Banu Hanım'ın Hayalkırıklıkları Üstüne
Bilindiği gibi 3 Temmuz’dan sonra içimiz dışımız telefon kaydı oldu. 150 sayfalık bir romanı bile "çok uzun lan" bu diye okumayan insanlar oturdu klasör klasör telefon konuşmasını bana mısın demeden okudu. Eskiden tefrika halinde yayımlanan romanlar gibi artık iddianame çağında yaşadığımız için gazeteler gün gün tapeleri tefrika etmeye başladılar. Özellikle soruşturmaya dair ek klasörlerin hiçbir ayıtlanmaya tabi tutulmadan medyaya verilmesi ve medyanın da kendinden beklendiği gibi hiçbir editoryal sorumluluk hissetmeden hezeyan içindeki insanlara pornografik servis yapması insanları ayağa kaldırması gereken bir şey olması gerekirken bizde vaka-i adiyeden sayıldı.
Öncelikle şunu söyleyelim soruşturmayla yakından uzaktan alakası olmayan insanların gerek kendi gerek üçüncü kişiler nezdindeki konuşmalarını bu denli açık bir şekilde ifşa edenlere "Ne yapıyorsunuz, insanların özel hayatına dair bilgileri niye sızdırıyorsunuz"? demeden direkt bu diyaloglara atlamak, bunları sağda solda paylaşmak ve ondan sonra Türk futbolunu yönetenler ne kadar seviyesizmiş diye ağlamak ve kendini ahlaki olarak üst perdede görmek hiç de ahlaki bir durum değildir.
Bunu Twitter’da da paylaştım burda da yineleyeyim iki insanın Demet Akalın hakkında uygun olmayan bir diyalogu mu daha vahimdir, bu iki insanın bu diyalogunu hiçbir kamusal amaç yokken milyonlar okusun diye servis etmek mi? Üstelik bunu yapan, bu dosyaları servis eden insanlar bizim özel hayatımızı korumakla görevl olan savcılar ve hakimler. Banu Yelkovan’a göre ikisi de aynı derecede vahimmiş, aralarında bir sıralama yapmıyormuş kendisi. Oh ne güzel. Konuşmaların neden servis edildiğine mesela Can Arat’la sevgilisinin diyaloglarının milyonlarca insana neden okutulduğuna, niye gözünün içine sokulduğuna falan kulak asmadan ahlakçılık taslamak ahlaki falan değildir.
Arkadaşları arasında pornoya karşı olduğunu söyleyip bilgisayarında 40 gb porno olan ergen ahlakıyla, insanların özel konuşmalarının dinlenmemesi gerektiğini söyleyip sonra o diyaloglar üzerinden ahlaki pozisyon alan insanlar aynı iki yüzlülüktedir.
Bir de yine Banu Hanım’ın şahsında tecessüm eden şu tepkiye bayılıyorum, “Türk futbolunu bunlar mı yönetiyor, bu kadar küfürlü konuşan adamlardan her şey beklenir, somut bir şey çıkmasa bile bunlar yeter" falan, ben de bu kafayı anlamıyorum. Tamam Banu Hanım acayip romantik bir futbolsever, orasını anladık da bu tapeler olmasaydı yani 2 Temmuz günü Türk futbolunu Frankfurt Okulu tedrisatından geçmiş, 50 lerin İstanbul Türkçesiyle konuşan adamlar yönetiyor mu sanıyordu ? Aziz Yıldırım’la Sinan Engin’in mesela sinkaflı konuşmadığını düşünüp "ne olacak bu Foucault sonrası post yapısalcılık azizim" diye mi muhabbet ettiklerini düşünüyordu? Bülent Uygun la Eskişehir başkanı aralarında Rembrandt sonrası klasik resim tartışıcak diye mi bekliyordı?
Sanki daha önce futbol dünyasındaki düzeysizlikten kendisi hiç şikayet etmemiş, iki kelimeyi bir araya getiremeyen futbolculardan bezginliğini dile getirmemiş gibi şaşkınlığa uğradım, hayalkırıklığına uğradım beyanatları da bir acayip. Ben de başta Banu Hanım ve romantik futbol mütefekkirlerinin 3 Temmuz’dan bu yana operasyondaki onlarca acayipliğe, Fenerbahçe’ye yapılan zulüme "yok romantiğiz yok temiz futbol istiyoruz" diye ses çıkarmadan, savcının acayipliklerine tek laf etmeden "hijyenik" gazeteciliği karşısında şaşkınlığa uğruyorum . Hangimizin şaşkınlığı daha sahici acaba?
