya her renkten milyonlarca taraftar destek verir mi?

Kendi haline bir bak Erman, senin bir gazeteden atılmanı istemek için örgüte gerek var mı? Sen kendi kendine yetersin.



10 comments:

  1. Esat Erman dedi ki...

    Ne yorumu? Bu kadar araştırma ve irdelemeyi ancak alkışlarım. Erman kümeye :)

  2. Unknown dedi ki...

    Walla helal olsun. Gerçek basının/yorumcuların olmadığı yerde yorum nedir herkese göstermişsiniz. Tebrikler.

  3. FBlackmamba dedi ki...

    bu blogda emeği olanlar boşzamanlarda medyaya ders vermeli :)

  4. barbobey dedi ki...

    Sporda Şiddet Kanunu Basın Medya Gazeteciler ile ilgili maddeler
    Sporda Şiddet Kanunu Madde 16-24
    Yayın yasağı
    MADDE 16. – Spor müsabakalarını canlı olarak yayınlayan yayın kuruluşu ile diğer yazılı ve görsel yayın kuruluşları, bu Kanunun amacına aykırı nitelikteki afiş, pankart, söz, fiil ve davranışları yayınlayamaz. Canlı yayın halinde vuku bulan yasak söz, fiil ve davranışlar, haber amaçlı da olsa birden fazla yayınlanamaz.
    Yayın yasağı
    MADDE 22. – 16 ncı maddeye aykırı davranan görsel yayın kuruluşları hakkında 13.4.1994 tarihli ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun; basın mensupları hakkında da 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanunu hükümleri saklıdır.
    16 ncı maddede yazılı eylemlerde bulunan gerçek kişilere her yayın için onmilyar lira, tüzel kişilere ise; ellimilyar lira para cezası verilir.


    Şimdi şiddet yasası böyle diyor.
    Husumet mi dediniz?
    Adam yıllardır husumetini ortaya koyuyor.
    Bugünde artık şikayetçi olduğunu beyan ettiği yani işin mahkemelik olacağı belli olan bir mevzuda yazı yazıyor.
    Nerede ?
    Hürriyet gazetesinde.
    Aklı nereden alıyor biliyormusunuz? Mehmet Baransu denilen zevattan.Çünkü son Telegol programında , artık polis savcı mahkeme konularında kendini hangisinin yerine koyacağını bilemeyip ambale olan , tape okuma raconu kesen Baransu Aziz Yıldırım ın telefon konuşmalarına istinaden‘’bu işi tek başına değil başkalarıyla birlikte yapacağı için bu iş organizeye girer’’deyip çıkıveriyor işin içinden.Erman Toroğlu nun esin kaynağı işte budur.
    Ben de bir vatandaş olarak olup bitenleri izlerken acaba bu yasa herkese niye eşit bir şekilde uygulanmıyor diye saf saf merak ediyorum.
    Kardeşim sen istediğin gibi herkesi töhmet altında bırakacak yazıları kaleme alıyor ,dilediğin gibi yorumlar yapıyorsunda bak kanun ne diyor: Basın ve yayın organları; söz, yazı veya davranışlarla spor kulüplerini, taraftarlarını, spor adamlarını şiddete, kulüpler arası husumete veya suça teşvik edici eylem ve davranışlarda bulunamaz, eleştiri amacı dışında aşağılayıcı yorum veya haber yayınlayamaz.
    Elbette bu kanun sana da işleyecek be Erman Toroğlu ,yukarda Allah var deyip bu işten sıyrılmak olurmu?
    Bir diğer husus ise bağırsak temizliği mevzusudur.Ne mide ve ne bağırsak varmış maşallah diyorum .50 yıldır bu alemin içindeyim diyor velakin hep en köşe başlarında yer tutmuş.
    Aslında Ahmet Çakar Telegol programında ağzından baklayı kaçırdı.’’Bu program misyonunu tamamlamıştır’’dedi.Ne demek istediğini bi açıklasa acaba neydi yüklendikleri misyon ?
    Hürrriyet deki yazısının son bölümü de ilginç.
    Bir zamanlar Ali Fevzi Bir mevzusu vardı olayların üstü örtüldü filan.
    E sen neredeydin o zamanlar?Niye yazmadın çizmedin?Yayıncı kuruluştaki yorumculuk işleri filan mı bozulurdu?Niye gözlükleri takıp koşturmadın adliyelere?
    Türkiye de maçlara gidemediğini övünerek yazan bir başka yorumcu var mıdır acep yeryüzünde diye düşünüyor insan.Türk halkının balık hafızasına ve popülizmine güvenen bu insanlar esas mevzunun menfaatlerinden öte bi bok olmadıklarını böyle zamanlarda belli ediyorlar.Sonra ortaya çıkıp ‘’En Kahraman Rıdvan ‘’ ayaklarında dolanmıyorlar mı insan kıl oluyor resmen.

