Finaldeyiz



Pek çoğumuzun ömrü hayatımızda gördüğümüz en unutulmaz maçtı herhalde bu maç. Aslında ilk dört sete baktığımızda karşılıklı iki set alınmış hiç bir sette çekişme olmamış kalite de bu seviyede beklenenin çok altındaydı. Ama öyle bir 5. set oldu ki final-four tarihine geçti. Dört sete dair tüm kalite eleştirilerini heyecan yüzünden çöpe atmamızı sağladı.

İlk sete manşette felaket başlayınca pat diye 6-0 oldu. Ondan sonraki süreç karşılıklı geçse de başta oluşan farkı kapatamayınca 25-18 verdik ilk seti. Fransızcadan çok Korece konuşur gibi konuşan anonsçunun tuhaf anonslarını da belirtelim adam resmen maça müdahale ediyor gibiydi bağıra çağıra. İkinci set ortama ve salona alışan kızlar kontrollü bir şekilde farkı açıp Gamova'nın dominant oyunuyla sonlara doğru fark biraz kapansa da 25-19'la maça dengeyi getirdiler.

Üçüncü sete yine çok iyi başlayıp kontrolü tamamen ele geçirdik. Yaneva'yı yakaladığımız servislerle farkı gittikçe açtık ve 25-18'le 2-1 öne geçtik. 4. set başa baş başladıktan ve ilk teknik molaya başa baş girdikten sonra ikinci teknik molaya kadar felaket bir süreç yaşadık. 6-1'lik seriyle ikinci teknik molaya 5 sayı önde giren Cannes'e karşı daha önceki maçlardaki gibi geriden gelip 20'lerde yakalayacağımızı düşünüyordum ki işler öyle gitmedi. Setin sonlarında bir ara pasör değişikliği ile dengeyi kurmayı denedik ama Naz da kar etmedi ve seti 25-17 kaybedip final setine bıraktık işi.

Bu seviyede ilk kez oynamanın ve evsahibine karşı olmanın 5. sete giden bir maçta tehlikeli olacağını düşünüyordum. Bu sette fark hiç 3'e çıkmadı. Tüm sene boyunca 38 maçta sadece bir kez 5 setlik maç oynamış takım için tam bir sinir harbiydi. İki takım da 5 kez maç sayısı atmış. En kritik yer tuhaf bir şekilde bizim alandan diğer alana geçen topta tekli blokta yakalanan Nati'nin inanılmaz blokuydu. Maç Cannes'a gitmek üzereyken ucundan tekrar tutunduk maça bu blokla. Nati servise geldi. Cannes hücumunda bir blokta Eda'dan gelince maç sayısı atma şansını ele geçirdik bir kez daha ve bu sefer Natin'nin iyi servisinde iyi manşet alamayan Cannes zor pozisyonda topu dışarı atınca bu 15'te bitecek inanılmaz seti 23'te bitirerek finale çıktık.

Bugün 1. seti ortama alışmaya strese falan bağlayalım ama 4. sette birdenbire maçtan kopmamız düşündürücü. 5. set neredeyse tüm pozisyonlarda Gamova'yı aradık. Seda 3. setin bir bölümü dışında çok kötüydü. Dricx'in zaten ortayı kullanma konusunda sorunları olduğunu biliyoruz bu maçta ortadan neredeyse doğru düzgün sayımız yoktu. Yarın için rakibin kim olacağı belli değil ama böyle oynarsak Novara'da çıksa Bergamo'da çıksa şansımız yok. Servise karşı manşetlerde liberomuz ve Seda başta olmak üzere kesinlikle daha iyi olmamız lazım. 4 ve 5. setlerde Buckova her hücumda geçti bizim bloğu savunmada top elimize değmedi neredeyse.Savunma olarak da pas tercihleri olarak da bir seviye yukarıya çıkmamız lazım yarın. Dricx'in de pas tercihlerini daha iyi yapması ve maçı bir oyuncunun üzerine yığmaması gerek. Bugün 5. sette tüm toplar Gamova'ya gitti. Gayet de iyi oynamasına rağmen bu kadar çok top alınca maçın sonlarında Gamova'da top öldürme konusunda zorlandı. Türk oyuncuların yüz ifadelerinden ne kadar gergin oldukları anlaşılıyordu yarın daha sakin olacaklarını düşünüyorum. Aslında belkide bu kadar stresli bir maçı yarı finalde oynamak bir avantaj da olabilir finalde.

