İddianame ve Sorular
İddianamenin büyük bölümünü okudum, açıkçası beklediğimiz gibi medyaya sızmış şeylerin dışında iddianamede daha önce hiç duymadığımız şeyler yok. Öncelikle şunu belirteyim kişisel olarak 3 Temmuz sonrası bu olayın siyasi yönü olabileceğine ilişkin kuşkular Türkiye'deki her davada olduğu gibi kafamızı kurcalasa da yine de suçlamaların hukuki temelde ele alınması gerektiğini düşünüyordum. Olayın hukuki boyuttan çıktığını ve artık bu olayın çok taraflı bir kurguya daha yakın olduğuna tamamen kanaat oluşturmam ise Trabzon'un Şampiyonlar Ligi'ne katılmasının üzerinden 12 saat sonra Sadri Şener'in yurt dışı yasağının kaldırılması sonrasında oldu.
Daha sonraki olayları, yasada değişiklik öngören düzenlemeye bugüne kadar spor anlayışı masa tenisinden ibaret olan cemaatin hükümetle kanlı bıçaklı olabilecek kadar karşı çıkmasını , Cumhubaşkanı'nın görev süresi boyunca ilk kez bir yasayı veto etmesini bu şike meselesinin sadece bir şike meselesi olmadığını bize gösteren nişaneler olarak sayabiliriz. Yeri gelmişken yeni yasa düzenlemesinden "ulusal şeytan" ilan edilen "nefret paratoneri" haline getirilen Aziz Yıldırım'ın yararlanmayacağını ve tutuklu kalmaya devam edeceğini düşünüyorum.
İddianamenin lafzı da ruhu da zaten ilginç bir şekilde Aziz Yıldırım'ı mümkünse hayatı boyu hapiste tutmak için özenle hazırlanmış. İddianamede örgüt lideri olarak bahsedilen iki kişi var birisi Olgun Peker, diğeri Aziz Yıldırım. İddianamenin ilk bölümünü oluşturan Olgun Peker'in eylemlerinin anlatıldığı bölüm daha nesnel gözlemlerle kişisel kanaatler arka planda tutularak anlatılmışken, Aziz Yıldırım'ın eylemlerinin anlatıldığı bölümde iddianamenin üslubu değişiyor. Savcı daha kişisel değerlendirmeleri ve subjektif görüşleri bu bölümde daha yoğunlukla kullanıyor.
Mesela Aziz Yıldırım'la örgüt üyesi oldukları iddia edilen Fenerbahçe yöneticileri arasındaki ilişkinin başkan-yönetici ilişkisinin ötesinde olduğunu iddia ediyor. Sanki Türkiye'de aralarında ast-üst ilişkisi bulunan bütün birimler arasındaki ilişkiler demokratik nosyondaymış gibi bunu garip bulmuş. Savcı Aziz Yıldırım'ın özellikle İlhan Ekşioğlu'yla ilgili görüşmelerinde bütün "nasıl gidiyor" sorularının şikeyle ilgili rapor alma amaçlı olduğunu iddia ediyor.Şu tapeleri okuduktan sonra telefonda birine "nasıl gidiyor" diye sormaya çekinir insan.
Sedat Peker ile Aziz Yıldırım arasında kurulmaya çalışılan bağ da son derece zorlama. Savcı Ergenekon'un gizli tanığıınn beyanına dayanarak 2004 deki Beşiktaş- Fenerbahçe maçında Tümer'in Sedat Peker'den talimatla bilerek kırmızı kart gördüğünü iddia etmiş ki o maçta Tümer'in kart falan görmediğini ufak bir araştırmayla ortaya çıkarabilirdi. Sedat Peker'in buna istinaden Aziz Yıldırım'dan para istediğini de belirtmiş. İddia edildiği gibi bu ikili arasında bir menfaat anlaşması varsa beklenen şey Aziz Yıldırım'ın Sedat Peker'e bu parayı vermesidir ancak savcı aynı metinde Aziz Yıldırım'ın Sedat Peker'in bu para isteğinden rahatsız olduğunu ve istifayı düşündüğünü de belirtiyor. Yani gönül rızasıyla aralarında bir menfaat ilişkisi varsa Aziz Yıldırım niye bu istek karşısında bunalıp istifa etmeği gereği duyuyor orası açıklanmaya muhtaç.
Aziz Yıldırım hakkındaki en somut suçlama Manisa-Trabzon maçıyla ilgili Manisaspor Başkan Yrd.'a maç öncesi gönderilen 500.000 doların ne amaçla gönderildiği de açıklanmaya muhtaç. Aziz Yıldırım ifadesinde kişisel bir iş için bu kişiye borç verdiğini ve daha sonra dört çek olarak banka kanalıyla bu paraların geri ödendiğini belirtmiş, bu paranın Manisasporlu oyunculara dağıtıldığı yönünde de gerek iddianameye yansıyan gerekse medyada yer alan hiç bir şey olmadığını ve herhangi bir Manisasporlu oyuncunun tanık olarak bile ifadeye çağrılmadığını belirtelim. Savcı bu paranın teşvik parası olduğunu düşünüyor ancak iki yönetici arasındaki para transferinin saha içine nasıl yansıdığını, nasıl bir menfaat temininin söz konusu olduğunu belirtmiyor.
Şike soruşturmasının Fenerbahçe tarafındaki en önemli ismi şüphesiz İlhan Ekşioğlu. İddianame de İlhan Ekşioğlu'na muhasebeden verilen bütün paraların neredeyse şike amaçlı olduğu iddia edilmiş, İlhan Ekşioğlu'na muhasebeden yapılan ödemelerin, şike yapıldığı iddia edilen maçların öncesi ve sonrasıyla tamamen uyuşmadığını bizzat savcının kendisi de iddianamede belirtmiş ancak savcı bunun şike faaliyetini örtbas etmek için bazı muhasebe kayıtlarının daha geç yapıldığına yormuş.
İddianamenin neredeyse tamamı telefon dinleme tutanaklarından oluşuyor, şunu da belirtelim Aziz Yıldırım ve diğer yöneticiler hakkındaki takip teşvik ve şikenin suç olmadığı dönemde alınmış. Aziz Yıldırım hakkında dinleme kararı 17.02.2011 tarihinde başlamış. Şike ve teşvik primini suç olarak gören yasa çıkmadan iki ay önce şike ve teşvik primi ile ilgili takip yapılmaya başlaması da son derece manidar.
Savcıya göre örgüt şike faaliyetinde başarısız olana bir daha görev vermiyormuş, bu bağlamda buna örnek verdiği konuşma kaydı da çok acayip mesela daha önce şike işinde başarısız olduğu iddia edilen Doğan Ercan'ın konuşmasına yüklenen anlam ilginç
18.03.2011 günü Doğan Ercan’ın Alaeddin Yıldırım’a gönderdiği mesajlarda(tape:2107-2108-2109);
“İyi günler ali abi ben geldim ankaraya gidecemi gencler tırabozon macına başkan birşeyler söylemişti banan.haber verirsen ona göre porgram yapacam abi iyi günler.akşam macdayım cok iyi hazırlanıyolar d” yazdığı,(Gençlerbirliği-Trabzon maçnda teşvik görüşmeleri yapmak için görev istemektedir)
Savcının şu konuşmadan nasıl bu yorumu çıkardığını ben anlamadım açıkcası.
