Çünkü
Niye bu kadar uzadı onu da anlamıyorum. Dün akşam sözlükteki hesabımı kapattım, çok temel bir sebebi var. Eğer bir insan 10.000 entrye bakıp da gerçek bir yüz göremiyor ama yanlış anladığı bir cümleden veya insanın arkadaşları ile mailleşirken kullandığı ifadelerden "gerçek yüz" çıkartıyorsa, o insan için, o insanlar grubu için "dün" diye bir şey yoktur. onlar zaten konumlarını almıştır, o konumu onaylayacak herhangi bir gösterge beklemektedir. Her şeyin bugün, hatta bu ana sığdığı bu şeyin bir parçası olmak istemediğimi düşündüm. Twitter bu manada çok daha "bugün" bir mecra. Hatta bu an. Bu saniye. Üstelik isteyen takip eder, isteyen etmez, bayağı demokratik.
EZLN üyesi ve 9 senedir Chipas dağlarında devrimci mücadelesine devam eden, hayatın içerisinde, imkansızı isteyen devrimci arkadaşlarla, twitter backgroundunu recep tayyip erdoğan yapan, usta diye bağıran, adam yer yüzünde iki kişi var dese yalan çıkmasın diye kendini öldürebilecek durumda olanlar da bazı şeylerden rahatsız olmuşlar.
EZLN üyesi arkadaşlar için diyebileceğim bir şey yok. Gerçekten haklılar. Kalbim kendileriyle.
Diğerleri için, evet insanların siyasi mücadele içerisinde yer alması gerektiğine inanıyorum. sözlükçüye beğendirebileceğimiz bir siyasi parti var mı? hiç sanmıyorum. bütün siyasi partilerden eşit derecede nefret ederler. hatta sadece türkiye'de değil, dünyada da bir parti beğendirmek mümkün değil. ingiliz işçi partisi "ayy bleyr mi?!!'!" olur alman sosyal demokratlar "siröder!1!!", amerikan demokratları da cumhuriyetçileri de birdir, obama da bush kadar kötüdür, italya zaten batık, yunanistan'da pasok da yeni demokrasi kadar kötü, tahrir meydanındaki çocuk da hain, tahrir meydanına çıkmasına neden olan mübarek de. yani dünyada siyaset yapılmamalı. sözlükçünün bu konudaki genel tutumu atalet.
sene 2007, akp'de olacak halim yok, chp'nin o zamanki hali malum, dtp mümkün değil, mhp zaten imkansız, geriye bir tek merkez sağ - sol partiler kalıyor. onlardan da biri dyp, diğeri anap ötekisi dsp. dyp'de mehmet ağar var. anap'ta erkan mumcu. şimdi anapın da içinde özgürlükçü bir gelenek var. eski yargıtay başkanı sami selçuk bile bu partideydi. yani işte fikir ve düşünce özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, hür teşebbüs. biz de birkaç arkadaş daha özgürlükçü bir söylem geliştirmeye çalıştık. siyasi tecrübe oldu. hikaye de bundan ibaret.
elbette anapta muhafazakarlar da vardı, çünkü bir parti, başkanından ibaret değildir. bir partide çeşit çeşit insan bulunur. örnek? ertuğrul günay, ahmet davutoğlu, bilal macit vs sadullah ergin, abdülkadir aksu, melih gökçek, idris naim şahim. bu insanlar beş benzemez. asgari müşterekte uzlaşmışlar ama farklı farklı insanlar, farklı politik anlayışları, bakış açıları var. bir parti, bir siyasal amaca erişmek uğruna kurulmuş bir örgüttür. örgüt içerisinde de farklı siyasi görüşler, tartışmalar olur. bunlar da hayatın doğası.
