Herkesin mi Kafası Karışık?



İki gece önce Aziz Yıldırım'ın avukatını televizyonda izledikten sonra takip edilen yöntemin ne olduğunu pek çözemiyorum artık. Biliyoruz ki 2 hafta boyunca avukat dahil hiç kimse konuşmadı ve Fenerbahçe basın tarafından linç edildi. "Emenike'nin para sayan görüntüleri var" haberleri hâlâ gazetelerin internet sayfalarında duruyor. Basındaki birkaç adamın iddia makamlarıyla eşgüdümlü çalışarak soruşturmaya yön vermeye çalıştıklarına 3 haftanın her günü şahit olduk, bu da doğal olarak ne olup bittiğini sorgulamamıza sebep oldu. Buna rağmen kulübün izlediği politikayı hâlâ anlamlandırabilmiş değilim. Kulüp kendisini 3 koldan savunuyor ama hiçbiri direkt savunma yapma derdinde değil.

1) Aziz Yıldırım: Başkan bu süreçte içeriden birkaç mektup ve mesajla taraftara seslendi. Veda mektubu olarak yorumlanan mektubunda Fenerbahçe ve Türk sporuna neler verdiğini anlatıyor, mektubun en önemli noktası da bazı güçlerin kendisini yakmak için bu senaryoyu kurguladıkları. Aziz Yıldırım senaryoyu kabul etmediğini bu cümleyle anlatmış fakat bundan önce yapması gereken şey kendisine sorulan sorular ortadayken bunların deli saçması olduğunu net ve kesin cümlelerle ifade etmekti. İdam sehpasını kurmuş medya ve çakalları ikna etmek için değil, Fenerbahçe taraftarı için yapmalıydı bunu. Kendisine İBB-Kayserispor maçında şike yaptığı bile sorulmuşsa "bana şike yaptığım iddia edilen maçlar arasında İBB-Kayserispor maçı bile sayıldı, gülerek cevap verdim" bile demesi yeterliydi bunu anlatmak için. Cezaevinden gönderdiği mektupta "bana senaryo kurdular" yazabildiğine göre böyle bir cümleyi yazması sorun olmazdı. Diyelim başkanın böyle bir açıklamayı yapacak enerjisi ve imkanı yok, o zaman 1 haftadır her gün bir kanalda gördüğümüz avukatı ne yapıyor? (Not: Bu kısmı başkanın dünkü mektubundan önce yazmıştım, "veremeyecek hesabımız yok" geçiyor orada fakat daha somut şeylerden bahsedilmesini bekliyorum hâlâ.)

2) Aziz Yıldırım'ın avukatı: Televizyona telefonla bağlanıp tüm hukuksuzlukları isyan ederek haykırdığında herkesin gönlünü rahatlatmıştı çünkü kulüpten birileri suspus olmuşken ilk kez birisi direnç gösteriyordu. Sorun şu ki o günden beri hep aynı şeyi anlatıyor avukat bey. Madem bu linç ortamına karşı Aziz Yıldırım'ın savunmasını basına dağıttı, o zaman bu savunmanın arkasında durmalı. Eğer kendisine kamuoyuna Fenerbahçe'nin derdini anlatmak görevi verilmiş ise o zaman bu görevi yapmalı. Bir televizyon programında çıkıp başkana sorulan tüm maçlara değinebilir ve tek tek Aziz Yıldırım tarafından iddiaların nasıl açıklandığını anlatabilirdi. Bu çok zor bir iş de değil, bağırıp çağırmaya da gerek yok. İfadeyi ve sızdırılan konuşmaları okuyunca ben bile yapabiliyorum bunu. Buca maçında "abi adamlar % 100 golü kaçırmasa 3-1 oluyordu, dua et bir şey yap, inşallah alacağız maçı" konuşmasını şike sayanlar, "Fenere de Trabzona da koyacağız" cümlesinden şike çıkaranlar, İBB-Kayseri maçında nedense Fenerbahçe'nin şike yapacağını ve hatta Trabzonlu oyunculara şike parası verildiğini iddia edenlere karşı en kolay savunma bu iddiaları tekrar ettirip mantıklarını sormaktır. Karşısında Mehmet Baransu varken bu maçlarla ilgili şike kanıtının ne olduğunu sorup hangi mantıkla şike çıkarıldığını anlattırsa iddia makamı kendi iddialarını çürütecekti zaten.

