Türkiye'nin En Büyük "Öteki"si



Daha önce İlhan Cavcav Fenerbahçe’ye PKK benzetmesi yapmıştı, bu sefer başkentin diğer takımından Konstantinopol olma suçlamasını duyuyoruz. Galiba Ankara’da derin devlet müfredatının teşbihle ilgili seminerlerinden fazla etkilenmiş bu kulüp yetkilileri. Aziz Yıldırım’a da “Bizans tekfuru” ya da “bölücübaşı” gibi sıfatlarla seslenilmesini bekliyoruz yakında. Fenerbahçe Kulübü, Ankaragücü Asbaşkanı’nın açıklamasına güzel bir cevap verdi, malum resmi sitede doğru düzgün açıklama görmeye alışık olmayan bir kitle olarak sevindiren bir şaşkınlıkla karşıladık kontra açıklamayı.

Fenerbahçe’yi hakemlere müdahale edip Bizans oyunları oynamakla itham eden adam gözümüzün içine baka baka “kardeş kulübümüz Bursaspor’u şampiyon yapacağız” diyebiliyor. Bir kulübün kendi galibiyetini başkaları için arzulaması spor ahlakı dersi vermek için ayağa kalkmış bu şahsın ne derece spor ahlakına sahip olduğunun en büyük nişanesi. Fenerbahçe’yi yenmeyi kendi kulübünün bir başarısı, şanı, şöhreti gururu için değil kardeş kulüplerinin şampiyonluğu için isteyen bir adama bir hafta önce kafayı fair-play la bozmuş necip Türk medyasından henüz bir ses seda gelmemesi de ne ilginç değil mi.

PVH de belirtmiş bir önceki yazıda, kimsenin Bursa’nın kalan maçlarından bahsettiği yok. Sanırım Bursa sadece Ankara maçını hükmen kazanıyor, diğer maçlarla ilgili bir hükmen galibiyet kararı bu sabah itibarıyla ortada yok. Ama ortada öyle bir durum var ki Bursa zaten bu iki maçı kazanacak havası yaratıldı çoktan. Fenerbahçe’nin oynayacağı rakiplerin ligde hiçbir iddiası olmamasına rağmen zorluğundan dem vurulurken Kayseri ve Beşiktaş maçlarının Bursa için zor maç olabileceğini bir Allah’ın kulu düşünmüyor mu yahu?

Bu oyunu daha önce görmüştük aslında. Şampiyonluğun son hafta kaybedildiği 2006’da yine herkes Fener’in maçlarına odaklanmış Galatasaray’ın oynadığı maçların esamesi bile okunmuyor, sonucu belli maçlar oynanıyormuş gibi bir hava yaratılıyordu. Fenerbahçe ligde son hafta maçını Denizli ile oynarken o sene ligin iyi takımlarından Kayseri’nin Ali Sami Yen’de hiçbir şey yapmaması kimseyi ilgilendirmiyor, hedefsiz takımların böyle oynaması hoşgörülüyordu. Oysa şimdi bakıyoruz Fenerbahçe ile oynayacak hedefsiz takımların maçlara hedefsiz takım gibi çıkmayacağı konusunda yaygın bir görüş hakim. Bursa’nın hedefsiz rakiplerine yine büyük tolerans söz konusu ama Fener’in rakipleri kanının son damlasına kadar oynamalı.

Artık şu ikiyüzlü ahlak bekçilerinin özneye göre konum belirlemeleri çok can sıkıcı bir hal aldı. Tabii ki Fenerbahçe ile oynayacak takım kanının son damlasına kadar mücadele etsin ama aynı mücadele başkalarına gösterilmeyince “hedefsiz takım konsantre olmamaları normal” gibi saçma sapan bir bahaneye sığınılmasın. Türk futbol kamuoyu da Fenerbahçe maçlarının sonucuna göre ahlaki duruş belirleme hastalığından kurtulsun artık.