ben değişime inanıyorum. değişmedim geliştim filan manasında değil, verili şeylerin değişebileceğine inanıyorum. yeteri kadar insanın çabası, enerjisi, gücüyle her şey değişebilir. ancak bu eğer gidip hakikaten de bunun için bir enerji harcarsanız mümkün olur. samimiyetle söyleyeyim, burada olmayanların söyledikleri de beni etkilemiyor. bence hata yapıyorlar.
internet medyasına yazılan her şey suya yazmak gibi. bakın bütün yazdıklarım 9 mb tutmuş, tek vuruşta gitti. oysa gazeteciler, yazarlar, işte akademisyenler, sivil toplum gönüllüleri, siyasetin içerisinde yer alanlar velhasıl hayatın içerisinde olanlar ancak değişimin bir parçası olabilir. ben buna inanıyorum, buna uygun davranmaya da gayret ediyorum. bütün bu alanların dışında olup, çok sosyalist, nirvana fallacy muzdaribi, her şey mükemmel olmadıkça hiçbir şey yapmayan da hayatı boyunca çok müthiş fikirleriyle atıl vaziyette bekleyip hiçbir şeyin değişmesine neden olmadan aynen devam ediyor.
evet tutuklu öğrencilerin de yanında olmaya, tutuklu gazetecilerin de gerçekten, fiziken yanında olmaya, bu haksızlıklara karşı mümkün mertebe bir tutum almaya çalıştım. bunun gibi fenerbahçe'nin maruz kaldığı da bence büyük bir haksızlıktır. bence bu iddialar yalan, eldeki deliller bu iddiaları ortaya koymaya yetmiyor, bu insanların aileleri var ve ortada korkunç bir iş dönüyor. bir haksızlık var. bunu ifade etmezsem çok acı çekerim. bu konudaki tutumumu haksız bulanlar elbette olabilir, hep birlikte tartışırız, gerçeği görürüz. ancak bunları ifade edenlerin fenerbahçelilerden daha objektif, daha az fanatik olduğunu gösteren bir delil de şu ana kadar gözükmedi. sadece baransu, toroğlu, rok hattı için bunu söylemiyorum, bu konuda tutum alan normal galatasaraylılardan da bahsediyorum.
dün akşam, bir üniversitedeydim. bir üniversiteli arkadaşla sohbet ediyoruz. dedim ki iyi güzel de mehmet ağar'ın 5 sene ceza aldığı ülkede aziz yıldırım için 139 yıl istenmesi doğru mu şimdi? çocuk da gayet normal bir şekilde dedi ki "doğru değil de ben galatasaraylıyım"
şimdi ne diyeyim? birlikte güldük. biz gülerken de biri gerçekten de içerideydi, biri hakkında hakikaten 139 yıl hapis yatması isteniyordu. bu mantık bence çok değişmiyor, ahmet şık'ın mart ayından beri yaklaşık 300 gündür hapishanede olması doğru mu? değil. berna'nın 19 ay tutuklu kalması doğru muydu? kızabileceğimiz tek şey, siyasi, dini aidiyeti sebebiyle, bu haksızlığın bir tarafı olanların, kendi ait oldukları kesimlere itiraz etmemesi olabilir. yani bir insan ben akpliyim o yüzden bunu istiyorum diyorsa ona kızabiliriz. bu haksızlığı seslendirse, akp de daha haklı bir akp olacak çünkü.
cemil meriç, ideolojiler idraklerimize giydirilmiş deli gömlekleridir diyor. gerçekten öyle. o deli gömlekleri içerisinden birbirimize iletişim kurmaya çalışıyoruz, bir tane kelime, bir tane cümle, o an karşıdakini görmek istediğimiz kalıba sokmamıza vesile oluyor. ben yanımdakilere ve karşımdakilere bakınca halimden memnunum, bunu değiştirmek istemiyorum, devam etmek istiyorum. bu alanda da kimle yol ayrılırsa ayrılır, hayat devam eder. ne yaptın diye sorarlarsa da en azından şunu söyleyebiliyorum, ben dilşat'ın yanında durdum, bernanın yanında durdum, ahmet'e terörist diyenlerin de karşısında durdum, hrant'ın vatan haini olduğunu söyleyenlerin de karşısında durdum. aziz yıldırım da haksızlığa uğruyor ve onun da yanındayım. meth'in de orhan pamuk'un da haksızlığa uğradığını düşündüğüm an oradaydım. bundan hoşnutum. bu konuda kendimi yetersiz bulduğum tek şey, yeteri kadar çok duramamam olur ancak.
ve böyle geçer gider hayat.