  5. BurGülEm dedi ki...

    Bizim Kahraman Savcimiz cok kuvvetli delilleri bir kenara birakmis, Sike ve Tesvigin en yogun oldugum dönemlerde futbolculuk ve hakemlik yapmis, eski bir kabzimaldan meddet umar hale gelmis.

    Vah Türkiyem vah..

  6. ersoy dedi ki...

    aslında 2 hafta önce Rasim Ozan Kütahyalı startı verdi. " elinde belge olan bütün muhabir arkadaşlar savcılığa gelsin " dedi. geçen hafta da Mehmet Baransu demiş. hemde kabzımalın karşısında. o da vaziyetden görev çıkarıp gitmiş. başkalarının arabasına binmeyi pek seviyo herhalde, hemen binmiş.
    yetmemiş, yazdığı yazılar ile çoşmuş, artık çoştu mu yoksa geçenlerde gittiği yerde çoşturuldu mu bilemiyoruz. ama anlayabiliyoruz, birazcık kaafası çalışan anlıyo yani.

  7. Efe dedi ki...

    Bir süre önce cok degerli bir agabeyimin tavsiyesiyle, Papazin Cayirini okumaya basladim.Okudukca , su hazin sürede, kan aglayan yüregime, bir Fenerbahce taraftari olarak sadece merhemi burada buldum.Evet Fenerbahceliyim. Eskiden objektif bir Fenerbahceliydim ama artik sadece Fenerbahceliyim.Aethewulf Papazin Cayirini okudugumdan beri yazilarini,arastirmalarini büyük bir zevkle okuyorum.O büyük ahkam kesen zavalli medya mesublarinin senden ögrenecegi cok sey var.Üstadim sen hic bos durmazmisin ? Hizina yetismek mümkün degil.O klavyenin tuslarina basan ellerin dert görmesin.Cok sükür ki yüregimden gecenleri yazan , senin gibi birisi var. Tesekkür ederim.....

  8. Mattt dedi ki...

    Yani her ne soylediyse vazgectim ve dogru saydim ama vallahi merak ediyorum bir insan o gozlukleri takmakla nasil caka satar?!

    Acaba icinin kirini bizden saklamak icin o gozlugu yeterli mi goruyor yoksa kendini bir zamanlarin 900 lu hatlarin vamp kadini Serpil Barlas gibi mi goruyor … zenci erkeklerle amerika maceralarim…

    Yakinda, bir zamanlarin Kenan Ercetingozu gibi, gozlerine bi ters makas atip kivirmaya baslarsin OSCAR ODULLU ILK TURK FILMININ FRAGMANINDA !!!

    VAMP ERKEK ERMAN TOROGLU !!!

    KASIMPASA GEYIKLI SINAMASINDAAA …
    Matineler parcali… bu tuyo da Fenerciden ;)

    Sen ayiligin ile ovunurken biz insanlar adamligimiz kadar ovunuruz !!!
    Bizim bahsettigimiz insanlik bu degil sen mutasyona ugramissin !!!

    Bunlarin icine cin kacmis muhterem,
    hepsi kece gibi birbirlerine girmis,
    hepsi birbirinden BUYUCU !!!

    Meger bizim BEYINSIZ IBLIS klozetteki boku Akil Kremi sanmista kafasina surmus.

    Yuzu gozu bok icinde, o adam az akilli bu cok akilli diye anirip duruyor…

    Peki AHMET CAKAR, hadi soyle bakiim sen ne kadar akillisin ?!?!

    HEPINIIZZ… TUKENDINIZ ARTIK !!!

    YASLANMIS BIR KOPEK GIBI KENARA ATILMAYI BEKLIYORSUNUZ !!!

  9. tufan dedi ki...

    er"mal"in gozlugu "2011 sonbahar beygir gozlukleri" kreasyonunun tanitimi icin. er"mal" in gozune boyle gozluk, basina simsir tarak, artik gerisini sen anladin er"mal", hakemlik yillarindan hani...

  10. yetik dedi ki...

    bi insani isten atttirmak icin ugrasmak suc degildir.

Yorum Gönder