Fenerbahçe'nin şike yapmakla suçlandığı Büyükşehir Belediye ve Eskişehir maçlarında da tuhaf şeyler var. Mesela savcıya göre Fenerbahçe yönetimi maçtan bir gün önce Büyükşehir'in kalesinde Oğuzhan'ın değil Fırat'ın oynayacağını öğreniyor ama kadroda bile olmayan Murat Şahin'le şike yapıyor, ya da Eskişehir maçı için Bülent Uygun ve Ümit Karan'la şike anlaşması yapıyor ama ne hikmetse şike anlaşması yapılan antrenör, şike için anlaşılan oyuncuyu onbirde oynatmıyor, yine daha önce de belirttiğim gibi bu adamlara verilen paranın akışının da bizim gördüğümüz kadarıyla net kanıtları yok. İddianamede neredeyse bütün poşetlerin içindeki şeyin para olduğu değerlendirmesi var, resimleri falan da var poşetlerin ama "abi bu poşetin içinde kesin para vardır" kanaatine nerden varılmış onu da anlamış değilim.
İbrahim Akın'la ilgili bölüm soruşturmanın başından bu yana en ilginç bölüm bana göre. İbrahim Akın'ın iddianamede belirtilen ifadesinin baskı altında alındığını ve savcının kendisini yanılttığını belirten ifadesini de gözönünde bulundurarak konuşma kaydını ele alalım. Şimdi İbrahim Akın'ın şike parası için caiz midir değil midir diye sağa sola sorması zaten başlı başına garip, aşağıdaki konuşmaya bir bakalım.
İbrahim: “Hocam bir şey sormam lazım sana ya şimdi bizim hafta sonu Fener’le maçımız var ya, demişler ki İbo gol atmasın, yüz bin dolar para verelim ona diye”, X Şahıs: “ İyi ne yapacaksın”, İbrahim: “Ben de sana soruyorum dedim hocam bu adamlarına sor diye yani ne yapmamız lazım diye”, X Şahıs: “Sizin takımın kaptanı hocası ne diyor”, İbrahim: “Onlar bir şey diyemiyor hocam Fenerbahçeli oldukları için onlarda bana kalkıp oynama veya gol atma diyemiyorlar başkası tarafından söyleniyor bu.. yani bana gol atma diyorlar yani”, X Şahıs: “İyi tamam yani böyle şeyler günümüzde futbol camiasında var değil mi böyle şeyler”, İbrahim: “Var var ama hocam işte ben de sana soruyorum yani kötü olur mu diye…yani para var yani işin ucunda, ama sonucunda diyorlar ki işte şu şunu yapma”, X Şahıs: “Efendim yani onda bir şey yokki ya bu gönül rıza olan bir şey yani sen gol atmayacaksIn yerine para verecekler…tabi ya onda bir şey yok yani bunda bir sakınca yok canım niye olsun yani baya başkaları duymasın önemli değil…bizim burada benim köyde baba türbesi var ya Köy babada…orda var çok fakirler var yaparsın bu kurban keseriz orda yedirirsin”, İbrahim: “Doğru hocam tamam”. (tape:3568)
Şimdi imamın şike teklifi yapıldı sözünden sonra hemen takım kaptanı ve antrenör ne diyor sorusu garip değil mi, ikincisi İbrahim Akın takım kaptanı ve hocasının Fenerli olduğunu söylüyor ki Abdullah Avcı'nın Fenerli değil Galatasaraylı olduğunu dünya alem bilir, şimdi bu sürreal imam- futbolcu diyalogu hakikaten bu konuşmayı gördüğümden beri bana garip geliyor. Zaten tapelerin -Alo ile başlayıp -Görüşürüz le bitmemesi ve konuşmanın bazı yerlerinin alınıp seçilmesinin yanlış olduğunu Yunanistan'daki soruşturma gibi bu konuşmaların hepsinin yayınlanması gerektiğini daha önce de söylemiştik. Bunun ne kadar doğru bir uygulama olacağı Can Arat'ın ifadesinde de görülüyor.
Maçtan önce yine Ali Kıratlı ile bir görüşme yaptım. Bu görüşmede Cemil abinin beni aradığını söyledim. Kendisine duygusal olamayacağımı, aslanlar gibi topumu oynayacağımı söyledim. O da tabi aslanım çıkıp sen oyunununa bak Allah yardımcın olsun dedi, fakat bu görüşme bana okunan tapelerde yoktu.
Şimdi mesela Ali Kıratlı'nın bir sürü lüzumsuz görüşmesi iddianamede yer alırken sanıgın lehine olabilecek bu tape ne iddianamede ne polis sorgusunda var. Oysa biliyoruz ki savcının görevi sadece sanıkların aleyhine olan delilleri değil lehine olan delilleri de toplamak. 50 tane görüşmenin işine gelen 20 tanesinin bazı bölümlerini alıp alt alta yazarak iddianame hazırlanacaksa bunun için savcı olmaya gerek yok Turkcell deki call center larda bunu yapabilir.
Savcıların hukuki bir meseleyi iddia makamında bulunuyorum diye kişiselleştirmesi hukuk adına en büyük tehlikelerden biri. Bazı yerlerde savcı şüphelilere ulaşılamadığını vurgulasa da bunu bile şüphelileri suçlayan bir ifadeyle yapmış, şu vurguya dikkat
"özellikle iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması çalışmalarına karşı kendilerince geliştirdikleri tedbirleri yoğun olarak uyguladıkları, bu tedbirlerin örgüt liderinden en alttaki örgüt üyesine kadar herhangi bir değişim göstermeden tüm örgüt üyeleri tarafından sıkı bir disiplin içerisinde uygulandığı, örgüt üyelerinin bu tedbirlerinin bazı şüphelilerin tespit edilememesine sebep olduğu belirlenmiştir."
Karabük maçı öncesi şüphelilere ulaşamadığını çünkü örgüt üyelerinin çok iyi disiplin içerisinde şifreli bir şekilde konuştuğunu beyan eden savcı bir hafta sonraki Ankaragücü maçında örgüt üyelerinin ilk kez bu kadar açık seçik konuştuğunu belirtiyor. Bir hafta içinde ne olduysa artık. Herhalde bu açık seçik konuşmalardan yola çıkarak Mehmet Yenice adlı şahsın arabayla Ankara'ya 400.000 dolar götürdüğünü belirtiyor ama belkide başından bu yana bu soruşturmanın en zayıf yönünü burda kendisi itiraf ediyor. Operasyonun deşifre olmaması için bu para belirtilen şahısdayken suç üstü yapılmadığını söylüyor. Ligin bitimine bir hafta kala neyin deşifresi Allah aşkına. İlla son maçın son dakikası mı beklenmesi gerek bir suça tanık olunmuşsa. Burada savcının Sivas maçı berabere bitse operasyon olmayacaktı sözüne vurgu yapalım, bu memlekette bir savcı açık açık bunu söyleyip onun yazdığı iddianameden biz hala bir hukuk metni bekliyorsak zaten ölmüşüz demektir.