O ise Türkiye'nin ne rezil durumda olduğundan, Türk futbolunun temizlenmesi gerektiğinden, 8-0'lık maçtan, emniyetin kendi içindeki pisliklerden falan bahsediyor. Bunlardan hiç bahsetmesin demiyorum, bu davanın ortaya çıkması da seyri de direkt bunlarla bağlantılı ama önce masumiyeti anlatsın. Bunu linççi güruha anlatmak, kendisi açıklamak zorunda değil. Fenerbahçe taraftarına anlatsın. Linç ortamı oluşturan insanlar kana susamış canavarlar gibi etrafta dolanırken onlara bir şey anlatmaya, onlarla anlaşmaya çalışmasına gerek yok. Fakat eğer başkanın ve Fenerbahçe'nin masumiyetini kamuoyuna anlatmak görevini aldıysa o zaman bunu yapmak zorunda. Saldırılmayı hak eden kişilere dahi kişisel saldırması bir işimize yaramıyor. Bu davada Fenerbahçe'nin arkasında olan tek grup Fenerbahçeliler. O zaman önce o Fenerbahçelilere konuşsun, başkanın savunması da ortadayken sadece o savunmayı tekrarlayarak bile yapabilir bunu.

3) Yönetim: Bu sürecin en zayıf, en basiretsiz, en işbilmez kurumu. Fenerbahçe hakkında konuşan tek insan Aziz Yıldırım'ın avukatı. Kulübün spor hukukçusu avukatları yok mu? TFF'nin hukuka uymayan kararlarına karşı internetten bildiri yayınlamak ne işe yarıyor? Süper Kupa maçının ertelenmesinin hukuksal temeli olmadığını söylemişler, peki bu kararın durdurulması için bir mahkemeye başvuruldu mu? Neden ilk günden beri "Yüce Türk adaleti" şeklinde başlayan cümleler kuruluyor? Onun yerine kulübün masumiyetini anlatamıyorlar mı? Shakhtar maçta bütün stadı başkanın posterleriyle doldurmalarının nedeni mesaj göndermek mi? Bu dava esasen Aziz Yıldırım'ı yıkma davasıdır, Fenerbahçe araçtır mı demek istiyorlar? Eğer öyleyse imalı konuşmanın, gizli mesajlar göndermenin yeri ve zamanı mı? Neden çıkıp açık açık bunu ifade etmiyorlar? FBTV'de Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe'ye verdiklerini anlatmak ne işe yarıyor? Masumiyeti kanıtlamıyor da anlatmıyor da. Aksine "büyük hizmetler yapmış bir adam olduğu için biraz insaflı olun" mesajı veriyor. Savunmayı zayıflatıyor. Yönetim artık çıkıp net olarak masumiyeti ifade etmek, yapılan abuk subuk bağlantıların şike ve maç bağlama olmadığını anlatmak zorunda.

Bu süreçte onlarca hukuk skandalı yaşanmışken bu yapılanları engellemek için ne yaptılar? Aziz Yıldırım'ın ifadesi bile alınmadan ikamet adresi olarak cezaevi yazılması, İbrahim Akın'ın kandırılarak itirafa zorlandığı iddiası bu davanın seyrini tamamen değiştirmiyor mu? Bu hukuki sorunların davanın siyasiliğine işaret olduğunu ve TFF'nin baskı altında bırakıldığını UEFA ve Avrupa'daki spor mahkemelerine şikayet ederek anlattılar mı? Eğer anlatmadılarsa neden resmi sitede şikayet edip duruyorlar? Sitede bildiri koymak dışında bir savunma mekanizması, hukukçusu, sözcüsü yok mu bu kulübün?