Galatasaray’ın son iki şampiyonluğunda medyanın haline bir bakalım. 2005-2006’da oyuncularına ödemelerini düzgün yapan bir kulüple oyuncularına para ödemeyen kulüp farkını zengin küstahlığı-fakir mağduriyeti üzerinden kuran ve ikincisini sempatik bulan, 2007-2008 de ise kadrosundaki yabancıları verimli kullanan ile hiç kullanmayan arasındaki ayrımı zengin ruhsuz yabancılarla- aslan gibi Türk çocukları şeklinde ayrıştırıp yine tercihini ikinciden yana kullanan bir duruş. Bu yıl da kahpe Bizans’a karşı tek başına ayakta kalan Anadolu beyliğinin yanında saf tutma telaşesi.

Fenerbahçe’yi kötü adamlıkla özdeşleştirmek seviliyor buralarda. Kulüp yetkilileri de bu çarkı içselleştirdikleri için her zaman en kolayını seçip Fener’e en fazla küfredenin en iyi olacağını düşünüyorlar. Fenerbahçe biraz da bu yüzden en popüler bu ülkede. Türkiye’nin en büyük “ötekisi” olduğu için.


11 comments:

  1. Hagi_10 dedi ki...

    ama aynı medya şampiyonluk yarışı galatasaray ve bursaspor arasında geçerken de bursaspor yanında tutum almış ve "e anadolu'dan da bir şampiyon çıksın" artık söylemleri başlamıştı. hatta rıdvan dilmen bizzat "artık fenerbahçe bursaspor'un şampiyonluğu için mücadele vermeli" demişti. ayrıca yazıda medyanın fenerbahçe'yi ötekileştirdiğinden bahsedilmiş, halbuki bana da hep medya fenerbahçeli gibi gelmiştir ve bunu savunacak donelerim de ziyadesiyle var elimde. şimdi gel de çık işin içinden.

  2. Ortega dedi ki...

    "Fenerbahçe’yi hakemlere müdahale edip Bizans oyunları oynamakla itham eden adam gözümüzün içine baka baka “kardeş kulübümüz Bursaspor’u şampiyon yapacağız” diyebiliyor."

    Ahanda altına ıslak imza atacağım bir cümle.

  3. Unknown dedi ki...

    Aziz Yıldırım'ın son 10 senede yaptığı atılımların sonucu bu. UEFA kupasına rağmen 1 tane anahtarlık satamayanların, taraftarının potansiyelini ortaya çıkarıp Türkiye'deki futbol klubü yönetiminde devrim yapanlara bok atma çabasıdır kötü adam ile fakir ama gururlu genç hikayeleri.

    Hatırlayın 10 yıl öncesine kadar Fenerbahçeli için 90 yıllık tarihinde 3 Avrupa galibiyeti vardı. Machester City, Manchester United ve Bordeaux. Sırf bir sezonda fazlasını yaptı. 3 sezon içinde hem UEFA'da hem de Şampiyonlar Liginde en çok puan toplayan takım oldu. Bu kadar ilerleyen bir klup ile diğerleri arasında oluşan doğal fark diğer klup yöneticilerini böyle açıklamalar yapmaya yöneltti. Diğer Bizanslılar Galatasaray ve Beşiktaş ittifak yaptı. Ankaralılar ise malum bölücü suçlaması yaparken kendileri bölücülük yaptı.

    Oysa bu gelişmeler olmasa 50 yıl giderdi o UEFA kupası. İlhan Cavcav Afrika'dan getireceği 3-5 oyuncu ile hala usta yönetici olurdu. İşin geri dönülmez noktada olduğunun farkındalardı ve ellerinden bir şey gelmiyordu. Onlar da ellerinde kalanın ambalajını değiştirdiler. Hatalarının sonucunu yüceltmeye karar verdiler. Öyle ya Türk milleti severdi fakir edebiyatını. Deplasmana gitmeyen yabancı oyuncu tanımını ortaya çıkaran oyuncuları transfer edip aslan gibi Türkler hikayesini harladılar öte yandan.