27 Aralık 2011 15:49
Neden kendini sanki affettirmek ister gibi savunuyorsun? Hiç gerek yok. Sen fikirlerini paylaşıyorsun,gerçekleri de doğruları da ortaya koyuyorsun ve bu çok beğeniliyor,takdir ediliyor. Senin ortaya koyduklarına karşı durabilene rastlamadım. Çok sayıda seni hedef alan,seninle yarışa geçen kısaca sana lafını yedirmeye çalışanları her daim bir güzel paketledin. Onlara koyduğun "kapak" sayısı şişeleme fabrikalarında bile yoktur kardeşim. Bir daha hiç böyle kendini üzme ve moralini bozma,çünkü hiçbirinin yazdıkları ve ortaya koyabildikleri senin, seni üzmene değecek kadar değil. Senin vizyonuna ve misyonuna herkesin ihtiyacı var kardeşim. Saygılarımla.
27 Aralık 2011 15:53
Eline sağlık hacı.
27 Aralık 2011 18:10
ege, çok teşekkürler, bir kopyalarını aldım. sevgiler,
28 Aralık 2011 09:23
10.000 tane sözlük entryni okumadım, pek sözlük okumam ama lig'teki 17 takıma karşı tek başımıza savaştığımız 3 Temmuz öncesi de, çok büyük bir kumpas olduğunu sezdiğimiz 3 Temmuzun sonrasında da sen ve genel olarak Papazın Çayırı, twitterda, facebookta Fenerbahçeli sessiz çoğunluğun sesi oldu. Kalbimizde hissettiklerimizi, beynimizdeki karmakarışık düşünceleri damıtıp yazıya en güzel şekliyle sen aktardın. O yüzden senin kendini ispata ihtiyacın yok. dün sözlüktür, bugün blog'tur twitter'dır, yarın başka bir yer olur önemli olan söyleyecek bir sözümüz dinleyecek dostlarımız olsun...
teşekkürler...
28 Aralık 2011 19:08
fenerbahçe'yle ilgili iddiaların tamamen yalan olduğu görüşüne katılmıyor olsam da anap hususunda açıklama yapmak zorunda bırakılmasına da bir o kadar kızıyorum. bu ülke insanları ne acayip valla akıl fikir almıyor. anap berbat, dyp berbat süleyman demirel berbat, özal berbat, ecevit berbat, erbakan berbat... e be adam bunları ben mi seçtim? bunları gene seçen halk, başkası değil. mecliste ülke için çalışabilme şansını yakalamak isteyen biri idealinden vazgeçmeyecek diye Liberal Demokrat Parti'den mi aday olsun yani? Görüşlerine aykırı olmayan en yakın partiyi seçmesinde ne ayıp vardır ne suç.
ayrıca 2011in türkiyesi bu açıdan 2007 türkiyesinden daha da geride bence; artık 4 seçenek var akp, mhp, chp, bdp. partilerden parti beğen.
10 Ocak 2012 10:20
deli gömleği alıntısını beğendim, hem antu'da, hem twitter'da kullandığım avatara bu kadar cuk oturan bir şey olamazdı zira.
kendi blogumda yazdığım iki yazının da bu yazıyla gösterdiği paralellikler kendi kendime mutluluk verici. insan kendisine benzer düşünen birilerini bulunca mutlu oluyor. fikri yalnızlığın teskin edilmesi durumu herhalde.