Linç ortamını hazırlayanlar, yalan haberlerle idamı hızlandırmaya çalışanlar, fırsatan istifade TFF'yi baskıya alıp savunmasız, yargısız karar vermeye zorlayanlara değil, Fenerbahçe taraftarına karşı yükümlülüğünüz var. Artık üzerinden neredeyse 3 hafta geçti. İddialar, maçlar, belgeler belli. Savunma nedir, neden masumuz artık Fenerbahçe taraftarına bunu anlatın. Biz Cumhuriyet takımıyız, biz en büyük takımız, ekonomi önemli, temiz futbol gibi yuvarlak cümleleri karıştırmayın. Aziz Yıldırım'a sorulan maçlar belli. Artık biriniz çıkın, sanıkların avukatlarını da alın, o maçları tek tek sayıp hepsinden aklanabiliriz, hepsini yöneticilerimiz ve başkanımız şu şekilde açıklamıştır diyin, araya başka imalar, cümleler de sokmayın, net olun. Fenerbahçe taraftarı bunu bekliyor artık, sizin işiniz de bu. Başkandan da, avukatından da, yönetimden de bunu bekliyoruz.


15 comments:

  1. LosTurcos dedi ki...

    Aynen arkadaş.

  2. (Süper)Cem dedi ki...

    evet, haklısın ve bunları ben de sorguladım kendi içimde. muhtemelen hala ortada bir iddianame olmaması ve gizlilik kararı nedeniyle bu şekilde net konuşmalardan çekiniyorlar. yani böyle olduğunu umuyorum. ya da daha vahim olanı, bu ateşin kendilerini de sarabileceğinden korktukları için çekimser kalıyorlar. memleket hukuk devleti ya hani, ne olacağı belli olmaz, adamı bir anda ergenekoncu yaparlar, bir anda şikeci, isterlerse bir anda devrimci yaparlar... biraz g.t korkusu var gibi. "bu kadar saçma bahanelerle aziz yıldırım gibi güçlü bir adam bile alınabiliyorsa, bizim başımıza neler gelmez?!" gibi bir replik dolanabilir zihinlerinde... ama ben yine de ilk söylediğim olmasını umuyorum...

  3. HÜBER dedi ki...

    operasyonun merkezinde aziz yıldırım'ın olduğu her yönüyle belli.

    bu durum

    1) aziz yıldırım'ın suçsuz olduğu

    2) olası bir suçtan fb'nin etkilenmemesi gerektiği iddiasını

    desteklemez.

    ancak olası suç girişimleri içinden neden onun mercek altına alındığını sormamamıza da engel teşkil edemez.

    ve bunu sormamızı tutarlı ve haklı çıkaracak onlarca ipucu var :

    - ismi ortalıkta hiç geçmezken nasıl oldu da gelecekteki fenerbahçe başkanı olarak gösterilen m. ali aydınlar etrafında seçimlere 15 gün kala 48 saat içinde bir koalisyon oluştu.

    - eldeki verilerle rahatlıkla haziran başı başlatılabileceği görülen bir soruşturma niçin özellikle federasyon seçimleri beklenerek ve karar takvimini sıkıştıracak şekilde geç olarak başlatıldı.

    - aziz yıldırım suç örgütü kurmak iddiası ile bir sabah baskınıyla gözaltına alınırken şu ana kadar sızdırılan belgeler ışığında şike ve teşvik girişimi dışında bir eylem ve yapılanma neden tanımlanamadı.

    - toplumu bir suç örgütü ithamına ikna etmek için aziz yıldırım ve mecnun odyakmaz'ın baskın görüntüleri ile başlayan operasyon videosu nasıl bu kişilerle ilişkisiz silah görüntüleri ile montajlandı.

    - bu video'da aziz yıldırım ve mecnun odyakmaz'a ait olmamakla birlikte başka bir şüphelinin evinde sedat peker fotoğrafı bulunmasının delil diye gösterilmesine ne demeli.

    bu durumda bu sitede hakan şükür'ün değil evinde fotoğraf bulundurmak sedat peker adlı şahısla birlikte tatil yaparken çekilmiş fotoğrafları bir suç duyurusu niteliği mi taşımaktadır.

    - benzer (teşvik, şike) suçlar isnat edilen ts ve bjk yöneticileri neden bir baskınla değil de çağrı ile gözaltına alındılar. haklarında neden aynı montajlı videolar hazırlanmadı veya eşgal fotoğrafları sızdırılmadı.

    böyle en az 10-15 tane daha soru sorulabiliriz.


    aziz yıldırım'ı odak haline getirmekle kimin eline ne geçecek ?