Keşke Banu Hanım mesela savcının "Fenerbahçe şampiyon olmasa soruşturma olmayacaktı sözü karşısında, etik kurulun Fenerbahçe dışında hiç bir suçlu bulamadığı rapor karşısında bizzatmeslektaşlarının toplu linçi karşısında da hiç değilse kısmi bir hayalkırıklığına uğrasaydı. Herhalde bunlar telefon kayıtlarıyla değil açık açık yapıldığı için kendisinin hayalkırıklığı kriterlerini karşılamadı.
Normal bir ülkede insanlar telefonlarının kaydedildiğini düşünmeden birbirleriyle istedikleri şekilde konuşurlar. Küfürün günlük konuşma dilinin yarısından fazlasını kapladığı bizim gibi ülkelerde de telefon konuşmalarının böyle olmasından daha doğal bir durum yok.Öncelikle eleştirilmesi gereken şey özel hayatın gizliliğinin nasıl bu kadar pervasızca ihlal edilebildiği olmalıyken tutup bu olayın faillerine hiçbir şey demeyip konuşmanın muhataplarına böyle konuşmayın diye ahlak dersi vermek ancak bu coğrafyada alkışlanır.
Artık şu ikiyüzlü ahlaktan kurtulalım. Behzat Ç de kamera önünde milyonlarca insanın duyduğu küfürlü diyalogları duyup "adamlar gerçekçi abi" diye kutsarken, futbol dünyasından iki kişinin kendi arasında dinlendiklerini bilmeden yaptıkları konuşmaları "ay ne ayıp" diye karşılamazsak daha inandırıcı bir ahlaki pozisyonumuz olur. Ahlaki konum toplumun ortalamasının sizden duymak istediği şeyi söylemekle falan alınmaz, seks kaseti çıkan evli bir adama "Allah belanı versin gül gibi karının üstüne yapılır mı bu1"? tepkisini toplum sizden bekleyebilir, bu tepkiyi vermek olağan da karşılanabilir ama ahlaki açıdan doğru pozisyonda olduğunuzu göstermez, siz bu kasetin ne hakla nasıl milyonların gözünün içine sokulduğunu sormadan linç korosuna katılırsanız kendisini vicdan sahibi sanan ancak iki yüzlü ahlak anlayışının bir figüranı olabilirsiniz
Her gün birinin seks kaseti çıkıyorken, siyaset bile bunun üzerinden şekillendirilirken, insanları itibarsızlaştırmak için telefon diyalogları ortaya dökülüyorken bu pornografinin bir parçası olmayı , başkalarının özel hayatına saygı duymaya tercih edersek merak etmeyin bir gün sıra bize de gelecek.
22 Aralık 2011 17:05
frankfurt'u görünce ister istemez kafa oraya kayıyo..
gerizekalı bir toplum oluşturuyoruz, haydi bismillah diye işe başlamış bu ibnelerin soyu 60lara dayanıyo..
menderes önemli bu yüzden, ilk defa gerizekalılaştırmayı sisteme oturtan o çünkü, saolsun..
frankfurtla ne alakası var yada bu yazıyla..
hiçbir ideolojiyi benimsemesen, bir odun olsan dahi düşünce sistematiği gerekir herkese..
formel'i yeterince pragmatik bulmayıp kitaplardan, zihinlerden çıkardılar ilk.. formel bi sik diildir ama temeldir, bi başlangıçtır.. dialektiği gomünist la bu diye çıkardılar zihinlerden.. noldu oda gitti..
sırasıyla üç beş akımı daha siktiler, tertemiz olduk.. varoluş'a daha sikmek için bile gelemedik.. hani kaç yüzyıl gerideyiz dünya ortalamasından belli diil, sudan'dan biraz daha tokuz.. farkımız bu kadar..