Yarın da böyle bir maç yaşarsak rahatlıkla ömrümüzden bir on sene gidecek bu hafta sonu demek ki. Nati'nin son blokunda yukarıdan ilahi bir müdahale olduğunu düşünüp finalde de işlerin iyiye gideceğine mi yorsak şu maçı? Böyle epik bir yarı finalden sonra finali kazanmak çok yakışacak bu takıma, inşallah kupayla döneriz.

P.S: Bu arada maç sonunda yanındakilere sarılan İbrahim Kutluay'ı gördüm yanlış görmediysem. Bu adamın Fenerbahçeliliğini hala tartışanlara da bir not olarak belirtelim.


4 comments:

  1. E-demir dedi ki...

    Süper haber.. Buraya kadar gelen bir takım gerisini umarım ki getirir..

  2. Burçe dedi ki...

    4. sette yanlışım yoksa 5 servis kaçırdık, gamova ardarda 3 topu öldüremedi ve 5. setin de daha başında 2-0 geriye düşünce türk olduğum için diğer kızlar gibi benim de gözlerim dolu ve gitti final dedim. voleybolda en büyük sıkıntılardan biri moral bozukluğu bence, sinir harbini kazanan taraf olduğumuz için çok çok çok mutluyum. mükemmeldi.

  3. Unknown dedi ki...

    Dogru gormussun Ibo da oradaydi.Fenerbahce'nin simdiye kadar izledigim butun branslardaki maclari icinde en cok heyecanlandigim macti.

    Ne futbol takiminin oynadigi Sevilla maci ne de basket takiminin Efes serileri...

    Yaslandim izlerken, mac bitiminde de hungur hungur agladim.Yarinki mac nasil olacak tahmin bile edemiyorum...

  4. medgallis dedi ki...

    bu iş trt' nin internet sayfası ile olmaz dedikten sonra yol düştüm: evden çık, sola dön, bir de sağ.
    büyük bir bahis salonu: öyleki salonun içinde daha çok yürümem gerekiyor. onlarca televizyon. büyük ekran, projektör, plazma falan.
    ricam ancak en köşedeki televizyonun açılmasına yetiyor. allahtan o sırada fazla maç yok. millet bundesliga ve arsenalden gelecek gollere konsantre olmuş. hatta eurosport karşısında times nehri üzerindeki kürek yarışına dakikalar öncesinden başlamış olanlar bile var. bakalım bu sene oxford-cambridge kapışmasından kim galip çıkacak?
    bir başıma en az televizyon kadar sessiz bir biçimde başladım izlemeye. kötü başladık zira cannes takım kalitesinden önce dersine iyi çalıştığını belli etti: seda' nın manşet performansına iyi çalışmışlardı ve arkadaşları da onu koruyamadı. üstelik bir de final stresi vardı.
    oyun ilk setin gideceği rotaya girince iki sıfır olursa izlemeyeceğim dedim.
    'bir-bir' den sonra üç-bir alır rakip bekleriz diye düşünmeye başladım. bu arada başka yerlerden benim olduğum tarafa yönelen bakışlar gelip ekrana bakan insanlara dönüşmeye başlamıştı bile.
    felaket bir dördüncü set oynadık. sıfır blok...
    beşinci setten umudum yoktu açıkcası. ama madem başladım bitirmeli diyerek seyre devam ettim. yücetanrı 'allahım lutfen' demelerimi duymuş olmalı ki tek kişilik blok yaptık, rakip alandan top çevirdik maçı aldık.
    ve kesinlikle en çok heyecanlandığım fenerbahçe maçı budur.
    sevilla maçından sonra rehavetle limon sıkmayı başaramamıştım. eminim bu maçtan sonra deneseydim bırakın sıkmayı, limonu tutmayı bile başaramazdım.

    notgibi: bu arada ben ibrahim kutluay' ı göremedim ama demet akalın' ı çubuklu formayla gördüğüme yemin edebilirim. n'olca şimdi? :)

Yorum Gönder