Bir de şunu sorayım şüpheli durumda bulunan Trabzonsporla ilgili Zeki Mazlum'un polis sorgusunda "Trabzon'un şampiyon olması için AKP Trabzon teşiklatı her şeyi yapar" sözünün iddianamede yer almaması sizi şaşırttı mı. ?
Türkiye öyle bir ülke ki hakkınızda iddia edilen şeyi iddia eden kişinin ispat etmesine gerek yok, sizi kişisel olarak sevmeyen birileri zaten hakkınızdaki iddialarla sizi asmak için hazır bekliyor. Fenerbahçe özelinde Fenerbahçe yöneticileri bu işleri yapmışlar mıdır, kendilerine isnat edilen suçları işlemişler midir bunu bilemem, ama şunu belirteyim bu davanın salt hukuki nedenlerle açıldığına, 3 Temmuz'dan bu yana yapılan lincin, iddianame zamanlamasının, veto zamanlamasının, iddianamenin bizzat kendisinin masum olduğuna beni kimse inandıramaz. Futbolun kirli olduğunu bu insanların zaten her şeyi yapabilecek insanlar olduğunu söyleyip kenara çekilip romantik futbol düşleri kuran adamların samimiyetine de zerre kadar inanmıyorum. KCK'daki rezillikleri de Hopa Davasındaki rezillikleri de Balyoz ve Ergenekon'daki rezillikleri de üreten bu ülkedeki yargı sisteminin söz konusu futbol olduğunda pür-ü pak olduğuna mı inanacağız. Bütün davalardaki saçmalıklara itiraz etmek mi daha ahlaki bir durum yoksa "ya futbol dünyası kirli zaten" deyip bu davadaki haksızlıkları umursamamak mı ? Şu davadaki onca acayipliğe tek laf etmeyip, romantik solcu ayaklarına bürünüp bu ligi seyretmeyeceğini açıklayıp üç gün önce Galatasaray Fener'i yendi diye sevinçten deliren insanların ahlakından bir hayır gelmez. Ahlaki pozisyon öznenin ismine göre değil eylemin kendisine göre alınır. Özne Fenerbahçe olunca bütün felsefi birikimlerini, duruşunu ideolojisini çöpe atıp diğer davalara gelince bunları hatırlayanlar da, sadece Fenerbahçe'ye haksızlık yapılıyor diyip KCK'daki tutuklananlara "gebersin teröristler" diyen de aynı bakış açısından muzdariptir. Adalet gelecekse her yere gelecek bir yere gelen bir yere uğramayan adalet adalet değildir.Umalım ki şu zamana kadar işlemeyen hakkaniyetli bir yargılama prosedürü duruşmalar sırasında gerçekleşsin ve neyin doğru neyin yanlış olduğu ortaya çıksın. Fenerbahçe hakkında federasyonun ne karar vereceği zerre umurumda değil Fenerbahçe'nin bu ligde oynamasını bırakın artık bu ülkede faaliyet gösteriyor olmasını bile içime sindiremiyorum ben. Ülkede "Aziz Yıldırım asılsın mı ? diye referandum yapılsa evet çıkacak bir ortam oluşturulmuşsa ve bu Fenerbahçe nefreti bu boyuta getirilmişse ne söylesek boş artık.
10 Aralık 2011 15:38
Peki de ne olacak? Bu ulkede herhangi birinin buna ya da baska haksizliklara, usulsuzluklere cikacak iradesi var mi?
Guc vardir da, irade var mi?
Nolcek acaba ulke...
10 Aralık 2011 16:20
Fenerbahçe'nin bu ülkede faaliyet göstermesini ben de sindiremiyorum maalesef. Türk sporuna sporcu yetiştirmek için neden uğraşılıyor ki? Hepsini, sadece futbolcuları değil, yok etmeye yönelik bir toplu Fenerbahçe nefretine neden sporcu yetiştirmeli? Naz Aydemir'e milli takım kampına katılmadan takımıyla antremena çıktı diye ceza veren zihniyet, sakatım diye milli maça gitmeyen, ama hafta sonunda takımı ile maça çıkana sempatiyle yaklaşıyor. Bu çarpıklığı dile getireni çarmıha germe yarışına giriyor.
Fenerbahçemiz faaliyetlerini başka bir ülkeye alsa, çok kısa vadeli bir gelecekte tüm branşlarda Avrupa şampiyonluklarına oynar, kesin!
Bu aşağılık ortamın figüranı haline getirilme çabalarından nefret ediyorum gerçekten!
10 Aralık 2011 16:36
Son altı ayda, bugüne kadar görmediğim abuklukları peş peşe gördüğüm için, iddianame kabul edilip, gizliliğin ortadan kalmasından sonra zaten karışık olan kafam dahada karıştı.
Beklemek ve umut etmekten başka çaremiz yok.
Yazın güzel olmuş, eline sağlık.
10 Aralık 2011 20:15
"ağla sevgili yurdum, ağla"
11 Aralık 2011 09:00
(I)
Super bir iddianame! Savci bu kadar basit bu kadar eksik ve embesil bir iddianame hazirladigi icin kendisine tebriklerimi fiskirtiyorum.
Bu iddialarin bizimle ilgili kismini okudum, her sayfada en az 3-4 soru isareti var. Ayrica tam olarak saymadim ama takriben 20-25 sayfa kayip, yokk ve bu sayfalar yogun olarak Fenerbahcenin sike ile itham edildigi sayfalar, yazim formatina bakarsak savci onemli gordugu noktalari bold’layarak ve altini cizerek vurgu yapmayi seven bir tip, eger bu kayip sayfalar bizim aleyhimize olsaydi seve seve hem boldlar hemde altini cizerek gozumuze sokardi demekki bu sayfalarda bizim lehimize konusmalar var!
Sanirim qtm’de ve insanlarda bize karsi olan direncin onyarginin kirilmasini engellemek icin sayfalari yutmuslar!
Eger, yine bunu savci kendi yazmissa! iq’su 110 ile 120 arasinda ya var ya yokk, sayet bir iq testinde bu araligi asarsa bu meslekten gelen kelime hazinesi ve kivirma durumlarindan kaynaklanir ki asagi yukari % 5 gibi bir artis olur, eger olursa, ayrica bu tip kritik durumlari kaldirabilecek yada kontrol edebilecek bir yapiya sahip degil gibi.
Savciya gore hem g.birligine sike parasi veriyoruz sonra iyi oynadilar diye parayi geri aliyoruz cocukken bu gibi durumlari “misketlerini toplada z.ktir git” diyerek mizikcilari kovardik.