dua edip çalışmak dışında hiçbir sik yapmayan gerizekalı sürüsü olduk..
burdan yazıya bağlıyorum, böyle piçe çevirilmiş bir halkın gazetecisi, siyasetçisi, yazarı ne bok olabilir ki zaten..
ben fenerbahçe'ye yapılanların bir ışık olduğunu düşünüyorum.. dediğin gibi bir roman okumayan, hayatta hiçbir sik düşünmemiş milyonlar şimdi hukuk öğreniyor, okuyor, tartışıyor, organize oluyor, tekrar tartışıyor.. bu inanılmaz bi güç..
bu dava nasıl biterse bitsin fenerbahçe taraftarı çok şey öğrendi, öğreniyor..
gene baransu'lar, ermanlar, tayyipler olucak bu ülkede.. ama beş on sene sonra yanlarına bugünü yaşamış fenerbahçelilerde gelicek, yönetici olucak, yazı işleri müdürü olucak..
17. yy romantizmi belki.. ama ben böyle düşünmekten vazgeçmiyorum..
22 Aralık 2011 17:18
Aklımdan geçenleri birebir buluyorum bu blogda, her yeni yazıda, her yeni cümlede.
Gerek vakit darlığından ve gerekse diğer sorunlar nedeniyle yazmak isteyip de yazamadığım, fırsat bulamadığım ve belki de ifade edemediğim tüm absürt durumlar, tüm haksızlıklar ve saçmalıklar sizler sayesinde, net ve anlaşılır bir biçimde insanların gözüne sokuluyor. (görmek isteyenlere tabi ki!)
Elinize sağlık hakkaten, toplumda aklı başında, düzgün ve mantıklı düşünüp yorum yapabilen ve akıl tutulması yaşamayan nadir bireylerdensiniz.
Türkiye'de sizin gibi insanların olduğunu bilmek bana ne kadar mutluluk veriyorsa, sizin gibi insanların sayısının çok az olduğunu bilmek de bir o kadar acı veriyor ve maalesef bu saçma ülkeden çekip gitme isteğimi depreştirip duruyor...
Saygılar, sevgiler...
22 Aralık 2011 17:23
Fatih başlarına gelene kadar anlamayacaklar maalesef. Ortalığa saçılan nefret ettikleri adamların özeli, hoşlarına gidiyor bu, kim takar özel hayatı,şahsi telefon konuşmalarını. Görünen o ki Banu Hanım'ın da hoşuna gidiyor ama bundan sonra kalkıp hiç biryerde kişilik hakkı, özel hayata saygı diye dolaşmasın bir zahmet, gördük o hakkın sınırını.
22 Aralık 2011 17:24
bu kafa kendi özel yatak odasında dilediği fanteziyi yaşayan iki kişiyle, o yatak odasını röntleyen herifi de aynı ölçüde ayıplayacak demek ki..rönt serbest beyler dağılın.
22 Aralık 2011 17:31
konuyla ilgisi yok ama uefadan yeni bir açıklama geldi. bizim cas davasının sonucunu etkileyecektir muhakkak. link veriyorum:
http://uefaawareness.com/post/14613892903/did-extrajudicial-punishment-take-place-on-august
22 Aralık 2011 17:34
geldiğimiz nokta ironik, en sonunda basbayağı bir albert camus hikayesi yaşadığımız. en alasından ' yabancı' hikayesi bu. aziz yıldırım ve albert camus ismini yan yana kullanabildiğimiz için ülkeye, savcılara, banulara, bağışlara, çarşılara, bütün futbol romantiklerine teşekkür borçluyuz: bir adamı suç işlediği zannıyla yargılamaya başlayıp, kişiliği yüzünden suçlu buluyoruz. bence suçla mücadelede bir sonraki aşamaya geçelim, kişiliği sebebiyle suç işleme ihtimali olanları hijyenik toplumumuzdan uzak tutalım; suç işlemesini bekleyecek kadar aptal olmayalım.