    1) futbol camiasındaki herkese mesaj iletilmiş olacak :

    bizzat emniyet ve adli makamlar eliyle yeterliliği tartışılır bulguların uygun montajı ve medyanın kullanılması ile istenen herkes itibarsızlaştırılabilinir.

    devletin elinde bugün futbol içinde yer alan birçok kişi ile ilgili halihazırda kapalı tutulan dosyalar içinde pekçok kayıt olduğu zaten biliniyor.

    hiçbir yeni takip gerekmeksizin halihazırdaki belge ve kayıtlarla (belki aziz yıldırım için olanlardan daha güçlü ve direkt ilişkili bile olabilir) istenen kişi ve kulübe operasyon yapılabilir.

    herkes ayağını buna göre denk alsın

    2) son 10 yıldır futbolun en güçlü figürü konumundaki bir kişinin cezalandırılması ile zaten bu figüre karşı iddia edilenlere inanmaya hazır kitleye futbolun barsaklarını temizlediği ve adaletin yerini bulduğu propagandası ile soruşturma sürecindeki tüm gayrihukuki uygulamaları ve linç psikolojisini unuttururdunuz.



    böyle bir durumda belirli bir kariyeri, iş bağlantıları olan bir fb yöneticisi olsanız siz ne yapardınız.

    elbette suçlu veya suçsuz olsanız da bu güçlerle uzlaşmaya çalışırdınız.

  4. rene gallimard dedi ki...

    yönetim iddialara madde madde giremez, açıklayamaz..

    ne diyor başkan'ın avukatı, yargı medyada, bende medyada savunmalıyım.. yani şunu yapıyor;

    tüm karşı cephe medya araçlarıyla sallıyor, kamuoyu oluşturuyor..

    avukat çıkıyor bunun karşısında sallıyor..

    aslında söylenen hiçbişi yok, yönetim sadece denge kurmaya çalışıyor..

    yönetim "başkan'ın suçsuzluğuna inanıyoruz, masumdur" diyebilir, zaten demiştir.. ama "delillere baktık başkan suçsuz" diyemez.. zaten istenen bu subjektif ortamı yaratabilmek, tff'de çıkar der ki delillere baktık suçludur..

    bu "delil" kelimesi önemli, kullanmamaları doğru..

    ayrıca medya o kadar aynılaştı ki karşı cephenin televizyon başında soruşturmayı takip eden gerizekalı inananları sıkılıp şarkı yarışması izlemeye başladılar..

    medya kimin köpeği olursa olsun kendisini izletmeli, reklam önemsiz, istediğini yapabilmesi için izletmeli..

    bu aynılık onları bitiricek az kaldı.. sonrasın da tff açıklamayı yapar küme düşürürse her kanalda her gazetede birer yönetici, futbolcu görüceğimize eminim.. tahkim süresince bu sefer konuşan, etkileyen, üste çıkan fenerbahçe olucaktır..

    federasyon açıklama yapmadan yapıcağımız atak 10 gün sürse nolur, adamlar bunu unutturum 30 gün sonra açıklarlar, senin de elinde artık hiçbişi kalmamıştır..

    son olarak ufak bi detay, bu karşı cephe fenerbahçe içinde tanınan ama aslında hiçbir ağırlığı olmayan isimleri arkadan itmeye başladı, vefa küçük bunlardan biri, kongrede rakip olsak benim oyum çok çıkar, net söylüyorum.. onu ortaya atmakta ki sebep fenerbahçe'yi kendi içinde tartışmalı, zayıf göstermek.. böyle bişi yok, ali şen'de çıkar yakında bik bik konuşur.. seçimde onu geçemem doğru, ama bedri baykam'ın açık farkla eziceğini söyleyebilirim..

  5. FASLI dedi ki...

    Çok sabırsız bir milletiz. Komplo teorim var diyene tuz alıp koşuyoruz. Eğer medya üzerine düşeni hakkıyla yapsa( medyaya da çok önem atfettik, gereksiz ) belki sen bile bu kadar yazı yazmayacaktın. İddianame tamamlanmadan varsayımlarla konuşursak, gerçekler ortaya çıktığında Fenerbahçe tarihine leke sürmüş insanları savunmuş ya da bu insanlara boş yere çamur atmış duruma düşebiliriz. En iyisi bekleyelim. Sonucu görelim. Çubuklu forma orada durduğu müddetçe bana giren çıkan yok.