    Şimdi peşkeştepe stadı yaptırdılar devlete ama o da daha bitmedi. Daha bir kaç hikayeye daha ihtiyaç var. Geçen sene Fenerbahçe kendi çukurundan çıkamadı. Gerçekten ne de güzeldi geçen seneki şampiyonluk yarışı değil mi? Uefa ön elemesinde ve ligdeki bir iki maçta yaldızlı, zevk veren futbol oynayan Galatasaray masalı sezona yayılmak istense de olmadı. Beşitaş zaten ayrı hikaye fotoroman gibi, giden gelen kahin teknik direktör, yanlış anlama sonucu yapılan transfer, yattığı yerden para kazanan 9. yabancı, ks msj vs vs. Şimdiki hikayenin kahramanı Bizans'a kafa tutan Bursa. Hikaye mevzusu da klup bütçeleri vs. olacak. Kimsenin Bursa rakiplerini saydığı yok çünkü rakipleri kendilerini saymıyor. İşte Osman Tanburacı Şampiyonlar Ligi'ni bırakarak, Galatasaray'ı İstanbul BB takımından bile aşağı görerek Fenerbahçe, Galatasaray'a teşekkür etmelidir diye yazdı. Abdullah Avcı bile benim 5.lik hedefim var Galatasaray'ı yenmek istiyoruz diyor. Oysa benzer konumdaki Kayseri'den ise ses seda yok. Trabzon için şimdiden olası intikam senaryosu yazıyorlar ama Kayseri'yi Kayseri'de yenen ve liderlikten eden Bursa için çoktan barış sağlanmış durumda. Beşiktaş 3. olup sezonu 2 hafta geç açabilir ama ne gam onların tavrı Fenerbahçe maçından sonra belli oldu zaten.

    Aslında genelde sıkıcı ve sinir bozucu olsa da ben seviyorum bazen bu öteki olma durumunu. Değişik bir hazzı var. Arkadaşlarla toplandığımda biliyorum ki herkes karşıda saf alacak. Biraz da şımarıkça belki Matrix Reloaded filmindeki bir sürü Ajan Smith'in Neo'ya saldırma sahnesi aklıma geliyor. O kadar sinir bozucu durumdan sonra da bu kadarı olsun artık.

  4. sayerlack dedi ki...

    Fenerbahçe ve diğerleri.
    Çok severim bu sözü.

  5. Mitya dedi ki...

    vallahi asil sinir bozucu durum akli basinda bildigin galatasarayli besiktasli arkadaslarin bile bu safsatalara kaptirip ayni teraneden calmalari. yoksa guzel bu varolus, fenerbahce'nin yerine kendinizi koydugunuzda kendinizi yeryuzundeki en muktedir zat olarak olarak gorup basiniz donuveriyor, lakin gundelik hayatta insan cildiracak gibi oluyor her cumlenin sonuna ilistirilen aziz yildirim, anelka, ve bilica ile muhattap olmaktan.

    bu sene besiktas kaza bela sampiyonluga oynuyor olsaydi "hakemlere ragmen" olacakti, galatasaray olsaydi bu kadro kalitesinin basit bir yansimasi olarak addedilecekti, ancak fenerbahce sampiyonluga yaklastikca ahlak bekcileri tarafindan aniden turk futbolunun pislikleri piyasaya surulmeye baslandi.

    isin trajik yani, bundan on on bes sene evvel fenerbahce'nin yaratmaya calistigi futbol kulturunden tiksinirken simdi yaratilan bu ortamda efendiligini nisbeten koruyabilen tek kulup olmasindan dolayi saskinlik icindeyim, acikcasi haz almaya basladim.

  6. fatih dedi ki...

    @hagi_10

    buyrun açıklayın bakalım donelerinizi.hıncal uluç un fener odaklı her nefret söyleminin 10 senedir manşet olduğu bir ülkede hala fener medyasından bahsediyorsunuz.hakkında bu kadar çok nefret içerikli haber ve yorum yapılan bir kulüp yok. şike soruşturmasında bile olaylarla alakası olmasa bile medyanın işin içine feneri sokma çabasını ne yapacağız.