hemen tapelerdeki kıvama geçeyim, yemişim şikesini futbolunu bu sistemle bir gün çelişki yaşadığınızda bir kavgaya giriştiğinizde başınıza başımıza geleceklerin yanında ne önemi var futbolun. kişiliğinin ve hayatınızın artık mahrem bir anının kalmadığı bir ülkede ne kadar özgürsünüz. özgürlüksüzlük ya da tahakküm meselesi neden panopticonlarla sembolleşmiş hiç düşündünüz mü? bir insanın durmadan izlenmesi onun özerkliğine, kişiliğine, özgürlüğüne en büyük saldırıdır. var sayalım ki gerçekten şike yaptı bu adamlar, aynı anda savcı, yargıç, tanrı olduk ve karar verdik ve şikeci bu adamlar. bu mu korkunç yoksa altı ay boyunca bu adamların nasıl itibarsızlaştırdığı mı, en temel insan haklarına dahi riayet edilmediği mi, hangisi?
daha fenası fenerbahçelilerin tuhaf ve ülke parametrelerine pek denk düşmeyen karşı çıkışı olmazsa bu adamların kişiliklerinin daha ne kadar paçavraya dönüştürüleceklerinin sınırını bulamayacağız gibi. başka yorumlarda da söyledim, aklı ve izanı olan herkes kendinden ve geleceğinden endişe etmek zorunda.
22 Aralık 2011 17:41
pardon gönderdiğim adres bi blog sanırım. ama son 3 soru çok önemli.
22 Aralık 2011 17:48
yazmayı unutmuşum, futbolun genel olarak hijyen ideolojilerle konuşulmasına, futbolu bunlar yönetmemeli hezeyanlarına da gülüyorum.
futbol dünyasını oluşturan adamların, geldikleri yerler, aldıkları eğitimler, hayat kavrayışları bu konuşmalardan önce de ortadaydı. bülent uygun'un bu konuşmalardan önce nasıl biri olduğunu sanıyorduk.
hele futbol dünyasının birebir içinde olan, federasyona dergi çıkaran, futbolun bütün aktörleriyle birebir ilişkiler kurmuş olanların bunlardan bihaber, saf ve masum köylülere dönüşmeleri de ironik.
22 Aralık 2011 17:58
her cümlesine sonuna kadar katıldığım bu yazıdaki kişilerin yaptıkları programlar da ortada... birbirleriyle dalga geçen ve 'ben fanatik değilim' egosu altında bu dalga geçmelere cevap vermek yerine gülen, üstüne kendi takımıyla kendisi de dalga geçen ergenlerle program yapanlar... cevap vermek bile gereksizdi ama elinize, ağzınıza sağlık...
22 Aralık 2011 18:03
eskiden paparazzi vardı, her pazar melih şendil sunar, insanlar izlerdi, kim kimle, ne yapıyor falan yıllarca izlendi. sonra magazin programları farklı bir formata dönüştü, hatta öyle bir duruma geldi ki insanların özel hayatları ile ilgili birkaç kişi oturup yorum yapar oldu. "Onun aşk hayatını hoş karşılamıyorum", "bu da her gece başkasıyla dışarıda canım" gibi yorumlar vardı orada.
Bu ülke insanları yaşamak istedikleri hayat stillerini izlemekten büyük keyif alıyor. Türkiye'de dizilerin tutmasının en büyük etkeni de bu. O yüzden Fenerbahçe'nin özel hayatını hesaba katmadan böyle yorumlayabiliyorlar. Bir zemin oluştu ve hadi sahada yenemediğimiz Fenerbahçe'yi konuşalım ve hukuk muhakemesi yapmayalım adında bir program başladı her kanalda.
Geçenlerde zap yaparken telegolle karşılaştım. Murat Özaydınlı ve MAA arasındaki telefon görüşmesini yayınlıyorlardı. Sabah gazetesinin haberi olan.. Ama 13 aralıkta FB resmi sitesinden yayımlanan "bu haber yalandır" açıklamasına değinmeye gerek bile duymadılar. İşte böyle programlardan bahsediyoruz. Daha ne muhakemesi, ne hayali, ne kırıklığı bizi şaşırtabilir ki..