Ama g.birligi topcularina gore ise aykut, hursit ve serkan’in kendi beyanlarinda (starda) trbzn icin oynadiklari, hatta maci 2-0 dan 2-2 ye getirdikleri ama sonuca gidemediklerini kendileri soyluyor. Hatta hursit beraberlik golunden sonra yirtinircasina sevinmesini bile bunun icin bir kanit olarak soyluyor, ve kendi ifadesi: “Trabzonspor’un şampiyon olmasını daha çok istiyoruz. Sahada da elimden geleni yaptım” ve serkan’da: “Takımımız kadar, trbzn için de oynadık ve sahada en iyisini verdik, ama kazanamadık” diyor.
Bursali o.ipek’in canli yayinda kendi agzindan trbzn’un kalecisiyle mactan once ve mactan sonra ben soyle dedim, o boyle dedi diye sike olayini anlatiyor ve savci bunu ciddiye almiyor ama vamp erkek’in tv’de eses-Fener maci hakkinda atip tutmasini sike delili sayiyor. Ee bu ne sikim is boyle?!
Telefon konusmalari delil sayiliyorda tv konusmalari neden delil sayilmiyor?!
Mesela hakem ayarlama konusuyla ilgili, s.147 “ ozgener’in bu isler karsiliginda futbol camiasi icinde etkin olan A. Yildirim’dan destegini almayi hedefledigi” Savci bu hedefi nasil algilamis/kanitlamis?! Yani bunlarin elinde beyin okuma aletimi var?! bunlar paranoyak sinyaller!
Baskan ve yoneticilerin aralarindaki iliski icin baskan-yonetici iliskisine uygun degil dendigine gore Bsk. ve yoneticilerle arasindaki iliskinin bir kanun maddesince tanimi olmali ki o maddeye istinaden boyle bir suclama getirmeli!
Yine savci diyorki “A.Yildirim’dan asiri sekilde cekindikleri ve korktuklari icin talimatlari harfiyen yerine getiriyorlar” bu ne kadar sacma bir delil?! Bu asiri nin kistasi nedir? Verilen gorevleri tam olarak yapmak sucmudur yoksa iyi bir yoneticilkmidir?!
Yani bu savci’da bir yere kadar ahmak ama herif verilen gorevi yapiyor, emir vermisler o’da elinden geldigince bir iddianame yazmaya calismis, hedef alinan sahislarin bir sucunu, acigini bulamayinca napcak?! Iste boyle, ortaya abuk-sabuk bir iddia yumagi cikacak.
G.birligi ve bursali topcular acik ve net olarak trbzn icin oynadiklarini tvlerden kendi agizlariyla soylediler yani net bir sekilde sike/tesvik gibi bi yigin numara var, ama her nasilsa bunlar delil sayilmiyor ve iddianamede yer almiyor. Simdi bunlarin mantigiyla olaya bakarsak, bu soylemleri nasil yorumlamaliyiz?! Siz soyleyin!
11 Aralık 2011 09:00
(II)
Iceri aldiklari adamlara baski, santaj yapiyorlar A. Yildirim hakkinda soyle konusursan yirtarsin boyle konusursan ceza almazsin gibi. I. Akin savci’nin baskisindan dolayi oyle ifade vermek zorunda kaldim diye dilekce vermedimi, verdi. Savcida firlama, verilen gorevi yerine getirmek icin santaj yapmaktan geri durmuyor.
Yani aleni bir sekilde emir verildigi ortada, sike ve tesvik’e bulasanlar, tehdit edenler hep goz ardi edilmis bu acik ve net.
Supheliler gram derken, savci kagit paranin yada demir paranin agirligi olarak algilamis olmaliki iddianamedeki kusuratli meblalari sike parasi olarak dusunmus!
Ornek: 401.750TL, 636.400TL, 307.900TL gibi (s.150) yani birde fis numarasi var. Bizimkiler sike/tesvik isinde dahi fatura kullanmislar anlasilan, vayy bee adamlar fis bile kullanmis!
Emenike, N.Ates, U.Karan ve Bulent hoca konusu ise basli basina bir komedi!
Mesela s.151’de savci transfer konusunda bir kistas koyuyor ve o kistasin disina cikildiginda ise transferi sike transferi olarak bitiriyor ama emenikenin Fenerbahce tarafindan transfer edilecegini herkes biliyor!
Yok emenike cantayla para aldi saydi dediler ama hepsi yalan oldu! Demek istedigim savcinin cok tutarsiz yonleri var, bu rapor celiskilerle dolu.
Ayrica garip bir durumda Fenerbahce macta oynayip oynamayacagi belli olmayan topculara ya tutarsa misali sike teklif etmis. Mesela u.karan, s.yildirim gibi ve biz Bulent hocayida baglamisiz savciya gore ama her ne hikmetse Bulent hoca u.karani kesmis. Boyle tuhafliklar silsilesi!
Ayrica bursa-trbzn ve eses-trbzn maclari dosyada var ama Fenerbahceyi sorusturma maksadiyla var. Oysa manias-trbzn ve karabuk-trbzn maclari neden dosyada yokk! Iste boyle ikircikli durumlar var.
Baska bir ornek s.152de diyorki silahli bir orgut olmadigi eger silahli bir orgut degilse neden o silahlarin orgute ait oldugunu qtm'de bombaladiniz? Gosterdiginiz silahlar karalamak icinmiydi, savciligin bir iftirasimiydi? Yani savci kanun disi karalama iftira atma hakkina sahipmi?!
Birde dikkatimi ceken Aziz Yildirim kimle kavga etmisse savci onlarin ifadelerini almis ve bu heriflerde dogal olarak sallamis, yani adamlardaki garez bak markaroglu, milletin koltuga oturma seklinden bile kil kapmis ve bunu ifadesinde bir delil olarak gostermis, hayrett bisey yaa…
Bir baska ornek, savci K. Yarali ile A.Yildirim tesvik pirimi icin 500bin dolara anlasmis diyor, ve kanit olarak banka havalesini gosteriyor ayrica bir muddet sonra K.Yarali 4 taksit halinde yine banka kanali ile geri oduyor!
Devam edelim s.170’de Mactan once Musturoglu manisanin trbzn’a yatacagini soylemis ve maci manisa kaybetmis!! Bununla ilgili birsey yok! sahislarin ifadesi ozel (sirket) isleri iken savci bunlarin yalan konustugunumu soyluyor, eger oyleyse kaniti nedir?!
Yani iddianameye gore Fener sike yapmak istemis ama ne hikmetse hic bir sike girisiminde basarili olamamis yada sike icin anlastigi topcular yada macta oynamamis yada bizimkileri kakalamis, yamuk cizmisler yani hem keklemisler.
Bir baska sacmalik (s.212) A.Yildirim sike parasi bulmak icin tff'den parami istemis?! Yani kizil sike icin A.Y. a hemen koltuk cikmis, ima edilen bu!! Oyleyse Kizil’da sikeye yardim etmekten tesvik etmekten suclu!!