  6. emir.z dedi ki...

    Doğru dürüst bir refleksle sağlam bir savunma kurulmadığı için, nostaljik tv klipleri, kupa sergileri, ligin marka değerine vurgu vs. hamleler, dışarıdan bakanlara ‘paçayı sıyırma hamleleri’ gibi görünüyor. Bunlar sadece güçlü bir savunmanın yanına aksesuar olarak eklenebilir. Ama tutup da bunların üzerine savunma inşa edilemez. Taraftar olarak Anıtkabir’e yürüyüp olanları Ata’ya şikayet etmemiz de bir işe yaramaz. Atatürk kalkıp gazetelerdeki iddiaları Akdeniz’e dökecek değil. Şimdi bunlar ortada olduğu halde neden kulübün savunması ciddi bir şekilde organize edilemiyor? Hakikaten bu üzerinde durulması gereken bir sorun..
    Bir de tabii camia olarak bir araya gelinen, güç ve güven yansıtması gereken ilk toplantıda (Divan Kurulu'nda) verilen 'ağlayan insanlar topluluğu' görüntüsü var ki, bu tam bir fecaat.
    Yönetimin ilk günden beri standartlaşan pasif görüntüsü sebebiyle bu gözyaşları, haksızlığa bir isyandan çok, sanki çaresizliğin bir ilânı gibiydi...
    Hislenmeyi anlıyorum da, elden sadece bunun gelmesini anlayamıyorum, kabul de edemiyorum...
    İlgili bir yazı için;
    http://emirz.blogspot.com/2011/07/en-buyuk-travmaya-en-dusuk-profil.html

  7. Mitya dedi ki...

    Bugün Radikal'de İsmail Uyanık'ın roportajı nasıl yansıtılacak merak ediyorum: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&Date=&ArticleID=1057491

    Adam kendisinin dahi 1993'te şike teşebbüsünde bulunduguunu rahatca anlatıyor. Yönetimin içinde de bu ilişkilerin farkında olan insanlar var elbette, ve bir an evvel kamuoyunda seslerini duyurmaları gerekiyor. İsmail Uyanık bu kadar biliyorsa İlhan Cavcav, Celal Dogan, Faruk Özak'ın bildiklerini tahmin edemiyorum. Konuşun da rahatlayalım, konuşun da Haluk Ulusoy da ifade versin, konuşun da Fenerbahce olayların merkezinden çekiliversin. Bildiğin tiyatro oynanıyor alenen gözümüzün önünde, başka birsey degil.

  8. MustafaS dedi ki...

    Yönetimin bu süreci iyi yönetemediğini düşünüyorum. Bir şeyler söylüyorlar ama hep eksik, gerekli vurgu yapılmamış, geç kalınmış vs.

    Ben nacizane bir Fenerbahçe taraftarıyım. Yönetimin yerinde olsam diye düşünüyorum bazen (herşeyden anlayan bir millet olduğumuz için :) )

    Mesela suçlamalar ilk başladığı zaman 1-2 gün içinde basın toplantısı yapılıp (internetten basın açıklaması değil) "Futbolda şikeye ve haksızlığa KESİNLİKLE karşı olunduğu, suçlu her kimse cezasını çekmesi gerektiği, suçu ispat edilene kadar herkesin suçsuz olduğu ve Aziz Yıldırım'ın suçsuz olduğuna inandığımız ve arkasında olduğumuz" söylenebilirdi. Basına "suçu ispat edilmeden insanları suçlu gibi gösteren yayınlar yapmanın yanlış ve ceza sebebi olduğu, takımlara gönül veren taraftarları incittiği ve etik olmadığı konusunda" nazik bir uyarı yapılabilirdi.

    Gazetelerde delil denen şeyler ortaya çıktığında (1 hafta sonrasında zaten şekillenmişti) Aziz Yıldırım'a gazelerde çıkan haberler iletilip verdiği cevaplar yine bir basın toplantısı yapılarak "Şu gazetede yazan şu habere Aziz Yıldırım'ın avukatı aracılığıyla cevabı şudur" diye tüm iddia ve haberler yanıtlanabilirdi. Yargı süreci ile ilgili delil vs. yasağı konusunun da problem olacağını sanmıyorum. Gazete haber yaparken yasak yoksa gazete haberlerine cevap verirken de yasak yoktur. Eğer bu konuda kulübe uyarı gelirse gazetelerin yaptığı yayınlarında yasaklanması gerektiği gündeme getirilip yapılan ikiyüzlülüğün kamuoyu tarafından anlaşılması sağlanabilirdi.