22 Aralık 2011 18:27
“Türk futbolunu bunlar mı yönetiyor, bu kadar küfürlü konuşan adamlardan her şey beklenir, somut bir şey çıkmasa bile bunlar yeter" lafına çok fena takıldım. Bizim ülkede hadi günlük hayatı bir kenara bıraktım ama küfürle özdeşleşmiş bir şey var dense o da futbol değilmi yahu? Bu futbol romantiği entellerimizin en çok yücelttiği taraftar grubu olan Çarşı'nın popüler bestelere yazdığı sonderece yaratıcı güftelerin içeriğinde sevgi sözcükleri mi var ben mi yanlış biliyorum? Futbolu kimlerin yönetip kimlerin yönetemeyeceği konusunda fetva yayınlayanlar acaba medyayı kimler yönetmeli konusunda da bir fikir beyan edebilir mi?
22 Aralık 2011 18:28
düzeltme: melih gümüşbıçak sunardı şendil değil
22 Aralık 2011 18:39
Banu Hanım'ın tepkisinin altında yatan nedenleri tam bilemiyoruz elbette. Belki yıllardır, çok sevdikleri bu 'güzel oyun'un yaşadığı ekosistem içinde çektikleri binbir türlü sıkıntıyı daha önce bir türlü ifade edememenin, giderememenin verdiği bir boşalma halidir. Bu soruşturma süreci ve iddianame onlar açısından bir 'temizlenme ümidi'dir belki de.
Banu Hanım'ın yazılarını, görüşlerini iyi takip ederim. Ona göre, Türkiye'deki taraftarlık ve futbol kültüründeki en büyük eksiklerden biri; futbolu hayatın, başarıyı da taraftarlığın merkezine alma halidir. Ki buna katılıyorum. İnsanlar futbolu kendi değerlerini de aşarak her şeyin önüne aldığında ya da taraftarı oldukları takımın başarısızlığına katlanamadıklarında tribünlerde şiddet, küfür; yöneticilerde gayrimeşru çabalar zor biter.
Ama bu görüşlere sahip birisi için, iddianamedeki tapeler konusunda fırat'ın tweetlediği eleştirilere -ki bunlar yöneticilerin dinlenmesi değil, soruşturmayla alakası olmadığı halde tüm özel hayatın deşifre edilmesineydi- verdiği tepkide bir çelişki var. "Futbol temizlensin de, nasıl temizlendiği o kadar önemli değil. Futbol temizlensin de, Can Arat bundan sonra sevgilisiyle telefonda istediği gibi konuşamasa da olur. Futbol temizlensin de, Tayfur delilleri karartacak halde değilken bile 5 ay ailesinden ayrı kalsın, sorun değil". Böyle bir makyavelizmin, başarıya kilitlenmiş yönetici ve taraftarların halinden ne farkı kaldı şimdi?
'Banu Hanım kendisinden beklenmeyecek bir hata yaptı' demek isterdim. Fakat bu, hata yapmak değil. Almış olduğu pozisyon, merkez medya gazeteciliği posizyonudur. Üzüldüm.
22 Aralık 2011 20:26
Bu ablamizin(!) “Türk Adaleti yasadan, haktan, hukuktan bihaber,insanlarin ozel hayatina dahi saygisi olmayan savcilarin insafina mi kalmis?'' demesini beklemek saflik.
22 Aralık 2011 22:11
yazıda büyük bir yanlış var öncelikle. Can arat'ın sevgiliyle diyaloglarının tamamına bakılmadan konuşmayın. O diyalogların devamında (aynı mahkeme izniyle alınmış dinleme kaydında bakın can arat şunları diyor)
http://i.sabah.com.tr/sbh/Klasorler/iddianame/13/Klas%C3%B6r%2013-output_Page_364.jpg
Şimdi bu diyaloglar eklerde bu halde yer almak zorunda. Koymasalar kesip biçseler bu sefer kardeşim kesip biçmişsiniz denilecek. Adamlar telefon kaydının tamamını eklere koymuş. İlk kısmı kesip bunların burda ne işi var demek komik oluyor.
Banu hanımın yazdıklarına gelirsek yazdıkları tamamen doğrudur.