Savci her ne iddia ediyorsa ve her ne ithamda bulunuyorsa, bu ithamlarini ve iddialarini yasalara atif ta bulunmak ve kanunlara dayandirmak zorunda baska turlu bu paronaya sinifina girer ve kisisel gorunur sanki savcinin kisisel bir garezi varmis ve makamini kullaniyormus gibi bir algi birakir.
11 Aralık 2011 09:01
(III)
Yani, sahsen bu iddialari gordukten sonra sike olayini gectim, ama bu insanlar 5 aydir linc ediliyor bir hic ugruna, insanlarin onuru-gururu kiriliyor bir hic ugruna, tayyip bunun bedelini nasil odeyecek?! Bunun bir diyeti olmali!! Yaa pardon yanlislik oldu mu diyecekler?! Iddianamede Aziz Yildirima ve digerler yoneticilere istinaden bir suc yok, su bu kanundan dolayi soyle bir suc islenmistir gibi birsey yookkk! Sadece telefon konusmalari ve bu konusmalara suphe ile birseyler cikarmaya calisan bir savci var! Bu paranoyak bir durumdur.
Bu tuhafliklar sadece savcida degil ki mesela kaceka tutuklamalarinda Siyasi Soykirim diye g.tunu yirtan bdp, 6222 sayili yasanin degisikligi icin Savci Nereye Kadar Gidebiliyorsa Gitsin demek siyasi bir zavalliligin yaninda siyasi bir ahlaksizliktir. Iste siyasi paronayakliga ve guvensizlige boyle sahip oluyoruz.
Bir insanda her hangi bir olaya normalin ustunde (bir baskasina zarar verecek sekilde) bir kusku durumu olustugunda bu kuskunun yarattigi belirsizlige bagli olarak bir guvensizlik durumudur, belki de bu yuzden iddianamede direkt olarak bir suc ithaminda bulunmamis. Elbette savci normal bir ruh halvetindedir ama bu duygunun olusmasi isi dolayisiyle genel olarak soylersek siyasi istikrarsizlikla beraber hukuk ve ahlak tanimazligida etkin bir rol oynar. Cunku hukuk devletinin siyasi temelinde ahlak olgusu temel bir yapidir, ama sizinde gordugunuz ve yasadiginiz Bel Altindan Vurma olayi bu ahlak olgusunu temelden sarsar. Yasalara uymama, adam kollama, partizanlik, isi kilifina uydurma, bizden olmama gibi durumlar siyasi ahlak eksikliginin ornekleridir, kaldi ki bel alti vurma olayi bugunku siyasi erkin en cok kullandigi bir yontemdir, dolayisyla savciya da fazla yuklenmek insani bir haksizlik olur. Ammaa her ne olursa olsun savci bu konuda altina sicmis ve ustune de oturmustur.
Ve ayrica siyasi ahlak sadece politikacilarin degil toplumunda bir siyasi ahlak anlayisina sahip olmasi gerekir, ki bu konuda TC vatandaslari lazi kurdu turku suryanisinin boyle bir erdemin farkinda bile degiller, kusura bakmayin. Iste goruyorsunuz ezikleri, kendilerine sanki hic olum gelmeyecekmis gibi yasiyorlar ve dunyayi oyle algiliyorlar.
Mahkemenin bu iddianameyi kabul etmesi sadece bu olayin bir an once sonlanmasi icin olsa gerek, yoksa bu iddianameyi kabul etmesinin mantikli bir aciklamasi olabilirmi?! Hukuk fak. de herhangi bir hocaya bu iddia denen sayfalari gosterin yirtar atar celiskisi, sacmaligi bir yana kelime hatalari dahi var. Bulent ne zamandir bulen oldu, yada aryacakmis diyor (acaba boyle bir aksanimi var?!) ilk okul cocuklari dahi simdi boyle hatalar yapmiyor be. Mac 4-2 bitmis savci, macin 4-2 bittigi anlasilmistir diyor, manyakmi ne?! Savcilik makamina yakismayacak hatalarla dolu, bir ciddiyetsizlikte var.
Ayrica, bu Rte’de saftirik biri, bu lazlari paraya pula bogdu yetmedi CL’ne gonderdi ama adamlar nankor arkasindan is ceviriyorlar kumpas kuruyorlar. Tam bir siyasi fahiseler! Rtenin altina yatiyorlar sonrada arkasindan kumpas ceviriyorlar hemde chp ve mhp ile bak sen yaa.. bunlar harbiden orospu fahise. Yani fahiselerede ayip oluyor ama baska laf bulamiyorum iste. Ulan isan utanir be. Gavurun ekmeeni yiyen gavurun kilicini calar diye bi laf var ama bu durust ve mert insanlar icin tabi o ayri konu.
Bu iddianame denilen seyin (her ne ise?!) tekrar tekrar gozden gecirilmesi lazim, objektif olarak bakarsak, yoksa bu haline iddianame demek saflik olur. Insanlari boyle sacma sapan bir seylemi sucluyorlar ve iceriye atiyorlar? Aklim almiyor yaa!! Hakikatten bu derebeylik, herif kafasina gore birseyler yazmis adinada iddianame demis.
Herseyden once, bu iddianamenin kendisini ispat etmeye ve kanitlamaya ihtiyaci var!
Bu savciya tavsiyem, dava gunu mahkemeye gitmesin, yoksa Aziz Yildirim bunu cig-cig yer, parcalar… ahha gorursunuz!
11 Aralık 2011 14:07
"son dakikası mı beklenmesi gerek bir suça tanık olunmuşsa. Burada savcının Sivas maçı berabere bitse operasyon olmayacaktı " bu nedir ya hu? Cidden işlerin cılkı cıktı artık, bu operasyonun hedefi Fenerbahcedir bunu tartışmak bile abes, diğer yandan belli ki sadece FB şampiyon oldugu için uzerine gidildi yani ornegin gs kotu gidişi engellemek için adım attıysa bunun uzerinde durulmadı. Bu iş bence daha uzayacak ve kume dusurmeye kadar gidecek er ya da gec, fakat uzun vadede bundan ulke futbol ve adaleti adına nasıl bir sonuc cıkacak omrumuz varsa gorecegiz yalnız cıkacak sonucların pek de hayırlı olmayacağını tahmin etmek için muneccim olmaya gerek yok!
11 Aralık 2011 18:44
FETULLAH GÜLEN CEMAATİNİN OPERASYONU OLDUĞU ARTIK AÇIK BİR GERÇEK.
SAVCI CEMAATİN ADAMI. http://noavas.blogspot.com/2011/08/savc.html
ZAMAN VE TARAF GAZETESİ ORTAK YAYIN YAPAN RADYO GİBİ.
RASİM OZAN, MEHMET BARANSU, T.D.KARLIBEL, ŞAMİL TAYYAR HEPSİ FETULLAHÇI VE BUNLAR KANAL KANAL GEZİP KAFA KARIŞTIRMAYA ÇALIŞIYOR.