    Yönetim tarafından seçilecek bir avukat konuyla ilgili haber yapan tüm TV programlarına bağlanıp/katılıp süreç boyunca "Haksızlığa karşıyız, şikaye karşıyız, suçluysak ceza çekmeye hazırız. Ama ispat edilen bir suç yok ve haklı olduğumuz ortaya çıkacaktır" mealinde açıklamalar yaparak düşüncemizi/duruşumuzu gösterebilirdi.

    Fenerbahçe yönetimi bu süreç boyunca korkak kaldı. Korkak kaldığı ve sindiği için haklı olduğu konularda haksız hale düştü. Olaylarda aktif savunma yapması gerekiyordu, biz geri çekildikçe suçlama yapanlar kendilerini haklı görmeye başladılar, kamuoyunu yanlarına çektiler.

    Mesela biz "şike yaptıksak cezamızı çekmeye hazırız" dediğimiz halde rakip taraftar ve kamuoyu "bunlar şike yapsak bile görmezden gelinsin istiyor" diye düşünüyor. Bu düşünceye sahip olmalarını engellememiz lazımdı. Çünkü şike ile gelen hiçbirşeyi istemiyoruz.

    Büyük gazetelere tam sayfa ilan verilip "Şikeye ve haksız kazanca karşı olduğumuz, ispatlanan bir suç olmadığı, suçumuz ispat edilirse cezamızı çekmeye hazır olduğumuz. Adaletin yerine gelmesi için her türlü çabayı göstereceğimiz" dile getirilebilirdi.

    Diğer takımlara sataşıp "ama GS şunu yapmıştı, BJK bunu yapmıştı, TS şunu yapmıştı" dememizde yine büyük hataydı. Söylediğimiz herşey doğru olabilir ama biz böyle yaptıkça "Suçlu ama yanına birilerini çekmeye çalışıyor" imajı oluştu. Aklı başında GS,BJK,TS ve rakip taraftarları da böylece kaybettik. Kim kaldı bize inanacak? Sadece FB taraftarı...

    Haklıyız, mağduruz ama kendimizi savunmayı bile beceremiyoruz. Koca kulübün böyle zor bir durumda bir strateji belirlememesi yada kendini savunma konusunda danışmanlık almaması başlı başına bir skandal zaten.

    Şu süreçte ağır yara almış ama kalbinden Fenerbahçe sevgisi eksilmemiş bir taraftar olarak adaletin en kısa sürede tecelli etmesini diliyorum...

  9. Adsız dedi ki...

    papazın cayırında şike suçlamaları başladığından bu yana amansız bir yönetim eleştirisi var. bu eleştirileri yapanların kendi yazdıklarını tamamen kavramış olduğunu düşünmüyorum. neydi yazılanlar, ve benim de katıldıklarım; bu siyasi bir operasyon. Bu Aziz yıldırım operasyonu. Bu kolları çok farklı yerlere uzanan, medya-eminiyet-polis-savcı-hükümet açıları olan planlı bir komplo.

    bu durumu bu kadar açık yazıp sonra sadece görünen ve duyulan üzerinden yönetim eleştirisi yapmak ne kadar doğru? Yönetimin bu dengeleri göz önünde bulundurmadığını düşünmek ne kadar doğru?

    Bakın arkadaşlar bundan 10 sene sonra, 15 sene sonra Türkiye'de başka baharlar, başka düzenler, baş kesenler varken bugünlere dair "siz susun, Aziz başkanı bize verin, Fenerbahçe kurtulsun" dendiğini okursak hanginiz şaşırırsınız? bu tamamen bir komplo teorisidir ama varsayalım doğru olsun....hanginiz o yönetimde olsaydınız susmazdınız? ya da tam tersini düşünelim, medyaya, taraftara konuşmadılar ama içeride neler neler yaptı FB yönetimi diye "karşı" cepheden bir haber okusak yıllar sonra...buna hanginiz şaşar?