Bir başkan düşünün. Hakem odası basıp hakeme ana avrat küfür ediyor. Bir başkan düşünün Federasyon başkanı ve Federasyon yöneticilerine telefon açıp ana avrat küfür ediyor, tehdit ediyor. Bir federasyon yöneticisi düşünün maçları izlerken bir başkanın korkusundan nerdeyse altına edecek. Bir başkan düşünün hakemlerin atamalırını,haftanın fikstürünü federasyon başkanıyla planlıyor. Bir başkan düşünün rakibin kadrolarını Ligtv muhabirlerinden maçtan 1 gün önce alıyor. Bir başkan düşünün medyadaki kalemşörlerine sipariş yalan haberler yaptırıyor. Bir başkan düşünün şike ve teşvik primi organize ediyor. Bir başkan düşünün Türk futbolunu sirke çeviriyor.
Tüm bunların hepsi var o iddianamede ve eklerinde. Ve siz utanmadan hala konuşuyorsunuz. Banu hanım sonuna kadar haklıdır az bile yemiş. Bu adama sahip çıkmak mide ister. Sizde de ne mide varmış be arkadaş.
Bu dediklerimin iddianame biri yoktur diyen hangisi olduğunu söylesin yanıtını şak diye koyayım direk iddanameden alıntı ile.
22 Aralık 2011 23:21
Bu steril tiplerinde küfürlü konuşmaya tepkisi küfürden beter. Yaşadığı yerden uzak kendi dünyalarında bir ahlak tanımı ve uygulaması mevcut. canları nerden isterse ordan iğrenen bir kitle.
a...... a........ b......... d......
bi zahmet banu hanım ve muadilleri dolduruversinler damıtılmış ari türkçeleri ile!
22 Aralık 2011 23:54
Banu hanım bir futbol romantiği filan değil fanatik bir Galatasaray'lıdır. Bağış Erten'in simetriği değildir yani.
23 Aralık 2011 03:22
@haluk
"bir başkan düşünün" kalıbı fena diil, bunu geliştirmelisin.. onun dışında genel olarak yazı fena diil, sonlara doğru nefessiz kalmışsın ama normal, üst üste fazla kelime düşününce beyinde conta yanmış haliyle..
motor gelişimini yakından takip ediyorum.. burdan birini inandırmayı başarırsan muz vericem ödül olarak..
23 Aralık 2011 08:02
Bağış Erten'i çok tanımam fakat en azından dürüst bir adama benziyor. Onun gibi birisi bu hatunla ne ortak paydada buluşupta program yapabiliyor? Kadının rengi belli, objektiflikten tamamen uzak, bir gazeteci(!) NTVSpor'un yüz karası.
23 Aralık 2011 10:57
Kendisi spor programı yapmak yerine keşke yemek programı yapsaydı... yada futbolu uzaktan platonik sevseydi... yada futbol konusunda bu kadar istekli idiyse televole tadında birşey yapsaydı, oda kesmezse kaşkolu takıp kale arkası tribüne gitseydi keşke.
@haluk
Evet kardeşim bizdeki, "ne mide ?"de senin omuzlarını arasında taşıdığın ne? bizi aydınlatsana.
23 Aralık 2011 11:46
Ya ulan arkadaş, bir de demiyorlar mı "siz bu adama niye hala sahip çıkıyorsunuz!! üğhühühü1!!" diye. çok komik oluyor valla. Ya kardeşim siz bizim gerizekalı olduğumuzu mu düşünüyorsunuz. Aziz Yıldırım'ın kara kaşını kara gözünü mü sevdiğimizi düşünüyorsunuz acaba? Bak ben şahsen, Aziz Yıldırım'ı zerre sevmeyen bir adamım.
Ama bir laf var bilir misin? "Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır." diye. Heh işte, biz de böyle düşünüyoruz. Bu soruşturma kapsamında Aziz değil sadece, biz Tayfur hocaya da, Serdal beye de, Ahmet beye de, Korcan'a da yapılan haksızlıklara karşı çıktık bugüne kadar. Siz bu blogu bizden daha çok takip eden adamlarsınız(!). Bunu görmemek için gerizekalı olmanız gerekmez mi 3 temmuz'dan beri.
Aziz Yıldırım'ın şike yaptığı, teşvik verdiği, binlerce pisliği yaptığı ispatlansa, ona siktiri çekmeyeceğimizi, kıçına tekmeyi basmayacağımızı mı düşünüyorsunuz abi?