ZAMAN GAZETESİ AKILDA YANLIŞ KALABİLECEK HER ŞEYİ YAPIYOR. BİR ÖRNEK: ÜSTTE AZİZ YILDIRIMIN ARABAYA BİNDİRİLİRKEN RESMİ ALTTA MANŞET. "MAÇLARI MANUPLE ETMEK İÇİN MENEJERLİK ŞİRKETİ KURMUŞLAR". BUNU GÖRÜNCE AKLINIZA NE GELİR? AZİZ YILDIRM MENEJERLİK ŞİRKETİ KURMUŞ DEĞİL Mİ? AMA ŞİRKET PEKERİN. NE KADAR SİNXİCE VE KALLEŞÇE. BUNAL DA MÜSLÜMAN GÜYA.
ZATEN İLK GÜN AZİZ YILDIRIMIN EVİNDE ARAMA YAPILDI HABERİNİ PEKERİN KASASINDAN ÇIKAN SİLAHLARLA SÜSLEMEK BU OPERASYONUN NASIL KURGULAMA BİR OPERASYON OLDUĞU BAŞTAN NASIL PLANLANDIĞINI BELLİ EDİYORDU.
CEMAATİN BAŞABAKANI TEHDİT YAZISI . EN SON SATIRI DİKKATLE OKUYUN. http://siyaset.milliyet.com.tr/zaman-gazetesinden-erdogan-a-agir-yazi/siyaset/siyasetdetay/11.12.2011/1474033/default.htm
12 Aralık 2011 10:08
(1)
Okulu ankarada okudum ve dolayisiyla yurtta kaldim hem ucuzdu hemde kafama gore takilabilecegim bir ortamdi istanbulda buyumenin avantajini da cok gordum. Neyse, yurtta pek cok tiplerle tanisirsiniz cogunlugu kucuk sehirlerden kasabalardan geldikleri icin biraz cekingen olurlar ve mutaasiptirlar. Konyali huseyin diye bi cocukla tanistim, anadolu lisesi mezunu zeki bir cocuk ve ankara hukukta okuyordu.
Namazinda niyazinda olan, etliye sutluye karismayan cekingen ve eli yuzu temiz bir cocuktu. Beni kafasina takmis demekki surekli benimle ilgileniyor, sohbet etmek istiyor, kantinden cay ismarliyor ve surekli bu dunyanin anlami nedir? Ne icin geldik? gibi imani sorular soruyor. Bizde ise testesteron had safhada, bizim konyali yapragin yesilinden bulbulun sesinden cennetteki hurilerden bahsediyor, bizde fani dunyada ankara sokaklarinda okullarinda kari kiz pesindeyiz, tipte yerinde ya tutabilene askolsun.
Daha o zamanlar zimba gibiyiz kim hangi konuda ne soylerse soylesin caartt diye anafikrini/ozunu kapiyoruz. Herhangi bir konuyu anlatmis olsan, o konunun ozunu sanki sen anlatmamissin gibi ahkam keserek bombalayabiliriz.
Bizim konyali nurcu bir abisi oldugunu onun evinde nurculuk dersleri verildigini, benden bahsettigini ve abisininde beni evine davet ettigini soyledi tabi bizde icab ettik bu davete, hayatta nurcu evi gormedik ki ne bilelim, neyse…
Nurculuk hakkinda konyali huseyinden cok bilgi aldim ama zerre kadarda ilgim olmadi, benim icin sadece turkiyenin sosyolojik yapisi hakkinda bilgi edinmekti o kadar! Bu yuzdende anadolunun pek cok sehrini dolastim.
Bu cemaat uyelerinin buyuk cogunlugunu, kucuk sehirlerden, kasabalardan ve koylerden gelen cocuklari ama zeki olanlari yada parasi olanlari sinsi bir sekilde kafalar, ayrica bu cocuklar ataerkil, otoriter aile ortamindan geldikleri icin de uysaldirlar. Bu cocuklar buyuk sehirin kulturune uzak olduklari icin kolayca cemaate girerler. Bu cemaate girdiginde ekonomik sikintilar buyuk olcude giderilir (bir yere kadar!), kendi yurtlari evleri vardir. Bu cocuklarda birey olma olgusu, kendi basina ayakta durma olgusu az gelistigi icin buyuk sehirlerde siginacak bir liman ararlar.
Zaten mutaasip bir aileden geldiginden ve guvende olma duygusuna sahip olmak icin bu gibi otoriter (abi) yapilari arar ve buldugunda da kabul eder, karsi cikamaz etim ne ki butum ne misali, ayrica din somurusude cabasi… bu mantik bu psikoloji pekakaya katilan univ. ogrencilerinde de var. Hepsine bakin 4 cumleyi ardi ardina ekleyemez, belirli bir formatta bir sure gider ve sonra da tikanirlar. Demokrasi, kurt gercegi, ozgurluk, zulum, iskence gibi argumanlari tekrar tekrar kullanirlar, bu argumanlarin otesinde soyleyecekleri fazlaca birsey de yoktur, hemen tukenirler.
Bunlar adami uyusturur, bunlarin abisi (evin/yurdun imamidir) konusur bu sigir tayfasida emme basma tulumba gibi kafa sallar, dinler. Bunlar icin dersler risaleleri ezberlemek ve ilhaminin bunlar icin yazmis olduklari kitaplari satir satir okurlar ve kasetlerini izleyerek tayyare gibi ucusa gecerler. Bunlardan biri olmak icin ya paran pulun olacak yada zeki ve caliskan olacaksin. Bunlar icin iyi musluman guzel insan cemaatten olandir.
Surekli duygu somurusu din somurusu yapilarak sizi bir hizmetci gibi kullanirlar ama Allah rizasi icin derler.
12 Aralık 2011 10:16
(II)
Bizim fettullahin, ilhaminin, cennetten yeri garanti oldugu icin, kafasinca millete ilham verir, birde devlet yonetmeye yeltenir.
Bunlar cok tehlikeli ve sinsidirler, haktan hukuktan adaletten bahsederler ama yalanci ve takiyyecidirler. Islerine yarayana kadar seni kullanirlar, isleri bittimi eskimis bir corap gibi bir kenara atarlar. Eger sendelersen hemen tekmeyi vururlar.
Tayyip bu sike olayindan dolayi biraz sallandi ya, hemen cemaat bombardimana gecti, tayyipin kendi altindan sandalyeyi cekiyor diye kulaani cekmeye basladilar…
Simdiye kadar cemaatin lafini dinleyip aydinlari iceri attin, askeri dize getirdin, okullari bunlarin ermine verdin, ve bunlar durmak bilmeden istiyorda istiyor.
Rte aslinda yalniz bir adam, herifin tepesine biniyorlar, bugune kadar samar oglani gibi kullandilar ama tayyip ihh deyince tvlerinden gastelerinden hemen bombalamaya basladilar.