    Kısacası olayın vehemiyetini uzun uzun anlatıp, sonra kendi cümlelerimizin ağırlığını hiçe sayarak yönetim eleştirisi yapmak adil değil...Biz buradan bu kadar farkındaysak olanın bitenin, onların durduğu yerden çok daha fazla detaya hakim olmadıklarını düşünmek saflık olur..

    Eğer biliçaltımızda "iyi basiretli yönetim" metrise girip Aziz başkanı omuzlar çıkartıp yolda da yandaş medyaya bir tokat atacak yönetimse, bundan aşağısı bizi kurtarmıyorsa belki biz de artık olaya fazla duygusal yaklaştığımızı kabul etmeliyiz.

    Şahsen ben yönetim ne yapıyorsa doğrusunu yapıyordur demekteyim. Asıl yönetimde olmayan, kısacası sözleri Fenerbahçeyi kurumsal olarak bağlamayacak insanların çıkıp konuşması gerek. Ancak bir taraftar gibi konuşup bizim duygusal taraftar beklentilerimizi karşılayabilirler..zira sırtlarında küfe yok!

  10. Rambo Okan dedi ki...

    Röportaj verenler, yazanlar, edenler bunu herkes yapıyordu piyango Fener'e vurdu gibi konuşuyor bir kısım. Sandalye oyunuydu bu Fenerbahçe ayakta kaldı vs. Dün Ertem Şener bu seferlik affedilsin bir daha herkese iki kat ceza verilsin diyor.

    Bırakın bu saçmalıkları öncelikle suç kanıtlansın mahkeme karar versin. Şimdi toplaşır ateşolmayanyerdendumançıkmazcılar, dahanekaldıkiciler, aldılariçericiler, kapıgibibelgeciler vs. Hayır efendim mahkeme yargılamadan,sonuç çıkmadan kimse suçlu muamelesi yapmasın. Bunu öneri değil ihtar gerekirse tehdit olarak algılayın. Daha önce yapılıyor olduğu Fenerbahçe'nin şampiyon olurken yasa dışı yollara saptığını göstermez.Daha önce bu blogda yazıldığı gibi.

    -Biz merhamet istemiyoruz adalet istiyoruz. Adil yargılanmak varsa suçumuz cezamızı çekmek istiyoruz.

  11. fenerlihüseyin dedi ki...

    Fenerbahçe'ye karşı yıllardır medyada organize olduğuna kesinlikle inandığım bir karalama kampanyası var.
    Bu kampanya yüzünden dünyanın hiç bir yerinde bitirilemeyecek bir maç(!) sonrası Fenerbahçe denizlide şampiyonluğu kaybedince bir kesim " ohh ! siz bunu hak ettiniz , elle kolla gol atarken vs. vs...." muhabbetlerine girebildiler.
    Bu karalama bir tür düşük yoğunluklu savaş yada çin işkencesi gibi uygulandı .
    Bu karalama kampanyasının hiç bir yerinde hiç bir Fenerbahçe birimi doğru hamle yapamadı ve yapılan bu kampanyaları boşa çıkaracak bir çözüm bulama dı ki bu tür bir bombardımanda ne yapmasını bekliyoruz.
    Artık o hale geldi ki insanlar Fenerbahçeli olduklarını söylemekten utanır hale getirildiler .
    Asıl önemli olan bu kampanyanın bütününü görmek ve bu son yaşananların muhtemelen onun bir parçası , bitirici hamlesini olduğunu algılamakla başlayacak belki çözüm .
    Ama nasıl çözülecek orası muamma ...

  12. emir.z dedi ki...