Şu "E o kısmını koymasalar bu sefer de kesip biçmişler diyeceksiniz amaaa!!1!!" argümanı da son zamanlarda çok popüler oldu. Sesli güldüm. Lan arkadaş, angut musunuz, kör müsünüz bilmiyorum da, bakalım şöyle bir şeyden haberiniz var mı:
"Soruşturma konusu dışında olan, tamamen özel hayata giren konuşmalar yurtdışında sansürlenir. Mesela bir tape dinliyorsunuz, o malum kısımlar bir sinyalle "özel konuşma" diye anons edilerek kesilir. Bunun kaydı da alınmaz, servisi de yapılmaz. "
Gelip buraya angut gibi bik bik ötüyorsunuz sonra.
Daha önce bu iddianamenin ne kadar çelişkili ve pis kokulu bir iddianame olduğunu defalarca yazdık. Tapelerde; savcı beyin veya polisin keyiflerine göre, konuşma yapan bir ismi, örneğin "Nizamettin Sülün"ü "Cemil Turhan" yaptıklarını yazdık. Lan hala gelip bak iddianamede şu var, bu var, yağ var bal var deyip duruyorsunuz.
"Bir başkan düşünün." demiş. Ve onun altına binlerce kötü şey sıralamış. Peki bak hepsi doğru diyelim, senin muhteşem delillerine göre hepsi ispatlı bunların. Ulan bütün bunlar, şu son yapılmış pislikleri haklı çıkarır mı be vicdansız adam? Can Arat'ın konuşmalarının kahpe bir şekilde medyada servis edilmesini, Demet Akalın'la ilgili konuşmaların da keza böyle iğrenç bir şekilde servis edilmesini haklı çıkarır mı?
Neyse, sana ve senin gibilere bu kadar uzun şeyler yazmaktan dolayı kendimden utanıyorum...
23 Aralık 2011 12:17
@lavuk...
bir yalan üzerinden itibar inşa edip sonra da temizligcilik oynuyorsunuz. hakem odasi basilmasinin külliyen yalan olduğunu maçın hakemi söyledi televizyonlarda ama hala aynı martavalı okumaya devam ediyorsunuz. midenize köpekler kussun..
allah belanızı versin.
23 Aralık 2011 16:17
iddianamede futbolcu hakem ve suç bumayanlar uslup üzerinde yoğunlanlaşıyor .
23 Aralık 2011 16:44
@haluk
iddianamede yazanlar adı üstünde iddiadır, ispatlanması gerekir. Yalnız iddianamede yazıyor diye doğru oldukları anlamına gelmez. Nitekim, hakem odası basma olayı bizzat hakem tarafından yalanlanmıştır.
Bu küfürlü konuşma olayları, şahısların kendi aralarında yaptıkları konuşmalardır. Çıkıp kamuoyu önünde küfürleşmemişlerdir. Ve bu hususi konuşmaların kamuya açıklanacağını bilselerdi eminim gene etmezlerdi. Ayrıca kendi arasında küfürlü konuşmak da bir suç değildir. Yazıyı okumadan veya anlamadan, yorum yazmaya kalkıştığından kaçırmış olabilirsin, burada esas sorun bu kişilerin özel hayatlarının ifşa edilmesidir. Bu herhangi birinin özel hayatında küfürlü konuşmasından çok daha büyük bir meseledir.
Gazetecilerden ve muhabirlerden kadro bilgilerini herkes alıyor zaten. Gir ligtv'ye, ya da aç herhangi bir gazetenin spor sayfasını, maç öncesi şu kadrolarla çıkması bekleniyor diye yazıyor. Muhabir veya gazeteci tanıdığın varsa ve ertesi günü beklemek istemiyorsan, telefon açıp sorarsın.
Şike ve teşvik organize ediyor diyorsun. Herhalde sende bizde olmayan ek deliller var, zira iddianamede Aziz Yıldırım'ın organize ettiği herhangi şikenin veya teşviğin delili yok. Şifreli konuşma iddiaları, doğru düzgün takip edilememiş para transferleri üzerinden şike iddiası vs. gibi yakıştırma suçlamalar var.