Bir ulkenin gelismisligi o ulkenin aydinlarinin sayisi kadardir. Ve iktidar aydinlarina guvendigi kadar guclu olur, bak en ufak bir anlasmazlikta cemaat ardi ardina bombalamaya hedef almaya basladi.
Bu tayyip, insanlarin bir sekilde sempatisini kazandi, bu insanlar elinde sihirli bir degnek olmadigini biliyor ve bunu “yetmez ama evet diyerek” ispat ettiler, destek verdiler. Ve tayyip haala bu cemaatin g.tunde ama bu cemaatten ayrilmak zorunda ve ulkenin aydinlarina ve milletine sirtini yaslamak zorunda yoksa gumleyecek. Tayyip guclu oldugu surece cemaat arkasinda durur, yoksa kicina tekmeyi vurur.
Kopta gel gunahlarindan tayyiiippp…
Neyse, bizim guzel insan huseyin yurttan ayrilarak nur evine yerlesti ve baktiki benden bir hayir yok, iliskisini kesti. En son gordugumde okuldan ayrilmayi (4.sinifta iken) ve psikolojik tedavisini bitirdikten sonra da koyune gitmeye karar vermisti. Simdi mutemelen koyunde ciftcilik yapiyordur. Ama nurculugun temelini bu nurcu cocuk guzel insandan aldigim icin bunlarla ilgili ne yazilir soylenirse neyin yanlis neyin dogru oldugunu anlarim. Size biraz onlarin kitabindan ornekler vererek bahsedeyim.
Bir nurcu’nun evinde Kuran olmayabilir ve gerekte yoktur ama risale-i nur bulunması mecburidir. Bu adamin kitaplarini da anlamana gerek yok (eski osmanlica farsca arapca gibi diller kullanmis) dinlemen yeterlidir ve boyle boyle sana ezberletirler. Bunlar hic bir tartışmaya girmez, aşırı olaylara karışmaz, ve ozellikle kadinlardan uzak dururlar.
Bu said-i kurdi sozde ilahi bir kisiliktir, o yuzden nur ogrencileri butun kuskulardan, kaygılardan uzak kalmak zorundadir. Netekim said sureleri tefsir ederken muellife buyurdu ki… diyerek kendini direkt olarak yani aracisiz bir sekilde Allah’tan buyruk aldigi bir konuma getirir.
Hatirlatirim Hz. Peygamber bir melek tarafindan bilgilendiriliyordu!!
Ama bu said isi azitarak aracisiz mali goturmustur ve bir anlamda Allah tarafindan torpilli oldugu mesajini vermistir, cunku Allah Hz. Muhammed ile bir araci tarafindan iletisim kurmustur ve bu iddiasini yazmis oldugu “Sikke-i Tasdik-i Gaybi” kitabinda (bunlar risale falan diyor) kendisi soyler.
12 Aralık 2011 10:25
(III)
Yine "sonmez" risalesinde soyle der: risale-i nur Kuran’in aynasidir, bir mucize niteligindedir risale-i nura kimse karsi koyamaz, onunla boy olcusemez, hic bir kitap ona denk tutulamaz!
Bizim said ispartada kaldigi donemlerde yazdiklarinda soyle sacmaliyor: risale-i nur girdigi her yeri kutsallastirmistir ve ispartaya da bir mubareklik kazandirmistir. Risale-i nur, ispartaya butun illerin uzerinde bir dindarlik meziyeti kazandirmistir… diyerek kendini Allah’a sirk kosmustur, bu pezevenk. Ulan sen hangi bokun dumasinda yazdiklarin bir bolgeye rahmet verecek, mubareklik kazandiracak. Iste bunlar boyle sapkin ibineler.
Iste bu kodumun yavsaklari kafalarinca said’in zirvaliklarini Kur’an-i Kerim’den ustun tutarlar.
Ve yine: risale-i nuru Allah Kur’an-i Kerim’de imzalamistir. Basta Hz. Peygamber olmak uzere Hz. Ali, Muhittin arabi, Geylani ve diger islam alimleri de risale-i nura imza koymuslardir derler, bu iki yuzlu ve sinsi ibineler.
Islam dinine gore ise Allah 4 peygambere kutsal kitap indirmistir, tersini iddia eden sapkindir ama said kendini peygamber olarak gorur ve yazdiklarinida mucize olarak kakalar.
Kuran’da butun inananlar kardestir, insanlar arasinda ast-ust ayirimi olmaz, ustunluk-assagilik gibi ayirim yoktur ama nurculukta said ustun yaratisli oldugu icin Allah ile aracisiz baglanti kurar.
Ehil nurculara gore risaleler islamin ozudur, yani yeni bir kurandir yani bu said risaleleri Allahin buyrugu ile yazmistir ve bu tartisma goturmez bir gercekliktir. Yani risaleler alternatif yada yeni bir kurandir bu yavsak ibinelere gore.
Bunlarin derslerinde/toplantilarinda Allahin adlarindan hemen sonra said’in adini soylemek mecburidir ama bunu cemaate yeni katilanlara caktirmadan yaptirirlar ve kafalarina kazirlar.
Islam’da butun ibadetler Allah adina yapilir ve Kuran’da adi-sani olmayan kisiler icin hicbir ibadet yoktur ama bu sapkin yavsaklar Allahin adlari yaninda said’in adinida zikrederler.
Islamin tek bir kitabi vardir o’da Kuran-i Kerim’dir. Kuran-i Kerim’in eskisi, yenisi, esi benzeri, ornegi yoktur ve yazilamaz da oysa bu ibine nurculara gore risale-i nur Kuran yerinede okunabilir, bu yuzden bir nurcunun evinde Kuran olmayabilir ama risale olmak zorundadir!!
Bu islama tamamiyle aykiri, buyuk bir suc ve kufurdur!!
Nurculara gore eger nurcu degilsen yada karsi isen dinsiz ve kafirin tekisin senden adam olmaz ancak cehenneme odun olursun. Yine bunlara gore nurculuk gercek muslumanliktir, nurculuga karsi cikmak islama karsi cikmaktir. Bunlarin anlayisina gore nurculuk yeni bir islamdir!!
Bu kodumun yavsaklari insani dinden imandan cikartir. Bunlar takiyyenin Allahini yaparlar, oturup seninle icki icer porno seyrederler, cunku bu “hizmet” icindir.
Yine bu herifin “hizmet rehberi” kitabinda soyle der: onda yani risale-i nurda yazilanlar Kuran malidir, hepsi Allahtandir. Peygamberimiz kuran-i Kerim’in sadece bir tercumaniydi, ustat da (said) risale-i nurun sadece bir tercumani gibidir, diyerek yeni bir Kuran oldugunu dolayisiyla said’in de yeni bir peygamber oldugunu soylerler
Said-i nursinin yazdiklarindan diger bazi orneklerde soyledir:
Kuran-i Kerim ve risale-i nur, rahman ve rahim olan Allah’in bir indirisidir.
