Bir Taşralının İstanbul Notları



Biz gariban taşralılar için 3-4 günlük ufak tatillerde İstanbul’a gitmek başlı başına bir şenlik. “Şehrin bütün nimetlerini üç güne ne kadar sıkıştırabilirsek o kadar kardır” anlayışıyla bir program yapıp Perşembe gecesi Dersaadet’e vasıl oldum. Cuma gününü kültürel aktivitelere, Cumartesiyi Fenerbahçe Acıbadem’e Pazar gününü de televizyon başında arkadaşlarla maç izlemeye ayarladığım programıma harfi harfine uyarak tekrar kürkçü dükkanımıza döndük

Cumartesi günü 16:30 civarı Burhan Felek’e gidip içeride Eczacı –Vakıfbank maçının olduğunu öğrenince o maçı da izleme şansım oldu. Bir taşla iki kuş vurmuş oldum böylece. Maçtan önce Fenerbahçe-Galatasaray maçı için ayrı bilet satılacağını falan söylediler ama Eczacı–Vakıfbank maçının bitiminden sonra sonraki maçı da seyretmek için ana tribündeki yerlerinden ayrılmayan seyircileri çıkaramadılar doğal olarak. Sadece file arkalarındaki çakma Vakıfbank ve Eczacı taraftarını çıkarabildiler. Benim de dahil olduğum bir biletle iki maç seyredebilen kitle yüzünden dışarıda epey bir Fenerbahçe taraftarı kaldı ama organizasyon konusunda zaten diplerde sürünen bir ülke olarak o kadar insanı salondan dışarı çıkarıp tekrar bilet için kuyruğa sokabileceklerini düşünen zihniyetin sorumsuzluğuydu yaşanan. İlk set boyunca oyundan çok, dışarda kalan taraftarın sesi duyurulmaya çalışıldı “Yönetim uyuma, taraftarın dışarıda” sloganlarıyla. Maç çok rahat geçti, zaten ikinci set dışında Galatasaray pek tehdit edemedi, ve güle oynaya kazandık. Benim için maça dair güzellik maç öncesindeki tesadüftü.

Eczacı-Vakıf maçında son set oynanırken bir ara çay almak için kafeyi arıyordum ki, yanlış yere girdiğimi, benim girdiğim yerden Nihan ve Çiğdem’in çıkmasıyla anladım. Sonra doğru yön neresi diye bakınırken arkamdan bir “Pardon geçebilir miyim sesi geldi” Kafamı çevirdiğimde arkamda Naz’ı gördüm. O da cafeden bir şey almaya gidiyormuş, çay için sırada beklerken maça ilk altıda başlayıp başlamayacağını sordum. Henüz maç toplantısını yapmadıkları için ilk altıda olup olmadığını bilmediğini söyledi. Çayımı alıp , Naz’a başarılar dileklerimi iletip, tekrar yerime döndüm. Maçı izlemeye devam ederken yine arkamda beyaz eşofmanlı birini gördüm. Bu seferde Eda önümdeki sırada oturan anne ve babasıyla konuşuyordu. Eda’ya da fırsattan istifade tebrik , teşekkürlerimi falan iletip gerçek bir Fenerbaheçeli gibi oynadığı için kendisiyle gurur duyduğumuzu söyledim. O da “zaten ben gerçek Fenerbahçeliyim” dedi gülerek. Bir magazin notu daha vereyim. Maçtan önce erkek takımının pasörü Aslan’ın yanında şu an Galatasaray’ın liberosu olan ve geçen sene bizde oynayan Ayça Naz ‘ı gördüm. Nişanlanmaya hazırlanıyorlarmış sanırım tribündeki bir abinin dediğine göre. Fenerbahçe kaptanı ile Galatasaray oyuncusunun birlikteliği rekabetin uzaklaştırıcı değil yakınlaştırıcı da olabileceğinin bir göstergesi.

İyi başlayan hafta sonu Pazar günü yine bizim açımızdan şahane bitti. Guiza’nın fizik kurallarına aykırı bir şekilde kaçırdığı gol sonrasında fizik kurallarına aykırı olarak tepki sonucu florasını kırdığım için için arkadaşımdan özür dileyeyim kamuya açık bir mekanda Gençlerbirliği maçına ayaklarım geri geri “lige resmi olarak havlu attığımızı görelim bari” diye gittiğimi hatırlayınca sekiz hafta sonra bu takımın lider olduğunu görüp bir kez daha insanın umut etme kabiliyetinin sonu olmadığını düşündüm. Her ne kadar medyadaki “Fenerbahçe bu saatten sonra bırakmaz” inancına iflah olmaz bir kötümser olarak şerh koysam da üç hafta daha kör topal gider miyiz acaba diye de düşünmeden edemiyor insan. Son iki not daha Seyyar Sahne’nin Oğuza Atay’ın Tehlikeli Oyunlar romanından uyarladığı tek kişilik oyununu izlemeyenler en az romanı henüz okumamışlar kadar kendilerini kötü hissedebilirler. Hakikaten enfes bir tek kişilik performanstı. Tehlikeli Oyunlari’ın baş kahramanı Hikmet Benol’un çok sevdiği sıfatla selamlayalım canlı yayında görüp tebessüm ettiğimiz ve “Rapaiç atıyor dört oluyor” sözleriyle kalbimizin Adriyatik kıylarında meskun “caanım” Rapaiçimizi de.


1 comments:

  1. Burçe dedi ki...

    ehue magazin haberleri süper, cafenin önünde ben de olan biteni izlemişim gibi hissettim.

    "Fenerbahçe kaptanı ile Galatasaray oyuncusunun birlikteliği" :)))

Yorum Gönder