İddianamenin ciddiyetine ilişkin diğer yazıları okuyabilirsin:
http://papazincayiri.blogspot.com/2011/12/iddianameden-secmeler.html
http://papazincayiri.blogspot.com/2011/12/iddianameden-bir-parodi-ankaragucu.html
Sırf farklı bir takımın taraftarısın diye, insanlara yapılan yargısız infazı destekleme çabanı anlayamıyorum.
23 Aralık 2011 22:13
Sevgili Banu Hanım Hani bu kadar üslüba, seviyeye dikkat edermiş ya.. Gönül isterdi ki ORDU-GS maçında Kazım'ın golünden sonraki Kazım-Melo gol sevinci için de bir şeyler söyleyebilseydi.. Ya da söylediyse de ben mi duymadım madem bu kadar duyarlı seviye konusunda?
25 Aralık 2011 17:51
@haluk bu ülkede tercüman gazetesi sahibi, başbakan hakkında küfürlü konuştuğu için içeri alınıp salındı, ilk ergenekon dalgası tutuklamalarında...yani demek ki, bu küfürler olur, sonucunda bi şeycik olmaz...sen yazıyı anlamadın mı, aptalı mı oynuyorsun..evet bülent ve başkan küfür etmemeli belki de bu onların ayıbı, bunları bilmemizi sağlayan quality turkish media daha suçludur.
25 Aralık 2011 21:03
@tofi
fikstür belirleme, hakem belirleme, şike ve teşvik yapma, tff'yi baskı altına alma yetmiyor mu hacı.
26 Aralık 2011 06:11
haluk dinolar caginda hala, arada milyonlarca yillar var evrimin gelismesi icin. Oyle bir anda olmuyor. O kadar zorlamya gerek yok. O, arada bir gelip takilsin oyle, yavas-yavas. Bizim omrumuz gormez ama, O ve onun gibileride birkac milyon yil icinde normal uygar bir insan seviyesine ulasacaklardir. Umuyorum!
26 Aralık 2011 15:20
http://www.milliyet.com.tr/2007/06/05/son/sonsiy04.asp
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/printnews.aspx?DocID=12025040
başka sözüm yok fatih. ne denir ki daha.
ANAP FOR VANDETTA. YİRİM SİZİ YİRİM.
27 Aralık 2011 10:18
@haluk
Arkadaş varasayalım ki adamın nikah şahidi BDP'den di, AKP'den di, CHP’den di, TKP’den di, bağımsızdı, ne farkeder ulan?
Adamın söylediklerini değilliyor mu bu? Artık Ad Hominem yazmaktan yoruldu ulan parmakları bu adamların. Adamın ismini öğrendiğin anda, google'da aratıp bulduğun iki haber ile mastürbasyon yapacak kadar zavallı mısın?
Aşağıdaki linke tanım olarak artık seni mi yazsak, ne yapsak, nasıl anlayacaksın ulan;
tr.wikipedia.org/wiki/Ad_hominem
Kaldı ki konu ne? Adamın nikahında yasal bir siyasi partinin hede hödesi şahit olmuş. Yuh olaya bak di mi? Öküz seni.
ANAP for VANDETTA imiş. Şimdi Stalin’e taş çıkaracak bir totaliterlikle, bu adamın nikah şahidinin ANAP’lı olmasından dolayı, tüm ANAP tek parti döneminin kendince hesaplaşmasını da bu adam üzerinden yapmaya çalışırsın, ki iki kıçı kırık link, “yirim sizi” ile ilk salvoları seviyeni fazlasıyla belli ederek atmışsın.
Önce bir şey dene bence ama; gerçek adını google da arat, sözlüktü, twitterdı, feysbuk’tu dışında dişe dokunur bir şey çıkmaz ise zaten bu kadar yazıma da yazık,- oksijen israfına kelime israfı eklemiş olduk - velev ki çıktı, iyi incele, iyi oku , “benim gibi her şeyi götünden anlayanlar” buradan bana nasıl saydırabilir diye. Ha zekayı zaten elemiştik, o empatiden de yoksunsan, sktir git ulan. Benim bile vaktimi çaldın, sktir git çıktığın yere.