  7. Charlie Kelly dedi ki...

    Bu tarz yorumları Ankaragücü yapınca hakikaten çok komik oluyor. Misal; az beride bu sezon Ankaraspor'dan alınan futbolcular sonra az ötede araştırıldığı takdirde ortaya çıkacak birinci lige çıkma hikayeleri var.

    Hadi onu da geçtim, herkesin buluttan nem kaptığı, birbirini şerefsizlikle veya şikecilikle suçladığı bir ülkede, alenen kardeş kulübüz diyen iki takımı kimse sorgulamıyor. Zamanında Kasımpaşa, Fenerbahçe'ye Şampiyonlar Liginde başarılar dilediği zaman dikilen kulaklar nedense şimdi tıkalılar. "Cimbomun uşağı Abdullah Avcı" diye dönenen şimdinin mağrur, yılmaz ve gözüpek adalet savaçıları kendine müslümanlığın leziz bir eserini ortaya koyuyor şimdilerde.

    Çok konvansiyonel olacak ama belki de bu yüzden Ankaragücü ne yaparsa yapsın vasat bir takımdan öteye gidemiyor. Etme bulma dünyası diye boşa dememişler.

    Açıklamalarda geçen Bizans tabirleri ise tribünlere oynayan şovenist diskurun en büyük alamet-i farikası olsa gerek.

  8. Unknown dedi ki...

    Fenerli medya... En sevdiğim yalan. "Anelka'nın elle attığı gol" gibi, temelinde doğru ama işleyişinde yanlış bir tamlama.
    "Her yerde büyük ve kalabalığız" diyen bir camianın medyada azınlıkta olmasını düşünmek çelişkili olur. Buradaki konu yontma ve efektifliktir. Bir yerde bir zümreden insanın sayıca çok olması bir şey ifade etmez. Bulundukları konumları nasıl kullandıkları önemli olandır. GS'lilerin iyi becerdiği budur. Sayıca öyle ahım şahım az olmadıkları gibi, önemli köşe başlarını tutmuşlardır. Hasbel kader o köşe başlarından bazılarını kapmış gözükenler ise, o konumun gereği olarak renklerini unutup düzenin idamesini seçmektedirler. Rating ve satış kaygıları onları kalplerinin söylediğinin aksi yöne iter.

  9. Hagi_10 dedi ki...

    tabii ki birkaç örnek verebilirim. mesela fenerbahçeli futbolcular kelepçeli seks aleminde yakalanıyorlar tek bir futbolcunun adı çıkmıyor ama jo şampanyalı parti verince ya da arda turan sinema kapatınca 1 hafta manşet oluyor. semihle daum arasında bir husumet olduğu gün gibi açık ama hiçbir fenerbahçeli muhabir bunu haber yapmazken servet ile rijkaard arasındaki husumet hatta takımın servetçiler ardacılar vs diye bölünmesi haber yapılyor. aklıma gelenler bunlar şimdilik hatta örnekleri çoğaltabilirim de. ercan saatçi gibi altan tanrıkulu gibi bir çok spor servisi müdürü fenerbahçeli mesela. neyse şüphesiz siz de bana aksini kanuıtlar bir çok örnek verebilirsiniz. sonuçta mevzuya nereden bakasanız öyle görürsünüz.

  10. Sekhranikos dedi ki...

    Bu arada ligin kalitesinin düşüklüğüne dair yazılar gelmeye başladı. tamburacıların osman döktürmüş ligin ne boktan bir lig olduğuna dair boncuklarını. Fenerin şampiyonluk ihtimali her seferinde ligi bok ediyor.

  11. Arkhe dedi ki...

    Hagi_10 Samandıra'dan bildirdi.

    İyi ki de medya bahsetmiyormuş a.k., nasıl bir bahsetmemekse kendine Hagi_10 diyen adam bile neler öğrenmiş.

Yorum Gönder