    Kuşkusuz "şike operasyonu asla sadece şike operasyonu değildir." Herkes de bunun farkında.
    Şu anda cephede kim bilir ne çarpışmalar var? Ne bilgiler, ne tehditler, ne pazarlıklar dönüyordur oralarda kim bilir?
    Evet, bu savaş ortamında yönetimin sırtında bir küfe var, evet o yüzden her şeyi ince eleyip sık dokuyorlar. Çekingenlikleri, tereddütleri, tedbirli davranışları biraz da bundan.
    Ancak süreç boyunca gösterdikleri düşük profilin "iletişim yönetimi" açısından eleştirisinin yapılmasının da bir zararı olduğu ya da salt duygusallık olduğu kanısında değilim.
    Çünkü tüm etkenlerden bağımsız olarak, böyle büyük bir kurumsal yapının, bu olayda en azından güçlü bir iletişim yönetimi kurması gerekirdi, gerekir.
    Neredeyse tamamen internet açıklamalarına indirgenmiş bir retorikten söz ediyoruz. En basit PR kaideleri bile dikkate alınmıyor.
    Hiç bir dava, hiç bir savaş böyle kazanılmaz. Böyle bir şey olmaz. Asıl duygusallık budur.
    Düzenli olarak kamuoyunun bilgilendirilmesi, iddiaların olabildiğince cevaplanması ve kulübün görünürlüğünün sağlanması gerekir. Bunu söylemenin durumun ciddiyetini kavramamakla, medyaya tokat atma isteğiyle ne ilgisi var?
    Aksi bir duruş, yönetim ne kadar iyi niyetli ve çalışkan da olsa tedbirden ziyade teslimiyete yakın bir görüntüye sebep olur, oluyor.
    Onlara bakan kulüp dışından kimseler de doğal olarak korkuyorlar, siniyorlar.. Hem zaten onlar da bir şekilde bu sistemin içinde olan kişiler. Kulüp bu kadar suskunken ben niye öne çıkayım, elalemin enayisi ben miyim deyip, gelişmeleri seyrediyorlar.
    Neyseki sokaktaki taraftarın büyük isyanı var...
    Neyseki onların "duygusal taraftar beklentileri" makul fikirlere dönüşebiliyor.
    Neyseki bu fikirleriyle, sürecin tüm çarpıklığını koyuyorlar ortaya...
    Ve belki yönetimi de biraz kendine getirebilirler.
    Onlar olmasa, ağaç şimdiye çoktan tutuşmuştu...

  13. FBlackmamba dedi ki...

    şuan biz sadece medyada dolanan belkı çoğu yalan dolan olan bılgıler uzerınden yapıyoruz bu yorumları.eminim ki bu olay çok daha derin ve futbolun dışında çok fazla aktör var bu olayda.elbette yönetim olaylara çok daha hakim ve bizim bilmediğimiz birçok şey biliyor ben en doğru olanı yapacaklarına sonuna kadar güveniyorum.şu zamanda yönetim ve taraftar kesinlikle birarada durmalıyız ayrılırsak dağılırız lütfen unutmayalım!!!
    Ama şu açıdan da arkadaşların dedıklerine katılıyorum sırtında küfe olmayanlar neden ses çıkarmıyor bu medya camiasındaki fenerbahçeliler nerde??Basının bu saldırısına karşı bunu engelleyebılecek faktör onlardı.Ama unutmamak lazım kımın ne olduğu en zor gunlerde anlasılır.Fenerbahçe bu zor gunlerden elbettte kurtulacaktır hiç şüpheniz olmasın ama fenerbahçeli gözüküp zor gunde toz duman olanlar işte asıl kaybedenler onlar olacak.

  14. veasn dedi ki...

    Yine her zaman ki işin içinde medya var.Yazar olan herkes ortaya iddia atabilirim sanıyor.Bilmeden konuşmak aptallıktan başka değildir.FenerBahçe yönetiminden masumiyetimizi kanıtlanmasını bekliyoruz !

  15. Ahmet dedi ki...

    Benim yazacaklarım yazıyla direkt alakalı değil, "dünyanın en büyük ve en özel taraftar grubu" çarşının muhteşem! tutarlı! manifestosunun yazarı Rıdvan Akar'ın son zırvası ile ilgili; başka mecralar sesimizi duyurup, haklarımızı savunamıyor nasıl olsa belki siz şu video ile ilgili hakettiği yazıyı yazar biraz olsun bu kansızların haddini bildirirsiniz. Yalan haber üzerine kendince esprili soru hazırlayan dangalakların da en azından bir yerleri sızlar...
    Videonun linki: http://video.mynet.com/habervideo/Bu-soru-Fenerbahceliler-i-resmen-cildirtti/1279815/ Şimdiden her türlü emeğiniz için teşekkürler Emir Z. nin de bir yorumunda dediği gibi bizim çığlığımız oldunuz yüreğinize sağlık

Yorum Gönder