Kuran-i Kerim ve risale-i nurun indirilisi aziz ve hakim olan Allah’tandir.
Iste o nur hem Kuran-i Kerim’dir hem de risale-i nurdur.
De ki: "Eğer bütün ins ve cin (toplulukları) bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek üzere toplansa (onların bir kısmı bir kısmına destekçi olsa bile) onun bir benzerini getiremezler." (isra suresi 88.ci ayet)
Bu adamin kitaplarini 3 kurusa bulabilir ve bu yazdiklarimi kendi kitaplarinda gorebilirsiniz. Ama bu takkiyyeci ibinelerden uzak durun. Allahin tek bir kitabi vardir o’da Kuran-i Kerimdir, eger Allah’a inaniyorum dersen Kuran-i Kerim al ve oku ama bunlardan uzak durun.
12 Aralık 2011 14:29
1) GS kulübünü ve taraftarını vatan hainliği ile suçlayan, TV ekranları önünde diğerlerine savaş ilan eden, Trafiği kesip gelen geçen arabaları talan edip polisle çatışan FB taraftarı ve camiasının hiç mi suçu yok?
2) AY ve diğerleri gerçek hayatlarında da böyle mi konuşuyorlar? Nasıl anlıyordunuz?
3) Soruşturma süresi boyunca - yaklaşık 1 sene - AY'nin iddiaya göre 9 kez cep telefonu numarasını değiştirmiş olması mantıklı geliyor mu?
4) çete'nin hukuki açıklaması organize suç örgütüdür. Hiyerarşik yapılanma, emir-komuta zinciri, belirli hedef ve devamlılık arz eden suç fiili ile tanımlanır. Bunlar iddianamede yok mu ki çete suçlamasını algınız almıyor?
5) Kim cemaat kim değil nereden biliyorsunuz? Yazınıza göre Cumhurbaşkanı cemaat mensubu öyle mi? Misal basketbol şubesini taşere edip, beraber AVM kurduğunuz Ülker ailesi hangi cemaate mensup biliyor musunuz?
6) Yine bir objektif gözükerek insanları yönlendirme kaygısı ile yazılmış, ajitasyon dolu yorum...
12 Aralık 2011 19:33
Bu ülkede Kadın basketbol'unda en iyi yerlere getirmiş ve getirecekken doping skandalı çıkartıp, uydurup, bizi yine batırmadılar mı? sonra Taurasi'yi GS almadı mı? manidar buluyorum....
13 Aralık 2011 00:08
@Onur : Sadece 3. maddene cevap yazayım. Diğerlerine arkadaşlar cevap verir. Demişsin ki :
"3) Soruşturma süresi boyunca - yaklaşık 1 sene - AY'nin iddiaya göre 9 kez cep telefonu numarasını değiştirmiş olması mantıklı geliyor mu?"
Soruna soruyla cevap yazıyorum. Telefonunun dinlendiğinin farkında olan, bu yüzden telefon değiştiren bir adam aptal mı ki dinlendiğini bildiği bir telefonda şike emirleri veriyor. Sence bu kadar salak olabilir mi? Yoksa sende mi bir sorun var?
Unutmadan belirteyim telefon dinlemek sana göre suç değil ama bunu öğrenip, rahatsız olup tedbir almak suç!
13 Aralık 2011 01:28
@MustafaS
Telefon dinlemek, eğer savcılıktan izin alınırsa suç değil. Bana göre de değil, başkan Obama'ya göre de değil, değil oğlu değil. Sadece sana göre suç anladığım kadarı ile! Tek akıllı sensin, başkası anlamıyor hukuktan :)
Telefon konusunda "iddiaya göre" demişim,artık kendin karar ver sorun kimde??
13 Aralık 2011 10:08
@onur: Bir avukat telefon dinleme ile ilgili bölüme güzel bir dokundurma yapmış. Hukuki olarak olaya bakmak istersen buradan buyur :
http://rahmiofluoglu.wordpress.com/dernek-uye-formu/sike-iddianamesi-ve-nitelikli-dolandiricilik/birileri-bizi-isletiyor-mu/vesayet/sike-ve-cek-yasasi/
"Şöyle düşünün suç işlenirken yasa çıkıyor ve şike eylemine hapis cezası müeyyidesi getiriliyor. Bir yerde bir eylem yapılıyor..1. lig maçları devam ediyor..İddiaya göre maçlara Aziz Yıldırım Suç Örgütü müdahele ediyor..Siz suçun işlenişini seyrediyorsunuz..Aylardan 2010 Aralık..Mahkemeden şüphelilerin dinlenmesi ve teknik takip için karar çıkartıyorsun.. Ortada 6222 sayılı yasa yok..Bu nedenle bu yasaya göre telefon dinleme ve teknik takip için mahkemeden karar almak mümkün değil..İşi kitabına uyduruyorsunuz ve suç örgütüne karşı bu kararları alıyorsunuz.. Daha burada başlıyor hukuksuzluk..Son yıllarda adalet sistemimiz bu suç örgütü kavramı ile sakatlanmış durumda.. Bugün Türkiye’de gazeteciler bu suç örgütü düzenlemesinden tutuklular..Her tarafa çekilebilecek bir düzenleme..Her suçu bu kavrama sokabilirisiniz..hırsızlık, hakaret, iftira, her suçu… Devam eden bir eylem var, siz seyrediyorsunuz ve düşünüyorsunuz ”bu eylemi suç yapmalı, hem de ağır cezalar getirelim, bir de suç örgütü ekleyim yasaya..” Ve öyle de yapıyorsunuz..Eylem devam ederken eylemi suç olarak tarif ediyorsunuz ve bir yasa çıkrarak ağır cezayı müeyyideler getiriyorsunuz.. Böyle bir durum ancak bizim ülkemizde olabilir.."
13 Aralık 2011 12:37
Merhaba,
Hem yazarin hem de Behcet Ustun'un dedigi gibi, bu karalama kampanyasinin en basindan beri hep "neden hala buradayiz"i soruyorum cevreme. Ornegin Yunanistan'a basvursak. Nasilsa Fenerbahceli olmayanlarin nefret nesnesiyiz, keyfini cikarmak icin muthis ortam iste. Turkiye'de itilen kakilan takim olmaktansa hemen komsuda yine yenilmeye calisilan, herkese karsi yine tek basina savasacak olan, ama hic olmazsa bu mucadelesi kurallar dahilinde olan bir ortamda var olalim. Hem adamlar gobek ata ata alir bizi, hem de neresinden baksaniz bir sure sonra milli takim gibi birsey oluruz. Milli takim derken peskestepe'de oyunculari taciz edilen milli takim demiyorum. Ustelik tum spor dallarinda nasilsa kulup takimlarinin seviyeleri hemen hemen bizimkiyle ayni. Onlar icin ekonomik olarak da iyi, Istanbul'u da her 15 gunde bir ziyaret etmek islerine gelecektir. Lojistik olarak da cok uygun. Keske Fenerbahcenin baskani ben olsaydim su anda.